
2021-10-26 - 10:45
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmeler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda başladı.
Komisyon, AK Parti Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz başkanlığında toplandı.
Komisyonda, siyasi parti temsilcileri bütçe teklifi, kesin hesap teklifi ve Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini açıkladı.
Milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, 2022 yılı bütçesinde "bütçe istismarının devam ettiğini"; bütçe mantığına aykırı olarak bütçe içerisinde fon kurulduğunu söyledi.
Bütçede öngörülen dolar kuru, enflasyon, büyüme ve bent petrol verilerinin gerçekleşemeyeceğini, bu bağlamda 2022 bütçesinin başarısız olacağını öne süren Kuşoğlu, bütçede öngörülen 226 taşıtın hibe yoluyla alınmasının nasıl mümkün olacağını, FATF kararlarının gerekçelerinin bu bütçe döneminde telafi edilip edilmeyeceğini ve bütçeden 2020 ve 2021 yılında kar amacı gütmeyen hangi kurumlara ne kadar ödeme yapıldığını sordu.
Türkiye'nin hukuk sisteminin iyileştirilmesine yönelik tedbirler ile AB'nin yolsuzlukla mücadeleye ilişkin birimi GRECO tavsiyelerine ilişkin önlemlerin açıklanmasını isteyen Kuşoğlu, "Vazgeçilen vergi, vergi istisna ve muafiyetleri tutarı 336 milyar lira. Vazgeçilen vergilerin çoğu, sermaye kazançları ile üst gelir gruplarına avantajlar tanıyor. 2022 bütçesine göre alt gelir gruplarına ayrılan ödenek 104 milyar lira. Orta direğin desteklenmemesi ve orta kesimin yok edilmesi bilinçli bir politika mı?" ifadesini kullandı.
Kuşoğlu, 2022 bütçesinin, 494 milyar lirasının personel gideri, 658 milyar lirasının cari transfer ve 240 milyar lirasının ise faize aktarılmasının hedeflendiğini; toplam 1 trilyon 392 milyar liralık bütçede 278 milyar liralık bütçe açığı öngörüldüğünü anımsattı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve bürokratların bütçeye gereken özeni göstermediğini iddia etti.
"2022 bütçesinin sarayın, faizin, yandaşın bütçesi" olduğunu öne süren Paylan, "Sayın Cumhurbaşkanı fedakarlığı önce kendi yapmalı. Maaşı 2022 yılında 100 bin liranın üzerinde olacak. Yeter mi? Yetmez. 40 bin lira da emekli maaşı alacak." değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın, "savaştan yana olduğu" için halkın vergilerinin tanka, topa ve füzeye harcandığını iddia eden Paylan, ülkede huzur ve refah kalmadığını ileri sürdü. Paylan, iktidarın, bütçeyi, atama bekleyen öğretmenler, işçi, yoksullar yerine yandaş müteahhitler için yaptığını da savunarak, "İktidar, faize karşı olduğunu söyleyip bütçede en büyük payı faize ayırıyor." sözlerini sarf etti.
Paylan, ekonomik alım gücünün düştüğünü, halkın geçinemediğini, gençlerin yurt dışında yaşamak istediğini de öne sürerek, bütçe tercihleri değiştirilerek halkın yararına birçok projenin gerçekleştirilebileceğini kaydetti.
"İktidar vahşi kapitalizmin temsilcisidir" iddiasını dile getiren Paylan, kadından, emekten ve doğadan yana bir bütçenin mümkün olduğunu vurguladı.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta da Türkiye'de makro ekonomiden sorumlu kurum ve yetkili olmadığını savundu.
Bütçelerin, bir yıl öncekine göre mukayese edilmesi gerektiğini söyleyen Usta, iktidarın bugünü, 2002 yılı ile kıyas etmesinin doğru olmadığını, ancak böyle bakılması halinde de Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler içerisinde gerilediğini belirtti.
İktidarın, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin hedefinin "havada kaldığını" öne süren Usta, "Sağır sultan bile duydu. Merkez Bankasının bağımsızlığı yok, kararlarını Sayın Cumhurbaşkanından aldığı talimatla alıyor." görüşünü paylaştı.
Usta, Orta Vadeli Program'daki kur tahminlerini de sıralayarak, "En temel parametrelerden bir tanesi kurdur. Bu gösterge şimdiden çöp olmuş durumda." iddiasında bulundu.
