2006-12-15 - 15:00
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bütçeyi sunarken yaptığı konuşmada, 2007 bütçesinin seçim bütçesi değil, mali disipline uyan ve popülizme meydan vermeyen bir bütçe olduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının görüşmelerine başlandı.
Genel Kurul, TBMM Başkanı Bülent Arınç başkanlığında saat 14.00'de toplandı. Arınç, birleşimi açtıktan sonra bütçe üzerindeki ilk sözü, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a verdi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bütçeyi sunarken yaptığı konuşmada, 2007 bütçesinin, Hükümetin hazırladığı 5. bütçe olduğuna işaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 5. yıl bütçesi yapıldığını bildirdi.
Bütçelerin mali yönleri yanında ekonomik ve sosyal yönlerinin de olduğunu ifade eden Unakıtan, geleceğe ilişkin öngörüleri içeren bütçelerin, ekonomide geleceğe yönelik beklentilerin de izlerini taşıdığını söyledi.
Güçlü bütçelerin, güçlü ülkelerin işi olduğunu, bir bütçe ne kadar sağlam, öngörülebilir ve güvenilir ise ülkenin küresel ekonomi içindeki yerinin de o derece güçlü ve sağlam olduğunu vurgulayan Unakıtan, ''Küresel rekabet yarışında ülkemizin layık olduğu yere gelebilmesi, etkin kaynak kullanımı ve mali disipline bağlıdır. Çünkü rekabet gücü, insan kaynakları da dahil olmak üzere etkin bir kaynak kullanımı anlamına gelir'' diye konuştu.
-''BÜTÇE, MİLLETİN SIRTINDA YÜKTÜ''-
Unakıtan, bütçelerin iyi idare edilmesi zorunluluğuna dikkati çekerek, aksi halde bu durumun, ülke riskinin artmasına neden olacağını kaydetti.
''Kendilerinden önce iyi hazırlanmayan ve idare edilmeyen bütçeler yüzünden'' Türkiye'nin krizlere girdiğini, bedelini yüksek faiz olarak ödediğini
ve ödemeye de devam ettiğini belirten Unakıtan, ''Yüksek bütçe açıkları ve kamu borç yükü, milletimize sıkıntılar yaşattı ve çok çile çektirdi. Toplanan
vergiler, faizlere bile yetmedi'' dedi.
Unakıtan, iktidarlarından önce bütçenin, milletin sırtında ağır bir yük olduğunu da ifade etti.
-''FAKİRE, FUKARAYA SAHİP ÇIKAN BÜTÇE''-
Göreve geldiklerinde yüzde 14,6 düzeyinde olan bütçe açığının GSMH'ye oranının, bugün yüzde 1'lerin altına düştüğünü anımsatan Unakıtan, borç dinamiklerinde çok süratli iyileşmeler sağlandığını belirtti.
Unakıtan, Hükümetlerinden önce bütçe giderlerinin, daima hedeflenenin üstünde, bütçe gelirlerinin ise hedeflenenin altında gerçekleştiğini, bütçe açığı hedeflerinin tutmadığını söyledi.
Hükümetleri döneminde ise bütçe açıklarının daima öngörülerinden daha iyi gerçekleştiğini dile getiren Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bütçe de daha önce hazırladığımız bütçeler gibi istikrarın devamı, güvenilirliğin artırılması ve Türkiye'nin kalkınması için hazırlanmış bir
bütçedir. Bu bütçe milletimizin refah düzeyinin daha da artırılması anlayışı üzerine hazırlanmış bir bütçedir. Fakire, fukaraya ve özürlüye sahip çıkan bir bütçedir. Ancak, seçim bütçesi asla değildir.''
-''NE ÇEKTİYSE, BU ZİHNİYETTEN ÇEKTİ''-
Bakan Unakıtan, hedeflerinin, gelişmiş ve güçlü bir Türkiye olduğunu ifade ederek, güçlü Türkiye'nin de güçlü bütçeye sahip olması gerektiğini söyledi.
''Bu bütçe, mali disipline riayet eden, popülizme meydan vermeyen bir bütçedir'' diyen Unakıtan, ''Türkiye bugüne kadar ne çektiyse, 'O ne verdiyse ben daha fazlasını veririm' diyen zihniyetten çekmiştir. Bu anlayışa kesinlikle geçit vermeyen bir bütçedir'' dedi.
Unakıtan, 2007 bütçesinin, mali disiplin anlayışı içinde hazırlandığını belirtti.
-''PETROL FİYATLARININ ARTMASI...''-
Unakıtan, dünya ekonomisinde görülen büyüme eğilimi sonucunda uluslararası likidite koşullarının, yükselen piyasalar lehine geliştiğini, yatırımcıların bu piyasalardaki yatırım araçlarına olan ilgisinin arttığını anlattı.
Dünyada petrol fiyatlarının, büyük ölçüde petrol ihraç eden ülkelerin alacakları arz yönlü kararlara bağlı olduğunu belirten Unakıtan, ''Elimizde
olmayan sebeplerden dolayı petrol fiyatlarının artmasının, ekonomimizi de menfi olarak etkilemesi kaçınılmazdır'' dedi.
Unakıtan, dünya genelinde emtia fiyatlarındaki yükseliş eğilimi sonrasında enflasyonist baskıların, kendini göstermeye başladığını kaydetti.
