2008-05-13 - 16:39
TBMM GENEL KURULU?
TBMM Başkanı Köksal Toptan Başkanlığında toplanan Genel Kurulda, CHP'nin, 1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelere başlandı.
TBMM Başkanı Köksal Toptan Başkanlığında toplanan Genel Kurulda, CHP'nin, 1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelere başlandı

Genel Kurulda, gündemdışı konuşmaların ardından, CHP Grup Başkanvekillerinin, ''İstanbul'da 1 Mayıs kutlamalarının Taksim'de yapılmasını engelleyerek, toplantı ve gösteri özgürlüğünü ihlal ettiği, açıklamalarıyla güvenlik güçlerini orantısız kuvvet kullanmasına teşvik ettiği ve bu tutumuyla toplumsal barışı tehlikeye atarak çatışmacı bir süreç başlattığı'' gerekçesiyle Başbakan Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesine geçildi.

Görüşmeler, önerge sahipleri adına CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un konuşmasıyla başladı.

TBMM Genel Kurulunda, 1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde önerge sahibi olarak konuşan Anadol, dünyada şenlik içinde kutlanan 1 Mayısın Türkiye'de 12 Eylül darbesinden sonra yasaklandığını, bu yasağın bu yıl Taksim'de de sürdüğünü söyledi.
Anadol, 165 ülkede 1 Mayısın coşku ve şenlik havası içinde kutlanırken, Türkiye'de demokrasiye, insan haklarına, emekçilere indirilen darbe,
gözyaşı ve kan olduğunu belirterek, ''AKP'nin demokrasi ve özgürlük anlayışı, tüm gerçeğiyle ortaya çıktı, maskesi düştü. Ortaya, elinde
sopa, biber gazı ve gaz bombasıyla ceberut bir devlet çıktı'' diye konuştu.
İşçilerin ve sendikaların 1 Mayısı Taksim Meydanı'nda kutlamak istediğini bildiren Anadol, şöyle konuştu:
''Neden, çünkü 1 Mayıs 1977'de Taksim alanında büyük bir provokasyon olmuştu ve 37 yurttaşımız yaşamını yitirmişti. İşçiler ve sendikalar,
onları anmak için Taksim'de kutlamak istemişti. Israrları bundandı. Bu provokasyonda işçilerin günahı yoktu. Sendikaların bu insani yaklaşımına
AKP duyarsız davrandı, Başbakan anlamsız biçimde, ısrarla karşı çıktı. Oysa, sağda solda derin devlet arayacağınıza, 1 Mayıs 1977'nin, derin
devleti orada. 6 aydır, 9 aydır, bir senedir iddianamesi hazırlanamayan hayali derin devletle uğraşacağınıza, 1 Mayıs 1977'ye inseydiniz, derin
devleti orada bulurdunuz.
Başbakan 1 Mayısın Taksim'de kutlanmasına şiddetle karşı çıktı. Neymiş efendim, ihbar almış provokasyon olacakmış. Soruyorum, önümüzde 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı var. Gençler, bu bayramı stadyumlarda, alanlarda gösteri yaparak kutlayacak. İhbar alırsa Sayın Başbakan, provokasyon olacak diye 19 Mayıs Bayramını yasaklayacak mı? Ne alakası mı var değil, ne farkı var? İhbar alsanız, Cumhuriyet Bayramını yasaklayacak mısınız? Sen Başbakan, Hükümet değil misin, önlemeni al provokasyona engel ol. Devlet adamı olmanın, hükümet olmanın ciddiyeti buradadır.''
Anadol, DİSK Genel Merkezi ve ÖDP İl Başkanlığı binalarına insanların zorla sokulup içeriye gaz bombaları atıldığını ileri sürerek, ''DİSK Genel Merkezine gaz bombaları atıldığında, içeride 9 parlamenter vardı, biri de kalp hastasıydı'' ifadesini kullandı.
Anadol, polisin vatandaşın can güvenliğini korumakla görevli olduğunu belirterek, ''Yunanistan'dan polis ithal edecek değiliz. Ama şu manzarayı gören hangi Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, gönül rahatlığıyla karakola gidip müracaat edecek? Siz, güvenlik güçlerine karşı halkın güvenini sarstınız. En büyük suçunuz budur'' dedi.

