2008-12-27 - 17:04
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Türkiye'nin, krizden önce de krizden sonra da iyi yönetildiğini belirterek, ''Önlemler alınmamış olsaydı Türkiye, bu krizi çok daha ağır yaşıyor olacaktı'' dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli,
Türkiye'nin, krizden önce de krizden sonra da iyi yönetildiğini belirterek,
''Önlemler alınmamış olsaydı Türkiye, bu krizi çok daha ağır yaşıyor olacaktı''
dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2009 Bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan
Canikli, yaşanan finansal krizin dünyanın 1929 buhranınından beri gördüğü en
büyük kriz olduğu konusunda en küçük bir tereddüt olmadığını ifade etti. Krizin
merkez üssünün finans ve bankacılık sektörü olduğuna işaret eden Canikli, reel
sektöre etkisinin ikincil olduğunu vurguladı. Krizin tam olarak kavrandığından
endişesi olduğunu kaydeden Canikli, ''Öyle olsaydı burada Hükümete yönelik haksız
eleştirilerde bulunulmazdı'' dedi.
Canikli, krizde kapitalizmin parlak yıldızlarının birer birer söndüğünü,
dünyanın en büyük beş yatırım bankasının tarihten silindiğini anlatan Canikli,
ABD'de 14 bankanın battığını, mali yapısı bozulan 21 bankanın yardım kapsamına
alındığını hatırlattı.
Başta ABD olmak üzere, dünya ülkelerinin kriz için 3 trilyon dolar
harcadığını belirten Canikli, çok sayıda insanın da işsiz kaldığını ifade etti.
''Krize rağmen Türkiye'de batan banka var mı?'' diye soran Canikli, Türkiye'de
ödeme güçlüğü içine giren, yapısı bozulan ya da mudilerine karşı görevini
yapmakta sıkıntıya düşen banka olmadığını kaydetti.
Geçmişte dünyada en küçük bir krizin Türkiye'yi etkilediğine dikkati
çeken Canikli, ''ABD hapşırsa Türkiye zatürre olur'' dendiğini anımsattı.
Canikli, ''Bugün dünyanın en büyük bankaları ölüm döşeğinde olmasına rağmen,
Türkiye hapşırmadı bile... Bunun tespit edilmesi lazım. Bunun için Hükümete
teşekkür edilmesi gerekmez mi?'' dedi.
-''TÜRKİYE'DE BATAN BANKA VAR MI?''-
Geçmişte yaşanan krizlerde Türkiye'de bankaların battığını, bunun
bedelini milletin ödediğini belirten Canikli, bu kez buna izin verilmediğini ve
gerekli önlemlerin alındığını anlattı. Bankalara yönelik tedbirler hakkında bilgi
veren Canikli, kamu bankalarının verdiği kredilerin geri dönüş oranının yüksek
olduğunu kaydetti.
Kamu bankalarının iyi yönetildiği için batmadığını ve buna da izin
verilmediğini belirten Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hangisi milliyetçilik diye sormak lazım. Kamu bankalarının kaynaklarını
çarçur ederek, kredilerinin yüzde 93'ünü batık kredi yapmak mı milliyetçilik
yoksa bunları korumak mı? Bu krizde, AK Parti Hükümeti yerine, 1994-2002
arasındaki hükümetler iktidar olmuş olsaydı, bankaların büyük çoğunluğu batardı.
Biz bankalar için paket hazırlamadık. Bizde bankalar iflas etmedi, kamu
bankalarının içi boşaltılmadı ki... Risk yok, sistem çalışıyor. Sektörde en küçük
bir sıkıntı yaşanmıyor. Bize inanmıyorsanız, dışarıdakilere sorun. Onlar da aynı
şeyi söylüyor. Batmayan bir sistem için paket hazırlanır mı? Dünya kriz için 3
trilyon dolar para harcadı ama Türkiye tek kuruş harcamadı.''
Merkezi Bankasının ''tarihi bir karar alarak'' TL'nin değer kaybetmesi
nedeniyle piyasaya döviz vermediğini anlatan Canikli, geçmiş hükümetlerin ise bu
hatayı yaptığını, 21 Şubat 2001 akşamı saat 17.00'den sonra hem yerli hem de
yabancı bankaların eski kurdan döviz alıp bir saat içinde trilyonlarca lira
kazandığını anlattı. ''Bu kez Merkez Bankası bir kuruş bile satmadı'' diyen
Canikli, bunun da AK Parti ve ekonomi yönetiminin öncekilerden farkını ortaya
koyduğunu söyledi.
-''ÖNLEM ALINMAMIŞ OLSAYDI...''-
Canikli, Türkiye'de talep daralmasının Mart ayında başladığını, Hükümetin
buna karşı önlemleri yürürlüğe koyduğunu, KEY ödemeleri, ek ödeme almayan
memurlara ek ödeme verilmesi, belediyelere kaynak aktarımı, istihdam paketi ve
diğer önlemlerle dar gelirlilerin harcama yaparak piyasayı hareketlendirmesine
olanak tanındığını anlattı.