Dünya piyasalarına yayılan aşırı likiditenin çekilmeye başlamasının etkisiyle, Mayıs ayının ortalarında yükselen piyasalardaki menkul kıymet
fiyatlarında ve borsa fiyat endekslerinde ani düşüşler yaşandığını bildiren Unakıtan, şöyle devam etti:
''2007 yılı için, küresel ekonomide 2006'daki olumlu görünümün bir miktar tersine döneceğine dair işaretler vardır. Bundan sonraki dönemde küresel likidite koşullarının nasıl bir seyir izleyeceği konusu bütünüyle küresel büyüme sürecine bağlıdır. AB, Japonya ve Çin gibi ülkelerden gelmesi muhtemel yüksek büyüme hızları bu süreci doğrudan etkiler niteliktedir. Böyle bir gelişme, belli başlı ekonomilerin enflasyon ile mücadele amacıyla sıkı para politikası uygulamasına neden olabilecektir.''
-KÜRESEL EKONOMİDEKİ GELİŞMELER...-
Küresel piyasaların algılamaları ve risk öngörüsünün çok çabuk değişebildiğine işaret eden Unakıtan, küresel ekonomideki gelişmeleri çok
yakından takip etmeleri gerektiğini belirtti.
Unakıtan, 2007'de ekonomik büyümenin, gelişmiş ekonomiler için yüzde 2,7, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler için yüzde 7,2 ve dünya ekonomisi için yüzde 4,9 seviyelerinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
-''TAVİZ VERMEYECEĞİZ''-
Türkiye'nin, sürekli istikrarın sağlandığı örnek bir ülke konumuna gelmesinin son derece elzem olduğunu dile getiren Unakıtan, toplumsal hayatın her alanında gerçekleştirdikleri yapısal reformların, istikrarın kalıcı hale getirilmesi doğrultusunda atılan önemli adımlar olduğunu belirtti.
İstikrarı, ''içindeyken değerinin çok fazla bilinmediği, ancak kaybedilince değeri anlaşılan bir kavram'' olarak tanımlayan Unakıtan, ''Onun için son 4
yıldır yaşadığımız istikrarın kıymetini bilelim ve onu gözümüz gibi koruyalım'' dedi.
Unakıtan, şunları kaydetti:
''İktidara geldiğimiz günden bugüne kadar yüce milletimizin desteği ile sağladığımız istikrar ortamının sürdürülebilir olduğunu memnuniyetle
gözlemliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kararlılıkla uyguladığımız politikalarımızdan asla taviz vermeyeceğimizin altını çizmek
istiyorum.
Türkiye ekonomisi, tarihinde ilk kez 19 çeyrek aralıksız büyüyerek yeni bir rekora daha imza atmıştır.
2006 yıl sonu itibariyle de yüzde 5'lik büyüme hedefini aşacağız. 2007 yılında büyümenin temel dinamikleri özel tüketim ve yatırım harcamaları
olacaktır. Bu da gösteriyor ki üretim, istihdam ve ihracat artışlarıyla birlikte ülkemiz ekonomisi sağlam temeller üzerinde yoluna devam etmektedir. 2002'de 2 bin 598 dolar olan kişi başına gelir, 2007'de 5 bin 550 dolara ulaşacaktır. Bu, bir zenginleşmedir. Satın alma gücü paritesine göre ise kişi başına milli gelirimiz 2007 yılında 9 bin 662 dolar seviyesine ulaşacaktır. Bu rakamlar, milletimizin satın alma gücünün ve refah seviyesinin arttığını göstermektedir.''
-ENFLASYON-
Unakıtan, enflasyonun, tavizsiz sürdürülen mali disiplin sonucunda, 2002 yılı başındaki yüzde 73,2 seviyesinden tek haneli rakamlara indiğini anımsattı.
Unakıtan, enflasyonda 2006 yılının ilk yedi ayında arz yönlü unsurlar ve dışsal koşullardan kaynaklanan bir artış eğilimi gözlendiğine işaret ederek, bu dönemde enflasyonu olumsuz yönde etkileyen diğer bir unsurun da ham petrol fiyatlarında, yılın ilk çeyreğinden itibaren gerçekleşen artışlar olduğunu söyledi.
Unakıtan, enflasyona karşı yürütülen kararlı politikaların devam edeceğini ifade ederek, ''Bunun, uzun ve zorlu bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Alınan tedbirler ve son dönemde uluslararası likidite koşullarındaki olumlu seyir nedeniyle 2007 yılında enflasyondaki düşüş sürecinin devam etmesi
beklenmektedir'' dedi.
Unakıtan, TBMM Genel Kurulunda 2007 bütçesinin sunumunda yaptığı konuşmada, ülke ekonomisinde yapısal bir dönüşüm yaşandığını, tarım sektörü istihdamının toplam istihdamdaki payının, 2002'de yüzde 34,9 iken 2006 yılı Ağustos döneminde yüzde 29,2'ye gerilediğini anlattı.