CHP'Lİ SELVİ: ''AKP KENDİ ORDUSUNU KURUYOR''
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi, AK Parti'nin kendi ordusunu kurduğunu iddia etti.
Selvi, TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin, 1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelerde, grubu adına söz aldı.
İşçilerin 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama taleplerinin, ''Anlamsız'' gerekçelerle reddedildiğini savunan Selvi, ''Provokasyon olacak'' gerekçesinin dayanağının olmadığının ortaya çıktığını bildirdi. Cevdet Selvi, ''Provokasyon olmuştur. Bu provokasyonu, Tayyip Erdoğan, kendi korkusu nedeniyle gerçekleştirmiştir'' dedi.
CHP'li Selvi, şöyle konuştu:
''Avrupa'da da bunlar oluyor. 'Dünyanın her yerinde olan, bizde de olacak' demek yeterli değil. Avrupa'da hayvanları eğitiyorlar. Atları
eğitiyorlar. Atlar, tekme atmıyor insanlara. Yan yan kenara itiyorlar. Amaç dağıtmak, işkence etmek değil. Ama orada, dağılmış, çaresiz
birisine tekme atacak bu asırda... İnsan haklarından bahseden, AB'ye gireceğini söyleyen AKP'liler de alkışlayacak. Bu siyasetin ötesinde
ülke yönetimindeki vicdan meselesidir. Demokrasiyi özümsemek, kavramak meselesidir. Bu özgürlüklere yaklaşım meselesidir. Ama bu 1 Mayıs,
Tayyip Erdoğan ve AKP'nin demokrasiyi kendine göre yorumlayıp, kendi çıkarına kullandığını göstermiştir. Bu 1 Mayıs, özgürlükleri kendi
ideoloji, kendi siyasi anlayışına yakın olanlara kullandırdığı, karşı olanlara kesinlikle bu imkanı tanımadığını göstermiştir. İnsan hakları
kendinden yana olanlaradır.''

DTP GRUP BAŞKANVEKİLİ DEMİRTA: ''TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER, BİR KÜLTÜR HALİNE GELMEDİKÇE ÜLKEMİZDE NİCE OLAYLI 1 MAYISLAR,NEVRUZLAR YAŞANIR''

TBMM Genel Kurulunda, 1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde DTP Grubu adına
konuşan Demirtaş, 1 Mayıs olaylarını görmek için, 40 gün önce yaşanan Nevruz olaylarının incelenmesi gerektiğini söyledi.

