2006-05-02 - 16:20
Baykal, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, iktidarın, ülkenin anayasal hukuk sistemiyle, Türkiye'nin temel siyaset değerleriyle ilişkisi konusunda çok önemli yeni ipuçlarının ortaya çıkmaya başladığını savundu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti yönetiminin ''Fırsatını bulduğu anda Türkiye'nin anayasal hukuk düzenini, temel siyaset sistemini çok farklı bir noktaya çekme arayışı içinde olduğunu'' öne sürdü.
Baykal, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, iktidarın, ülkenin anayasal hukuk sistemiyle, Türkiye'nin temel siyaset değerleriyle ilişkisi konusunda çok önemli yeni ipuçlarının ortaya çıkmaya başladığını savundu.
Önce TBMM Başkanının Türkiye'nin anayasal düzeniyle, temel mantığıyla uzlaşmaz bir çatışma içinde olduğunu açıkça ifade etme ihtiyacı hissettiğini ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Birden bire hep birlikte fark ettik ki Türkiye'nin Meclis Başkanı, Türkiye'nin anayasal düzeniyle, o düzenin temel ilkeleri, kavramlarıyla kucaklaşmış değildir. Zaten çok uzun bir süreden beri bu iktidarın kafasının arkasında bir başka gündem maddesinin, bir başka programın bulunduğunu toplumumuzun birçok kesimi bilir, anlar ve uyarırdı. Çoğu kere 'mübalağa ediyorsunuz, artık öyle değiller' diye durumu kabul etmemiz istenirdi. Şimdi 4. yıla girerken görüyoruz ki değişen hiç birşey yok. AKP yönetimi fırsatını bulduğu anda Türkiye'nin anayasal hukuk düzenini, temel siyaset sistemini çok faklı bir noktaya çekme özlemi ve arayışı içindedir. Takiye artık aleniyet kazanmıştır.''
''DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYI ÇIKAR''
Başbakanın da TBMM Başkanının ''anayasal hukuk düzenine yönelik tepkisini paylaştığı, haklı bulduğu ama şu anda zamanının henüz gelmediği'' yönünde açıklama yaptığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başbakan diyor ki, 'konuşmam gereken yerde susmayı tercih ediyorum'... Niçin Başbakan konuşması gereken yerde konuşmuyor? Onu konuşmaktan alıkoyan hangi tehdit var? Biz hiç böyle bir tedirginlik hissetmiyoruz. İnsan ne zaman korkarak inandığını söyleyemiyor, başka
birşeyi söyleyip o istikamette yürüyorsa o çelişki korkutur. Başbakan, 'daha zamanı gelmedi, Türkiye'nin gelecek 20-30 yılında millet bugün üstü örtülmeye çalışılan gerçekleri hep birlikte söyleyecek' diyor. Sen iktidarsın neyi biliyorsun da söylemiyorsun. Dilinin altındaki baklayı çıkar ve söyle. Üstü örtülmek istenen gerçekler ne?
Egemenlik duvarda kalmayacakmış ve milletin olacakmış... Egemenlik duvarda kalmış olsaydı sen o başbakanlığa nasıl gelirdin? O egemenlik anlayışı sana bile o yüzde 34 oyla parlamentoda üçte ikilik çoğunluk imkanını sağladı. Dur da bir nankörlük yapma bari...''
Başbakanın konuşmalarının ''iç dünyasını, zihin haritasını, gönlünden geçen özlemleri yansıttığını'' kaydeden Baykal, ''Görüyoruz ki değişen birşey yok. Başbakan daha önce de bunları söylüyordu. 'Laiklik neymiş, millet istemiyorsa kaldırılır kardeşim' diyordu. Bu kaba bir söyleyişti diğeri daha incelikli bir söyleyiş'' dedi.
ÖZEL EĞİTİME DESTEK
Konuşmasında, özel eğitim kurumlarıyla ilgili yasa tasarısına yönelik eleştirilerde de bulunan Baykal, tasarıya göre devletin çocuklarını özel okullarda okutan ailelere öğrenci başına bir milyar lira destek vereceğine dikkati çekti. Baykal, Türkiye'de şu anda her 100 çocuktan 98'inin devlet okullarında eğitim gördüğüne işaret ederek, devlet okullarında 7 bin öğrencinin birleştirilmiş sınıflarda okumak durumunda kaldığını, 8 binin üzerindeki okulda ikili eğitim yapıldığını ve 100 bin derslik açığını bulunduğunu vurguladı.