2001 yılında yaşanan kriz sonrasında istihdamda düşüş ve işsizlik oranında artışla ortaya çıkan olumsuz tablonun, 2004 yılından itibaren düzelmeye başladığını ifade eden Bakan Unakıtan, şöyle devam etti:
''Tarım dışındaki sektörlerde de istihdam artmakta ve işsizlik gerilemektedir. Yani tarımdan diğer sektörlere büyük bir kayma vardır. 2006 yılı
Ağustos dönemi itibariyle toplam istihdam, geçen yılın aynı dönemine göre, Türkiye genelinde 441 bin kişi artış göstermiştir. 2005 yılı Ağustos döneminde yüzde 9,4 olan işsizlik oranı 2006 yılının aynı döneminde yüzde 9,1'e düşmüştür. Hükümet olarak istihdam imkânlarının artırılabilmesi için istihdamı daha esnek hale getireceğiz ve istihdam üzerindeki vergi yükünü düşüreceğiz.''
Dış ticaret hacminin de 2006 yılının Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,7 artışla 180,1 milyar dolara yükseldiğini, 2006 yıl sonu itibariyle dış ticaret hacminin 219,5 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini bildiren Unakıtan, ''2007 yılı hedefimiz ise 244,7 milyar
dolardır. 2006 yıl sonu ihracatımızın 84 milyar dolar, 2007 yılı ihracatımızın ise 95 milyar dolar olmasını bekliyoruz. İthalatın da 2006 yılı sonunda 135,5 milyar dolar, 2007 yılı sonunda ise 149,7 milyar dolar olmasını bekliyoruz'' dedi.
-''CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÖNEMLİ''-
Unakıtan, cari açığın Ocak-Ekim döneminde 28 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
''Enerjinin toplam faturası, Ocak-Ekim döneminde 23,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılı sonunda enerji faturasının Türkiye'ye maliyetinin 28 milyar dolar olacağını düşünecek olursak, enerjideki fiyat artışlarının, cari açığı ne kadar etkilediği görülmektedir.
Ancak bu noktada unutmamamız gereken en önemli husus, cari açığın sürdürülebilirliğinin, rakamsal büyüklüğünden çok daha fazla önem taşıdığıdır.
Makro ekonomik temellerdeki sağlamlaşma, mali ve parasal disiplin ile enflasyonla mücadeledeki kararlılığın sürdürülmesi ve popülist politikalardan uzak durulması, cari açığın sürdürülebilirliğini artırmıştır. Ayrıca dışsal şoklar karşısında bir emniyet sübabı görevini yerine getiren dalgalı kur rejimi, Mayıs ayında yaşanan dalgalanmaya rağmen, sermaye çıkışlarını yeni girişlerle dengelemiştir. Bu ise artan güvenin ve ileriye dönük bekleyişlerin olumlu yönde geliştiğinin önemli bir göstergesidir.
Cari açığın sürdürülebilmesinde ve risk olarak algılanmamasında finansman kalitesi de çok büyük öneme sahiptir. Cari açığın finansmanında geçmiş dönemlerde önemli bir paya sahip olan kısa vadeli portföy yatırımları, giderek azalarak yerini doğrudan yatırımlar ile büyük bir bölümü özel sektörce sağlanan uzun vadeli kredilere bırakmıştır. Ocak-Ekim döneminde 15,8 milyar dolar doğrudan yatırım girişi ile 37,3 milyar dolar uzun vadeli kredi kullanımı, ülkemizde cari açığın sağlıklı ve kalıcı bir finansman yapısına sahip olduğunu göstermektedir.''
Ekim itibariyle 10 aylık dönemde Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye miktarının 15.8 milyar dolar olduğunu, yıllık bazda ise bu rakamın 20 milyar dolar olduğunu belirten Unakıtan, şöyle devam etti:
''Eskiden ortalama 1 milyar dolar civarında... Bu yabancı sermaye bize niye gelmiyor' diye gazetelerde çarşaf çarşaf haberler çıkardı. Çünkü Türkiye'nin hali, yabancı sermaye için uygun değildi. Şimdi nereden nereye geldi. 1 milyar dolar nere, 20 milyar dolar nere... Aramızdaki fark bu işte. Yabancı sermeye, o ülkenin ekonomisine katkı sağlıyor. Bu konuda bağırmaya çağırmaya gerek yok.
Yabancı sermaye niye geliyor? Çünkü ülkede ekonomi düzelmiş, istikrar sağlanmış.
Açıkça söylüyorum; cari açığın en büyük ilacı, doğrudan yabancı sermaye girişidir. Sıcak para girişi de giderek azalıyor.
Cari açığı düşürmek için de hükümetimiz gerekli tedbirleri almak için çalışıyor. İstihdam üzerinde verginin azaltılması için de bir takım tedbirler
alıyoruz. Yabancıların gelip Türkiye'den villa almasından, fabrika almasından çekinmemek lazım. Nitekim gidip İspanya'da 2000 tane aldılar. Bu yabancılar aldıkları evleri, fabrikaları götürürken sırtlarına koyup götürecek değiller ya!
Buralarda da ev almaları, ülke ekonomisi için çok faydalıdır. Bir kere her sene buraya gelmek zorundalar. Yiyeceğe, içeceğe, giyeceğe para harcayacaklar.''
-ÇALIŞAN VE EMEKLİLERİN MAAŞLARI-
Kamu borç stokunun makroekonomik istikrar açısından kırılganlık oluşturmayacak seviyelere çekilmesinin temel önceliklerinden olduğunu vurgulayan Bakan Unakıtan, 2001'de yaşanan krizin ardından yüzde 90,4 olan kamu net borç stokunun GSMH'ya oranının 2006 yılı sonunda yüzde 49,6'ya düşmesini beklediklerini bildirdi.
