2007-02-19 - 14:00
CHP'li Koç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Kanaltürk'ü örnek göstererek: "Uygulama, tek yanlı, tek sesli bir basın oluşturmaya yönelik bir gayrettir" dedi. Koç, dış politika konusunda değerlendirmelerde bulunurken "AKP ateşle imtihana girmek istiyor" ifadesini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, hafta sonunda Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay tarafından açıklanan "Kanaltürk yöneticilerinin para hareketlerinin 2004 yılından itibaren takip edilmesine ilişkin başlatılan çaba"dan bahsederek, bunu "cunta dönemleri hariç, Tahkikat Komisyonları kurulmasına ilişkin kanundan sonra basın üzerinde oynanan en büyük oyun" olarak değerlendirdi.
Koç, Anayasanın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün güven altına aldığını söyleyerek, 'basın hürdür, sansür edilemez' hükmüyle, Anayasamız devlete basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alma ödevini yüklemiştir. Ancak geldiğimiz noktada Türkiye tarihinde bir benzeri olmadık şekilde tek sesli hale getirilmeye çalışılıyor. TMSF tarafından el konulduktan sonra 24 saat içinde muhalif çizgiden, iktidar yayınına geçen bir kanala tanık olduk biz" dedi.
"2000 yılında yaşanan ekonomik kriz, medya-siyaset ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıçı olmuştur, bu bir suçlama değil, değerlendirmedir" diyen Koç, "siyasi iktidar TMSF'nun elindeki yayın organlarıyla bir anda en büyük medya patronu oldu. Bu kurumlarda siyasi iktidar yanlısı habercilik anlayışını benimsemeyenler, tazminatsız bir şekilde kendilerini kapının önünde buldu. Devlet televizyonu TRT'de Turgun Özakman, Banu Avar gibi isimlere sansür uygulandı" iddialarında bulundu.
"Bütün bunlara rağmen Sayın Başbakan hala basından şikayetçidir" diyen Koç, "2004 yılında gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerini toplayarak Rauf Denktaş'ın sansür edilmesini talep etme cüretini gösteren başbakan, örtülü sansürden açık sansüre dönmüştür. Nisan 2005'de gazetecilerin iş takibi için kendilerine geldiğini açıklayıp, hala temel görevini dürüstçe yürüten basın organlarını zan altında bırakan Başbakan, hala basından şikayet edince bize pes demekten başka bir şey kalmıyor. Bu, ancak tek parti iktidarı liderinin 'diktatörlük7 noktasına geldiği yani demokratik olarak tükendiğinin ilanıdır" iddiasında bulundu.
BAŞBAKAN ve MALİYE BAKANI'NA SORULAR..
Koç, toplantının sonlarında Başbakan ve Maliye Bakanı'na çeşitli sorular yöneltti. "Kanaltürk gibi başka hangi gazete ve televizyon için benzer bir inceleme başlatılmıştır? Yabancı ülkelerin incelemelerinde bile bazı holdinglerden kaynak aktarıldığı ortaya çıkan medya grupları için de benzeri incelemeler yapılacak mı? Şirketler incelenirken o kuruluşlarda program yapan gazetecilerin para hareketlerinin izlenmesi yasal mıdır? Tüm gazeteler için bu yapılıyor mu?"
"SERVETİ ARAŞTIRILACAK İKİ İSİM VAR: BİRİ BAŞBAKAN, BİRİ MALİYE BAKANI"
Koç, sözlerine şöyle devam etti; "Eğer Türkiye'de serveti araştırılacak birileri varsa, bir numarada Sayın Başbakan Erdoğan, iki numarada Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, üç numarada değişik noktalarda görev yapan AKP'li belediye başkanları gelmektedir. Var mısınız bu araştırmayı yapmaya? Niçin bu araştırmanın önü kapalı?"
Haluk Koç, AKP iktidarı zamanında başlatılan baskıların Türkiye'yi felakete sürükleyeceğini söyleyerek, buna alet olan bürokratların da zamanı gelince tek tek hesap vereceğini sözlerine ekledi. Koç, bunun bir tehdit değil, tesbit olduğunu belirtti.
"AKP TÜRK MİLLETİNDEN KORKUYOR!"
Erken seçim tartışmasına da değinen Koç, AK Parti'nin şu anda oluşacak milli iradeden korktuğunu öne sürerek, "Erken seçimin tek engeli, millet korkusudur. AKP, Türk milletinden korkuyor. Şu anda kapıp kaçtığı bir çoğunlukla, cumhurbaşkanlığını da kaçırmak istiyor. Korkmuyorsanız, Temmuz ya da Eylül fark etmez, gelin Nisan sonunda seçimleri yapalım. Yeni Meclis oluşturalım. Anketlerde yüzde 40'ın üzerinde çıta koyuyorsun kendine... 2002'deki bir öfke, tepki seçiminin sana verdiği yanıltıcı çoğunluğuna güvenip, 2014'e kadar cumhurbaşkanlığı makamını işgal etme" dedi.
BARZANİ AMBALAJLI PKK
CHP'li Koç, toplantının sonunda, 'nereden nereye geldik' başlığı altında dış politikayı değerlendirdi.
Koç; "Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız, söyleminden, Barzani ambalajlı PKK muhataplığına geldik. Bir iktidar ulusal çıkarları gözardı ederek, bazı yabancı güçlerin bölgedeki çıkarlarına uygun düşecek açılımları yapabilir mi? Bu ağır bir sorudur. Türkiye kendi bütünlüğünü tehdit eden ve siyasi projesini bu kalıba oturtan bir terör örgütünü yıllardır koruyup kollayanlarla masaya oturabilirim anlamında söylemler geliştirebilir mi? AKP, bu siyasi projenin içeriden ve dışarıdan mimarlığına soyunanların desteğiyle ateşle imtihana girmek istiyor. Bu durum, iktidarın ülke çıkarlarından çok kendi siyasi çıkarlarını öne aldığını gösteriyor. Yaşanan süreç, bir tarihsel yanılgıdır" dedi.