Vatandaşın AK Parti'den ümidi olmadığını kaydeden Usta, "Bu bütçe bir yokluk bütçesidir. Enflasyonun nasıl düzeltileceğine yönelik çare yok. Vergi adaleti diyoruz, siz vergi adaletini hedef olarak bile koymuyorsunuz. Allah rızası için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 2022'de vergi adaletsizliği için ne yapacağınızı açıklar mısınız?" sorusunu yöneltti.
İYİ Parti'li Usta, bütçedeki yatırım giderlerinin mili gelire oranının 2020 ve 2021'de azaldığını; 2022, 2023 ve 2024 yıllarında azalmasının öngörüldüğünü; bu bağlamda iktidarın yatırımlara yönelik söyleminin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Kamu-özel işbirliği proje garantileri için Hazine'den yüksek tutarlar ödendiğini ve gelecek 20 yıl boyunca da ödeneceğini iddia eden Usta, öte yandan Hazine garantileri, ihaleler ve ödemeler döviz cinsinden yapıldığı için Türk lirasının "azınlık para birimi" haline geldiğini ileri sürdü.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu ise bütçede, eğitim, tarım ve sosyal desteğe ayrılan tutarların, bu alanlara verilen önemi ortaya koyduğunu belirtti.
Türkiye'nin elde ettiği büyüme rakamının, ekonomideki toparlanmanın önemli bir işareti olduğunu vurgulayan Aksu, sürdürülebilir büyüme için zaruri olan fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesi ve sürdürülmesine katkı sağlanması için hayata geçirilen Fiyat İstikrarı Komitesi'nin önemine işaret etti.
Salgının etkilerinin devam etmesi nedeniyle 2021 yılında öngörülenin üzerinde harcama ihtiyacının ortaya çıktığını anlatan Aksu, 2022 yılında da bütçe açığı üzerinde yukarı yönlü baskı beklendiğini aktardı.
MHP'li Aksu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile demokrasinin güçlendiğini, cumhur ile Cumhuriyetin kucaklaştığını ve ülkenin önünün açıldığını ifade etti. Türkiye'nin, bu dönemde uluslararası birçok başarıya imza attığını ve Kovid-19 salgın sürecinde dünyanın gıpta ettiği bir mücadele yürüttüğünü dile getiren Aksu, "Her biri, tarihi dönüm noktası olan gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sunduğu imkan ve Cumhur İttifakı'nın sağladığı istikrar ve kararlılıkla başarılmıştır. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum değerlendirilirken, son yıllarda yaşanan iç ve dış gelişmelerin ekonomik ve sosyal maliyetinin de dikkate alınması, Türkiye ekonomisini etkileyen olağandışı gelişmeler hesaba katılarak yapılması anlamlı ve hakkaniyete uygun olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomide yaşanan güçlü toparlanmayla birlikte vatandaşların ertelenen bazı taleplerinin karşılanması gerektiğini belirten Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemlidir. Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmeli. Çiftçimizi daha fazla desteklemek amacıyla girdi maliyetleri azaltılmalı; gübre, ilaç, su, tohum, elektrik ve mazottan alınan vergiler daha da azaltılmalı. Asgari ücretten vergi alınmamalı, ücretlilerin asgari ücret kadar geliri de vergi dışı bırakılmalıdır. Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemini öngören vergi reformu hayata geçirilmelidir. Yatırımı özendirmek ve sanayicimizi desteklemek için teşvik sistemi basitleştirilmeli, etki gücü artırılmalı. Düşük faizli, uzun vadeli kredi imkanı etkinleştirilmeli. Şehit ve gazi yakınlarına ilave istihdam imkanı getirilmeli; terör mücadelede yaralanıp gazi sayılmayanların mağduriyetleri giderilmeli. Kamu çalışanlarının hukuki ve mali statüsü bütüncül şekilde ele alınmalı, emekliliklerini de kapsayacak şekilde ek gösterge beklentileri karşılanmalıdır."
İsmail Faruk Aksu, 2022 yılı bütçesinin hayırlı olması temennisinde bulundu.
AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi de 2022 bütçesinin, AK Parti hükümetlerinin 20, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminin ise 4. bütçesi olduğunu hatırlattı.
