2014-11-05 - 10:49
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumların 2015 yılı bütçeleri kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlığa bağlı ve ilgili bazı kurumların 2015 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.
Komisyon'da bugünkü ilk oturumda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu ile Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği bütçeleri ele alınıyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Yalçın Akdoğan, sunuşları öncesinde milletvekilleriyle tokalaştı. Akdoğan, HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ile ayaküstü sohbet etti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Myanmar, Filistin ve en son Irak'ta yaşanan hadiseler esnasında ortaya çıkan insani krizler sonrası TİKA bölgeye intikal eden ilk kuruluşlardan biri oldu" dedi.
Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı?nın bütçelerine ilişkin sunumda, 2012 yılında TİKA'nın yurt dışındaki koordinasyon ofisi sayısının 12 iken bugün bu rakamın 40'ın üzerine çıktığını, TİKA'nın şu an 5 kıta ve 120'den fazla ülkede faaliyet gerçekleştirdiğini belirtti.
TİKA'nın çalışma coğrafyasının her geçen gün genişlediğini ve sahra altı Afrika, Latin Amerika, Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerin somut işbirliğine dayalı olarak genişletildiğini aktaran Kurtulmuş, kurumun krizler esnasında hızlı hareket etme kabiliyetine sahip olduğunu ifade etti.
"Myanmar, Filistin ve en son Irak'ta yaşanan hadiseler esnasında ortaya çıkan insani krizler sonrası TİKA bölgeye intikal eden ilk kuruluşlardan biri oldu" diyen Kurtulmuş, altyapı, sağlık, eğitim, tarım, sağlıklı içme suyu temini gibi pek çok alanda TİKA'nın gerçekleştirdiği projelerle Gazzelilerin nefes alıp vermesine vesile olduğunu vurguladı.
Yapılan insani yardımlara da değinen Kurtulmuş, 2013 yılında gerçekleşen 3.3 milyon dolarlık resmi kalkınma yardımlarının yüzde 49'unu insani yardımların oluşturduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Merkezi Londra'da olan Kalkınma İnisiyatifleri adlı bağımsız kuruluşun Küresel İnsani Yardım Raporu'ndaki yardım miktarlarına göre Türkiye, ABD ve İngiltere'nin ardından üçüncü olmuştur. GSMH'ya göre ise Türkiye dünya birincisidir. TİKA yardımlarının bölgesel dağılımında Afrika yüzde 33.7 ile ilk sırada, Güney ve Orta Asya yüzde 21.83 ile ikinci sırada, Ortadoğu yüzde 21.74 ile üçünsü sırada, Balkanlar ve Doğu Avrupa yüzde 21.4 ile dördüncü sırada yer aldı. 2013 yılında gerçekleştirilen proje ve faaliyetlerin yüzde 45,5'i sağlık, yüzde 20.49 idari ve sivil toplum, yüzde 15.81 eğitim, yüzde 14.78 kültürel işbirliği ve restorasyon, yüzde 3.45 su ve su hijyeni ile ilgili konulardadır."
Eğitim alanında 2013 yılında 80 okul inşaat ve onarımı, 102 okul donanımı ve tefrişatı gerçekleştirildiğini belirten Kurtulmuş, sağlık alanında TİKA'nın yaptığı faaliyetlerle ilgili "1992-2002 yılları arasında TİKA'nın herhangi bir su kuyusu açma projesi yokken, 2002-2013 yılları arasında açılan su kuyusu sayısı toplamda 916'ya ulaştı. Bunlardan 263'ü Afganistan, 214'ü Nijer ve 160'ı Pakistan'da açılmıştır" ifadesini kullandı.
STK'larla işbirliği hakkında da bilgi veren Kurtulmuş, bu projelerden en çok Nijer, Somali, Filistin, Suriye ve Irak'ın yararlandığını söyledi. Kurtulmuş, Balkan coğrafyasındaki çok sayıdaki tarihi eserle ilgili yapılan çalışmaları anlatırken, kendisinin de katıldığı Makedonya ve Afganistan gezilerinden büyük haz aldığını, projelerin manevi değerinin de yüksek olduğunu bizzat gördüğünü ifade ederek, "TİKA ve diğer kuruluşların yapacağı gezilere milletvekili ve diğer arkadaşları davet ediyoruz. Gelin bu hazzı birlikte yaşayalım" dedi.
Kurtulmuş, 2104 bütçesinde 132 milyon 267 bin TL olan TİKA bütçesinin, 2015 bütçesinin yüzde 6.6'lık bir artışla 141 milyon 49 bin TL olmasının hedeflendiğini belirtti.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın çalışmalarına dair bilgi veren Kurtulmuş, kurumun ailelere yönelik danışmanlık, rehberlik, Türkçe eğitimi, gençlerin okul başarılarının arttırılması gibi konularda paydaş sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla çeşitli çalışmalara yönelik hizmetler sunduğunu kaydetti.
Almanya'da son dönemde camilere yönelik saldırıları hatırlatan Kurtulmuş, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobia ile mücadelede hak arama noktasında yurt dışında yaşayan hukukçularla yönelik Uluslararası Hukuk ve Mukayeseli Hukuk Eğitim Programları kapsamında 400 kişiye eğitim verildiğini anlatarak, "Ayrıca Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika'daki 27 ülkeden 2673 misafir öğrenci Küresel Değişim Programları kapsamında ülkemizde misafir edilmiştir. Bunun yanı sıra 10 ilimizdeki 20 ayrı kampta bulunan 2 bin 200 lise mezunu Suriyeli sığınmacı öğrecinin de Türkçe Eğitim Programları'na katılımı sağlanmıştır" diye konuştu.