Devletin öğrencisine okul olanağı sunma konusunda ''Ciddi bir zafiyet içinde bulunduğunu'' savunan Baykal, devlet okullarındaki eksiklikleri gidermek yerine özel okullara destek için harekete geçildiğini kaydetti.
Kaliteli eğitim veren, Atatürkçü, cumhuriyetçi, çağdaş, örnek özel okulların bulunduğunu ve o okulların öğrenci sıkıntısı bulunmadığını kaydeden Baykal, şöyle devam etti:
''Ama hiç de öyle olmayan, açıkça ifade etmese de Türkiye'nin cumhuriyet felsefesine karşı, Atatürkçü olmayan özel eğitim kurumları da var. Acaba bu iktidarın özel eğitimciliği nerden kaynaklanıyor? Öğrenci ihtiyacı içinde olan özel okullar devlete karşı kumpas kurmuş bir takım kurumlardır. Samimi olalım, birbirimizi aldatmayalım. Böyle yaparsak ülkede bir süre sonra çatışma çıkıyor. Kendi elimizle bu çatışma tohumları ekmeyelim. Eğitim milli olmak zorundadır.''
''İZİN ALARAK MI KONUŞACAĞIM''
Konuşmasında, İstanbul'da önceki gün düzenlenen tarım konulu toplantıya da değinen Baykal, aynı toplantıya katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinin ayrıntılı bir değerlendirme yapmasından rahatsız olduğunu savundu.
CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti:
''Sıradışı, şaşırtıcı bir yaklaşım içinde benim bir saat civarında bir konuşma yapmış olmamdan rahatsızlık duydu ve bunu çok açık biçimde ortaya koydu. Başbakanın artık şunu öğrenmesi lazım, Türkiye'de demokrasi var, muhalefet partisi ne söyleceğini iktidar partisinin iznine bağlı olmadan kararlaştırır, uygun ortamda söyler. Sen bildiğini söyleyeceksin, ben bildiğimi... Yanlışlarım varsa söyleyeceksin, millet de hükmünü verecek. Bundan doğal ne var. Ne kızıyorsun, senden izin alarak mı konuşacağım? Başbakan demokrasiyi içine sindirmelidir, demokrasiyi öğrenmelidir. Çok rahatsız oluyor büyük bir sıkıntı içinde.''
Elazığ'daki besicilik konusunda kendisinin ve Başbakan Erdoğan'ın farklı rakamlardan söz ettiğine dikkati çeken Baykal, ''Ne kızıyorsun canım, yanlışsa yanlış, çık söyle. Ben kooperatifçilik kapsamında 6 bin rakamını veriyorum ama daha önce 200 bin olduğunu söylüyorum. Sen de şu anda 119 bin diyorsun. Senin dediğin doğru olsa da yarı yarıya bir düşme var'' diye konuştu.
Deniz Baykal, konuşmasında açıklanan son işsizlik rakamlarına dikkati çekerek, ''Bütün oyunlara, rakam cambazlıklarına rağmen işsizliğin müthiş bir artış gösterdiğini, Türkiye'de rekor düzeyde bir işsizlik bulunduğunu'' söyledi.
Yüzde 11.3 olarak açıklanan işsizlik oranının gerçekte yüzde 20'ler düzeyinde bulunduğunu ileri süren Baykal, ''Sağda solda onu bunu azarlayarak bu konuları örtbas etmeniz mümkün değil. Bunlar Türkiye'nin acı gerçeği'' dedi.
KIRKPINAR PEHLİVANLARI CHP GRUBUNDA
CHP Grup toplantısına aralarında eski başpehlivanlardan Cengiz Elbeyi'nin de bulunduğu, Kırkpınar'da güreşmiş ve dereceye girmiş bir grup güreşçi de katıldı.
Güreşçileri isim isim okuyarak kürsüye davet eden ve parti rozeti takan Baykal, ''Arkadaşlarımız CHP'nin verdiği mücadeleye ilgisiz kalmayıp, 'Bu mücadele Türkiye'nin mücadelesidir' demişlerdir. 'CHP Türkiye'ye biz de CHP'ye de sahip çıkıyoruz ve Türkiye'yi er meydanına davet ediyoruz' demişlerdir'' diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadele ihtiyacının şiddetle tırmandığını ifade eden Baykal, terörün çok önemli bir sorun haline dönüştüğünü
söyledi. Baykal, iktidarın, terörle mücadelede yeterince donanımlı olmadığını savundu.
