Adan, gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline gündem dışı söz verdi.
DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz, Mardin'de verilen sağlık hizmetlerine yönelik eleştirilerde bulundu.
Mardin'deki sağlık kuruluşlarında doktor ve hemşire sayısının eksik olduğunu söyleyen Aydeniz, sağlık çalışanların da kötü çalışma koşulları altında çalıştığını öne sürdü.
Aydeniz, Mardin'in büyükşehir olduğunu belirterek, buna rağmen ilde yanık ünitesinin bulunmadığını dile getirdi.
AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan, geçen hafta CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem'in Iğdır Şeker Fabrikası'nın satıldığıyla alakalı iddialarda bulunduğunu ancak ortada satılmış bir fabrikanın olmadığını söyledi.
Özelleştirmenin ülke gündemine girdiği tarihin 1986 olduğunu kaydeden Baykan, "Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine dayanak teşkil eden Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanun 1994 yılında 4046 sıra sayısıyla çıkmış. İktidar ortağı kim? O günün CHP'si SHP." dedi.
Baykan'ın sözlerinin ardından, kürsüden söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 2018'de Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 18 fabrikanın özelleştirilmesiyle ilgili Resmi Gazete'de kararı olduğunu söyledi.
Emir, "Elbette Türkiye'nin bir özelleştime geçmişi var ama siz ne var ne yoksa sattınız, hem de peşkeş çekerek sattınız. Bu gerçeğin üzerini örtemezsiniz." ifadesini kullandı.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, Diyarbakır'da toplamda 760 projenin yürütüldüğünü, bu projelerin yatırım bütçesinin 191 milyar 292 milyon lira olduğunu söyledi.
2024 yılında bu projelerden 157'sinin tamamlandığını söyleyen Yaz, "Özellikle Devlet Su İşlerinin (DSİ) barajlarla ilgili projeleri, şehrin geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, "bilirkişinin ifşa edilmesi" soruşturmasına değinerek, bazı gazetecilere yönelik tutuklama kararlarının olduğunu hatırlattı.
Gazetecililerin de suç işleyebileceğini ifade eden Özdağ, "Ama nedir bu? Yaka paça insanlar çalıştıkları yerlerden, siyasetçiler bulundukları lokantadan alınıp götürülüyor. Gazeteciler çalıştıkları yerlerden alınıp götürülüyor." diye konuştu
Bazı belediyelerdeki görevden uzaklaştırmaları da eleştiren Özdağ, "Son zamanlarda görevden alınan belediye başkanı ve siyasetçilerin kimliği öne çıkarılarak, devasa bir hukuksuzluk görünmez hale getiriliyor." görüşünü savundu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de "bilirkişinin ifşa edilmesi" soruşturmasında bazı gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin, "Yapılan açıklama, ifşa edilen ses kaydı medya etiği açısından sorgulanabilir veya haberleşmenin gizliğinin ihlali ile ilgili madde üzerinden işlem de görebilir ama bu bir katalog suç değildir. Peki niye terörizm muamelesi yapılıyor?" değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanlığının çıkardığı Özel Hastaneler Yönetmeliğini anımsatan Çömez, yönetmelikle bundan sonra özel hastanelerin yapay zeka ile denetleneceğini söyledi. Çömez, "Doğal zekaları yetmedi, bundan sonra yapay zeka ile denetleyeceklermiş." dedi.
- "Kadro yetersizliği mağduriyet yaşatıyor"
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç da kamunun en temel hizmetlerini yerine getiren yardımcı hizmet personellerinin, devletin birçok kurumunda geniş bir alanda görev yaptığını hatırlattı.
Söz konusu personelin, uzun yıllardır genel idari hizmetler sınıfına geçiş, maaş ve özlük haklarının iyileştirilmesi, 3600 ek gösterge düzenlemesi ve kariyer planlaması gibi konularda mağduriyetler yaşadığına dikkati çeken Kılıç, bu çalışanların statülerinin ve haklarının bugünün şartlarına uygun hale getirilmesinin bir gereklilik olduğunu vurguladı.
Taşeron ve kara yolları işçilerinin uzun yıllardır özveriyle çalıştığını belirten Kılıç, bu işçilerin kadro hakkından ise yararlanamadığını kaydetti.
Kılıç, bu işçilere iş ve emeklilik güvencesi, sosyal haklar gibi haklarının verilmesinin hem adaletin hem de kamu hizmetlerinin verimliliğinin gereği olduğuna işaret etti.
