2006-04-12 - 15:20
ANAVATAN PARTİSİ GRUP TOPLANTISI?
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Cüneyd Zapsu'nun, ABD'deki temasları sırasında basına yansıyan açıklamalarını, ''Kullanılması teklif edilen milletimizin samimi hissiyatı, değerleri, dinidir, inançlarıdır. Kullanılması teklif edilen, Başbakan değildir'' dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı Cüneyd Zapsu ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin, ABD'de yönetime yakın düşünce kuruluşlarıyla yaptıkları temasları ve basına yansıyan açıklamalarını değerlendirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı hakkında, ''Bu adamın, inançları var. Bu inançları dolayısıyla kendi halkı ve İslam dünyası üzerinde bir kredisi var. Bu adamı devirmek, süpürmek yerine, kullanın'' denildiğini ifade eden Mumcu, bunu, Erdoğan'ın ''özel asistanı ve veri koordinatörü'' Zapsu'nun söylediğini kaydetti.

ANAP Genel Başkanı Mumcu:
''Biz, buna seyirci kalamayız. Çünkü söz konusu edilen kişi kendi kişiliğinden ibaret bir Tayyip Erdoğan olsaydı, isteyen kendisini kullandırır, isteyen kullandırmaz. Bu, bizi hiç ilgilendirmezdi. Ama bu kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı ve bu kişi Türk
Milleti'nin özellikle inançları ve değerleri dolayısıyla kendisine tanıdığı krediyle birlikte, sadece Türk Milleti'nin değil İslam aleminin de inançları ve değerleri dolayısıyla kendisine duyulan güven üzerinden teklif edilen kişi... Yani kullanılması teklif edilen, milletimizin samimi hissiyatı, değerleri, dinidir, inançlarıdır. Kullanılması teklif edilen, Başbakan değildir'' dedi.

Şahsiyetli dış politika izleneceği yönünde söz verildiğini, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade eden Mumcu, ''Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet adamı bu kadar aşağılanmamıştır. Bu aşağılanmadan dolayı sevinecek değiliz. Kahroluyoruz, üzülüyoruz.
Çünkü aşağılanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı, bizim başbakanımız'' dedi.

''Haysiyetli, onurlu duruşu olan politikacıların bu duruma derhal tepki göstermesi gerekirdi'' diyen Mumcu, ''Milletine heybetli duran Başbakan Erdoğan'ın, yurtdışındaki muhatapları karşısında hürmetli durduğunu'' ileri sürdü.

İktidarın, uluslararası ilişkilere saplantılı baktığını savunan ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu, şöyle konuştu: ''Çünkü zihniyetleri, daha çocukluk çağlarından beri dünyayı
yöneten bir karanlık komplo merkezi fikriyle doldurulmuş olduğu için, açıkça söyleyeyim; Siyonizm fikriyle bir şizofreniye maruz bırakıldıkları için, 'dünyanın her tarafını Siyonistler kuşatmış vaziyetteler, gizli gözlerle bize bakıyorlar, dokunduklarında bir düğmeyle her şeyi alt üst edebilirler' saplantısıyla büyüdükleri için, dünyaya böyle bakıyorlar... Yani kullanmak veya kullanılmak, bütün mesele bu... Hükümetin dünyaya bakışı bu. İçerde milleti kullanın,
dışarıda kendinizi kullandırın. Böylece bir kullanma, kullandırma dengesi içinde iktidarda durun. Bu şartlar altında bu ülke nereye gidebilir.''


Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''İnsanların, paralarıyla birlikte ömürlerini çalan holdinglerin üstüne niye gitmiyorsunuz? Ben söyleyeyim, çünkü ortasındasınız'' dedi.

