2011-11-16 - 19:10
2012 YILI BÜTÇESİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU'NDA...
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Avrupa Birliği Bakanlığının bütçesi görüşüldü. Görüşmelerin ardından yapılan oylamada, Avrupa Birliği Bakanlığının 2012 yılı bütçesi kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Avrupa Birliği Bakanlığının bütçesinin görüşülmesine başlandı.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, AB Bakanlığı'nın ve bağlı kuruluşların 2012 yılı bütçesini sundu.

Konuşmasına Türkiye'nin AB ile 46 yıldır devam eden ilişkiyi anlatarak başlayan Bağış, Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlamasının üzerinden altı yıl geçmesine ve Türkiye bu yolda gerekenleri yapmaya devam etmesine rağmen AB'nin akıl tutulması yaşadığı bir dönemden geçtiklerini belirterek, "Türkiye bugün sadece AB müktesebatının gereklerini yerine getirmekle meşgul olmuyor, daha önce hiçbir ülkenin karşılaşmadığı uygulamalarla, AB'nin çifte standartlarıyla da mücadele etmek durumunda kalıyor. Ne arzu ettiğimiz ne de hak ettiğimiz noktadayız" dedi.

Bağış, Türkiye'ye yapılan haksızlıklar ve üyelik müzakerelerini sulandırmaya yönelik gayretlerin, gerçeklerin üzerini kapatmaya yetmediğini anlatarak, bugün bir çok Avrupalının, Türkiye'nin AB'ye üyeliği hak ettiğini teyit ettiğini bildirdi.

Türkiye'nin yarın AB üyesi olacakmış gibi fasıllar üzerindeki çalışmalarını devam ettirdiğine vurgu yapan Bağış, siyasi engeller nedeniyle bloke edilmiş olan 17 fasılda da Türkiye'nin bu blokajlara aldırmadan milletin beklentileri doğrultusunda çalışmalarını devam ettirdiğini söyledi. Bağış, Türkiye'nin AB üyeliğinin 21. Yüzyılın en önemli barış projesi olacağını ifade etti.

Bağış, Türk vatandaşlarına yönelik AB tarafından uygulanan Schengen vizesinin haksız, mantıksız ve hukuksuz bir uygulama olduğunu her platformda AB tarafına ifade etmekte olduklarının altını çizerek, AB'ye aday ülkeler arasında vize uygulanan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi ve "Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur" diye konuştu.

Avrupa Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu üyesi Cecilia Malmström ile 28 Eylül'de Strazburg'daki görüşmesinde, ardından Avrupa Parlamentosundaki oturumda ilk defa Türk vatandaşlarının vize çilesini hafifletmeye ve sonlandırmaya yönelik tünelin ucunda ışık belirdiğini anlatan Bağış, Komiser Malmström'ün ilk kez Türk vatandaşlarına yönelik "vizelerin tamamen kaldırılması için bir yol haritası" hazırlayacaklarını duyurduğunu hatırlattı. Bağış, bu çerçevede vize için istenen belgelerin yeknesaklaştırılması hususunun yerine geldiğini, bundan sonraki aşamada, "uzun süreli ve çoklu giriş vizeleri verilmesi", "vize ücretlerinde indirim, vize merkezlerinin yaygınlaştırılması" ve "belli kategorilere ilave kolaylıklar sağlanması" gibi konularda atılması gereken adımları takip edeceklerini bildirdi.

