
2016-06-16 - 15:14
Adalet Komisyonu, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere AK PARTİ Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplandı. Komisyonda, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Adalet Komisyonu, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere AK PARTİ Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplandı.
Toplantının açılışında Bakan Bekir Bozdağ, CHP'li milletvekillerinin kendisine yönelik eleştirilerine yanıt verdi.
Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 7 Haziran'da bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada "hapiste yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C'liye de gittik, hiç ayrım yapmadık..." dediğini anımsattı.
Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Sözlerin hepsini oku." diyerek Bozdağ'a tepki gösterdi. Diğer CHP'li milletvekillerinin de tepki göstermesi üzerine komisyonda önce tartışma, ardından gerginlik yaşandı.
Yaşanan gerginlik üzerine Komisyon Başkanı İyimaya, "Komisyonun diyalektiğini ilkokul seviyesine indirmeye hakkımız yok." uyarısında bulundu.
Konuşmasına devam eden Bakan Bozdağ, sözlerini tamamlamadan tepki gösterilmesini yadırgadığını belirterek, "Ben bazı şeyleri gizliyormuşum gibi bir şey var. Ben hiçbir şeyi gizlemem, olanı olduğu gibi söylerim." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun daha sonra "İslami kesimden mahkumlara da gittiklerini" televizyon programında söylediğini anımsatan Bozdağ, kamuoyunda yaşanan tartışmanın bunun üzerine başladığını söyledi.
Bozdağ, "Twitter" hesabından bir açıklama yaptığını, hiçbir milletvekili ismi vermeden, 2014, 2015 ve 2016 yıllarındaki milletvekillerinin cezaevi ziyaretlerine ilişkin rakamsal açıklamalar yaptığını kaydetti.
Bakan Bozdağ, "Bunun üzerine sanki isimleri Adalet Bakanı açıklamış gibi, şahsıma dönük çok ağır hakaretler yapıldı. Ben çok net söylüyorum, Adalet Bakanı olarak, Bekir Bozdağ olarak hiçbir gazeteciye tek bir isim dahi vermedim. Kimlerle görüşüldüğünü de açıklamadım. Neden açıklamadım? Çünkü bunlar kişisel veri. Ben bunları açıklamayı doğru görmedim. Neden? Çünkü doğru bir şey değil." diye konuştu.
Konuya ilişkin bir soru üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun alt komisyonu cezaevi komisyonunun ziyaretlerinin isme yapılmadığını söylediğini ifade eden Bozdağ, "Komisyonun ziyaretini Bakanlık olarak engelleme yetkimiz yok. Birtakım bilgiler çıktı. Nereden çıkmış olabilir? Bakanlıkta bu kayıtlar var. Bakanlıktan bir şekilde bu bilgilerin sızdığı da gözüküyor. Bu bilgileri bakanlıktan birileri almasa o bilgiler kamuoyuna yansımaz." dedi.
Bekir Bozdağ, kendisine yöneltilen yazılı soru önergelerine cevap verebileceğini, kimin kimi ziyaret ettiğine ilişkin bilgileri hemen paylaşabileceğini söyledi.
Bozdağ'ın sözleri üzerine CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa, CHP'lilerin hedef gösterildiğini, cezaevi ziyaretlerinde yer alan milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin Ankara'da dağıtıldığını öne sürdü.
Ağababa'nın iddiaları üzerine de Bozdağ, "Kimleri ziyaret ettiğin isim isim var. 2011'den beri kimlerle konuşuyorsun hepsi isim isim kayıtlı, bir de utanmadan hakaret ediyorsun. Gidip ziyaret ediyorsun, sonra çıkınca bakana hakaret ediyorsun. Bunları 'İnsan Hakları Komisyonu yaptı' diyorsun. Komisyon ayrı, sizin ziyaretiniz ayrı. Biz sizi tehdit etmiyoruz." sözlerini sarfetti.
Tartışmanın uzaması üzerine Komisyon Başkanı İyimaya, toplantıya ara verdi.
Bu sırada CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de CHP milletvekillerinin hedef gösterildiğini iddia ederek, "İktidar partisinin Adalet Bakanı herkesin güvenliğinden sorumlu. Arkadaşlarımızla ilgili iddiaları kendisi ortaya atmıştır. Bu iddia gerçek dışıdır, yalandır, iftiradır. Adalet Bakanı'nın bu iftirasını dün geceden itibaren Ankara sokaklarında evlere bildiri dağıtarak teşhir ediyorlar." diye konuştu.
Verilen aranın ardından tekrar toplanan komisyonda Bakan Bozdağ ile CHP'li milletvekillerinin tartışması bir süre daha devam etti.
Bakan Bozdağ, açıklamalarının hiçbirinde yalan, iftira olmadığını vurgulayarak, "Benim söylediklerim doğru olandır, özür dilenecek bir şey yok. Tartışmayı ben başlatmadım, Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklaması çok net, onun üzerine başladı tartışma. Yazılı soru önergesi verin, onlara cevap vereyim." ifadesini kullandı.
CHP'li milletvekilleri, Adalet Bakanı Bozdağ'dan kimin ne zaman kimi cezaevinde ziyaret ettiğini komisyonda açıklamasını istedi.