Atanamayan öğretmenlerin sorunlarına da değinen Kılıç, şöyle konuştu:
"Atanamayan öğretmenlerimiz yıllarca büyük bir özveriyle eğitim alarak mesleklerine adım atmak isterken, kadro yetersizliği nedeniyle mağduriyet yaşamaktadırlar. Öte yandan aile birliği, sağlık ve diğer mazeret nedenleriyle tayin hakkı bekleyen öğretmenlerimiz, taleplerinin karşılanmaması nedeniyle büyük sıkıntılar çekmektedirler. Eğitim sistemimizin güçlenmesi, öğretmenlerimizin hak ettikleri çalışma şartlarına kavuşmaları ve öğrencilerimizin kaliteli eğitime erişebilmeleri için bu sorunların çözülmesi artık lüzum değil elzem haline gelmiştir."
- "Toplumu, cezaevi yaparak suçtan koruyamazsınız"
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit de Adalet Bakanlığının 2025'te 1,2 milyar lirayı, 2027 yılına kadar ise 23,5 milyar lirayı cezaevleri için harcamayı düşündüğünü söyledi.
Adaletin, milyonlar harcanarak dikilen adalet saraylarında hakim kılınamayacağını kaydeden Koçyiğit, "Toplumu, cezaevi yaparak suçtan koruyamazsınız. Uluslararası hukukun yükümlülüklerini yerine getirme sorumluluğunuzu bir an önce hayata geçirmeniz gerektiğini ifade ediyoruz." dedi.
Son 15 günde 15 gazetecinin tutuklandığını aktaran Koçyiğit, "Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ülkedeki en temel hak olan haber alma hakkının gasbedilmesi demek." ifadesini kullandı.
- "TÜSKA denetleyebilseydi, bu memleket bu hale gelir miydi"
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de "bilirkişinin ifşa edilmesi" soruşturmasında tutuklanan Suat Toktaş'ın neden tutuklandığının açıklanmasını isteyerek, "Suat Toktaş ne yapmıştır? 'Kaçma şüphesi var' diyorlar, kaçmayacağını hepimiz biliyoruz. 'Delilleri saklayacak' diyorlar. Hangi delili saklayacak?." dedi.
Sağlık Bakanlığının, kamuoyunda "yenidoğan soruşturması" olarak bilinen olayın ardından Özel Hastaneler Yönetmeliği çıkardığını hatırlatan Emir, yönetmelikte, hastanelerin niteliğinin yükseltilmesi, denetimlerin daha sık yapılması ve böyle kötü olayların önlenmesi mantığı olduğunu aktardı. Emir, şu değerlendirmede bulundu:
"Yönetmeliğe baktığınızda hep Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsüne (TÜSKA) atıf yapıyor. 'TÜSKA'dan akreditasyon belgesi alacaksınız. Bunu almazsanız, kapınıza TÜSKA belgesi yoktur diye yazacağım' diyor. Biz bu belgeyi ortaya çıkarmıştık. Söz konusu Reyap Hastanesi'nin TÜSKA akreditasyon belgesi vardı. 'Bunu kim verdi, nasıl verdi? Verenler hakkında hangi işlemi yaptınız, hangi soruşturmayı yaptınız?' dediğimizde suspus oluyorlar ama tekrar TÜSKA'ya atıf yapıyorlar. TÜSKA zaten bunu denetleyebilseydi bu memleket bu hale gelir miydi?"
- "Gizli kayıt almak, gizli kaydı yayımlamak bir suçtur"
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta da son günlerde gazetecilik adı altında meslek etiğini hiçe sayan, basın özgürlüğünü istismar eden bir anlayışla karşı karşı kalındığını söyledi.
Sözde gazetecilik faaliyeti adı altında yürütülen manipülasyonların, hukuk tanımaz girişimlerin ve yargıya ayar vermeye çalışanların karanlık operasyonlarının farkında olduklarını dile getiren Usta, "Gazetecilik etiğini hiçe sayarak, diğer saygın gazetecilerin de itibarını sarsmaya çalışanlara da meslek ve hukukun değerleri üzerinde tepinmeye çalışanlara da fırsat vermeyeceğiz." diye konuştu.
Soruşturmada gözaltına alınan gazetecilerle ilgili son durumu paylaşan Usta, şunları ifade etti:
"Seda Selek ve Serhan Asker dün zaten yurt dışı çıkış yasağı ve haftada bir gün de imza, adli kontrol kararı verilerek serbest bırakıldı. Barış Pehlivan da adli kontrol hükümleri gereğince serbest bırakıldı. Demek ki yargı işliyor, hukuk işliyor. Barış Pehlivan kendi ifadesinde açıkça diyor ki 'Evet, bu bir suçtur. Gizli kayıt almak, gizli kaydı yayımlamak bir suçtur. Bu gazetecilik etiğine de uymaz ama bunları ben yapmadım.' Bunları yapanların da 'Halk TV'nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve Program Koordinatörü Kürşat Oğuz olduğunu' ifadesinde açıkça belirtiyor. Onun için de Sayın Suat Toktaş bu suçtan hükümlü bulunarak tutuklama talebinde bulunuluyor, tutuklanıyor ve Barış Pehlivan da serbest bırakılıyor. Yargıya müdahale etmekten vazgeçin. Bu ülkede hukukun işleyişine müdahale etmekten vazgeçin."
