2009-11-11 - 18:56
TBMM Genel Kurulu'nda ''Türk Borçlar Kanunu Tasarısı''nın 51, 52, 53 ve 54. maddeleri kabul edildi. Maddelerle ilgili önergeler veren CHP milletvekilleri daha çok hukuk konusunda, MHP milletvekilleri ise ekonomik sorunlar konusunda görüşlerini aktardılar.
TBMM Genel Kurulu'nda ''Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı''nın 51, 52, 53 ve 54. maddeleri kabul edildi.
Maddelerle ilgili önergeler veren CHP milletvekilleri daha çok hukuk
konusunda, MHP milletvekilleri ise ekonomik sorunlar konusunda görüşlerini
aktardılar.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, ''Habur'da hakimin şüphelilerin
huzuruna çıkarılarak suç ve hukuk cinayeti işlendiğini'' savundu.
CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk ise Adli Tıp Kurumu ilgili
eleştirilerde bulundu, kurum başkanıyla ilgili adli ve idari soruşturma açılıp
açılmayacağını sordu.
MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, protestolu senet sayınının arttığını,
üretim ve istihdamda ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi.
MHP İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak, 20 milyon kişinin açlık, 2
milyon kişinin ise açlık sınırında yaşadığını belirterek, sanayi üretimin
çöktüğünü, insanların mutsuz ve umutsuz olduğunu kaydetti.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, her 3 çekten bir
tanesinin karşılıksız çıktığını, hapisanelerin çek mağduru ile dolduğunu ifade
etti.
MHP Mersin Milletvekili Akif Akkuş, yeşil kart verilirken haksızlık
yapıldığını öne sürdü. Akkuş, vatandaşların bir kısımının kolaylıkla yeşil kart
alabildiğini, bir kısmının ise alamadığını iddia etti.
Oturumu yöneten Başkanvekili Sadık Yakut, konuşmacıları önergeyle ilgili
konuşmaları konusunda zaman zaman uyardı.
Yakut ile Ali Rıza Öztürk arasında bu nedenle tartışma çıktı. Öztürk,
Yakut'u ''Takdir hakkını AKP lehinde kullanmak ve muhalefeti
susturmakla''suçladı.
Muhalefet, zaman zaman karar yeter sayısı istedi.
Öztürk, AK Parti milletvekilerini eleştirerek, ''çok önemli olduğu''
belirtilen bir kanun tasarısı görüşülürken 338 milletvekilinden oluşan iktidar
grubunun 139 milletvekilini genel kurulda tutamadığını belirtti ve ''Bazı AKP
milletvekilleri yoklama yapılırken elleri havada genel kurula giriyorlar. Ne
konuşulduğunu dahi bilmiyorlar'' dedi.
-TAZMİNATA SINIRLAMA İSTEMİ-
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç ise siyasilerle ilgili tazminat
davalarında verilecek tazminatı asgari ücretin iki katının altında, 5 katının
üstünde miktarla sınırlayan önerge verdi.
Önergeyle ilgili konuşan Genç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi
hakkında 20 milyar TL'lik tazminat davası açtığını belirterek, ''Tazminata
sınırlama getirilmesi lazım. Yoksa biz burada konuşamayız'' dedi.
Adalet mekanizmasının yok edildiğini savunan Genç, ''Hakimlerin
telefonlarının dinlediğini, bekçi güvencesine daha sahip olmadıklarını'' iddia
etti.
Muhalefetin önergeleri kabul edilmedi.
Tasarının görüşülmesine devam ediliyor.
ADALET BAKANI ERGİN'İN SÖZLERİ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Habur'daki
hukuki süreç için ne savcı ne de hakimi aradığını söyledi.
Genel Kurulda Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 3. bölümünün görüşmelerine
başlandı.