Türkiye burslarına 2012 yılına kadar her yıl 9 bin dolayında başvuru olurken 2014 yılında 176 ülkeden 82 bin civarında başvuru alındığını ve bu başvurulardan 4 bin öğrencinin burslandırıldığını dile getiren Kurtulmuş, bunu da Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın en önemli projelerinden biri olarak gördüklerini ve katkılar beklediklerini kaydetti.
Kurtulmuş, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nca 1 milyon 560 bin TL'si sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri olmak üzere toplam 223 milyon 896 bin TL ödenek talep edildiğini sözlerine ekledi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Atatürk'e hakaret ifadelerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, bunların şiddetle kınanması ve gereken cezanın verilmesi gerektiğini söyledi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumların 2015 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor. CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, "Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum. 12 yılda bin 800 gazetecinin işsiz kalması büyük utançtır. Telefonla bir başbakan haber yazdırabiliyor, telefonla gazeteci kovdurabiliyor, patron ağlayana kadar azarlanabiliyor veya program sansürlenebiliyor. Parti liderleri meydanlarda konuşurken gazetecilere yuh çektiriliyor" dedi.
Seçim döneminde sıkıntılar yaşandığını, RTÜK ile YSK arasında çatışma olduğunu ve bunun yazışmalara da yansıdığını savunan Kuşoğlu, toplumda kutuplaşmaya izin verilmemesini istedi.
RTÜK Üyesi Ali Öztunç'a saldırıyı kınadığını, RTÜK Başkanı'nın konuyla ilgili açıklamasının üzüntü verici olduğunu ifade eden Kuşoğlu, "Kanal A'da bir programda kendisini akademisyen olarak tanıtan, meczup diyeceğim kişilerin Cumhuriyet'in kurucuları Atatürk'e, İnönü'ye hakaret etmeleri ve bu hakaretlerin iktidara yakın üyelerin oylarıyla cezasız kalması üzücü durumdur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kuşoğlu'nun sözleriyle ilgili olarak, "Tabii bu ifadeler kabul edilemez. Hangi kanal, ne olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın. Kabul edilebilir bir durum değildir, şiddetle kınanmalıdır ve gereken ceza da verilmelidir. Bu konuda bir şüphe olduğunu da sanmıyorum. Gereken değerlendirmeyi yapıp, gerekli cezayı vermek durumundadır" diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam'ın "vermedi sayın Bakan" demesi üzerine Akdoğan, "Vermedi değil. Anlaşılamadığı için,' şu maddeden mi verelim, bu maddeden mi verelim' diye. Yarınki toplantıda tekrar değerlendirilecek. Ceza verilmesin kararı çıkmadı. Ceza verilmesi gereken maddelerde anlaşmazlığa varılmış. Bu da bence doğru değil. Ben bunu da doğru bulmuyorum. Zaman geçirmeden buna gereken cezanın verilmesi lazım" diye konuştu.
CHP'li Kuşoğlu, Akdoğan'a teşekkür ederek, "Hassasiyetinizden gurur duyarız sadece" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) denetimlerinde bu yıl eylül ayına kadar 2 bin 969 radyo ve televizyon değerlendirme raporu hazırlandığını belirterek, "Bu raporların Üst Kurul tarafından değerlendirilmesi sonucunda, bin 871 müeyyide kararı alınmıştır" dedi.
Akdoğan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği'nin 2015 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
BYEGM'nin kuruluşu ve çalışmaları hakkında bilgi veren Akdoğan, Kurtuluş Savaşı'ndan itibaren önemli görevler icra ettiğini, yurt içinde ve dışında devlet enformasyonu alanında ülkenin en köklü kurumlarından biri haline geldiğini söyledi.
Genel Müdürlüğün dünyadaki gelişmelerin karar vericilere zamanında ve doğru yansıtılması, yerli ve yabancı basın mensuplarının çalışabilmeleri için uygun ortam oluşturulması, Türkiye'nin dünyaya daha iyi tanıtılması, basın kuruluşları ve çalışanlarının çalışma koşullarını en iyi seviyeye çıkarma yolunda önemli görevleri yerine getirdiğini anlatan Akdoğan, bilgi teknolojilerindeki gelişmelere ayak uydurmanın Genel Müdürlüğün en önemli hedeflerinden olduğunu ve bu süreçte önemli adımlar atıldığını ifade etti.
Genel Müdürlüğün habere dayalı enformasyon faaliyetlerini, mevcut donanım ve sistemlerini, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere uyarladığı ve "Devlet Enformasyon Sistemi" adı altında projelendirdiği bilgisini veren Akdoğan, proje kapsamımda her gün dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarının takip edildiğini, dünya üzerinde daha geniş bir coğrafyadan sürekli haberdar olma imkanının elde edildiğini belirtti.
Akdoğan, genel müdürlüğün hem Türkiye'deki yerleşik uluslararası basın kuruluşu temsilcilerinin hem de dünyanın 5 kıtasında gazetecilik mesleğini icra eden ve Türkiye'ye ilgi duyan basın emekçilerinin mesleki çalışmalarına yardımcı olmak için faaliyetler yürüttüğünü, dünya kamuoyunun Türkiye'ye olan ilgisini artırma ve Türkiye'nin hikayesini önde gelen kanaat önderlerinden biri olan gazeteciler aracılığıyla anlatma yoluyla ülkenin tanıtımına katkı sağladığını söyledi.
Türkiye'de faaliyet gösteren yerleşik yabancı basın mensubu sayısı 2000'li yıllarda 30-40 kişiyken, rakamın bu yıl 375'i bulduğuna işaret eden Akdoğan, davet edilen ve resmi ziyaretlere eşlik eden basın mensubu sayısının bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde 520'ye ulaştığını aktardı.
