2021-01-27 - 16:48
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz başkanlığında, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresini görüşmek üzere toplandı.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, usul hakkında söz alarak, "Bu rapor bizim elimize gizli ibaresiyle geldi. Bunun nedenini anlamadık. Rapordaki bir kısım bilgileri paylaştığımızda suç işlemiş olacak mıyız olmayacak mıyız bilmiyoruz. Burada bir karartma var, denetimin bir karartması var. Gizlilik ibaresi kaldırıldıktan sonra ancak bu görüşülebilir." dedi.
Usta, Türkiye Varlık Fonu yönetim kurulu üyelerinin de bu raporun görüşmelerinde bulunması gerektiğini savundu.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ise rapora Devlet Denetleme Kurulunca gizli damgasının vurulmasının geçerliliğinin olmadığını, bu denetimi yapmanın TBMM'nin hakkı olduğunu söyledi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan da raporun "Gizli" ibaresi bulunan ön sayfasını Twitter'daki hesabından paylaştığını, şu ana kadar hakkında bir fezlekenin hazırlanmadığını ifade ederek, "Ben bunun içeriğini paylaşsam suç işlemiş olur muyum bunu bilmemiz gerekir. Şeffaflık ilkesi olan bir kamu kurumunun gizli ibareli bir denetim raporu olamaz." diye konuştu.
Paylan, gazetecilerin bu raporun içeriğini yazması durumunda suç işleyip işlemeyeceklerini de sordu. Tartışmanın uzaması üzerine Paylan, raporu bir gazeteciye verdi.
AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ise gizlilik damgası vurulmasının rutin bir işlem olduğunu, Meclis'te görüşüleceklerden nelerin gizli olup olmayacağının İçtüzük ve diğer yasal mevzuatla belirlendiğini söyledi. Öztürk, gizlilik kararı alınmadıkça bu raporun gizli olmadığı kanaati taşıdığını dile getirdi.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da Varlık Fonu'na ilişkin kanunda gizlilik öngören bir düzenleme bulunmadığını anlatarak, "Devlet Denetleme Kurulu hangi gerekçeyle buna "gizli" mührünün basılmasını öngördü, bunu bilmiyorum. Raporun gizlilik arz edecek bir boyutu yok." dedi.
Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, gizli bir rapor olup olmadığı konusunun tartışılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Devlet Denetleme Kurulu bütün raporlarında böyle bir uygulama yaptığını söylüyor, kendi kanunundaki maddelere atıfta bulunuyor. Burada yapılan değerlendirmeleri bir yazılı tutanağa dönüştürüp Cumhurbaşkanlığımıza, Devlet Denetleme Kuruluna ileteceğiz. Bundan sonraki dönemlerde en azından farklı bir uygulama yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Devlet Denetleme Kurulunun bu konudaki resmi yazısını da isteyeceğiz."
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ise rapor üzerinde konuşanların ileride yargılanabileceğini belirterek, "Gizli" ibaresinin mutlaka kaldırılmasını istedi.
İYİ Parti'li Usta da "Bütün bu tartışmalardan sonra hala bir şüphe olduğu için mahkemenin gölgesinde bir tartışma, müzakere yapmak istemiyorum. İYİ Parti Grubu olarak toplantıyı terk ediyoruz." dedi.
Tartışmanın ardından raporun görüşülmesine geçildi.
Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporu'nun görüşmelerinde Fon Yönetimi AŞ Genel Müdürü Sönmez sunum yaptı.
TVF'yi varlığa dayalı bir kalkınma fonu olarak tanımladıklarını belirten Sönmez, "TVF kesinlikle Türkiye Hazinesi veya bütçesini fonlamak üzere kurulan bir kurum değildir. Türkiye Varlık Fonunu devletin yatırım yapan bir kolu olarak dizayn etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
TVF'nin, devletin stratejik ve büyük ölçekli yatırımlarını yapmaya çalışan bir kurum olmak zorunda olduğunu dile getiren Sönmez, TVF'nin, konsolide ettiği şirketlerin nakdine ve mal varlıklarına da dokunmadığını vurguladı.
İki yıllık dönemde yapılan faaliyetlere ilişkin bilgiler veren Sönmez, şunları kaydetti:
"Varlık Fonu, kendisine devredilen hiçbir şirketi satmamıştır, rehin de vermemiştir, herhangi bir krediye de konu etmemiştir. Çok net söylüyorum; bir kısmını halka arz edip değer yaratabilir misiniz? Borsa ile ilgili mesela... Açıkladık, bundan sonra da olabilir. Kamunun kontrolünü vermek gibi niyetimiz yok. Tam tersi bu yönetimin tek amacı, devletin girişimci statüsünü tekrar sahneye koymaktır. Özellikle 2008 global finansal krizi ve 2020'deki pandemi krizinde çok net ortaya çıkan bir şey var; devlet eğer stratejik alanlardan elini geri çekerse o alanlarda çok net zorlanıyoruz. Mesela sağlık, eğitim, tarım, teknoloji, savunma, altyapı... Bunların hepsi önemli alanlar. Biz özel sektöre kesinlikle rakip değiliz ama özel sektörü tamamlayıcı, özel sektörü geliştirici bir rol edinmek zorundayız."
Bankaların altında, değerini bulmayan bir kısım şirketleri de yeni bir modelle piyasaya sürmeyi düşündüklerini söyleyen Sönmez, Türkiye Sigortanın bunun net örneklerinden birisi olduğunu ifade etti.
TVF'nin denetim yapısına ilişkin bilgi aktaran Sönmez, TVF'nin 2019 yılı konsolide bilanço büyüklüğünün yüzde 90'ının Sayıştay denetimine tabi olduğunu belirtti.
Varlık Fonunun ana amaçlarından birinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapmakta zorlandığı, özellikle de cari açığa direkt etkide bulunan sektörlere dönük büyük yatırımları gerçekleştirmek, bunu yaparken de yabancı sermaye çekmek, finansmanını ayarlamak olduğunu anlatan Sönmez, projeler arasında yer alan petrokimya sektörü ve petrokimya kümelenme projesine ilişkin bilgi verdi.
Türkiye'de 2019 rakamlarına göre 17,1 milyar dolarlık maden ithalatının bulunduğunu dile getiren Sönmez, "Türkiye Cumhuriyeti, maden sektöründe özel sektörün yapamadığı alanlarda bir ölçek olarak bunu koymak zorunda. Enerji Bakanlığımızla entegre bir yapı kurmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Sönmez, ülke geneline yayılmış olan maden ruhsatlarında altın, bakır, gümüş, kurşun, çinko, demir, krom gibi madenlere yönelik arama-geliştirme faaliyetlerinin sürdürüldüğünü kaydetti.
Afşin C Elektrik Üretim Tesisi Projesi için yabancı yatırımcılarla görüştüklerini ifade eden Sönmez, bu projeye önem verdiklerini, bunun kuşak yol projesinin de bir uzantısı olması gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Türkiye Sigortanın 5 aylık bir şirket olduğunu ancak beş ayda kamuda Türk şirketleri tarafından sigortalanamayan değerleri sigortalar hale geldiğini vurgulayan Sönmez, şöyle konuştu:
"Daha önce bizim gemilerimiz, uydumuz, kuyularımız, bunları Türkiye sigorta sektörü sigortalayamıyordu. Türkiye Sigorta bunları yapar hale geldi. 5 aylık bir şirketin karı 2,5 milyara gelmiş durumda. Tam entegrasyon sağlanmamasına rağmen daha operasyonel. Türkiye Sigorta, sigorta sektöründe bugün en büyük yapı. Bunun çok daha büyük olup bölgesel bir lider olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani Doğu Avrupa, Kuzey Irak, Suriye, Gürcistan, Kuzey Afrika, bu bölgelerde sigorta faaliyetlerini risk alarak garanti kapasitemizi artırarak büyüteceğimize inancımız tam. Gerçekten halk seviyesinde de kabul edilen bir sigorta şirketi olduğunu görüyoruz beş aylık gelişmelerde."
Sönmez, kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve yeterliliklerinin desteklenmesi amacıyla çekirdek sermayelerinin 2019'da toplam 3,7 milyar avro artırıldığını kaydetti.
Türkcell konusunun piyasada çok konuşulduğunu belirten Sönmez, bu konuda atılan adımları anlattı. Sönmez, "Bizim inancımız, Türkcell'in değerini 2-3 kat yapabileceğimizi düşünüyoruz dolar bazında. Bunu da hisse hareket fiyatı belirtiyor. Hisse fiyatı yavaş yavaş artıyor." dedi.
Zafer Sönmez, Türkcell'in, Türkiye Varlık Fonunun stratejik yatırımlarından birisi olduğuna işaret ederek, "Türkiye Varlık Fonu neden Türkcell'e yatırım yapıyor? Çünkü biz yüksek teknoloji şirketlerine yatırım yapmak zorundayız. Türkcell, Türkiye'nin dijitalde lider şirketidir." diye konuştu.
Borsa İstanbul konusundaki tartışmalara da değinen Sönmez, "Türkiye Varlık Fonu, kendisine devredilen Borsa İstanbul hisselerini satmamıştır. 2015'te Avrupa Yatırım Kalkınma Bankasının aldığı yüzde 10'luk hisseyi bize geri satma isteğini geri çevirmedik. Girdiği yatırım maliyetinden geri aldık. Biz Aralık 2019'da 122,5 milyon dolara aldığımız hisseyi, Kasım 2020'de halka arza hazırlık amaçlı, yine stratejik bir borsa yatırımcısı olan Katar Yatırım Otoritesine 200 milyon dolara sattık. Dolar bazında yüzde 63 getiri sağlandı." şeklinde konuştu.
İstanbul Finans Merkezi'ne ilişkin medyada çok fazla haberlerin geçtiğini dile getiren Sönmez, buna hiçbir zaman inşaat projesi olarak bakmadıklarının altını çizdi.
TVF'nin, toplam mal varlığına göre borcunun çok düşük olduğunu ifade eden Sönmez, "Bizim sermayemiz 2019'da 33 milyar dolar civarında. Bu 33 milyar dolara karşı aldığımız finansal borç 1 milyar avro. 2019 itibarıyla herhangi bir borcumuz yoktur. TVF, krediyi sadece yatırımları için kullanır. Herhangi bir şekilde devletin bütçesini fonlamak isteyen bir yapı değildir." dedi.
Sönmez, TVF olarak amaçlarının, Türkiye'nin stratejik ve büyük şirketlerine yatırım yapmak, devletin yapısal konularında sermayedar olarak bulunmak, bu anlamda her dönemde şeffaflaşmayı da artırmak olduğunu belirterek, "Her şeyi açık açık konuşmak gerektiğini düşünüyoruz. Varlık Fonu Yönetim Kurulu ve yöneticileri olarak bütün amacımız Türkiye'ye değer katan bir yapı oluşturmak. Bu yapı devletin ana düşüncesinden uzak bir yapı değildir. Devletin ana düşüncesini uygulamaya çalışan bir yapıdır." ifadesini kullandı.
Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetimi AŞ Genel Müdürü Zafer Sönmez, "Özel sektörün girmeye çekindiği ya da bir ölçek oluşturamadığı alanlarda TVF devreye girmeye çalışıyor." dedi.
Sönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporu'nun görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Petrokimya ve maden projelerindeki çevresel etkilere önem verdiklerini belirten Sönmez, "Bütün yatırımlar ÇED raporları etrafında oluyor ve bunlarda çok yüksek standartlar var. TVF neden bu yatırımları yapıyor? Türkiye'nin milli bağımsızlığı için cari açık problemini çözmesi gerekiyor. Cari açık konusunu yapısal olarak çözemezsek bir halka içerisinde dönüyor olacağız." diye konuştu.
Dünyadaki enerjinin üçte birinden fazlasının kömürle üretildiğine işaret eden Sönmez, "Kömürden bir iki günde vazgeçilecek bir durum yok. Linyitimizin kalorisi yüksek değil ama bunu enerjiye dönüştürebilecek teknoloji mevcut. Türkiye bu kaynağı kullanmak zorunda. İllerimiz 'bu projeleri bizde yapın' taleplerinde bulunuyor. Varlık Fonunun yaptığı yatırımlar yerelde yatırımlardır, yerelde istihdamdır." ifadesine yer verdi.
Milli Piyango'nun 1926'dan beri düzenlendiğini anlatan Sönmez, "Bunu özel sektörün işletimine verdik ama lisansı bizde. Buna benzer aynı modelde İddia, Spor Toto da aynı şekilde. Burada yaptığımız modelin güzel tarafı, yüzde 49'u İtalyan bir yabancı yatırımcı tarafından işletiliyor." dedi.
Milli Piyango'da insanları izlemediklerini belirten Sönmez, "Devletin kontrolünde ve gözetiminde milli piyango yapısı yapılıyor. Burada asıl konu, biz bunu tamamen özel sektör düşüncesiyle yapmıyoruz. Varlık Fonu da şartname şartlarında bu işi kamu bilinciyle takip ediyor. 47 yıllık lisanslarımız var, şu an 46 yıla inmiş durumda." şeklinde konuştu.
Milli Piyango'nun kuruluşundan bu yana satılmayan biletlerin gelirinin Hazineye irat kaydedildiğini ve bu konuda hiçbir şeyin değişmediğini anımsatan Sönmez, "4 tane bilet vardı. Maalesef medyada Milli Piyango satılmasın diye negatif bir kampanya oldu." dedi.
Sönmez, bor konusunun milletin içine dokunan bir konu olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin çok ciddi bir bor kapasitesi var. İkinci bor kapasitesi Amerika'da. Yıllık tüketimin çok yükseğinde bir rezervimiz var. Boru, bor olarak çıkartırsak bizim esasında fiyatı kontrol edebilme imkanımız yok. Boru, katma değerli ürüne dönüştürmemiz lazım. Bugün bor karbür dediğimiz ürün, füzenin ucundaki kaplama malzemesi. Isıya mukavemet kazandırıyor. Bunun tonu 350-400 bin dolarla gidiyor. Ya da bir çelik yeleğe borla mukavemet kazandırılıyor. Eti Maden ürünlere katma değer kazandırıyor. Temizlik deterjanından, alt taraftan en üst tarafa kadar... Geçen haftalarda lityum tesisi vardı, şu an Çinlilerle beraber bor karbür tesisi yatırımı yapılıyor. Eti Maden, bütün segmentte katma değeri olan ürünleri koymaya başladı. Eskiden bunu çuvallara koyup gönderiyorduk. Bor bizim için stratejik bir alan. Türkiye Varlık Fonu'nun Eti Maden'i satmak gibi bir planı yoktur, aklının köşesine bile gelmemiştir. Hiçbir yerde de bunu ne söyledik ne ifade ettik."
Dünyada posta işlemlerinde yaşanan küçülmelerden dolayı PTT'nin cirosunda azalma olduğunu ifade eden Sönmez, bunun alternatifi üzerinde çalışmalar yürüttüklerini bildirdi. Sönmez, "Dünyada e-ticaret ve kargo lojistik alanında bir gelişme var ve PTT'yi burada tekrar lider konuma getirmemiz lazım. Kargo alanında PTT'nin pazar payı yüzde 10'lar civarında. Biz burada PTT'yi lider bir kurum yapmak sorumluluğundayız. Bunun için de çok büyük zaman harcıyoruz." dedi.
Varlık Fonu'nun masraflarının görülemediğine ilişkin değerlendirmeler yapıldığını anımsatan Sönmez, "Geçen sene TVF Yönetim AŞ'nin denetimden geçmiş ayrı bir raporu var. Bütün masraflar, satılan malın maliyeti kısmında yazıyor. Personel gideri, danışmanlık gideri, amortisman gideri yazıyor. TVF AŞ'nin raporu, uluslararası denetleme standartlarında. Biz Varlık Fonu yönetimi olarak bu denetimin yapılmasını özelikle istiyoruz." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin madenlerinin, özellikle yeraltı değerlerinin uluslararası standartlarda çalışılıp, finanse edilip bir büyüklük oluşturması gerektiğini düşündüklerini dile getiren Sönmez, "Bu anlamda Türkiye'nin bir yatırım kolunun buna stratejik olarak bakması gerekir. Biz piyasa şartları içerisinde buna bakıyoruz. Devlet olmadığı alanda bazen kurallar silsilesi ve piyasanın şartları tam çalışmıyor olabilir. Bu tür alanlarda özel sektörün girmeye çekindiği ya da bir ölçek oluşturamadığı alanlarda TVF devreye girmeye çalışıyor." diye konuştu.
Toplantının başında, denetim raporundaki "Gizli" ibaresine yönelik tartışmanın kendilerini derinden üzdüğünü ifade eden Sönmez, "Varlık Fonu olarak her şeyi açık açık tartışmak istiyoruz. Bizler esasında yıllar boyunca özel sektördeki deneyimlerimizi kamunun hizmetine verip bir şekilde ülkeye hizmet etmeye çalışan insanlarız. Hatalarımız olabilir. Denetimin yılda bir defa olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda komisyon üyelerimizi ne zaman isterlerse yatırımlarımızın yerleri dahil ofisimizde ağırlamak ve detayları da konuşmak isteriz." dedi.
Sönmez'in konuşmasının ardından Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz, yapılan değerlendirmelerin sonrasında oluşan raporun Meclis Başkanlığına sunulacağını kaydetti.
Usta, Türkiye Varlık Fonu yönetim kurulu üyelerinin de bu raporun görüşmelerinde bulunması gerektiğini savundu.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ise rapora Devlet Denetleme Kurulunca gizli damgasının vurulmasının geçerliliğinin olmadığını, bu denetimi yapmanın TBMM'nin hakkı olduğunu söyledi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan da raporun "Gizli" ibaresi bulunan ön sayfasını Twitter'daki hesabından paylaştığını, şu ana kadar hakkında bir fezlekenin hazırlanmadığını ifade ederek, "Ben bunun içeriğini paylaşsam suç işlemiş olur muyum bunu bilmemiz gerekir. Şeffaflık ilkesi olan bir kamu kurumunun gizli ibareli bir denetim raporu olamaz." diye konuştu.
Paylan, gazetecilerin bu raporun içeriğini yazması durumunda suç işleyip işlemeyeceklerini de sordu. Tartışmanın uzaması üzerine Paylan, raporu bir gazeteciye verdi.
AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ise gizlilik damgası vurulmasının rutin bir işlem olduğunu, Meclis'te görüşüleceklerden nelerin gizli olup olmayacağının İçtüzük ve diğer yasal mevzuatla belirlendiğini söyledi. Öztürk, gizlilik kararı alınmadıkça bu raporun gizli olmadığı kanaati taşıdığını dile getirdi.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da Varlık Fonu'na ilişkin kanunda gizlilik öngören bir düzenleme bulunmadığını anlatarak, "Devlet Denetleme Kurulu hangi gerekçeyle buna "gizli" mührünün basılmasını öngördü, bunu bilmiyorum. Raporun gizlilik arz edecek bir boyutu yok." dedi.
Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, gizli bir rapor olup olmadığı konusunun tartışılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Devlet Denetleme Kurulu bütün raporlarında böyle bir uygulama yaptığını söylüyor, kendi kanunundaki maddelere atıfta bulunuyor. Burada yapılan değerlendirmeleri bir yazılı tutanağa dönüştürüp Cumhurbaşkanlığımıza, Devlet Denetleme Kuruluna ileteceğiz. Bundan sonraki dönemlerde en azından farklı bir uygulama yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Devlet Denetleme Kurulunun bu konudaki resmi yazısını da isteyeceğiz."
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ise rapor üzerinde konuşanların ileride yargılanabileceğini belirterek, "Gizli" ibaresinin mutlaka kaldırılmasını istedi.
İYİ Parti'li Usta da "Bütün bu tartışmalardan sonra hala bir şüphe olduğu için mahkemenin gölgesinde bir tartışma, müzakere yapmak istemiyorum. İYİ Parti Grubu olarak toplantıyı terk ediyoruz." dedi.
Tartışmanın ardından raporun görüşülmesine geçildi.
Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporu'nun görüşmelerinde Fon Yönetimi AŞ Genel Müdürü Sönmez sunum yaptı.
TVF'yi varlığa dayalı bir kalkınma fonu olarak tanımladıklarını belirten Sönmez, "TVF kesinlikle Türkiye Hazinesi veya bütçesini fonlamak üzere kurulan bir kurum değildir. Türkiye Varlık Fonunu devletin yatırım yapan bir kolu olarak dizayn etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
TVF'nin, devletin stratejik ve büyük ölçekli yatırımlarını yapmaya çalışan bir kurum olmak zorunda olduğunu dile getiren Sönmez, TVF'nin, konsolide ettiği şirketlerin nakdine ve mal varlıklarına da dokunmadığını vurguladı.
İki yıllık dönemde yapılan faaliyetlere ilişkin bilgiler veren Sönmez, şunları kaydetti:
"Varlık Fonu, kendisine devredilen hiçbir şirketi satmamıştır, rehin de vermemiştir, herhangi bir krediye de konu etmemiştir. Çok net söylüyorum; bir kısmını halka arz edip değer yaratabilir misiniz? Borsa ile ilgili mesela... Açıkladık, bundan sonra da olabilir. Kamunun kontrolünü vermek gibi niyetimiz yok. Tam tersi bu yönetimin tek amacı, devletin girişimci statüsünü tekrar sahneye koymaktır. Özellikle 2008 global finansal krizi ve 2020'deki pandemi krizinde çok net ortaya çıkan bir şey var; devlet eğer stratejik alanlardan elini geri çekerse o alanlarda çok net zorlanıyoruz. Mesela sağlık, eğitim, tarım, teknoloji, savunma, altyapı... Bunların hepsi önemli alanlar. Biz özel sektöre kesinlikle rakip değiliz ama özel sektörü tamamlayıcı, özel sektörü geliştirici bir rol edinmek zorundayız."
Bankaların altında, değerini bulmayan bir kısım şirketleri de yeni bir modelle piyasaya sürmeyi düşündüklerini söyleyen Sönmez, Türkiye Sigortanın bunun net örneklerinden birisi olduğunu ifade etti.
TVF'nin denetim yapısına ilişkin bilgi aktaran Sönmez, TVF'nin 2019 yılı konsolide bilanço büyüklüğünün yüzde 90'ının Sayıştay denetimine tabi olduğunu belirtti.
Varlık Fonunun ana amaçlarından birinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapmakta zorlandığı, özellikle de cari açığa direkt etkide bulunan sektörlere dönük büyük yatırımları gerçekleştirmek, bunu yaparken de yabancı sermaye çekmek, finansmanını ayarlamak olduğunu anlatan Sönmez, projeler arasında yer alan petrokimya sektörü ve petrokimya kümelenme projesine ilişkin bilgi verdi.
Türkiye'de 2019 rakamlarına göre 17,1 milyar dolarlık maden ithalatının bulunduğunu dile getiren Sönmez, "Türkiye Cumhuriyeti, maden sektöründe özel sektörün yapamadığı alanlarda bir ölçek olarak bunu koymak zorunda. Enerji Bakanlığımızla entegre bir yapı kurmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Sönmez, ülke geneline yayılmış olan maden ruhsatlarında altın, bakır, gümüş, kurşun, çinko, demir, krom gibi madenlere yönelik arama-geliştirme faaliyetlerinin sürdürüldüğünü kaydetti.
Afşin C Elektrik Üretim Tesisi Projesi için yabancı yatırımcılarla görüştüklerini ifade eden Sönmez, bu projeye önem verdiklerini, bunun kuşak yol projesinin de bir uzantısı olması gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Türkiye Sigortanın 5 aylık bir şirket olduğunu ancak beş ayda kamuda Türk şirketleri tarafından sigortalanamayan değerleri sigortalar hale geldiğini vurgulayan Sönmez, şöyle konuştu:
"Daha önce bizim gemilerimiz, uydumuz, kuyularımız, bunları Türkiye sigorta sektörü sigortalayamıyordu. Türkiye Sigorta bunları yapar hale geldi. 5 aylık bir şirketin karı 2,5 milyara gelmiş durumda. Tam entegrasyon sağlanmamasına rağmen daha operasyonel. Türkiye Sigorta, sigorta sektöründe bugün en büyük yapı. Bunun çok daha büyük olup bölgesel bir lider olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani Doğu Avrupa, Kuzey Irak, Suriye, Gürcistan, Kuzey Afrika, bu bölgelerde sigorta faaliyetlerini risk alarak garanti kapasitemizi artırarak büyüteceğimize inancımız tam. Gerçekten halk seviyesinde de kabul edilen bir sigorta şirketi olduğunu görüyoruz beş aylık gelişmelerde."
Sönmez, kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi ve yeterliliklerinin desteklenmesi amacıyla çekirdek sermayelerinin 2019'da toplam 3,7 milyar avro artırıldığını kaydetti.
Türkcell konusunun piyasada çok konuşulduğunu belirten Sönmez, bu konuda atılan adımları anlattı. Sönmez, "Bizim inancımız, Türkcell'in değerini 2-3 kat yapabileceğimizi düşünüyoruz dolar bazında. Bunu da hisse hareket fiyatı belirtiyor. Hisse fiyatı yavaş yavaş artıyor." dedi.
Zafer Sönmez, Türkcell'in, Türkiye Varlık Fonunun stratejik yatırımlarından birisi olduğuna işaret ederek, "Türkiye Varlık Fonu neden Türkcell'e yatırım yapıyor? Çünkü biz yüksek teknoloji şirketlerine yatırım yapmak zorundayız. Türkcell, Türkiye'nin dijitalde lider şirketidir." diye konuştu.
Borsa İstanbul konusundaki tartışmalara da değinen Sönmez, "Türkiye Varlık Fonu, kendisine devredilen Borsa İstanbul hisselerini satmamıştır. 2015'te Avrupa Yatırım Kalkınma Bankasının aldığı yüzde 10'luk hisseyi bize geri satma isteğini geri çevirmedik. Girdiği yatırım maliyetinden geri aldık. Biz Aralık 2019'da 122,5 milyon dolara aldığımız hisseyi, Kasım 2020'de halka arza hazırlık amaçlı, yine stratejik bir borsa yatırımcısı olan Katar Yatırım Otoritesine 200 milyon dolara sattık. Dolar bazında yüzde 63 getiri sağlandı." şeklinde konuştu.
İstanbul Finans Merkezi'ne ilişkin medyada çok fazla haberlerin geçtiğini dile getiren Sönmez, buna hiçbir zaman inşaat projesi olarak bakmadıklarının altını çizdi.
TVF'nin, toplam mal varlığına göre borcunun çok düşük olduğunu ifade eden Sönmez, "Bizim sermayemiz 2019'da 33 milyar dolar civarında. Bu 33 milyar dolara karşı aldığımız finansal borç 1 milyar avro. 2019 itibarıyla herhangi bir borcumuz yoktur. TVF, krediyi sadece yatırımları için kullanır. Herhangi bir şekilde devletin bütçesini fonlamak isteyen bir yapı değildir." dedi.
Sönmez, TVF olarak amaçlarının, Türkiye'nin stratejik ve büyük şirketlerine yatırım yapmak, devletin yapısal konularında sermayedar olarak bulunmak, bu anlamda her dönemde şeffaflaşmayı da artırmak olduğunu belirterek, "Her şeyi açık açık konuşmak gerektiğini düşünüyoruz. Varlık Fonu Yönetim Kurulu ve yöneticileri olarak bütün amacımız Türkiye'ye değer katan bir yapı oluşturmak. Bu yapı devletin ana düşüncesinden uzak bir yapı değildir. Devletin ana düşüncesini uygulamaya çalışan bir yapıdır." ifadesini kullandı.
Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetimi AŞ Genel Müdürü Zafer Sönmez, "Özel sektörün girmeye çekindiği ya da bir ölçek oluşturamadığı alanlarda TVF devreye girmeye çalışıyor." dedi.
Sönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun 2019 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporu'nun görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Petrokimya ve maden projelerindeki çevresel etkilere önem verdiklerini belirten Sönmez, "Bütün yatırımlar ÇED raporları etrafında oluyor ve bunlarda çok yüksek standartlar var. TVF neden bu yatırımları yapıyor? Türkiye'nin milli bağımsızlığı için cari açık problemini çözmesi gerekiyor. Cari açık konusunu yapısal olarak çözemezsek bir halka içerisinde dönüyor olacağız." diye konuştu.
Dünyadaki enerjinin üçte birinden fazlasının kömürle üretildiğine işaret eden Sönmez, "Kömürden bir iki günde vazgeçilecek bir durum yok. Linyitimizin kalorisi yüksek değil ama bunu enerjiye dönüştürebilecek teknoloji mevcut. Türkiye bu kaynağı kullanmak zorunda. İllerimiz 'bu projeleri bizde yapın' taleplerinde bulunuyor. Varlık Fonunun yaptığı yatırımlar yerelde yatırımlardır, yerelde istihdamdır." ifadesine yer verdi.
Milli Piyango'nun 1926'dan beri düzenlendiğini anlatan Sönmez, "Bunu özel sektörün işletimine verdik ama lisansı bizde. Buna benzer aynı modelde İddia, Spor Toto da aynı şekilde. Burada yaptığımız modelin güzel tarafı, yüzde 49'u İtalyan bir yabancı yatırımcı tarafından işletiliyor." dedi.
Milli Piyango'da insanları izlemediklerini belirten Sönmez, "Devletin kontrolünde ve gözetiminde milli piyango yapısı yapılıyor. Burada asıl konu, biz bunu tamamen özel sektör düşüncesiyle yapmıyoruz. Varlık Fonu da şartname şartlarında bu işi kamu bilinciyle takip ediyor. 47 yıllık lisanslarımız var, şu an 46 yıla inmiş durumda." şeklinde konuştu.
