2012-11-05 - 20:10
2013 YILI BÜTÇESİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU'NDA...
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor. Görüşmelerin ardından, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçeleri komisyonda kabul edildi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yurt dışında sahipsiz kalan 4 bin Türk çocuğunun, gençlik daireleri aracılığıyla Hristiyan ailelere verildiğini belirterek, ''Bu çocuklar adeta Hristiyanlaştırılıyor. Büyük bir dramla büyük bir asimilasyonla karşı karşıyayız'' dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bilgi ve kaliteyi referans alan, sadece cami cemaatine değil, toplumun her kesimine hitap eden, açık ve şeffaf bir kurum olmaya özen gösterdiğini belirten Bozdağ, kurumun sadece ülke içinde değil, dünya genelinde de görünür bir prestiji bulunduğunu ifade etti.

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın asli görevlerinden birisinin toplumu din konusunda aydınlatmak olduğunu dile getirerek, Başkanlığın bu görevini ifa ederken doğru dini bilgiyi halka ulaştırmak, böylece bid'at, hurafe ve batıl inançlara karşı halkın daha duyarlı olmasını sağlamak için çalıştığını anlattı.

Camilerde yürütülen hizmetlerin, toplumun ilim ve ahlakına, marifet ve hikmetine, birlik ve muhabbetine, yardımlaşma ve dayanışmasına katkı sağladığında asıl anlamına kavuşacağına işaret eden, Bozdağ, şöyle konuştu:

''Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilen asli görevlerden birisi de yaygın din eğitimi konusudur. Bu alanda hizmet veren Kuran kursları ve eğitim merkezleri, fiziki ve eğitsel açıdan yeniden gözden geçirilerek, iyileştirme çalışmaları devam etmektedir. Kuran kurslarında ve hizmet içi eğitimlerde uygulanan programlar güncellenmiştir. Bu çerçevede Kuran kurslarında okutulan ders kitapları ve eğitim materyalleri, uygulayanların görüşleri de dikkate alınarak sahasında uzman kişilere yeniden hazırlatılmıştır. Kuran kursları, toplumsal talepler sonucu ortaya çıkan hizmet çeşitliliği göz önünde bulundurularak, eğitim, öğretim ve sosyal etkinlikler açısından yeniden yapılandırılmış ve daha da işlevsel hale getirilmiştir.''

Bozdağ, Başkanlığın, yurt dışı hizmetlerini koordine etmek üzere halen 22 ülkede büyükelçiliklerin bünyesinde din hizmetleri müşavirliği ve 29 başkonsolosluk bünyesinde din hizmetleri ataşeliği bulunduğunu kaydetti.

Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçesinin, 2012'ye göre yüzde 18,34 artırılarak, 4 milyar 604 milyon 649 bin liraya yükselttiğini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, kalkınma yardımlarının, dünya barışı ve refahı için bir zorunluluk olmasının yanı sıra ülkelerin ''ince güç'' potansiyellerinin en önemli araçları olduğunu söyledi.

Bozdağ, tüm siyasi polemiklerden uzak, hangi siyasi görüşten olursa olsun her Türk vatandaşını gururlandıran, Türkiye'yi temsil etme görevini hakkıyla yerine getiren TİKA'nın ülkenin yüz akı olmaya devam ettiği ifade ederek, ''TİKA, giderek kökleşen bir kurumumuz olma yolunda hızla ilerlemektedir. TİKA, 20 yılda pek çok mesafe kat etmiş, birçok projeye imza atmış, işbirliği ve kalkınma alanında önemli bir tecrübeye sahip olmuştur'' dedi.

Geçen yıl TİKA'nın çalışma yaptığı bölgelerde gerçekleştirdiği proje sayısının bin 473'e ulaştığına dikkati çeken Bozdağ, bu projelerin önemli bir kısmının ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu bölgelerinde gerçekleştiğini bildirdi.

Birçok ülkenin kalkınma yardımları kapsamında faaliyetlerini askıya alırken, bütçe imkanlarını kısıtlarken, Türkiye'nin artırıma gittiğine işaret eden Bozdağ, ''Ülkemiz artık yardım alan değil, yardım yapan, tecrübesini paylaşan bir ülke haline gelmiştir'' dedi.

Bozdağ, TİKA'nın 2013 bütçesinin de 11 milyon 667 bin lira olmasının öngörüldüğünü belirtti.