Çalışan ve emeklilerin maaşları konusunda yıllar itibariyle de kıyaslama yapan Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''En düşük memur maaşı 2002 Aralık ayında 392 YTL iken 2006 Kasım ayında 765 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 95,2 olmuştur. Net asgari ücret 2002 Aralık ayında 184 YTL iken 2006 Kasım ayında 380 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 106,5 olmuştur. En düşük SSK emekli aylığı 2002 Aralık ayında 257 YTL iken 2006 Kasım ayında 477 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 85,6 olmuştur. En düşük Bağ-Kur esnaf emekli aylığı 2002 Aralık ayında 136 YTL iken 2006 Kasım ayında 349 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 156,9 olmuştur. En düşük Bağ-Kur çiftçi emekli aylığı 2002 Aralık ayında 69 YTL iken 2006 Kasım ayında 232 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 235,8 olmuştur. En düşük memur emekli aylığı 2002 Aralık ayında 357 YTL iken 2006 Kasım ayında 620 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 74 olmuştur. 65 yaş aylığı 2002 Aralık ayında 24 YTL iken 2006 Kasım ayında 69 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 183,2 olmuştur. Muhtar aylığı 2002 Aralık ayında 97 YTL iken 2006 Kasım ayında 267 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 174,1 olmuştur.
Bu oranlar ve rakamlar; çalışan, emekli ve diğer dar gelirli vatandaşlarımızın durumlarının 2002 yılına göre iyileştiğini, gelirlerinde reel artışlar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Önümüzdeki dönemlerde de bütçe imkanları ölçüsünde dar gelirli vatandaşlarımızın durumunu daha da iyileştirmek, temel önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir.''
-''BÜTÇEDE EN YÜKSEK PAY, EĞİTİME''-
''Bütçeden en yüksek payı eğitime ayırmak, bizim iktidarımıza nasip oldu.
Çünkü eğitimi eksik bırakan her türlü yetersizliğin, ülkemizin kalkınmasına sekte vuracağını biliyoruz'' diyen Bakan Unakıtan, ''Hükümete geldiğimizden beri 100 bin derslik inşa ettik ve çocuklarımızın hizmetine sunduk. Okullarımıza 406 bin yeni bilgisayar gönderdik. Bütün okullarımıza yakında internet erişim imkânı sağlamış olacağız. 2003-2004 eğitim-öğretim yılında başlayan uygulama kapsamında bugüne kadar toplam 411 milyon kitap dağıtımı yaptık'' dedi.
-SOSYAL YARDIMLAR-
Bakan Unakıtan, Hükümet olarak politikalarının temelini vatandaşların mutluluğunun oluşturduğunu, bu nedenle ekonomi politikalarını oluştururken, eşzamanlı sosyal politikalar geliştirmeyi de ihmal etmediklerini söyledi.
Bu amaçla ihtiyaç sahibi vatandaşların yüklerini hafifletmek için bazı sosyal yardım uygulamalarının da başlatıldığını anlatan Kemal Unatıkan, ''Bütçeye herhangi bir yük getirmeksizin üretilen kaynaklar çerçevesinde sağlanan bu yardımlar, zor durumdaki vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının giderilmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Hükümetimiz, vatandaşlarımıza Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ve benzeri kuruluşlar aracılığıyla ayni ve nakdi yardımlar yapmaya devam etmektedir. Bugüne kadar yapılan bu yardımların tutarı 3 milyar YTL'yi aşmıştır'' dedi.
-ÇİFTÇİ DESTEKLERİ-
Çiftçilere yapılan desteklerle ilgili bilgi veren Unakıtan, şunları söyledi:
''Hükümetimiz döneminde çiftçilerimize doğrudan gelir desteği, mazot desteği, gübre desteği, hububat prim desteği gibi önemli destekler sağlanmış; ayrıca çiftçi borçları ile sulama borçları yeniden yapılandırılmıştır. 2002 yılında yapılan toplam tarımsal destek ödemesi 1,868 milyar YTL iken, 2007 yılında yapacağımız toplam destek miktarı 5 milyar YTL'yi aşmış durumdadır. 2,8 milyar YTL'si doğrudan gelir desteği, 1,5 milyar YTL'si ürün desteği ve 660 milyon YTL'si hayvancılık olmak üzere 2006 yılında yaptığımız toplam tarımsal destek ödemesi 5 milyar YTL'ye ulaşmıştır.
2007 yılında ise 1,9 milyar YTL'si doğrudan gelir desteği, 492 milyon YTL'si mazot, 363 milyon YTL'si gübre, 1,7 milyar YTL'si ürün desteği ve 710 milyon YTL'si hayvancılık olmak üzere çiftçimize vereceğimiz toplam destek tutarı 5 milyar 250 milyon YTL'yi bulmuştur.
Göreve geldiğimizden bu yana tarım kredilerine uygulanan faiz oranları yüzde 59'lardan ortalama yüzde 17,5'e çekilmiş; tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları, faiz yükü düşürülerek yeniden yapılandırılmıştır. Çiftçilerimizin kredi borcu yarıya indirilirken, kalan borçları uygun koşullarda vadelendirilmiştir. 2,7 milyar YTL'lik borç faizi ise silinmiştir.''