Muhalefet milletvekillerinin bütçeye ilişkin eleştirel sözlerine işaret eden Çelebi, "Devlete iftira atmayın, cümlelerle yaralamayın." dedi.
"2022 yılı bütçesinin başarısız olacağına" ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını da vurgulayan Çelebi, muhalefetin, Türkiye'nin, salgınla mücadele, dev projeler ve savunma sanayisine ilişkin başarılarını dikkate almadığını belirtti.
"Şehir hastaneleri olmadığında salgına yakalansaydık halimiz ne olurdu?" sorusunu yönelten Çelebi, "Elinizi vicdanınıza koyun, inkar etmenize gerek yok, ibra edin. Bu millet, kabul ettiğiniz sürece sizi alkışlar, kabul etmediğiniz sürece her dönemde sizi 2, 3 veya 4. parti olarak bırakacak." diye konuştu.
Çelebi, AK Parti hükümetlerinin eğitime verdiği öneme de işaret ederek, iktidarlarından önce sınıf ortalaması 57 öğrenciyken bu sayının bugün 20'lere kadar indiğini anlattı.
Salgınla mücadele sürecinde vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinin ertelendiğini, birçok tedbirin hayata geçirildiğini ve vatandaşlara yardım götürüldüğünü kaydeden Çelebi, "Millet, devlete iftira atanlara, yaralayıcı cümlelerle itham eden; terörü destekleyen ve arka çıkanlara beddua ediyor; bize beddua etmiyor." ifadesini kullandı.
Ekrem Çelebi, Türkiye'nin, salgına rağmen 2020 ve 2021'de büyüdüğüne dikkati çekerek, "Allah'ın izniyle bu bütçe, daha önce sağladığımız siyasi ve ekonomik istikrarın devam niteliğinin yanında 20 aya yakın süre kapalı kalan halkımıza bir nefes alma ve hizmet bütçesi olacaktır. İşçimiz, memurumuz, emeklimiz, öğrencimiz, köylümüz ve kentlimizin bütçesidir." görüşünü dile getirdi.
Dünya ekonomisindeki tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinde büyüme görüldüğüne işaret eden Çelebi, "Bu ülkede siyasi istikrar olduğu sürece hamdolsun bizim hiçbir sıkıntımız olmaz." sözlerini sarf etti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini dile getirdi.
AK Partili Erim, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın 2003'te uygulamaya konulduğunu, sağlık hizmeti sunumunun kesintisiz sürdürüldüğünü söyledi.
Bu kapsamda aile hekimliği, anne ve çocuk sağlığı, hastane ve hasta yatak sayıları, sağlık personeli, koruyucu sağlık, kurumsal yapılanma, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, fiziki altyapı başta olmak üzere pek çok alanda gelişmeler sağlandığını anlatan Erim, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında yapılan reform ve iyileştirmeler sonrası genel sağlık göstergelerinde önemli iyileştirmeler kaydedildiğini, bunda kamu-özel işbirliği yatırımlarının rolünün büyük olduğunu ifade etti. Erim, "Kişi başına hekime başvuru sayıları 2002'de 3,1 iken 2019 yılında 9,8'e yükselmiş, 2020 yılında pandemi etkisiyle 7,2 olarak gerçekleşmiştir." diye konuştu.
Erim, KÖİ projelerinin önemine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar KÖİ projelerine 86 milyar ABD doları yatırım gerçekleşmiştir. Bunların 63 milyar dolarlık kısmı 19 senede hayata geçirilmiştir. Bu kadar büyük tutarda yatırımın bu kadar süre içerisinde kamu bütçesiyle yapılması imkansızdı. KÖİ yöntemiyle özel sektör, en az yüzde 20 tutarında öz kaynak koyarak bütün finansmanı sağlamıştır. Tamamen özel sektör finansmanıyla yapılan KÖİ projeleri Türkiye için önemli bir başarıdır. KÖİ projeleriyle tasarruf açığı olan ülkemize uzun vadeli yabancı sermaye çekilmektedir. Almanya'dan, Danimarka'dan, Güney Kore'den, Japonya, İsveç ve İslam Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Uluslararası Finans Kurumu'na birçok yatırımcı bu projelerle finansman sağlamaktadır."