''Bu önlemler alınmamış olsaydı, Türkiye bu krizi çok daha ağır yaşıyor
olacaktı'' diyen Canikli, krizin reel sektöre etkisinin olacağını, bunu en aza
indirmenin gayretinde olduklarını, ama hiçbir ülkede bu önlemlerin alınmadığını
kaydetti. Canikli, Ocak ayından itibaren benzeri önlemlerin yine alınacağını
ifade etti.
Türkiye'nin bu süreçte, gelişmiş ülkelerdeki gibi faizleri indirdiğini
hatırlatan Canikli, oysa daha önceki krizlerde faiz artırımı yoluna gidildiğini
savundu. Canikli, ''Türkiye krizden önce de iyi yönetiliyordu, krizden sonra da
iyi yönetiliyor. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın'' dedi.
-''IMF'E NİYE GİDİYORUZ?''
Türkiye'nin bugüne kadar ''ekonomideki kötü gidiş nedeniyle'' 17 kez
''tıpış tıpış IMF'nin kapısına gittiğini'' anlatan Canikli, muhalefet
sıralarından,''niye gidiyorsunuz?'' lafı atılması üzerine, şunları söyledi:
''2-3 aydan beri IMF ile müzakereler sürüyor. Bizim ödemeler dengemizde,
döviz rezervimizde sıkıntı mı var? Bankalarımız battı mı, onun için mi gidiyoruz,
gitmiyoruz. Acil paraya ihtiyacımız var, onun için mi gidiyoruz, gitmiyoruz.
İthalatın finansmanında problem mi var, onun için mi gidiyoruz, gitmiyoruz. Niye
gidiyoruz, biliyor musunuz? Başta anamuhalefet partisinin Sayın Genel Başkanı,
'Hükümet IMF ile anlaşmada geç kaldı, bundan dolayı ekonomide sıkıntı çıkarsa
sorumluluk onların' diyor. İçeride ve dışarıda herkes elbirliği içinde ''IMF'ye
gidin' diyor. Paraya ihtiyacımız yok, IMF'nin önerilerine de ihtiyacımız yok.
Paramız da var. Dünyanın en büyük krizini IMF'siz geçirdik. Hiç bankamız battı
mı? Dünyada bankalar batarken bizde battı mı, batmadı mı? IMF'nin parasına da
önerilerine de ihtiyacımız yok. Ama sadece psikolojik olarak, IMF'nin
kredibilitesi nedeniyle, sadece psikolojik...Onun için gidiliyor ve kendi
şartlarımızla gidiyoruz. Böyle bir ekonomiye sahip olmayan ülke yönetimi, böyle
gidebilir miydi? Can havliyle giderdi. Bizim acelemiz de yok. Şartlarımızı da
kabul ettiriyoruz.''
Türkiye'nin, krizden önce de krizden sonra da iyi yönetildiğini belirterek,
''Önlemler alınmamış olsaydı Türkiye, bu krizi çok daha ağır yaşıyor olacaktı''
dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2009 Bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan
Canikli, yaşanan finansal krizin dünyanın 1929 buhranınından beri gördüğü en
büyük kriz olduğu konusunda en küçük bir tereddüt olmadığını ifade etti. Krizin
merkez üssünün finans ve bankacılık sektörü olduğuna işaret eden Canikli, reel
sektöre etkisinin ikincil olduğunu vurguladı. Krizin tam olarak kavrandığından
endişesi olduğunu kaydeden Canikli, ''Öyle olsaydı burada Hükümete yönelik haksız
eleştirilerde bulunulmazdı'' dedi.
Canikli, krizde kapitalizmin parlak yıldızlarının birer birer söndüğünü,
dünyanın en büyük beş yatırım bankasının tarihten silindiğini anlatan Canikli,
ABD'de 14 bankanın battığını, mali yapısı bozulan 21 bankanın yardım kapsamına
alındığını hatırlattı.
Başta ABD olmak üzere, dünya ülkelerinin kriz için 3 trilyon dolar
harcadığını belirten Canikli, çok sayıda insanın da işsiz kaldığını ifade etti.
''Krize rağmen Türkiye'de batan banka var mı?'' diye soran Canikli, Türkiye'de
ödeme güçlüğü içine giren, yapısı bozulan ya da mudilerine karşı görevini
yapmakta sıkıntıya düşen banka olmadığını kaydetti.
Geçmişte dünyada en küçük bir krizin Türkiye'yi etkilediğine dikkati
çeken Canikli, ''ABD hapşırsa Türkiye zatürre olur'' dendiğini anımsattı.
Canikli, ''Bugün dünyanın en büyük bankaları ölüm döşeğinde olmasına rağmen,
Türkiye hapşırmadı bile... Bunun tespit edilmesi lazım. Bunun için Hükümete
teşekkür edilmesi gerekmez mi?'' dedi.
-''TÜRKİYE'DE BATAN BANKA VAR MI?''-
Geçmişte yaşanan krizlerde Türkiye'de bankaların battığını, bunun
bedelini milletin ödediğini belirten Canikli, bu kez buna izin verilmediğini ve
gerekli önlemlerin alındığını anlattı. Bankalara yönelik tedbirler hakkında bilgi
veren Canikli, kamu bankalarının verdiği kredilerin geri dönüş oranının yüksek
olduğunu kaydetti.