Uluslararası Medya Forumları ve Türkiye Medya Eğitim Programı hakkında da bilgi veren Akdoğan, 2012 yılında düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 9. Enformasyon Bakanları Konferansı'nda İslam İşbirliği Medya Forumu'nun kurulmasının kararlaştırıldığını, Türkiye'nin tanıtımına ve yeni işbirliği alanlarının tesisine olumlu katkı sunacağı düşünülen ve merkezi İstanbul olarak belirlenen formun sekreterya faaliyetlerinin BYEGM tarafından yürütülmesinin planlandığını kaydetti.
İfade özgürlüğünün sağlanmasının ve farklı görüşlerin kamuoyu nezdinde tartışılmasının en önemli yollarından birinin basın kuruluşlarının çeşitlenmesi ve küçük bütçelerle yayın yapma çabası gösteren basın kuruluşlarının seslerini duyurmalarını sağlayacak ortamın yaratılması olduğunu dile getiren Akdoğan, bu kapsamda yerel medyanın güçlendirilmesinin Genel Müdürlüğün asli görevlerinden olduğunu belirtti.
Genel Müdürlüğün ilki 1998 yılında Diyarbakır'da olmak üzere, yerel medyanın sorunları ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü 25 Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması gerçekleştirdiğini aktaran Akdoğan, 26'ncı medya buluşmasının "spor ve medya" temasıyla gelecek yıl Samsun'da düzenlenmesinin planlandığını bildirdi.
Yerel medyayı teşvik etmek amacıyla her yıl "Anadolu Basınını Özendirme Yarışmaları" düzenlendiğini de belirten Akdoğan, ayrıca, Türkiye'deki yaklaşık 8 bin blog yazarı ve yerel medya sitesini bir araya getirerek blog yazarlarıyla iletişime geçilmesini ve yerel medyanın dijitalleşmesinin sağlayan "blobr" isimli portalın yayına başladığını söyledi.
Akdoğan, tüm Türkiye'den 500'e yakın yerel gazeteye günlük olarak tek mobil uygulamayla ulaşılmasını sağlayan "Anadolu'nun Sesi" uygulamasının da yerel medyanın dijitalleşmesinin teşvik bakımından önemli bir faaliyet olduğunu kaydetti.
İletişim Fakültesi öğrencilerine yönelik düzenlenmesi planlanan yeni bir yarışma ile genç gazeteci adaylarının teşvik edilmesinin amaçlandığını dile getiren Akdoğan, gelecek yıl "Genç Haberciler Özendirme Yarışmasının" ilkinin gerçekleştirilmesinin planlandığını aktardı.
Gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmek hedefiyle çalıştaylar düzenlendiğini de anlatan Akdoğan, ilki 25 Eylül 2014'te Ankara'da, ikincisi 6-7 Kasım 2014'te Erzurum'da gerçekleşen çalıştayların nihayi sonuçların çıkacağı 3'üncü ve son çalıştayın gelecek yıl İstanbul'da yapılmasının düşünüldüğünü bildirdi.
Akdoğan, şöyle devam etti:
"Basın emekçilerinin yaşadığı mağduriyetler, sıkıntılar biliniyor. Bırakın 212 sayılı Basın Kanunu'na tabi olarak çalıştırılmaları, bir çok basın emekçisinin kayıt dışı çalıştırıldığını da görüyoruz. Bu konuda ciddi bir takım tedbirler alınması için var olan kanunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesine dönük çalıştaylar sürüyor.
Genel Müdürlük, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin kamu diplomasisi faaliyetlerinin yürütülmesinde ve Türkiye markasının oluşmasında medya stratejilerinin belirlenmesi faaliyetleri başta olmak üzere ülkemizi tanıtmak, uluslararası arenada işbirliklerini geliştirmek, devletin önemli bir enformasyon kurumu olmak ve medyamızı güçlendirmek için daha da artan bir etkinlikle çalışmaya devam edecektir. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılında Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü için 235 milyon 985 bin lira bütçe öngörülmüştür."
Daha sonra RTÜK ve çalışmaları hakkında bilgi veren Akdoğan, yayıncılık sektöründeki gelişmeler, yeni ihtiyaçlar, toplumun beklentileri ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gözönünde bulundurularak, AB standartlarına bağlı kalınarak yayıncılık mevzuatının tamamen yenilendiğini söyledi.
Akdoğan, 3 Mart 2011'de yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanun kapsamında RTÜK tarafından ilk olarak Türkiye'nin karasal yayın standardını belirlediğini anımsatarak, gerçekleştirilen ihalelerde ulusal yayın türü için 820 milyon 850 bin, bölgesel yayın için 14 milyon 760 bin, yerel yayın için 40 milyon 352 bin lira teklif alındığını ancak açılan davalar nedeniyle karasal sayısal yayıncılığa geçiş sürecinin kesintiye uğradığını kaydetti.
Türkiye'nin sayısal yayıncılığa geçiş sürecinin aksamaması için gerekli önlemlerin alındığını ifade eden Akdoğan, "Bu bağlamda yapılan mevzuat değişikliğiyle radyo frekanslarının tahsisi televizyon ihalesinden bağımsız hale getirilmiştir. Ayıra karasal yayıncılıkta teknolojik dönüşümün gerçekleştirilebilmesi ve 2015 yılında karasal sayısal yayına geçilebilmesi için alternatifler değerlendirilmektedir" dedi.
