Komisyonda AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin sunum yapan Adalet Bakanı Tunç, adaletin ve insan haklarının küresel düzeyde ayaklar altına alındığı bir süreçten geçildiğini, 7 Ekim'den bu yana Filistin'de insanlık suçu işlendiğini, çocuk, kadın demeden masum sivillerin üzerine bomba yağdırıldığını, soykırım yapıldığını dile getirdi.
Öldürülen Filistinlilerin yüzde 70'inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu aktaran Tunç, soykırım ve savaş suçlarının uluslararası ceza mahkemesinin gündemine geleceğine inandığını kaydetti.
Türkiye olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinlilerin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceklerini belirten Tunç, "Acıların bir an evvel sona ermesini temenni ediyor, bu insanlık dışı saldırılarda ve gerçekleştirilen soykırımda şehit edilen masum insanlara Yüce Allah'tan rahmet diliyorum. İnsanlık suçunu işleyen saldırganları huzurlarınızda bir kez daha lanetliyorum." diye konuştu.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün; kamu güvenliğinin, sosyal barışın, toplumsal ilerlemenin ve ekonomik büyümenin temel şartı olduğunu vurgulayan Tunç, hak ve özgürlüklerin yegane güvencesinin de demokratik hukuk devleti olduğunu kaydetti.
Bakan Tunç, demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığının da sağlanması hedefi doğrultusunda son yıllarda reform sayılacak önemli adımlar atıldığını vurguladı.
Reformlara ve temel kanunlardaki değişikliklere rağmen Anayasa'da değişiklik yapılması gerektiğini belirten Tunç, şöyle devam etti:
"Gerek Kanunlarımızın yenilenmesi gerekse Anayasa'da gerçekleştirdiğimiz reformlarla önemli mesafeler kaydetmiş olsak da halen yeni bir Anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır. Darbe döneminde hazırlanan mevcut Anayasa'nın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir. Bugüne kadar Anayasamızda 19 değişiklik paketi ile 184 değişiklik yapılmış ve 200'den fazla noktaya temas edilmiştir. Zaman içerisinde Anayasamızın yeknesaklığı bozulmuş ve adeta yamalı bir bohça haline gelmiştir. Bu, herkes tarafından kabul gören bir gerçektir. Bu itibarla demokratik, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve sivil bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur."
- "Bakanlığımıza ait tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yaptı"
Adalet Bakanı Tunç, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde adalet hizmetlerine ilişkin bilgi verdi.
Depremlerin yol açtığı zararın adalet hizmetlerini de doğrudan etkilediğini kaydeden Tunç, adalet teşkilatı olarak hızlı bir planlamayla tüm imkanların bölgeye seferber edildiğini ve önlemlerin alındığını kaydetti.
Depremzedelerin hak kaybına uğramaması için Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yayımlandığını anımsatan Tunç, "Bölgede adli soruşturmaların gerçekleştirilebilmesi için 1000 hakim ve savcı ilaveten görevlendirilmiş, delillerin ivedilikle toplanması için mimar, inşaat mühendislerinden oluşan 984 bilirkişi bölgeye sevk edilmiş, vefat eden vatandaşlarımızın DNA ve kimlik tespitleri için 538 adli tıp uzmanı görevlendirilmiştir." dedi.
Kardeş adliye projesi kapsamında 8 bin 951 adliye personelinin bölgeye gönderildiğini ve yargı hizmetlerine destek olduklarını ifade eden Tunç, CEKUT ekiplerinin de arama-kurtarma faaliyetlerine katıldığını hatırlattı.
"Bakanlığımıza ait tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmıştır." diyen Tunç,
depremden etkilenen illerdeki Adalet Bakanlığına bağlı 108 hizmet binası ile 89 lojman binasının hasar tespitlerinin ivedi şekilde yapıldığını söyledi.
Depremde 15 adliye binasının ağır hasar gördüğünü ifade eden Tunç, "Depremden etkilenen Malatya adalet binasının ihalesini gerçekleştirdik." dedi.
Adana-Karataş, Adıyaman-Besni, Hatay-Samandağ, Şanlıurfa-Birecik, Şanlıurfa-Suruç, Şanlıurfa-Viranşehir ve Şanlıurfa Ek adalet binalarının ihale işlemlerinin ise devam ettiğini dile getiren Tunç, bölgedeki diğer ihtiyaçlara ilişkin çalışmalarında sürdüğünü kaydetti.