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, bütçenin Mecliste kabul edildiği şekilde uygulanmadığını, Sayıştay raporlarının düzgün şekilde hazırlanmadığını ve Meclisin bütçe hakkına riayet edilmediğini öne sürdü.
Hükümetin maliye politikası ve para politikası olmadığını iddia eden Şener, Merkez Bankasının son PPK kararının ise Bankanın hiçbir para politikası olmadığını ortaya koyduğunu savundu. İktidarın döviz kurundaki artışa yönelik eleştirilere "rekabetçi kur" söylemiyle karşılık verdiğini anlatan Şener, "Döviz kurunu yüzde 900 artırdıktan sonra hala bu ülke dış ticaret açığı ve cari açık veriyorsa hükümetin uyguladığı 20 yıllık politikalarda bir sorun var demektir." dedi.
Yüksek kur politikasının zengini daha çok zenginleştirirken yoksulu daha da yoksullaştırdığını söyleyen Şener, "TÜİK'in enflasyon verilerine inanan kimse kalmadı. Gerçek enflasyon yüksek seyrederken, resmi enflasyonun daha düşük olması yoksul ve dar gelirli kesimi reel olarak daha az gelire mahkum ediyor. Hükümet böyle bir politikayı niye seçer?" sözlerini sarf etti.
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, ithalat bağımlılığının Türkiye ekonomisinin temel sorunu olduğuna dikkati çekti. Bu durumun, fiyat istikrarsızlığının da ana sebebi olduğunu anlatan Katırcıoğlu, iktidarın ithalat bağımlılığın azaltılmasına yönelik tedbirler alması gerektiğini savundu.
Katırcıoğlu, iktidarın, salgın döneminde arz yönlü tedbirleri devreye soktuğunu ifade ederek, "Ekonomiyi arz yönlendirmez, talep yönlendirir. Hükümetin tercihleri, yanlış iktisat perspektiflerine sahip olmasından kaynaklanıyor." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, kişi başına milli gelirde 7 yıl üst üste düşüş görüldüğünü, iktidarın politikaları nedeniyle asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ekonomide sorunların başladığını, salgın süreciyle bunun ekonomik buhrana dönüştüğünü iddia eden Emecan, "Asgari ücret 300 doların altına düşmüş durumda." dedi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, enflasyonla mücadelenin Merkez Bankası'nın görevlerinden biri olduğuna işaret ederek, "Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi bırakmıştır. Ne yapıp edip büyümeyi tekrar hızlandıracak koşulları oluşturmak lazım. Eğer bunu yapmazsanız bugünkü bütçeyi arar hale geleceğiz." diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, makroekonomik veriler dikkate alındığında küresel ölçekteki gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmelerin, Türkiye ekonomisinin giderek daha da güçlendiğini gösterdiğine işaret ederek, IMF'nin dünya ekonomisinin büyüme performansını yüzde 5,9 olarak tahmin ederken, Türkiye için 2021 büyüme tahminini 3,2 puan artışla yüzde 5,8'den yüzde 9'a yükselttiğini vurguladı.
OECD'nin, dünya ekonomisinin büyüme performansını Mayıs raporundaki tahminine göre, 0,1 puan aşağı çekerek yüzde 5,7 olarak tahmin ederken, Türkiye için 2021 büyüme tahminini 2,7 puan artışla yüzde 5,7'den yüzde 8,4'e yükselttiğini kaydeden Kalaycı, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye için 2021 büyüme tahminini yukarı yönlü revize ettiklerini hatırlattı. Kalaycı, "Uluslararası kuruluşlar bile 2021 büyüme tahminlerini yükselterek Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde toparlandığını ortaya koyarken içerideki bazı kesimlerin ekonomiye yönelik yıkıcı söylemleri çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Diyorlar ki 'ekonomi batmış, esnaf bitmiş, şirketler kapanıyormuş, icra dosyaları patlamış, Türkiye bitmiş.' Yalan, çarpıtma, istismar, ne ararsanız var." değerlendirmesinde bulundu.
MHP'li Kalaycı, partisinin, asgari ücret ve emekli maaşlarında iyileştirme yapılması, maaşlardaki bazı kesintilerin kaldırılması, başta gübre ve yemde olmak üzere tarımsal desteklerin artırılması ile borçların ödenmesine kolaylık getirilmesini istediğini belirtti.
