2005-05-25 - 15:13
GENEL BAŞKAN BAYKAL: ''AB SÜRECİ ÇOK YANLIŞ, ÇOK KÖTÜ YÖNETİLDİ. ÇOK BÜYÜK HATALAR YAPILDI''
Baykal, partisinin grup toplantısında, Sosyalist Enternasyonal toplantısı nedeniyle İsrail ve Filistin'e gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili bilgi verdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde çok yanlış yapıldığını savunarak, ''Çok büyük hatalar yapıldı. Ne teklif edilirse 'İyidir' anlayışıyla 'Aferin' alabilme uğruna işin özü gözden çıkarılmış, iş çığırından çıkarılmıştır. Koca Türkiye, en haklı olduğu davada, en ihtiyaç duyulan konuda elindekini avucundaki israf etti. 'Yanlıştır' diyemedi, sürüklendi gitti'' dedi.

Baykal, partisinin grup toplantısında, Sosyalist Enternasyonal toplantısı nedeniyle İsrail ve Filistin'e gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili bilgi verdi. Olumlu izlenimlerle toplantıdan ayrıldığını bildiren Baykal, İsrail ile Filistin'in iki ayrı devlet olarak yanyana yaşama anlayışını karşılıklı olarak paylaştıklarını gördüğünü bildirdi. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda bazı olumsuz gelişmelerin ortaya çıktığını, Türkiye'yi yakından izleyen ülkelerin de gördüğünü belirten Baykal, İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Perez'in bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söylediğini kaydetti. Perez'in, Türkiye'nin üye olmamasının Avrupa'nın dünyada gelecekte etkin rol oynama şansını kaybedeceği anlamına geldiğini samimiyetle ifade ettiğini söyledi.

''TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİ...''
Dış politikada olumsuz gelişmeler yaşandığını ifade ederek konuşmasını sürdüren Baykal, Türkiye'nin AB ile ilişkisi konusunda ''Özel statü'' kavramının ortaya atılmaya başlandığına dikkati çekti. Baykal, bunun herkes için büyük hayal kırıklığı yarattığını kaydederek, şunları söyledi:

''Şimdi resmi ağızlardan değil de yavaş yavaş, 'Siz üyeliği bir kenara bırakın, bunun bir sürü güçlüğü var. Özel statü içinde AB ile ilişki kurmayı düşünmez misiniz?' denilmeye başlandı. Getirilen en son emrivaki budur. Avrupa'da 25 ülke üye oldu. Biz, en eski ilişki kuran ülkeyiz, Gümrük Birliği'ni üye olmadan gerçekleştiren tek ülkeyiz. 1963'de bu yola çıktık. 42 yıldır bu yolda yürüyoruz. Hepsini aldılar, AB projesinin en inançlı savunucularından olan Türkiye'ye 42 yıl sonra 'Özel statü olmaz mı?' deniliyor. Ne zaman, Kızılay Meydanı'nda gündüz havai fişek atıp AB Bayramı kutlandıktan sonra... Çok acı bir manzara, geçiştirilecek bir tablo değil. Bunu 'Aldırmayın' diye sona erdirmek mümkün değil, bu arayış başladı.''

''TÜRKİYE'YE HAKSIZLIK...''
Türkiye'ye tarihinin en büyük haksızlıklarından birinin yapıldığını belirten Baykal, bunun, AB'nin siyasal, moral ve etik yapısına büyük zarar verdiğini söyledi. ''Özel statü''nün rapordaki ''Ucu açık'' lafının içinden çıktığını kaydeden Baykal, şöyle konuştu:

''Koca Türkiye en haklı olduğu davada, en ihtiyaç duyulan konuda elindekini avcundaki israf etti. 'Yanlıştır' diyemedi, sürüklendi gitti. 6 Ekim'de durabilseydi en saygın konumdaydı, 17 Aralık'ta dursaydı ne olurdu... Türkiye vahim hatalar yaptı, durması gerektiği noktada durmadı, 'Hayır' demesi gerektiği noktada demedi. Bunu bir an önce değiştirmek gerekir. 'Bozmayalım süreci', bozmazsak ne olacak? Gayrimeşru saydığımız Güney Kıbrıs'ı meşru bir muhatap olarak kabul edeceğiz. Başbakan, Papadopulos ile her türlü diplomatik kuralı bir tarafa bırakarak ayaküstü konuştu. KKTC yöneticileri tepki gösteriyor. Bizimki, Papadopulos'un muhatabı olmayı kabul ediyor.''