Bölüm üzerine hükümet adına söz alan Ergin, Habur'da yapılan hukuki
uygulama konusunda eleştiriler yapıldığını belirterek, ''Benim ne savcıyı ne
hakimi arama gibi lüksüm yok. Hakimi aramaya hiç imkanım yok. Savcılara ilişkin
olarak da 2004 yılından itibaren de bakanların savcıları harekete geçirme, onlara
talimat verme imkanı da ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla böyle bir aramam
olmamıştır'' dedi.
Habur'da yapılan uygulamanın ne ilk ne de son uygulama olduğunu belirten
Ergin, burada yapılan işlemlerin soruşturma evresine ait olduğunu ifade etti.
Ceza Usul Yasasının 251. Maddesine göre, soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde
suç mahalli ile delilerin bulunduğu yerlere gidilebildiğini kaydeden Ergin, şöyle
devam etti:
''Bu ilk uygulama mı? Geçmişte Alman vakıfları ile ilgili bir soruşturma
sırasında Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel Bergama'ya gidiyor. Hakimin yaptığı
işlem de soruşturmanın bir parçasıdır. Bu uygulamanın benzerleri çok. Daha önce
de ifade etmiştim, Bölücübaşı Türkiye'ye getirildi. İmralıya götürüldü. Ankara
DGM savcıları buradan kalkıp İmralı adasında soruşturma yaptılar. Arkasından
Ankara'dan hakim gidip soruşturma esnasında tutuklamayı orada yaptı. Örgüt
elabaşını Ankara'ya getirip burada mı tutukladılar, yoksa hakim oraya gidip orada
mı tutuklama yaptı? Hizbullah operasyonu ile ilgili yapılan çalışmalar da ilgili
illere gidilerek yapılmıştır. Boludağı operasyonu ilgili illere gidilerek
yapılmıştır. Alman vakıfları ile ilgili soruşturmalar benzer yöntemlerle ve aynı
maddeler kullanılarak yapılmıştır.''
BORÇLAR KANUNU TASARININ İKİNCİ
BÖLÜMÜNÜN GÖRÜŞMELERİ TAMAMLANDI
TBMM Genel Kurulunda, Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı'nın ikinci bölümünde yer alan 55, 56, 57, 58, 59, 60. maddelerin de
kabul edilmesiyle ikinci bölümün görüşmeleri tamamlandı.
Genel Kurulda ''Temel Kanun'' olarak görüşülen tasarının maddeleri
üzerinde muhalefet milletvekilleri değişiklik önergeleri vererek söz aldılar.
CHP Ordu Milletvekili Rahmi Güner, hukukun olmadığı yerde ne hürriyet ne
insanca yaşam ne de açılımların olabileceğini söyledi. Güner, ''Keyfi
tutuklamalara, yargılamalara dur demeliyiz'' diye konuştu.
MHP Konya Milletvekil Faruk Bal, hakim ve savcıların dinlenmesine yönelik
haberleri hatırlatarak, ''İktidar, hakim ve savcıları dinleyerek, bunu, yandaş
yaratamadıklarının üzerinde tehdit olarak mı kullanıyor?'' diye sordu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, ''Adalet Bakanlığına ihraçları
niye istediğini hepimiz biliyoruz'' diye konuştu.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, MHP Manisa Milletvekili Mustafa
Enöz ve MHP Aydın Milletvekili Recep Taner, hükümetin ekonomi politikalarını
eleştirdiler.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, Adalet Bakanını
eleştirerek, ''Hukuksuzluğun kaynağı Adalet Bakanlığının kendisidir'' dedi.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, CHP Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan ve MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, konuşmalarında, çek
mağdurlarının sorunlarını dile getirdiler ve bunların giderilmesini istediler.
MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan da Erzurum'da 13 yaşındaki Musa
Kang'ın öldürülmesini gündeme getirerek, bu konuda ihmali olanların ortaya
çıkarılmasını istedi.