Bakan Tunç, "Tüm bunların yanında depremde hasar gören adalet binalarımız için tadilat, lojistik, ikmal ve diğer hizmetler için Bakanlık olarak Ekim ayı itibarıyla 531 milyon 309 bin 755 lira harcama gerçekleştirdik." ifadelerini kullandı.
- Deprem bölgesinde 131 yeni mahkeme kuruldu
"Deprem nedeniyle yargının iş yükünün arttığının ve önümüzdeki süreçte de artmaya devam edeceğinin farkındayız" diyen Tunç, "Bu çerçevede yapmış olduğumuz analize dayalı olarak deprem bölgesinde şimdiye kadar toplamda 131 yeni mahkeme kurduk. Kurulan mahkemelerin; 2’si adli yargı istinaf, 2’si ise idari yargı istinaf dairesidir." şeklinde konuştu.
Deprem bölgesinde görev yapan hakim ve savcı sayısını da artırdıklarını kaydeden Tunç, son Kararname ile de bölgeye ilave 221 hakim ve savcı ataması gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Bakan Tunç, deprem bölgesindeki bazı idari davaların daha hızlı sonuçlandırılmasına yönelik düzenlemeyi içeren 7471 sayılı Kanun'un 9 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
- 2017'den bugüne 945 bin "soruşturmaya yer yok" kararı
Adalet Bakanı Tunç, soruşturma ile başlayan kovuşturma ile devam eden ve infaz aşamasıyla sona eren ceza adalet sisteminin, günümüz insan hakları anlayışıyla uyumlu hale getirilmesi ve sistemin geliştirilmesine yönelik önemli iyileştirmeler yapıldığını belirtti.
Bu kapsamda 2017'de lekelenmeme hakkı doğrultusunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verilebilmesi imkanının getirildiğini ifade eden Tunç, "Böylelikle hiç kimsenin haksız, temelsiz ve yersiz suçlamalara muhatap olmamasını sağladık. Bu çerçevede 2017’den itibaren 945 bin SYOK kararı verilmiştir." dedi.
Bakan Tunç, ifade almaya yönelik yakalama kararı nedeniyle oluşan mağduriyeti gidermek amacıyla da vatandaşlara taahhütle serbest kalma imkanı getirildiğini anımsatarak, "Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar 234 bin 647 vatandaşımız taahhüt vererek serbest kalmıştır." diye konuştu.
İstanbul Havalimanı'na kurulan adliyeye ilişkin de bilgi veren Tunç, "11 Şubat 2020 tarihinden itibaren İstanbul Havalimanı'nda toplam 42 bin işlem yapılmıştır." ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, tutuklamanın bir cezalandırma aracı olmadığını, ceza soruşturma ve kovuşturmalarının etkinliğinin temini için düzenlenmiş bir koruma tedbiri olduğunu anımsattı.
Son 21 yılda Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişikliklerle tutuklamada "somut delil kriteri ile soruşturma ve kovuşturma aşamaları için ayrı ayrı azami tutukluluk süreleri getirildiğini" aktaran Tunç, "2002 yılında cezaevlerinde bulunanların yüzde 41'i tutuklu iken bu oran bugün itibarıyla yüzde 16,21’e düşmüştür." dedi.
- "Kadına şiddetin önlenmesi noktasında uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz"
Adalet Bakanı Tunç, çocuk adaleti sisteminin, onarıcı adalet yaklaşımıyla yeniden yapılandırılması adına sürdürülen çalışmalardan en önemlilerinden birinin adli görüşme odaları olduğunu, 81 il ve 162 adliyede 169 adli görüşme odası bulunduğunu söyledi.
Adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerinin sayısının ise 167 olduğunu aktaran Tunç, Çocuk Adalet Merkezleri'nin de ilk olarak Erzurum'da faaliyete geçtiğini kaydetti. Tunç, "Gaziantep’te ise çocuk adalet merkezi oluşturulması için Büyükşehir Belediyesi ile protokol imzalanmış olup merkezin kurulumuna ilişkin çalışmalar devam etmektedir." diye konuştu.
Çocuk tesliminin icra yoluyla yapılması usulünü kaldırdıklarını anımsatan Tunç, "792 çocuk görüşme merkezinde bugüne kadar 19 bin 940 dosyada 127 bin 732 çocuk teslimi ve kişisel ilişki kurulmasına dair işlem gerçekleştirilmiştir." dedi.