AB Bakanı Bağış, bakanlığı döneminde en önemli konulardan birinin terörle mücadelede daha fazla işbirliği yapılması olduğuna işaret ederek, Hakkari'deki hain terör saldırısının ardından Türkiye'yi ziyaret eden Fransa ve İngiltere İçişleri Bakanları ile terörle mücadele konusunda işbirliği, istihbarata yönelik anlaşma ve deklarasyonlarla ortaklığı güçlendirdiklerini anlattı.
Bağış, "Bölücü terör örgütü PKK, sadece Türk halkı için değil, Avrupa halkları için de açık bir tehdittir. PKK sadece Türkiye'yi ve masum Türk halkını hedef alan değil, AB ülkelerini ve halklarını hedef alan bir terör örgütüdür" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin halihazırda 33 teknik fasıldan 13'ünü müzakerelere açtığını hatırlatan Bağış, bunlardan birinin geçici olarak kapatıldığını, geriye kalan 20 fasıldan 17'sinin AB Konseyi veya bazı üye ülkelerin siyasi nitelikli, tek taraflı engellemeleri nedeniyle bloke edildiğini ifade etti.
Bloke edilmemiş olan Rekabet Politikası, Kamu Alımları ile Sosyal Politika ve İstihdam fasıllarının genelde en zor ve karmaşık fasıllar olduğuna dikkati çeken Bağış, Türkiye'nin diğer fasıllarda olduğu gibi, bu fasılların da kendi yararına olan alanlarında ilerleme kaydetmeye çalıştığını söyledi.

AB'nin Türkiye?den en önemli beklentisinin yeni sivil bir anayasa hazırlanması olduğunun görüldüğünü belirten Bağış, şunları söyledi:
"Hükümetimizin de önümüzdeki dönemdeki en önemli önceliği, geniş katılımlı bir istişare süreci çerçevesinde, yeni sivil bir anayasanın hazırlanmasıdır. Çoğulcu demokratik toplumların temel standart ve kriterleri kapsayacak olan yeni anayasa, 21. yüzyılı, Türkiye yüzyılı haline getirecek olan bir toplumsal mutabakat metni olacaktır. Bu çerçevede Avrupa Birliği Bakanlığı olarak hazırlanacak yeni anayasanı hazırlanma yönteminin ve içeriğinin ülkemizin AB katılım sürecindeki önceliklerini ve ihtiyaçlarını yansıtmasının önemine inanıyor, bu yönde katkıda bulunabilmeyi hedefliyoruz."
Bağış, "2011 Yılı Türkiye İlerleme Raporu"nun gerek siyasi kriterler, gerek ekonomik kriterler, gerekse 33 faslın sadece biri dışında Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeyi teyit ettiğini hatırlatarak, raporda, yer yer bazı üye ülkelerin müdahale etmeye çalıştığının görüldüğünü aktardı.

Bakan Bağış, AB fonları sayesinde Türkiye'nin tamamında milletin cebinden tek kuruş çıkmadan binlerce projenin hayata geçirildiğini belirterek, "Bu projelerin hepsi de milletimizin daha modern bir yaşam koşullarına sahip olmasına katkı sağlayan projeler. Dolayısıyla bugün bir kez daha görüyoruz ki Avrupa Birliği süreci Türkiye için büyük fırsatları içinde barındıran ve milletçe sahip çıkmamız gereken bir süreç. Bugün bazı Avrupa Birliği ülkelerinin kriz içerisinde olması bu sürecin Türkiye'ye sağladığı fırsatların kaybolması anlamına gelmez. Bazı Avrupa Birliği ülkeleri kriz yaşıyor diye biz bu süreci bir kenara atıp başka bir mecrada yolumuza devam edemeyiz" diye konuştu.

