2009-12-17 - 11:10
TBMM Genel Kurulunda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (YURTKUR), Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel Başkanlığı bütçeleri görüşülüyor.
TBMM Genel Kurulunda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (YURTKUR), Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel Başkanlığı bütçelerinin görüşmelerine başlandı.
Genel Kurul, Başkanvekili Güldal Mumcu başkanlığında saat 11.00'de toplandı.
Kurumların 2010 yılı bütçesi üzerinde ilk sözü MHP grubu adına Adana Milletvekili Muharrem Varlı aldı.
MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, AK Parti
hükümetleri döneminde, siyasetin spora da bulaştığını iddia etti.
MHP milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda görüşülen Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,
Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet
Personel Başkanlığı bütçeleri üzerinde söz aldı.
Varlı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, hedefsiz ve başarısız bir
kurum haline geldiğini öne sürdü.
Yurt dışındaki yarışmalara sporcudan daha fazla yöneticinin gittiğini
ifade eden Varlı, ''Örneğin 9 sporcu ile 20 yönetici gitmektedir. Genel Müdürlük
de bu konuda yeterli denetim yapmamaktadır'' dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde, siyasetin spora da bulaştığı iddiasını
dile getiren Varlı, Antalya'da şehir merkezinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne
ait bir arazinin geçmiş dönemde büyükşehir belediyesine devredildiğini ancak,
konunun yargıdan döndüğünü söyledi. Varlı, işsizlik oranının yüzde 14 olduğu
Türkiye'de, gençlerin kahvehanelerde, uyuşturucu batağındayken, Genel Müdürlüğün
görevinin, siyaset yapmak mı yoksa gençleri bu durumdan kurtarmak mı olduğunu
sordu.
Varlı, YURT-KUR'un, yatak kapasitesinin ve burs ücretlerinin artırmasını
istedi.
MHP Denizli Milletvekili Haluk Ayhan, dış ticaretin yapısal bir dönüşüme
ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ayhan, ekonomik krizden etkilenen sektörlerin
yeniden canlandırılması için yapılan çalışmaların önemine işaret ederek, ancak
buna yönelik çalışma ve politika önerisi duymadıklarını söyledi.
-''SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI, ALDATMACA''-
Gümrük Müsteşarlığı bütçesi üzerinde MHP Grubunun görüşlerini dile
getiren Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş, Müsteşarlığın, bütçeden aldığı çok az
kaynakla görevini yerine getirdiğini belirtti.
Durmuş, kaçakçılıkla mücadelenin sadece gümrüklerde değil, tüm ülke
çapında yapılması gerektiğini dile getirerek, bunun için ekonominin kayıt altına
alınmasının önemine değindi.
Cumali Durmuş, Maliye Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük
Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gelirler İdaresi Başkanlığı, DPT'nin, tek çatı
altında birleştirilmesinin, hantallığı kaldıracağını savundu.
MHP Manisa Milletvekili Mustafa Enöz de en düşük gelir grubu ile en
yüksek gelir grubu arasındaki farkın 7 kat olduğunu, bunun 8 kata çıkması halinde
sosyal patlamaların meydana geldiğini belirtti.
AK Parti'nin, kamu personel rejimini çıkaracağını söylediğini ancak bu
konuda gerekenin yapılmadığını kaydeden Enöz, kamu personel yasasının bir an önce
çıkarılmasını istedi. Enöz, iktidarın, memur kıyımına gittiğini, kendi gibi
düşünmeyeni sürgün ettiğini, çalışma politikasıyla, çalışanı iş güvencesinden
yoksun bıraktığını, çalıştığı şirketin kölesi haline getirdiğini öne sürdü.
Enöz, AK Parti'nin, yandaşlarını desteklemek, oy avcılığı için sosyal
yardımları kullandığını, seçim dönemindeki yardımlarla oylara ambargo koyduğunu
savundu. Enöz, AK Parti'nin sosyal devlet anlayışının tamamen ''aldatmaca''
olduğunu iddia etti.
''İKİ AYRI GENEL MÜDÜRLÜK OLSUN''
Bütçeler üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan Kocaeli Milletvekili Fikri
Işık ise AK Parti iktidarında, eğitim bütçesinin, savunma bütçesinden fazla
olduğunu, her ilde üniversite kurulduğunu, ülkenin her tarafına yurtlar
açıldığını anlattı.
Gençlerin önce meslek, sonra iş sahibi yapıldığını, genç girişimlere çok
önemli destekler verildiğini dile getiren Işık, yeni bir spor politikası
oluşturduklarını, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, il özel idareleri ve
sponsorların işbirliğiyle tesisleşmede tarihi başarılar elde edildiğini
söyledi.
Işık, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, ağırlıklı olarak spora
yönelmesinin, gençlik hizmetlerinin, arzu ettikleri etkinlik ve verimlilikte
yürütülmediğini belirtti. Işık, gençliğin ve sporun iki ayrı genel müdürlük
olarak yeniden örgütlenmesini, yararlı ve gerekli bulduklarını dile getirdi.
AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu da yurtlardaki kapasiteyi 228
bine çıkardıklarını, 2002'de 451 bin öğrenciye burs verirken, bugün 817 bin 700
kişinin burslardan yararlandığını vurguladı.