Kadına yönelik şiddete karşı da birçok tedbir alındığını ifade eden Tunç, "Kadına şiddetin önlenmesi noktasında mevzuatımızdaki değişiklikleri önemsiyoruz ve uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi eğitim görüyor"
Adalet Bakanı Tunç, ceza adaleti sisteminin önemli bir parçasını infaz sistemi oluşturduğunu, sistemin amacının suçluların özgürlüğünü kısıtlamak değil, yeniden topluma kazandırmak olduğunu söyledi.
"Yapılan çalışmalarla uluslararası standartlara uygun bir ceza infaz sistemi oluşturduk." ifadelerini kullanan Tunç, fiziki şartları yeterli olmayan cezaevlerinin kapatıldığını belirtti.
Ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklulara yönelik psiko-sosyal müdahale programı uygulandığı bilgisini paylaşan Tunç, öte yandan ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların eğitim faaliyetlerini sürdürmelerinin de kolaylaştırıldığını dile getirdi.
Bakan Tunç, "Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi ilkokuldan doktoraya kadar öğrenim görmektedir. ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığının sınav merkezi olan cezaevlerinde 162 bin 838 kişi sınava girmiştir. Cezaevlerinde 4 çok programlı lise, 39 da mesleki eğitim merkezi bulunmaktadır. Buralardan mezun olan hükümlüler tahliye olduklarında ellerinde meslek sahibi olarak tahliye olmaktadırlar." ifadelerini kullandı.
Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP) kapsamında, ceza infaz kurumlarında ilk defa görüntülü görüşme uygulamasının hayata geçirildiğini belirten Tunç, "Bu projeyi e-Doktor, e-Mektup uygulamalarıyla da geliştirdik. Sistem üzerinden bugüne kadar 130 milyona yakın görüntülü ve sesli görüşme gerçekleştirilmiştir." diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin sunum yapan Tunç, nüfus, ekonomik ilişkiler ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak yargının iş yükünün her geçen gün arttığını söyledi.
Yargı teşkilatının kapasitesini güçlendirmeye devam ettiklerini ifade eden Tunç, bu yıl kasım itibarıyla cumhuriyet başsavcılıklarında 5 milyon 895 bin 940, ilk derece mahkemelerinde 3 milyon 791 bin 842, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 213 bin 434 ve temyiz mahkemelerinde 571 bin 82 olmak üzere 11 milyon 472 bin 298 derdest dosya bulunduğunu belirtti.
Hakim ve savcı sayısına ilişkin verileri paylaşan Tunç, 2002'de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısını yüzde 155 artışla 23 bin 788'e çıkardıklarını aktardı. Bakan Tunç, 2002'de 1847 olan kadın hakim ve savcı sayısını ise yüzde 380 artışla 8 bin 859'a çıkardıklarını bildirdi.
Aynı artışı personel sayısında da gerçekleştirdiklerini ifade eden Tunç, 2002'de 51 bin 681 olan personel sayısını, yüzde 220 artışla 165 bin 31'e çıkarttıklarını dile getirdi.
Vatandaşların davalarının bir an önce görülmesi için mahkeme sayılarında da önemli artış sağladıklarını aktaran Bakan Tunç, 2002'de adli yargıda 3 bin 581 olan mahkeme sayısını yüzde 98 artışla 7 bin 118'e çıkardıklarını kaydetti. Tunç, idari yargıda ise 146 olan mahkeme sayısını 221'e yükselterek yüzde 51 artış sağladıklarını anlattı.
İhtisas mahkemelerinin sayısını da artırdıklarını bildiren Tunç, 2002'de 986 olan ihtisas mahkemesi sayısının yüzde 64 artışla 1615'e çıktığını belirtti.
- Yargıda hedef süre uygulaması
Bakan Tunç, yargılamaların makul sürede tamamlanmasına yönelik çalışmalara da değinerek, "Bu konuda gerçekleştirdiğimiz önemli çalışmalardan biri de yargıda hedef süre uygulamasıdır. Hedef süre uygulamasıyla amacımız, makul sürede yargılama hakkını daha etkin korumaktır." dedi.
Bakan Tunç, 2021'de Adli Tıp Kurumunda da hedef süre uygulamasına geçtiklerini, bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinde hedef süre uygulamasına yönelik çalışmaları sürdürdüklerini dile getirdi.