-ZARAR GÖREN, ZARARINI İSPAT ETMEK ZORUNDA OLACAK-
Borçlar Kanunu Tasarının kabul edilen maddelerine göre, taraflardan biri,
diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu sözleşme yapmışsa,
sözleşmeyle bağlı olmayacak.
Yanılma veya aldatmayla ya da korkutulma sonucu sözleşme yapan taraf,
yanılmayı veya aldatmayı öğrendiği, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan
başlayarak 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi
geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacak.
Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi; aksi taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça temsil olunanın ya da
temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi ve
iflas etmesi durumlarında sona erecek.
Zarar gören, zararını veya zarar görenin kusurunu ispat etmek zorunda
olacak. Hakim, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, olayların
olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın
miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecek. Hakim, tazminatın kapsamını ve
ödenme biçimini belirlerken, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz
önünde bulunduracak.
Hakim, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın
doğmasında ve artmasında etkili olmuş, tazminat yükümlüsünün durumunu
ağırlaştırmış ise tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecek.
-BEDENSEL ZARARLARDA TAZMİNAT-
Destekten yoksun kalma zararlarıyla, bedensel zararlar, Borçlar Kanunu
hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen
rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleriyle ifa amacını taşımayan ödemeler, bu
zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek.
Hesaplanan tazminat miktarı esas alınarak, hakkaniyet düşüncesiyle
arttırılamayacak veya azaltılamayacak.
Her türlü idari eylem ve işlemlerle idarenin sorumlu olduğu diğer
sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine
veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm
uygulanacak.
-NİŞANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI-
Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar
görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.
''Zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan
manevi tazminatın kapsamını genişleten tasarıya göre, ağır bedensel zarar veya
ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak
uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek.
Yargıtay içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle, beraber
olup aralarında resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat
istemleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak.
ADALET BAKANI ERGİN'İN SÖZLERİ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu yılın 11.
ayına kadar 422 hakim ve savcıyla ilgili, gerek başsavcılıklarda gerekse Hakimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) nezdinde işlem yapıldığını belirterek, ''Şimdi
bu 400 küsur arkadaşımızdan sadece 2-3 tanesi haber oluyor ve bu soruşturmaların
her aşaması geniş bir şekilde medyada yer alıyor ve olay bu 2-3 isim etrafında
döndürülüyor'' dedi.
Ergin, Borçlar Kanunu Tasarısının 3. bölümü üzerinde milletvekillerinin
sorularını yanıtladı.
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve YARSAV Başkanı Ömer
Faruk Eminağaoğlu hakkında meslekten ihraç istemiyle ilgili sorular üzerine
Ergin, iki tane hakim ve savcı ile ilgili özel bir uygulama yapılıyormuş gibi
takdim edildiğini söyledi.
Oysa Adalet Bakanlığının yıl içerisinde soruşturma sayısının 5 bin 900
olduğunu ifade eden Ergin, bunların gelen şikayetlerin değerlendirilmesi sonucu
Anayasa'nın 144. maddesi, Hakimler ve Savcılar Kanununun 82 ve 93. maddeleri
doğrultusunda yapılan soruşturmalar olduğunu ifade etti. Ergin, şöyle devam
etti:
''27 yıldan beri bu ülkede 1982 Anayasası ve 2802 sayılı yasaya göre
yapılan bir uygulama var. Bugün başlamış bir uygulama değildir. 2009 yılı
itibariyle 5 Kasım tarihine kadar 4 bin 362 şikayet ulaşmış Bakanlığa. Önceki
yıldan devirle beraber, bu 5 bin 930'a ulaşmış. Dolayısıyla Teftiş Kurulu ve Ceza
İşleri Genel Müdürlüğümüz gelen bu şikayetleri daha önceki yıllarda yapılan
yöntemle işleme almıştır. Bu incelemelerin tamamı müfettiş eliyle yapılmıyor.