Bakan Bozdağ, cezaevinde ziyaret edilen kişilerin isimlerinin komisyonda açıklanmasının doğru olmayacağını belirterek, "Bütün soru önergelerinin hepsinin cevabını önümüzdeki hafta yazılı olarak vereyim. AK PARTİ kimi ziyaret etmiş onları da vereceğim, MHP kimi ziyaret etmiş onuları da önümüzdeki hafta cevaplayacağım. Kayıtlar incelenecek. Bütün partilerle ilgili soru önergeleri var, hepsine cevap vereceğim. Ben şimdi bu bilgileri burada paylaşmak istemem." değerlendirmesinde bulundu.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da cezaevlerinin Adalet Bakanlığı sorumluluğunda olduğunu anımsatarak, "Sizin mantığınızla bakarsak siz cezaevinde terörist besliyorsunuz. O insanlara yardım ve yataklık yapan sizsiniz. Bir ülkede cezaevi varsa kimin gireceği belli olmaz." dedi.
CHP'li Ağababa'nın, CHP milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin tüm Türkiye'de dağıtıldığı iddiasını yinelemesi üzerine Bozdağ, "Onları kim dağıtıyorsa yanlış yapıyor." ifadesini kullandı.
Tartışmaların ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na ilişkin sunum yaptı.
AK PARTİ hükümetleri döneminde yargı alanında yapılan hizmetlerle temel kanunlar ve mevzuatta önemli yenilikler yapıldığını belirten Bozdağ, hakim, savcı ve yardımcı personel sayısının artırıldığını, adliye binaları ve bilişim sistemi alanındaki çalışmalarla Türk yargısının altyapı alanında dünyada örnek gösterilen bir seviyeye geldiğini söyledi.
Bozdağ, vakıa denetiminin istinaf mercilerince yapılması ve yüksek mahkemelerin içtihat müessesesi haline gelmesi amacıyla 2004'te adli yargıda istinaf mahkemelerinin kurulmasının hukuki altyapısının oluşturulduğunu anımsatarak, Yargıtay ve Danıştayın üye sayılarının artırılmasına rağmen iş yükünün de arttığını, istinaf sistemine geçilmeden yüksek mahkemelerin iş yükünde ciddi bir azalmanın gerçekleşmeyeceğinin görüldüğünü kaydetti.
İstinaf sistemine geçilmesiyle ilk derece mahkemelerince verilen kararların, adli yargıda yaklaşık yüzde 90'ı, idari yargıda ise yaklaşık yüzde 80'inin istinaf aşamasında kesinleşeceğini belirten Bozdağ, "Doğaldır ki bu durum, Yargıtay ve Danıştayın da iş yükünü aynı oranda azaltacaktır. Bu nedenle Yargıtay ve Danıştayın daire ve üye sayılarının yeniden belirlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu itibarla tasarıyla, Yargıtayın 46 olan daire sayısı 24'e, 516 olan üye sayısı 200'e, Danıştayın ise 17 olan daire sayısı 10'a, 195 olan üye sayısı 90'a düşürülmektedir." dedi.
Bozdağ, Yargıtay ve Danıştayın, uhdelerinde bulunan dosyaları istinaf mercilerine gönderemeyip kendileri çözeceğinden mevcut iş yükü nazara alınarak, kapanması gereken Yargıtayda 22, Danıştayda ise 7 dairenin, yetkili kurullarca kapatılıncaya kadar görevlerine devam edeceklerini söyledi. Bozdağ, Yargıtayda Birinci Başkanlık Kurulu, Danıştayda da Başkanlık Kurulunun iş durumunu dikkate alarak en geç 3 yıl içinde söz konusu daireleri kapatarak yeniden iş bölümü yapacağını kaydetti.
Bakan Bozdağ, kanunun yürürlüğe girmesiyle Yargıtayın üye sayısının önce 300, daha sonra da boşalan her iki üyelik için bir üye seçilmek suretiyle tedricen 200'e, aynı şekilde Danıştayın da üye sayısının önce 116'ya, daha sonra tedricen 90'a düşürüleceğini belirtti.
Tasarıyla yüksek mahkeme üyeliklerine süre getirildiğini, Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğu gibi Yargıtay ve Danıştay üyeleri için de 12 yıllık süre belirlendiğini, süresi biten üyelerin yeniden seçilemeyeceklerinin hükme bağlandığını söyledi.
Üyeliğin süreli hale getirilmesiyle içtihatların yeni bir bakış açısıyla değerlendirilerek sürekli gelişmesi ve toplumun ihtiyaçlarına daha fazla cevap vermesi, üyelerin sürekli kendilerini yenilemeleri ve geliştirmelerinin amaçlandığını anlatan Bozdağ, "Yüksek yargıda üyeliğe belli bir süre getirilmesiyle, üye olma niteliğini haiz hakim ve savcıların üyelik beklentilerinin canlı tutulması suretiyle çalışma şevklerinin artması ve kendilerini daha fazla geliştirmeleri amaçlanmaktadır." dedi.
Tasarıyla yüksek mahkemelerin sadece hukukilik denetimi yapacağını, asli görevi olan içtihat müessesesine dönüşeceğini ifade eden Bozdağ, bu nedenle tasarıda yüksek mahkemelerin görevinin sadece hukukilik denetimi yapmakla sınırlı olduğunun vurgulandığını kaydetti.