Nitelikli adalet hizmetinin ancak iyi yetişmiş hukukçularla mümkün olduğunu ifade eden Tunç, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz üzere Yükseköğretim Kurulu tarafından hukuk fakültelerine girişte aranan başarı sıralama ölçütü 190 binden 125 bine yükseltilmiştir. Diğer yandan 12. Kalkınma Planı'nda da hukuk eğitiminin kalitesinin önemine değinilmiştir. Planda hukuk fakültelerine girişte aranan başarı sıralamasının aşamalı olarak yükseltilmesi hedefine yer verilmiştir.
Önümüzdeki süreçte Yükseköğretim Kurulumuzla işbirliği halinde hukuk eğitiminin niteliğinin artırılması için hukuk eğitiminin modeli ve okutulan müfredat üzerinde de çalışmalar yapma kararlılığındayız."
Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'na ilişkin bilgi veren Tunç, bu sınavın hem mesleki niteliği hem de hukuk eğitimin kalitesini arttıracağını ifade etti.
- "Müstakil adalet sarayı sayısını 366'ya yükselttik"
Adalet hizmetlerinin fiziki ve teknik altyapısının güçlendirilmesine önem verdiklerini belirten Tunç, "Bir yandan modern binalar inşa ederken, diğer yandan güncel teknolojileri ve bilişim sistemlerini adalet teşkilatımızın hizmetine sunuyoruz." dedi.
Tunç, 2002'de 78 müstakil adalet sarayı bulunduğunu, bu sayıyı 366'ya yükselttiklerini söyledi. Tunç, 2002 yılı itibarıyla 569 bin 59 metrekare olan kapalı alan miktarını 6 milyon metrekareye ulaştırdıklarını ifade etti.
Yeni hizmet binalarının inşaatına yönelik çalışmaları sürdüreceklerini bildiren Tunç, "Amacımız, öncelikle deprem bölgesinin fiziki altyapısını yeni binalar inşa ederek yenilemektir. Aynı anda büyükşehirler başta olmak üzere, henüz yeni adliye inşa edilmeyen yerlerdeki projeleri de tamamlayacağız. 662 bin 610 metrekare kapalı alana sahip olacak Ankara Adliyesi'nin ihale sürecini başlattık. Önümüzdeki günlerde ihaleye çıkıyoruz." şeklinde konuştu.
Bu yıl 7 hizmet binasının inşaat ihalesini gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, 2024 yılı yatırımı programına 145 hizmet binası, 6 adli tıp, 34 ceza infaz kurumu, 2 denetimli serbestlik binası, 1 personel eğitim merkezi ve 78 mahalde toplam 3 bin 408 dairelik lojman yapılması için teklifte bulunduklarını söyledi.
- "5 milyar 206 milyon lira tasarruf sağladık"
Bakan Yılmaz Tunç, 2002'de 25 ilde adli tıp hizmeti verilebildiğini, AK Parti hükümeti dönemindeki yatırımlarla tüm illerde adli tıp hizmeti sağlandığını kaydetti.
Tunç, Adli Tıp Kurumunun kapasitesinin güçlendirilmesi ve teknolojik altyapısının geliştirilmesi amacıyla çalışmalara önümüzdeki dönemde de devam edeceklerini söyledi.
Bakan Tunç, yargıda teknolojinin etkin kullanılmasına yönelik çalışmalara da değinerek, "Geride bıraktığımız süreçte yargı sistemine modern bilişim imkanlarını kazandırdık. Tüm adalet kurumlarını teknolojik altyapıyla donattık ve yargı kurumlarını bilişim ağıyla birbirine bağladık." dedi.
Tunç, avukatların kullanımına açılan e-Duruşma uygulamasıyla avukatların taraf oldukları farklı şehirlerdeki hukuk mahkemesi duruşmalarına seyahat etmeksizin, bürolarından elektronik ortamdan katılabildiklerini söyledi.
Yılmaz Tunç, "Vatandaşlarımız için hazırladığımız bir başka uygulama ise UYAP Vatandaş Mobil Uygulamasıdır. Uygulamayı kullanan kişi sayısı 140 bine yaklaşmıştır. Bunun yanında UYAP arabuluculuk, UYAP uzlaştırma, UYAP bilirkişilik ve UYAP kurum gibi farklı portallar da bulunmaktadır." şeklinde konuştu.
