2009-04-23 - 15:14
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, ''Aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize küstürmeye, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışanların gayretleri boştur. İstikrar ve güven zeminini zedeleyip, bizi zayıflatmaya çalışanlar her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur'' dedi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle
toplanan TBMM Genel Kurulunda konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Meclisin kuruluşunun 89.
yıldönümünü milletçe büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi. Erdoğan, 89 yıl
önce Ankara'da Ulus'taki ilk binasında dualarla açılan Meclisin, Kurtuluş
Savaşını sevk ve idare ettiğini, İstiklal Savaşını zaferle sonuçlandırdığını ve
ardından da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna zemin hazırladığını söyledi.
''TBMM, bu ülkenin ve bu milletin gururudur. Meclis, haklı gururumuz
olmasının yanında milletimizin uzun ve şanlı tarihi boyunca elde ettiği en önemli
kazanımlarından biridir'' diyen Erdoğan, ''Misakı Milli sınırları içinde Türkiye
halkını oluşturan her kesimin dil, din, etnik köken ve mezhep ayrımı
yapılmaksızın TBMM'de temsil edildiğini'' ve Meclisin millet iradesinin kalbi
olduğunu vurguladı.
Erdoğan, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kurulmasına uzanan yolun son derece
meşakkatli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
''Bu meşakkatli yolculuğun tüm safhalarını, ülkemizin tüm fertlerinin,
özellikle de yeni nesillerin çok iyi kavraması, anlaması ve her an hatırlarında
bulundurması son derece önemlidir. Balkanlar'da, Hicaz'da, Kanal'da,
Çanakkale'de, Sarıkamış'ta ve benzeri bir çok cephede verdiğimiz şehitleri
anlamadan çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclisin değerini yeterince anlamak
elbette mümkün değildir. TBMM'nin açılışına giden yol, vatanın dört bir köşesinde
hemen her aileden en az bir şehidin, bir gazinin mübarek kanları üzerine inşa
edilmiştir. Bu aziz meclisin sevk ve idaresinde yürütülen İstiklal Savaşımız ise
bu milletin en zor zamanlarında bile nasıl kenetlendiğinin, nasıl bir ve bütün
olduğunun en müşahhas göstergesidir. 71,5 milyon vatandaşımızı aynı çatı altında
toplayan, her birinin hedef, arzu ve iradesini bünyesinde barındıran, bizi bir
millet olarak birbirimize sımsıkı bağlayan bu yüce Meclistir. Bizim Çanakkale
muharebemizi anlayamayan, nasıl bir millet olduğumuzu anlayamaz. Bizim Sakarya
muharebemizi kavrayamayan, nasıl bir halk olduğumuzu kavrayamaz. 23 Nisan'ı,
TBMM'nin nasıl ve ne şartlarda kurulduğunu bilmeyen, bu milletin büyüklüğünü
anlayamaz. Onun içindir ki milletimizi çıkmaz mecralara ve tehlikeli maceralara
sürüklemek isteyenlerin çabaları, beyhudedir. Aramıza nifak sokmaya, bizi
birbirimize küstürmeye, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışanların gayretleri
boştur. İstikrar ve güven zeminini zedeleyip, bizi zayıflatmaya çalışanlar her
zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur.''
Milli egemenlik kavramının, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik
meşruiyet temelinde kurulduğunun en açık ifadesi olduğuna işaret eden Erdoğan,
''Cumhuriyetimizin kurucusu, TBMM'nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
milli mücadelenin en zor şartlarında bile her meselede Meclisin iradesine
başvurmuştur. Kurtuluş Savaşı sürecinde kimi kişi ve kurumları Meclis iradesinin
üzerinde tutma çabalarını, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk engellemiştir'' dedi.
Meclisin açılışından bugüne kadar geçen 89 yılda çok büyük tecrübeler
kazanıldığını belirten Erdoğan, 'Bugün milli egemenlik kavramı ile birlikte
demokrasimiz, daha ileri noktalara ulaşmış, daha gelişmiş durumdadır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, çok partili demokratik hayatın başladığı andan itibaren
milli iradeyi ve demokrasiyi tartışma konusu yapanların, milli iradenin tecelli
ettiği demokratik seçimlerde aziz milletten en anlamlı cevabı aldıklarını
kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:
'Unutmamak gerekir ki demokrasiyi ve milli iradeyi zayıflatmak, Türk
milletini ve Türkiye Cumhuriyetini zayıflatmakla eş anlamlıdır. Hiç şüphesiz ki
daha çağdaş, daha modern, daha müreffeh bir Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir
hukuk devleti olan cumhuriyetimizin AB sürecinde reformcu bir çizgide
ilerlemesiyle, küresel rekabet gücünü daha da artırmasıyla mümkün olacaktır.
Bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelmiş bir Türkiye var. Bugün,
742 milyar dolar gayri safi yurt içi hasıla büyüklüğüne ulaşmış bir Türkiye var.