Tasarı hazırlanırken kendilerine bilgi verilmediğini ifade eden Baykal, tasarının 6. maddesine yönelik eleştirilerini yineledi.
Türkiye'nin Terörle Mücadele Yasası'na ihtiyacı olduğunu ancak tasarının 6. maddesinin, terör yapanlara af sonucunu doğurduğunu
savunan Baykal, ''(Terör yapanları, tahliyeye yönelik bir sübap koyalım) Bu yanlış sinyal vermektir ve terörle mücadeleyi zaafa
uğratacak bir yaklaşımdır'' diye konuştu.
CHP lideri Baykal, 6. maddenin, TCK'nın çete suçları için düzenlenen etkin pişmanlık öngören 221. maddesine göndermede
bulunarak, Terörle Mücadele Yasası açısından da etkin pişmanlık imkanını getirdiğini söyledi. Baykal, irticai, bölücü, ideolojik terör
örgütlerinin bu düzenleme kapsamında yer alacağını iddia etti.
Tasarının 6. maddesinin gerekçesinde, adi suçlarla ilgili pişmanlık hükümlerinin, terör örgütünün kurucusu, yöneticisi ve
üyeleri için de uygulanacağının belirtildiğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu:
''Bundan önce pişmanlık yasaları çıkarıldı, ne oldu? Türkiye'nin terörle mücadelesi rahatladı mı, başarıya mı ulaştı? Tam tersine,
Rahşan affı adi suçlarda ne getirdiyse, Terörle Mücadele Yasası'nın, benzeri pişmanlık yasaları da aynı sakıncayı getirir. Hizbullah'ın,
PKK'nın mahkumları tahliye oldu. Bu dersleri almamız gerekirken, yeni yasa, bıçağın kemiğe dayandığı, 'güvenlik güçlerini güçlendirin'
denildiği bir noktada geliyor. Ama bu tasarıya, bazı teröristlerin tahliyesine imkan veren madde koymuşlar. Geçmiş yasalarda, hiçbir
zaman terör örgütü ve yöneticisine pişmanlık olanağı tanınmamıştır. Bu tasarıyla, buna imkan tanınıyor.''
''SUÇ İŞLEME VİZESİ''
CHP Genel Başkanı Baykal, daha önce çıkarılan pişmanlık yasalarında pişmanlık ifadesi için süre öngörüldüğünü ancak tasarıda,
bunun süresiz olduğunu öne sürdü.
''Böyle bir terörle mücadele yasası olur mu? Akıl mantığa sığar mı?'' diye soran Baykal, süresiz pişmanlığın, ''suç işleme vizesi,
lisansı vermek'' anlamına geldiğini söyledi. Baykal, daha önceki pişmanlık yasalarında, örgüt mensuplarının ele geçmesini sağlayacak
bilgi verilmesi ve örgütün çöküşüne yardımcı olunması şartı aranırken, tasarıda bunun olmadığını ileri sürdü.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın kararının kesinleştiğini söylediğini anımsatan Baykal,
bunun, ''çok büyük aymazlık ve doğru'' olmadığını öne sürdü. Baykal, hüküm kesinleşmiş olsa bile, daha sonra çıkan yasanın lehteki
hükümlerinin uygulandığını dile getirdi.
Deniz Baykal, Öcalan'ın TCK'nın eski 125., yeni 302. maddesine göre mahkum olduğu, etkin pişmanlığın 302 için değil, 314. madde için
geçerli olduğunu, bu nedenle Öcalan'ı kapsamayacağına yönelik söylemlere işaret etti. Baykal, Öcalan yargılamasının, AİHM nezdinde
bitmediğini, bunu, Adalet Bakanlığı'nın da kabul ettiği için düzenli olarak Öcalan'ın avukatları ile görüştüğünü belirtti. Baykal,
''Yeniden yargılama olması halinde seyredin gümbürtüyü'' dedi.
CHP lideri Baykal, AİHM'e, terör suçları arasında infaz ve tahliye şartları açısından bir ayırım yapılmasını kabul ettirmenin mümkün
olmadığını kaydetti. Baykal, adi suçlar ile terör suçları arasında bir ayırım imkanı bulunduğunu, bunun da AİHM'e kabul ettirildiğini
anımsatarak, terör suçları arasında böyle bir ayırımı kabul ettirmenin mümkün olmadığını, riskli ve tehlikeli bir olay olduğunu söyledi.