Ataoğlu, her ile yeni üniversite kurulmasının, YURT-KUR'un yükünü az da
olsa artırdığını, yeni üniversitelerin bulunduğu illerdeki yurt ihtiyacının
giderilmesi, Doğu ve Güneydoğu'ya yurt yapılmasına biraz daha önem verilmesi
gerektiğini belirtti.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş,
herkesin Cumhurbaşkanına da Meclis Başkanına da Başbakan'a da saygı göstermesi
gerektiğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış
Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME), Gümrük
Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığı bütçeleri üzerinde AK Parti ve CHP grubu adına konuşmalar yapıldı.
AK Parti Ağrı Milletvekili Mehmet Hanifi Alır, devletin en büyük
görevinin, eğitim konusundaki açığı kapatmak olduğunu ifade etti. Alır, 2002
yılından bu yana YURT-KUR'un yaptığı çalışmaları anlattı. Yeni yılda barıştan,
kardeşlikten yana herkesin yüreğini ortaya koyması gerektiğini belirten Alır,
''Barış için ne gerekiyorsa onu yapalım'' dedi.
AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, dış ticaret hacminin
2002'den bu yana dört kat arttığını, Türkiye'nin dünyada ihracat yapmadığı ülke
kalmadığını dile getirdi.
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca, büyük ve güçlü Türkiye'nin ancak
sosyal devlet anlayışının tam olarak yerleşmesiyle mümkün olduğunu dile
getirdi.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede, İGEME, İstanbul Milletvekili
Canan Kalsın da Gümrük Müsteşarlığının çalışmaları konusunda bilgi verdi.
''İÇİME SİNDİREMEDİM''
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın, ''TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'i şamar oğlanı gibi azarlamasını bir
milletvekili olarak içine sindiremediğini'' söyledi.
Sporda ödül yasasının değiştirilmesi gerektiğini savunan Sevigen,
İstanbul'da yapılan yüzme şampiyonası için 5 milyar TL harcanıp havuz yapıldığını
ancak buna rağmen mevcut olan havuzların korunamadığını ileri sürdü.
Türkiye'nin olimpiyatlara götürdüğü 66 sporcudan sadece 20'sinin Türk
olduğunu belirten Sevigen, ''Devşirme sporcularla bu iş gitmez. Beşinci ya da
yüzüncü olsunlar ama biz kendi sporcularımızı destekleyelim'' dedi.
Sevigen, ''Kimsesizlerin kimsesi Tayyip Erdoğan değil, Cumhuriyettir''
diye konuştu.
Sataşma olduğu gerekçesiyle söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet
Elitaş, Sevigen'in sözlerini anımsatarak, bütçe görüşmelerinde Başbakanın
konuşması sırasında muhalefet grup başkanvekilleri tarafından sataşıldığını
belirtti. Elitaş, ''Cumhurbaşkanına da Meclis Başkanına da Başbakana da herkesin
saygı göstermesi gerekir'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da Elitaş'ın konuşması üzerine söz
alarak, ''TBMM Başkanı'nı azarlamayı alışkanlık haline getiren bir başbakan
varsa, o başbakan hem hükümeti hem Meclisi yönetmeye kalkarsa, o başbakana
görevleri hatırlatılır'' dedi.
Daha sonra Başkanvekili Güldal Mumcu, birleşime ara verdi.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, kamu personel
rejimine şiddetle ihtiyaç olduğunu ifade ederek, ''Bunu birlikte yapacağız''
dedi.
Yazıcı, TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığına bağlı Gümrük
Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığı bütçeleri üzerine Hükümet adına söz aldı.
Gümrük idarelerinin her ülke için çok önemli olduğunu ifade eden Yazıcı,
Türkiye'nin coğrafi yapısı göz önünde bulundurulduğunda bunun daha da önem
taşıdığını söyledi.
Yazıcı, gümrük kapılarının modernize edildiğini, modernize edilen
Kapıkule Gümrük Kapısının büyüklük açısından dünyada 2, Avrupa'da 1. olduğunu
anımsatarak, 18 kara gümrük kapısının yenilenmesinin de yap-işlet-devret
modeliyle gerçekleştirildiğini belirtti. Hayati Yazıcı, gümrüklerdeki bütün
işlemlerin, Nisan 2010'dan itibaren kağıtsız, internet ortamında gerçekleşir hale
geleceğini bildirdi.
Yazıcı, ''Gümrük Kanununda yapılan düzenlemeyle, işlemlerin hızlı kargo
ve posta aracılığıyla yapılmasının, gümrük müşavirlerinin aleyhinde olacağı''
söyleminin doğru olmadığını belirterek, kargo şirketleri ve posta idarelerinin,
faaliyetlerini yürütürken, gümrük müşaviri istihdam etmek zorunda olduğunu
vurguladı. Yazıcı, Anadolu'nun herhangi bir yerinde KOBİ'lerin, bin 500 lirayı
aşmayan ürünlerini, hızlı kargo ve posta aracılığıyla, internet ortamından
yararlanarak, pazarlama imkanına kavuşacağını anlattı.
''ÖZNESİ, YÜKLEMİ BELLİDİR''
Sosyal yardımları ''sadaka'' olarak nitelemenin, küçümseme anlamına
geldiğini dile getiren Yazıcı, ''Ama sadaka bizim kültürümüzün bir parçası.