Koç, Anayasanın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün güven altına aldığını söyleyerek, 'basın hürdür, sansür edilemez' hükmüyle, Anayasamız devlete basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alma ödevini yüklemiştir. Ancak geldiğimiz noktada Türkiye tarihinde bir benzeri olmadık şekilde tek sesli hale getirilmeye çalışılıyor. TMSF tarafından el konulduktan sonra 24 saat içinde muhalif çizgiden, iktidar yayınına geçen bir kanala tanık olduk biz" dedi.
"2000 yılında yaşanan ekonomik kriz, medya-siyaset ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıçı olmuştur, bu bir suçlama değil, değerlendirmedir" diyen Koç, "siyasi iktidar TMSF'nun elindeki yayın organlarıyla bir anda en büyük medya patronu oldu. Bu kurumlarda siyasi iktidar yanlısı habercilik anlayışını benimsemeyenler, tazminatsız bir şekilde kendilerini kapının önünde buldu. Devlet televizyonu TRT'de Turgun Özakman, Banu Avar gibi isimlere sansür uygulandı" iddialarında bulundu.
"Bütün bunlara rağmen Sayın Başbakan hala basından şikayetçidir" diyen Koç, "2004 yılında gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerini toplayarak Rauf Denktaş'ın sansür edilmesini talep etme cüretini gösteren başbakan, örtülü sansürden açık sansüre dönmüştür. Nisan 2005'de gazetecilerin iş takibi için kendilerine geldiğini açıklayıp, hala temel görevini dürüstçe yürüten basın organlarını zan altında bırakan Başbakan, hala basından şikayet edince bize pes demekten başka bir şey kalmıyor. Bu, ancak tek parti iktidarı liderinin 'diktatörlük7 noktasına geldiği yani demokratik olarak tükendiğinin ilanıdır" iddiasında bulundu.
BAŞBAKAN ve MALİYE BAKANI'NA SORULAR..
Koç, toplantının sonlarında Başbakan ve Maliye Bakanı'na çeşitli sorular yöneltti. "Kanaltürk gibi başka hangi gazete ve televizyon için benzer bir inceleme başlatılmıştır? Yabancı ülkelerin incelemelerinde bile bazı holdinglerden kaynak aktarıldığı ortaya çıkan medya grupları için de benzeri incelemeler yapılacak mı? Şirketler incelenirken o kuruluşlarda program yapan gazetecilerin para hareketlerinin izlenmesi yasal mıdır? Tüm gazeteler için bu yapılıyor mu?"
"SERVETİ ARAŞTIRILACAK İKİ İSİM VAR: BİRİ BAŞBAKAN, BİRİ MALİYE BAKANI"
Koç, sözlerine şöyle devam etti; "Eğer Türkiye'de serveti araştırılacak birileri varsa, bir numarada Sayın Başbakan Erdoğan, iki numarada Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, üç numarada değişik noktalarda görev yapan AKP'li belediye başkanları gelmektedir. Var mısınız bu araştırmayı yapmaya? Niçin bu araştırmanın önü kapalı?"
Haluk Koç, AKP iktidarı zamanında başlatılan baskıların Türkiye'yi felakete sürükleyeceğini söyleyerek, buna alet olan bürokratların da zamanı gelince tek tek hesap vereceğini sözlerine ekledi. Koç, bunun bir tehdit değil, tesbit olduğunu belirtti.
"AKP TÜRK MİLLETİNDEN KORKUYOR!"
Erken seçim tartışmasına da değinen Koç, AK Parti'nin şu anda oluşacak milli iradeden korktuğunu öne sürerek, "Erken seçimin tek engeli, millet korkusudur. AKP, Türk milletinden korkuyor. Şu anda kapıp kaçtığı bir çoğunlukla, cumhurbaşkanlığını da kaçırmak istiyor. Korkmuyorsanız, Temmuz ya da Eylül fark etmez, gelin Nisan sonunda seçimleri yapalım. Yeni Meclis oluşturalım. Anketlerde yüzde 40'ın üzerinde çıta koyuyorsun kendine... 2002'deki bir öfke, tepki seçiminin sana verdiği yanıltıcı çoğunluğuna güvenip, 2014'e kadar cumhurbaşkanlığı makamını işgal etme" dedi.
BARZANİ AMBALAJLI PKK
CHP'li Koç, toplantının sonunda, 'nereden nereye geldik' başlığı altında dış politikayı değerlendirdi.
Koç; "Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız, söyleminden, Barzani ambalajlı PKK muhataplığına geldik. Bir iktidar ulusal çıkarları gözardı ederek, bazı yabancı güçlerin bölgedeki çıkarlarına uygun düşecek açılımları yapabilir mi? Bu ağır bir sorudur. Türkiye kendi bütünlüğünü tehdit eden ve siyasi projesini bu kalıba oturtan bir terör örgütünü yıllardır koruyup kollayanlarla masaya oturabilirim anlamında söylemler geliştirebilir mi? AKP, bu siyasi projenin içeriden ve dışarıdan mimarlığına soyunanların desteğiyle ateşle imtihana girmek istiyor. Bu durum, iktidarın ülke çıkarlarından çok kendi siyasi çıkarlarını öne aldığını gösteriyor. Yaşanan süreç, bir tarihsel yanılgıdır" dedi.