Bunlar belli yerlerde daha kıdemli bir hakim eliyle yapılıyor. O hakim eğer
gerçekten gerekli görüyorsa ondan sonra Teftiş Kurulu devreye giriyor. Ama olayın
ağırlığına göre farklı uygulamalar da mümkün. Çünkü Anayasa ikisine de cevaz
veriyor. Dolayısıyla, sadece bu yıl içerisinde 208 dosya kovuşturma verilerek
ilgili başsavcılıklara gönderilmiş. 214 dosya da Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluna (HSYK) disiplin işleri için sevk edilmiş. Dolayısıyla 11. ay olmasına
rağmen 422 hakim ve savcıyla ilgili gerek başsavcılıklarda gerekse HSYK nezdinde
işlem yapılmış. Şimdi bu 400 küsur arkadaşımızdan sadece 2-3 tanesi haber oluyor
ve bu soruşturmaların her aşaması geniş bir şekilde medyada yer alıyor ve olay bu
iki üç isim etrafında döndürülüyor.
Adalet Bakanlığında bugüne kadar uygulandığı gibi bütün hakim ve
savcılarımız için aynı hükümler uygulanıyor. Hiç birisi için ayrım yapılmıyor.
Kaldı ki Bakanlığın yapmış olduğu işlem dosyayı teşekkül ettirmek, tekemmül
ettirmekten ibaret. Müfettişlerin yaptığı soruşturma neticesinde dosya tekemmül
ettirildikten sonra, eğer görev suçu ise farklı, kişisel suç ise farklı bir
soruşturma yöntemi uygulanıyor. İlgili başsavcılığa gönderiliyor ya da disiplinse
HSYK'ya gidiyor. Kararı Bakanlık vermiyor. Kararı bağımsız yargı verecek. Bu
telaş niye? Bu konuyla ilgili deliller toplanıyor, bağımsız yargının önüne
konuluyor. Burada bağımsız yargı kararını verecek, dolayısıyla kimse bu noktada
bir endişeye girmesin.''
Ergin, bir başka soru üzerine, karşılıksız çekten dolayı 5 Kasım 2009
itibariyle 2 bin 155 kişinin cezaevinde olduğunu bildirdi.
Çek Yasa Tasarısıyla ilgili Adalet Komisyonunda bir değerlendirme
yapılacağını ondan sonra tasarıyla ilgili seri şekilde adım atmayı
planladıklarını belirten Ergin, ''Ekonomik çarkın dönüşünü engelleyecek, sistemin
dönüşünü tıkayacak bir düzenlemeyi yapmak mümkün değil. Burada hem borçlunun hem
alacaklının yararını hem de ekonomik sistemin dönebilmesi için gerekli
güvenceleri korumak zorundayız'' dedi.
-''BÖYLE BİR USUL YOK''-
''Yargıtay'ın dinlendiği'' iddiasıyla ilgili CHP Mersin Milletvekili İsa
Gök'ün sorusuna cevap veren Ergin, şunları kaydetti:
''Dinleme kararlarının kendisi gizli, takibatı gizli. Bakanın haberinin
olması mümkün değil, doğru da değil. Dinleme kararları mahkemeler tarafından
veriliyor ve Türkiye İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından icra ediliyor.
Bu süreçten Adalet Bakanının haberi olmasını istiyorsanız, Bakanın
yargıya müdahalesini arzu ediyorsunuz demektir. Benim böyle bir yetkim yok,
imkanım yok. Hem 'yargıya müdahale etmeyin' diyeceksiniz hem de ondan sonra
mahkemelerin verdiği gizlilik gerekçeleri kararlarının içeriğini buradan
soracaksınız, Anayasa'nın 138. maddesinin ihlalini benden isteyeceksiniz. Böyle
bir usul yok.''
Ergin'in sözlerinin ardından AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Fatih
Arıkan, CHP Bursa Milletvekili Atilla Özer'in ''Seni Bakan yapanın'' dediğini
ifade ederek, Özer'e tepki gösterdi. İki milletvekili arasında yaşanan tartışmayı
arkadaşları önledi.