Sadaka; gezerken, dolaşırken, sizden talepte bulunan veya bulunmayana gönlünüzden
koptuğu oranda katkıda bulunmaktadır. Ölçüsü size aittir. Ama sosyal yardımların
ölçüsü vardır, plan dahilinde yapılıyor. Öznesi, yüklemi, standartları bellidir.
Bu bir projedir. Küçümseyecek anlamda nitelemeyi, dil sürçmesi olarak
düşünüyorum'' diye konuştu.
Yazıcı, 7 yılda 13 milyon öğrenciye ücretsiz ders kitabı dağıtmalarının,
sosyal proje olduğunu belirterek, 2009'da buna 235 milyon lira kaynak
aktarıldığını söyledi.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün, aylık periyodik
ödemelerini, objektif kriterlere göre 973 vakfa yaptığını kaydeden Yazıcı,
yardımların nasıl olacağını, vakıf mütevelli heyetlerinin takdir ettiğine işaret
etti.
'DİYALOG KANALLARIMIZ AÇIK''
Bakan Yazıcı, Devlet Personel Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşurken,
başkanlığın fonksiyonunu bugüne kadar yeterince, beklenen oranda yapamadığını
kaydetti.
Yoğun bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Yazıcı, sözlerini şöyle
tamamladı:
''Türkiye'de kamu personel rejimine şiddetle ihtiyaç var. Ama bunu
birlikte yapacağız. Aynı eğitimi almış, aynı derecede, farklı kamu idarelerinde
çalışan kamu görevlileri, farklı ücret alıyor. Bunu gidermek için kararname
çıkardık. Yeterli değil, çalışmamız sürüyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunda
değişiklik yapan tasarıyı yakında Meclise getireceğiz. Bu tasarıyla ilgili memur
sendikalarıyla yaptığımız görüşmelerde, taahhüt ettiğimiz pek çok konuyu,
tasarıyla gidermeye çalışıyoruz. Hiçbir işe yaramayan, her yıl 2 milyon 500 bine
yakın memurla ilgili doldurulan sicile son veriyoruz. Yerine disiplin kurallarını
uygulayan yeni bir düzenleme getiriyoruz.
Biz kimseyi aç, açıkta bırakmayız. Tütün işçilerini de terk etmiş
değiliz. Onlarla ilişkin de hukuki düzenleme mevcut, diyalog kanallarımız
açık.''
''SAMİMİYETİNİZE İNANMAK MÜMKÜN DEĞİL''
CHP Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren, Gümrük Müsteşarlığı bütçesi
üzerinde partisinin görüşlerini dile getirirken, yüksek faiz, düşük kurun,
sanayiciyi zorladığını, KOBİ'lere zarar verdiğini anlattı. Diren, gümrüklerdeki
bürokratik zorlukların, ticareti engelleyici konuların, Türkiye için büyük
eksiklik olduğunu vurguladı.
Diren, akaryakıt, şeker ve canlı hayvan kaçakçılığının ülke ekonomisine
zarar verdiğini belirterek, Ankara Ticaret Odasının verilerine göre ülkedeki
akaryakıtın 5'te 1'inin kaçak olduğunu iddia etti.
CHP Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı da Hükümetin, sosyal devlet olma
özelliğini unutarak, sadaka verir gibi yardımlarda bulunduğunu savundu.
Akıncı, devletin parasını, babasının parası gibi dağıtıp caka satanların,
sosyal yardım alanların sayısının arttığını söylemelerinin, utanç tablosu
olduğunu öğrenmeleri gerektiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TEKEL işçilerine, ''Yan gelip yatarak,
para kazanma devri sona erdi'' dediğini anımsatan Akıncı, Erdoğan'ın yakın
çevresine, nasıl bu kadar çok para kazandığını sormadığını belirtti.
Akıncı, ''Deniz Feneri dosyasında bile 'ucu size dokunur' diye üzerine
gitmezken, ne yolsuzluk ne de yoksullukla mücadelenizde samimiyetinize inanmak
mümkün değil'' dedi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin, 2023
yılından önce de 500 milyar dolarlık ihracatı yakalayabilecek kapasiteye sahip
olduğunu söyledi.
Çağlayan, bakanlığına bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatı
Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME) bütçeleri üzerinde hükümet adına söz aldı.
Dünyada elde edilen piyasaların kaybedilmemesi konusunda çok önemli
çalışmalar yaptıklarını belirten Çağlayan, ekonomik krizin Türkiye'nin krizi
olmadığını ve her ülkenin küresel ekonomiye entegre olduğu oranda krizden
etkilendiğini söyledi.
Türkiye'nin geçen yıl 132 milyar dolar ihracat yaptığını ifade eden
Çağlayan, bunun son derece önemli olduğunu ifade etti.
Çağlayan, bu yıl ihracatı 100 milyar doların altına düşürmemek için
gayret sarf ettiklerini belirterek, ilk 11 aylık rakamın 93 milyar dolar
seviyesinde olduğunu, geçen yıla göre 30 milyar dolar civarında ihracat kaybının
yaşayacağını belirtti.
Küresel krizin talep daralması yarattığını ve bundan Türkiye'nin
ihracatının da etkilendiğini dile getiren Zafer Çağlayan, göreve geldiğinden bu
yana 6,5 ay içerisinde 28 ülkeye gittiklerini, bu temaslardan çok somut sonuçlar
aldıklarını söyledi.