''DOMUZ BAĞI KULLANANLAR TERÖRİST SAYILMIYOR''
Tasanın 6. maddesinin, terör örgütü kapsamına sadece silahlı örgütü aldığını, teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete ve silahlı
çeteyi kapsam dışına bıraktığını iddia eden Baykal, ''Böylelikle irticai örgütlenmelerin önemli bir bölümü de terörle mücadele kapsamı
dışına çıkarılmıştır. Aczimendi, Hizbultahrir, Hizbullah'ın bir bölümü, insan öldürmek için silah kullanalar terörist sayılmış, domuz
bağı kullananlar terörist sayılmamıştır'' diye konuştu.
''Gizli af'' sürecinin bilinçli mi bilinçsiz mi düzenlendiğinin tartışılacak bir konu olduğunu dile getiren Baykal, düzenlemenin,
terörle mücadeleye hiçbir şey katmayacağını savundu.
Baykal, Silahlı Kuvvetlerin ve emniyet güçlerinin, tasarının 6. maddesine yönelik bir bekleyişlerinin olmadığını söylediğini
belirterek, ''Emniyet güçleri ve Silahlı Kuvvetlerin talebi dışında, bu tasarıyı kim yönlendiriyor?'' diye sordu. Adalet Bakanı Cemil
Çiçek'in, ''gizlilik gerekçesiyle açıklamam'' dediğini ifade eden Baykal, bunun önemli bir karine olduğunu söyledi.
''NASIL GÜVENİRİM SANA''
Yasadan yararlanacak ''terör örgütü kurucusunun'' kimin olduğunun açıklanmasını isteyen Baykal, ''Numarasız gözlük gibi'' dedi.
AB'nin 6 Ekim tarihli İlerleme Raporunda Öcalan'ın yeniden yargılanmasını istediğini, 17 Aralık zirve kararında da bu rapora atıf
yapıldığını anımsatan Baykal, ''AB yeniden yargılamayı talep etsin, değişen bir şey olmaz'' denildiğini ancak bu tasarının yasalaşmasıyla
artık aynı sonucun alınamayacağını söyledi.
Deniz Baykal, yasalar çıktıktan sonra, bunları yönlendirme imkanının kalmayacağını belirterek, kamuoyunda ''Rahşan affı'' olarak
bilinen aftan bürokratlar, teklifi hazırlayanlar da dahil olmak üzere herkesin şikayetçi olduğunu ifade etti. Baykal, ''Mahkumlar tahliye
oldu, sonra yine suç işlediler ve sen de hesabını veremedin. Kırcı, Ağca olayında yaşadık. Tahliyeyle ilgili uygulamaları bile yüzünüze
gözünüze bulaştırdınız. Nasıl güvenirim ben sana?'' diye konuştu.
''ROBOT RESİMLERİ ÇİZİLENLER KİM?''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Neredeyse bizi vatana ihanetle suçlayacaksınız'' dediğini hatırlatan Baykal, siyasi mücadelede ihanet
kelimesinin gündeme gelmesinin iyi olmadığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
''Bak sen kendin söylüyorsun. Bizim söyleyeceğimiz gün gelir ve söyleriz. İhanet var mı yok mu, bu aşamada bir şey söylemedim ben.
Şunu herkes çok iyi bilmeli ki; sen terör örgütü kurucusu ve yöneticilerine bu af imkanını getirerek, vatana hizmet etmiyorsun.
Yasada robot resimleri çizilen kimler? PKK'nın bazı üst yöneticilerinin yararlanacağını, Öcalan'ın yararlanamayacağını
söylüyorlar. Yarın 'Anayasa'nın eşitlik ilkesi ihlal olundu' diye, daha önceki af yasalarındaki gibi nasıl bir hukuk karmaşası
yaratırsın, bunun hesabını yaptın mı?''
Baykal, CHP'nin tasarıya, komisyonlarda ve Genel Kurul'da karşı çıkacağını, hiçbir şekilde imza atmayacaklarını, önerge
vermeyeceklerini ve hükümet ile işbirliğinde olmayacaklarını vurguladı.
CHP Genel Başkanı Baykal, sözlerini, ''Bu yasanın hiçbir yanlışı olmadığını düşünüyorlarsa, aynen çıkarsınlar, tarihi vebal, sorumluluk
omuzlarında. Biz bu sorumluğu paylaşmayacağız, onları kendi sorumluluklarıyla baş başa bırakıyoruz. Güveniyorlarsa yasalarına
aynen çıkarsınlar ama bunun hesabını Türk milletine hiçbir zaman veremeyecekler'' diyerek tamamladı.
