2006-05-11 - 16:13
DIŞİŞLERİ BAKANI GÜL: ''(SELANİK'TEKİ DEFTERE YAZILANLARA İLİŞKİN) YAZILANLAR SAVUNULACAK BİR ŞEY DEĞİLDİR. BÖYLE BİR ŞEYİ SAVUNMAK BİLE GERÇEKTEN ÜZÜCÜ''
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa, terörle mücadele konusunda koordinasyon sağlama görevi verilmesine ilişkin tasarının maddelerinin görüşülmesine başlandı.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Atatürk'ün Selanik'teki evinde bulunan
deftere yazılanlara ilişkin ''Yazılanlar, savunulacak bir şey değildir. Böyle bir şeyi savunmak bile gerçekten üzücü'' dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa, terörle mücadele konusunda koordinasyon sağlama görevi verilmesine ilişkin tasarının
maddelerinin görüşülmesine başlandı.

CHP Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü, AK Parti'nin güvenlik politikasının zafiyet içinde olduğunu öne sürdü. Büyük kentlerin,
ABD'nin ''geceleri sokağa çıkmayın'' denilen bazı kentler konumuna geldiğini savunan Tütüncü, kap-kaç ve hırsızlık gibi olayların büyük
kentlerden orta büyüklükteki kentlere doğru yöneldiğini öne sürdü.

Tütüncü, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'e, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk'ün Selanik'teki evinde
bulunan defterden bir sayfasını yırtarak aldığına'' ilişkin iddiaları gündeme getirerek, ''82 yaşında bir adamı anasından doğduğuna pişman
edeceğiz'' denildiğini ifade etti. Tütüncü, ''Ettirmeyeceğiz, ona sahip çıkacağız'' dedi.

Komisyon üyelerinin sorularını cevaplandıran Gül, Selanik'teki deftere ''uşak, satılmış, kafir, hırsız, hain'' gibi cümlelerin
konmasını herkesin kınaması gerektiğini belirtti.

Yazanın kim olduğuna bakmadığını, 82 yaşındaki kişinin belki de ne yazdığının farkında olmadığını ifade eden Gül, ''Yazılanlar,
savunulacak bir şey değildir. Böyle bir şeyi savunmak bile gerçekten üzücü. Bu tip defterlere çok saygı duyulması gerekir. Hepinizi,
herkesi buna davet ediyorum. Orada yazılı kelimeleri kimse hoş görmemeli'' dedi.

Gül'ün konuşmasını kesen CHP'li bazı milletvekilleri ''O kelimeler 'al ananı git' demekten daha az mı kaba? 'Atatürk deccaldir' diyen
anlayıştan daha mı yanlış? Başbakanın o yazıyı görmezden gelmesi, yetkilileri uyarması gerekirdi'' diye tepki gösterdiler.

Abdullah Gül, ''(Ben muhalefet partili biri olarak görseydim alırdım) derseniz daha doğru olurdu. Deniz Baykal'a böyle bir yazı
yazılmış olsa onu oradan alırım... Herhangi bir yerde, CHP'ye karşı böyle bir yazı görsem alırım. Bunların kimseye faydası yok'' dedi.

Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa, terörle mücadele konusunda koordinasyon sağlama görevi verilmesine ilişkin
tasarının maddelerinin görüşülmesi sırasında komisyon üyelerinin sorularını yanıtladı.

Abdullah Gül, Başbakanlığın koordinasyon makamı olduğunu belirterek, hükümetin ilk icraatı olarak, Başbakanlığa bağlı icracı
kurumları, ilgili bakanlıklara verdiklerini anlattı.

''Başbakanlık, hastane koridorları gibiydi'' diyen Bakan Gül, ''Uzun yılların kötü birikimi vardı. Büyük cesaretle, birçok kurumu
ilgili bakanlığa verdik. Düzenlemeyle yeni kadro almıyor, mevcutları bile veriyoruz'' dedi.

Oluşturulacak Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün, icracı bir kurum olmayacağını belirten Gül, ''Şüphesiz, dinamik süreçte bazı kurumlar
ömrünü tamamlayabiliyor. Düzenlememiz, Türkiye'nin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak içindir. Terörün en büyük tehlike olduğunu
hepimiz biliyoruz. Konuyla ilgili gerekli araştırmaların yapılması, strateji belirlenmesi ihtiyacı vardır. Oluşturulacak koordinasyonda,
devlet nizamı içinde kimin kimden talimat alacağı, kimin kimle muhatap olacağı bellidir. Kaygılara gerek yok. Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve ilgili bakanlıklar karar alacak, kurum sekreteryalık yapacak'' diye konuştu.