Yargıtay dairelerinin çift heyet şeklinde çalışmalarının, aynı daireden farklı kararların çıkmasına neden olduğunu dile getiren Bozdağ, üye sayısının azaltılmasıyla dairelerin tek heyet halinde çalışacağını ve aynı daireden farklı kararların çıkmasının önüne geçileceğini söyledi.
Tasarıyla yargı alanında yapılacak yenilikler hakkında bilgi veren Bakan Bozdağ, hakim ve savcı adaylarına meslek öncesi eğitim sonunda yapılan yazılı sınava ilave olarak sözlü sınav getirildiğini, yargılama sürecine katılan hakim ve savcılar hakkında düzenlenecek Kanun Yolu Değerlendirme Formlarının hayata geçirileceğini anlattı.
Bozdağ, "Bu düzenleme kararların kalitesini arttıracağı gibi hakim ve savcıların terfilerini daha objektif hale getirecek ve ünvanlı görevler almalarında daha liyakata dayalı bir sistem kurulmasına da katkı sağlayacaktır." dedi.
Tasarıyla suçlarla daha etkili mücadele edilebilmesi amacıyla şirket yönetimi için kayyım tayini tedbiri kapsamında, şirketlerin ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyıma devredilebileceğinin öngörüldüğüne işaret eden Bozdağ, bu tedbirin uygulanabileceği suçlar listesinin genişletileceğini ve kayyımların sorumluluk rejiminin belirleneceğini anlattı.
TBMM Adalet Komisyonunda, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Adalet Bakanlığının bütün bakanlıklar içinde en çok güven duyulması gereken bakanlık olduğunu vurgulayan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, şöyle konuştu:
"Böyle bir ortamda, bizim güven duymamız gereken Bekir Bozdağ bir televizyon yayınında CHP'li milletvekilleri ile ilgili değerlendirmede bulundu. Bakan Bozdağ, arkadaşlarımız için, 'kaç PKK'lı, kaç DHKP-C'li ile görüştü' diyerek sayı da verdi, arkadaşlarımızı töhmet altında bıraktı, suçladı. Arkadaşlarımız orada olmadığı için cevap veremedi. Bakan daha sonra arkadaşlarımızın isimlerini medyaya servis etti. AK Parti'li bir milletvekili de Genel Kurulda, bu isimleri Adalet Bakanlığından aldığını söyleyerek açıkladı.
Şimdi biz bakana soruyoruz, kim kimle görüştü, açıkla. AK Parti'liler kimlerle görüştü? Cumhurbaşkanının Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu, milletvekili iken kimlerle görüştü? Biz bütün bu görüşmelerin görev icabı olduğunu biliyoruz. Bu görüşmeler de kaçak, gizli değildir, bakanlığın onayı ile gerçekleşmiştir."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu sözlere, "Bakanlığa yönelik söylediklerinizin hepsi yalan ve iftiradır." cevabını verdi.
CHP'li Gök, terör örgütü üyelerini cezaevinde ziyaret ettiği iddia edilen CHP'li milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin evlerde, sokaklarda dağıtıldığını ve böylece provokasyon yapıldığını bildirdi. Bunların Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le birlikte yapıldığını öne süren Gök, Bakan Bozdağ'ı, CHP'li milletvekillerinden özür dilemeye davet etti.
Levent Gök, "(Oslo'da PKK ile görüşen şerefsizdir) sözünü hiçbir CHP'li söylemedi. Daha sonra, 'PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin' sözünü de CHP'liler söylemedi, Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Biz, 'PKK, DHKP-C, IŞID terör örgütüdür' sözünü her zaman söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
"Bugün gelinen nokta kan gölü." diyen Gök, her gün şehitlerin geldiği bir ortamda CHP'nin önemli bir duruş sergilediğini belirtti. Gök, teröre karşı mücadelede ne gerekiyorsa onu yaptıklarına değindi.
Levent Gök, Bozdağ'ın televizyondaki sözlerinin çok vahim olduğunu, bütün CHP'lileri incittiğini ve üzdüğünü kaydetti.
CHP Grup Başkanvekili Gök, tasarının alt komisyona sevk edilmesini istedi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, parti bünyesinde kurulan cezaevi komisyonunun, gittiği cezaevlerinde ayrım yapmaksızın herkesle görüştüğünü bildirdi.
Kendisinin de cezaevinde birçok tutuklu ve hükümlüyü ziyaret ettiğini vurgulayan Tanrıkulu, "Genel Başkanımızın o sözleri söylerken kastının ne olduğunu biliyorsunuz ama siz algı operasyonuyla bunu yanlış aksettirdiniz." diye konuştu.
Tanrıkulu, CHP'yi terör örgütleriyle ilişkili göstermenin kimseye faydasının olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Biz bakanlıktan izin alarak gidiyoruz ama biz hedef gösteriliyoruz, tehdit ediliyoruz. Milletvekili olarak can güvenliğimiz olmazsa nasıl görev yapacağız? Ben, hangi CHP'li milletvekilinin cezaevinde kimi ziyaret ettiği konusunda soru önergesi sormayacağım, eğer vicdan sahibiyseniz bunu siz açıklarsınız. Hangi cezaevinde kimle görüşmüşüm bunu açıklayın, eğer açıklamazsanız size hakkımı helal etmem. Bizleri suç makinesi gibi göstermek Türkiye'ye, kimseye yaramaz."
