2009-12-17 - 19:47
2010 YILI BÜTÇESİ TBMM GENEL KURULU'NDA...
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adalet Bakanlığının, Başbakanlık ile birlikte adaletsizliklerin odağı ve karargahı haline geldiğini'' iddia etti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adalet
Bakanlığının, Başbakanlık ile birlikte adaletsizliklerin odağı ve karargahı
haline geldiğini'' iddia etti.
TBMM Genel Kurulunda, Adalet ve Milli Savunma bakanlıklarının 2010 yılı
bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.
Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan Kart, Türkiye'nin yaşadığı
kritik dönemde, Adalet Bakanlığının, ''Başbakanlık ile birlikte adaletsizliklerin
odağı ve karargahı haline geldiğini gördüklerini'' ileri sürdü.
Kart, hukuk devletini, bağımsız yargıyı inşa etmekle birinci derece
sorumlu olan Adalet Bakanlığının, artık ''tuzun koktuğu yer'' haline geldiğini
savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Stalin'in ''1 kişinin ölümü trajik, 1
milyon kişinin ölümü istatistiktir'' sözüne eleştirel olarak atıfta bulunduğunu
iddia eden Kart, ''Başbakan, Türkiye'de Stalin'leşmeyi kurumsal hale getirme
noktasında ciddi bir mesafe almış durumdadır'' dedi.
Kart, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili ''kayıp trilyon'' davasının
akıbetini 6 ay boyunca öğrenemediklerini, daha sonra Adalet Bakanlığında sümen
altı edildiğinin ortaya çıktığını söyledi. Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile ilgili fezlekenin ise Başbakanlıkta 16 ay boyunca sümen altı edildiğini
savundu.
CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu da TEKEL işçilerine yönelik
müdahaleyi ''vahşet ve insanlık suçu'' olarak nitelendirdi ve Adalet Bakanı
Sadullah Ergin'in sadece milletvekillerinden değil, işçilerden de özür dilemesi
gerektiğini belirtti.
Terörün yaygınlaştığını ancak savunma bütçesinin gerilediğini ifade eden
Hacaloğlu, son zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sistematik bir
muhalefet cephesi açıldığını, bu cepheleşmenin kaynağının iktidar,
uygulayıcısının ise Başbakan Erdoğan olduğunu öne sürdü.
CHP Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe de AK Parti'nin, İsrail'e
veryansın ettiğini ancak İsrail'in Ortadoğu'da Türkiye'nin müttefiki olduğunu
söyledi. Tınastepe, ''Hem one minute diyeceksiniz hem de gizli gizli antlaşma
yapacaksınız, şovdan başka bir şey değil'' dedi.

-''ORDU GÜNLÜK SİYASETİN İÇİNE ÇEKİLMEMELİ''-

AK Parti Bursa Milletvekili Canan Candemir Çelik, Bursa'da meydana gelen
maden faciasının ardından hayatını kaybeden işçilerin ailelerine yönelik yapılan
yardılar hakkında bilgi verdi.
Çelik, Danıştay bütçesinin 2009'a göre yüzde 59,3 artırıldığını dile
getirdi.
AK Parti Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan, ordunun yıpratılmasının
kimseye fayda sağlamayacağını, ordunun günlük siyasetin içine çekilmemesi
gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu, dış politikasını daha güçlü
yürütebilmesi için güçlü bir orduya sahip olması gerektiğini anlatan Doğan,
''Milli Savunma Bakanlığının ihtiyaçlarının karşılanması için elimizden geleni
yapmaktayız'' dedi.
AK Parti Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu, Savunma Sanayii
Müsteşarlığının faaliyetleri hakkında ilgi verdi.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI GÖNÜL:
-''BUGÜN HİÇ BİR ŞEKİLDE TERÖRE TAVİZ VERİLMESİ
SÖZ KONUSU DEĞİLDİR''