Mumcu, partisinin grup toplantısında, yoksuzluk ve yoksullukla mücadele edeceklerini söyleyenlerin millet tarafından iktidara getirildiğini belirterek, iktidara büyük fırsat verildiğini söyledi. ''İktidar yandaşı olup kesesini dolduran'' anlayışla din ticareti yapanlara, Türkiye muhafazakarlarına seslendiğini kaydeden Mumcu, ''Demokrasi, insan hakları nasıl gelecek? Ne oldu sizin inançlarınıza? Ne oldu sizin cuma eylemlerinize? İktidar nimetleri sizi avutmaya yetti mi?'' diye konuştu.

2002 yılında milletle, yasaklara karşı hakiki mücadele edeceğini söyleyenlerle beraber olduğunu vurgulayan Mumcu, ''Sonunda milletin imanını paketleyip işporta haline getirdiniz'' dedi.

Erkan Mumcu, yurtdışında yaşayan vatandaşlardan para toplayan holdinglere değindi. ''Bu holdinglerin, Kombassan'ın üstüne niye gitmiyorsunuz?'' diye soran Mumcu, şöyle devam etti:

''İnsanların, parasıyla birlikte ömrünü çalan holdinglerin üstüne niye gitmiyorsunuz? Ben söyleyeyim, çünkü ortasındasınız. Çünkü gittiğiniz yerde kendinizi bulacaksınız, seyahatlerinize harcanan paraları göreceksiniz. Ahirette zaten bunlar sorulacak ama bu dünyada bunun hesabını ben sizden soracağım. Ben 'hesap soracağım' dedikçe kuduruyorlar. Turizm Bakanlığı'nı lime lime ediyorlar. Sizden korkan, sizin gibi olsun.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terörle mücadeleye ilişkin ''Silah bırakılırsa, karşısına bir muhatap alacağını'' söylediğini ileri süren Mumcu, ''Müzakereye çağrı meselesinin nasıl algılandığı önemlidir'' dedi. Mumcu, Erdoğan'a ''Kimi çağırdın? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendi ülkesinin egemenliği sorununu çözmek için mutlaka masaya oturup, muhatap mı alınmalı?'' diye sordu. Sorunun terörden ibaret görülmesi nedeniyle 30 yıldır
çözülemediğini belirten Mumcu, ''Sorun, güvenlik güçlerine havale edilip, siyaset bunun dışında tutuldu. Elbette eylemlere karşı koyacağız ama terörle mücadelede düzenli orduya gerek yok. 25 yılda ödenen ağır bedellerde büyük hatalar vardır. Terörün beslendiği bir sorun alanı var. Bu sorun alanı, sadece Doğu veya Güneydoğu bölgelerinde değil, Türkiye'nin tamamında var'' diye konuştu. Erkan Mumcu, bitmeyen kavganın kökeninde; her vatandaşın üstün haklarla donatılmış ve sistemin efendisi olarak görülmemesi olduğunu bildirdi.

Anavatan Genel Başkanı Mumcu, sosyal güvenlik reformu olarak sunulan tasarılarla, sistemin daha da geriye götürülmeye çalışıldığını ileri sürdü. ''3 sakat bir araya getirilip, sağlam bir şey yapıldığı sanılıyor'' diyen Mumcu, özel teşvikli bölgeler oluşturulması gerektiğini, uygun potansiyel bulunan yerlerin teşvik edilmesi gerektiğini savundu. Bir otomobil reklamını hatırlatan Mumcu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''İktidarın hakkını ver, hakkını... Hakiki siyasete davet ediyoruz. Yapamıyorsanız emaneti sahibine iade edin ama ihanet etmeyin. Millet, emaneti ehline vereceği günleri tespih çeker gibi bekliyor, az kaldı. İstediğiniz kadar anket oyunu oynayın. Millet, oyunun büyüğünü, Alidibo gibi size gösterecektir. Giderayak, çoğunlunuz varken gelin Anayasa'yı değiştirelim. Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi bir çıkış yoludur. Türkiye'nin bütünlüğü bakımından önemli bir anahtardır. Cumhurbaşkanı'nı, 2 turlu seçimle halka seçtirelim. YÖK reformunu, bilgi ekonomisi temelli kalkınma için çıkaralım. Meslek lisesi mezunlarının gözyaşını dindirelim.''