Sokağa tükürmenin Kabahatler Kanununa göre suç olduğunu belirten Demirtaş, ''Sokağa tükürülmesi durumunda hiç kimsenin aklına kanun
gelmez. Bu hareket, bir kültüre, bir sosyal davranışa aykırı hareket olarak algılanır. Temel hak ve özgürlükler de böyledir. Ülkeyi
yönetenlerden başlamak üzere bütün kesimlerde temel hak ve özgürlükleri algılama problemi var. Temel hak ve özgürlükler, bir kültür haline
gelmedikçe ülkemizde nice olaylı 1 Mayıslar, Nevruzlar yaşanır. Olayların yaşanması, kültürel bir meseledir'' diye konuştu.
Anayasanın 34. maddesi gereğince kişilerin izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabileceğini kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:
''En üst düzeyde korunan haklara sahibiz. Vatandaş sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü yapacağı bildiriminde bulunur. Devlet bunu
erteleyebilir, yasaklayabilir. 'İzinsiz gösteri' diye bir şey yok, 'kanuna aykırı gösteri' olarak adlandırılabilir. Devletin erki, izin verme yetkisine sahip değil. Başbakanın, İçişleri Bakanının, Valinin izin verme yetkisi yok. Olayların sorumluluğu hükümettedir.
Hiçbir hak ve özgürlük, birbirinden bağımsız değerlendirilemez. Bütün hak ve özgürlüklerin anası, ifade özgürlüğüdür. İnsan, düşündüklerini
dile getirme hakkına sahiptir. Bu hak, insan olmakla kazanılır. Toplantıyı, yürüyüşü yasaklarsanız, insan hak ve özgürlüklerini
yasaklamış olursunuz.''
-
AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ ERGÜN: ''TEK SAYFALIK İÇİ BOŞ İDDİALARLA HÜKÜMET DÜŞÜRMEK MÜMKÜN DEĞİL. OLSA OLSA SİZİN İDDİALARINIZ DÜŞER''
1 Mayıs olaylarıyla ilgili Başbakan Erdoğan hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde AK Parti grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Nihat Ergün, Türkiye'nin en küçük bir iç çekişmeye tahammülünün bulunmadığını, akıl ve güçlerin birleştirilmesi gerektiğini söyledi.
1 Mayıs'ın bir ay boyunca konuşulmasının can sıkıcı olduğunu savunan Ergün, ''Başbakan hakkında verilen gensoru işi ciddi olmalı, çünkü
Meclis içi denetim yollarının son merhalesidir. Başbakan hakkında gensoru vermek, aslında Başbakanın görevinin sona ermesini, hükümetin
düşmesini talep etmektir. Tek sayfalık içi boş iddialarla hükümet düşürmek mümkün değil. Olsa olsa sizin iddialarınız düşer'' diye konuştu.
Verilen gensoru önergesinde birden fazla ironik durum bulunduğunu, ''Temel insan hakkı olan gösteri ve toplantı hakkının engellendiğinin''
iddia edildiğini belirten Nihat Ergün, ''Nasıl oldu da Türkiye'nin 58 ilinde 1 Mayıs şenlik ve kardeşlik havasında kutlandı? Özgürlükler ne
zamandan beri yasal olmayan yollardan, taşla sopa ile, molotof kokteyli ile saldırılar şeklinde kutlanıyor...'' diye sordu.
Provokasyon olmayacağı yönündeki iddialara da yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Ergün, şöyle devam etti:
''Ne yapsaydı polis? 'Gel molotof kokteyli ile topluluğun içine gir. Sopayla taşla bu topluluğun içine gir de provokasyon yap mı' deseydi?
'165 ülkede bayram havasında kutlanmış. İstanbul için korku günü olmuş' Öyle mi? Sen bunu git de bir de Taksim Meydanındaki işyeri tahrip edilen
adama sor.''
Ergün, CHP'lilere, ''Hukuk çizgisinden çıkmış, iktidar mücadelesi için her yolu mubah gören anlayışa saplanmışınız. Sizin bu yaklaşımınıza
Makyevelli bile şaşar kalırdı. Allah ıslah etsin. Nasıl biliyorsa öyle yapsın'' diye seslendi.
CHP'li yöneticilerin AK Parti'yi, 12 Eylül faşizmini uygulamak ile suçladığını dile getiren Ergün, ''12 Eylülcülere ceket iliklemeyi bırakın da 12 Eylül bir faşizm ise gelin 12 Eylül anayasasını birlikte değiştirelim'' dedi.
CHP'li Önder Sav'ın 1996 yılındaki olaylara ilişkin Meclis tutanaklarındaki konuşmaları okuyan Ergün, Sav'ın, olayda polisin cop, tazyikli su ve plastik mermi kullanılmamasını eleştirdiğini söyledi.
Ergün, ''O gün (Niye kullanmıyorsun) diyor. Bugün niye kullanıyorsunuz' diyor. Polis illegal olaylarda tazyikli su kullanmasın. Islatıyor mu?
Üşütüyor mu? Ne oluyor. Polis illegal örgütlere karşı cop kullanmasın. Ne oluyor? Acıtıyor. Peki ne yapsın polis düdük mü çalsın. Bu olayları
düdük çalarak mı engellesin'' diye konuştu.
CHP'li Cevdet Selvi'nin geçmişe yönelik sözlerini de eleştiren AK Parti'li Ergün, ''Devlet tam da Taksim'de halkın can ve mal güvenliğini
sağlamıştır. Sizin bu olaylarla ilgili ikircikli tutumunuz var. 2006 Danıştay saldırısında da böyleydi. Orada da olayları bizim üstümüze
yıkmaya çalışmıştınız. Adnan Menderes'in idamına ilişkin tutumunuz da ikirciklidir. Bunu coşkuyla karşılayanlar var. Aslında Deniz Gezmiş
olayıyla ilgili tutumunuzda da doğru olmamıştır. Deniz Gezmiş idamı hak edecek bir suç işlememiş olabilir. Ama Deniz Gezmiş milli bir kahraman
da değil. Buradaki konuşmalarda neredeyse milli kahraman ilan edildi. Onun idamına parmak kaldıranı siz Cumhurbaşkanı seçtiniz. Gazeteci İlhan
Selçuk da sabaha karşı evinden alınmayı hak etmemiş olabilir. Ama Gazeteci İlhan Selçuk sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu yaşında darbeciliğe
fikir finansmanı sağlamanın neresi ak kaşıktır.''
AK Parti'li Nihat Ergün'ün bu sözlerine CHP'li milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak tepki gösterirken, AK Parti'li milletvekilleri ise
Ergün'ü alkışladı.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün, ''Burada olmayanlara saldırıyorsun'' diye laf atması üzerine Ergün, söylediklerinin burada
olmayanlarla ilgili olmadığını ileri sürdü.
Sataşma olduğu gerekçesiyle söz alan Cevdet Selvi de 1996 yılındaki 1 Mayıs olaylarıyla, bu yıl yaşananların karıştırılmaması gerektiğini
ileri sürdü.
Selvi, ''O günkü olaylarla ilgili Vali görevden alındı. Şimdiki Valiyi Başbakan teşvik edip savunduğu için yerinde kalıyor'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da güncel tartışmaların, tarihin derinliklerine girilip, sulandırılmaması gerektiğini belirterek, ''Sayın
Ergün'ün doğum tarihine baktım, 1962. Menderes idam edildiğinde siz dünyaya yeni gelmiştiniz ve 1 yaşındaydınız. Şimdi tarih bilir ki Aydın
Menderes bilir ki Menderes'in idamını önlemek için CHP'nin Genel Başkanı İsmet İnönü kapı kapı dolaşmış, son ana kadar bu idamı engellemeye
çalışmıştır'' dedi.
CHP'li Anadol'un bu sözlerine AK Parti'li milletvekilleri tepki gösterirken, Kemal Anadol da ''Bu gürültü tutanaklara geçsin. Bugün tarihi gerçeklerden haberi olmayan topluluğa hitap ettiğim için üzgünüm. CHP, ne Adnan Menderes'in ne Deniz Gezmiş'in hiçbir siyasi idamın
yanında olmamıştır. Bizden 1960'ların hesabını soruyor. Biz sorduğumuz zaman lütfen, 'Biz gömlek değiştirdik' mazeretine kapılıp kıvırtmayın''
diye konuştu.
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise AK Parti'li Ergün'ün, Deniz Gezmiş ile ilgili sözlerine tepki göstererek, Deniz Gezmiş'in bir
devrimci olduğunu söyledi.