Baykal, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, iktidarın, ülkenin anayasal hukuk sistemiyle, Türkiye'nin temel siyaset değerleriyle ilişkisi konusunda çok önemli yeni ipuçlarının ortaya çıkmaya başladığını savundu.
Önce TBMM Başkanının Türkiye'nin anayasal düzeniyle, temel mantığıyla uzlaşmaz bir çatışma içinde olduğunu açıkça ifade etme ihtiyacı hissettiğini ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Birden bire hep birlikte fark ettik ki Türkiye'nin Meclis Başkanı, Türkiye'nin anayasal düzeniyle, o düzenin temel ilkeleri, kavramlarıyla kucaklaşmış değildir. Zaten çok uzun bir süreden beri bu iktidarın kafasının arkasında bir başka gündem maddesinin, bir başka programın bulunduğunu toplumumuzun birçok kesimi bilir, anlar ve uyarırdı. Çoğu kere 'mübalağa ediyorsunuz, artık öyle değiller' diye durumu kabul etmemiz istenirdi. Şimdi 4. yıla girerken görüyoruz ki değişen hiç birşey yok. AKP yönetimi fırsatını bulduğu anda Türkiye'nin anayasal hukuk düzenini, temel siyaset sistemini çok faklı bir noktaya çekme özlemi ve arayışı içindedir. Takiye artık aleniyet kazanmıştır.''
''DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYI ÇIKAR''
Başbakanın da TBMM Başkanının ''anayasal hukuk düzenine yönelik tepkisini paylaştığı, haklı bulduğu ama şu anda zamanının henüz gelmediği'' yönünde açıklama yaptığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başbakan diyor ki, 'konuşmam gereken yerde susmayı tercih ediyorum'... Niçin Başbakan konuşması gereken yerde konuşmuyor? Onu konuşmaktan alıkoyan hangi tehdit var? Biz hiç böyle bir tedirginlik hissetmiyoruz. İnsan ne zaman korkarak inandığını söyleyemiyor, başka
birşeyi söyleyip o istikamette yürüyorsa o çelişki korkutur. Başbakan, 'daha zamanı gelmedi, Türkiye'nin gelecek 20-30 yılında millet bugün üstü örtülmeye çalışılan gerçekleri hep birlikte söyleyecek' diyor. Sen iktidarsın neyi biliyorsun da söylemiyorsun. Dilinin altındaki baklayı çıkar ve söyle. Üstü örtülmek istenen gerçekler ne?
Egemenlik duvarda kalmayacakmış ve milletin olacakmış... Egemenlik duvarda kalmış olsaydı sen o başbakanlığa nasıl gelirdin? O egemenlik anlayışı sana bile o yüzde 34 oyla parlamentoda üçte ikilik çoğunluk imkanını sağladı. Dur da bir nankörlük yapma bari...''
Başbakanın konuşmalarının ''iç dünyasını, zihin haritasını, gönlünden geçen özlemleri yansıttığını'' kaydeden Baykal, ''Görüyoruz ki değişen birşey yok. Başbakan daha önce de bunları söylüyordu. 'Laiklik neymiş, millet istemiyorsa kaldırılır kardeşim' diyordu. Bu kaba bir söyleyişti diğeri daha incelikli bir söyleyiş'' dedi.
ÖZEL EĞİTİME DESTEK
Konuşmasında, özel eğitim kurumlarıyla ilgili yasa tasarısına yönelik eleştirilerde de bulunan Baykal, tasarıya göre devletin çocuklarını özel okullarda okutan ailelere öğrenci başına bir milyar lira destek vereceğine dikkati çekti. Baykal, Türkiye'de şu anda her 100 çocuktan 98'inin devlet okullarında eğitim gördüğüne işaret ederek, devlet okullarında 7 bin öğrencinin birleştirilmiş sınıflarda okumak durumunda kaldığını, 8 binin üzerindeki okulda ikili eğitim yapıldığını ve 100 bin derslik açığını bulunduğunu vurguladı.
Devletin öğrencisine okul olanağı sunma konusunda ''Ciddi bir zafiyet içinde bulunduğunu'' savunan Baykal, devlet okullarındaki eksiklikleri gidermek yerine özel okullara destek için harekete geçildiğini kaydetti.