Tasarı ile ilgili de görüşlerini açıklayan Tanrıkulu, bu tasarının azil yasası olduğunu, tasarıyla Yargıtay üyelerinin azledildiğini iddia etti.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, günlerdir CHP'li milletvekillerinin cezaevi ziyareti ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının tartışıldığına değindi.
Bu açıklamalardan sonra yapılan iftiralar sonrasında 24 CHP milletvekilinin hedef gösterildiğini, isimlerinin broşürlerle dağıtıldığını iddia eden Ağbaba, "Herhangi bir milletvekilimizin kılına zarar gelse, bunun sorumlusu Adalet Bakanıdır. Organize bir iftira kampanyası yüzünden hepimiz hedefteyiz. Bu iftiralarla belki AKP'nin oyu artabilir, bizim oyumuz azalabilir ama bu yapılan ne akla ne vicdana sığar." diye konuştu.
CHP'li Ağbaba, kendisi ve milletvekili arkadaşlarının haksız bir şekilde suçlandığını belirterek, hiçbir ayrım yapmadan cezaevinden mektup yazan, mağdur olan herkesi ziyaret ettiğine işaret etti. Ağbaba, "IŞİD tutuklusu Diyarbakır bombacısı Orhan Gönder'e de gittim, geçmişte el ele kol kola girdiğiniz, 2010'da birlikte darbe yaptığınız Boydak ailesine de gittim, Cübbeli Ahmet Hoca'ya da gittim. Hizbullah'ın en üstündeki, hasta mahpus Yasin Demir'in uğradığı haksızlığı Meclis kürsüsünde dile getirdim." ifadesini kullandı.
"CHP teröristleri ziyaret etti" sözlerinin yalan ve iftira olduğunu dile getiren Ağbaba, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Bakan 2016 yılında kimleri ziyaret ettiğimi açıklamadı ama ben açıklayacağım: 18 Mart 2016, Metris ve Bakırköy cezaevlerinde Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy ve Esra Mungan. 22 Mart 2016, Sincan Cezaevinde daha önce AKP'lilerin çokça yardım aldığı saygın işadamlarından Hacı Boydak ve Memduh Boydak'ı ziyaret ettim. 12 Şubat 2016'da Malatya E Tipi Cezaevinde saygın işadamları, - Fethullahçı methullahçı beni ilgilendirmez- Suat Sarılı, Muzaffer Erşan, Haşim Bozkıroğlu, Nurettin Karapekmez, Gökhan Gökbulut, Zekai Işık, Yücel Yılmaz, Turan Canpolat'ı. 11 Ocak 2016'da Sincan'da Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman, Sarp Kuray, Kemal Gömü ve Özkan Çokay'ı ziyaret ettim.
Ali Haydar Hakverdi 3 tane KCK doğru değil, bir tane. Ali Şeker kimi ziyaret etmiş? Esra Mungan'ı. Candan Yüceer ve Fatma Kaplan Hürriyet benzerlerini ziyaret etmiş. Fikri Sağlar bir tane KCK ve Esra Mungan. Gamze Akkuş İlgezdi 6 tane KCK, 3 tane akademisyen ve gazeteci ziyaret etmiş. İlhan Cihaner 6 tane PKK; Mahmut Tanal, Mehmet Tüm, Murat Emir, Sezgin Tanrıkulu, Necati Yılmaz, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Onursal Adıgüzel, Orhan Sarıbal, Selin Sayek Böke aynı şekilde. Tahsin Tarhan 3 PKK, 2 DHKP-C. Yakup Akkaya, Zeynel Emre, Zeynep Altıok aynı şekilde..."
Veli Ağbaba, şu anda milletvekili olan birçok kişiyi de geçmişte cezaevinde ziyaret ettiğini belirtti.
Bırakın milletvekilini, CHP'li bir üyenin bile teröristle bir araya gelemeyeceğini savunan Ağbaba, cezaevindeki bütün mağdurları ziyaret etmeye devam edeceğini ifade etti.
Veli Ağbaba, şunları kaydetti:
"Sadece kermese katılıp kitap ve yemek sattığı için, Hizbullah'a yakın olduğu iddia edilen örgütün tutuklularına da gittim. 28 Şubat'ın komutanlarına, Çevik Bir'e de gittim; 28 Şubat'ın ezdiği insanlara da gittim. Engin Alan'a da İbrahim Ayhan'a da Mustafa Balbay'a da gittim. Pozantı cezaevindeki çocukların tecavüz çığlığını biz duyurduk. Ben Fethullahçı mıyım, IŞİD'çi miyim, Ergenekoncu muyum, Hizbullahçı mıyım, neyim? Ben sadece solcu, vicdanlı bir insanım."
CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, CHP'li milletvekillerinin bir algı operasyonuyla hedef gösterildiğini iddia ederek, "Zeynel Emre'nin, Necati Yılmaz'ın, Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun bir teröristi ziyaret ettiğine ilişkin bir görüntü gösterin, milletvekilliğinden istifa etmekle kalmam, şurada intihar ederim." ifadesini kullandı.
Yüksel, bu ziyaretlerin yapılmadığının Adalet Bakanlığı tarafından açıklanması gerektiğini, yoksa bakanlığın bu vebalin altında kalacağını kaydetti.