Bugün, 132 milyar dolar ihracat hacmine, 334 milyar dolar dış ticaret hacmine
ulaşmış bir Türkiye var. Bugün, komşularıyla meselelerini çözüm yoluna koymuş,
bölgesinde ve dünyada barışa katkı sağlayan, küresel meselelerde ağırlığı olan,
saygınlığını yeniden kazanmış bir Türkiye var. AB'ye tam üyelik yolunda
kararlılıkla ilerleyen, gecikmiş reformlarını cesaretle yapan, demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devleti yapısıyla bölgesine örnek teşkil eden bir Türkiye var.
Bu Türkiye, işte bu yüce Meclisin eseridir. Bu Türkiye, milli iradeye ve
demokrasiye samimiyetle sahip çıkan bu milletin eseridir.''
-''MİLLİ İRADE VE DEMOKRASİYE YÖNELİK GİRİŞİM''-
Başbakan Erdoğan, milli irade ve demokrasiye yönelik her türlü girişimin;
aynı zamanda Türkiye'nin büyümesine, ilerlemesine, kalkınmasına, güçlü ve saygın
bir ülke olmasına yönelik engelleyici bir girişim olarak algılanacağını
kaydetti.
Aziz millet ve yüce Meclisin, bu tür olumsuz girişimler karşısında tarihi
boyunca olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da kararlı ve tutarlı bir duruş
sergileyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
'Çünkü, Türk milletinin karakteri bağımsızlıktır, hür iradesine ve
onuruna sonuna kadar sahip çıkmaktır, her türlü baskı ve haksızlığa karşı amansız
bir duruş sergilemektir. Her türlü hukuk dışı teşebbüs, karanlık girişim, TBMM'yi
ve demokrasiyi hedef alan her türlü yeraltı örgütlenmesi, demokrasi ve hukuk
çerçevesinde mutlaka bertaraf edilecektir. Çünkü çocuklarımıza aydınlık bir
gelecek emanet etmek, onlara güçlü bir Türkiye teslim etmek gibi bir
sorumluluğumuz, yükümlülüğümüz var.
Bugün aydınlık bir Türkiye için ter dökmeyenler, fedakarlıkta
bulunmayanlar, cesaret sergilemeyenler, çocuklarımıza bugünkünden daha iyi bir
Türkiye emanet edemezler. Bugün karanlıkları aydınlığa kavuşturmak için samimi
bir tavır ortaya koyamayanlar, yarın çocuklarımızın yüzüne bakmakta zorlanırlar.
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan'da çocuklarımıza bugünkünden daha
iyi bir Türkiye teslim edeceğimize dair kararlılığımızın altını bir kez daha
çiziyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bütün istiklal
kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi, Mecliste görev yapmış bütün
siyasetçilerimizi şükranla anıyorum.''
toplanan TBMM Genel Kurulunda konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Meclisin kuruluşunun 89.
yıldönümünü milletçe büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi. Erdoğan, 89 yıl
önce Ankara'da Ulus'taki ilk binasında dualarla açılan Meclisin, Kurtuluş
Savaşını sevk ve idare ettiğini, İstiklal Savaşını zaferle sonuçlandırdığını ve
ardından da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna zemin hazırladığını söyledi.
''TBMM, bu ülkenin ve bu milletin gururudur. Meclis, haklı gururumuz
olmasının yanında milletimizin uzun ve şanlı tarihi boyunca elde ettiği en önemli
kazanımlarından biridir'' diyen Erdoğan, ''Misakı Milli sınırları içinde Türkiye
halkını oluşturan her kesimin dil, din, etnik köken ve mezhep ayrımı
yapılmaksızın TBMM'de temsil edildiğini'' ve Meclisin millet iradesinin kalbi
olduğunu vurguladı.
Erdoğan, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kurulmasına uzanan yolun son derece
meşakkatli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
''Bu meşakkatli yolculuğun tüm safhalarını, ülkemizin tüm fertlerinin,
özellikle de yeni nesillerin çok iyi kavraması, anlaması ve her an hatırlarında
bulundurması son derece önemlidir. Balkanlar'da, Hicaz'da, Kanal'da,
Çanakkale'de, Sarıkamış'ta ve benzeri bir çok cephede verdiğimiz şehitleri
anlamadan çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclisin değerini yeterince anlamak
elbette mümkün değildir. TBMM'nin açılışına giden yol, vatanın dört bir köşesinde
hemen her aileden en az bir şehidin, bir gazinin mübarek kanları üzerine inşa
edilmiştir. Bu aziz meclisin sevk ve idaresinde yürütülen İstiklal Savaşımız ise
bu milletin en zor zamanlarında bile nasıl kenetlendiğinin, nasıl bir ve bütün
olduğunun en müşahhas göstergesidir. 71,5 milyon vatandaşımızı aynı çatı altında
toplayan, her birinin hedef, arzu ve iradesini bünyesinde barındıran, bizi bir
millet olarak birbirimize sımsıkı bağlayan bu yüce Meclistir. Bizim Çanakkale
muharebemizi anlayamayan, nasıl bir millet olduğumuzu anlayamaz. Bizim Sakarya
muharebemizi kavrayamayan, nasıl bir halk olduğumuzu kavrayamaz. 23 Nisan'ı,
TBMM'nin nasıl ve ne şartlarda kurulduğunu bilmeyen, bu milletin büyüklüğünü
anlayamaz. Onun içindir ki milletimizi çıkmaz mecralara ve tehlikeli maceralara
sürüklemek isteyenlerin çabaları, beyhudedir. Aramıza nifak sokmaya, bizi
birbirimize küstürmeye, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışanların gayretleri
boştur. İstikrar ve güven zeminini zedeleyip, bizi zayıflatmaya çalışanlar her
zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur.''