***HABERİN DEVAMINA "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDEN ULAŞABİLİRSİNİZ.****
Komisyonda, siyasi parti temsilcileri bütçe teklifi, kesin hesap teklifi ve Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini açıkladı.
Milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini dile getirdi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, 2022 yılı bütçesinde "bütçe istismarının devam ettiğini"; bütçe mantığına aykırı olarak bütçe içerisinde fon kurulduğunu söyledi.
Bütçede öngörülen dolar kuru, enflasyon, büyüme ve bent petrol verilerinin gerçekleşemeyeceğini, bu bağlamda 2022 bütçesinin başarısız olacağını öne süren Kuşoğlu, bütçede öngörülen 226 taşıtın hibe yoluyla alınmasının nasıl mümkün olacağını, FATF kararlarının gerekçelerinin bu bütçe döneminde telafi edilip edilmeyeceğini ve bütçeden 2020 ve 2021 yılında kar amacı gütmeyen hangi kurumlara ne kadar ödeme yapıldığını sordu.
Türkiye'nin hukuk sisteminin iyileştirilmesine yönelik tedbirler ile AB'nin yolsuzlukla mücadeleye ilişkin birimi GRECO tavsiyelerine ilişkin önlemlerin açıklanmasını isteyen Kuşoğlu, "Vazgeçilen vergi, vergi istisna ve muafiyetleri tutarı 336 milyar lira. Vazgeçilen vergilerin çoğu, sermaye kazançları ile üst gelir gruplarına avantajlar tanıyor. 2022 bütçesine göre alt gelir gruplarına ayrılan ödenek 104 milyar lira. Orta direğin desteklenmemesi ve orta kesimin yok edilmesi bilinçli bir politika mı?" ifadesini kullandı.
Kuşoğlu, 2022 bütçesinin, 494 milyar lirasının personel gideri, 658 milyar lirasının cari transfer ve 240 milyar lirasının ise faize aktarılmasının hedeflendiğini; toplam 1 trilyon 392 milyar liralık bütçede 278 milyar liralık bütçe açığı öngörüldüğünü anımsattı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve bürokratların bütçeye gereken özeni göstermediğini iddia etti.
"2022 bütçesinin sarayın, faizin, yandaşın bütçesi" olduğunu öne süren Paylan, "Sayın Cumhurbaşkanı fedakarlığı önce kendi yapmalı. Maaşı 2022 yılında 100 bin liranın üzerinde olacak. Yeter mi? Yetmez. 40 bin lira da emekli maaşı alacak." değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın, "savaştan yana olduğu" için halkın vergilerinin tanka, topa ve füzeye harcandığını iddia eden Paylan, ülkede huzur ve refah kalmadığını ileri sürdü. Paylan, iktidarın, bütçeyi, atama bekleyen öğretmenler, işçi, yoksullar yerine yandaş müteahhitler için yaptığını da savunarak, "İktidar, faize karşı olduğunu söyleyip bütçede en büyük payı faize ayırıyor." sözlerini sarf etti.
Paylan, ekonomik alım gücünün düştüğünü, halkın geçinemediğini, gençlerin yurt dışında yaşamak istediğini de öne sürerek, bütçe tercihleri değiştirilerek halkın yararına birçok projenin gerçekleştirilebileceğini kaydetti.
"İktidar vahşi kapitalizmin temsilcisidir" iddiasını dile getiren Paylan, kadından, emekten ve doğadan yana bir bütçenin mümkün olduğunu vurguladı.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta da Türkiye'de makro ekonomiden sorumlu kurum ve yetkili olmadığını savundu.
Bütçelerin, bir yıl öncekine göre mukayese edilmesi gerektiğini söyleyen Usta, iktidarın bugünü, 2002 yılı ile kıyas etmesinin doğru olmadığını, ancak böyle bakılması halinde de Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler içerisinde gerilediğini belirtti.
İktidarın, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin hedefinin "havada kaldığını" öne süren Usta, "Sağır sultan bile duydu. Merkez Bankasının bağımsızlığı yok, kararlarını Sayın Cumhurbaşkanından aldığı talimatla alıyor." görüşünü paylaştı.
Usta, Orta Vadeli Program'daki kur tahminlerini de sıralayarak, "En temel parametrelerden bir tanesi kurdur. Bu gösterge şimdiden çöp olmuş durumda." iddiasında bulundu.