Daha sonra TBMM Başkanvekili Yakut, yarın saat 13.00'de toplanmak üzere
birleşimi kapattı.
Tasarısı''nın 51, 52, 53 ve 54. maddeleri kabul edildi.
Maddelerle ilgili önergeler veren CHP milletvekilleri daha çok hukuk
konusunda, MHP milletvekilleri ise ekonomik sorunlar konusunda görüşlerini
aktardılar.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, ''Habur'da hakimin şüphelilerin
huzuruna çıkarılarak suç ve hukuk cinayeti işlendiğini'' savundu.
CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk ise Adli Tıp Kurumu ilgili
eleştirilerde bulundu, kurum başkanıyla ilgili adli ve idari soruşturma açılıp
açılmayacağını sordu.
MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, protestolu senet sayınının arttığını,
üretim ve istihdamda ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi.
MHP İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak, 20 milyon kişinin açlık, 2
milyon kişinin ise açlık sınırında yaşadığını belirterek, sanayi üretimin
çöktüğünü, insanların mutsuz ve umutsuz olduğunu kaydetti.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, her 3 çekten bir
tanesinin karşılıksız çıktığını, hapisanelerin çek mağduru ile dolduğunu ifade
etti.
MHP Mersin Milletvekili Akif Akkuş, yeşil kart verilirken haksızlık
yapıldığını öne sürdü. Akkuş, vatandaşların bir kısımının kolaylıkla yeşil kart
alabildiğini, bir kısmının ise alamadığını iddia etti.
Oturumu yöneten Başkanvekili Sadık Yakut, konuşmacıları önergeyle ilgili
konuşmaları konusunda zaman zaman uyardı.
Yakut ile Ali Rıza Öztürk arasında bu nedenle tartışma çıktı. Öztürk,
Yakut'u ''Takdir hakkını AKP lehinde kullanmak ve muhalefeti
susturmakla''suçladı.
Muhalefet, zaman zaman karar yeter sayısı istedi.
Öztürk, AK Parti milletvekilerini eleştirerek, ''çok önemli olduğu''
belirtilen bir kanun tasarısı görüşülürken 338 milletvekilinden oluşan iktidar
grubunun 139 milletvekilini genel kurulda tutamadığını belirtti ve ''Bazı AKP
milletvekilleri yoklama yapılırken elleri havada genel kurula giriyorlar. Ne
konuşulduğunu dahi bilmiyorlar'' dedi.
-TAZMİNATA SINIRLAMA İSTEMİ-
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç ise siyasilerle ilgili tazminat
davalarında verilecek tazminatı asgari ücretin iki katının altında, 5 katının
üstünde miktarla sınırlayan önerge verdi.
Önergeyle ilgili konuşan Genç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi
hakkında 20 milyar TL'lik tazminat davası açtığını belirterek, ''Tazminata
sınırlama getirilmesi lazım. Yoksa biz burada konuşamayız'' dedi.
Adalet mekanizmasının yok edildiğini savunan Genç, ''Hakimlerin
telefonlarının dinlediğini, bekçi güvencesine daha sahip olmadıklarını'' iddia
etti.
Muhalefetin önergeleri kabul edilmedi.
Tasarının görüşülmesine devam ediliyor.
ADALET BAKANI ERGİN'İN SÖZLERİ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Habur'daki
hukuki süreç için ne savcı ne de hakimi aradığını söyledi.
Genel Kurulda Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 3. bölümünün görüşmelerine
başlandı.
Bölüm üzerine hükümet adına söz alan Ergin, Habur'da yapılan hukuki
uygulama konusunda eleştiriler yapıldığını belirterek, ''Benim ne savcıyı ne
hakimi arama gibi lüksüm yok. Hakimi aramaya hiç imkanım yok. Savcılara ilişkin
olarak da 2004 yılından itibaren de bakanların savcıları harekete geçirme, onlara
talimat verme imkanı da ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla böyle bir aramam
olmamıştır'' dedi.