Gidilen ülkelerin belirli stratejiler çerçevesinde belirlendiğini, çevre
ülkelere, Afrika'ya yapılan ihracattaki artışları anlatan Çağlayan, ''Bu durum,
pazar ve ürün çeşitlendirmesinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır'' dedi. Çağlayan,
şunları kaydetti:
''Bünyemizde 33 tane ülkeye ilgili ülke masası kurduk. Oturduk, ülkeleri
tek tek analiz etmeye başladık, hangi sektörlerde hangi ülkelerle baş edebiliriz,
hangi ülkelere gidebiliriz diye. Hedefimiz, 2023 yılında büyük Atatürk'ün dediği
gibi Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine yükseltecek ilk on ekonomi içine
sokmak, 500 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirmek... Bu çerçevede de 500
milyar dolarlık ihracatı nasıl yapacağımızın çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye,
stratejiyle ilgili çalışmalarını gerçekleştirdiği zaman 2023'den evvel de 500
milyar dolarlık ihracatı yakalayabilecek bir kapasiteye sahiptir.''
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, milletvekillerinin dış ticaret açığına
yönelik sorular üzerine, Türkiye'nin geçen yıl enerji ithalatına 48 milyar dolar
ödediğini belirtti.
Çağlayan, piyasaların, ihracatın büyümesi nedeniyle enerji tüketiminin ve
girdilerin artığına işaret ederek, ''Bu açığın temel nedeni enerji ve enerji
fiyatlarının yükselmesidir. Ne yapalım Allah da Türkiye'ye enerji
vermedi''dedi.
Bakan Çağlayan, Türkiye'nin 2002-2009 yılları arasında ihracatta rekor
kırdığını, dünyanın en başarılı ihracatçıları arasına girdiğini anımsattı.
SPORDA DEMOKRASİYİ GETİRDİK
Devlet Bakanı Faruk Özak da bakanlığına bağlı kurumların bütçesi üzerinde
yaptığı konuşmada, YURT-KUR'un bir başarı öyküsünü tamamladığını,
milletvekillerine bu kuruma olan iltifatlarından dolayı teşekkür etti.
Kurumun yaptığı çalışmaları anlatan Özak, her öğrenciye katkı kredisi
verdiklerini söyledi. Özak, bu rakamın 2002'de 45 TL iken bugün 180 TL'ye
yükseltildiğini ve bu paranın her ay öğrencilere verildiğini kaydetti.
Öğrenim ve katkı kredisi tahsilatlarını yüzde 4,4'den yüzde 40'a
çıkardıklarını belirten Özak, eksik olan illerde yurt yapımlarına devam
edildiğini ifade etti.
Spor Toto'dan, 2004'den 2009'a kadar 10,5 milyar dolarlık hasılat elde
edildiğini, bunun 2 milyarının devlete vergi olarak ödendiğini, ayrıca ikramiye
dağıtıldığını, kulüplere pay verildiğini ve tesisler yapıldığını anlattı.
Federasyonlarla ilgili eleştiriler yapıldığını anımsatan Özak, ''Bir
iktidar düşünün, federasyon başkanlarını atayabilirken, huzurlarınızda sporda
demokrasiyi getirdik. Federasyonlar seçimle gelebiliyorlar. Bizim onlara karışma
şansımız yok'' dedi.
Özak, Spor Toto İdaresi'nin, 31 milyon dolar vergi borcuyla,
çalışanlarının maaşlarını ödeyemezken, bugün bu duruma gelmesini takdir ettiğini
belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Türkiye'nin, çok genç nüfusa sahip bir ülke olduğunu vurgulayan Özak,
''Olimpiyatlarda başarılı olmamız için federasyonların önlerini açmamız, tesis,
eğitim konusunda destek vermemiz lazım. Spor, gelişmişliğin bir göstergesi'' diye
konuştu.
Türkiye'nin gerçekleştireceği spor organizasyonlarını anlatan Özak, asıl
hedefin 2020'de İstanbul'da olimpiyat yapmak olduğunu bildirdi.
''EKSİKLİKLERİ BİLİYORUZ''
Devlet Bakanı Özak, milletvekillerinin sorusu üzerine, 2009 yılı yatırım
programında 85 tane 65 bin yatak kapasiteli yurt projesi bulunduğunu
vurgulayarak, bunların bir kısmının ihale edildiğini, bir kısmının proje
aşamasında, bir kısmının da arsa tahsisinin yapıldığını anlattı. Özak, bunları
realize ettiklerinde, kapasitenin 65 bin artıp, 300 bine yaklaşacağını
vurgulayarak, ''Tüm illerde üniversite açtık. Buralarda eksikliği biliyoruz. Özel
sektöre, belli bölgelerde, yurt yapanlara ve işletenlere bazı muafiyetler tanımak
için çalışıyoruz. Ayrıca başka modeller geliştirmeye çalışıyoruz'' dedi.
''KAÇAK AKARYAKITIN DEĞERİ 391 MİLYON TL''
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, milletvekillerinin sorularını yanıtlarken,
2009'daki kaçak akaryakıt ve ürünlerin ekonomik değerinin 391 milyon lira
olduğunu bildirerek, kaçakçılıkla etkin mücadelelerinin sürdüğünü kaydetti.
Konuşmaların ardından, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış
Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Gümrük Müsteşarlığı,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığının, 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.
Öte yandan, Devlet Bakanı Çağlayan, bakanlığına bağlı kurumların
bütçelerinin kabul edilmesi dolayısıyla milletvekillerine kuliste kuru pasta
ikramında bulundu.