TİKA'nın hizmetlerini anlatırken, bir anısını da dile getiren Bozdağ, Karadağ'da bir medresenin mezuniyet törenine gittiğinde, Osmanlı şehitliğini ve şehitliğin yanındaki camiyi de ziyaret ettiğini söyledi. Bozdağ, ''Karadağ'ın Diyanet İşleri Başkanı buranın acı hikayesini anlattı. 1911 yılında caminin restorasyonu için Osmanlı Sultanı'na burada yaşayanlar mektup yazmışlar. Ülke Osmanlı'dan ayrılınca cevap gelmemiş. 1933'te din görevlisi bir Hırvat tarafından şehit edilince cami kapanıyor. 2008 yılında Sayın Başbakanımızın talimatıyla TİKA tarafından cami yeniden restore edilerek ibadete açılacak hale getirildi. 2011 yılında da Kadir Gecesi'nde açıldı. Karadağ Diyanet İşleri Başkanı, 'Bizim mektuplarımıza cevap vermek için bir daha bizi 100 sene bekletmeyin' dedi. Türkiye şimdi anında cevap veren bir ekonomik güce ulaştı'' ifadesini kullandı.

Bozdağ, yurt dışında sahipsiz kalan 4 bin Türk çocuğunun gençlik daireleri aracılığıyla Hristiyan ailelere verildiğine dikkati çekerek, ''Bu çocuklar adeta Hristiyanlaştırılıyor. Büyük bir dramla büyük bir asimilasyonla karşı karşıyayız'' dedi.

Bu konuda bilincin artırılması ve duyarlık oluşturulması için Ankara'da bir çalıştay gerçekleştirdiklerini anlatan Bozdağ, ''Bu çocukların öncelikle Türk ailelerinin alması için teşvik ediyoruz. Eğer bu mümkün olmazsa ailenin, istediği bir aileye verilmesi için uğraşıyoruz. Bu yavrularımızı kurtarmak için neler yapabiliriz diye detaylı çalışmalar yapıyoruz'' diye konuştu.

Bozdağ, ayrıca yurt dışındaki cezaevlerinde bulunan Türk vatandaşları konusunda da önemli çalışmalar yürüttüklerinin vurgulayarak, bu konuda da TBMM İnsan Hakları Komisyonu ile bir koordinasyon kurulduğunu söyledi.

Bekir Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçesi için de toplam 167 milyon 211 bin lira ödenek talep edildiğini sözlerine ekledi.

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ''etnik temelli açılıma davet edildiğini'' öne sürerek, bu iddianın, Mehmet Görmez'in göreve gelmesinden sonra tartışılmaya başlandığını söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, Alevi vatandaşların Aleviliğe uygun din hizmetlerinin kamu hizmeti olarak sunulmasını istediklerini belirterek, ''Aleviler genel bütçeden pay verilmesini istemektedirler. Cemevlerinin bakım, onarım ve personel giderleri için bu bütçeden pay istemektedirler'' diye konuştu.

BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ''Hanefi Mezhebi İşleri Başkanlığı'' haline geldiğini iddia ederek, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dört bakanlığın bütçesinden fazla bütçeye sahip olduğunu ve bu bütçenin büyük oranda maaş ödemesi olarak verildiğini öne sürdü. Kurt, açlık grevleriyle ilgili Hükümet yetkililerinden yapılan açıklamalara değinerek, ''Sayın bakan Meclis lokantasından yemek yememiz size niye dokunuyor- Bu ayıp mı- Ben çocuklarımın gittiği devlet okullarının isimlerini vereceğim. Siz de çocuklarınızın hangi okullara gittiğini söyleyecek misiniz-'' ifadelerini kullandı.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal da ''Bir cenaze namazında Başbakan kürsüye davet edilip konuşturulur mu- Cenaze namazında protokol konuşması mı olur-'' diye sordu.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, yurt dışında yaşayan vatandaşların samimi inanç ve duyguları sömürülerek, kötü emellere alet edildiğini, bu kişilerden para toplanarak mağdur edildiklerini söyledi.

AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, devletin, vatandaşına din konusunda doğru bilgiyi vermekle görevli olduğunu kaydetti. Aydemir, ''Din görevlileri milli birlik ve beraberliğin çimentosudur, harcıdır. Halkımızın, doğumdan ölüme kadar hep yanında olmuştur. Din görevlileri mesai mefhumuna dikkat etmeden 24 saat vazifesinin başında olan kardeşlerimizdir'' yorumunu yaptı.

CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı, ''gericilik'' kavramına farklı bir yaklaşım getirerek, ''Gericilik, bu dünyaya teslim olmaktır'' dedi.

CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, kendisinin biber gazı yediğini belirterek, ''Başbakan da o gazı yer inşallah'' ifadesini kullandı. Bunun üzerine Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, Özkes'e ''Komisyon salonunda olmayan biri hakkında bu şekilde sözler sarf etmenin yakışmadığı'' uyarısında bulundu.

CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Kırım Tatarlarının ülkelerine dönebilmeleri için Özbekistan ile TÜrkiye'nin ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini söyledi. Kurt, akraba topluluklara demokrasi ve laiklik ekseninde yaklaşmak gerektiğini ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Alevi kesime bu bütçeden pay ayrılmadığını öne sürerek, şöyle konuştu:

''Bu haramdır. İslam'a göre kul hakkı affedilmeyecektir. Yarın bu ülkede genel bütçeye katkı yapan, Sünni kesimin dışındaki kesimler, 'biz bu hakkımızı helal etmiyoruz' dedikleri andan itibaren bu camilerde ibadet edemezsiniz, o imamların arkasında namaz kılamazsınız, o suyla abdest alamazsınız. Çünkü haramdır, kul hakkıdır.''

İslam'ın tek ibadet yerinin cami olduğunun söylendiğini belirten Özgündüz, ''O zaman perşembe günleri açın Kocatepe'yi cem yapmaya geleceğiz. Camide cem olur mu, cami zaten cem olunan yerdir. Bu iş buraya gider'' diye konuştu.

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın siyaset üstü olması gerektiğini vurgulayarak, ''Siyasi projelerin uygulayıcısı durumuna düşmemelidir'' dedi. Kalaycı, Atina'da cami yapılmasına karşılık Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması pazarlığının yapılıp yapılmadığını sordu. Kalaycı, ''Bir defa hangi yetkiyle, neye göre böyle bir pazarlığa giriliyor- Hep bürokratları öne atan bir Hükümet var'' ifadelerini kullandı.

AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, TİKA'nın son 10 yılda büyük atılımlar gerçekleştirdiğini ve başarılı projelere imza attığını kaydetti.

CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı, ''Gericilik bu dünyaya teslim olmaktır. Devletin olanaklarıyla hacca gitmektir mesela. Kızının oğlunun düğününü şatafatlı otellerde yapmaktır'' yorumunu yaptı.

İranlı düşünür Ali Şeriati'nin ''Sizi rahatsız etmeye geldim'' sözünü hatırlatan Sarı, Şeriati'nin bu sözüyle bahsi geçen zümreyi hedef aldığını söyledi. Sarı, Ali Şeriati'nin ''Dine Karşı Din'' adlı kitabında ''dinin temsil edilebilir bir şey olmadığını'' ifade ettiğini de anlattı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ''Mescid-i Nebevi'yi hiç kimse yıkamaz. Yıkması da mümkün değildir. Türkiye ve Müslümanlar da bunun karşısında durur. Kimsenin gücü yetmez'' dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Diyanet İşleri Başkanı'nın görüşmesinin eleştirilmesi üzerine Bozdağ, görüşmelerinde bir sakınca bulunmadığını, yadırganacak bir durum olmadığını söyledi.

Başka bakanların da görüşebileceğini belirten Bozdağ, bu ziyarette ayrıca kadına yönelik şiddeti önleme konusunda nasıl ortak çalışma yapılabileceğinin ele alındığını ifade etti.

Dini yüksek ihtisas merkezleri konusundaki eleştirilere de değinen Bozdağ, ''Bunlar, ihtiyaçtan doğdu. Şu ana kadar İstanbul, Konya ve Erzurum'da kurulmuştur. Diyarbakır'da da kurulacaktır. Ülkemizin her bölgesinde bunların açılmasına önem veriyoruz. 10 ayrı yerde dini ihtisas merkezi açılacaktır. Bunun tek amacı, dini konuda yüksek ihtisaslaşmayı sağlamak ve gerekli eğitimi vermektir. Bunun altında her hangi bir şey aramak doğru değildir. İyi niyetle atılmış, yararlı ve faydalı bir adımdır'' diye konuştu.

Bekir Bozdağ, alevi vatandaşlarla ilgili sorular üzerine, konuya samimiyetle sahip çıktıklarını, Faruk Çelik'in bakanlığı döneminde çalıştaylar yapıldığını, rapor hazırlandığını anımsattı.

Orta öğretimdeki din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarında yer alan Alevilik ile ilgili kısımların, Alevi vatandaşlarca yazıldığını hatırlatan Bozdağ, Madımak Oteli ile ilgili talepler konusunda da yine hükümetlerinin adım attığını anlattı.

Bozdağ, Alevi klasiklerinin Türkçe'ye kazandırılması konusunda da önemli bir adımlar attıklarını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Alevi uzmanlara yaptırılan tercümelerin hepsinin yayınlandığını söyledi.

Türkiye'de 1990 yılından önce inşa edilen cemevi sayısının 106 olduğuna dikkati çeken Bozdağ, 1990-2000 arasında 163, 2000-2012 arasında ise 329 cemevi yapıldığını bildirdi.