Türkiye'de kablo ortamında 140, uydu ortamında 410 yayın kuruluşuna lisans verildiğini belirten Akdoğan, karasal ortamda ise 245 televizyon ile bin 59 radyo kuruluşunun lisans başvurusu bulunduğunu aktardı.
Akdoğan, uydu ve kablo platformları ile IPTV yayınlarının bu yılki abone sayılarının toplamının 6 milyon 617 bin 693 olduğunu bildirdi.
Radyo ve televizyon yayınlarının yapılabilmesi için kullanılan frekans ve kanalların ülkelerin doğal kaynaklarından olduğunu ifade eden Akdoğan, kanal ve frekans ihalesi gerçekleştirilemediğinden karasal ortamda yayın yapan kuruluşlardan 1994 yılından bu yana herhangi bir kullanım bedeli tahsil edilemediğini anlattı.
Akdoğan, 6112 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle 2011 yılından itibaren ilk kez kullanım bedeli tahsil edilmeye başlandığını ve özel yayıncılık sektöründen kanal ve frekans kullanım bedeli olarak 130 milyon lira tahsilat yapıldığını kaydetti.
Radyo ve televizyon kuruluşlarının yayınlarına yönelik denetleme faaliyetlerinin AB normlarına uygun ve uluslararası yayıncılık ilkelerine bağlı kalınarak tarafsız yürütüldüğünü vurgulayan Akdoğan, uydu, kablo ve karasal ortamda yaklaşık 110 televizyon ve 80 radyo yayınının 7 gün 24 saat boyunca kesintisiz olarak üst kurulun Ankara'daki merkezinde Sayısal Kayıt Arşiv ve Analiz Sistemi (SKAAS) aracılığıyla izlendiğini anlattı.
Akdoğan, sistemin yüksek bilişim teknolojileri kullanılarak kurulun yayın izleme ve denetleme yükümlülüğünün etkin şekilde yerine getirilmesi amacıya TÜBİTAK ile milli bir proje olarak gerçekleştirildiğini söyledi.
Denetimler kapsamında bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde 2 bin 969 radyo ve televizyon değerlendirme raporu hazırlandığını belirten Akdoğan, "Bu raporların Üst Kurul tarafından değerlendirilmesi sonucunda, bin 871 müeyyide kararı alınmıştır. Müeyyide kararlarının bin 364'ünün konusunu reklam ihlalleri oluşturmuştur" dedi.
Seçim dönemlerinde yayınların Yüksek Seçim Kurulunun belirlediği ilkeler çerçevesinde denetlendiğini, yayın ihlali halinde YSK tarafından müeyyide uygulandığını anlatan Akdoğan, şu bilgileri verdi:
"2014 Mahalli İdareler Seçiminde YSK ilke kararları doğrultusunda 198 adet değerlendirme raporu düzenlenmiş, 161 adet değerlendirme raporunda ihlal olduğu kanaati belirtilmiş, YSK tarafından 113 adet raporla ilgili müeyyide uygulama kararı verilmiştir. Yine 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde YSK ilke kararları doğrultusunda 226 değerlendirme raporu düzenlenmiş, YSK tarafından 123 rapora müeyyide uygulama kararı verilirken, 49 raporla ilgili müeyyideye gerek olmadığı yönünde karar verilmiştir."
RTÜK İletişim Merkezi'ne gelen yayınlarla ilgili bildirimlere de değinen Akdoğan, bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 20 oranında düşüş olduğunu ve toplam 86 bin 44 bildirim yapıldığını söyledi.
Akdoğan, bu bildirimlerin yüzde 31'inin reklam, yüzde 20'sinin dizi filmler, yüzde 12'sinin haber bültenleri, yüzde 10'unun beceri ve direnç yarışmaları, yüzde 6'sının kuşak programları, yüzde 3'ünün "talk show"lar, yüzde 2'sinin naklen yayınlarla ve yüzde 16'sının diğer programlarla ilgili olduğunu aktardı.
Yapılan araştırmalarda Türkiye'nin her yaştan çocuğun günde 2-4 saat gibi uzun sürelerle televizyon izledikleri bir ülke olarak dikkati çektiğini belirten Akdoğan, bunun çocukların okul öğrenmelerinde bozucu etkiler yaratmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Bu tür problemlerle baş etmenin en etkili yolunun eğitim olduğunun altını çizen Akdoğan, son 30 yılda üzerinde önemle durulan medya okur yazarlığının, 2007 yılından itibaren seçmeli ders olarak milli eğitim müfredatına girdiğini belirtti. Akdoğan, bugüne kadar bu dersi seçenlerin sayısının 4 milyonu aştığını söyledi.
RTÜK için 2015 yılında 248 milyon lira bütçe öngörüldüğünü bildiren Akdoğan, RTÜK'ün kurulduğu yıl dışında genel bütçeden pay almadığını, buna karşılık her yıl bütçesinden harcanmayan kısmı düzenli olarak hazineye aktardığını, 2015 yılında da cari transferler ödeneğinin 142 milyon 347 bin liralık kısmından 120 milyon lira genel bütçeye aktarılacağını kaydetti.
Tanıtma Fonu'nun da amacının Türkiye'yi yurt içi ve yurt dışında tanıtmakla görevli kuruluşların kaynaklarını artırmak, Türk kültür varlığının yayılmasını sağlamak, devlet arşiv hizmetlerini müessir hale getirmek, milletler arası kamuoyunu ülkenin menfaatleri istikametinde yönlendirmeye çalışmak olduğunu anımsatan Akdoğan, Türkiye'nin yeni hikayesinin küresel düzeyde gerçekçi biçimde aktarılması ve 5 kıtada gerçekçi bir Türkiye algısının oluşması açısından kamu diplomasisinin kritik araçlarından olduğunu sözlerine ekledi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Komisyon'da bugünkü ilk oturumda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu ile Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği bütçeleri ele alınıyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Yalçın Akdoğan, sunuşları öncesinde milletvekilleriyle tokalaştı. Akdoğan, HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ile ayaküstü sohbet etti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Myanmar, Filistin ve en son Irak'ta yaşanan hadiseler esnasında ortaya çıkan insani krizler sonrası TİKA bölgeye intikal eden ilk kuruluşlardan biri oldu" dedi.
Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı?nın bütçelerine ilişkin sunumda, 2012 yılında TİKA'nın yurt dışındaki koordinasyon ofisi sayısının 12 iken bugün bu rakamın 40'ın üzerine çıktığını, TİKA'nın şu an 5 kıta ve 120'den fazla ülkede faaliyet gerçekleştirdiğini belirtti.
TİKA'nın çalışma coğrafyasının her geçen gün genişlediğini ve sahra altı Afrika, Latin Amerika, Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerin somut işbirliğine dayalı olarak genişletildiğini aktaran Kurtulmuş, kurumun krizler esnasında hızlı hareket etme kabiliyetine sahip olduğunu ifade etti.
"Myanmar, Filistin ve en son Irak'ta yaşanan hadiseler esnasında ortaya çıkan insani krizler sonrası TİKA bölgeye intikal eden ilk kuruluşlardan biri oldu" diyen Kurtulmuş, altyapı, sağlık, eğitim, tarım, sağlıklı içme suyu temini gibi pek çok alanda TİKA'nın gerçekleştirdiği projelerle Gazzelilerin nefes alıp vermesine vesile olduğunu vurguladı.
Yapılan insani yardımlara da değinen Kurtulmuş, 2013 yılında gerçekleşen 3.3 milyon dolarlık resmi kalkınma yardımlarının yüzde 49'unu insani yardımların oluşturduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Merkezi Londra'da olan Kalkınma İnisiyatifleri adlı bağımsız kuruluşun Küresel İnsani Yardım Raporu'ndaki yardım miktarlarına göre Türkiye, ABD ve İngiltere'nin ardından üçüncü olmuştur. GSMH'ya göre ise Türkiye dünya birincisidir. TİKA yardımlarının bölgesel dağılımında Afrika yüzde 33.7 ile ilk sırada, Güney ve Orta Asya yüzde 21.83 ile ikinci sırada, Ortadoğu yüzde 21.74 ile üçünsü sırada, Balkanlar ve Doğu Avrupa yüzde 21.4 ile dördüncü sırada yer aldı. 2013 yılında gerçekleştirilen proje ve faaliyetlerin yüzde 45,5'i sağlık, yüzde 20.49 idari ve sivil toplum, yüzde 15.81 eğitim, yüzde 14.78 kültürel işbirliği ve restorasyon, yüzde 3.45 su ve su hijyeni ile ilgili konulardadır."
Eğitim alanında 2013 yılında 80 okul inşaat ve onarımı, 102 okul donanımı ve tefrişatı gerçekleştirildiğini belirten Kurtulmuş, sağlık alanında TİKA'nın yaptığı faaliyetlerle ilgili "1992-2002 yılları arasında TİKA'nın herhangi bir su kuyusu açma projesi yokken, 2002-2013 yılları arasında açılan su kuyusu sayısı toplamda 916'ya ulaştı. Bunlardan 263'ü Afganistan, 214'ü Nijer ve 160'ı Pakistan'da açılmıştır" ifadesini kullandı.
STK'larla işbirliği hakkında da bilgi veren Kurtulmuş, bu projelerden en çok Nijer, Somali, Filistin, Suriye ve Irak'ın yararlandığını söyledi. Kurtulmuş, Balkan coğrafyasındaki çok sayıdaki tarihi eserle ilgili yapılan çalışmaları anlatırken, kendisinin de katıldığı Makedonya ve Afganistan gezilerinden büyük haz aldığını, projelerin manevi değerinin de yüksek olduğunu bizzat gördüğünü ifade ederek, "TİKA ve diğer kuruluşların yapacağı gezilere milletvekili ve diğer arkadaşları davet ediyoruz. Gelin bu hazzı birlikte yaşayalım" dedi.
Kurtulmuş, 2104 bütçesinde 132 milyon 267 bin TL olan TİKA bütçesinin, 2015 bütçesinin yüzde 6.6'lık bir artışla 141 milyon 49 bin TL olmasının hedeflendiğini belirtti.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın çalışmalarına dair bilgi veren Kurtulmuş, kurumun ailelere yönelik danışmanlık, rehberlik, Türkçe eğitimi, gençlerin okul başarılarının arttırılması gibi konularda paydaş sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla çeşitli çalışmalara yönelik hizmetler sunduğunu kaydetti.
Almanya'da son dönemde camilere yönelik saldırıları hatırlatan Kurtulmuş, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobia ile mücadelede hak arama noktasında yurt dışında yaşayan hukukçularla yönelik Uluslararası Hukuk ve Mukayeseli Hukuk Eğitim Programları kapsamında 400 kişiye eğitim verildiğini anlatarak, "Ayrıca Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika'daki 27 ülkeden 2673 misafir öğrenci Küresel Değişim Programları kapsamında ülkemizde misafir edilmiştir. Bunun yanı sıra 10 ilimizdeki 20 ayrı kampta bulunan 2 bin 200 lise mezunu Suriyeli sığınmacı öğrecinin de Türkçe Eğitim Programları'na katılımı sağlanmıştır" diye konuştu.