Vatandaşın AK Parti'den ümidi olmadığını kaydeden Usta, "Bu bütçe bir yokluk bütçesidir. Enflasyonun nasıl düzeltileceğine yönelik çare yok. Vergi adaleti diyoruz, siz vergi adaletini hedef olarak bile koymuyorsunuz. Allah rızası için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 2022'de vergi adaletsizliği için ne yapacağınızı açıklar mısınız?" sorusunu yöneltti.
İYİ Parti'li Usta, bütçedeki yatırım giderlerinin mili gelire oranının 2020 ve 2021'de azaldığını; 2022, 2023 ve 2024 yıllarında azalmasının öngörüldüğünü; bu bağlamda iktidarın yatırımlara yönelik söyleminin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Kamu-özel işbirliği proje garantileri için Hazine'den yüksek tutarlar ödendiğini ve gelecek 20 yıl boyunca da ödeneceğini iddia eden Usta, öte yandan Hazine garantileri, ihaleler ve ödemeler döviz cinsinden yapıldığı için Türk lirasının "azınlık para birimi" haline geldiğini ileri sürdü.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu ise bütçede, eğitim, tarım ve sosyal desteğe ayrılan tutarların, bu alanlara verilen önemi ortaya koyduğunu belirtti.
Türkiye'nin elde ettiği büyüme rakamının, ekonomideki toparlanmanın önemli bir işareti olduğunu vurgulayan Aksu, sürdürülebilir büyüme için zaruri olan fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesi ve sürdürülmesine katkı sağlanması için hayata geçirilen Fiyat İstikrarı Komitesi'nin önemine işaret etti.
Salgının etkilerinin devam etmesi nedeniyle 2021 yılında öngörülenin üzerinde harcama ihtiyacının ortaya çıktığını anlatan Aksu, 2022 yılında da bütçe açığı üzerinde yukarı yönlü baskı beklendiğini aktardı.
MHP'li Aksu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile demokrasinin güçlendiğini, cumhur ile Cumhuriyetin kucaklaştığını ve ülkenin önünün açıldığını ifade etti. Türkiye'nin, bu dönemde uluslararası birçok başarıya imza attığını ve Kovid-19 salgın sürecinde dünyanın gıpta ettiği bir mücadele yürüttüğünü dile getiren Aksu, "Her biri, tarihi dönüm noktası olan gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sunduğu imkan ve Cumhur İttifakı'nın sağladığı istikrar ve kararlılıkla başarılmıştır. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum değerlendirilirken, son yıllarda yaşanan iç ve dış gelişmelerin ekonomik ve sosyal maliyetinin de dikkate alınması, Türkiye ekonomisini etkileyen olağandışı gelişmeler hesaba katılarak yapılması anlamlı ve hakkaniyete uygun olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomide yaşanan güçlü toparlanmayla birlikte vatandaşların ertelenen bazı taleplerinin karşılanması gerektiğini belirten Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemlidir. Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmeli. Çiftçimizi daha fazla desteklemek amacıyla girdi maliyetleri azaltılmalı; gübre, ilaç, su, tohum, elektrik ve mazottan alınan vergiler daha da azaltılmalı. Asgari ücretten vergi alınmamalı, ücretlilerin asgari ücret kadar geliri de vergi dışı bırakılmalıdır. Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemini öngören vergi reformu hayata geçirilmelidir. Yatırımı özendirmek ve sanayicimizi desteklemek için teşvik sistemi basitleştirilmeli, etki gücü artırılmalı. Düşük faizli, uzun vadeli kredi imkanı etkinleştirilmeli. Şehit ve gazi yakınlarına ilave istihdam imkanı getirilmeli; terör mücadelede yaralanıp gazi sayılmayanların mağduriyetleri giderilmeli. Kamu çalışanlarının hukuki ve mali statüsü bütüncül şekilde ele alınmalı, emekliliklerini de kapsayacak şekilde ek gösterge beklentileri karşılanmalıdır."
İsmail Faruk Aksu, 2022 yılı bütçesinin hayırlı olması temennisinde bulundu.
AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi de 2022 bütçesinin, AK Parti hükümetlerinin 20, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminin ise 4. bütçesi olduğunu hatırlattı.