Genel Kurul, Başkanvekili Güldal Mumcu başkanlığında saat 11.00'de toplandı.
Kurumların 2010 yılı bütçesi üzerinde ilk sözü MHP grubu adına Adana Milletvekili Muharrem Varlı aldı.
MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, AK Parti
hükümetleri döneminde, siyasetin spora da bulaştığını iddia etti.
MHP milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda görüşülen Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,
Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet
Personel Başkanlığı bütçeleri üzerinde söz aldı.
Varlı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, hedefsiz ve başarısız bir
kurum haline geldiğini öne sürdü.
Yurt dışındaki yarışmalara sporcudan daha fazla yöneticinin gittiğini
ifade eden Varlı, ''Örneğin 9 sporcu ile 20 yönetici gitmektedir. Genel Müdürlük
de bu konuda yeterli denetim yapmamaktadır'' dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde, siyasetin spora da bulaştığı iddiasını
dile getiren Varlı, Antalya'da şehir merkezinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne
ait bir arazinin geçmiş dönemde büyükşehir belediyesine devredildiğini ancak,
konunun yargıdan döndüğünü söyledi. Varlı, işsizlik oranının yüzde 14 olduğu
Türkiye'de, gençlerin kahvehanelerde, uyuşturucu batağındayken, Genel Müdürlüğün
görevinin, siyaset yapmak mı yoksa gençleri bu durumdan kurtarmak mı olduğunu
sordu.
Varlı, YURT-KUR'un, yatak kapasitesinin ve burs ücretlerinin artırmasını
istedi.
MHP Denizli Milletvekili Haluk Ayhan, dış ticaretin yapısal bir dönüşüme
ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ayhan, ekonomik krizden etkilenen sektörlerin
yeniden canlandırılması için yapılan çalışmaların önemine işaret ederek, ancak
buna yönelik çalışma ve politika önerisi duymadıklarını söyledi.
-''SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI, ALDATMACA''-
Gümrük Müsteşarlığı bütçesi üzerinde MHP Grubunun görüşlerini dile
getiren Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş, Müsteşarlığın, bütçeden aldığı çok az
kaynakla görevini yerine getirdiğini belirtti.
Durmuş, kaçakçılıkla mücadelenin sadece gümrüklerde değil, tüm ülke
çapında yapılması gerektiğini dile getirerek, bunun için ekonominin kayıt altına
alınmasının önemine değindi.
Cumali Durmuş, Maliye Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük
Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gelirler İdaresi Başkanlığı, DPT'nin, tek çatı
altında birleştirilmesinin, hantallığı kaldıracağını savundu.
MHP Manisa Milletvekili Mustafa Enöz de en düşük gelir grubu ile en
yüksek gelir grubu arasındaki farkın 7 kat olduğunu, bunun 8 kata çıkması halinde
sosyal patlamaların meydana geldiğini belirtti.
AK Parti'nin, kamu personel rejimini çıkaracağını söylediğini ancak bu
konuda gerekenin yapılmadığını kaydeden Enöz, kamu personel yasasının bir an önce
çıkarılmasını istedi. Enöz, iktidarın, memur kıyımına gittiğini, kendi gibi
düşünmeyeni sürgün ettiğini, çalışma politikasıyla, çalışanı iş güvencesinden
yoksun bıraktığını, çalıştığı şirketin kölesi haline getirdiğini öne sürdü.
Enöz, AK Parti'nin, yandaşlarını desteklemek, oy avcılığı için sosyal
yardımları kullandığını, seçim dönemindeki yardımlarla oylara ambargo koyduğunu
savundu. Enöz, AK Parti'nin sosyal devlet anlayışının tamamen ''aldatmaca''
olduğunu iddia etti.
''İKİ AYRI GENEL MÜDÜRLÜK OLSUN''
Bütçeler üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan Kocaeli Milletvekili Fikri
Işık ise AK Parti iktidarında, eğitim bütçesinin, savunma bütçesinden fazla
olduğunu, her ilde üniversite kurulduğunu, ülkenin her tarafına yurtlar
açıldığını anlattı.
Gençlerin önce meslek, sonra iş sahibi yapıldığını, genç girişimlere çok
önemli destekler verildiğini dile getiren Işık, yeni bir spor politikası
oluşturduklarını, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, il özel idareleri ve
sponsorların işbirliğiyle tesisleşmede tarihi başarılar elde edildiğini
söyledi.
Işık, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, ağırlıklı olarak spora
yönelmesinin, gençlik hizmetlerinin, arzu ettikleri etkinlik ve verimlilikte
yürütülmediğini belirtti. Işık, gençliğin ve sporun iki ayrı genel müdürlük
olarak yeniden örgütlenmesini, yararlı ve gerekli bulduklarını dile getirdi.
AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu da yurtlardaki kapasiteyi 228
bine çıkardıklarını, 2002'de 451 bin öğrenciye burs verirken, bugün 817 bin 700
kişinin burslardan yararlandığını vurguladı.