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****
Toplantının açılışında Bakan Bekir Bozdağ, CHP'li milletvekillerinin kendisine yönelik eleştirilerine yanıt verdi.
Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 7 Haziran'da bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada "hapiste yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C'liye de gittik, hiç ayrım yapmadık..." dediğini anımsattı.
Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Sözlerin hepsini oku." diyerek Bozdağ'a tepki gösterdi. Diğer CHP'li milletvekillerinin de tepki göstermesi üzerine komisyonda önce tartışma, ardından gerginlik yaşandı.
Yaşanan gerginlik üzerine Komisyon Başkanı İyimaya, "Komisyonun diyalektiğini ilkokul seviyesine indirmeye hakkımız yok." uyarısında bulundu.
Konuşmasına devam eden Bakan Bozdağ, sözlerini tamamlamadan tepki gösterilmesini yadırgadığını belirterek, "Ben bazı şeyleri gizliyormuşum gibi bir şey var. Ben hiçbir şeyi gizlemem, olanı olduğu gibi söylerim." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun daha sonra "İslami kesimden mahkumlara da gittiklerini" televizyon programında söylediğini anımsatan Bozdağ, kamuoyunda yaşanan tartışmanın bunun üzerine başladığını söyledi.
Bozdağ, "Twitter" hesabından bir açıklama yaptığını, hiçbir milletvekili ismi vermeden, 2014, 2015 ve 2016 yıllarındaki milletvekillerinin cezaevi ziyaretlerine ilişkin rakamsal açıklamalar yaptığını kaydetti.
Bakan Bozdağ, "Bunun üzerine sanki isimleri Adalet Bakanı açıklamış gibi, şahsıma dönük çok ağır hakaretler yapıldı. Ben çok net söylüyorum, Adalet Bakanı olarak, Bekir Bozdağ olarak hiçbir gazeteciye tek bir isim dahi vermedim. Kimlerle görüşüldüğünü de açıklamadım. Neden açıklamadım? Çünkü bunlar kişisel veri. Ben bunları açıklamayı doğru görmedim. Neden? Çünkü doğru bir şey değil." diye konuştu.
Konuya ilişkin bir soru üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun alt komisyonu cezaevi komisyonunun ziyaretlerinin isme yapılmadığını söylediğini ifade eden Bozdağ, "Komisyonun ziyaretini Bakanlık olarak engelleme yetkimiz yok. Birtakım bilgiler çıktı. Nereden çıkmış olabilir? Bakanlıkta bu kayıtlar var. Bakanlıktan bir şekilde bu bilgilerin sızdığı da gözüküyor. Bu bilgileri bakanlıktan birileri almasa o bilgiler kamuoyuna yansımaz." dedi.
Bekir Bozdağ, kendisine yöneltilen yazılı soru önergelerine cevap verebileceğini, kimin kimi ziyaret ettiğine ilişkin bilgileri hemen paylaşabileceğini söyledi.
Bozdağ'ın sözleri üzerine CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa, CHP'lilerin hedef gösterildiğini, cezaevi ziyaretlerinde yer alan milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin Ankara'da dağıtıldığını öne sürdü.
Ağababa'nın iddiaları üzerine de Bozdağ, "Kimleri ziyaret ettiğin isim isim var. 2011'den beri kimlerle konuşuyorsun hepsi isim isim kayıtlı, bir de utanmadan hakaret ediyorsun. Gidip ziyaret ediyorsun, sonra çıkınca bakana hakaret ediyorsun. Bunları 'İnsan Hakları Komisyonu yaptı' diyorsun. Komisyon ayrı, sizin ziyaretiniz ayrı. Biz sizi tehdit etmiyoruz." sözlerini sarfetti.
Tartışmanın uzaması üzerine Komisyon Başkanı İyimaya, toplantıya ara verdi.
Bu sırada CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de CHP milletvekillerinin hedef gösterildiğini iddia ederek, "İktidar partisinin Adalet Bakanı herkesin güvenliğinden sorumlu. Arkadaşlarımızla ilgili iddiaları kendisi ortaya atmıştır. Bu iddia gerçek dışıdır, yalandır, iftiradır. Adalet Bakanı'nın bu iftirasını dün geceden itibaren Ankara sokaklarında evlere bildiri dağıtarak teşhir ediyorlar." diye konuştu.
Verilen aranın ardından tekrar toplanan komisyonda Bakan Bozdağ ile CHP'li milletvekillerinin tartışması bir süre daha devam etti.
Bakan Bozdağ, açıklamalarının hiçbirinde yalan, iftira olmadığını vurgulayarak, "Benim söylediklerim doğru olandır, özür dilenecek bir şey yok. Tartışmayı ben başlatmadım, Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklaması çok net, onun üzerine başladı tartışma. Yazılı soru önergesi verin, onlara cevap vereyim." ifadesini kullandı.
CHP'li milletvekilleri, Adalet Bakanı Bozdağ'dan kimin ne zaman kimi cezaevinde ziyaret ettiğini komisyonda açıklamasını istedi.
