2009-12-24 - 13:30
2010 YILI BÜTÇESİ GENEL KURUL'DA...
TBMM Genel Kurulunda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının maddeleri kabul edildi, tasarının tümünün oylaması yarın yapılacak.
TBMM Genel Kurulunda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 25. maddesinin görüşülmesine başlandı.

Genel Kurul, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı. Bütçe
görüşmelerinde, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 25. maddesi
üzerinde ilk sözü CHP grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
aldı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe imkanları
çerçevesinde emeklilerin durumunu iyileştireceklerini bildirdi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulunda görüşülen 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

SSK emeklilerine düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir soru
üzerine Şimşek, Hükümet olarak, bütçe imkanlarının elverdiği ölçüde emeklilerin
durumunu iyileştireceklerini ifade etti. Şimşek, ''Ama bütçe imkanları
çerçevesinde bunu yapacağız. Eğer ek bir harcama talebiyle karşılaşırsak, bunun
gelirini de ortaya koyarız, bu şekilde bütçe disiplinini de koruruz'' dedi.

Şimşek, TEKEL işçilerine yönelik bir soruyu yanıtlarken, TEKEL'in, Bülent
Ecevit'in başbakanlığı döneminde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de
imzasının olduğu Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla, 5 Şubat 2001'de
özelleştirme kapsam ve programına alındığını anımsattı. Şimşek, AK Parti
hükümetinden önce, Haziran 2002'de özelleştirme stratejisinin belirlendiğini
anlattı.

KEY ödemelerine ilişkin soruyu Şimşek, ''Bizden yıllar önceki
hükümetlerce alınmış, çarçur edilmiş, ortada para yok. 1998'de KEY ödemelerinin
iade edileceği kararı veriliyor ama hiçbir hükümet bunu yerine getiremiyor.
Hükümetimiz geliyor, KEY ödemelerine başlıyor. Bazı belediyeler, şirketler,
idareler zamanında tutmaları gereken kayıtları tutmamışlar. SGK bu işin içinden,
veri yetersizliğinden dolayı çıkamadı'' diye yanıtladı.

Şimşek, sıkıntının, Hükümet kaynaklı olmadığını belirterek, Hükümetin,
geçmişte alınan, şu anda hiçbir fonda, yerde olmayan bir parayı vatandaşa ödemeye
başladığını kaydetti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast girişimi
haberlerini anımsatan Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'e, Şimşek,
''Türkiye, ilkel bir devlet değildir. Demokratik, laik, sosyal, çağdaş bir hukuk
devletidir. Sorunuzu yadırgıyorum'' diye karşılık verdi.

''TİKA, IRAK VE SURİYE'DE DE OFİS AÇSIN'

Tasarının 25. maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz alan Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, belediyelerin neden İçişleri Bakanlığına
bağlı olduğunu anlamanın mümkün olmadığını söyledi. Aslanoğlu, ''Bakanlığın
belediyelere ne hizmet verdiğini, hangi sorunlarını çözdüğünü anlamakta zorluk
çekiyorum. Belediyeler, bir tek denetim yapıyor. Hangi sorunlarına sahip
çıkıyor?'' diye konuştu.

MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru, ''TİKA, neden Türklerin yoğun
yaşadığı ve mağdur edildiği Irak, Doğu Türkistan ve Suriye'de ofis açmıyor?''
diye sorarak, burada ofisler açılmasını önerdi.

Doğru, Hükümetin, TİKA'yı kuruluş amacı dışında başka coğrafyada
kullandığını öne sürdü.

AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, TİKA'nın, sadece Türk
dünyasına dönük bir kurum olarak görülmesinin ciddi bir hata olacağını ifade
etti.

Türk dünyasıyla ilgili herkesin çok şey söylediğini belirten Özdalga,
kendilerinden önceki hükümetler döneminde bu alanda çok az şey yapıldığını
kaydetti. Özdalga, Hükümetlerinden önce 46 eser yapıldığını, 2002'den sonra ise
bu sayısının 3 bin 338'e ulaştığını belirtti.

AK Parti Ankara Milletvekili Burhan Kayatürk, Türkiye'nin, bazılarının
söylediği gibi ''eksen değiştirmediğini'' dile getirerek, ''Türkiye yüzünü ne
doğuya ne batıya çevirdi; dünyaya yüzünü çevirdi'' dedi.

Tasarının görüşmeleri, 26. madde üzerinden devam ediyor.

İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) Olağanüstü
Meclis Toplantısı'nda Meclis Üyesi Fatih Mehmet Oruç'un ''Ergenekon'' ile terörle
mücadele konusundaki görüşlerini aktardığı ve İTO'yu eleştirdiği konuşması
sırasında salonda bazı tartışmalar yaşandı.

İTO'nun 2009 yılı faaliyet raporu ve 2010 yılı iş programı ile bütçesinin
ele alındığı Meclis Toplantısı'nda söz alan Oruç, İTO'nun ''Temel Hedefler ve İç
Yönetmelik'' isimli kitapçığına değinerek, kitapçığın Oda'nın görev ve amacını
tarif ettiğini söyledi.

Oruç, İTO'nun ekonominin gelişmesine engel konuları tespit ederken
büyüklük ve etki sırasına göre konuları ele alması, çalışmalarını buna göre
yapması gerektiğini ifade ederek, 2010 iş programında bu hassasiyetin
görülmediğini ileri sürdü.

Yanlış bir anayasa ile yönetilen ülkelerde müteşebbis ruha sahip
insanların mevcut potansiyellerine dinamizm kazandıramayacaklarını ifade eden
Oruç, konuşmasında şunları savundu:

''Hükümetin zaman zaman gündeme getirip geri çektiği anayasa değişikliği
çalışmalarına yeteri kadar destek veremedik ve bunu yeni iş programımızda da
göremiyoruz. Ülkemizde tarih, toplumsal dinamikleri harekete geçirdi ve büyük bir
değişim ve dönüşüm yaşamaya başladık. Artık siyah perdeler teker teker açılıyor,
ardından hakikatler birer birer ayağa kalkıyor, yüzyıllık tabular yıkılıyor,
kutsallar parçalanıyor, dokunulmazlara dokunuluyor ve 'devlet de benim, kanun da
benim' diyen Ergenekon isimli bir canavarla karşılaşıyoruz. Kuyruğundan yakalanan
bu canavarın etkisiz hale getirilmesi ve yok edilmesi için bütün sivil toplum
örgütleri olarak üzerine abanıp yetkilileri desteklememiz gerekirken, biz İTO,
'kuzuların sessizliğini' oynuyoruz. Bazen çok cılız söylemlerle, söylemiş olmak
için olayları geçiştirmeye çalışıyoruz.

Diyorlar ki, bölücü terör örgütü ile yapılan savaşın görünen maliyeti
yaklaşık 300 milyar dolar. Görünmeyen maliyetiyle beraber bir trilyon dolar... Ve
40 bin can kaybı, sakat kalan insanlar, yıkılan yuvalar, mağdur bırakılan
kitleler ve gök kubbeyi çınlatan feryatlar... Savaşa harcanan paranın kaynağı,
esnaf ve tüccarın vergilerinden ve fakir milletin dişinden tırnağından artırdığı
birikimlerden oluşmaktadır. Bu harcamalar, ülke ekonomisini ve milli gelirimizi
çok önemli bir ölçüde etkilemektedir. Devletin bütün harcamaları bizim ilgi
alanımıza girer. Fakat bütçeden en büyük paylardan birini alan askeri harcamalar
maalesef denetlenemiyor. Teröre kurban verilen yavrularımızın ölümlerini
sorgulamamız ve heder olan bir trilyon doların takipçisi olmamız gerekirken,
yanlış stratejilerden dolayı kaybettiğimiz kınalı kuzuların çok küçük bir
kısmının adına okullar yaptırarak kolay yolu seçiyoruz ve onlara karşı
sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi zannediyoruz.''

MECLİS BAŞKANI ÇAĞLAR, ORUÇ'UN YERİNE OTURMASINI İSTEDİ

Bu arada, Oruç'un 10 sayfalık konuşması sırasında İTO Meclis Başkanı
İbrahim Çağlar, ''Toplantı gündeminin Ergenekon ile ne alakası var? Lütfen sizi
yerinize alalım'' diyerek Oruç'un yerine oturmasını istedi. Çağlar'ın bu talebi
karşısında konuşmasını sonuna kadar yapmak istediğini belirten Oruç, ''Türkiye'de
olup biten her şey ekonomiyi etkiliyor. İTO, en büyük sivil toplum örgütlerinden.
Biz sesimizi çıkarmazsak, bu, daha fazla bir bedel ödeterek bize geri döner''
diyerek konuşmasını sürdürdü.

