2008-01-10 - 13:00
DSP İzmir Milletvekili Harun Öztürk, TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısında, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısını eleştirdi.
DSP İzmir Milletvekili Harun Öztürk, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısını eleştirdi.
Öztürk, DSP olarak komisyon tarafından benimsenen kanun tasarısına katılmadıklarını ve Komisyona karşı oy yazısı sunduklarını belirtti.
Hükümet tarafından TBMM'ye sunulan tasarıda yer almayan, ancak Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen önergeler çerçevesinde, mevcut kanunda bulunan "ileri teknoloji ve yüksek yatırım gerektiren" ibaresinin "ileri teknoloji veya yüksek yatırım gerektiren" şeklinde değiştirildiğini ifade eden Öztürk, "kanunun iki koşulu birlikte aranmasından vazgeçilmiş ve kamunun istisnai olarak başvurması gereken bir yatırım modeli, istisna olmaktan çıkartılmış, sınırsız başvurulabilecek bir yöntem haline getirilmiştir" dedi.
Öztürk, kabul edilen tasarıyla, borç sarmalını kıramayan hükümetin, devleti zayıflatma konusundaki açmazını ortaya koyduğunu savundu.
"Kabul edilen tasarı ile aslında kamu hizmeti sunumu da özelleştirilmiş olmaktadır" diyen Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
" Ancak bu özelleştirmenin diğerlerinden bir farkı vardır. Diğer özelleştirmelerde iyi-kötü hazine kasasına bir para girerken, bu özelleştirilen kamu hizmetleri için hazine kasasına bir para girmeyeceği gibi, 49 yıla varan sürelerle hazine kasasından para çıkacaktır. Bu bedeli bazen hizmetten yararlananlar ödeyecek, bazen de hizmetten yaralananlardan alınana bedel yüklenici firmanın yatırımlarını karşılamada yetersiz kalıyorsa, devlet katkı payı adı altında ödemelerde bulunacaktır."
Kabul edilen tasarı ile kapsamı genişletilmiş Yap-İşlet-Devret Modelinin, aslında ileriye yönelik bir borçlanma modeli olduğunu söyleyen Öztürk, "Hükümet Türkiye'nin içine düştüğü borç sarmalı sorununa, bilinen ezberlerin dışında başka çözüm yolları araştırmalıdır." ifadesini kullandı.
Öztürk, DSP olarak komisyon tarafından benimsenen kanun tasarısına katılmadıklarını ve Komisyona karşı oy yazısı sunduklarını belirtti.
Hükümet tarafından TBMM'ye sunulan tasarıda yer almayan, ancak Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen önergeler çerçevesinde, mevcut kanunda bulunan "ileri teknoloji ve yüksek yatırım gerektiren" ibaresinin "ileri teknoloji veya yüksek yatırım gerektiren" şeklinde değiştirildiğini ifade eden Öztürk, "kanunun iki koşulu birlikte aranmasından vazgeçilmiş ve kamunun istisnai olarak başvurması gereken bir yatırım modeli, istisna olmaktan çıkartılmış, sınırsız başvurulabilecek bir yöntem haline getirilmiştir" dedi.
Öztürk, kabul edilen tasarıyla, borç sarmalını kıramayan hükümetin, devleti zayıflatma konusundaki açmazını ortaya koyduğunu savundu.
"Kabul edilen tasarı ile aslında kamu hizmeti sunumu da özelleştirilmiş olmaktadır" diyen Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
" Ancak bu özelleştirmenin diğerlerinden bir farkı vardır. Diğer özelleştirmelerde iyi-kötü hazine kasasına bir para girerken, bu özelleştirilen kamu hizmetleri için hazine kasasına bir para girmeyeceği gibi, 49 yıla varan sürelerle hazine kasasından para çıkacaktır. Bu bedeli bazen hizmetten yararlananlar ödeyecek, bazen de hizmetten yaralananlardan alınana bedel yüklenici firmanın yatırımlarını karşılamada yetersiz kalıyorsa, devlet katkı payı adı altında ödemelerde bulunacaktır."
Kabul edilen tasarı ile kapsamı genişletilmiş Yap-İşlet-Devret Modelinin, aslında ileriye yönelik bir borçlanma modeli olduğunu söyleyen Öztürk, "Hükümet Türkiye'nin içine düştüğü borç sarmalı sorununa, bilinen ezberlerin dışında başka çözüm yolları araştırmalıdır." ifadesini kullandı.