Bakan Bozdağ, cezaevinde ziyaret edilen kişilerin isimlerinin komisyonda açıklanmasının doğru olmayacağını belirterek, "Bütün soru önergelerinin hepsinin cevabını önümüzdeki hafta yazılı olarak vereyim. AK PARTİ kimi ziyaret etmiş onları da vereceğim, MHP kimi ziyaret etmiş onuları da önümüzdeki hafta cevaplayacağım. Kayıtlar incelenecek. Bütün partilerle ilgili soru önergeleri var, hepsine cevap vereceğim. Ben şimdi bu bilgileri burada paylaşmak istemem." değerlendirmesinde bulundu.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da cezaevlerinin Adalet Bakanlığı sorumluluğunda olduğunu anımsatarak, "Sizin mantığınızla bakarsak siz cezaevinde terörist besliyorsunuz. O insanlara yardım ve yataklık yapan sizsiniz. Bir ülkede cezaevi varsa kimin gireceği belli olmaz." dedi.
CHP'li Ağababa'nın, CHP milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin tüm Türkiye'de dağıtıldığı iddiasını yinelemesi üzerine Bozdağ, "Onları kim dağıtıyorsa yanlış yapıyor." ifadesini kullandı.
Tartışmaların ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na ilişkin sunum yaptı.
AK PARTİ hükümetleri döneminde yargı alanında yapılan hizmetlerle temel kanunlar ve mevzuatta önemli yenilikler yapıldığını belirten Bozdağ, hakim, savcı ve yardımcı personel sayısının artırıldığını, adliye binaları ve bilişim sistemi alanındaki çalışmalarla Türk yargısının altyapı alanında dünyada örnek gösterilen bir seviyeye geldiğini söyledi.
Bozdağ, vakıa denetiminin istinaf mercilerince yapılması ve yüksek mahkemelerin içtihat müessesesi haline gelmesi amacıyla 2004'te adli yargıda istinaf mahkemelerinin kurulmasının hukuki altyapısının oluşturulduğunu anımsatarak, Yargıtay ve Danıştayın üye sayılarının artırılmasına rağmen iş yükünün de arttığını, istinaf sistemine geçilmeden yüksek mahkemelerin iş yükünde ciddi bir azalmanın gerçekleşmeyeceğinin görüldüğünü kaydetti.
İstinaf sistemine geçilmesiyle ilk derece mahkemelerince verilen kararların, adli yargıda yaklaşık yüzde 90'ı, idari yargıda ise yaklaşık yüzde 80'inin istinaf aşamasında kesinleşeceğini belirten Bozdağ, "Doğaldır ki bu durum, Yargıtay ve Danıştayın da iş yükünü aynı oranda azaltacaktır. Bu nedenle Yargıtay ve Danıştayın daire ve üye sayılarının yeniden belirlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu itibarla tasarıyla, Yargıtayın 46 olan daire sayısı 24'e, 516 olan üye sayısı 200'e, Danıştayın ise 17 olan daire sayısı 10'a, 195 olan üye sayısı 90'a düşürülmektedir." dedi.
Bozdağ, Yargıtay ve Danıştayın, uhdelerinde bulunan dosyaları istinaf mercilerine gönderemeyip kendileri çözeceğinden mevcut iş yükü nazara alınarak, kapanması gereken Yargıtayda 22, Danıştayda ise 7 dairenin, yetkili kurullarca kapatılıncaya kadar görevlerine devam edeceklerini söyledi. Bozdağ, Yargıtayda Birinci Başkanlık Kurulu, Danıştayda da Başkanlık Kurulunun iş durumunu dikkate alarak en geç 3 yıl içinde söz konusu daireleri kapatarak yeniden iş bölümü yapacağını kaydetti.
Bakan Bozdağ, kanunun yürürlüğe girmesiyle Yargıtayın üye sayısının önce 300, daha sonra da boşalan her iki üyelik için bir üye seçilmek suretiyle tedricen 200'e, aynı şekilde Danıştayın da üye sayısının önce 116'ya, daha sonra tedricen 90'a düşürüleceğini belirtti.
Tasarıyla yüksek mahkeme üyeliklerine süre getirildiğini, Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğu gibi Yargıtay ve Danıştay üyeleri için de 12 yıllık süre belirlendiğini, süresi biten üyelerin yeniden seçilemeyeceklerinin hükme bağlandığını söyledi.
Üyeliğin süreli hale getirilmesiyle içtihatların yeni bir bakış açısıyla değerlendirilerek sürekli gelişmesi ve toplumun ihtiyaçlarına daha fazla cevap vermesi, üyelerin sürekli kendilerini yenilemeleri ve geliştirmelerinin amaçlandığını anlatan Bozdağ, "Yüksek yargıda üyeliğe belli bir süre getirilmesiyle, üye olma niteliğini haiz hakim ve savcıların üyelik beklentilerinin canlı tutulması suretiyle çalışma şevklerinin artması ve kendilerini daha fazla geliştirmeleri amaçlanmaktadır." dedi.
Tasarıyla yüksek mahkemelerin sadece hukukilik denetimi yapacağını, asli görevi olan içtihat müessesesine dönüşeceğini ifade eden Bozdağ, bu nedenle tasarıda yüksek mahkemelerin görevinin sadece hukukilik denetimi yapmakla sınırlı olduğunun vurgulandığını kaydetti.