Meclis Üyesi Yüksel Çengel de Oruç konuşurken, ''Senin askerlerle ne
sorunun var?'' diyerek kürsüye doğru yürüdü. Çengel, Oruç'un ''Ergenekon isimli
canavar'' benzetmesine de ''Canavarın adını söyle. Korkma, erkeksen adını söyle''
diyerek tepki gösterdi.

Meclis Başkanı Çağlar ise Oruç'un konuşma ısrarı karşısında bugün gündemi
konuşmak gerektiğinin altını çizerek, esprili bir şekilde ''Sayın Yönetim niye
Ergenekon'u iş programına almıyorsunuz?'' dedi. Çağlar, Yüksel Çengel'in oturduğu
yerden konuşmasına da ''Bir şey söyleyeceksiniz gelin kürsüden konuşun'' diyerek
tepki gösterdi.

Oruç'un konuşması sırasında çok kısa süre alkış tutarak Ergenekon ile
ilgili her şeyin yargıda olduğunu ifade eden bazı Meclis üyeleri, Oruç'un
konuşmasını sürdürmek istemesi üzerine Çağlar'dan müdahale etmesini istediler.

İTO Meclis Başkanı İbrahim Çağlar, tartışma sırasında Oruç'a ''Meclis'te
bazı konularda önyargılı yaklaşımlar var. Konuşmanızda bazı mesajlar var ama
üslubunuzdan dolayı vermek istediğiniz mesaj tam anlaşılmıyor. Lütfen hiçbir
kuruma değinmeden konuşmanızı bitirin. Yoksa konuşmanızı keserim'' dedi.

Daha sonra usul hakkında konuşmak talebiyle söz alarak kürsüye gelen
Yüksel Çengel, ''Siyasi partiler arasında kavgalara, ihtilaflara neden olan
konuları bu Meclis'te konuşarak kırılalım mı, darılalım mı? Bu tür tartışmalar
Oda'ya ve Oda Meclisi'ne zarar verir. Ayrıca Sayın Oruç'un söyledikleri de
yanlış'' şeklinde konuştu.

''KÜRSÜ, ÖZGÜR ŞEKİLDE KULLANILMALIDIR''

Tartışmaların ardından söz alan Meclis üyelerinden Kemal Duran ise 50
yaşında olduğunu kaydederek, ''80 ihtilalinde askerdim. Seçilmiş her zaman
atanmışın üzerindedir. Bu ülkede devletin tüm kurumlarını ayaklar altına alır,
her aklımıza geleni söylersek o zaman askerin bizi koruması yerine askerden
korkar hale geliriz. Önceden sağ-sol meselesi vardı. Şimdi başka kavgalar var.
Sorunları ancak dostluk ve diyalogla çözebiliriz. Ordu bizim ordumuz. Elbette suç
işleyenler hukuk karşısında cezasını alacaklardır. Sandıkla gelenler ancak
sandıkta gömülürler'' diye konuştu.

Meclis Üyesi Şevket Aydın da kürsünün özgür şekilde kullanılması
gerektiğini ifade ederek, tepkisini ''Her Meclis üyesi düşündüğünü burada
rahatlıkla dile getirebilmelidir. İster katılalım, ister katılmayalım... Ayrıca
12 Eylül'de askerlik yapmak onurla buraya yürümeyi gerektirmiyor'' şeklinde dile
getirdi.

Erhan Erken ise İTO'nun kuruluşu gereği Türkiye ekonomisini ilgilendiren
her konunun burada konuşulması gerektiğini ifade ederek, ''Ancak kurum ve
kuruluşları rencide edici üsluptan da kaçınmak gerekir. Diğer taraftan kürsü
dokunulmazlığı muhafaza edilmelidir. Konuşan arkadaşın üzerine yürümek, bulunduğu
yerden bağırmak konuşanın özgür ve rahat şekilde kendisini ifade etmesini
engeller. Bağırmak ve yürümek farklı şeyler getirebilir. Kürsüde konuşanı ne
Başkan'ın ne Meclis'in frenleme hakkı vardır'' yorumunu yaptı.

Meclis üyeleri Suat Sarı ve Zafer İpekçi ise İTO'nun faaliyet raporunun
üyelere çok geç dağıtıldığını, ayrıntılı inceleme ve değerlendirme yapma zamanı
bulamadıklarını belirterek, raporun en az bir hafta 10 gün önce dağıtılması
gerektiğini söylediler.