Kamu bankalarının iyi yönetildiği için batmadığını ve buna da izin
verilmediğini belirten Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hangisi milliyetçilik diye sormak lazım. Kamu bankalarının kaynaklarını
çarçur ederek, kredilerinin yüzde 93'ünü batık kredi yapmak mı milliyetçilik
yoksa bunları korumak mı? Bu krizde, AK Parti Hükümeti yerine, 1994-2002
arasındaki hükümetler iktidar olmuş olsaydı, bankaların büyük çoğunluğu batardı.
Biz bankalar için paket hazırlamadık. Bizde bankalar iflas etmedi, kamu
bankalarının içi boşaltılmadı ki... Risk yok, sistem çalışıyor. Sektörde en küçük
bir sıkıntı yaşanmıyor. Bize inanmıyorsanız, dışarıdakilere sorun. Onlar da aynı
şeyi söylüyor. Batmayan bir sistem için paket hazırlanır mı? Dünya kriz için 3
trilyon dolar para harcadı ama Türkiye tek kuruş harcamadı.''
Merkezi Bankasının ''tarihi bir karar alarak'' TL'nin değer kaybetmesi
nedeniyle piyasaya döviz vermediğini anlatan Canikli, geçmiş hükümetlerin ise bu
hatayı yaptığını, 21 Şubat 2001 akşamı saat 17.00'den sonra hem yerli hem de
yabancı bankaların eski kurdan döviz alıp bir saat içinde trilyonlarca lira
kazandığını anlattı. ''Bu kez Merkez Bankası bir kuruş bile satmadı'' diyen
Canikli, bunun da AK Parti ve ekonomi yönetiminin öncekilerden farkını ortaya
koyduğunu söyledi.
-''ÖNLEM ALINMAMIŞ OLSAYDI...''-
Canikli, Türkiye'de talep daralmasının Mart ayında başladığını, Hükümetin
buna karşı önlemleri yürürlüğe koyduğunu, KEY ödemeleri, ek ödeme almayan
memurlara ek ödeme verilmesi, belediyelere kaynak aktarımı, istihdam paketi ve
diğer önlemlerle dar gelirlilerin harcama yaparak piyasayı hareketlendirmesine
olanak tanındığını anlattı.
''Bu önlemler alınmamış olsaydı, Türkiye bu krizi çok daha ağır yaşıyor
olacaktı'' diyen Canikli, krizin reel sektöre etkisinin olacağını, bunu en aza
indirmenin gayretinde olduklarını, ama hiçbir ülkede bu önlemlerin alınmadığını
kaydetti. Canikli, Ocak ayından itibaren benzeri önlemlerin yine alınacağını
ifade etti.
Türkiye'nin bu süreçte, gelişmiş ülkelerdeki gibi faizleri indirdiğini
hatırlatan Canikli, oysa daha önceki krizlerde faiz artırımı yoluna gidildiğini
savundu. Canikli, ''Türkiye krizden önce de iyi yönetiliyordu, krizden sonra da
iyi yönetiliyor. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın'' dedi.
-''IMF'E NİYE GİDİYORUZ?''
Türkiye'nin bugüne kadar ''ekonomideki kötü gidiş nedeniyle'' 17 kez
''tıpış tıpış IMF'nin kapısına gittiğini'' anlatan Canikli, muhalefet
sıralarından,''niye gidiyorsunuz?'' lafı atılması üzerine, şunları söyledi:
''2-3 aydan beri IMF ile müzakereler sürüyor. Bizim ödemeler dengemizde,
döviz rezervimizde sıkıntı mı var? Bankalarımız battı mı, onun için mi gidiyoruz,
gitmiyoruz. Acil paraya ihtiyacımız var, onun için mi gidiyoruz, gitmiyoruz.
İthalatın finansmanında problem mi var, onun için mi gidiyoruz, gitmiyoruz. Niye
gidiyoruz, biliyor musunuz? Başta anamuhalefet partisinin Sayın Genel Başkanı,
'Hükümet IMF ile anlaşmada geç kaldı, bundan dolayı ekonomide sıkıntı çıkarsa
sorumluluk onların' diyor. İçeride ve dışarıda herkes elbirliği içinde ''IMF'ye
gidin' diyor. Paraya ihtiyacımız yok, IMF'nin önerilerine de ihtiyacımız yok.
Paramız da var. Dünyanın en büyük krizini IMF'siz geçirdik. Hiç bankamız battı
mı? Dünyada bankalar batarken bizde battı mı, batmadı mı? IMF'nin parasına da
önerilerine de ihtiyacımız yok. Ama sadece psikolojik olarak, IMF'nin
kredibilitesi nedeniyle, sadece psikolojik...Onun için gidiliyor ve kendi
şartlarımızla gidiyoruz. Böyle bir ekonomiye sahip olmayan ülke yönetimi, böyle
gidebilir miydi? Can havliyle giderdi. Bizim acelemiz de yok. Şartlarımızı da
kabul ettiriyoruz.''