Kaliteli eğitim veren, Atatürkçü, cumhuriyetçi, çağdaş, örnek özel okulların bulunduğunu ve o okulların öğrenci sıkıntısı bulunmadığını kaydeden Baykal, şöyle devam etti:
''Ama hiç de öyle olmayan, açıkça ifade etmese de Türkiye'nin cumhuriyet felsefesine karşı, Atatürkçü olmayan özel eğitim kurumları da var. Acaba bu iktidarın özel eğitimciliği nerden kaynaklanıyor? Öğrenci ihtiyacı içinde olan özel okullar devlete karşı kumpas kurmuş bir takım kurumlardır. Samimi olalım, birbirimizi aldatmayalım. Böyle yaparsak ülkede bir süre sonra çatışma çıkıyor. Kendi elimizle bu çatışma tohumları ekmeyelim. Eğitim milli olmak zorundadır.''
''İZİN ALARAK MI KONUŞACAĞIM''
Konuşmasında, İstanbul'da önceki gün düzenlenen tarım konulu toplantıya da değinen Baykal, aynı toplantıya katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinin ayrıntılı bir değerlendirme yapmasından rahatsız olduğunu savundu.
CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti:
''Sıradışı, şaşırtıcı bir yaklaşım içinde benim bir saat civarında bir konuşma yapmış olmamdan rahatsızlık duydu ve bunu çok açık biçimde ortaya koydu. Başbakanın artık şunu öğrenmesi lazım, Türkiye'de demokrasi var, muhalefet partisi ne söyleceğini iktidar partisinin iznine bağlı olmadan kararlaştırır, uygun ortamda söyler. Sen bildiğini söyleyeceksin, ben bildiğimi... Yanlışlarım varsa söyleyeceksin, millet de hükmünü verecek. Bundan doğal ne var. Ne kızıyorsun, senden izin alarak mı konuşacağım? Başbakan demokrasiyi içine sindirmelidir, demokrasiyi öğrenmelidir. Çok rahatsız oluyor büyük bir sıkıntı içinde.''
Elazığ'daki besicilik konusunda kendisinin ve Başbakan Erdoğan'ın farklı rakamlardan söz ettiğine dikkati çeken Baykal, ''Ne kızıyorsun canım, yanlışsa yanlış, çık söyle. Ben kooperatifçilik kapsamında 6 bin rakamını veriyorum ama daha önce 200 bin olduğunu söylüyorum. Sen de şu anda 119 bin diyorsun. Senin dediğin doğru olsa da yarı yarıya bir düşme var'' diye konuştu.
Deniz Baykal, konuşmasında açıklanan son işsizlik rakamlarına dikkati çekerek, ''Bütün oyunlara, rakam cambazlıklarına rağmen işsizliğin müthiş bir artış gösterdiğini, Türkiye'de rekor düzeyde bir işsizlik bulunduğunu'' söyledi.
Yüzde 11.3 olarak açıklanan işsizlik oranının gerçekte yüzde 20'ler düzeyinde bulunduğunu ileri süren Baykal, ''Sağda solda onu bunu azarlayarak bu konuları örtbas etmeniz mümkün değil. Bunlar Türkiye'nin acı gerçeği'' dedi.
KIRKPINAR PEHLİVANLARI CHP GRUBUNDA
CHP Grup toplantısına aralarında eski başpehlivanlardan Cengiz Elbeyi'nin de bulunduğu, Kırkpınar'da güreşmiş ve dereceye girmiş bir grup güreşçi de katıldı.
Güreşçileri isim isim okuyarak kürsüye davet eden ve parti rozeti takan Baykal, ''Arkadaşlarımız CHP'nin verdiği mücadeleye ilgisiz kalmayıp, 'Bu mücadele Türkiye'nin mücadelesidir' demişlerdir. 'CHP Türkiye'ye biz de CHP'ye de sahip çıkıyoruz ve Türkiye'yi er meydanına davet ediyoruz' demişlerdir'' diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadele ihtiyacının şiddetle tırmandığını ifade eden Baykal, terörün çok önemli bir sorun haline dönüştüğünü
söyledi. Baykal, iktidarın, terörle mücadelede yeterince donanımlı olmadığını savundu.
Tasarı hazırlanırken kendilerine bilgi verilmediğini ifade eden Baykal, tasarının 6. maddesine yönelik eleştirilerini yineledi.