Genel Kurul, TBMM Başkanı Bülent Arınç başkanlığında saat 14.00'de toplandı. Arınç, birleşimi açtıktan sonra bütçe üzerindeki ilk sözü, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a verdi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bütçeyi sunarken yaptığı konuşmada, 2007 bütçesinin, Hükümetin hazırladığı 5. bütçe olduğuna işaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 5. yıl bütçesi yapıldığını bildirdi.
Bütçelerin mali yönleri yanında ekonomik ve sosyal yönlerinin de olduğunu ifade eden Unakıtan, geleceğe ilişkin öngörüleri içeren bütçelerin, ekonomide geleceğe yönelik beklentilerin de izlerini taşıdığını söyledi.
Güçlü bütçelerin, güçlü ülkelerin işi olduğunu, bir bütçe ne kadar sağlam, öngörülebilir ve güvenilir ise ülkenin küresel ekonomi içindeki yerinin de o derece güçlü ve sağlam olduğunu vurgulayan Unakıtan, ''Küresel rekabet yarışında ülkemizin layık olduğu yere gelebilmesi, etkin kaynak kullanımı ve mali disipline bağlıdır. Çünkü rekabet gücü, insan kaynakları da dahil olmak üzere etkin bir kaynak kullanımı anlamına gelir'' diye konuştu.
-''BÜTÇE, MİLLETİN SIRTINDA YÜKTÜ''-
Unakıtan, bütçelerin iyi idare edilmesi zorunluluğuna dikkati çekerek, aksi halde bu durumun, ülke riskinin artmasına neden olacağını kaydetti.
''Kendilerinden önce iyi hazırlanmayan ve idare edilmeyen bütçeler yüzünden'' Türkiye'nin krizlere girdiğini, bedelini yüksek faiz olarak ödediğini
ve ödemeye de devam ettiğini belirten Unakıtan, ''Yüksek bütçe açıkları ve kamu borç yükü, milletimize sıkıntılar yaşattı ve çok çile çektirdi. Toplanan
vergiler, faizlere bile yetmedi'' dedi.
Unakıtan, iktidarlarından önce bütçenin, milletin sırtında ağır bir yük olduğunu da ifade etti.
-''FAKİRE, FUKARAYA SAHİP ÇIKAN BÜTÇE''-
Göreve geldiklerinde yüzde 14,6 düzeyinde olan bütçe açığının GSMH'ye oranının, bugün yüzde 1'lerin altına düştüğünü anımsatan Unakıtan, borç dinamiklerinde çok süratli iyileşmeler sağlandığını belirtti.
Unakıtan, Hükümetlerinden önce bütçe giderlerinin, daima hedeflenenin üstünde, bütçe gelirlerinin ise hedeflenenin altında gerçekleştiğini, bütçe açığı hedeflerinin tutmadığını söyledi.
Hükümetleri döneminde ise bütçe açıklarının daima öngörülerinden daha iyi gerçekleştiğini dile getiren Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bütçe de daha önce hazırladığımız bütçeler gibi istikrarın devamı, güvenilirliğin artırılması ve Türkiye'nin kalkınması için hazırlanmış bir
bütçedir. Bu bütçe milletimizin refah düzeyinin daha da artırılması anlayışı üzerine hazırlanmış bir bütçedir. Fakire, fukaraya ve özürlüye sahip çıkan bir bütçedir. Ancak, seçim bütçesi asla değildir.''
-''NE ÇEKTİYSE, BU ZİHNİYETTEN ÇEKTİ''-
Bakan Unakıtan, hedeflerinin, gelişmiş ve güçlü bir Türkiye olduğunu ifade ederek, güçlü Türkiye'nin de güçlü bütçeye sahip olması gerektiğini söyledi.
''Bu bütçe, mali disipline riayet eden, popülizme meydan vermeyen bir bütçedir'' diyen Unakıtan, ''Türkiye bugüne kadar ne çektiyse, 'O ne verdiyse ben daha fazlasını veririm' diyen zihniyetten çekmiştir. Bu anlayışa kesinlikle geçit vermeyen bir bütçedir'' dedi.
Unakıtan, 2007 bütçesinin, mali disiplin anlayışı içinde hazırlandığını belirtti.
-''PETROL FİYATLARININ ARTMASI...''-
Unakıtan, dünya ekonomisinde görülen büyüme eğilimi sonucunda uluslararası likidite koşullarının, yükselen piyasalar lehine geliştiğini, yatırımcıların bu piyasalardaki yatırım araçlarına olan ilgisinin arttığını anlattı.
Dünyada petrol fiyatlarının, büyük ölçüde petrol ihraç eden ülkelerin alacakları arz yönlü kararlara bağlı olduğunu belirten Unakıtan, ''Elimizde
olmayan sebeplerden dolayı petrol fiyatlarının artmasının, ekonomimizi de menfi olarak etkilemesi kaçınılmazdır'' dedi.
Unakıtan, dünya genelinde emtia fiyatlarındaki yükseliş eğilimi sonrasında enflasyonist baskıların, kendini göstermeye başladığını kaydetti.