Türkiye burslarına 2012 yılına kadar her yıl 9 bin dolayında başvuru olurken 2014 yılında 176 ülkeden 82 bin civarında başvuru alındığını ve bu başvurulardan 4 bin öğrencinin burslandırıldığını dile getiren Kurtulmuş, bunu da Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın en önemli projelerinden biri olarak gördüklerini ve katkılar beklediklerini kaydetti.
Kurtulmuş, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nca 1 milyon 560 bin TL'si sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri olmak üzere toplam 223 milyon 896 bin TL ödenek talep edildiğini sözlerine ekledi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Atatürk'e hakaret ifadelerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, bunların şiddetle kınanması ve gereken cezanın verilmesi gerektiğini söyledi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumların 2015 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor. CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, "Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum. 12 yılda bin 800 gazetecinin işsiz kalması büyük utançtır. Telefonla bir başbakan haber yazdırabiliyor, telefonla gazeteci kovdurabiliyor, patron ağlayana kadar azarlanabiliyor veya program sansürlenebiliyor. Parti liderleri meydanlarda konuşurken gazetecilere yuh çektiriliyor" dedi.
Seçim döneminde sıkıntılar yaşandığını, RTÜK ile YSK arasında çatışma olduğunu ve bunun yazışmalara da yansıdığını savunan Kuşoğlu, toplumda kutuplaşmaya izin verilmemesini istedi.
RTÜK Üyesi Ali Öztunç'a saldırıyı kınadığını, RTÜK Başkanı'nın konuyla ilgili açıklamasının üzüntü verici olduğunu ifade eden Kuşoğlu, "Kanal A'da bir programda kendisini akademisyen olarak tanıtan, meczup diyeceğim kişilerin Cumhuriyet'in kurucuları Atatürk'e, İnönü'ye hakaret etmeleri ve bu hakaretlerin iktidara yakın üyelerin oylarıyla cezasız kalması üzücü durumdur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kuşoğlu'nun sözleriyle ilgili olarak, "Tabii bu ifadeler kabul edilemez. Hangi kanal, ne olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın. Kabul edilebilir bir durum değildir, şiddetle kınanmalıdır ve gereken ceza da verilmelidir. Bu konuda bir şüphe olduğunu da sanmıyorum. Gereken değerlendirmeyi yapıp, gerekli cezayı vermek durumundadır" diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam'ın "vermedi sayın Bakan" demesi üzerine Akdoğan, "Vermedi değil. Anlaşılamadığı için,' şu maddeden mi verelim, bu maddeden mi verelim' diye. Yarınki toplantıda tekrar değerlendirilecek. Ceza verilmesin kararı çıkmadı. Ceza verilmesi gereken maddelerde anlaşmazlığa varılmış. Bu da bence doğru değil. Ben bunu da doğru bulmuyorum. Zaman geçirmeden buna gereken cezanın verilmesi lazım" diye konuştu.
CHP'li Kuşoğlu, Akdoğan'a teşekkür ederek, "Hassasiyetinizden gurur duyarız sadece" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) denetimlerinde bu yıl eylül ayına kadar 2 bin 969 radyo ve televizyon değerlendirme raporu hazırlandığını belirterek, "Bu raporların Üst Kurul tarafından değerlendirilmesi sonucunda, bin 871 müeyyide kararı alınmıştır" dedi.
Akdoğan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği'nin 2015 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
BYEGM'nin kuruluşu ve çalışmaları hakkında bilgi veren Akdoğan, Kurtuluş Savaşı'ndan itibaren önemli görevler icra ettiğini, yurt içinde ve dışında devlet enformasyonu alanında ülkenin en köklü kurumlarından biri haline geldiğini söyledi.
Genel Müdürlüğün dünyadaki gelişmelerin karar vericilere zamanında ve doğru yansıtılması, yerli ve yabancı basın mensuplarının çalışabilmeleri için uygun ortam oluşturulması, Türkiye'nin dünyaya daha iyi tanıtılması, basın kuruluşları ve çalışanlarının çalışma koşullarını en iyi seviyeye çıkarma yolunda önemli görevleri yerine getirdiğini anlatan Akdoğan, bilgi teknolojilerindeki gelişmelere ayak uydurmanın Genel Müdürlüğün en önemli hedeflerinden olduğunu ve bu süreçte önemli adımlar atıldığını ifade etti.
Genel Müdürlüğün habere dayalı enformasyon faaliyetlerini, mevcut donanım ve sistemlerini, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere uyarladığı ve "Devlet Enformasyon Sistemi" adı altında projelendirdiği bilgisini veren Akdoğan, proje kapsamımda her gün dünyanın önde gelen yayın kuruluşlarının takip edildiğini, dünya üzerinde daha geniş bir coğrafyadan sürekli haberdar olma imkanının elde edildiğini belirtti.
Akdoğan, genel müdürlüğün hem Türkiye'deki yerleşik uluslararası basın kuruluşu temsilcilerinin hem de dünyanın 5 kıtasında gazetecilik mesleğini icra eden ve Türkiye'ye ilgi duyan basın emekçilerinin mesleki çalışmalarına yardımcı olmak için faaliyetler yürüttüğünü, dünya kamuoyunun Türkiye'ye olan ilgisini artırma ve Türkiye'nin hikayesini önde gelen kanaat önderlerinden biri olan gazeteciler aracılığıyla anlatma yoluyla ülkenin tanıtımına katkı sağladığını söyledi.
Türkiye'de faaliyet gösteren yerleşik yabancı basın mensubu sayısı 2000'li yıllarda 30-40 kişiyken, rakamın bu yıl 375'i bulduğuna işaret eden Akdoğan, davet edilen ve resmi ziyaretlere eşlik eden basın mensubu sayısının bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde 520'ye ulaştığını aktardı.