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, bugün hiç bir
şekilde teröre taviz verilmesinin söz konusu olmadığını ifade ederek,
''Demokratikleşmede muhatap millettir ve terörle demokratikleşme arasındaki
ilişki yanlış yorumlanmamalıdır'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının bütçesi üzerine söz alan Gönül,
Türkiye'nin güvenliğine yönelik en büyük tehdidin bugün için PKK terörü olduğunu
belirtti. Gönül, ''Bilindiği gibi PKK terör örgütünün varlığı sınır ötesi de
dahil olmak üzere güvenlik güçlerimizin yaptığı operasyonlar ve kararlılıkla
uygulanan tedbirler neticesinde son derece kritik bir sürece girmiştir'' diye
konuştu.
Gönül, terör örgütünün insanlık dışı eylemlerine karşı başta Silahlı
Kuvvetler olmak üzere tüm güvenlik güçlerinin, Hükümetin ve konuyla ilgili tüm
kurumların kararlı tutumunun sonuna kadar devam edeceğini belirtti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), uluslararası alanda aldığı görevleri
anlatan Gönül, Savunma Sanayii Müsteşarlığının, hali hazırda TSK'nın öncelikli
modernizasyon projeleri arasında yer alan 240 savunma sanayii projesini başarıyla
yürüttüğünü kaydetti.
Geçen yıl sonu itibariyle Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun (MKEK) 560
milyon TL olarak gerçekleştirdiği satışlar sonucu, İstanbul Sanayi Odasının (İSO)
organize ettiği ''İSO 500'' şirket içinden yapılan sıralamada 120. sıradan 98.
sıraya yükseldiğini söyleyen Gönül, ''Kurum, alınan tedbirler sonucu
üretimlerinde kalite ve verimliliğini artırmış, ürün maliyetlerini düşürmüş, bu
suretle yarattığı rekabet gücü ile TSK'nın taleplerini karşıladığı gibi dünyaya
yaptığı ihracat imkanlarını da artırmıştır. Bu doğrultuda 2005 yılı öncesinde
ortalama yılda 2,5 milyon dolar seviyesinde olan ihracat, alınan tedbirler ve
yapılan çalışmalar sonucu 2008 yılı sonu itibariyle 33,5 milyon dolar olarak
gerçekleşmiş olup, Ekim 2009 sonu itibariyle bağlantılarla birlikte 92 milyon
dolar seviyesine yükselmiştir'' şeklinde konuştu.
TSK'nın silah, mühimmat, teçhizat ve diğer ihtiyaçlarının kamu ve özel
sektör firmalarından ihale mevzuatı çerçevesinde serbest rekabete açık bir
şekilde karşılandığını söyleyen Gönül, 2009 yılı Ekim ayı başına kadar yapılan 5
bin 961 adet ihaleden 46 adet için Kamu İhale Kurumuna şikayet başvurusu
yapıldığını ve inceleme sonucu sadece 1 adet ihalenin iptal edildiğini bildirdi.
Gönül, ''Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi Milli Savunma Bakanlığı tarafından
yapılan ihaleler son derece açık, şeffaf ve mevzuata uygun olarak yapılmaktadır''
dedi.

-YERLİ KATKI PAYI YÜZDE 44'LERE ÇIKTI-

Milletvekillerinin eleştirilerine de cevap veren Gönül, profesyonelleşme
konusunda bugün için 37 bin 507 kadro bulunduğunu, bunun 35 bin 922'sinin
doldurulduğunu kaydetti.
Komanda tugayında ise 2747 erbaşın atamasının yapıldığını, halen 644
uzman erbaşın eğitiminin devam ettiğini, ayrıca faaliyetine başlanan 992 uzman
erbaşın Mart 2010'da birliklerine katılmalarının öngörüldüğünü kaydeden Gönül,
böylece komandodaki profesyonel uzman erbaş sayısının 4 bin 383 olacağını
söyledi.
Terörle mücadelede siyasi iradenin açıkça beyan edildiğini belirten
Gönül, ''Bu iradenin tezahürü olarak yüzlerce sorti yapılmış ve onlarca defa
hudut ötesi harekat düzenlenmiştir. Bunlardan birisi de bildiğiniz gibi çok
başarılı şekilde düzenlenen kara harekatıdır. Bugün hiç bir şekilde teröre taviz
verilmesi söz konusu değildir. Zaten Başbakanımızın da ifade ettiği gibi,
demokratikleşmede muhatap millettir ve terörle demokratikleşme arasındaki ilişki
yanlış yorumlanmamalıdır. Çünkü terör bir milli felaket olarak elbette itlaf
edilecektir'' diye konuştu.
Gönül, 7 sene içerisinde büyük sistemlerden hiç bir tanesinin ''anahtar
teslimi'' alınmadığını bildirdi.
Milli Savunma Bakanlığının projelerinden bahseden Bakan Gönül, hiç bir
ihalenin gizli olmadığını, ihalelerin ve sonuçlarının internette ilan edildiğini
söyledi.
Savunma sanayinde 7 sene önce yüzde 22'lerde olan yerli katkı payının
bugün yüzde 44'lere çıktığını belirten Gönül, MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin
Çakmakoğlu'nun dövizli askerlik mükelleflerinin eğitiminin mobil timlerle
yapılması önerisini dikkatle not aldıklarını kaydetti. Gönül, ''İnceleyelim. Eğer
yabancı ülkelerde vereceğimiz eğitim faaliyetleri anlaşmalarla çözülebilirse,
gerçekten mükelleflerimize büyük hizmet olacaktır'' dedi.