Dünya piyasalarına yayılan aşırı likiditenin çekilmeye başlamasının etkisiyle, Mayıs ayının ortalarında yükselen piyasalardaki menkul kıymet
fiyatlarında ve borsa fiyat endekslerinde ani düşüşler yaşandığını bildiren Unakıtan, şöyle devam etti:
''2007 yılı için, küresel ekonomide 2006'daki olumlu görünümün bir miktar tersine döneceğine dair işaretler vardır. Bundan sonraki dönemde küresel likidite koşullarının nasıl bir seyir izleyeceği konusu bütünüyle küresel büyüme sürecine bağlıdır. AB, Japonya ve Çin gibi ülkelerden gelmesi muhtemel yüksek büyüme hızları bu süreci doğrudan etkiler niteliktedir. Böyle bir gelişme, belli başlı ekonomilerin enflasyon ile mücadele amacıyla sıkı para politikası uygulamasına neden olabilecektir.''
-KÜRESEL EKONOMİDEKİ GELİŞMELER...-
Küresel piyasaların algılamaları ve risk öngörüsünün çok çabuk değişebildiğine işaret eden Unakıtan, küresel ekonomideki gelişmeleri çok
yakından takip etmeleri gerektiğini belirtti.
Unakıtan, 2007'de ekonomik büyümenin, gelişmiş ekonomiler için yüzde 2,7, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler için yüzde 7,2 ve dünya ekonomisi için yüzde 4,9 seviyelerinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
-''TAVİZ VERMEYECEĞİZ''-
Türkiye'nin, sürekli istikrarın sağlandığı örnek bir ülke konumuna gelmesinin son derece elzem olduğunu dile getiren Unakıtan, toplumsal hayatın her alanında gerçekleştirdikleri yapısal reformların, istikrarın kalıcı hale getirilmesi doğrultusunda atılan önemli adımlar olduğunu belirtti.
İstikrarı, ''içindeyken değerinin çok fazla bilinmediği, ancak kaybedilince değeri anlaşılan bir kavram'' olarak tanımlayan Unakıtan, ''Onun için son 4
yıldır yaşadığımız istikrarın kıymetini bilelim ve onu gözümüz gibi koruyalım'' dedi.
Unakıtan, şunları kaydetti:
''İktidara geldiğimiz günden bugüne kadar yüce milletimizin desteği ile sağladığımız istikrar ortamının sürdürülebilir olduğunu memnuniyetle
gözlemliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kararlılıkla uyguladığımız politikalarımızdan asla taviz vermeyeceğimizin altını çizmek
istiyorum.
Türkiye ekonomisi, tarihinde ilk kez 19 çeyrek aralıksız büyüyerek yeni bir rekora daha imza atmıştır.
2006 yıl sonu itibariyle de yüzde 5'lik büyüme hedefini aşacağız. 2007 yılında büyümenin temel dinamikleri özel tüketim ve yatırım harcamaları
olacaktır. Bu da gösteriyor ki üretim, istihdam ve ihracat artışlarıyla birlikte ülkemiz ekonomisi sağlam temeller üzerinde yoluna devam etmektedir. 2002'de 2 bin 598 dolar olan kişi başına gelir, 2007'de 5 bin 550 dolara ulaşacaktır. Bu, bir zenginleşmedir. Satın alma gücü paritesine göre ise kişi başına milli gelirimiz 2007 yılında 9 bin 662 dolar seviyesine ulaşacaktır. Bu rakamlar, milletimizin satın alma gücünün ve refah seviyesinin arttığını göstermektedir.''
-ENFLASYON-
Unakıtan, enflasyonun, tavizsiz sürdürülen mali disiplin sonucunda, 2002 yılı başındaki yüzde 73,2 seviyesinden tek haneli rakamlara indiğini anımsattı.
Unakıtan, enflasyonda 2006 yılının ilk yedi ayında arz yönlü unsurlar ve dışsal koşullardan kaynaklanan bir artış eğilimi gözlendiğine işaret ederek, bu dönemde enflasyonu olumsuz yönde etkileyen diğer bir unsurun da ham petrol fiyatlarında, yılın ilk çeyreğinden itibaren gerçekleşen artışlar olduğunu söyledi.
Unakıtan, enflasyona karşı yürütülen kararlı politikaların devam edeceğini ifade ederek, ''Bunun, uzun ve zorlu bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Alınan tedbirler ve son dönemde uluslararası likidite koşullarındaki olumlu seyir nedeniyle 2007 yılında enflasyondaki düşüş sürecinin devam etmesi
beklenmektedir'' dedi.
Unakıtan, TBMM Genel Kurulunda 2007 bütçesinin sunumunda yaptığı konuşmada, ülke ekonomisinde yapısal bir dönüşüm yaşandığını, tarım sektörü istihdamının toplam istihdamdaki payının, 2002'de yüzde 34,9 iken 2006 yılı Ağustos döneminde yüzde 29,2'ye gerilediğini anlattı.