Bozdağ, Türkiye'de şu anda 598 cemevi bulunduğuna işaret ederek, ''Bu milleti yıllar yılı CHP yönetti, kaç tane yapıldı-'' diye sordu.

Alevi vatandaşların sorunlarıyla ilk defa devlet katında hükümetleri döneminde çalışmalar yapıldığını ifade eden Bozdağ, CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün cemevlerinin ibadethane olmasıyla ilgili olarak verdiği soru önergesine, imzasıyla sunduğu yanıtı da okudu.

Bozdağ, 677 sayılı, 1925 tarihinde kabul edilen tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun metninden hükümler okuyarak, cami veya mescit dışında bütün tekke ve zaviyelerin kapatıldığını vurguladı.

Söz konusu yasanın ''devrim kanunu'' olduğuna dikkati çeken Bozdağ, anayasanın 174. maddesi uyarınca devrim kanunlarının herhangi bir maddesinin anayasaya aykırı olduğunun anlaşılamayacağını ve yorumlanamayacağını, anayasaya aykırı anlama ve yorumlama yasağını konulduğunu söyledi.

Bozdağ, ''Bizim bu meseleyi doğru tartışmamız gerekiyor. Bu kanun yürürlükte. 'Şu şu sıfatları kullanmak yasak' deniyor. Şimdi bu noktada bir yandan elimizde bu kanun var. Bu kanunla ilgili adım atmak lazım, eğer biz bu meselede kalıcı bir çözüm istiyorsak. Adım atmazsak, bu kanunu kaldırmadan yapılacak her adım kanuna karşı hiledir. CHP gelsin bunu konuşalım'' diye konuştu.

CHP'li komisyon üyelerini ''Biz bu oyuna gelmeyiz'' yönündeki sözleri üzerine Bozdağ, ''Bunun oyunla ilgisi yok'' diyerek, tartışmanın doğru bir zeminde yapılması gerektiğine işaret etti.

Bir komisyon üyesi tarafından, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ''Hanefi İşleri Başkanlığı'' olduğunun ifade edildiğini anımsatan Bozdağ, ''Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda eleştiri alıyor. Esasında Diyanet İşleri Başkanlığı mezhep esaslı bir teşkilat değil. Bu ülkenin birliğinin, dirliğinin çimentosudur. Bütün tarikatların, bütün inanışların, bütün mezheplerin üstünde bir yerde durmakta'' ifadesini kullandı.

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı Hanefi mezhebine ilişkin kitaplar yayınladığı gibi, Şafi ve Caferi ilmihaline dair kitaplar da yayınladığını söyledi. Bozdağ, Kahire'de bulunan İmam Şafi Türbesi'ni de onarmak için adımlar atıldığını sözlerine ekledi.

BDP'li Adil Kurt'un iddialarına da cevap veren Bozdağ, Hakkari'de vatandaşlara çocuklarını okula göndermemeleri yönünde PKK terör örgütünün baskı yaptığını hatırlatarak, sözlerini bu baskıya işaret etmek maksadıyla dile getirdiğini kaydetti.

Bozdağ, ''Ben şunu söyledim; bir taraftan Hakkari'de kardeşlerime baskı yapıyorsunuz, öte yandan kendi çocuklarınızı okutuyorsunuz. Bir yandan açlık grevi, ölüm orucu diye baskı yaparak insanların açlık grevi yapması için PKK talimat veriyor, öte yandan BDP kamuoyu oluşturuyor. Öte yandan, bakıyorsunuz yeyip, içip keyiflerine bakıyorlar'' diye konuştu.

Bozdağ, Mescid-i Nebevi'nin yıkılması diye bir durumun söz konusu olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

''Orada Mecsid-i Nebevi'nin etrafında bulunan bazı konutların yıkılarak çevreni genişletilmesine ilişkin proje hazırlanmış. Yıkılması değil, etrafındaki bazı yerleşim yerlerinin yıkılarak çevresinin genişletilmesidir. O bilgi yanlış. Mescid-i Nebevi'yi hiç kimse yıkamaz. Yıkması da mümkün değildir. Türkiye ve Müslümanlar da bunun karşısında durur. Kimsenin gücü yetmez.''

Kabe'deki revakların kaldırılmasıyla bir genişlemenin olmayacağının Suudi yetkililere söylendiğini ifade eden Bozdağ, şu ana kadar bu revakların yıkılması yönünde alınmış bir kararın da bulunmadığını kaydetti.

Bozdağ, milletvekillerinin Yozgat Müftü Yardımcısı'nın sözlerine ilişkin soruları üzerine ise bu konuyla ilgili müfettiş görevlendirildiğini söyledi.

Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçeleri komisyonda kabul edildi.