-BULUNDUĞU ÜLKEDE ASKERLİK-

Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş
Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri
üzerinde CHP adına konuşan Manisa Milletvekili Şahin Mengü, kişiye, cemaate göre
ayrı ayrı infaz şekli uygulandığını savundu.
Mengü, ''4 senede suçlu sayısı yüzde 115 artıyorsa, ülkeyi yönetenlerin
dönüp kendisine bakması gerekir'' diye konuştu.
Uygulanan ekonomi politikaları sonucu cezaevlerinde kapasitenin üzerine
çıkıldığını ileri süren Mengü, Adli Tıp Kurumunun özerkliğinin kalmadığını ifade
etti.
Yürütmenin, ''bağımsız yargıyı kuşatma altına alma çabası içinde
olduğunu'' öne süren CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, ''yargıya
sürekli ve sistematik baskılar uygulandığını'' savundu.
MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu, Şehitler ve Gaziler Temel
Kanunu çıkarılmasını önerdi.
Savunma Sanayinin projelerinin devam ettirilmesinin ''ele güne muhtaç
olunmaması bakımından önemli olduğunu'' belirten Çakmakoğlu, özellikle Türkiye'ye
uzak olan yabancı ülkelerdeki vatandaşların bulundukları ülkelerde askerlik
hizmetlerini yapılabilmelerine yönelik düzenleme yapılması önerisinde de
bulundu.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, bu bütçe rakamlarıyla yargının
sorunlarını çözülebilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Adliye ve cezaevi bina sorununun bir takım çabalara rağmen hala tam
olarak çözülemediğini belirten Bal, ''İktidar sorunları çözmek yerine 7 yıldır
yargıyla kavga etmiştir'' diye konuştu.
MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, infaz memurlarını özlük ve sosyal
haklarının iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Yalçın, AK Parti iktidarları döneminde ''suç patlaması'' yaşandığı
savundu.

-ÖZÜR DİLESİN-

Öte yandan, söz isteyen AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP
Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un ''Bu Mecliste ş.......ler var'' şeklindeki
sözleri olduğunu belirterek, milletvekillerinin hakkını, hukukunu korumanın
Meclis Başkanlığına düştüğünü kaydetti.
Elitaş, ''Sayın milletvekili kastını aşan sözlerinden dolayı TBMM'den
özür dilemesi gerekir. Söylenen söz bütün milletvekillerini itham etmektedir. Ben
AK Parti Grup Başkanvekili olarak bütün milletvekillerinin hakkını, hukukunu
koruma amaçlı bir şey söylüyorum. Ben grubumun şerefi konusunda kefilim. Herkes
kendi grubuna kefil olsun'' dedi.
Başkanvekili Güldal Mumcu da, ''Ben de kastını aştığını düşünüyorum. Bu
tutanaklara geçmiş oldu'' dedi.

ADALET BAKANI ERGİN:
-''ERGENEKON SORUŞTURMASINDA, SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİ İHLALİ
GEREKÇESİYLE, İÇİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN DE BULUNDUĞU 4 BİN 139
SORUŞTURMA AÇILDIĞI''