2001 yılında yaşanan kriz sonrasında istihdamda düşüş ve işsizlik oranında artışla ortaya çıkan olumsuz tablonun, 2004 yılından itibaren düzelmeye başladığını ifade eden Bakan Unakıtan, şöyle devam etti:
''Tarım dışındaki sektörlerde de istihdam artmakta ve işsizlik gerilemektedir. Yani tarımdan diğer sektörlere büyük bir kayma vardır. 2006 yılı
Ağustos dönemi itibariyle toplam istihdam, geçen yılın aynı dönemine göre, Türkiye genelinde 441 bin kişi artış göstermiştir. 2005 yılı Ağustos döneminde yüzde 9,4 olan işsizlik oranı 2006 yılının aynı döneminde yüzde 9,1'e düşmüştür. Hükümet olarak istihdam imkânlarının artırılabilmesi için istihdamı daha esnek hale getireceğiz ve istihdam üzerindeki vergi yükünü düşüreceğiz.''
Dış ticaret hacminin de 2006 yılının Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,7 artışla 180,1 milyar dolara yükseldiğini, 2006 yıl sonu itibariyle dış ticaret hacminin 219,5 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini bildiren Unakıtan, ''2007 yılı hedefimiz ise 244,7 milyar
dolardır. 2006 yıl sonu ihracatımızın 84 milyar dolar, 2007 yılı ihracatımızın ise 95 milyar dolar olmasını bekliyoruz. İthalatın da 2006 yılı sonunda 135,5 milyar dolar, 2007 yılı sonunda ise 149,7 milyar dolar olmasını bekliyoruz'' dedi.
-''CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÖNEMLİ''-
Unakıtan, cari açığın Ocak-Ekim döneminde 28 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
''Enerjinin toplam faturası, Ocak-Ekim döneminde 23,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılı sonunda enerji faturasının Türkiye'ye maliyetinin 28 milyar dolar olacağını düşünecek olursak, enerjideki fiyat artışlarının, cari açığı ne kadar etkilediği görülmektedir.
Ancak bu noktada unutmamamız gereken en önemli husus, cari açığın sürdürülebilirliğinin, rakamsal büyüklüğünden çok daha fazla önem taşıdığıdır.
Makro ekonomik temellerdeki sağlamlaşma, mali ve parasal disiplin ile enflasyonla mücadeledeki kararlılığın sürdürülmesi ve popülist politikalardan uzak durulması, cari açığın sürdürülebilirliğini artırmıştır. Ayrıca dışsal şoklar karşısında bir emniyet sübabı görevini yerine getiren dalgalı kur rejimi, Mayıs ayında yaşanan dalgalanmaya rağmen, sermaye çıkışlarını yeni girişlerle dengelemiştir. Bu ise artan güvenin ve ileriye dönük bekleyişlerin olumlu yönde geliştiğinin önemli bir göstergesidir.
Cari açığın sürdürülebilmesinde ve risk olarak algılanmamasında finansman kalitesi de çok büyük öneme sahiptir. Cari açığın finansmanında geçmiş dönemlerde önemli bir paya sahip olan kısa vadeli portföy yatırımları, giderek azalarak yerini doğrudan yatırımlar ile büyük bir bölümü özel sektörce sağlanan uzun vadeli kredilere bırakmıştır. Ocak-Ekim döneminde 15,8 milyar dolar doğrudan yatırım girişi ile 37,3 milyar dolar uzun vadeli kredi kullanımı, ülkemizde cari açığın sağlıklı ve kalıcı bir finansman yapısına sahip olduğunu göstermektedir.''
Ekim itibariyle 10 aylık dönemde Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermaye miktarının 15.8 milyar dolar olduğunu, yıllık bazda ise bu rakamın 20 milyar dolar olduğunu belirten Unakıtan, şöyle devam etti:
''Eskiden ortalama 1 milyar dolar civarında... Bu yabancı sermaye bize niye gelmiyor' diye gazetelerde çarşaf çarşaf haberler çıkardı. Çünkü Türkiye'nin hali, yabancı sermaye için uygun değildi. Şimdi nereden nereye geldi. 1 milyar dolar nere, 20 milyar dolar nere... Aramızdaki fark bu işte. Yabancı sermeye, o ülkenin ekonomisine katkı sağlıyor. Bu konuda bağırmaya çağırmaya gerek yok.
Yabancı sermaye niye geliyor? Çünkü ülkede ekonomi düzelmiş, istikrar sağlanmış.
Açıkça söylüyorum; cari açığın en büyük ilacı, doğrudan yabancı sermaye girişidir. Sıcak para girişi de giderek azalıyor.
Cari açığı düşürmek için de hükümetimiz gerekli tedbirleri almak için çalışıyor. İstihdam üzerinde verginin azaltılması için de bir takım tedbirler
alıyoruz. Yabancıların gelip Türkiye'den villa almasından, fabrika almasından çekinmemek lazım. Nitekim gidip İspanya'da 2000 tane aldılar. Bu yabancılar aldıkları evleri, fabrikaları götürürken sırtlarına koyup götürecek değiller ya!
Buralarda da ev almaları, ülke ekonomisi için çok faydalıdır. Bir kere her sene buraya gelmek zorundalar. Yiyeceğe, içeceğe, giyeceğe para harcayacaklar.''
-ÇALIŞAN VE EMEKLİLERİN MAAŞLARI-
Kamu borç stokunun makroekonomik istikrar açısından kırılganlık oluşturmayacak seviyelere çekilmesinin temel önceliklerinden olduğunu vurgulayan Bakan Unakıtan, 2001'de yaşanan krizin ardından yüzde 90,4 olan kamu net borç stokunun GSMH'ya oranının 2006 yılı sonunda yüzde 49,6'ya düşmesini beklediklerini bildirdi.