Yargıtay dairelerinin çift heyet şeklinde çalışmalarının, aynı daireden farklı kararların çıkmasına neden olduğunu dile getiren Bozdağ, üye sayısının azaltılmasıyla dairelerin tek heyet halinde çalışacağını ve aynı daireden farklı kararların çıkmasının önüne geçileceğini söyledi.
Tasarıyla yargı alanında yapılacak yenilikler hakkında bilgi veren Bakan Bozdağ, hakim ve savcı adaylarına meslek öncesi eğitim sonunda yapılan yazılı sınava ilave olarak sözlü sınav getirildiğini, yargılama sürecine katılan hakim ve savcılar hakkında düzenlenecek Kanun Yolu Değerlendirme Formlarının hayata geçirileceğini anlattı.
Bozdağ, "Bu düzenleme kararların kalitesini arttıracağı gibi hakim ve savcıların terfilerini daha objektif hale getirecek ve ünvanlı görevler almalarında daha liyakata dayalı bir sistem kurulmasına da katkı sağlayacaktır." dedi.
Tasarıyla suçlarla daha etkili mücadele edilebilmesi amacıyla şirket yönetimi için kayyım tayini tedbiri kapsamında, şirketlerin ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyıma devredilebileceğinin öngörüldüğüne işaret eden Bozdağ, bu tedbirin uygulanabileceği suçlar listesinin genişletileceğini ve kayyımların sorumluluk rejiminin belirleneceğini anlattı.
TBMM Adalet Komisyonunda, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Adalet Bakanlığının bütün bakanlıklar içinde en çok güven duyulması gereken bakanlık olduğunu vurgulayan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, şöyle konuştu:
"Böyle bir ortamda, bizim güven duymamız gereken Bekir Bozdağ bir televizyon yayınında CHP'li milletvekilleri ile ilgili değerlendirmede bulundu. Bakan Bozdağ, arkadaşlarımız için, 'kaç PKK'lı, kaç DHKP-C'li ile görüştü' diyerek sayı da verdi, arkadaşlarımızı töhmet altında bıraktı, suçladı. Arkadaşlarımız orada olmadığı için cevap veremedi. Bakan daha sonra arkadaşlarımızın isimlerini medyaya servis etti. AK Parti'li bir milletvekili de Genel Kurulda, bu isimleri Adalet Bakanlığından aldığını söyleyerek açıkladı.
Şimdi biz bakana soruyoruz, kim kimle görüştü, açıkla. AK Parti'liler kimlerle görüştü? Cumhurbaşkanının Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu, milletvekili iken kimlerle görüştü? Biz bütün bu görüşmelerin görev icabı olduğunu biliyoruz. Bu görüşmeler de kaçak, gizli değildir, bakanlığın onayı ile gerçekleşmiştir."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu sözlere, "Bakanlığa yönelik söylediklerinizin hepsi yalan ve iftiradır." cevabını verdi.
CHP'li Gök, terör örgütü üyelerini cezaevinde ziyaret ettiği iddia edilen CHP'li milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürlerin evlerde, sokaklarda dağıtıldığını ve böylece provokasyon yapıldığını bildirdi. Bunların Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le birlikte yapıldığını öne süren Gök, Bakan Bozdağ'ı, CHP'li milletvekillerinden özür dilemeye davet etti.
Levent Gök, "(Oslo'da PKK ile görüşen şerefsizdir) sözünü hiçbir CHP'li söylemedi. Daha sonra, 'PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin' sözünü de CHP'liler söylemedi, Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Biz, 'PKK, DHKP-C, IŞID terör örgütüdür' sözünü her zaman söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
"Bugün gelinen nokta kan gölü." diyen Gök, her gün şehitlerin geldiği bir ortamda CHP'nin önemli bir duruş sergilediğini belirtti. Gök, teröre karşı mücadelede ne gerekiyorsa onu yaptıklarına değindi.
Levent Gök, Bozdağ'ın televizyondaki sözlerinin çok vahim olduğunu, bütün CHP'lileri incittiğini ve üzdüğünü kaydetti.
CHP Grup Başkanvekili Gök, tasarının alt komisyona sevk edilmesini istedi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, parti bünyesinde kurulan cezaevi komisyonunun, gittiği cezaevlerinde ayrım yapmaksızın herkesle görüştüğünü bildirdi.
Kendisinin de cezaevinde birçok tutuklu ve hükümlüyü ziyaret ettiğini vurgulayan Tanrıkulu, "Genel Başkanımızın o sözleri söylerken kastının ne olduğunu biliyorsunuz ama siz algı operasyonuyla bunu yanlış aksettirdiniz." diye konuştu.
Tanrıkulu, CHP'yi terör örgütleriyle ilişkili göstermenin kimseye faydasının olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Biz bakanlıktan izin alarak gidiyoruz ama biz hedef gösteriliyoruz, tehdit ediliyoruz. Milletvekili olarak can güvenliğimiz olmazsa nasıl görev yapacağız? Ben, hangi CHP'li milletvekilinin cezaevinde kimi ziyaret ettiği konusunda soru önergesi sormayacağım, eğer vicdan sahibiyseniz bunu siz açıklarsınız. Hangi cezaevinde kimle görüşmüşüm bunu açıklayın, eğer açıklamazsanız size hakkımı helal etmem. Bizleri suç makinesi gibi göstermek Türkiye'ye, kimseye yaramaz."