Habur'da yapılan uygulamanın ne ilk ne de son uygulama olduğunu belirten
Ergin, burada yapılan işlemlerin soruşturma evresine ait olduğunu ifade etti.
Ceza Usul Yasasının 251. Maddesine göre, soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde
suç mahalli ile delilerin bulunduğu yerlere gidilebildiğini kaydeden Ergin, şöyle
devam etti:
''Bu ilk uygulama mı? Geçmişte Alman vakıfları ile ilgili bir soruşturma
sırasında Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel Bergama'ya gidiyor. Hakimin yaptığı
işlem de soruşturmanın bir parçasıdır. Bu uygulamanın benzerleri çok. Daha önce
de ifade etmiştim, Bölücübaşı Türkiye'ye getirildi. İmralıya götürüldü. Ankara
DGM savcıları buradan kalkıp İmralı adasında soruşturma yaptılar. Arkasından
Ankara'dan hakim gidip soruşturma esnasında tutuklamayı orada yaptı. Örgüt
elabaşını Ankara'ya getirip burada mı tutukladılar, yoksa hakim oraya gidip orada
mı tutuklama yaptı? Hizbullah operasyonu ile ilgili yapılan çalışmalar da ilgili
illere gidilerek yapılmıştır. Boludağı operasyonu ilgili illere gidilerek
yapılmıştır. Alman vakıfları ile ilgili soruşturmalar benzer yöntemlerle ve aynı
maddeler kullanılarak yapılmıştır.''
BORÇLAR KANUNU TASARININ İKİNCİ
BÖLÜMÜNÜN GÖRÜŞMELERİ TAMAMLANDI
TBMM Genel Kurulunda, Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı'nın ikinci bölümünde yer alan 55, 56, 57, 58, 59, 60. maddelerin de
kabul edilmesiyle ikinci bölümün görüşmeleri tamamlandı.
Genel Kurulda ''Temel Kanun'' olarak görüşülen tasarının maddeleri
üzerinde muhalefet milletvekilleri değişiklik önergeleri vererek söz aldılar.
CHP Ordu Milletvekili Rahmi Güner, hukukun olmadığı yerde ne hürriyet ne
insanca yaşam ne de açılımların olabileceğini söyledi. Güner, ''Keyfi
tutuklamalara, yargılamalara dur demeliyiz'' diye konuştu.
MHP Konya Milletvekil Faruk Bal, hakim ve savcıların dinlenmesine yönelik
haberleri hatırlatarak, ''İktidar, hakim ve savcıları dinleyerek, bunu, yandaş
yaratamadıklarının üzerinde tehdit olarak mı kullanıyor?'' diye sordu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, ''Adalet Bakanlığına ihraçları
niye istediğini hepimiz biliyoruz'' diye konuştu.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, MHP Manisa Milletvekili Mustafa
Enöz ve MHP Aydın Milletvekili Recep Taner, hükümetin ekonomi politikalarını
eleştirdiler.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, Adalet Bakanını
eleştirerek, ''Hukuksuzluğun kaynağı Adalet Bakanlığının kendisidir'' dedi.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, CHP Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan ve MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, konuşmalarında, çek
mağdurlarının sorunlarını dile getirdiler ve bunların giderilmesini istediler.
MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan da Erzurum'da 13 yaşındaki Musa
Kang'ın öldürülmesini gündeme getirerek, bu konuda ihmali olanların ortaya
çıkarılmasını istedi.
-ZARAR GÖREN, ZARARINI İSPAT ETMEK ZORUNDA OLACAK-
Borçlar Kanunu Tasarının kabul edilen maddelerine göre, taraflardan biri,
diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu sözleşme yapmışsa,
sözleşmeyle bağlı olmayacak.