Ataoğlu, her ile yeni üniversite kurulmasının, YURT-KUR'un yükünü az da
olsa artırdığını, yeni üniversitelerin bulunduğu illerdeki yurt ihtiyacının
giderilmesi, Doğu ve Güneydoğu'ya yurt yapılmasına biraz daha önem verilmesi
gerektiğini belirtti.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş,
herkesin Cumhurbaşkanına da Meclis Başkanına da Başbakan'a da saygı göstermesi
gerektiğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış
Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME), Gümrük
Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığı bütçeleri üzerinde AK Parti ve CHP grubu adına konuşmalar yapıldı.
AK Parti Ağrı Milletvekili Mehmet Hanifi Alır, devletin en büyük
görevinin, eğitim konusundaki açığı kapatmak olduğunu ifade etti. Alır, 2002
yılından bu yana YURT-KUR'un yaptığı çalışmaları anlattı. Yeni yılda barıştan,
kardeşlikten yana herkesin yüreğini ortaya koyması gerektiğini belirten Alır,
''Barış için ne gerekiyorsa onu yapalım'' dedi.
AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, dış ticaret hacminin
2002'den bu yana dört kat arttığını, Türkiye'nin dünyada ihracat yapmadığı ülke
kalmadığını dile getirdi.
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca, büyük ve güçlü Türkiye'nin ancak
sosyal devlet anlayışının tam olarak yerleşmesiyle mümkün olduğunu dile
getirdi.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede, İGEME, İstanbul Milletvekili
Canan Kalsın da Gümrük Müsteşarlığının çalışmaları konusunda bilgi verdi.
''İÇİME SİNDİREMEDİM''
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın, ''TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'i şamar oğlanı gibi azarlamasını bir
milletvekili olarak içine sindiremediğini'' söyledi.
Sporda ödül yasasının değiştirilmesi gerektiğini savunan Sevigen,
İstanbul'da yapılan yüzme şampiyonası için 5 milyar TL harcanıp havuz yapıldığını
ancak buna rağmen mevcut olan havuzların korunamadığını ileri sürdü.
Türkiye'nin olimpiyatlara götürdüğü 66 sporcudan sadece 20'sinin Türk
olduğunu belirten Sevigen, ''Devşirme sporcularla bu iş gitmez. Beşinci ya da
yüzüncü olsunlar ama biz kendi sporcularımızı destekleyelim'' dedi.
Sevigen, ''Kimsesizlerin kimsesi Tayyip Erdoğan değil, Cumhuriyettir''
diye konuştu.
Sataşma olduğu gerekçesiyle söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet
Elitaş, Sevigen'in sözlerini anımsatarak, bütçe görüşmelerinde Başbakanın
konuşması sırasında muhalefet grup başkanvekilleri tarafından sataşıldığını
belirtti. Elitaş, ''Cumhurbaşkanına da Meclis Başkanına da Başbakana da herkesin
saygı göstermesi gerekir'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da Elitaş'ın konuşması üzerine söz
alarak, ''TBMM Başkanı'nı azarlamayı alışkanlık haline getiren bir başbakan
varsa, o başbakan hem hükümeti hem Meclisi yönetmeye kalkarsa, o başbakana
görevleri hatırlatılır'' dedi.
Daha sonra Başkanvekili Güldal Mumcu, birleşime ara verdi.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, kamu personel
rejimine şiddetle ihtiyaç olduğunu ifade ederek, ''Bunu birlikte yapacağız''
dedi.
Yazıcı, TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığına bağlı Gümrük
Müsteşarlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığı bütçeleri üzerine Hükümet adına söz aldı.
Gümrük idarelerinin her ülke için çok önemli olduğunu ifade eden Yazıcı,
Türkiye'nin coğrafi yapısı göz önünde bulundurulduğunda bunun daha da önem
taşıdığını söyledi.
Yazıcı, gümrük kapılarının modernize edildiğini, modernize edilen
Kapıkule Gümrük Kapısının büyüklük açısından dünyada 2, Avrupa'da 1. olduğunu
anımsatarak, 18 kara gümrük kapısının yenilenmesinin de yap-işlet-devret
modeliyle gerçekleştirildiğini belirtti. Hayati Yazıcı, gümrüklerdeki bütün
işlemlerin, Nisan 2010'dan itibaren kağıtsız, internet ortamında gerçekleşir hale
geleceğini bildirdi.
Yazıcı, ''Gümrük Kanununda yapılan düzenlemeyle, işlemlerin hızlı kargo
ve posta aracılığıyla yapılmasının, gümrük müşavirlerinin aleyhinde olacağı''
söyleminin doğru olmadığını belirterek, kargo şirketleri ve posta idarelerinin,
faaliyetlerini yürütürken, gümrük müşaviri istihdam etmek zorunda olduğunu
vurguladı. Yazıcı, Anadolu'nun herhangi bir yerinde KOBİ'lerin, bin 500 lirayı
aşmayan ürünlerini, hızlı kargo ve posta aracılığıyla, internet ortamından
yararlanarak, pazarlama imkanına kavuşacağını anlattı.
''ÖZNESİ, YÜKLEMİ BELLİDİR''
Sosyal yardımları ''sadaka'' olarak nitelemenin, küçümseme anlamına
geldiğini dile getiren Yazıcı, ''Ama sadaka bizim kültürümüzün bir parçası.
Sadaka; gezerken, dolaşırken, sizden talepte bulunan veya bulunmayana gönlünüzden
koptuğu oranda katkıda bulunmaktadır. Ölçüsü size aittir. Ama sosyal yardımların
ölçüsü vardır, plan dahilinde yapılıyor. Öznesi, yüklemi, standartları bellidir.