Muhalefet milletvekillerinin bütçeye ilişkin eleştirel sözlerine işaret eden Çelebi, "Devlete iftira atmayın, cümlelerle yaralamayın." dedi.
"2022 yılı bütçesinin başarısız olacağına" ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını da vurgulayan Çelebi, muhalefetin, Türkiye'nin, salgınla mücadele, dev projeler ve savunma sanayisine ilişkin başarılarını dikkate almadığını belirtti.
"Şehir hastaneleri olmadığında salgına yakalansaydık halimiz ne olurdu?" sorusunu yönelten Çelebi, "Elinizi vicdanınıza koyun, inkar etmenize gerek yok, ibra edin. Bu millet, kabul ettiğiniz sürece sizi alkışlar, kabul etmediğiniz sürece her dönemde sizi 2, 3 veya 4. parti olarak bırakacak." diye konuştu.
Çelebi, AK Parti hükümetlerinin eğitime verdiği öneme de işaret ederek, iktidarlarından önce sınıf ortalaması 57 öğrenciyken bu sayının bugün 20'lere kadar indiğini anlattı.
Salgınla mücadele sürecinde vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinin ertelendiğini, birçok tedbirin hayata geçirildiğini ve vatandaşlara yardım götürüldüğünü kaydeden Çelebi, "Millet, devlete iftira atanlara, yaralayıcı cümlelerle itham eden; terörü destekleyen ve arka çıkanlara beddua ediyor; bize beddua etmiyor." ifadesini kullandı.
Ekrem Çelebi, Türkiye'nin, salgına rağmen 2020 ve 2021'de büyüdüğüne dikkati çekerek, "Allah'ın izniyle bu bütçe, daha önce sağladığımız siyasi ve ekonomik istikrarın devam niteliğinin yanında 20 aya yakın süre kapalı kalan halkımıza bir nefes alma ve hizmet bütçesi olacaktır. İşçimiz, memurumuz, emeklimiz, öğrencimiz, köylümüz ve kentlimizin bütçesidir." görüşünü dile getirdi.
Dünya ekonomisindeki tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinde büyüme görüldüğüne işaret eden Çelebi, "Bu ülkede siyasi istikrar olduğu sürece hamdolsun bizim hiçbir sıkıntımız olmaz." sözlerini sarf etti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini dile getirdi.
AK Partili Erim, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın 2003'te uygulamaya konulduğunu, sağlık hizmeti sunumunun kesintisiz sürdürüldüğünü söyledi.
Bu kapsamda aile hekimliği, anne ve çocuk sağlığı, hastane ve hasta yatak sayıları, sağlık personeli, koruyucu sağlık, kurumsal yapılanma, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, fiziki altyapı başta olmak üzere pek çok alanda gelişmeler sağlandığını anlatan Erim, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında yapılan reform ve iyileştirmeler sonrası genel sağlık göstergelerinde önemli iyileştirmeler kaydedildiğini, bunda kamu-özel işbirliği yatırımlarının rolünün büyük olduğunu ifade etti. Erim, "Kişi başına hekime başvuru sayıları 2002'de 3,1 iken 2019 yılında 9,8'e yükselmiş, 2020 yılında pandemi etkisiyle 7,2 olarak gerçekleşmiştir." diye konuştu.
Erim, KÖİ projelerinin önemine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar KÖİ projelerine 86 milyar ABD doları yatırım gerçekleşmiştir. Bunların 63 milyar dolarlık kısmı 19 senede hayata geçirilmiştir. Bu kadar büyük tutarda yatırımın bu kadar süre içerisinde kamu bütçesiyle yapılması imkansızdı. KÖİ yöntemiyle özel sektör, en az yüzde 20 tutarında öz kaynak koyarak bütün finansmanı sağlamıştır. Tamamen özel sektör finansmanıyla yapılan KÖİ projeleri Türkiye için önemli bir başarıdır. KÖİ projeleriyle tasarruf açığı olan ülkemize uzun vadeli yabancı sermaye çekilmektedir. Almanya'dan, Danimarka'dan, Güney Kore'den, Japonya, İsveç ve İslam Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Uluslararası Finans Kurumu'na birçok yatırımcı bu projelerle finansman sağlamaktadır."
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, bütçenin Mecliste kabul edildiği şekilde uygulanmadığını, Sayıştay raporlarının düzgün şekilde hazırlanmadığını ve Meclisin bütçe hakkına riayet edilmediğini öne sürdü.