İTO Meclis Başkanı Çağlar da bu eleştiriler üzerine üyelerin talep etmesi
halinde toplantıyı erteleyebileceklerini ve raporların basımındaki gecikme
nedeniyle üyelere geç gönderildiğini kaydetti.

Öte yandan, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, tartışmalar
sırasında bir süre salonda bulunmadı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer,
Varlık Barışı çerçevesinde 12 Aralık itibariyle, yurt dışından 13 milyar 355
milyon 198 bin 699 lira, yurt içinden ise 11 milyar 186 milyon 561 bin 806 lira
beyan edildiğini bildirdi.

Dinçer, TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde soruları yanıtladı.

Varlık Barışına yönelik yurt dışından beyan edilen tutarın 13 milyar 355
milyon 198 bin 699 lira olduğunu ifade eden Dinçer, yurt içinden ise 11 milyar
186 milyon 561 bin 806 liranın beyan edildiğini kaydetti.

Dinçer, Bütçe Kanununun verdiği yetkiye istinaden, merkezi yönetim
kapsamındaki idarelere ait alacaklardan 15 liranın altında olduğu için 2008'de 2
milyon 241 bin 350 lira, 2009'da ise 5 milyon 391 bin 609 liranın silindiğini
belirtti.

Kamuda 50 bin özürlü kadrosu bulunduğunu ancak 12 bin özürlünün
çalıştığını dile getiren Dinçer, boş kadroların doldurulmasına yönelik
çalışıldığını söyledi.

TEKEL işçilerinin, MHP ve CHP genel merkezlerine ziyaretlerinin
engellenmesinin seyahat özgürlüğüne yönelik bir uygulama olduğunu dile getiren
milletvekillerine de cevap veren Dinçer, ''Seyahat özgürlüğünün, Evrensel
Beyannamedeki tanımını biliyor musunuz?'' dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Anadolu Ajansı'ndan geçen ''Dünya
Bankasının yaptığı ankete göre, Türkiye, Doğu Avrupa'da, küresel mali krizden en
hızlı çıkabilecek ülke olduğuna'' yönelik haberi eleştirdi.

Raporda, bu ifadenin yer almadığını kaydeden Öztrak, Dünya Bankasının,
''Çalışmanın kapsadığı 2007-2009 ortası arasında Türkiye'deki şirketlerin yüzde
7'sinin piyasadan çıktığını, bu oranın anket kapsamındaki 6 ülke içinde en yüksek
oran olduğunu'' belirttiğini söyledi.

Öztrak, Türkiye'nin krizden çıkma oranında değil, şirketlerin piyasadan
çıkması oranında birinci olduğunu kaydetti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer,
Anadolu Üniversitesinden alınacak 500 milyon liranın, yatırım yapmaları ve Ar-Ge
harcamalarında kullanmaları şartıyla yeni kurulan üniversitelere verildiğini
bildirdi. Dinçer, ''Dolayısıyla kamuya ait, kamu imtiyazıyla sağlanmış bir gelir
yine kamunun üniversitelerinin geliştirilmesinde kullanılacak'' dedi.

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde soruları
yanıtlayan Dinçer, 2008 yılı hububat prim ödemelerinin tamamen yapıldığını
söyledi. Dinçer, 2009 yılı için de bütçede planlandığı şekliyle bütün hububat
primlerinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığına ulaştırıldığını bildirdi.

Bakan Dinçer, yıl sonu itibariyle toplam 1 milyar 8 milyon TL destekleme
ödemesi yapılacağının tahmin edildiğini belirtti.

Anadolu Üniversitesinin yıllık gelirlerinin 432 milyon, yıllık
giderlerinin ise 182 milyon TL civarında olduğunu dile getiren Dinçer, uzaktan
eğitim faaliyetleriyle ilgili devletin bir imtiyaz tanıdığını, bu imtiyaz
sebebiyle elde ettikleri gelir toplamının, şu an bankada nakit olarak 1 milyar 18
milyon TL civarında olduğunu söyledi. Bu paranın sadece 500 milyon liranın,
yatırım yapmaları ve Ar-Ge harcamalarında kullanmaları şartıyla yeni kurulan
üniversitelere verildiğini ifade eden Dinçer, ''Dolayısıyla kamuya ait, kamu
imtiyazıyla sağlanmış bir gelir yine kamunun üniversitelerinin geliştirilmesinde
kullanılacak'' dedi.