Milli egemenlik kavramının, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik
meşruiyet temelinde kurulduğunun en açık ifadesi olduğuna işaret eden Erdoğan,
''Cumhuriyetimizin kurucusu, TBMM'nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
milli mücadelenin en zor şartlarında bile her meselede Meclisin iradesine
başvurmuştur. Kurtuluş Savaşı sürecinde kimi kişi ve kurumları Meclis iradesinin
üzerinde tutma çabalarını, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk engellemiştir'' dedi.
Meclisin açılışından bugüne kadar geçen 89 yılda çok büyük tecrübeler
kazanıldığını belirten Erdoğan, 'Bugün milli egemenlik kavramı ile birlikte
demokrasimiz, daha ileri noktalara ulaşmış, daha gelişmiş durumdadır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, çok partili demokratik hayatın başladığı andan itibaren
milli iradeyi ve demokrasiyi tartışma konusu yapanların, milli iradenin tecelli
ettiği demokratik seçimlerde aziz milletten en anlamlı cevabı aldıklarını
kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:
'Unutmamak gerekir ki demokrasiyi ve milli iradeyi zayıflatmak, Türk
milletini ve Türkiye Cumhuriyetini zayıflatmakla eş anlamlıdır. Hiç şüphesiz ki
daha çağdaş, daha modern, daha müreffeh bir Türkiye, demokratik, laik, sosyal bir
hukuk devleti olan cumhuriyetimizin AB sürecinde reformcu bir çizgide
ilerlemesiyle, küresel rekabet gücünü daha da artırmasıyla mümkün olacaktır.
Bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelmiş bir Türkiye var. Bugün,
742 milyar dolar gayri safi yurt içi hasıla büyüklüğüne ulaşmış bir Türkiye var.
Bugün, 132 milyar dolar ihracat hacmine, 334 milyar dolar dış ticaret hacmine
ulaşmış bir Türkiye var. Bugün, komşularıyla meselelerini çözüm yoluna koymuş,
bölgesinde ve dünyada barışa katkı sağlayan, küresel meselelerde ağırlığı olan,
saygınlığını yeniden kazanmış bir Türkiye var. AB'ye tam üyelik yolunda
kararlılıkla ilerleyen, gecikmiş reformlarını cesaretle yapan, demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devleti yapısıyla bölgesine örnek teşkil eden bir Türkiye var.
Bu Türkiye, işte bu yüce Meclisin eseridir. Bu Türkiye, milli iradeye ve
demokrasiye samimiyetle sahip çıkan bu milletin eseridir.''
-''MİLLİ İRADE VE DEMOKRASİYE YÖNELİK GİRİŞİM''-
Başbakan Erdoğan, milli irade ve demokrasiye yönelik her türlü girişimin;
aynı zamanda Türkiye'nin büyümesine, ilerlemesine, kalkınmasına, güçlü ve saygın
bir ülke olmasına yönelik engelleyici bir girişim olarak algılanacağını
kaydetti.
Aziz millet ve yüce Meclisin, bu tür olumsuz girişimler karşısında tarihi
boyunca olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da kararlı ve tutarlı bir duruş
sergileyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
'Çünkü, Türk milletinin karakteri bağımsızlıktır, hür iradesine ve
onuruna sonuna kadar sahip çıkmaktır, her türlü baskı ve haksızlığa karşı amansız
bir duruş sergilemektir. Her türlü hukuk dışı teşebbüs, karanlık girişim, TBMM'yi
ve demokrasiyi hedef alan her türlü yeraltı örgütlenmesi, demokrasi ve hukuk
çerçevesinde mutlaka bertaraf edilecektir. Çünkü çocuklarımıza aydınlık bir
gelecek emanet etmek, onlara güçlü bir Türkiye teslim etmek gibi bir
sorumluluğumuz, yükümlülüğümüz var.
Bugün aydınlık bir Türkiye için ter dökmeyenler, fedakarlıkta
bulunmayanlar, cesaret sergilemeyenler, çocuklarımıza bugünkünden daha iyi bir
Türkiye emanet edemezler. Bugün karanlıkları aydınlığa kavuşturmak için samimi
bir tavır ortaya koyamayanlar, yarın çocuklarımızın yüzüne bakmakta zorlanırlar.
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan'da çocuklarımıza bugünkünden daha
iyi bir Türkiye teslim edeceğimize dair kararlılığımızın altını bir kez daha
çiziyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bütün istiklal
kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi, Mecliste görev yapmış bütün
siyasetçilerimizi şükranla anıyorum.''