Yanılma veya aldatmayla ya da korkutulma sonucu sözleşme yapan taraf,
yanılmayı veya aldatmayı öğrendiği, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan
başlayarak 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi
geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacak.
Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi; aksi taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça temsil olunanın ya da
temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi ve
iflas etmesi durumlarında sona erecek.
Zarar gören, zararını veya zarar görenin kusurunu ispat etmek zorunda
olacak. Hakim, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, olayların
olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın
miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecek. Hakim, tazminatın kapsamını ve
ödenme biçimini belirlerken, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz
önünde bulunduracak.
Hakim, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın
doğmasında ve artmasında etkili olmuş, tazminat yükümlüsünün durumunu
ağırlaştırmış ise tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecek.
-BEDENSEL ZARARLARDA TAZMİNAT-
Destekten yoksun kalma zararlarıyla, bedensel zararlar, Borçlar Kanunu
hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen
rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleriyle ifa amacını taşımayan ödemeler, bu
zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek.
Hesaplanan tazminat miktarı esas alınarak, hakkaniyet düşüncesiyle
arttırılamayacak veya azaltılamayacak.
Her türlü idari eylem ve işlemlerle idarenin sorumlu olduğu diğer
sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine
veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm
uygulanacak.
-NİŞANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI-
Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar
görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.
''Zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan
manevi tazminatın kapsamını genişleten tasarıya göre, ağır bedensel zarar veya
ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak
uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek.
Yargıtay içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle, beraber
olup aralarında resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat
istemleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak.
ADALET BAKANI ERGİN'İN SÖZLERİ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu yılın 11.
ayına kadar 422 hakim ve savcıyla ilgili, gerek başsavcılıklarda gerekse Hakimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) nezdinde işlem yapıldığını belirterek, ''Şimdi
bu 400 küsur arkadaşımızdan sadece 2-3 tanesi haber oluyor ve bu soruşturmaların
her aşaması geniş bir şekilde medyada yer alıyor ve olay bu 2-3 isim etrafında
döndürülüyor'' dedi.
Ergin, Borçlar Kanunu Tasarısının 3. bölümü üzerinde milletvekillerinin
sorularını yanıtladı.
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve YARSAV Başkanı Ömer
Faruk Eminağaoğlu hakkında meslekten ihraç istemiyle ilgili sorular üzerine
Ergin, iki tane hakim ve savcı ile ilgili özel bir uygulama yapılıyormuş gibi
takdim edildiğini söyledi.
Oysa Adalet Bakanlığının yıl içerisinde soruşturma sayısının 5 bin 900
olduğunu ifade eden Ergin, bunların gelen şikayetlerin değerlendirilmesi sonucu
Anayasa'nın 144. maddesi, Hakimler ve Savcılar Kanununun 82 ve 93. maddeleri
doğrultusunda yapılan soruşturmalar olduğunu ifade etti. Ergin, şöyle devam
etti:
''27 yıldan beri bu ülkede 1982 Anayasası ve 2802 sayılı yasaya göre
yapılan bir uygulama var. Bugün başlamış bir uygulama değildir. 2009 yılı
itibariyle 5 Kasım tarihine kadar 4 bin 362 şikayet ulaşmış Bakanlığa. Önceki
yıldan devirle beraber, bu 5 bin 930'a ulaşmış. Dolayısıyla Teftiş Kurulu ve Ceza
İşleri Genel Müdürlüğümüz gelen bu şikayetleri daha önceki yıllarda yapılan
yöntemle işleme almıştır. Bu incelemelerin tamamı müfettiş eliyle yapılmıyor.