Türkiye'nin Terörle Mücadele Yasası'na ihtiyacı olduğunu ancak tasarının 6. maddesinin, terör yapanlara af sonucunu doğurduğunu
savunan Baykal, ''(Terör yapanları, tahliyeye yönelik bir sübap koyalım) Bu yanlış sinyal vermektir ve terörle mücadeleyi zaafa
uğratacak bir yaklaşımdır'' diye konuştu.
CHP lideri Baykal, 6. maddenin, TCK'nın çete suçları için düzenlenen etkin pişmanlık öngören 221. maddesine göndermede
bulunarak, Terörle Mücadele Yasası açısından da etkin pişmanlık imkanını getirdiğini söyledi. Baykal, irticai, bölücü, ideolojik terör
örgütlerinin bu düzenleme kapsamında yer alacağını iddia etti.
Tasarının 6. maddesinin gerekçesinde, adi suçlarla ilgili pişmanlık hükümlerinin, terör örgütünün kurucusu, yöneticisi ve
üyeleri için de uygulanacağının belirtildiğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu:
''Bundan önce pişmanlık yasaları çıkarıldı, ne oldu? Türkiye'nin terörle mücadelesi rahatladı mı, başarıya mı ulaştı? Tam tersine,
Rahşan affı adi suçlarda ne getirdiyse, Terörle Mücadele Yasası'nın, benzeri pişmanlık yasaları da aynı sakıncayı getirir. Hizbullah'ın,
PKK'nın mahkumları tahliye oldu. Bu dersleri almamız gerekirken, yeni yasa, bıçağın kemiğe dayandığı, 'güvenlik güçlerini güçlendirin'
denildiği bir noktada geliyor. Ama bu tasarıya, bazı teröristlerin tahliyesine imkan veren madde koymuşlar. Geçmiş yasalarda, hiçbir
zaman terör örgütü ve yöneticisine pişmanlık olanağı tanınmamıştır. Bu tasarıyla, buna imkan tanınıyor.''
''SUÇ İŞLEME VİZESİ''
CHP Genel Başkanı Baykal, daha önce çıkarılan pişmanlık yasalarında pişmanlık ifadesi için süre öngörüldüğünü ancak tasarıda,
bunun süresiz olduğunu öne sürdü.
''Böyle bir terörle mücadele yasası olur mu? Akıl mantığa sığar mı?'' diye soran Baykal, süresiz pişmanlığın, ''suç işleme vizesi,
lisansı vermek'' anlamına geldiğini söyledi. Baykal, daha önceki pişmanlık yasalarında, örgüt mensuplarının ele geçmesini sağlayacak
bilgi verilmesi ve örgütün çöküşüne yardımcı olunması şartı aranırken, tasarıda bunun olmadığını ileri sürdü.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın kararının kesinleştiğini söylediğini anımsatan Baykal,
bunun, ''çok büyük aymazlık ve doğru'' olmadığını öne sürdü. Baykal, hüküm kesinleşmiş olsa bile, daha sonra çıkan yasanın lehteki
hükümlerinin uygulandığını dile getirdi.
Deniz Baykal, Öcalan'ın TCK'nın eski 125., yeni 302. maddesine göre mahkum olduğu, etkin pişmanlığın 302 için değil, 314. madde için
geçerli olduğunu, bu nedenle Öcalan'ı kapsamayacağına yönelik söylemlere işaret etti. Baykal, Öcalan yargılamasının, AİHM nezdinde
bitmediğini, bunu, Adalet Bakanlığı'nın da kabul ettiği için düzenli olarak Öcalan'ın avukatları ile görüştüğünü belirtti. Baykal,
''Yeniden yargılama olması halinde seyredin gümbürtüyü'' dedi.
CHP lideri Baykal, AİHM'e, terör suçları arasında infaz ve tahliye şartları açısından bir ayırım yapılmasını kabul ettirmenin mümkün
olmadığını kaydetti. Baykal, adi suçlar ile terör suçları arasında bir ayırım imkanı bulunduğunu, bunun da AİHM'e kabul ettirildiğini
anımsatarak, terör suçları arasında böyle bir ayırımı kabul ettirmenin mümkün olmadığını, riskli ve tehlikeli bir olay olduğunu söyledi.