Öte yandan Van'da meydana gelen deprem felaketinin ardından AB ile "en anlamlı faslı, dayanışma faslını" açtıklarını ifade eden Bağış, Türkiye-AB mali işbirliği çerçevesinde 4 milyon Avro'nun Van'daki depremzedelerin geçici barınma ihtiyaçlarının karşılanması için aktarıldığını bildirdi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekilleri Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi üzerinde söz aldı.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Hükümetin, ilk yıllarında AB yolunda CHP'nin de katkılarıyla hızlı bir şekilde yol aldığını savunarak, ''Ancak son 8 yılda Hükümet, AB ile ilişkileri askıya almıştır. AB bir toplumsal proje olarak değil, sadece bir eşiği aşmak için kullanılan araç olarak görülmüştür. Bu nedenle, AB ile olan ilişkiler artık toplumda heyecan yaratmıyor'' diye konuştu.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, ''Önceki yıllara göre AB İlerleme Raporu'na daha eleştirel bakmaya başlamışsınız. Sanki bizim bulunduğumuz noktaya doğru geliyorsunuz'' dedi. AB'ye tam üyelik yolunda herhangi bir ilerleme yaşanmadığını söyleyen Günal, ''Sayın Bakan, Kemal Burkay, Türkiye'ye geldiğinde görüşme yaptınız. 'Ülkenin yetiştirdiği bir entelektüel birikimlerinden faydalanalım' demişsiniz. Hangi konudaki görüşlerinden faydalanacaksınız? Adam federasyon istiyor. Açıkçası sizin doğrudan onunla görüşmenizi yadırgadım'' dedi. AB'nin ilişkileri soğutmaya çalıştığını iddia eden Günal, ''Adamlar, 'yok kardeşim ben seninle çıktığım kadar çıktım artık ayrılmak istiyorum' diyor. Biz de 'aman nişan yüzüğünü daha atmayalım' diyoruz'' görüşünü savundu.

BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, konuşmasının başlangıcında, ''Kazım Kurt ile soyadımız karışıyor'' deyince CHP'li bazı milletvekilleri, ''O zaman senin soyadın Bozkurt olsun'' şeklinde espri yaptı.
Bu yıl sunulan bütçe planlanmasında Maastricht Kriterleri'ne uyum çabası bulunmadığının görüldüğünü öne süren Kurt, şöyle devam etti:

''KCK operasyonları ayağınıza pranga oldu. Biliyorum kendi içinizde şimdi o aklı verenlere lanet okuyorsunuz. İnsanlar 'Amerikancı düşünmüyor' diye niye cezaevinde olsun? Ben 'farklı bir idari yapılanma öneriyorum' diye niye cezaevinde olayım? Mevcut antidemokratik yöntemlerle siz Kürtlere ovanın kapısını kapatıp, dağın kapısını açıyorsunuz.''

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Bakan Bağış'ın, ''Avukatlığını mı yapıyorsunuz?'' sözleri üzerine CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, ''Sayın Bakan laf atmayın. Durup durup ortalığı karıştırmayın'' dedi.

AK Parti'li bazı milletvekilleri de Aslanoğlu'na, ''Siz niye alındınız?'' diyerek tepki gösterdi.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, AB ile ilgili konular üzerinde 11 yıl kesintisiz görev yaptığını söyledi.

Avrupa Birliği Bakanlığının, kuruluşundan bu yana örnek bir yapılanma olarak görev yaptığını belirten Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hiçbir genişleme sürecinde görülmemiş bir müzakere süreci yürütülüyor Türkiye açısından. Zamanında alınan yanlış kararlar sonucunda komünizmden yeni çıkmış ülkeler grubuyla müzakere etmek mecburiyetinde bırakılmışız. Türkiye'nin müzakere performansıyla diğer ülkeleri mukayese etmek doğru değil. Bu ülkeler her şeye 'evet' diyerek AB üyesi oldu. Türkiye ise menfaatine olmayan şeylere 'evet' demediği için bu tabloyla karşı karşıya kaldı. AB'ye üyelik sürecinde siyasi nedenlerden ötürü fasıllar bloke edilmeseydi böyle olmayacaktı. Eğer Türkiye limanlarını açarak, Kıbrıs'ta taviz vererek, fasıl açmaya razı olsaydı bugünkü tabloyu konuşmayacaktık.''

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran da AB'ye üyelik sürecinde pembe bir tablo bulunmadığını ifade ederek, ''Bugün son derece matem havası olan bir tabloyla karşı karşıyayız. AB'nin de yanlışları var ancak Hükümetin de var'' ifadesini dile getirdi.

CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, AB'ye tam üyelik çalışmalarını değerlendirirken, ''AB konusunda 10 yıldır pek adım atılmıyor, son yıllarda da frene basılmış ve başka alanlarda birlik arama sevdasına girilmiştir'' dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, Avrupa Birliği Bakanlığının 2012 Yılı Bütçesi üzerinde söz aldı.

CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, olağanüstü şartlarda yapılması gereken KHK düzenlemelerinin, Meclis açıkken yapılmasını doğru bulmadığını söyledi.

8 milletvekili ile pek çok gazetecinin uzun süredir tutuklu olduğunu ifade eden Kurt, ''Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı, uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi ancak 3 yıldır tutuklu olan pek çok sanık sorgulama aşamasına bile gelmedi. Bu özgürlükler konusunda da Avrupa ile entegre olma ihtimalimiz pek görülmüyor'' diye konuştu.

Kurt, CHP'nin Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini desteklediğini belirterek, ''Ancak AB konusunda 10 yıldır pek adım atılmıyor, son yıllarda da frene basılmış ve başka alanlarda birlik arama sevdasına girilmiştir, o alanlardaki oluşumların peşinde koşulmaktadır'' iddiasında bulundu.

MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral, Türkiye'nin AB ile müzakerelere AK Parti'nin iktidarda olduğu 3 Ekim 2005'te başladığını hatırlatarak, ''Ancak ondan öncesine bakmak lazım. Türkiye'nin AB'ye aday olma kararı 1999'da Helsinki Zirvesinde alındı'' dedi.

3 Ekim 2005'in üzerinden 6 yıl geçtiğini belirten Oral, ''O tarihte Türkiye ile birlikte müzakerelere başlayan Hırvatistan'ın üyeliği gerçekleşmek üzere. 6 yıla bakıldığında bizim için müzakerelerin sorunlu geçtiği görülüyor'' diye konuştu.

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın, kendisinin de katıldığı Avrupa'daki bir toplantıda, ''Ben AB'nin bakanı değilim, Türkiye Cumhuriyeti Bakanıyım. İstesem fasılları hemen kapatırım ama kapatmak istemiyorum'' dediğini ileri sürdü.

Nazlıaka, Bağış'a, ''AB'deki fasılları kapatmak sizin isteğiniz ile mi olmaktadır? Bu istekliliğinizi artırmak için neler etkili olabilir?'' diye sordu.

CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, Bakan Bağış'a seslenerek, ''İlk geldiğinizde size, 'ayağınızın tozuyla hoş geldiniz' denildi. Ben de sandım ki yurtdışından geldiniz. Meğerse Şanlıurfa'dan geliyormuşsunuz. Demek ki Şanlıurfa'yı da Avrupa'ya dahil etmişiz'' dedi.

Sendikalı işçi sayısının AB'ye bildirildiğinden daha az olduğunu öne süren Çelebi, çalışma hayatında AB standartlarına ulaşılmasının çok zor olduğunu savundu.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Rum dönem başkanlığında, 6 ay boyunca fasıl açmamanın Türkiye'ye hiç bir şey kaybettirmeyeceğini belirterek, ''6 aylık ilişkilerde Komisyon ve Avrupa Parlamentosu ile ilişkiler devam eder ama Rumlarla, dönem başkanı diye ilişki kurmayız'' dedi.

Bağış, bakanlığının 2012 yılı bütçesi üzerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.