Usta, ateşkes sürecinde İsrail'in katliamlarının zaman zaman devam ettiğini gördüklerini belirterek, "İsrail, Filistin'e gitmek isteyen 3 vatandaşımızı saldırılarıyla katletmiş durumda. Yakinen takip ediliyor. Bu vatandaşlarımızın cenazelerinin Türkiye'ye getirilmesi için de büyük bir seferberlik var. " dedi.
TBMM Genel Kurulunda, CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.
Genel Kurulda, Yeni Yol Partisinin "kayyum", İYİ Partinin "özel okullar", DEM Partinin "yargı" ve CHP'nin "basın özgürlüğünün korunması"na ilişkin grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, Türkiye'deki kayyum uygulamalarının demokrasi, hukuk ve devlete olan güveni zedelediğini savundu.
Son dönemde yürütülen soruşturmalar kapsamında bazı belediyelere yönelik görevlendirmeleri eleştiren Kaya, İçişleri Bakanlığınca Siirt Belediye Başkanı Sofya Alağaş'ın da dün görevden uzaklaştırıldığını anımsattı. Kaya, "İlk derece mahkeme karar verir, istinaf onaylar, Yargıtay onayladıktan sonra da kesin hükme dönüşür. İlk derece mahkemenin verdiği karar kesin hüküm değil, soruşturmadan bir farkı yok, her an istinaf ya da Yargıtaydan bozulabilir. Kesin hükme kadar herkes masumdur." değerlendirmesinde bulundu.
Partisinin grup önerisi üzerine söz alan İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, özellikle büyük şehirlerde bir yıllık özel okul ücretinin 1 milyon liraya kadar çıktığını belirterek, "Böyle fahiş bir fiyat uygulaması kabul edilemez. Bu konuda bir araştırma yapılsın, tedbir alınmasını istiyoruz." diye konuştu.
Partisinin grup önerisi üzerine söz alan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, muhalefetin susturulması ve baskı altına alınması için yargının siyasallaştırıldığını iddia etti.
AK Parti İstanbul Milletvekili Nurettin Alan ise yargının siyasallaşmadığını ifade ederek, hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olmadığını ve suç işleyen herkesin cezasını çekeceğini söyledi.
Türkiye'de yargının, siyasi iktidarın aracı haline geldiğini geçmişte çok gördüklerini dile getiren Alan, "Yargının siyasallaşmasını, Yassıada yargılamasında Başbakanın idam kararını veren Salim Başol'un, 'sizi buraya getiren güç böyle istiyor' dediği zaman, 28 Şubat sürecinde, Adalet Bakanının 'gitmeyin' demesine rağmen darbecilerin ayağına koşarak giden yüksek hakimleri izlerken, CHP'nin Adalet Bakanlarından Mehmet Moğultay'ın 'Ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi bakanlığa alacağım?' dediğinde, başörtüsünü savunduğu için irticanın odağı haline geldiği iddiasıyla partilerin kapatıldığı zaman gördük." ifadelerini kullandı.
- "Bir gazeteci açıkça bir suç teşkil eden eylem gerçekleştiriyor"
Partisinin grup önerisi üzerine söz alan CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Halk TV yayınında "bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs" ve "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" suçlarından başlatılan soruşturmayı eleştirerek, gazetecileri korumayan, konuştuğu ve yazdığı için cezalandıran bir sistem olduğunu öne sürdü.
AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler ise suç teşkil eden bir eylem gerçekleştirildiğinde, gazeteci kimliğinin bir imtiyaz kalkanı olarak kullanılamayacağının altını çizdi.
İzinsiz ses kaydı almanın, bu kaydı başkasına verme ve yaymanın gazetecilik faaliyeti olmadığını vurgulayan Böhürler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizinle telefon konuşması yapan bir bilirkişinin izinsiz ve habersiz olarak ses kaydını almak ve başkasıyla paylaşmak gazetecilik faaliyeti sayılmaz. Konunun yargıya taşınmasına sebep olan suç iddiası, kaydetmek, başkasına vermek ve yaymaktır. Bir gazeteci açıkça bir suç teşkil eden bir eylem gerçekleştiriyor ve bu konuda diğer gazeteci meslektaşları tarafından uyarıldığı halde bu kaydı medyaya servis ediyorsa yargıya muhatap olmuştur. Önergede iddia edildiği gibi ortada ne bir sansür ne de düşünceyi açıklamakla ilgili bir sorun yoktur. Anayasa'nın 20'nci maddesine aykırı hareket edilmiştir."
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.
TBMM Genel Kurulunda, ekonomiye ilişkin düzenlemeleri de içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine geçildi.