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Ergenekon''
soruşturmasında, ''soruşturmanın gizliliği ihlali'' gerekçesiyle, içinde kamu
görevlilerinin de bulunduğu 4 bin 139 soruşturma açıldığını bildirdi.
Ergin, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde
eleştirileri yanıtladı.
Hukuk devletini, ''tüm vatandaşların hukuki güvenliğinin sağlandığı,
bütün faaliyetlerinin hukuka bağlı olduğu devlet'' olarak tanımlayan Ergin, hukuk
devletine kurallara uymada devlet ile vatandaş arasında farkın bulunmadığını
söyledi.
Ergin, hukuka uymanın, yalnızca vatandaş için değil, yasama, yürütme ve
yargı için de bir zorunluluk olduğuna işaret ederek, ''Hukuk devletin ön koşulu
ve adil yargılamanın teminatı, yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı, yargı
üzerinde devlet kurumlarından ve her türlü baskı gruplarından müdahaleleri
oluşturan dış etkiden ve yargının kendi içerisinden gelen müdahaleleri oluşturan
iç etkilerden korunmasıyla ancak mümkündür'' dedi.
Güven veren bir adalet sisteminin sağlanmasının, başta yargı olmak üzere
tüm kurumların görevi olduğunu dile getiren Ergin, yargıya güveni etkileyen
olumsuz tutum ve davranışlardan herkesin kaçınması gerektiğini vurguladı.

-''HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, HUKUKÇUNUN ÜSTÜNLÜĞÜ DEĞİL''-

Ergin, demokratik hukuk devletinin gereklerinden birinin de kuvvetler
ayrılığı olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
''Devlette gerçek kuvvet tekdir, o da millet yani milli iradedir.
Egemenliğin kaynağı olan millet, aynı zamanda bütün kuvvetlerin dayanağını
oluşturmaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayalı, kuvvetler ayrılığı sistemini
benimseyen devletlerin amacı, vatandaşların ve devlet kurumlarının evrensel
ilkeler ışığında oluşturulan hukuk kurallarına uymasını sağlamaktır. Böyle bir
sistemde, hukuk kurallarının uygulanmasında herhangi bir kurum veya kişiye
ayrıcalık tanınmayacak, kurallar hukukun üstünlüğüne göre yorumlanacaktır.
Unutulmamalıdır ki hukukun üstünlüğü, hukukçunun üstünlüğü anlamına
gelmemektedir. Üstün hukuk kuralları, hukukçular için de bağlayıcıdır.''
Ergin, yargının, yılların ihmalinin telafisi amacıyla hükümetleri
döneminde diğer kamu kurumlarına göre pozitif ayrımcılığa tabi tutulduğunu
söyledi.
Adalet alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Ergin, hakim ve
savcıların mali konumlarının, mesleğin saygınlığına yakışır hale getirildiğini
belirtti.
Bakan Ergin, 2003'ten itibaren biri adli tıp hizmet binası olmak üzere,
119 adalet hizmet binasının tamamlandığını, 84 hizmet binasının ise inşaat ve
inşaat öncesi işlemlerinin devam ettiğini anlattı. Ergin, son 7 yılda yapılan ve
halen devam eden adalet sarayı metrekare miktarının, 2002'deki miktarın 4 katını
aştığını ifade etti.

-''ADALET BAKANLIĞINI YETKİLERİNİ DEVREDECEK''-

Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'ne ve belgenin oluşum aşamasına da yer
verdiği konuşmasında Ergin, belgenin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK)
yapısına ilişkin düzenlemeleriyle gündeme geldiğini anımsattı.
Ergin, HSYK'nın objektiflik, şeffaflık temelinde, uluslararası belgeler
ışığında geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, kararlarına
karşı etkili bir itiraz sisteminin getirilmesi, yargı yolunun açılması, HSYK'nın
sekretarya ve denetim sisteminin yeniden düzenlenmesi konularında mutabakata
varıldığını anlattı.
Bu hedeflerin gerçekleşmesiyle, yargı bağımsızlığının daha da
güçleneceğini dile getiren Ergin, değişikliklerin hayata geçmesi halinde Adalet
Bakanlığının önemli yetkilerini devredeceğini kaydetti. Ergin, ''Bu durumda
çalışmalarımızı günlük kaygılarla değil, yargının geleceğini planlayarak ve
kişiye bağlı olmadan, geleceği şekillendirme yönünde yaptığımızı gösteren en
önemli adımdır'' diye konuştu.