Bunlar belli yerlerde daha kıdemli bir hakim eliyle yapılıyor. O hakim eğer
gerçekten gerekli görüyorsa ondan sonra Teftiş Kurulu devreye giriyor. Ama olayın
ağırlığına göre farklı uygulamalar da mümkün. Çünkü Anayasa ikisine de cevaz
veriyor. Dolayısıyla, sadece bu yıl içerisinde 208 dosya kovuşturma verilerek
ilgili başsavcılıklara gönderilmiş. 214 dosya da Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluna (HSYK) disiplin işleri için sevk edilmiş. Dolayısıyla 11. ay olmasına
rağmen 422 hakim ve savcıyla ilgili gerek başsavcılıklarda gerekse HSYK nezdinde
işlem yapılmış. Şimdi bu 400 küsur arkadaşımızdan sadece 2-3 tanesi haber oluyor
ve bu soruşturmaların her aşaması geniş bir şekilde medyada yer alıyor ve olay bu
iki üç isim etrafında döndürülüyor.
Adalet Bakanlığında bugüne kadar uygulandığı gibi bütün hakim ve
savcılarımız için aynı hükümler uygulanıyor. Hiç birisi için ayrım yapılmıyor.
Kaldı ki Bakanlığın yapmış olduğu işlem dosyayı teşekkül ettirmek, tekemmül
ettirmekten ibaret. Müfettişlerin yaptığı soruşturma neticesinde dosya tekemmül
ettirildikten sonra, eğer görev suçu ise farklı, kişisel suç ise farklı bir
soruşturma yöntemi uygulanıyor. İlgili başsavcılığa gönderiliyor ya da disiplinse
HSYK'ya gidiyor. Kararı Bakanlık vermiyor. Kararı bağımsız yargı verecek. Bu
telaş niye? Bu konuyla ilgili deliller toplanıyor, bağımsız yargının önüne
konuluyor. Burada bağımsız yargı kararını verecek, dolayısıyla kimse bu noktada
bir endişeye girmesin.''
Ergin, bir başka soru üzerine, karşılıksız çekten dolayı 5 Kasım 2009
itibariyle 2 bin 155 kişinin cezaevinde olduğunu bildirdi.
Çek Yasa Tasarısıyla ilgili Adalet Komisyonunda bir değerlendirme
yapılacağını ondan sonra tasarıyla ilgili seri şekilde adım atmayı
planladıklarını belirten Ergin, ''Ekonomik çarkın dönüşünü engelleyecek, sistemin
dönüşünü tıkayacak bir düzenlemeyi yapmak mümkün değil. Burada hem borçlunun hem
alacaklının yararını hem de ekonomik sistemin dönebilmesi için gerekli
güvenceleri korumak zorundayız'' dedi.
-''BÖYLE BİR USUL YOK''-
''Yargıtay'ın dinlendiği'' iddiasıyla ilgili CHP Mersin Milletvekili İsa
Gök'ün sorusuna cevap veren Ergin, şunları kaydetti:
''Dinleme kararlarının kendisi gizli, takibatı gizli. Bakanın haberinin
olması mümkün değil, doğru da değil. Dinleme kararları mahkemeler tarafından
veriliyor ve Türkiye İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından icra ediliyor.
Bu süreçten Adalet Bakanının haberi olmasını istiyorsanız, Bakanın
yargıya müdahalesini arzu ediyorsunuz demektir. Benim böyle bir yetkim yok,
imkanım yok. Hem 'yargıya müdahale etmeyin' diyeceksiniz hem de ondan sonra
mahkemelerin verdiği gizlilik gerekçeleri kararlarının içeriğini buradan
soracaksınız, Anayasa'nın 138. maddesinin ihlalini benden isteyeceksiniz. Böyle
bir usul yok.''
Ergin'in sözlerinin ardından AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Fatih
Arıkan, CHP Bursa Milletvekili Atilla Özer'in ''Seni Bakan yapanın'' dediğini
ifade ederek, Özer'e tepki gösterdi. İki milletvekili arasında yaşanan tartışmayı
arkadaşları önledi.
Daha sonra TBMM Başkanvekili Yakut, yarın saat 13.00'de toplanmak üzere
birleşimi kapattı.