Bu bir projedir. Küçümseyecek anlamda nitelemeyi, dil sürçmesi olarak
düşünüyorum'' diye konuştu.
Yazıcı, 7 yılda 13 milyon öğrenciye ücretsiz ders kitabı dağıtmalarının,
sosyal proje olduğunu belirterek, 2009'da buna 235 milyon lira kaynak
aktarıldığını söyledi.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün, aylık periyodik
ödemelerini, objektif kriterlere göre 973 vakfa yaptığını kaydeden Yazıcı,
yardımların nasıl olacağını, vakıf mütevelli heyetlerinin takdir ettiğine işaret
etti.
'DİYALOG KANALLARIMIZ AÇIK''
Bakan Yazıcı, Devlet Personel Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşurken,
başkanlığın fonksiyonunu bugüne kadar yeterince, beklenen oranda yapamadığını
kaydetti.
Yoğun bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Yazıcı, sözlerini şöyle
tamamladı:
''Türkiye'de kamu personel rejimine şiddetle ihtiyaç var. Ama bunu
birlikte yapacağız. Aynı eğitimi almış, aynı derecede, farklı kamu idarelerinde
çalışan kamu görevlileri, farklı ücret alıyor. Bunu gidermek için kararname
çıkardık. Yeterli değil, çalışmamız sürüyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunda
değişiklik yapan tasarıyı yakında Meclise getireceğiz. Bu tasarıyla ilgili memur
sendikalarıyla yaptığımız görüşmelerde, taahhüt ettiğimiz pek çok konuyu,
tasarıyla gidermeye çalışıyoruz. Hiçbir işe yaramayan, her yıl 2 milyon 500 bine
yakın memurla ilgili doldurulan sicile son veriyoruz. Yerine disiplin kurallarını
uygulayan yeni bir düzenleme getiriyoruz.
Biz kimseyi aç, açıkta bırakmayız. Tütün işçilerini de terk etmiş
değiliz. Onlarla ilişkin de hukuki düzenleme mevcut, diyalog kanallarımız
açık.''
''SAMİMİYETİNİZE İNANMAK MÜMKÜN DEĞİL''
CHP Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren, Gümrük Müsteşarlığı bütçesi
üzerinde partisinin görüşlerini dile getirirken, yüksek faiz, düşük kurun,
sanayiciyi zorladığını, KOBİ'lere zarar verdiğini anlattı. Diren, gümrüklerdeki
bürokratik zorlukların, ticareti engelleyici konuların, Türkiye için büyük
eksiklik olduğunu vurguladı.
Diren, akaryakıt, şeker ve canlı hayvan kaçakçılığının ülke ekonomisine
zarar verdiğini belirterek, Ankara Ticaret Odasının verilerine göre ülkedeki
akaryakıtın 5'te 1'inin kaçak olduğunu iddia etti.
CHP Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı da Hükümetin, sosyal devlet olma
özelliğini unutarak, sadaka verir gibi yardımlarda bulunduğunu savundu.
Akıncı, devletin parasını, babasının parası gibi dağıtıp caka satanların,
sosyal yardım alanların sayısının arttığını söylemelerinin, utanç tablosu
olduğunu öğrenmeleri gerektiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TEKEL işçilerine, ''Yan gelip yatarak,
para kazanma devri sona erdi'' dediğini anımsatan Akıncı, Erdoğan'ın yakın
çevresine, nasıl bu kadar çok para kazandığını sormadığını belirtti.
Akıncı, ''Deniz Feneri dosyasında bile 'ucu size dokunur' diye üzerine
gitmezken, ne yolsuzluk ne de yoksullukla mücadelenizde samimiyetinize inanmak
mümkün değil'' dedi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin, 2023
yılından önce de 500 milyar dolarlık ihracatı yakalayabilecek kapasiteye sahip
olduğunu söyledi.
Çağlayan, bakanlığına bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatı
Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME) bütçeleri üzerinde hükümet adına söz aldı.
Dünyada elde edilen piyasaların kaybedilmemesi konusunda çok önemli
çalışmalar yaptıklarını belirten Çağlayan, ekonomik krizin Türkiye'nin krizi
olmadığını ve her ülkenin küresel ekonomiye entegre olduğu oranda krizden
etkilendiğini söyledi.
Türkiye'nin geçen yıl 132 milyar dolar ihracat yaptığını ifade eden
Çağlayan, bunun son derece önemli olduğunu ifade etti.
Çağlayan, bu yıl ihracatı 100 milyar doların altına düşürmemek için
gayret sarf ettiklerini belirterek, ilk 11 aylık rakamın 93 milyar dolar
seviyesinde olduğunu, geçen yıla göre 30 milyar dolar civarında ihracat kaybının
yaşayacağını belirtti.
Küresel krizin talep daralması yarattığını ve bundan Türkiye'nin
ihracatının da etkilendiğini dile getiren Zafer Çağlayan, göreve geldiğinden bu
yana 6,5 ay içerisinde 28 ülkeye gittiklerini, bu temaslardan çok somut sonuçlar
aldıklarını söyledi.
Gidilen ülkelerin belirli stratejiler çerçevesinde belirlendiğini, çevre
ülkelere, Afrika'ya yapılan ihracattaki artışları anlatan Çağlayan, ''Bu durum,
pazar ve ürün çeşitlendirmesinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır'' dedi. Çağlayan,
şunları kaydetti:
''Bünyemizde 33 tane ülkeye ilgili ülke masası kurduk. Oturduk, ülkeleri
tek tek analiz etmeye başladık, hangi sektörlerde hangi ülkelerle baş edebiliriz,
hangi ülkelere gidebiliriz diye. Hedefimiz, 2023 yılında büyük Atatürk'ün dediği
gibi Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine yükseltecek ilk on ekonomi içine
sokmak, 500 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirmek... Bu çerçevede de 500
milyar dolarlık ihracatı nasıl yapacağımızın çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye,
stratejiyle ilgili çalışmalarını gerçekleştirdiği zaman 2023'den evvel de 500
milyar dolarlık ihracatı yakalayabilecek bir kapasiteye sahiptir.''
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, milletvekillerinin dış ticaret açığına
yönelik sorular üzerine, Türkiye'nin geçen yıl enerji ithalatına 48 milyar dolar
ödediğini belirtti.
Çağlayan, piyasaların, ihracatın büyümesi nedeniyle enerji tüketiminin ve
girdilerin artığına işaret ederek, ''Bu açığın temel nedeni enerji ve enerji
fiyatlarının yükselmesidir. Ne yapalım Allah da Türkiye'ye enerji
vermedi''dedi.
Bakan Çağlayan, Türkiye'nin 2002-2009 yılları arasında ihracatta rekor
kırdığını, dünyanın en başarılı ihracatçıları arasına girdiğini anımsattı.
SPORDA DEMOKRASİYİ GETİRDİK
Devlet Bakanı Faruk Özak da bakanlığına bağlı kurumların bütçesi üzerinde
yaptığı konuşmada, YURT-KUR'un bir başarı öyküsünü tamamladığını,
milletvekillerine bu kuruma olan iltifatlarından dolayı teşekkür etti.
Kurumun yaptığı çalışmaları anlatan Özak, her öğrenciye katkı kredisi
verdiklerini söyledi. Özak, bu rakamın 2002'de 45 TL iken bugün 180 TL'ye
yükseltildiğini ve bu paranın her ay öğrencilere verildiğini kaydetti.
Öğrenim ve katkı kredisi tahsilatlarını yüzde 4,4'den yüzde 40'a
çıkardıklarını belirten Özak, eksik olan illerde yurt yapımlarına devam
edildiğini ifade etti.
Spor Toto'dan, 2004'den 2009'a kadar 10,5 milyar dolarlık hasılat elde
edildiğini, bunun 2 milyarının devlete vergi olarak ödendiğini, ayrıca ikramiye
dağıtıldığını, kulüplere pay verildiğini ve tesisler yapıldığını anlattı.
Federasyonlarla ilgili eleştiriler yapıldığını anımsatan Özak, ''Bir
iktidar düşünün, federasyon başkanlarını atayabilirken, huzurlarınızda sporda
demokrasiyi getirdik. Federasyonlar seçimle gelebiliyorlar. Bizim onlara karışma
şansımız yok'' dedi.
Özak, Spor Toto İdaresi'nin, 31 milyon dolar vergi borcuyla,
çalışanlarının maaşlarını ödeyemezken, bugün bu duruma gelmesini takdir ettiğini
belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Türkiye'nin, çok genç nüfusa sahip bir ülke olduğunu vurgulayan Özak,
''Olimpiyatlarda başarılı olmamız için federasyonların önlerini açmamız, tesis,
eğitim konusunda destek vermemiz lazım. Spor, gelişmişliğin bir göstergesi'' diye
konuştu.
Türkiye'nin gerçekleştireceği spor organizasyonlarını anlatan Özak, asıl
hedefin 2020'de İstanbul'da olimpiyat yapmak olduğunu bildirdi.
''EKSİKLİKLERİ BİLİYORUZ''
Devlet Bakanı Özak, milletvekillerinin sorusu üzerine, 2009 yılı yatırım
programında 85 tane 65 bin yatak kapasiteli yurt projesi bulunduğunu
vurgulayarak, bunların bir kısmının ihale edildiğini, bir kısmının proje
aşamasında, bir kısmının da arsa tahsisinin yapıldığını anlattı. Özak, bunları
realize ettiklerinde, kapasitenin 65 bin artıp, 300 bine yaklaşacağını
vurgulayarak, ''Tüm illerde üniversite açtık. Buralarda eksikliği biliyoruz. Özel
sektöre, belli bölgelerde, yurt yapanlara ve işletenlere bazı muafiyetler tanımak
için çalışıyoruz. Ayrıca başka modeller geliştirmeye çalışıyoruz'' dedi.
''KAÇAK AKARYAKITIN DEĞERİ 391 MİLYON TL''
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, milletvekillerinin sorularını yanıtlarken,
2009'daki kaçak akaryakıt ve ürünlerin ekonomik değerinin 391 milyon lira
olduğunu bildirerek, kaçakçılıkla etkin mücadelelerinin sürdüğünü kaydetti.
Konuşmaların ardından, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, YURT-KUR, Dış
Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Gümrük Müsteşarlığı,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ile Devlet Personel
Başkanlığının, 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.
Öte yandan, Devlet Bakanı Çağlayan, bakanlığına bağlı kurumların
bütçelerinin kabul edilmesi dolayısıyla milletvekillerine kuliste kuru pasta
ikramında bulundu.