-''YENİ BİR GÖREVLENDİRME YAPILDI''-

Adalet Bakanı Ergin, bakanlığın, ''Ergenekon'' soruşturmasında gizliliğin
ihlaliyle ilgili işlemlere, hakim ve savcıların soruşturulmasına neden izin
vermediğine yönelik soru üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında görevli
savcılarla ilgili olarak yapılan şikayetlerin, bakanlık bünyesinde
değerlendirildiğini, incelemelerin yaptırtıldığını söyledi. Ergin, bunlardan 15
dosyanın derdest, bir kısmıyla ilgili doğrulanamadığı gerekçesiyle işlem
yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini kaydetti.
Soruşturmanın gizliliğini ihlal gerekçesiyle, içinde kamu görevlilerinin
de bulunduğu 4 bin 139 ayrı soruşturmanın açıldığını bildiren Ergin, ''Bu
soruşturmalardan devam edenler var, dava açılanlar var, bin 270 adet kovuşturmaya
geçilen dosya var. Şu ana kadar derdest 487 dosya var. Şu anda 17 mahkumiyet
çıkmıştır. Diğer dosyalar devam ediyor. Bu yargılama faaliyetlerine bizim
müdahale imkanımız bulunmamaktadır. Bu birinci etap şikayetlerden sonra yeni
şikayetler geldi. Bakanlığımızca yeni bir görevlendirme yapıldı, iki
başmüfettişimiz İstanbul'da bu soruşturmalara devam etmektedir'' diye konuştu.
Ergin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakiminin ihale yolsuzluğu
yaptığına yönelik iddialara da yanıt verirken, yapılan incelemenin, ''bu iddia
doğrulanmadığı gerekçesiyle işlem yapılmasına yer olmadığı'' şeklinde
sonuçlandırıldığını kaydetti.
CHP'li Atilla Kart'ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kayıp trilyon
dosyasının 6 ay bakanlıkta sümen altı edildiğine yönelik açıklamalarına Ergin,
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilen kararın 10 Haziran 2009'da
Adalet Bakanlığına tebliğ edildiğini, bakanlığın da 28 Ağustos 2009 tarihli
yazıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı gönderdiğini kaydetti.

-''DİNLEME KARARI YOK''-

Bakan Ergin, 25 yargıcın isimleri yazılmadan dinleme kararı alındığına
yönelik eleştirilere ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında elde edilen ve hangi hakime ait olduğu anlaşılamayan ses kayıtlarının
ve telefon numaralarının hangi hakime ait olduğunun anlaşılması amacıyla HTS
raporlarının istenmesi söz konusudur. Dinleme kararı yoktur. Teknik olarak, şu
numaralar ile görüşme yapan numaraların tespitine ilişkin bir karar verilmiştir''
karşılığını verdi.
DTP'nin kapatıldığı gün, terör örgütü elebaşının İmralı'da avukatlarıyla
görüştüğüne yönelik iddialarla ilgili olarak ise Ergin, bunun yanlış bir bilgi
olduğunu, avukatların, çarşamba günü mutat görüşme yaptığını, bunun dışında bir
görüşmenin kayıtlarında bulunmadığını bildirdi.
Karşılıksız çekten dolayı yaklaşık 2 bin 100 kişinin cezaevinde
bulunduğunu ifade eden Ergin, milletvekillerine, 2000 yılından bu yana tutuklu ve
hükümlü sayısını yansıtan bir grafik gösterdi.
Ergin, 2010 yılında 52 yeni cezaevine yönelik hazırlıkların
tamamlandığını, 15 cezaevi inşaatının da devam ettiğini söyledi.

-''YARGITAY ÜYE SAYISININ İNDİRİLMESİNİN SAKINCALI OLDUĞUNU SÖYLEDİ''-

Yargıtay üye sayısının 150'ye indirilmesine yönelik eleştiriler üzerine
Ergin, 2004'te çıkardıkları kanundan sonra Yargıtay 1. Başkanlığının Yargıtay
Kanunun değiştirilmesini talep ettiğini, tekliflerinde Yargıtay üye sayısının
150'ye indirilmesinin öngörüldüğünü anlattı.
Ergin, tasarının, Yargıtay Başkanlığının görüşü doğrultusunda
hazırlandığını, TBMM Başkanlığına gönderildiğini anımsatarak, ''Komisyondayken
yeni seçilen Yargıtay Başkanı süre istedi, inceledikten sonra yakın tarihte
Adalet Komisyonu ve bakanlığımıza yeni görüşlerini gönderdi. Bu görüşte, bu
sayısının şimdi indirilmesinin sakıncalı olacağını ifade etti'' diye konuştu.
Adalet Bakanı, Deniz Feneri davasıyla ilgili yargı süreci hakkında da
bilgi verdi.