En az elemanı olan bakanlık olduklarını, ulusal ajans ile birlikte toplam 400 kişilik bir çalışma grubu olduklarını ifade eden Bağış, çalışanların yüzde 52'sinin, yöneticilerin de yüzde 65'inin kadın olduğunu söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın'ın, ''Meclisin devre dışı olduğunu iddia ettiğini'' ifade eden Bağış, şöyle konuştu:

''Göreve ilk geldiğimde o zamanki Anamuhalefet liderinden 2 yıl randevu bile alamadım. Brüksel'e gideceğini duyduğumda sırf yolda konuşabilirim diye aynı uçağa bilet aldım. Kendisine yolda brifing vermeye çalıştım. Anamuhalefet Partisinin yeni genel başkanı ve çalışma arkadaşlarına, her seyahat öncesi bilgi notu isteyip istemediklerini sordum. Sayın Bahçeli'nin de yurtdışına çıkma ihtimali olduğunu duyduğum anda da çalışma arkadaşlarını arayıp Avrupa'daki temaslarında bizden yardım ister mi diye sordum.

Sayın Bahçeli'yi göreve geldiğimde ziyaret ettiğimde, 'AB süreci bir devlet politikasıdır, biz de iktidarda iken bu sürece sahip çıktık, size her türlü desteği vereceğiz' dedi. Partisinin bir mensubunun bugün burada yüzük atmaktan bahsediyor olması, şahsi görüşü müdür, yoksa parti görüşü müdür? Eğer partisinin görüşü ise sayın genel başkanlarının o gün bana söylediği tavır ile bugünkü tavır arasında bir değişiklik var mıdır onu bilemem.''

Bağış, MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın, ''o zamandan bu zaman sizinki de değişti'' sözleri üzerine, ''Ben hiç bir zaman sizin söylediğiniz gibi ilerleme raporları ile ilgili toz pembe tablolar çizmedim. Türkiye'nin tanımadığı bir ülke de dahil olmak üzere 27 ülkenin onayından geçen bir ilerleme raporunun, Türkiye ile ilgili objektif olmasını beklemek zaten abesle iştigaldir'' dedi.

Türkiye'nin Hırvatistan ile karşılaştırıldığını belirten Bağış, ''Hırvatistan'ı biraz zorlarsak, İstanbul'daki otellerde tüm nüfusunu ağırlayabiliriz. Türkiye gibi Avrupa'nın 6. dünyanın 15. ekonomisini, Avrupa'nın belki de en önemli gelişme sürecini gerçekleştirecek olan ülkesini Hırvatistan ile karşılaştırmayı ben milletvekillerine yakıştıramıyorum'' diye konuştu.

Egemen Bağış, Türkiye'nin Hırvatistan gibi önüne konan her şeye evet demesi durumunda her şeyin farklı olacağını belirterek, şunları söyledi:

''Geçen yıl Romanya ziyaretinde Başbakan ile toplantı yaptık. O zaman Romanya yaşadığı ekonomik krizden ötürü, Başbakan tarafından çok acı bir reçete ilan edilmişti ve bu da bir siyasetçi içi zor bir durumdu. Toplantıyı yumuşatabilmek için kendisine 'Sayın Başbakan lütfen üzülmeyin. Benim ülkemde de eskiden Anayasa kitapçığı masanın bir ucundan havalanıp diğer ucuna düşene kadar yüzde 8 bin faiz ödüyorduk. O zaman bir gecede insanlar iflas ediyordu ama biz son 10 yıl içinde ortaya koyduğumuz mali disiplin ile Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi haline geldik' dedim. Başbakanın biraz morali düzeldi keyfi yerine geldi ve 'Sayın bakan ben de size tavsiyede bulunabilir miyim?' dedi. 'Bu Avrupalıların, komisyonun her dediğini yapmayın, biz bugün bu ekonomik sıkıntıyı yaşıyorsak müzakere sürecinde önümüze konan her şeye evet dediğimiz için yaşıyoruz' dedi. Romanya müzakerelerini 4 yılda bitirdi ama Almanya ve Fransa'nın salam, sucuk satabilmesi için çiftliklerini kapattılar. Türkiye, AB sürecinde dik ve onurlu bir müzakere süreci gerçekleştirmektedir, Türkiye'nin farkı budur.''

Bakan Bağış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB üyesi ülkeleri en çok ziyaret eden Başbakan olduğununu, kendisinin AB ülkelerine 3 yılda 100'ün üzerinde ziyaret gerçekleştirdiğini, sadece Brüksel'e 28 kere gittiğini söyledi.