İnsanların özgürce örgüt kurmaları ve bu örgütlerle haklarını
aramalarının son derece meşru ve demokratik bir hak olduğunu söyleyen Dinçer,
''Nitekim bunun farkında olan hükümetimiz, dernekler kanunu, vakıflar kanununu
çıkararak, bu hakkı tescil ve teyit etmiştir. Bakanlığımızın eczacıların
örgütlenmesiyle ilgili herhangi bir tasarrufu olmadı. Sadece yapılan tasarruf,
vatandaşlarımıza daha etkin, kaliteli ve kesintisiz bir hizmet verme çabasıdır.
Bunun için elimizden geleni yapıyoruz'' diye konuştu.

Dinçer, SGK ile Türk Eczacıları Birliği arasında yaşananlara ilişkin bir
soru üzerine de şunları kaydetti:

''İlaç sanayi ile yaptığımız görüşmelerde iki temel avantaj sağladık.
Onlardan bir tanesi kamu harcamalarında 2,5 milyara yakın tasarruftur. İkincisi
görüşmelerden sonra ortalama yüzde 25-30 arasındaki indirimden vatandaşların
ödeyeceği katkı payları da etkilenecektir. Bu açıdan bakıldığında modern
yönetimin en temel ilkelerinden birini uyguluyoruz. Genel çıkarlar, özel
çıkarların üstündedir. Dolayısıyla vatandaşların hak ve çıkarları özel çıkarların
üstünde görülmüştür ve ben o hakkı korumaya devam edeceğim. Eczacılarımızla tek
tek sözleşme yapma çalışmalarına girdiğimizde yine eczacıları temsilen onlarla
görüşmeye devam edeceğiz. Onların hak, imtiyaz ve temsil yetkileri neyse onların
korumaya devam edeceğiz.''

''EKŞİ YEMEDİM, KARNIM AĞRIMIYOR''

CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz'ün ''İntihal davalarıyla'' ilgili
bir sorusu üzerine, Dinçer, bu konuda daha önce açıklama yaptığını anımsattı.
Dinçer, ''Ekşi yemedim, karnım ağrımıyor. Dolayısıyla sizin avukatlığını
yaptığınız insanların bir projesi olarak bu uygulandı ve bunun mağduru oldum.
Alnım açık. Hamdolsun ben suçlayanlardan daha temiz bir şekilde oturuyorum ve
bununla ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum'' dedi.

''VERGİ TAHSİLAT ORANININ YÜZDE 85''

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de 2009'da vergi tahsilat oranının yüzde 85
olduğunu ifade ederek, ''Her zaman tahsilat oranları iyileştirilebilir ama bugün
itibariyle yüzde 85 de kötü bir rakam sayılmaz'' dedi.

Vergi gelirlerinde, Ocak-Kasım döneminde yüzde 1,2'lik düşüş yaşandığını
bildiren Şimşek, dahilde alınan mal ve hizmet vergilerinin yüzde 4,7; dahilde
alınan KDV'nin yüzde 11,4 ve ÖTV'nin de yüzde 2,6 arttığını kaydetti.

Şimşek, Motorlu Taşıtlar Vergisindeki tahakkukun yaklaşık 5 milyar,
tahsilatın ise yaklaşık 4,7 milyar lira olduğunu ifade etti. Şimşek, 2009'da
tahsilat oranının yüzde 93 şeklinde gerçekleştiğini, bu rakamın geçen yıl yüzde
90 olduğunu bildirdi.

Tasarı üzerinde görüşlerini açıklayan AK Parti Zonguldak Milletvekili
Fazlı Erdoğan, AK Parti iktidarı döneminde yapılan çalışmalar ilgili bilgi
verdi.

Erdoğan, bu yaz Tunceli'ye gittiğini, Zonguldak'a yapılmayan yatırımların
buraya yapıldığını gördüğünü belirterek, ''AK Parti ayrımcılık yapmamaktadır''
dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Bayram Meral de tekel işçilerinin 10 gündür
sokaklarda olduğunu belirterek, tek bir AK Parti'linin, işçilere ''derdin
nedir?'' diye sormaya gitmediğini ileri sürdü.

Tekel işçilerinin otobüsle CHP'ye gitmesine polisin izin vermediğini
iddia eden Meral, ''Bugün Türkiye'de sivil 12 Eylül yaşanmaktadır'' dedi.

Meral, tekel işçilerinin kazanılmış haklarına saygılı olunması
gerektiğini söyledi.

Muhalefet tarafından verilen değişiklik önergeleri kabul edilmedi.

Genel Kurulda, tasarının 28. maddesi kabul edildi.

----HABERİN TAMAMINA 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ----