
2011-11-24 - 10:30
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kalkınma Bakanlığı ile bağlı kurumlarının 2012 yılı bütçeleri görüşüldü. Görüşmelerin ardından, Kalkınma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2012 yılı bütçeleri kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kalkınma Bakanlığı ile bağlı kurumlarının 2012 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının bütçelerini sunmaya başladı.
Bugün Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurulunun bütçeleri de görüşülecek.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program'da 2011 yılında yüzde 7,5 oranında öngörülen büyüme hızının bu oranın üzerinde gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu bildirdi.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığı ve bağlık kurumların bütçesini sunan Bakan Yılmaz, OVP'de ekonominin 2011 yılında yüzde 7,5 oranında büyüyeceğinin öngörüldüğünü anımsatarak, son dönemde sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve yurt içi talebe ilişkin göstergeler dikkate alındığında 2011 yılında büyüme hızının öngörülenin üzerinde gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, ''OVP'de 2011 yılının ilk yarısında işsizlik oranı yüzde 10,5 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. Ancak üçüncü çeyrek verileri işsizlik oranını daha da düşük olacağını göstermektedir'' dedi.
Aynı dönemler itibariyle istihdam oranı yüzde 40,2'den yüzde 45,2'ye toplam istihdamın ise 20,7 milyon kişiden 24,3 milyon kişiye yükseldiğini ifade ederek, ''bu dönemde net olarak 3,6 milyon kişiye ilave istihdam sağlanmıştır'' diye konuştu.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, GAP bölgesinde 2010 yılında oluşan ilave istihdamın 218 bin kişi olduğunu bildirerek, Türkiye'deki toplam istihdam artışının yüzde 16'sının, GAP bölgesindeki istihdamdan kaynaklandığını açıkladı.
Dünya ekonomisinin büyüme tahminin 2011 ve 2012 yılları için yüzde 4'e düşürüldüğünü hatırlatan Yılmaz, ''AB ülkelerinde yaşanan borç krizinin kontrol edilememesi, finansal piyasalarda dalgalanmanın artması ve krizin diğer ülkelere de yansıması durumunda, dünya büyümesinin daha düşük oranda gerçekleşmesi ve gelişmiş ülkelerde durgunluk yaşanması ihtimali bulunmaktadır'' dedi.
Kamu harcama politikasının mali disiplin gözetilerek uygulanmasının, kamu kesimi borçlanma gereğindeki düşüş eğiliminin devam etmesini sağladığını belirten Yılmaz, ''2011 yılında bir önceki yıla göre GSYH'ya oran olarak, kamu kesimi borçlanma gereğinin 1,3 puan iyileşerek yüzde 1, program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının ise 0,3 puan artarak yüzde 1,2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu gelişmede, GSYH'ya oran olarak başlangıçta yüzde 2,8 olarak öngörülen merkezi yönetim bütçe açığının yüzde 1,7 düzeyinde gerçekleşmesinin beklenmesi belirleyici bir rol oynamaktadır'' diye konuştu.
Türkiye açısından kamu maliyesinde ciddi bir risk olarak algılanan borç stokunun sürdürülebilirliğinin sorunu daha sağlıklı bir zemine kavuşturduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
''2002 yılında GSYH'ya oran olarak yüzde 74 olan AB tanımlı genel devlet nominal borç stoku, 2010 yılı sonunda yüzde 42,2'ye geriledi. Mali disipline hassasiyetle riayet edilmesinin bir sonucu olarak, toplam faiz giderlerinin GSYH içerisindeki payının da azaldığı görülmektedir. 2002 yılında toplam kamu kesimi faiz ödemelerinin GSYH içerisindeki payı yüzde 15,5 iken, bu oran 2010 yılı sonunda yüzde 4,6'ya gerilemiştir.''
Yılmaz, Orta Vadeli Program ile uyumlu olarak hazırlanan 2012 Yılı Programının; temel makro ekonomik amaçlarının, yavaşlayan dünya büyümesi ve belirsizliklerin hakim olduğu uluslararası konjonktürde büyüme sürecinin devam ettirilmesi, istihdam artışının sürdürülmesi, yurtiçi tasarrufların artırılması, cari açığın azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, mali disiplinin sürdürülmesi ve finansal istikrarın korunması olarak belirlendiğini söyledi.
2011 yılında hızlı büyüme, iç ve dış talep koşulları, kamu dengeleri ve enflasyon göz önünde bulundurularak 2012 yılında ekonominin yüzde 4 oranında büyümesinin hedeflendiğini anlatan Yılmaz, bu büyüme hedefiyle uyumlu olarak işsizlik oranının, 2012 yılında yüzde 10,4 olmasının öngörüldüğünü ifade etti
2012 yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 5 olarak belirlendiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
''2012 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin GSYH'ya oranının yüzde 1,1 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Merkezi yönetim bütçe açığının, GSYH'ya oran olarak önümüzdeki yıl yüzde 1,5'e gerilemesi hedef alındı. Mali uyum sürecine paralel olarak, kamu kesiminde program tanımlı faiz dışı fazla verilmeye devam edileceği ve 2012 yılında bu oranın yüzde 1,1 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun ise bir önceki yıla göre 2,8 puan azalarak yüzde 37 düzeyine gerilemesi beklenmektedir.
2012 yılında toplam sabit sermaye yatırımlarının reel olarak yüzde 6,2 artışla 320,2 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik konjonktüre göre, yıllar itibarıyla değişmekle beraber, ülkemizde toplam sabit sermaye yatırımlarının GSYH içindeki payı, genel olarak yüzde 20'ler civarında seyretmektedir. Söz konusu payın 2011 yılında yüzde 22,1'e, 2012 yılında ise yüzde 22,5'e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Toplam sabit sermaye yatırımlarının yaklaşık yüzde 80'i özel kesim tarafından gerçekleştirilmektedir. 2010 yılında reel olarak yüzde 33,6 gibi yüksek bir oranda artış gösteren özel kesim yatırımlarının, 2011 yılında da yüzde 22,3 gibi yüksek bir oranda artması beklenmektedir. 2012 yılında özel kesimin, GSYH'nın yüzde 18,2'si oranında, yaklaşık olarak 260 milyar lira tutarında sabit sermaye yatırımı yapacağı tahmin edilmektedir. Bu tutar, 2011 yılına göre reel olarak yüzde 7,7 oranında bir artışa karşılık gelmektedir.''
Kamu yatırımlarının ülke kalkınmasının, rekabet gücünün artırılmasının, özel kesimin gelişmesinin ve halkın refah seviyesinin artırılmasının etkili bir aracı olarak gördüklerini belirten Yılmaz, 2012 yılında, toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının başlangıç değerleri itibarıyla nominal olarak yüzde 18 artarak, 56,6 milyar lira olacağının, söz konusu tutarın yüzde 49,2'sini merkezi yönetim bütçesinin oluşturduğunu, yüzde 32,6'sının ise mahalli idareler tarafından gerçekleştirilmesinin beklendiğini anlattı.
Yılmaz, 2012 yılında kamu gelirlerinde olabilecek artışlardan yatırımlara ilave kaynak aktarılmasının söz konusu olabileceğini bildirdi.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) hakkında da bilgi veren Yılmaz, şunları söyledi:
''GAP, bu bölgemizin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek, gerek bu yöredeki insanlarımızın refahını ve yaşam kalitesini yükseltmeyi, gerekse ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bölge potansiyelinin değerlendirilmesi kapsamında 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali ile sulama şebekelerinin yapımını öngören GAP'ın tamamlanmasıyla nihai olarak 1,8 milyon hektar alan sulamaya açılacak, yılda 27 milyar kilovat-saat hidroelektrik enerjisi üretimi gerçekleştirilecektir. Bu hedeflere ulaşmak için gereken kamu yatırımları finansman ihtiyacı 2010 yılı fiyatlarıyla 42 milyar liradır. 2012 yılı fiyatlarıyla 45,8 milyar liradır. Bölgedeki yatırımlar için 2008-2011 döneminde kümülatif olarak 13,3 milyar lira kaynak tahsis edilmiştir. Proje genelinde 2010 yılı sonuna kadar 33,7 milyar lira harcama yapılmış ve nakdi gerçekleşme yüzde 80 düzeyine ulaşmıştır.''
Yerel inisiyatifler dikkate alınarak, bütüncül ve katılımcı bir yaklaşımla hazırlanan GAP Eylem Planının, 73 ana eylem altında 300'den fazla projeden oluştuğunu, 2010 yılında GAP Eylem Planı kapsamındaki proje ve faaliyetlere toplam 3,2 milyar lira tahsis edildiğini, yıl içerisindeki ek ödeneklerle bu tutar 3,8 milyar liraya yükseldiğini anlatan Yılmaz, 2011 yılında GAP Bölgesi'ndeki yatırımlara ayrılan kaynağın ise yaklaşık 4,3 milyar lira olduğunu, bunun 3,3 milyar lirasının GAP Eylem Planı yatırımları için ayrıldığını bildirdi.
GAP kapsamında 2011 yılı itibariyle 10 hidroelektrik santralinin tamamlandığını ve GAP enerji yatırımlarının yüzde 74'ünün gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz,bölgede üretilen enerjinin parasal değerinin 21,1 milyar dolar olduğunu söyledi.
GAP Eylem Planının ortaya çıkardığı ekonomik canlanmayı özellikle ihracatta net bir şekilde görüldüğünü ifade eden Yılmaz, ''2002 yılında yaklaşık 700 milyon dolar olan ihracat, 2009 yılında 4,4 milyar dolara, 2010 yıl sonu itibarıyla ise yaklaşık 5,2 milyar dolara ulaştı. Bu gelişmelere bağlı olarak GAP bölgesinde 2010 yılında oluşan ilave istihdam 218 bin kişidir. Türkiye'deki toplam istihdam artışının yüzde 16'sı, GAP bölgesindeki istihdam artışından kaynaklandı'' açıklamasını yaptı.
Bakan Yılmaz, GAP İdaresi'nin doğrudan yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi vererek, GAP'ın yanı sıra DAP, DOKAP ve KOP projelerinde uygulamayı hızlandırmak ve koordinasyonu güçlendirmek amacıyla bu projeler için bölge kalkınma idarelerini kurduklarını anlattı.
Bakan Yılmaz, bölgesel gelişmede yapısal dönüşümün temel unsuru olan kalkınma ajanslarına da değinerek, ''Bugüne kadar 14 bin 300 proje başvurusu yapılmış, bunlardan 2 bin 500'ü desteklendi. Bunlara 833 milyon lira kaynak tahsis edildi. Bu ajanslarda 939 personel çalışmaktadır'' dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan Kırsal Kalkınma Planı'na destek verdiklerini ifade eden Yılmaz, ''Bakanlığımızın aktif yönlendirme ve koordinasyonunda hazırlanan bir diğer proje ise KÖYDES Projesidir. İstanbul ve Kocaeli haricindeki 79 ilde yaklaşık 34 bin köy ve 46 bin köy bağlısı yerleşim yerini kapsayan projede, 2005-2011 döneminde 169 bin kilometre yol yapımı ve 26 bin kilometre yol onarımı gerçekleştirildi. Ayrıca, suyu yetersiz düzeyde olan 41 bin köy ve köy-altı yerleşim birimine içme suyu temin edildi. Bu dönemde toplam 7,3 milyar lira kaynak tahsis ettik. 2012 yılında da 550 milyon lira kaynak tahsis edildi'' diye konuştu.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök, tarım eğitimi konusunda düzenlenen toplantılara çiftçiler gelmediğini ifade ederek, ''Bu toplantılara çiftçilerimizi nasıl getirtebiliriz-'' diye sordu.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, komisyonda teamüllerin değiştiğini öne sürdü.
Ayaydın, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'ın bütçe sunumunu yapan bir bakana ''süresinin bittiğini'' söylediği sırada, bakanın yanında oturan bürokratın, ''Olur mu efendim- Daha genel müdürlüğün bütçesi var'' diyerek komisyon çalışmalarına müdahale ettiğini ileri sürdü. Aydın Ayaydın, ''Komisyonu, başkan idare etmiyor, bakan ve arkasındaki bürokratlar idare ediyor. Bu da son derece tehlikelidir. Buradaki milletvekilleri olarak hiç birimiz, tasarılara bir kelime ilave etme yetkisine sahip değiliz ama bürokrat istediği kelimeyi geçirme yetkisine sahiptir. Bu olmamalıdır'' dedi.
Başkan Elvan da göreve geldiği günden beri mümkün olduğu ölçüde, hem Hükümet kanadına hem de milletvekillerine müsamahalı davranmaya gayret ettiğini ifade ederek, ''Bakanlara yarım saat söz veriyoruz ancak bazen sunum uzuyor. Benzer uygulamayı milletvekillerine de yapıyorum. Mümkün olduğu ölçüde adaletli davranıyorum'' diye konuştu.
AK Parti'li Gök, Türkiye'nin, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu belirterek, işsizlik oranının geçen yıla göre gerileyerek yüzde 9,7'ye düştüğünü kaydetti.
İktidar partisinin bir milletvekili olarak, özeleştiri de yapması gerektiğini ifade eden Gök, tarım eğitimi konusunda toplantı yaptıklarını ancak işin muhataplarının toplantılara katılmadığını söyledi.
Gök, ''Sayın Bakan, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı burada. Çiftçilerimiz toplantılara gelmiyor, alternatif eğitim programlarına nasıl getirtebiliriz çiftçilerimizi- Toplantılar, akademisyenler ve kravatlılar olarak birbirimize anlatma noktasına geldi'' dedi.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli de Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) neden bakanlığa dönüştürüldüğünü öğrenmek istedi.
DPT'nin, kamu ve özel sektöre, siyasete eleman yetiştiren önemli bir kurum olduğunu ve vizyon oluşturmak konusunda da çok önemli görevler üstlendiğini ifade eden Türeli, ''Yarın Kalkınma Bakanlığı da ortadan kalkar mı diye endişe ediyoruz-'' diye sordu.
Türeli, bakanlığın adının Kalkınma Bakanlığı olmasını eleştirerek, ''Uluslararası toplantılarda Ekonomi ve Kalkınma Bakanları yan yana oturduğu zaman, kimse size soru sormaz,inanın; Ekonomi Bakanına soru sorar. Kalkınmayı bölgesel bir bakanlık olarak algılar. Neden Kalkınma Bakanlığı oldu bakanlığın adı'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, bütçe üzerinde görüşlerini ifade ederken, belediyeler ve il özel idarelerinin İçişleri Bakanlığına bağlanmasının ''yandaş yaratmanın yolu'' olduğunu ileri sürdü.
''Ey İçişleri Bakanlığı, sen belediyeleri, il özel idarelerini bırak. Çünkü bu işi başaramıyorsun Belediyecilik plandır, programdır, kaynaktır'' diyen Aslanoğlu, şöyle konuştu:
''İçişleri Bakanlığının bugüne kadar belediyelere, özel idarelere tek kuruş katkısı oldu mu- İçişleri Bakanlığı ancak sabahın 5'inde belediyeleri, evleri basıp, insanları gözaltına almayı, tutuklamayı bilir. İçişleri Bakanlığı belediyelerin, il özel idarelerin yakasını bıraksın, onlara köstek oluyor, insanların moralini bozmaktan başka bir şey yapmıyor. İçişleri Bakanlığı artık bu sevdadan vazgeçsin; baskı erkini, insanları korkutarak polisle bu baskıyı elinden bırakmak istemiyorsa yazıklar olsun bu ülkeye. Belediyeler Kalkınma Bakanlığına bağlanmalı.''
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, kriz döneminde istihdam artışının açıklanmaya ihtiyaç olduğunu belirterek, ''Kriz yıllarında tarımsal istidamdaki bu denli bir yükselişi açıklamak mümkün değil. Verilen rakamlar problemli görülmektedir. Türkiye'nin istihdam odaklı büyümeye ihtiyaç vardır. Böyle bir stratejinin hızla oluşturulması gerekir'' diye konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, ekonomide rakamlar ve yaşanan durumu yanlış göstermeye kimsenin hakkı olmadığını belirterek, ''Ekonomide bir çok çarpıklık var. Kamu borç yükü ile ilgili büyük sıkıntı var. Ama sanki sorun bu dönemde çözülmüş gibi mesaj veriliyor'' dedi.
Dünyanın en derin krizinin yaşandığını, özellikle Avro bölgesinde ciddi sıkıntılar olduğunu ifade eden Kuşoğlu, Kalkınma Bakanlığının yapacaklarını belirlemesi için öncelikle varolan durumunun iyi fotoğrafını çekmesi gerektiğini söyledi.
İstihdam rakamlarını eleştiren Kuşoğlu, ''Ücretsiz aile işçisi ne demek- İş ararken kendi ailesinin yanında çalışmaya başlamış. Bunu anlamak zor'' dedi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, kendisinin de planlamacı olduğunu belirterek, ''50 yıllık DPT'nin 50 yılda defteri dürüldü. İçimiz buruk'' diyerek, DPT şapkasını ve 2010 yılına ilişkin faaliyet raporunu anı olarak saklayacağını söyledi.
Uluslararası kuruluşların Türkiye'ye not verirken haksızlık yaptığını ifade eden Günal, ''Türkiye daha az mı yatırım yapılabilir düzeyde mi- Bu konuda gerekli önlemleri alıp uluslararası kuruluşlarla pazarlığımızı yapmamız lazım. Bize yapılan haksızlığa ses çıkarmamız lazım. Üzerini örtmeyelim, bir günlük not artışından sonra çekilmeyelim. Verilen notlarla borsa da bir günde alt üst olmasın'' diye konuştu.
TÜİK Başkanı'nın görevinin ağır olduğunu savunan Günal, son yıllarda kurumun inanırlığı ve güvenirliğinin azaldığını söyledi. ''Bir defa güvenilirlik azladıysa ağzınızla kuş tutsanız geriye döndüremezsiniz'' diyen Günal, özellikle enflasyon hesabında sık sık serinin değiştirilmemesini, değiştirilmesi halinde de bunun kamuoyuna iyi anlatılmasını istedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer, Gaziantep olarak geçmiş yıllarda proje gerçekleştirirken DPT'den para almadıklarını, daha sonra Sosyal Destek Programından (SODES) istediklerinde ise en az desteği aldıklarını söyledi.
Projelere destek kriterlerin iyi belirlenmesi gerektiğini savunan Koçer, ''SODES'in bölgeye katkısını çok önemsiyorum. Anadolu'dan proje gelmesinde ciddi sıkıntı var. Kalkınma ajanslarında eksiklikleri var. Şimdi eleştiriliyor ama bir süre sonra bu pozitife dönüşecek. Desteklenecek konular çok iyi belirlenmeli'' dedi.
AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, bakanlığın ''Kalkınma kongresi'' planlamasında fayda gördüğünü, projelerin kamu-özel sektör işbirliğiyle yapılmasını önerdi. Bakanlıkta ''kamu-özel işbirliği destek birimi'' oluşturulması gerektiğini anlatan Berber, ''Köylere yol, su götürmek yetmiyor. Kalkınırken başka ihtiyaçlar ortaya çıktı. Köylerde elektrik altyapısı yetersiz. Elektrik dağıtımını özelleştiriyoruz ama bunu devralan şirketler nüfusun azlığı gerekçesiyle köylere bu yatırımları yapmaz'' dedi.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay da Kalkınma Bakanlığının adının sorunlu olduğunu ileri sürerek, ''Keşke adı Planlama Bakanlığı olsaydı. Bugün DPT'yi kapattınız, inşallah yarın da kalkındık deyip Kalkınma Bakanlığını kapatmazsınız'' dedi.
MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral ise küresel iklim değişikliğinin her hükümetin gündeminde olması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'nin bu alanda çalışmaları bulunmadığını söyledi.
Türk ekonomisinin en önemli konusunun yüzde 12'lere inen tasarruf konusu olduğunu, Bakan Cevdet Yılmaz'ın da sunuşunda konuyla ilgili bir değerlendirmeyi görmediklerini belirterek, ''Yatırımları hep dış kaynak ve vergilerle götüremezsiniz. Bu ekonominin temel dengelerini de zedeler'' diye konuştu.
Bakanlık bütçesi üzerindeki görüşmeler sürüyor.
**** HABERİN DEVAMINI 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.***
(10.30)
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının bütçelerini sunmaya başladı.
Bugün Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurulunun bütçeleri de görüşülecek.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program'da 2011 yılında yüzde 7,5 oranında öngörülen büyüme hızının bu oranın üzerinde gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu bildirdi.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığı ve bağlık kurumların bütçesini sunan Bakan Yılmaz, OVP'de ekonominin 2011 yılında yüzde 7,5 oranında büyüyeceğinin öngörüldüğünü anımsatarak, son dönemde sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve yurt içi talebe ilişkin göstergeler dikkate alındığında 2011 yılında büyüme hızının öngörülenin üzerinde gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, ''OVP'de 2011 yılının ilk yarısında işsizlik oranı yüzde 10,5 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. Ancak üçüncü çeyrek verileri işsizlik oranını daha da düşük olacağını göstermektedir'' dedi.
Aynı dönemler itibariyle istihdam oranı yüzde 40,2'den yüzde 45,2'ye toplam istihdamın ise 20,7 milyon kişiden 24,3 milyon kişiye yükseldiğini ifade ederek, ''bu dönemde net olarak 3,6 milyon kişiye ilave istihdam sağlanmıştır'' diye konuştu.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, GAP bölgesinde 2010 yılında oluşan ilave istihdamın 218 bin kişi olduğunu bildirerek, Türkiye'deki toplam istihdam artışının yüzde 16'sının, GAP bölgesindeki istihdamdan kaynaklandığını açıkladı.
Dünya ekonomisinin büyüme tahminin 2011 ve 2012 yılları için yüzde 4'e düşürüldüğünü hatırlatan Yılmaz, ''AB ülkelerinde yaşanan borç krizinin kontrol edilememesi, finansal piyasalarda dalgalanmanın artması ve krizin diğer ülkelere de yansıması durumunda, dünya büyümesinin daha düşük oranda gerçekleşmesi ve gelişmiş ülkelerde durgunluk yaşanması ihtimali bulunmaktadır'' dedi.
Kamu harcama politikasının mali disiplin gözetilerek uygulanmasının, kamu kesimi borçlanma gereğindeki düşüş eğiliminin devam etmesini sağladığını belirten Yılmaz, ''2011 yılında bir önceki yıla göre GSYH'ya oran olarak, kamu kesimi borçlanma gereğinin 1,3 puan iyileşerek yüzde 1, program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının ise 0,3 puan artarak yüzde 1,2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu gelişmede, GSYH'ya oran olarak başlangıçta yüzde 2,8 olarak öngörülen merkezi yönetim bütçe açığının yüzde 1,7 düzeyinde gerçekleşmesinin beklenmesi belirleyici bir rol oynamaktadır'' diye konuştu.
Türkiye açısından kamu maliyesinde ciddi bir risk olarak algılanan borç stokunun sürdürülebilirliğinin sorunu daha sağlıklı bir zemine kavuşturduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
''2002 yılında GSYH'ya oran olarak yüzde 74 olan AB tanımlı genel devlet nominal borç stoku, 2010 yılı sonunda yüzde 42,2'ye geriledi. Mali disipline hassasiyetle riayet edilmesinin bir sonucu olarak, toplam faiz giderlerinin GSYH içerisindeki payının da azaldığı görülmektedir. 2002 yılında toplam kamu kesimi faiz ödemelerinin GSYH içerisindeki payı yüzde 15,5 iken, bu oran 2010 yılı sonunda yüzde 4,6'ya gerilemiştir.''
Yılmaz, Orta Vadeli Program ile uyumlu olarak hazırlanan 2012 Yılı Programının; temel makro ekonomik amaçlarının, yavaşlayan dünya büyümesi ve belirsizliklerin hakim olduğu uluslararası konjonktürde büyüme sürecinin devam ettirilmesi, istihdam artışının sürdürülmesi, yurtiçi tasarrufların artırılması, cari açığın azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, mali disiplinin sürdürülmesi ve finansal istikrarın korunması olarak belirlendiğini söyledi.
2011 yılında hızlı büyüme, iç ve dış talep koşulları, kamu dengeleri ve enflasyon göz önünde bulundurularak 2012 yılında ekonominin yüzde 4 oranında büyümesinin hedeflendiğini anlatan Yılmaz, bu büyüme hedefiyle uyumlu olarak işsizlik oranının, 2012 yılında yüzde 10,4 olmasının öngörüldüğünü ifade etti
2012 yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 5 olarak belirlendiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
''2012 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin GSYH'ya oranının yüzde 1,1 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. Merkezi yönetim bütçe açığının, GSYH'ya oran olarak önümüzdeki yıl yüzde 1,5'e gerilemesi hedef alındı. Mali uyum sürecine paralel olarak, kamu kesiminde program tanımlı faiz dışı fazla verilmeye devam edileceği ve 2012 yılında bu oranın yüzde 1,1 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun ise bir önceki yıla göre 2,8 puan azalarak yüzde 37 düzeyine gerilemesi beklenmektedir.
2012 yılında toplam sabit sermaye yatırımlarının reel olarak yüzde 6,2 artışla 320,2 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik konjonktüre göre, yıllar itibarıyla değişmekle beraber, ülkemizde toplam sabit sermaye yatırımlarının GSYH içindeki payı, genel olarak yüzde 20'ler civarında seyretmektedir. Söz konusu payın 2011 yılında yüzde 22,1'e, 2012 yılında ise yüzde 22,5'e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Toplam sabit sermaye yatırımlarının yaklaşık yüzde 80'i özel kesim tarafından gerçekleştirilmektedir. 2010 yılında reel olarak yüzde 33,6 gibi yüksek bir oranda artış gösteren özel kesim yatırımlarının, 2011 yılında da yüzde 22,3 gibi yüksek bir oranda artması beklenmektedir. 2012 yılında özel kesimin, GSYH'nın yüzde 18,2'si oranında, yaklaşık olarak 260 milyar lira tutarında sabit sermaye yatırımı yapacağı tahmin edilmektedir. Bu tutar, 2011 yılına göre reel olarak yüzde 7,7 oranında bir artışa karşılık gelmektedir.''
Kamu yatırımlarının ülke kalkınmasının, rekabet gücünün artırılmasının, özel kesimin gelişmesinin ve halkın refah seviyesinin artırılmasının etkili bir aracı olarak gördüklerini belirten Yılmaz, 2012 yılında, toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının başlangıç değerleri itibarıyla nominal olarak yüzde 18 artarak, 56,6 milyar lira olacağının, söz konusu tutarın yüzde 49,2'sini merkezi yönetim bütçesinin oluşturduğunu, yüzde 32,6'sının ise mahalli idareler tarafından gerçekleştirilmesinin beklendiğini anlattı.
Yılmaz, 2012 yılında kamu gelirlerinde olabilecek artışlardan yatırımlara ilave kaynak aktarılmasının söz konusu olabileceğini bildirdi.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) hakkında da bilgi veren Yılmaz, şunları söyledi:
''GAP, bu bölgemizin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek, gerek bu yöredeki insanlarımızın refahını ve yaşam kalitesini yükseltmeyi, gerekse ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bölge potansiyelinin değerlendirilmesi kapsamında 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali ile sulama şebekelerinin yapımını öngören GAP'ın tamamlanmasıyla nihai olarak 1,8 milyon hektar alan sulamaya açılacak, yılda 27 milyar kilovat-saat hidroelektrik enerjisi üretimi gerçekleştirilecektir. Bu hedeflere ulaşmak için gereken kamu yatırımları finansman ihtiyacı 2010 yılı fiyatlarıyla 42 milyar liradır. 2012 yılı fiyatlarıyla 45,8 milyar liradır. Bölgedeki yatırımlar için 2008-2011 döneminde kümülatif olarak 13,3 milyar lira kaynak tahsis edilmiştir. Proje genelinde 2010 yılı sonuna kadar 33,7 milyar lira harcama yapılmış ve nakdi gerçekleşme yüzde 80 düzeyine ulaşmıştır.''
Yerel inisiyatifler dikkate alınarak, bütüncül ve katılımcı bir yaklaşımla hazırlanan GAP Eylem Planının, 73 ana eylem altında 300'den fazla projeden oluştuğunu, 2010 yılında GAP Eylem Planı kapsamındaki proje ve faaliyetlere toplam 3,2 milyar lira tahsis edildiğini, yıl içerisindeki ek ödeneklerle bu tutar 3,8 milyar liraya yükseldiğini anlatan Yılmaz, 2011 yılında GAP Bölgesi'ndeki yatırımlara ayrılan kaynağın ise yaklaşık 4,3 milyar lira olduğunu, bunun 3,3 milyar lirasının GAP Eylem Planı yatırımları için ayrıldığını bildirdi.
GAP kapsamında 2011 yılı itibariyle 10 hidroelektrik santralinin tamamlandığını ve GAP enerji yatırımlarının yüzde 74'ünün gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz,bölgede üretilen enerjinin parasal değerinin 21,1 milyar dolar olduğunu söyledi.
GAP Eylem Planının ortaya çıkardığı ekonomik canlanmayı özellikle ihracatta net bir şekilde görüldüğünü ifade eden Yılmaz, ''2002 yılında yaklaşık 700 milyon dolar olan ihracat, 2009 yılında 4,4 milyar dolara, 2010 yıl sonu itibarıyla ise yaklaşık 5,2 milyar dolara ulaştı. Bu gelişmelere bağlı olarak GAP bölgesinde 2010 yılında oluşan ilave istihdam 218 bin kişidir. Türkiye'deki toplam istihdam artışının yüzde 16'sı, GAP bölgesindeki istihdam artışından kaynaklandı'' açıklamasını yaptı.
Bakan Yılmaz, GAP İdaresi'nin doğrudan yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi vererek, GAP'ın yanı sıra DAP, DOKAP ve KOP projelerinde uygulamayı hızlandırmak ve koordinasyonu güçlendirmek amacıyla bu projeler için bölge kalkınma idarelerini kurduklarını anlattı.
Bakan Yılmaz, bölgesel gelişmede yapısal dönüşümün temel unsuru olan kalkınma ajanslarına da değinerek, ''Bugüne kadar 14 bin 300 proje başvurusu yapılmış, bunlardan 2 bin 500'ü desteklendi. Bunlara 833 milyon lira kaynak tahsis edildi. Bu ajanslarda 939 personel çalışmaktadır'' dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan Kırsal Kalkınma Planı'na destek verdiklerini ifade eden Yılmaz, ''Bakanlığımızın aktif yönlendirme ve koordinasyonunda hazırlanan bir diğer proje ise KÖYDES Projesidir. İstanbul ve Kocaeli haricindeki 79 ilde yaklaşık 34 bin köy ve 46 bin köy bağlısı yerleşim yerini kapsayan projede, 2005-2011 döneminde 169 bin kilometre yol yapımı ve 26 bin kilometre yol onarımı gerçekleştirildi. Ayrıca, suyu yetersiz düzeyde olan 41 bin köy ve köy-altı yerleşim birimine içme suyu temin edildi. Bu dönemde toplam 7,3 milyar lira kaynak tahsis ettik. 2012 yılında da 550 milyon lira kaynak tahsis edildi'' diye konuştu.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök, tarım eğitimi konusunda düzenlenen toplantılara çiftçiler gelmediğini ifade ederek, ''Bu toplantılara çiftçilerimizi nasıl getirtebiliriz-'' diye sordu.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, komisyonda teamüllerin değiştiğini öne sürdü.
Ayaydın, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'ın bütçe sunumunu yapan bir bakana ''süresinin bittiğini'' söylediği sırada, bakanın yanında oturan bürokratın, ''Olur mu efendim- Daha genel müdürlüğün bütçesi var'' diyerek komisyon çalışmalarına müdahale ettiğini ileri sürdü. Aydın Ayaydın, ''Komisyonu, başkan idare etmiyor, bakan ve arkasındaki bürokratlar idare ediyor. Bu da son derece tehlikelidir. Buradaki milletvekilleri olarak hiç birimiz, tasarılara bir kelime ilave etme yetkisine sahip değiliz ama bürokrat istediği kelimeyi geçirme yetkisine sahiptir. Bu olmamalıdır'' dedi.
Başkan Elvan da göreve geldiği günden beri mümkün olduğu ölçüde, hem Hükümet kanadına hem de milletvekillerine müsamahalı davranmaya gayret ettiğini ifade ederek, ''Bakanlara yarım saat söz veriyoruz ancak bazen sunum uzuyor. Benzer uygulamayı milletvekillerine de yapıyorum. Mümkün olduğu ölçüde adaletli davranıyorum'' diye konuştu.
AK Parti'li Gök, Türkiye'nin, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu belirterek, işsizlik oranının geçen yıla göre gerileyerek yüzde 9,7'ye düştüğünü kaydetti.
İktidar partisinin bir milletvekili olarak, özeleştiri de yapması gerektiğini ifade eden Gök, tarım eğitimi konusunda toplantı yaptıklarını ancak işin muhataplarının toplantılara katılmadığını söyledi.
Gök, ''Sayın Bakan, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı burada. Çiftçilerimiz toplantılara gelmiyor, alternatif eğitim programlarına nasıl getirtebiliriz çiftçilerimizi- Toplantılar, akademisyenler ve kravatlılar olarak birbirimize anlatma noktasına geldi'' dedi.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli de Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) neden bakanlığa dönüştürüldüğünü öğrenmek istedi.
DPT'nin, kamu ve özel sektöre, siyasete eleman yetiştiren önemli bir kurum olduğunu ve vizyon oluşturmak konusunda da çok önemli görevler üstlendiğini ifade eden Türeli, ''Yarın Kalkınma Bakanlığı da ortadan kalkar mı diye endişe ediyoruz-'' diye sordu.
Türeli, bakanlığın adının Kalkınma Bakanlığı olmasını eleştirerek, ''Uluslararası toplantılarda Ekonomi ve Kalkınma Bakanları yan yana oturduğu zaman, kimse size soru sormaz,inanın; Ekonomi Bakanına soru sorar. Kalkınmayı bölgesel bir bakanlık olarak algılar. Neden Kalkınma Bakanlığı oldu bakanlığın adı'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, bütçe üzerinde görüşlerini ifade ederken, belediyeler ve il özel idarelerinin İçişleri Bakanlığına bağlanmasının ''yandaş yaratmanın yolu'' olduğunu ileri sürdü.
''Ey İçişleri Bakanlığı, sen belediyeleri, il özel idarelerini bırak. Çünkü bu işi başaramıyorsun Belediyecilik plandır, programdır, kaynaktır'' diyen Aslanoğlu, şöyle konuştu:
''İçişleri Bakanlığının bugüne kadar belediyelere, özel idarelere tek kuruş katkısı oldu mu- İçişleri Bakanlığı ancak sabahın 5'inde belediyeleri, evleri basıp, insanları gözaltına almayı, tutuklamayı bilir. İçişleri Bakanlığı belediyelerin, il özel idarelerin yakasını bıraksın, onlara köstek oluyor, insanların moralini bozmaktan başka bir şey yapmıyor. İçişleri Bakanlığı artık bu sevdadan vazgeçsin; baskı erkini, insanları korkutarak polisle bu baskıyı elinden bırakmak istemiyorsa yazıklar olsun bu ülkeye. Belediyeler Kalkınma Bakanlığına bağlanmalı.''
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, kriz döneminde istihdam artışının açıklanmaya ihtiyaç olduğunu belirterek, ''Kriz yıllarında tarımsal istidamdaki bu denli bir yükselişi açıklamak mümkün değil. Verilen rakamlar problemli görülmektedir. Türkiye'nin istihdam odaklı büyümeye ihtiyaç vardır. Böyle bir stratejinin hızla oluşturulması gerekir'' diye konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, ekonomide rakamlar ve yaşanan durumu yanlış göstermeye kimsenin hakkı olmadığını belirterek, ''Ekonomide bir çok çarpıklık var. Kamu borç yükü ile ilgili büyük sıkıntı var. Ama sanki sorun bu dönemde çözülmüş gibi mesaj veriliyor'' dedi.
Dünyanın en derin krizinin yaşandığını, özellikle Avro bölgesinde ciddi sıkıntılar olduğunu ifade eden Kuşoğlu, Kalkınma Bakanlığının yapacaklarını belirlemesi için öncelikle varolan durumunun iyi fotoğrafını çekmesi gerektiğini söyledi.
İstihdam rakamlarını eleştiren Kuşoğlu, ''Ücretsiz aile işçisi ne demek- İş ararken kendi ailesinin yanında çalışmaya başlamış. Bunu anlamak zor'' dedi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, kendisinin de planlamacı olduğunu belirterek, ''50 yıllık DPT'nin 50 yılda defteri dürüldü. İçimiz buruk'' diyerek, DPT şapkasını ve 2010 yılına ilişkin faaliyet raporunu anı olarak saklayacağını söyledi.
Uluslararası kuruluşların Türkiye'ye not verirken haksızlık yaptığını ifade eden Günal, ''Türkiye daha az mı yatırım yapılabilir düzeyde mi- Bu konuda gerekli önlemleri alıp uluslararası kuruluşlarla pazarlığımızı yapmamız lazım. Bize yapılan haksızlığa ses çıkarmamız lazım. Üzerini örtmeyelim, bir günlük not artışından sonra çekilmeyelim. Verilen notlarla borsa da bir günde alt üst olmasın'' diye konuştu.
TÜİK Başkanı'nın görevinin ağır olduğunu savunan Günal, son yıllarda kurumun inanırlığı ve güvenirliğinin azaldığını söyledi. ''Bir defa güvenilirlik azladıysa ağzınızla kuş tutsanız geriye döndüremezsiniz'' diyen Günal, özellikle enflasyon hesabında sık sık serinin değiştirilmemesini, değiştirilmesi halinde de bunun kamuoyuna iyi anlatılmasını istedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer, Gaziantep olarak geçmiş yıllarda proje gerçekleştirirken DPT'den para almadıklarını, daha sonra Sosyal Destek Programından (SODES) istediklerinde ise en az desteği aldıklarını söyledi.
Projelere destek kriterlerin iyi belirlenmesi gerektiğini savunan Koçer, ''SODES'in bölgeye katkısını çok önemsiyorum. Anadolu'dan proje gelmesinde ciddi sıkıntı var. Kalkınma ajanslarında eksiklikleri var. Şimdi eleştiriliyor ama bir süre sonra bu pozitife dönüşecek. Desteklenecek konular çok iyi belirlenmeli'' dedi.
AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, bakanlığın ''Kalkınma kongresi'' planlamasında fayda gördüğünü, projelerin kamu-özel sektör işbirliğiyle yapılmasını önerdi. Bakanlıkta ''kamu-özel işbirliği destek birimi'' oluşturulması gerektiğini anlatan Berber, ''Köylere yol, su götürmek yetmiyor. Kalkınırken başka ihtiyaçlar ortaya çıktı. Köylerde elektrik altyapısı yetersiz. Elektrik dağıtımını özelleştiriyoruz ama bunu devralan şirketler nüfusun azlığı gerekçesiyle köylere bu yatırımları yapmaz'' dedi.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay da Kalkınma Bakanlığının adının sorunlu olduğunu ileri sürerek, ''Keşke adı Planlama Bakanlığı olsaydı. Bugün DPT'yi kapattınız, inşallah yarın da kalkındık deyip Kalkınma Bakanlığını kapatmazsınız'' dedi.
MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral ise küresel iklim değişikliğinin her hükümetin gündeminde olması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'nin bu alanda çalışmaları bulunmadığını söyledi.
Türk ekonomisinin en önemli konusunun yüzde 12'lere inen tasarruf konusu olduğunu, Bakan Cevdet Yılmaz'ın da sunuşunda konuyla ilgili bir değerlendirmeyi görmediklerini belirterek, ''Yatırımları hep dış kaynak ve vergilerle götüremezsiniz. Bu ekonominin temel dengelerini de zedeler'' diye konuştu.
Bakanlık bütçesi üzerindeki görüşmeler sürüyor.
**** HABERİN DEVAMINI 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.***
(10.30)