Ülke genelinde 2 bin 756 hukuk mahkemesinde e-Duruşma sisteminin kullanıldığını kaydeden Tunç, 2020'den bugüne kadar 1 milyon 239 bin 443 e-Duruşma yapıldığını ifade etti.
Bakan Tunç, e-Tebligat uygulamasıyla bugüne kadar 188 milyon tebligat yapılarak 5 milyar 206 milyon lira tasarruf sağladıklarını belirtti.
- "1 milyon 546 bin 226 dosyada uzlaşma sağlandı"
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan uzlaştırma müessesesine ilişkin bilgi veren Tunç, "Halihazırda 32 bin 478 uzlaştırmacı görev yapıyor. 1 Ocak 2017 tarihinden bugüne kadar 1 milyon 546 bin 226 dosyada uzlaşma sağlanmıştır. Söz konusu dönemde en az 5 milyon kişi uzlaşarak, uyuşmazlıklarını barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturmuştur. 2023 yılı içerisinde ise uzlaştırma müzakereleri tamamlanan 191 bin 855 dosya uzlaşma ile sonuçlanmıştır." diye konuştu.
Tunç, ihtiyari arabuluculuk uygulaması kapsamında bugüne kadar 1 milyon 773 bin 35 dosyanın çözüme kavuşturulduğunu söyledi.
Yılmaz Tunç, bazı ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk uygulamasının 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 298 bin 85 ticari uyuşmazlığın anlaşma ile sonuçlandığını kaydetti.
Tunç, tüketici uyuşmazlığında 117 bin 571 dosyanın anlaşma ile sonuçlandığını aktardı.
Avukatlık mesleğinin güçlendirilmesinin yargı politikasının önemli bir parçası olduğunu aktaran Tunç, bu kapsamda birçok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini söyledi.
Tunç, avukatların ekonomik koşullarının çözümü konusunda çalışmaların devam etiğini belirterek, "Bu amaçla asgari ücret tarifelerinin üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe giren 2023-2024 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile avukatlarımızın bu alandaki ihtiyaç ve taleplerini karşılamış olduk." dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde Adalet Bakanlığına ayrılan bütçenin, adalet hizmetlerinin daha etkin bir şekilde sağlanabilmesi için yıllar içinde artırıldığını belirten Tunç, "2002 yılında bakanlığımız bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içerisindeki payı yüzde 0,83 iken, bu oran 2024 yılı teklifinde yüzde 1,67'ye yükselmiştir." diye konuştu.
2024 yılı teklifinde Adalet Bakanlığına tahsisi öngörülen toplam bütçenin 198 milyar 703 milyon 54 bin lira olduğunu aktaran Tunç, bakanlığın 2022 Yılı Kesin Hesabına ilişkin de bilgi verdi.
Tunç, bakanlığın 2024 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diledi.
Adalet Bakanlığının 2024 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde milletvekilleri görüşlerini dile getirdi.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, davaların bitmediğini, istinaftaki dosyaların sonuçlanmadığını öne sürdü.
Damga vergisinin iptaline ilişkin bir firmanın dava açtığını anlatan Şahin, aynı konuda mahkemelerin farklı karar verdiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu belirten Şahin, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararlarına ilişkin, "İki mahkeme arasında görüş ayrılığı görmüyoruz." dedi.
HEDEP Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, tutuklu ve hükümlülerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını savundu.
Cezaevlerinde içme suyu sorunu yaşandığını ileri süren Bozdağ, bu konuda verdikleri soru önergelerine cevap verilmediğini söyledi.
CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, demokrasinin, hukuk ve adalet üzerinde yükseleceğini kaydetti.
Avukatların bazı taleplerinin bulunduğunu aktaran Akay, şöyle konuştu:
"Avukatların, soruşturma aşamasının uzamaması için delil toplama hakkının verilmesi talebi var. Avukatlar, noterlere devredilen yetkilerin bir kısmının kendilerine devredilmesini, Avrupa'da olduğu gibi 'aslı gibidir' işleminin yapılabilmesinin önünün açılmasını bekliyor. Avukatların, ödedikleri KDV oranlarının indirilmesi talebi var."
- "Tarafsız ve bağımsız yargı düzeninin tesis edilmesi sağlanmıştır"
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, güçlünün değil haklının korunmasının devletin temel görevlerinden olduğunu vurguladı.