ASAYİŞ OLAYLARI...
Asayiş olaylarıyla ilgili birçok şikayetler olduğunu ve bazı olaylara şahit olduklarını anlatan Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Gül, olayların iyi tahlil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Olayların en aza indirilmesi için çalışmalar yapıldığını kaydeden Gül, polis sayısının nüfusla mukayese edilmesi halinde ''çok
yetersiz'' olduğunu ifade etti. Abdullah Gül, polisin daha çok güçlendirilmesi için adımlar atıldığını belirterek, ''Karşılaşılan sorunlar, hepimizin her dönem karşılaşacağı sorunlardır. Modernleşme oldukça, köyden kente akım oldukça, asayişte daha büyük sorunlarla karşılaşılır. Bunların tedbirleri, alınmaya devam ediyor. Kameralı takiple suçlular tespit ediliyor. İstihbarat teşkilatı, ihtiyacı olan teknik aletlerle donatılıyor'' dedi.

''TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER...''
''Asayiş sorunlarıyla en etkin mücadele, tabiki birinci görevimizdir'' diyen Gül, ''Vatandaşların en temel hakkı da aslında
budur. Çünkü, insanlar güvenlikten yoksun yaşarlarsa, diğer haklarını en iyi şekilde kullanamazlar'' diye konuştu.

Bir ülke için ekonomik güvenliğin de önemine değinen Gül, ''Hükümetimizin yaklaşımı; bir taraftan demokrasiyi daha fazla
güçlendireceğiz, temel hak ve özgürlükleri daha da geliştireceğiz. Ama diğer taraftan kanunlara, Anayasaya aykırı iş yapanlarla etkin
mücadele edeceğiz'' diye konuştu.

YABANCILARIN MÜLK EDİNMESİ VE YATIRIMLARI
Gül, ''yabancıların Türkiye'de toprak veya mülk edinme konularının gayet açık olduğunu'' ifade etti. Gül, çifte pasaport taşıyan
vatandaşlar ile Batı Trakya'da yaşayan soydaşların Türkiye'de aldıkları çeşitli gayrimenkuller olduğunu belirterek, ''Sanki
Türkiye'ye düşman olanlar mülk almış gibi algılanabilir'' dedi.

Özelleştirmeleri bilinçli yaptıklarını belirten Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, Yunanistan'dan Türkiye'ye 2.5 milyar
dolarlık yatırım yapılmasına da sevindiklerini söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisine sahip ülke konumuna geldiğini vurgulayan Gül, ''Türkiye'yi, güvenli bir ülke olarak
görmüşler ki Yunanlı bile 2.5 milyar dolar yatırım yaptı. Yatırımları dikkatli takip etmek lazım. Gelme amaçlarında mı çalışıyorlar, yoksa
başka amaçlarda mı yatırım yaptıkları çok iyi takip ediliyor'' diye konuştu.

Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa, terörle mücadele konusunda koordinasyon sağlama görevi verilmesine ilişkin tasarının
tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından maddelerine geçildi.

CHP'li üyelerin, TMY Tasarısı'na yönelik eleştirilerini yanıtlayan Gül, tasarının, temel hak ve özgürlükler ile demokratik standartlarda
gelinen noktadan asla geri götürmeyeceğini söyledi. Gül, ''Demokratik haklar kısıtlandıkça, teröre ve teröristlere yardımcı olursunuz.
Terörü, tek başına demokrasi ile yok edemezsiniz ama demokrasi ile teröristlerin kötü niyetlerini izole edersiniz. Onları izole edince,
mücadele daha iyi olur. Siz, temel hak ve özgürlükleri kısıtlarsanız, o zaman bütün vatandaşlarımızı rahatsız edersiniz. O zaman terör
örgütlerinin arzuladığı ortam ortaya çıkar'' diye konuştu.

Bazı suçların cebir ve şiddet yoluyla ve terör amacıyla işlenmesi durumunda, TMY kapsamında değerlendirileceğini ifade eden Gül,
''Tenkit etmek, kritik etmek, Türkiye'deki tartışma ortamını zedelemek bizim düşündüğümüz konular değildir. Bunlarda asla geriye gidiş söz
konusu olmayacaktır. İnsanlar barışçı amaçla, çok iyi niyetle en aykırı fikirlerle konuşabilirler ve konuşmaları gerekir'' dedi.