-İÇİŞLERİ BAKANI ATALAY:''EĞER GEREKLİ TEDBİRLER ALINMASAYDI ÇOK DAHA VAHİM OLAYLAR OLABİLİRDİ. GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAMIŞ OLSAYDIK, GÖREVİMİZİ İHMAL ETMİŞ OLURDUK. GÖZ GÖRE GÖRE DAHA VAHİM DURUMLARA İZİN VEREMEZDİK''

TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde Hükümet adına konuşan Atalay, 1 Mayıs ile ilgili söylenmedik hiçbir şey kalmadığını bildirerek, her şey konuşulduktan sonra bir Başbakan hakkında gensoru vermenin, ''Gensorunun
itibarını düşürdüğünü'' söyledi. Atalay, ''Aslında bu gensoru, Hükümet niye görevini iyi yaptı veya niye görevini yaptı diye verilmiş'' diye
konuştu.
Ölümlerin, ağır ve ciddi yaralanmaların olmadığı, işyerlerinin tahrip edildiği bir 1 Mayıs'ın muhatabı olarak milletvekillerinin huzurlarına
geldiği için şükrettiğini ifade eden Atalay, ''Herkesi üzen, arzu edilmeyen bazı görüntüler olsa da bir anlamda kimsenin burnununu
kanamadığı, can verilmeyen, büyük yaralanmaların olmadığı 1 Mayıs için huzurlarınızdayım. Onun için de kendimi şanslı sayıyorum ve bununla da
gurur duyuyorum'' dedi.