Hukuk ve yargı sisteminde köklü düzenlemeler yapıldığına işaret eden Aksu, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle daha demokratik ve adil, tarafsız ve bağımsız yargı düzeninin tesis edilmesi sağlanmıştır. 16 Nisan 2017 halk oylamasında kabul edilen anayasa değişikliği ile yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığı da anayasal kural haline getirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle başlatılan idari yapıdaki değişimin sistemin özüne ve ruhuna uygun demokratik, katılımcı ve kapsayıcı yeni anayasa ile taçlandırılması gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde hak ve özgürlükleri öne çıkaracak yeni anayasa yapmak öncelikli hedeflerimizdendir."
İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban, vatandaş odaklı kalite yönetimi anlayışının hukukta da uygulanmasına ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
İyi yönetilen adalet sisteminin kamu hizmetlerinin kalitesini artıracağına işaret eden Gürban, adalet alanındaki reform ve uygulamaların tüm devlet mekanizmalarında hissedileceğini belirtti.
Gürban, "Adalet yönetiminde yeni teknolojilerden yararlanılması yeni ivmeler kazandıracak, adli süreçlerde etkinlik ve verimlilik artışına yol açacaktır." diye konuştu.
- "En büyük dayanağımız milletimizin iradesidir"
AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, Türkiye Yüzyılı'nı adaletin de yüzyılı yapmak için çalışacaklarını belirtti.
Yargıda reform sürecinin kesintisiz sürdüğünü ifade eden Kırkpınar, 2002'de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısının 24 bini geçtiğini, adalet teşkilatındaki personel sayısının ise 200 bine yaklaştığını söyledi.
Yaşar Kırkpınar, Meclis'in kapısına kilit vurulduğu, milletvekillerinin istiskale maruz bırakıldığı, başbakanların, bakanların idam sehpasına gönderildiği dönemlerin geride kaldığını vurguladı.
Yapılan düzenlemelerle temel hak ve hürriyetleri daha fazla güvence alındığını aktaran Kırkpınar, şöyle devam etti:
"Tek gayemiz, milletimizin devletine olan güveninin zedelenmemesi, hukukun üstünlüğü ilkesine halel getirilmemesidir. Yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla en önemlisi de milletimizle birlikte, hepimizin en büyük teminatı ve güvencesi olan adaleti daha da güçlendireceğiz. Her zamanki gibi en büyük dayanağımız ve güven kaynağımız yüz yıllardır farklılıklarını zenginliğe dönüştürerek bu toprakları vatan kılan milletimizin derin ve engin iradesidir."
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmadığını savundu.
İşkence ve kötü muamelenin sorgulanmadığını ileri süren Yeneroğlu, vatandaşların adalet talebinin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.
- Komisyon Başkanı Muş'tan HEDEP'li Cupolo'ya tepki
HEDEP Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, Türkiye'nin Suriye'de terör operasyonları yürüttüğü bölgelere "işgal edilen yerler" demesi üzerine Komisyon Başkanı Mehmet Muş, "Siz Suriye'nin değil, Türkiye'nin milletvekilisiniz. İstediğinizi söylüyorsunuz, yalan yanlış, senaryo uyduruyorsunuz. Siz Türkiye'den haklarınızı alıyorsunuz, buranın vatandaşısınız, buranın parlamentosunda oturuyorsunuz ve bu ülkeye 'işgalci' diyorsunuz, 'Suriye'de işgal ettiği topraklar' diyorsunuz. Kendi kendinize uydurmuşsunuz bir şey." karşılığını verdi.
Türkiye'nin güneyinde PYD'nin bulunduğunu ve ABD tarafından yerleştirildiğini ifade eden Muş, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili PYD'nin haklarını savunuyor ve kendi ülkesini işgalci olarak nitelendiriyor. Asla kabul edilemez. Çok kötü bir ifade. Komisyon Başkanı olarak bu ülkenin menfaatlerini savunmaya devam edeceğim. Ama bir Türkiye Cumhuriyeti milletvekilinin kendi ülkesini işgalci tanımlayıp, Suriye'de bulunan terör örgütünün menfaatlerini savunması kadar yüz kızartıcı bir şey duymadım. Yazıklar olsun. Ettiğiniz yemini de size hatırlatıyorum."
Bu sırada AK Parti ve HEDEP milletvekilleri arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