''ÖCALAN'IN YARARLANMASI SÖZ KONUSU DEĞİL''
TMY Tasarısı'nın ''etkin pişmanlık'' hükmünü düzenleyen ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın da yararlanacağı iddia edilen 6.
maddesine yönelik CHP'li üyelerin eleştirileri üzerine Gül, bazı şeylerin ''çok iyi, samimi kaygılarla'' ifade edilebileceğini, iyi bir
siyaset yapmak için de konuşulabileceğini söyledi.

Gül, Öcalan'ın, hüküm giydiği suçun niteliği ve yargılanma sürecinin bitmiş olması nedeniyle, tasarının 6. maddesinden
yararlanmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

Silahlı, silahsız, insanları kazanma, örgütü çözme ve dağıtma gibi terörle mücadelenin 40 yolu olduğunu belirten Gül, tasarının, suç
işlememiş, adam öldürmemiş, insan yaralamamış ve nedamet duygusu içinde olan kişileri, örgütten koparmayı amaçladığını kaydetti.

TERÖRLE YAŞAMA DÖNEMİ
Gül, ''Terör, sadece Türkiye'nin meselesi değildir'' diyerek, terörün, Washington, New York, Londra, Madrid, Bali adaları ve
İstanbul'da da olduğunu söyledi. Gül, ''Önümüzdeki dönem, terörle yaşama dönemidir. Bu tedbirler sonuna kadar alınacaktır. Bu konularda
hepimizin sıkı durması gerekiyor. Popülist siyaseti bir kenara bırakıp, katkı yapmamız lazım. Olmayan şeyleri, getirmeyelim siyaset
açısından... Bu, günlük siyasete alet etmememiz gereken en önemli konulardan birisidir'' diye konuştu.

''TASARI, MECLİSTE OLGUNLAŞACAK''
TMY Tasarısı'nın Mecliste olgunlaşacağını belirten Gül, ''Hükümetin gönderdiği tasarı, 'kılına dokunulmadan çıkarılacak' diye
bir anlayış olursa, o zaman demokrasiden ve yasama organından bahsedilmez'' dedi.

Gül, tasarının 6. maddesiyle ilgili hükümetin görüşünün belli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Ama bu, kanun yapma sürecinde herkesin katkısıyla değişebilir, farklı şekil alabilir, farklı kelimeler eklenebilir. Daha varsa
kaygılar, giderici olabilir. Bizim, 'bunun kılını elletmeyiz, bu tasarı kesinlikle nasıl geldiyse öyle çıkacak' diye bir anlayışımız
yok. Kendi partimize böyle bir talimatımız da yok. Böyle bir şey olamaz. Çünkü o demokrasiye, Meclise olan saygınlığımızı zedeler.''

''ALT KOMİSYONU BOYKOT ETMEK, DOĞRU DEĞİL''
Gül, kolaycılığa asla kaçmadıklarını belirterek, CHP'li üyelere, ''Kolaycılığa, siz katılmayarak kaçarsınız. Görüşlerinizi,
kaygılarınızı kanun yapılma sürecinde ortaya koyacaksınız. Bunlar dikkate alınmazsa, sonunda 'biz söyleyeceğimizi söyledik' dersiniz''
diye seslendi.

Terör gibi önemli konularda particilik olmayacağını belirten Gül, siyasi partilerin, tasarılarla ilgili katkıları ortaya koyacakları alt
komisyonları boykot etmelerinin doğru olmadığını söyledi.

BİR BANKA DAHA
Dışişleri Bakanı Gül, Yunan bankalarının Türkiye'de banka alması konusunda, CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş'in yönelttiği
eleştirileri yanıtlarken, Türk sermayesinin de Yunanistan'da banka alabileceğini söyledi. Yunan sermayesinin, Türkiye'de bir banka daha
almasının söz konusu olduğunu ifade eden Gül, ''Bunlardan korkmamak lazım. Yunan halkının tasarruf ettiği para, Türkiye'ye geliyor. O
bankanın 2.5 milyar dolarının erimemesi için iyi çalışması gerekir. O da Türkiye'deki şirketlere, yatırımcılara finans sağlamasıyla mümkün
olabilir'' diye konuştu.