-''GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK DENGESİ...''-

1 Mayıs öncesi ve sonrasına ilişkin araştırmaların yapıldığını, bir kısmının adliyeye intikal ettiğini, bir kısmıyla ilgili idari soruşturmanın sürdüğünü, henüz sonuçlandırılmadığını bildiren Atalay, şöyle konuştu:
''AK Parti hükümeti için adeta otoriterleşmeyi geliştiren, polis devleti görüntüsü veren suçlamalar da oluyor. Bunu, hiçbir aklı başında
vatandaşımız söyleyemez. AK Parti olarak biz, Hükümet olduğumuz günden bu yana, demokratikleşmeyi derinleştirme, ifade özgürlüğünü
yaygınlaştırmak, toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kolaylaştırmak için nice yasal düzenleme yaptık. AK Parti'yi bunun aksi şekilde suçlamak
insafsızlık olur. Ama toplumlar kamu düzeni içinde yaşar. Güvenlik ve özgürlük dengesi bizim en hassas konumuzdur. Güvenlik birimlerimizin
eğitiminde de bunun üzerinde çok duruyoruz, bu konuda önemli mesafeler de alındı, alınıyor.''
1 Mayıs ile ilgili süreç hakkında bilgi veren Bakan Atalay, toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili prosedürü izleyen herkese izin verildiğini, alan tahsis edildiğini anlattı. Bu yıl 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili hiçbir ilde sorun yaşanmadığını kaydeden Beşir Atalay, ''İstanbul bunun dışındadır, Ankara'da küçük bir olay yaşanmıştır. Ülkemizin her köşesinde 1 Mayıs, şenlikle, şölenle kutlanmıştır. Hiçbir yerde izin vermeme, alan tahsis edilmeme gibi bir durum olmamıştır. İstanbul için de izin istenseydi, alan tahsis edilecekti, güvenlik önlemleri alınacaktı'' dedi.

''PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ...''-
İçişleri Bakanı Atalay, 1 Mayıs endişelerinin içinde işçilerin ve sendikaların olmadığını, halen hakkında soruşturma yürütülen 158 kişinin çok büyük kısmının da işçi olmadığını belirterek, ''O gün polise taş, molotof kokteyli, metali bile kesip delen bilye atanlar işçilerimiz değildi'' dedi.
İstanbul'da 1 Mayıs olayları üzerinde halen çalışmaların sürdüğünü, ön raporun çıktığını ancak peşini bırakmayacaklarını belirten Bakan Atalay, ''Taksim inadı, bu noktaya getirmiştir. 79 yılından beri Taksim mitinge kapatılmıştır. Bu kadar hükümet gelip geçmiş. Hiçbirisi özelliğinden,
İstanbul'un kalbi ve toplumsal merkezi olmasından ötürü Taksim'i mitinglere açmamıştır'' diye konuştu.

-''POLİSİMİZE HAKSIZ YERE YÜKLENMEYELİM''-

Beşir Atalay, polislere yapılan eleştirilerle ilgili olarak da şöyle konuştu:
''Polisler çocuklarımızdır, güvenliğimizdir. Her topluluğun içinde iyi, doğru, yanlış yapanlar olabilir. Ama polis tarihiyle iftihar ettiğimiz,
eğitimine önem verdiğimiz, giderek insan haklarını ve özgürlükler konusunda hassasiyetleri artan bir kurumumuzdur. Kurumlarımızı
koruyalım. İçinde yanlış yapanlar varsa, onlara gereken yapılır. Polisimize de öyle haksız yere de yüklenmeyelim. Polisimizi korumak
bizim ve meclisimizin görevidir.''
İstanbul'da, kurallara aykırı olarak kutlama yapmak isteyenlerin olduğuna işaret eden Bakan Atalay, ''Gönlümüzün çok istemediği
görüntüler olmuştur. Bu müdahaleler sırasında vatandaşların zarar görmemesi için azami gayret gösterilmiştir. Bundan sonra daha fazla
gösterilecektir. Bu tür olaylarda daha fazla gösterilecektir. Eğer gerekli tedbirler alınmasaydı çok daha vahim olaylar olabilirdi. Gerekli
tedbirleri almamış olsaydık, görevimizi ihmal etmiş olurduk. Biz göz göre göre daha vahim durumlara izin veremezdik'' dedi.
Atalay'ın konuşmasının ardından gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.