''BU, ÇİFTÇİYİ DESTEKLEME Mİ?''
Baykal, dün açıklanan buğday fiyatı ile ilgili değerlendirmeler yaparken, Türkiye'nin yoksullaşan bir ülke haline geldiğini bütün araştırmaların ortaya koyduğunu söyledi. Bunun temel nedenlerinin başında tarımda yaşanan sıkıntıların geldiğini kaydeden Baykal, şunları söyledi:

''Dün yapılan açıklama gösterdi ki hükümetin tarım politikasında önemli bir değişiklik ortaya çıktı. 'Artık destekleme yapmıyorum, müdahale yapıyorum. Serbest piyasayı esas alacağım, serbest piyasaya müdahale ederek çiftçi haklarını o şekilde güvence altına alacağım' anlayışı gündeme geldi. Hükümet, bu sene fiyat ilan etmedi, hiçbir fiyat telaffuz etmeden çiftçiyi birtakım temelsiz sözlerle değerlendirme anlayışına girdi. Bu sene fiyat ilan edilmiyor, 'Serbest piyasa fiyatından alacağım, ona prim vereceğim' diyor. Borsa fiyatı 340 bin lira, 30 bin lira destekleme, 370 bin lira. Geçen sene de bu fiyattan alım yapıyordun. Geçen sene 'yarısı peşin, yarısı sonra' deniyordu. Şimdi 'Üçte birini peşin öderim, üçte ikisini daha sonra öderim' diyor. Bu, çiftçiyi destekleme mi? Bu anlayışla bu müdahalenin işlemesi mümkün değil. Çiftçi büyük sıkıntı içine sürüklendi, hükümet bir kez daha çiftçiyi kendi kaderine terk etti. Ortaya çıkan manzara acıdır. Hükümet çiftçiye büyük haksızlık yapmaktadır. Çiftçi bu yıl da maliyetin altında satmak zorunda bırakılacaktır.''

YOKSULLUK ARAŞTIRMASI
DİE'nin yaptığı araştırmanın sonuçlarını da kürsüden okuyan Baykal, araştırmanın Türkiye'nin hızla yoksullaştığını ortaya koyduğunu ifade etti. Kalkınmanın başarıldığının açıklanmasına karşın yoksullaşma rakamlarının da ortada olduğunu kaydeden Baykal, ''Hangisi doğru, kim kimi kandırıyor?'' diye sordu. Türkiye'de asgari ücretin yüksek olduğu tartışmaları yapıldığını, insanların buna yönlendirildiğini belirten Baykal, ancak araştırmaların da 20 milyon yoksul bulunduğunu gösterdiğini bildirdi.

ÖZELLEŞTİRME ELEŞTİRİSİ
Konuşmasında hükümetin özelleştirme politikalarını eleştirmeyi sürdüren Baykal, ''Ne laf dinliyorlar, ne söz dinliyorlar. Ne gerçeklere saygıları var. Stratejik kurumlara değer verdikleri yok, bildikleri yolda gidiyorlar. ERDEMİR'i satacaklarmış. Serbest piyasa ekonomisine inananlar bile kıyamet koparıyor, 'Yapmayın, etmeyin' diye. Kimseyi dinledikleri yok'' dedi.

''BERLUSCONİ'YE SOR...''
Baykal, ''Dünyada böyle yapılıyor'' diyenlere hiçbir ülkenin böyle yapmadığını anlatmaya çalıştıklarını, ancak hükümetin ''anlamamakta ısrar ettiğini'' ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, bu akşam oynanacak Milan-Liverpool maçında bu konuyu İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'ye sormasını öneren Baykal, bu gidişten büyük üzüntü duyduklarını bildirdi.

Baykal, siyasi iktidarı bugüne kadar Ermeni sorunu dışında hiçbir konuda ikna etmeyi başaramadıklarını ve bu nedenle Türkiye'nin dış politikasında büyük yanlışlar yapılmaya devam edildiğini öne sürdü. AB konusunda hükümetin CHP ile davranmasının Türkiye'yi çok saygın bir noktaya getirebileceğini söyleyen Baykal, ''Ama maalesef hükümeti bu konuda ikna etmeyi başaramadık'' diye konuştu.

AİHM KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı kararın Türkiye'de herkesi rahatsız ettiğini ancak, buna karşın Türkiye'nin, ''hakkını kavrayamayan, kendine güvenmeyen'' bir davranış sergilediğini kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Karar sonrasında hükümet ve bazı çevreler, daha karar doğru dürüst okunmadan, 'Aman Avrupa'yı üzmeyin, yeniden yargılayalım' dediler. Ne oluyoruz, ne bu kendini inkar etme, hakkını hukukunu unutma, ne bu böyle...

Hiç kimse AİHM'in bu kararına 'Ne bu' diyemedi. Ama ben, bu kürsüden söyledim. 'AİHM, bu kararında PKK'ya bir terör örgütü ve onun başına da terör örgütünün başkanı diyemiyor' dedim. Kimseden, hükümetten, medyadan tepki gelmedi. Bir tek kimden geldi biliyor musunuz; ABD'den bir gazeteden, Wall Street Journal'dan geldi. 'Bu karar iki yüzlü ve küstahça, AİHM terörü telaffuz edemedi' diye yazdı gazete... AİHM, gerçekten çok tartışmalı bir karara imza atmıştır. Tıpkı Güney Kıbrıs'lı Loizidu davasında olduğu gibi."