Çalışan ve emeklilerin maaşları konusunda yıllar itibariyle de kıyaslama yapan Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''En düşük memur maaşı 2002 Aralık ayında 392 YTL iken 2006 Kasım ayında 765 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 95,2 olmuştur. Net asgari ücret 2002 Aralık ayında 184 YTL iken 2006 Kasım ayında 380 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 106,5 olmuştur. En düşük SSK emekli aylığı 2002 Aralık ayında 257 YTL iken 2006 Kasım ayında 477 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 85,6 olmuştur. En düşük Bağ-Kur esnaf emekli aylığı 2002 Aralık ayında 136 YTL iken 2006 Kasım ayında 349 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 156,9 olmuştur. En düşük Bağ-Kur çiftçi emekli aylığı 2002 Aralık ayında 69 YTL iken 2006 Kasım ayında 232 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 235,8 olmuştur. En düşük memur emekli aylığı 2002 Aralık ayında 357 YTL iken 2006 Kasım ayında 620 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 74 olmuştur. 65 yaş aylığı 2002 Aralık ayında 24 YTL iken 2006 Kasım ayında 69 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 183,2 olmuştur. Muhtar aylığı 2002 Aralık ayında 97 YTL iken 2006 Kasım ayında 267 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 174,1 olmuştur.
Bu oranlar ve rakamlar; çalışan, emekli ve diğer dar gelirli vatandaşlarımızın durumlarının 2002 yılına göre iyileştiğini, gelirlerinde reel artışlar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Önümüzdeki dönemlerde de bütçe imkanları ölçüsünde dar gelirli vatandaşlarımızın durumunu daha da iyileştirmek, temel önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir.''
-''BÜTÇEDE EN YÜKSEK PAY, EĞİTİME''-
''Bütçeden en yüksek payı eğitime ayırmak, bizim iktidarımıza nasip oldu.
Çünkü eğitimi eksik bırakan her türlü yetersizliğin, ülkemizin kalkınmasına sekte vuracağını biliyoruz'' diyen Bakan Unakıtan, ''Hükümete geldiğimizden beri 100 bin derslik inşa ettik ve çocuklarımızın hizmetine sunduk. Okullarımıza 406 bin yeni bilgisayar gönderdik. Bütün okullarımıza yakında internet erişim imkânı sağlamış olacağız. 2003-2004 eğitim-öğretim yılında başlayan uygulama kapsamında bugüne kadar toplam 411 milyon kitap dağıtımı yaptık'' dedi.
-SOSYAL YARDIMLAR-
Bakan Unakıtan, Hükümet olarak politikalarının temelini vatandaşların mutluluğunun oluşturduğunu, bu nedenle ekonomi politikalarını oluştururken, eşzamanlı sosyal politikalar geliştirmeyi de ihmal etmediklerini söyledi.
Bu amaçla ihtiyaç sahibi vatandaşların yüklerini hafifletmek için bazı sosyal yardım uygulamalarının da başlatıldığını anlatan Kemal Unatıkan, ''Bütçeye herhangi bir yük getirmeksizin üretilen kaynaklar çerçevesinde sağlanan bu yardımlar, zor durumdaki vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının giderilmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Hükümetimiz, vatandaşlarımıza Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ve benzeri kuruluşlar aracılığıyla ayni ve nakdi yardımlar yapmaya devam etmektedir. Bugüne kadar yapılan bu yardımların tutarı 3 milyar YTL'yi aşmıştır'' dedi.
-ÇİFTÇİ DESTEKLERİ-
Çiftçilere yapılan desteklerle ilgili bilgi veren Unakıtan, şunları söyledi:
''Hükümetimiz döneminde çiftçilerimize doğrudan gelir desteği, mazot desteği, gübre desteği, hububat prim desteği gibi önemli destekler sağlanmış; ayrıca çiftçi borçları ile sulama borçları yeniden yapılandırılmıştır. 2002 yılında yapılan toplam tarımsal destek ödemesi 1,868 milyar YTL iken, 2007 yılında yapacağımız toplam destek miktarı 5 milyar YTL'yi aşmış durumdadır. 2,8 milyar YTL'si doğrudan gelir desteği, 1,5 milyar YTL'si ürün desteği ve 660 milyon YTL'si hayvancılık olmak üzere 2006 yılında yaptığımız toplam tarımsal destek ödemesi 5 milyar YTL'ye ulaşmıştır.
2007 yılında ise 1,9 milyar YTL'si doğrudan gelir desteği, 492 milyon YTL'si mazot, 363 milyon YTL'si gübre, 1,7 milyar YTL'si ürün desteği ve 710 milyon YTL'si hayvancılık olmak üzere çiftçimize vereceğimiz toplam destek tutarı 5 milyar 250 milyon YTL'yi bulmuştur.
Göreve geldiğimizden bu yana tarım kredilerine uygulanan faiz oranları yüzde 59'lardan ortalama yüzde 17,5'e çekilmiş; tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları, faiz yükü düşürülerek yeniden yapılandırılmıştır. Çiftçilerimizin kredi borcu yarıya indirilirken, kalan borçları uygun koşullarda vadelendirilmiştir. 2,7 milyar YTL'lik borç faizi ise silinmiştir.''