Hükümetin maliye politikası ve para politikası olmadığını iddia eden Şener, Merkez Bankasının son PPK kararının ise Bankanın hiçbir para politikası olmadığını ortaya koyduğunu savundu. İktidarın döviz kurundaki artışa yönelik eleştirilere "rekabetçi kur" söylemiyle karşılık verdiğini anlatan Şener, "Döviz kurunu yüzde 900 artırdıktan sonra hala bu ülke dış ticaret açığı ve cari açık veriyorsa hükümetin uyguladığı 20 yıllık politikalarda bir sorun var demektir." dedi.
Yüksek kur politikasının zengini daha çok zenginleştirirken yoksulu daha da yoksullaştırdığını söyleyen Şener, "TÜİK'in enflasyon verilerine inanan kimse kalmadı. Gerçek enflasyon yüksek seyrederken, resmi enflasyonun daha düşük olması yoksul ve dar gelirli kesimi reel olarak daha az gelire mahkum ediyor. Hükümet böyle bir politikayı niye seçer?" sözlerini sarf etti.
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, ithalat bağımlılığının Türkiye ekonomisinin temel sorunu olduğuna dikkati çekti. Bu durumun, fiyat istikrarsızlığının da ana sebebi olduğunu anlatan Katırcıoğlu, iktidarın ithalat bağımlılığın azaltılmasına yönelik tedbirler alması gerektiğini savundu.
Katırcıoğlu, iktidarın, salgın döneminde arz yönlü tedbirleri devreye soktuğunu ifade ederek, "Ekonomiyi arz yönlendirmez, talep yönlendirir. Hükümetin tercihleri, yanlış iktisat perspektiflerine sahip olmasından kaynaklanıyor." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, kişi başına milli gelirde 7 yıl üst üste düşüş görüldüğünü, iktidarın politikaları nedeniyle asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ekonomide sorunların başladığını, salgın süreciyle bunun ekonomik buhrana dönüştüğünü iddia eden Emecan, "Asgari ücret 300 doların altına düşmüş durumda." dedi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, enflasyonla mücadelenin Merkez Bankası'nın görevlerinden biri olduğuna işaret ederek, "Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi bırakmıştır. Ne yapıp edip büyümeyi tekrar hızlandıracak koşulları oluşturmak lazım. Eğer bunu yapmazsanız bugünkü bütçeyi arar hale geleceğiz." diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, makroekonomik veriler dikkate alındığında küresel ölçekteki gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmelerin, Türkiye ekonomisinin giderek daha da güçlendiğini gösterdiğine işaret ederek, IMF'nin dünya ekonomisinin büyüme performansını yüzde 5,9 olarak tahmin ederken, Türkiye için 2021 büyüme tahminini 3,2 puan artışla yüzde 5,8'den yüzde 9'a yükselttiğini vurguladı.
OECD'nin, dünya ekonomisinin büyüme performansını Mayıs raporundaki tahminine göre, 0,1 puan aşağı çekerek yüzde 5,7 olarak tahmin ederken, Türkiye için 2021 büyüme tahminini 2,7 puan artışla yüzde 5,7'den yüzde 8,4'e yükselttiğini kaydeden Kalaycı, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye için 2021 büyüme tahminini yukarı yönlü revize ettiklerini hatırlattı. Kalaycı, "Uluslararası kuruluşlar bile 2021 büyüme tahminlerini yükselterek Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde toparlandığını ortaya koyarken içerideki bazı kesimlerin ekonomiye yönelik yıkıcı söylemleri çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Diyorlar ki 'ekonomi batmış, esnaf bitmiş, şirketler kapanıyormuş, icra dosyaları patlamış, Türkiye bitmiş.' Yalan, çarpıtma, istismar, ne ararsanız var." değerlendirmesinde bulundu.
MHP'li Kalaycı, partisinin, asgari ücret ve emekli maaşlarında iyileştirme yapılması, maaşlardaki bazı kesintilerin kaldırılması, başta gübre ve yemde olmak üzere tarımsal desteklerin artırılması ile borçların ödenmesine kolaylık getirilmesini istediğini belirtti.
***HABERİN DEVAMINA "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDEN ULAŞABİLİRSİNİZ.****