''Böyle bir durumda 'AK Parti istiyor mu demek?' haksızlıktır'' diyen Bağış, Kıbrıs'ta hakkaniyetli olmayan bir çözüm için muhalefetin desteğini istemeyeceklerini bildirdi.

Bağış, ''Hiç bir ülkenin önüne çıkarılmayan siyasi engelleri önümüze çıkaran, hiç bir ülkeye uygulanmadığı kadar fasıl engellemesi yapan bir AB hiç eleştirilmeyecek de Türkiye Cumhuriyeti'nin Hükümeti eleştirilecek, bu haksızlık olur. AB'nin asıl endişe kaynağı, -yanlış anlaşılmasın- Ankara kriterleri değil, CHP iktidarlarının o geçmişte tek parti döneminden kalan kriterleridir, onların bir daha gelmemesi için bizim hep birlikte çalışmamız, çabalamamız lazım.'' dedi.

CHP milletvekillerinin bu sözünü açmasını istemeleri üzerine Bağış, ''Geçmişte o anti demokratik, demokratik olmayan dönemlerde olduğu gibi, il başkanlarının aynı zamanda valilik yaptığı dönemlerin Türkiye'de bir daha yaşanmaması için...'' diye konuştu.

Bu sözleri üzerine CHP milletvekilleri, Bağış'a tepki gösterdi. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, ''Bugün o koltukta oturuyorsan, ona borçlusun'' dedi.

Bağış, bunun üzerine, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 8 Eylül 2006'da, ''Başbakan Cumhurbaşkanı adayıdır. Daha sonradan telaş edeceklerine şimdiden telaş etsinler, önlemeyi düşünüyorlarsa şimdi düşünsünler''; 19 Mart 2007'de ise ''Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına silahlı kuvvetler kayıtsız kalmayacaktır'' dediğini ve böylece darbe çığırtkanlığı yaptığını söyledi.

Çam, Bağış'a, ''Siz 12 Eylül askere darbesinin mahsulüsünüz'' yanıtını verdi.

Kemal Burkay ile görüşmesi sorulan Bakan Bağış, kendisinden randevu talep eden Burkay ile görüştüğünü söyledi.

Burkay'ın ''şiddet bitsin, kan dökülmesin'' dediğini, ''federasyon'' demediğini ifade eden Bağış, ''Deseydi cevabını da alırdı. Bölge halkını temsil ettiğini iddia eden insanların diyemediklerini dediği için Kemal Burkay'la görüştüm. Gönül isterdi ki bugün güneydoğuyu temsil eden milletvekilleri, AK Parti'li milletvekilleri gibi teröriste terörist diyebilsinler'' diye konuştu.

Avrupa Birliği Bakanı Bağış, ''Rum dönem başkanlığında ne yapacaksınız?'' sorusunu da yanıtladı.

Bir aday ülkenin dönem başkanlığı ile muhatap olduğu 2 tür toplantı olduğunu ifade eden Bağış, şöyle konuştu:

''Birisi fasıl açıp kapanma toplantıları. Biz bir yıldır fasıl açmadık. Rum dönem başkanlığında, 6 ay boyunca fasıl açmamak Türkiye'ye hiç bir şey kaybettirmez. Varsın fasıl açılmasın. Rum Kesiminin tam üyeliği, sizin partinizin iktidar ortağı olduğu 1999 Helsinki Zirvesinde alınan bir karardır.

İkincisi de Ortaklık Konseyi toplantısı. Biz bu toplantıyı Fransa dönem başkanlığında bile tehir ettik, yine tehir ederiz. 6 aylık ilişkilerde Komisyon ve Avrupa Parlamentosu ile ilişkiler devam eder ama Rumlarla, dönem başkanı diye ilişki kurmayız.'' (01.49)

**** HABERİN DEVAMINI 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****