Uluslararası Medya Forumları ve Türkiye Medya Eğitim Programı hakkında da bilgi veren Akdoğan, 2012 yılında düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 9. Enformasyon Bakanları Konferansı'nda İslam İşbirliği Medya Forumu'nun kurulmasının kararlaştırıldığını, Türkiye'nin tanıtımına ve yeni işbirliği alanlarının tesisine olumlu katkı sunacağı düşünülen ve merkezi İstanbul olarak belirlenen formun sekreterya faaliyetlerinin BYEGM tarafından yürütülmesinin planlandığını kaydetti.
İfade özgürlüğünün sağlanmasının ve farklı görüşlerin kamuoyu nezdinde tartışılmasının en önemli yollarından birinin basın kuruluşlarının çeşitlenmesi ve küçük bütçelerle yayın yapma çabası gösteren basın kuruluşlarının seslerini duyurmalarını sağlayacak ortamın yaratılması olduğunu dile getiren Akdoğan, bu kapsamda yerel medyanın güçlendirilmesinin Genel Müdürlüğün asli görevlerinden olduğunu belirtti.
Genel Müdürlüğün ilki 1998 yılında Diyarbakır'da olmak üzere, yerel medyanın sorunları ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü 25 Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması gerçekleştirdiğini aktaran Akdoğan, 26'ncı medya buluşmasının "spor ve medya" temasıyla gelecek yıl Samsun'da düzenlenmesinin planlandığını bildirdi.
Yerel medyayı teşvik etmek amacıyla her yıl "Anadolu Basınını Özendirme Yarışmaları" düzenlendiğini de belirten Akdoğan, ayrıca, Türkiye'deki yaklaşık 8 bin blog yazarı ve yerel medya sitesini bir araya getirerek blog yazarlarıyla iletişime geçilmesini ve yerel medyanın dijitalleşmesinin sağlayan "blobr" isimli portalın yayına başladığını söyledi.
Akdoğan, tüm Türkiye'den 500'e yakın yerel gazeteye günlük olarak tek mobil uygulamayla ulaşılmasını sağlayan "Anadolu'nun Sesi" uygulamasının da yerel medyanın dijitalleşmesinin teşvik bakımından önemli bir faaliyet olduğunu kaydetti.
İletişim Fakültesi öğrencilerine yönelik düzenlenmesi planlanan yeni bir yarışma ile genç gazeteci adaylarının teşvik edilmesinin amaçlandığını dile getiren Akdoğan, gelecek yıl "Genç Haberciler Özendirme Yarışmasının" ilkinin gerçekleştirilmesinin planlandığını aktardı.
Gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmek hedefiyle çalıştaylar düzenlendiğini de anlatan Akdoğan, ilki 25 Eylül 2014'te Ankara'da, ikincisi 6-7 Kasım 2014'te Erzurum'da gerçekleşen çalıştayların nihayi sonuçların çıkacağı 3'üncü ve son çalıştayın gelecek yıl İstanbul'da yapılmasının düşünüldüğünü bildirdi.
Akdoğan, şöyle devam etti:
"Basın emekçilerinin yaşadığı mağduriyetler, sıkıntılar biliniyor. Bırakın 212 sayılı Basın Kanunu'na tabi olarak çalıştırılmaları, bir çok basın emekçisinin kayıt dışı çalıştırıldığını da görüyoruz. Bu konuda ciddi bir takım tedbirler alınması için var olan kanunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesine dönük çalıştaylar sürüyor.
Genel Müdürlük, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin kamu diplomasisi faaliyetlerinin yürütülmesinde ve Türkiye markasının oluşmasında medya stratejilerinin belirlenmesi faaliyetleri başta olmak üzere ülkemizi tanıtmak, uluslararası arenada işbirliklerini geliştirmek, devletin önemli bir enformasyon kurumu olmak ve medyamızı güçlendirmek için daha da artan bir etkinlikle çalışmaya devam edecektir. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılında Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü için 235 milyon 985 bin lira bütçe öngörülmüştür."
Daha sonra RTÜK ve çalışmaları hakkında bilgi veren Akdoğan, yayıncılık sektöründeki gelişmeler, yeni ihtiyaçlar, toplumun beklentileri ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gözönünde bulundurularak, AB standartlarına bağlı kalınarak yayıncılık mevzuatının tamamen yenilendiğini söyledi.
Akdoğan, 3 Mart 2011'de yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanun kapsamında RTÜK tarafından ilk olarak Türkiye'nin karasal yayın standardını belirlediğini anımsatarak, gerçekleştirilen ihalelerde ulusal yayın türü için 820 milyon 850 bin, bölgesel yayın için 14 milyon 760 bin, yerel yayın için 40 milyon 352 bin lira teklif alındığını ancak açılan davalar nedeniyle karasal sayısal yayıncılığa geçiş sürecinin kesintiye uğradığını kaydetti.
Türkiye'nin sayısal yayıncılığa geçiş sürecinin aksamaması için gerekli önlemlerin alındığını ifade eden Akdoğan, "Bu bağlamda yapılan mevzuat değişikliğiyle radyo frekanslarının tahsisi televizyon ihalesinden bağımsız hale getirilmiştir. Ayıra karasal yayıncılıkta teknolojik dönüşümün gerçekleştirilebilmesi ve 2015 yılında karasal sayısal yayına geçilebilmesi için alternatifler değerlendirilmektedir" dedi.
Türkiye'de kablo ortamında 140, uydu ortamında 410 yayın kuruluşuna lisans verildiğini belirten Akdoğan, karasal ortamda ise 245 televizyon ile bin 59 radyo kuruluşunun lisans başvurusu bulunduğunu aktardı.
