2006-11-22 - 18:00
TBMM GENEL KURULU...
Genel Kurulda, AK Parti, CHP ve Anavatan Partisi gruplarının, okullardaki şiddet olaylarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasına ilişkin verdikleri önergeler, birleştirilerek görüşüldü.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Ömür boyu dayak atan ve yiyen
ülke insanı olmamalıyız. Bunları, sosyal hayatımızdan ur gibi atmalıyız'' dedi.

Önergeler üzerinde Hükümet adına konuşan Bakan Çelik, şiddet olaylarının hem
okullarda hem de evde yaşandığını, fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik
şiddetin de olduğunu söyledi.

Okullarda yaşanan ilk şiddet olaylarının ardından, Rehberlik ve Özel Eğitim
Merkezi Müdürlüğünün koordinatörlüğünde araştırma yaptırdıklarını ifade eden
Çelik, şiddetin nedenlerini araştırdıklarını kaydetti.

Hüseyin Çelik, şiddet olaylarına karşı anne babaların, öğretmenlerin, okul
idarelerinin, yöneticilerin yapması gerekenler bulunduğunu belirterek,
velilerinin bilinçlendirilmesi ve medyanın da üzerinde düşen görevi yerine
getirmesi gerektiğini söyledi.

''ŞİDDET KÜRESEL BİR OLAY''

Şiddet olaylarına dikkat çeken filmler, afişler hazırladıklarını ve bunları
bütün okullara dağıttıklarını dile getiren Çelik, şiddeti küresel bir olay olarak
değerlendirdi.

Bakan Çelik, şiddet olaylarının daha çok ortaöğretim okullarında görüldüğünü
söyledi. Dünyada 13-19 yaş arasındaki gençlerin, itaatsizlik, başkaldırı ve
kendini kanıtlamak için şiddete başvurma yöntemlerini seçtiklerini ifade eden
Çelik, ''Bizdeki şiddet olayları ise disiplinsizlik, öğretmene başkaldırı gibi
olaylar olarak görülüyor. Yabancı ülkelere göre çok çok iyi durumdayız. Bizim
ortaöğretimdeki okullar incelendiğinde, kızlarımızın hanımefendi, erkeklerin de
beyefendi olduğunu görürüz'' diye konuştu.

Ülkede yaklaşık 60 bin okul bulunduğunu, bu okullarda yılda bir olay meydana
gelse bunun bir çok olay anlamına geleceğini söyleyen Çelik, televizyonların
şiddet olaylarının artmasına neden olduğuna dikkati çekti.

Bakan Çelik, bir öğrencinin günde yaklaşık 4-5 saat televizyon izlediğini ve
çocukların, izlediği filmlerin, programların etkisinde kaldığını ifade ederek,
''Televizyonlarda şiddet içeren program ve filmler okullardaki şiddet olaylarını
artırıyor'' dedi.

''ŞİDDET ÇOCUKLUKTAN BAŞLIYOR''

Şiddet kültürünün çocukluktan başladığını vurgulayan Çelik, ''Çocuk küçükken
annesinden, okula gidince öğretmeninden, gençliğinde bir gösteride polisten,
askere gidince komutanından dayak yiyor. Ömür boyu dayak atan ve yiyen ülke
insanı olmamalıyız. Bunları sosyal hayatımızdan kesinlikle bir ur gibi
atmalıyız'' diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Çelik, batıdaki toplumlarda devlet mallarına zarar verme
eğilimi ve bu yönde bir tahrikçilik olduğunu kaydederek, ''Batıda tahripten zevk
alan, sapık diyebileceğimiz eğilimler var. Çok şükür bunlar bizde yok'' dedi.

Reyting kaygısıyla ana haber bültenlerinin şiddet olaylarına yer vermemesi
gerektiğini vurgulayan Çelik, ''Geçmişte televizyonlar canlı yayın yaptığı için
insanların sürekli Boğaziçi Köprüsü'ne çıkıp intihar etmek istediklerini, ancak
yayınlar kesilince intihar olaylarının da azaldığını'' kaydetti.

Daha sonra, birleştirilen önergeler üzerinde gruplar adına konuşmalara
geçildi.

ANAVATAN Grubu adına görüşlerini dile getiren Grup Başkanvekili Muzaffer
Kurtulmuşoğlu, çocukların yüzde 66'sının, televizyonda dövüş ve kavga, yüzde
21'inin ise mafya filmlerini izlediğini söyledi.

Kurtulmuşoğlu, Milli Eğitim, Sağlık, İçişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
ile devlet bakanlarının bir araya gelerek, çocuklara yönelik şiddeti ele alması
gerektiğini kaydetti.

Olayları, emniyet önlemleriyle engellemenin yeterli olmadığını, ekonomik
önlemlerin de alınması gerektiğini belirten Kurtulmuşoğlu, ''Ekonomideki ve
eğitimdeki sorunları çözmedikçe, ne ailede ne de okuldaki şiddeti önleyebiliriz''
dedi.

''TOPLUMSAL DEPREM''

CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş de şiddetin, toplumun bütün
kesimlerini ve günlük yaşantıyı derinden tehdit eden boyuta ulaştığını ifade
etti.

Bir suç salgının söz konusu olduğunu belirten Güneş, toplumsal yaşam, barış,
huzur ve güven duygusunun sarsıldığını, buna toplumsal deprem denilebileceğini
söyledi.

Güneş, korku ortamının yaygınlaştığını, önlenemeyen her suçun, yeni suçları
özendirdiğini kaydederek, feryatlarının, ''şiddetin nedenlerini bilememe,
anlayamamanın dışa vurumu'' olduğunu dile getirdi.

''CEZA DEĞİL, HOŞGÖRÜ''

AK Parti grubu adına konuşan Siirt Milletvekili Öner Ergenç de kızgınlık ve
kıskançlık duygularının birikip, insanın zayıf bir anında patlak verdiğini,
olumsuz bir davranış ortaya çıktığını belirtti. Ergenç, şiddeti, ''beşeri bir
hastalık'' olarak nitelendirdi ve tedavi edilmesi gerektiğini ifade etti.
Şiddete uğrayan insanlarda şiddet eğilimi de geliştiğini belirten Ergenç,
''Çocuğuna bir kez tokat atmamış kaç anne baba var?'' diye sordu.

Şiddetin artmasını sorgulamaya, önce kendilerinden başlamaları gerektiğini
kaydeden Ergenç, çocukların, cezayla değil, hoşgörü ve sevgiyle yaklaşarak ıslah
edilebileceğini anlattı.

Ergenç, çocuklara iyi, güzel, doğru ve kutsal değerlerin kavratılması
gerektiğini dile getirdi.