Milli Piyango'nun kuruluşundan bu yana satılmayan biletlerin gelirinin Hazineye irat kaydedildiğini ve bu konuda hiçbir şeyin değişmediğini anımsatan Sönmez, "4 tane bilet vardı. Maalesef medyada Milli Piyango satılmasın diye negatif bir kampanya oldu." dedi.
Sönmez, bor konusunun milletin içine dokunan bir konu olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin çok ciddi bir bor kapasitesi var. İkinci bor kapasitesi Amerika'da. Yıllık tüketimin çok yükseğinde bir rezervimiz var. Boru, bor olarak çıkartırsak bizim esasında fiyatı kontrol edebilme imkanımız yok. Boru, katma değerli ürüne dönüştürmemiz lazım. Bugün bor karbür dediğimiz ürün, füzenin ucundaki kaplama malzemesi. Isıya mukavemet kazandırıyor. Bunun tonu 350-400 bin dolarla gidiyor. Ya da bir çelik yeleğe borla mukavemet kazandırılıyor. Eti Maden ürünlere katma değer kazandırıyor. Temizlik deterjanından, alt taraftan en üst tarafa kadar... Geçen haftalarda lityum tesisi vardı, şu an Çinlilerle beraber bor karbür tesisi yatırımı yapılıyor. Eti Maden, bütün segmentte katma değeri olan ürünleri koymaya başladı. Eskiden bunu çuvallara koyup gönderiyorduk. Bor bizim için stratejik bir alan. Türkiye Varlık Fonu'nun Eti Maden'i satmak gibi bir planı yoktur, aklının köşesine bile gelmemiştir. Hiçbir yerde de bunu ne söyledik ne ifade ettik."
Dünyada posta işlemlerinde yaşanan küçülmelerden dolayı PTT'nin cirosunda azalma olduğunu ifade eden Sönmez, bunun alternatifi üzerinde çalışmalar yürüttüklerini bildirdi. Sönmez, "Dünyada e-ticaret ve kargo lojistik alanında bir gelişme var ve PTT'yi burada tekrar lider konuma getirmemiz lazım. Kargo alanında PTT'nin pazar payı yüzde 10'lar civarında. Biz burada PTT'yi lider bir kurum yapmak sorumluluğundayız. Bunun için de çok büyük zaman harcıyoruz." dedi.
Varlık Fonu'nun masraflarının görülemediğine ilişkin değerlendirmeler yapıldığını anımsatan Sönmez, "Geçen sene TVF Yönetim AŞ'nin denetimden geçmiş ayrı bir raporu var. Bütün masraflar, satılan malın maliyeti kısmında yazıyor. Personel gideri, danışmanlık gideri, amortisman gideri yazıyor. TVF AŞ'nin raporu, uluslararası denetleme standartlarında. Biz Varlık Fonu yönetimi olarak bu denetimin yapılmasını özelikle istiyoruz." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin madenlerinin, özellikle yeraltı değerlerinin uluslararası standartlarda çalışılıp, finanse edilip bir büyüklük oluşturması gerektiğini düşündüklerini dile getiren Sönmez, "Bu anlamda Türkiye'nin bir yatırım kolunun buna stratejik olarak bakması gerekir. Biz piyasa şartları içerisinde buna bakıyoruz. Devlet olmadığı alanda bazen kurallar silsilesi ve piyasanın şartları tam çalışmıyor olabilir. Bu tür alanlarda özel sektörün girmeye çekindiği ya da bir ölçek oluşturamadığı alanlarda TVF devreye girmeye çalışıyor." diye konuştu.
Toplantının başında, denetim raporundaki "Gizli" ibaresine yönelik tartışmanın kendilerini derinden üzdüğünü ifade eden Sönmez, "Varlık Fonu olarak her şeyi açık açık tartışmak istiyoruz. Bizler esasında yıllar boyunca özel sektördeki deneyimlerimizi kamunun hizmetine verip bir şekilde ülkeye hizmet etmeye çalışan insanlarız. Hatalarımız olabilir. Denetimin yılda bir defa olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda komisyon üyelerimizi ne zaman isterlerse yatırımlarımızın yerleri dahil ofisimizde ağırlamak ve detayları da konuşmak isteriz." dedi.
Sönmez'in konuşmasının ardından Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz, yapılan değerlendirmelerin sonrasında oluşan raporun Meclis Başkanlığına sunulacağını kaydetti.