Akdoğan, uydu ve kablo platformları ile IPTV yayınlarının bu yılki abone sayılarının toplamının 6 milyon 617 bin 693 olduğunu bildirdi.
Radyo ve televizyon yayınlarının yapılabilmesi için kullanılan frekans ve kanalların ülkelerin doğal kaynaklarından olduğunu ifade eden Akdoğan, kanal ve frekans ihalesi gerçekleştirilemediğinden karasal ortamda yayın yapan kuruluşlardan 1994 yılından bu yana herhangi bir kullanım bedeli tahsil edilemediğini anlattı.
Akdoğan, 6112 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle 2011 yılından itibaren ilk kez kullanım bedeli tahsil edilmeye başlandığını ve özel yayıncılık sektöründen kanal ve frekans kullanım bedeli olarak 130 milyon lira tahsilat yapıldığını kaydetti.
Radyo ve televizyon kuruluşlarının yayınlarına yönelik denetleme faaliyetlerinin AB normlarına uygun ve uluslararası yayıncılık ilkelerine bağlı kalınarak tarafsız yürütüldüğünü vurgulayan Akdoğan, uydu, kablo ve karasal ortamda yaklaşık 110 televizyon ve 80 radyo yayınının 7 gün 24 saat boyunca kesintisiz olarak üst kurulun Ankara'daki merkezinde Sayısal Kayıt Arşiv ve Analiz Sistemi (SKAAS) aracılığıyla izlendiğini anlattı.
Akdoğan, sistemin yüksek bilişim teknolojileri kullanılarak kurulun yayın izleme ve denetleme yükümlülüğünün etkin şekilde yerine getirilmesi amacıya TÜBİTAK ile milli bir proje olarak gerçekleştirildiğini söyledi.
Denetimler kapsamında bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde 2 bin 969 radyo ve televizyon değerlendirme raporu hazırlandığını belirten Akdoğan, "Bu raporların Üst Kurul tarafından değerlendirilmesi sonucunda, bin 871 müeyyide kararı alınmıştır. Müeyyide kararlarının bin 364'ünün konusunu reklam ihlalleri oluşturmuştur" dedi.
Seçim dönemlerinde yayınların Yüksek Seçim Kurulunun belirlediği ilkeler çerçevesinde denetlendiğini, yayın ihlali halinde YSK tarafından müeyyide uygulandığını anlatan Akdoğan, şu bilgileri verdi:
"2014 Mahalli İdareler Seçiminde YSK ilke kararları doğrultusunda 198 adet değerlendirme raporu düzenlenmiş, 161 adet değerlendirme raporunda ihlal olduğu kanaati belirtilmiş, YSK tarafından 113 adet raporla ilgili müeyyide uygulama kararı verilmiştir. Yine 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde YSK ilke kararları doğrultusunda 226 değerlendirme raporu düzenlenmiş, YSK tarafından 123 rapora müeyyide uygulama kararı verilirken, 49 raporla ilgili müeyyideye gerek olmadığı yönünde karar verilmiştir."
RTÜK İletişim Merkezi'ne gelen yayınlarla ilgili bildirimlere de değinen Akdoğan, bu yıl Eylül ayına kadar olan dönemde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 20 oranında düşüş olduğunu ve toplam 86 bin 44 bildirim yapıldığını söyledi.
Akdoğan, bu bildirimlerin yüzde 31'inin reklam, yüzde 20'sinin dizi filmler, yüzde 12'sinin haber bültenleri, yüzde 10'unun beceri ve direnç yarışmaları, yüzde 6'sının kuşak programları, yüzde 3'ünün "talk show"lar, yüzde 2'sinin naklen yayınlarla ve yüzde 16'sının diğer programlarla ilgili olduğunu aktardı.
Yapılan araştırmalarda Türkiye'nin her yaştan çocuğun günde 2-4 saat gibi uzun sürelerle televizyon izledikleri bir ülke olarak dikkati çektiğini belirten Akdoğan, bunun çocukların okul öğrenmelerinde bozucu etkiler yaratmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Bu tür problemlerle baş etmenin en etkili yolunun eğitim olduğunun altını çizen Akdoğan, son 30 yılda üzerinde önemle durulan medya okur yazarlığının, 2007 yılından itibaren seçmeli ders olarak milli eğitim müfredatına girdiğini belirtti. Akdoğan, bugüne kadar bu dersi seçenlerin sayısının 4 milyonu aştığını söyledi.
RTÜK için 2015 yılında 248 milyon lira bütçe öngörüldüğünü bildiren Akdoğan, RTÜK'ün kurulduğu yıl dışında genel bütçeden pay almadığını, buna karşılık her yıl bütçesinden harcanmayan kısmı düzenli olarak hazineye aktardığını, 2015 yılında da cari transferler ödeneğinin 142 milyon 347 bin liralık kısmından 120 milyon lira genel bütçeye aktarılacağını kaydetti.
Tanıtma Fonu'nun da amacının Türkiye'yi yurt içi ve yurt dışında tanıtmakla görevli kuruluşların kaynaklarını artırmak, Türk kültür varlığının yayılmasını sağlamak, devlet arşiv hizmetlerini müessir hale getirmek, milletler arası kamuoyunu ülkenin menfaatleri istikametinde yönlendirmeye çalışmak olduğunu anımsatan Akdoğan, Türkiye'nin yeni hikayesinin küresel düzeyde gerçekçi biçimde aktarılması ve 5 kıtada gerçekçi bir Türkiye algısının oluşması açısından kamu diplomasisinin kritik araçlarından olduğunu sözlerine ekledi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