Tasarı ile ilgili de görüşlerini açıklayan Tanrıkulu, bu tasarının azil yasası olduğunu, tasarıyla Yargıtay üyelerinin azledildiğini iddia etti.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, günlerdir CHP'li milletvekillerinin cezaevi ziyareti ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının tartışıldığına değindi.
Bu açıklamalardan sonra yapılan iftiralar sonrasında 24 CHP milletvekilinin hedef gösterildiğini, isimlerinin broşürlerle dağıtıldığını iddia eden Ağbaba, "Herhangi bir milletvekilimizin kılına zarar gelse, bunun sorumlusu Adalet Bakanıdır. Organize bir iftira kampanyası yüzünden hepimiz hedefteyiz. Bu iftiralarla belki AKP'nin oyu artabilir, bizim oyumuz azalabilir ama bu yapılan ne akla ne vicdana sığar." diye konuştu.
CHP'li Ağbaba, kendisi ve milletvekili arkadaşlarının haksız bir şekilde suçlandığını belirterek, hiçbir ayrım yapmadan cezaevinden mektup yazan, mağdur olan herkesi ziyaret ettiğine işaret etti. Ağbaba, "IŞİD tutuklusu Diyarbakır bombacısı Orhan Gönder'e de gittim, geçmişte el ele kol kola girdiğiniz, 2010'da birlikte darbe yaptığınız Boydak ailesine de gittim, Cübbeli Ahmet Hoca'ya da gittim. Hizbullah'ın en üstündeki, hasta mahpus Yasin Demir'in uğradığı haksızlığı Meclis kürsüsünde dile getirdim." ifadesini kullandı.
"CHP teröristleri ziyaret etti" sözlerinin yalan ve iftira olduğunu dile getiren Ağbaba, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Bakan 2016 yılında kimleri ziyaret ettiğimi açıklamadı ama ben açıklayacağım: 18 Mart 2016, Metris ve Bakırköy cezaevlerinde Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy ve Esra Mungan. 22 Mart 2016, Sincan Cezaevinde daha önce AKP'lilerin çokça yardım aldığı saygın işadamlarından Hacı Boydak ve Memduh Boydak'ı ziyaret ettim. 12 Şubat 2016'da Malatya E Tipi Cezaevinde saygın işadamları, - Fethullahçı methullahçı beni ilgilendirmez- Suat Sarılı, Muzaffer Erşan, Haşim Bozkıroğlu, Nurettin Karapekmez, Gökhan Gökbulut, Zekai Işık, Yücel Yılmaz, Turan Canpolat'ı. 11 Ocak 2016'da Sincan'da Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman, Sarp Kuray, Kemal Gömü ve Özkan Çokay'ı ziyaret ettim.
Ali Haydar Hakverdi 3 tane KCK doğru değil, bir tane. Ali Şeker kimi ziyaret etmiş? Esra Mungan'ı. Candan Yüceer ve Fatma Kaplan Hürriyet benzerlerini ziyaret etmiş. Fikri Sağlar bir tane KCK ve Esra Mungan. Gamze Akkuş İlgezdi 6 tane KCK, 3 tane akademisyen ve gazeteci ziyaret etmiş. İlhan Cihaner 6 tane PKK; Mahmut Tanal, Mehmet Tüm, Murat Emir, Sezgin Tanrıkulu, Necati Yılmaz, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Onursal Adıgüzel, Orhan Sarıbal, Selin Sayek Böke aynı şekilde. Tahsin Tarhan 3 PKK, 2 DHKP-C. Yakup Akkaya, Zeynel Emre, Zeynep Altıok aynı şekilde..."
Veli Ağbaba, şu anda milletvekili olan birçok kişiyi de geçmişte cezaevinde ziyaret ettiğini belirtti.
Bırakın milletvekilini, CHP'li bir üyenin bile teröristle bir araya gelemeyeceğini savunan Ağbaba, cezaevindeki bütün mağdurları ziyaret etmeye devam edeceğini ifade etti.
Veli Ağbaba, şunları kaydetti:
"Sadece kermese katılıp kitap ve yemek sattığı için, Hizbullah'a yakın olduğu iddia edilen örgütün tutuklularına da gittim. 28 Şubat'ın komutanlarına, Çevik Bir'e de gittim; 28 Şubat'ın ezdiği insanlara da gittim. Engin Alan'a da İbrahim Ayhan'a da Mustafa Balbay'a da gittim. Pozantı cezaevindeki çocukların tecavüz çığlığını biz duyurduk. Ben Fethullahçı mıyım, IŞİD'çi miyim, Ergenekoncu muyum, Hizbullahçı mıyım, neyim? Ben sadece solcu, vicdanlı bir insanım."
CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, CHP'li milletvekillerinin bir algı operasyonuyla hedef gösterildiğini iddia ederek, "Zeynel Emre'nin, Necati Yılmaz'ın, Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun bir teröristi ziyaret ettiğine ilişkin bir görüntü gösterin, milletvekilliğinden istifa etmekle kalmam, şurada intihar ederim." ifadesini kullandı.
Yüksel, bu ziyaretlerin yapılmadığının Adalet Bakanlığı tarafından açıklanması gerektiğini, yoksa bakanlığın bu vebalin altında kalacağını kaydetti.
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****