''DOMUZ BAĞI KULLANANLAR TERÖRİST SAYILMIYOR''
Tasanın 6. maddesinin, terör örgütü kapsamına sadece silahlı örgütü aldığını, teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete ve silahlı
çeteyi kapsam dışına bıraktığını iddia eden Baykal, ''Böylelikle irticai örgütlenmelerin önemli bir bölümü de terörle mücadele kapsamı
dışına çıkarılmıştır. Aczimendi, Hizbultahrir, Hizbullah'ın bir bölümü, insan öldürmek için silah kullanalar terörist sayılmış, domuz
bağı kullananlar terörist sayılmamıştır'' diye konuştu.
''Gizli af'' sürecinin bilinçli mi bilinçsiz mi düzenlendiğinin tartışılacak bir konu olduğunu dile getiren Baykal, düzenlemenin,
terörle mücadeleye hiçbir şey katmayacağını savundu.
Baykal, Silahlı Kuvvetlerin ve emniyet güçlerinin, tasarının 6. maddesine yönelik bir bekleyişlerinin olmadığını söylediğini
belirterek, ''Emniyet güçleri ve Silahlı Kuvvetlerin talebi dışında, bu tasarıyı kim yönlendiriyor?'' diye sordu. Adalet Bakanı Cemil
Çiçek'in, ''gizlilik gerekçesiyle açıklamam'' dediğini ifade eden Baykal, bunun önemli bir karine olduğunu söyledi.
''NASIL GÜVENİRİM SANA''
Yasadan yararlanacak ''terör örgütü kurucusunun'' kimin olduğunun açıklanmasını isteyen Baykal, ''Numarasız gözlük gibi'' dedi.
AB'nin 6 Ekim tarihli İlerleme Raporunda Öcalan'ın yeniden yargılanmasını istediğini, 17 Aralık zirve kararında da bu rapora atıf
yapıldığını anımsatan Baykal, ''AB yeniden yargılamayı talep etsin, değişen bir şey olmaz'' denildiğini ancak bu tasarının yasalaşmasıyla
artık aynı sonucun alınamayacağını söyledi.
Deniz Baykal, yasalar çıktıktan sonra, bunları yönlendirme imkanının kalmayacağını belirterek, kamuoyunda ''Rahşan affı'' olarak
bilinen aftan bürokratlar, teklifi hazırlayanlar da dahil olmak üzere herkesin şikayetçi olduğunu ifade etti. Baykal, ''Mahkumlar tahliye
oldu, sonra yine suç işlediler ve sen de hesabını veremedin. Kırcı, Ağca olayında yaşadık. Tahliyeyle ilgili uygulamaları bile yüzünüze
gözünüze bulaştırdınız. Nasıl güvenirim ben sana?'' diye konuştu.
''ROBOT RESİMLERİ ÇİZİLENLER KİM?''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Neredeyse bizi vatana ihanetle suçlayacaksınız'' dediğini hatırlatan Baykal, siyasi mücadelede ihanet
kelimesinin gündeme gelmesinin iyi olmadığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
''Bak sen kendin söylüyorsun. Bizim söyleyeceğimiz gün gelir ve söyleriz. İhanet var mı yok mu, bu aşamada bir şey söylemedim ben.
Şunu herkes çok iyi bilmeli ki; sen terör örgütü kurucusu ve yöneticilerine bu af imkanını getirerek, vatana hizmet etmiyorsun.
Yasada robot resimleri çizilen kimler? PKK'nın bazı üst yöneticilerinin yararlanacağını, Öcalan'ın yararlanamayacağını
söylüyorlar. Yarın 'Anayasa'nın eşitlik ilkesi ihlal olundu' diye, daha önceki af yasalarındaki gibi nasıl bir hukuk karmaşası
yaratırsın, bunun hesabını yaptın mı?''
Baykal, CHP'nin tasarıya, komisyonlarda ve Genel Kurul'da karşı çıkacağını, hiçbir şekilde imza atmayacaklarını, önerge
vermeyeceklerini ve hükümet ile işbirliğinde olmayacaklarını vurguladı.
CHP Genel Başkanı Baykal, sözlerini, ''Bu yasanın hiçbir yanlışı olmadığını düşünüyorlarsa, aynen çıkarsınlar, tarihi vebal, sorumluluk
omuzlarında. Biz bu sorumluğu paylaşmayacağız, onları kendi sorumluluklarıyla baş başa bırakıyoruz. Güveniyorlarsa yasalarına
aynen çıkarsınlar ama bunun hesabını Türk milletine hiçbir zaman veremeyecekler'' diyerek tamamladı.
