2011-01-26 - 11:04
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin
yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısı, alt komisyona sevk edildi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin
yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısı, alt komisyona sevk edildi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan
Komisyon, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısı'nı ele aldı.
CHP'li milletvekillerinin karşı çıktığı tasarının görüşmelerinde,
tartışmalar yaşandı. Tasarı, verilen bir önergenin kabul edilmesiyle alt
komisyona sevk edildi.
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Anayasa
Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıya tepki göstererek, ''Bu,
bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır. Bunu böyle getirdiğinizde, halka
mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar'' dedi. AK Parti'li
milletvekilleri, Gök'ün bu sözlerine tepki gösterdi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin yeniden
yapılandırılmasına ilişkin tasarıyı komisyona sunan Cemil Çiçek, demokratik
siyasi hayat bakımından önemli bir tasarıyı görüşeceklerini söyledi.
Hukuk devletinin önemli teminatlarından birisinin de yargı ve Anayasa
yargısı olduğunu belirten Çiçek, ''Gerek Anayasa'nın belirlediği kuralların ve
ilkelerin yasama tasarruflarıyla ihlal edilmemesi gerekse Anayasa'nın temel hak
ve özgürlükler bölümünde zikredilen temel hak ve özgürlüklerin teminat altına
alınabilmesi, ihlal söz konusu ise bununla ilgili gerekli kararların
verilebilmesi bakımından Anayasa Mahkemesine ihtiyaç olduğu dünyada kabul
edilmektedir'' dedi.
Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesinin, Anayasa değişikliği sonrasında
görevlerini yapabilmesi bakımından bu tasarının çıkmasının gerekli olduğunu ifade
ederek, ''Komisyonumuz bu görevini yerine getirecektir. Eksiği varsa
tamamlayacağız, yanlışı varsa düzelteceğiz. Parlamento tatile girmeden yasayı
çıkarabilirsek faydalı olacaktır diye düşünüyorum'' diye konuştu.
Tasarının alt komisyonda ele alınmasının uygun olacağını belirten Çiçek,
tasarının, Adalet Bakanlığında hazırlandığını ve bunu yaparken de ilgili
kurumlardan destek alabileceğini söyledi.
Tasarı üzerinde görüşlerini açıklayan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart,
tasarının, ''demokrasi ve hukukun katline nihai darbeyi vurmak üzere getirilen
bir tasarı'' olduğunu öne sürdü.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, rejimi faşist bir yapıya dönüştüren sürecin
nihai aşaması ile karşı karşıya olduğunu iddia eden Kart, şöyle konuştu:
''Bu tasarı ile Danıştay ve Yargıtay tasarıları, yargı engelini bertaraf
etmenin, rejimi dönüştürmenin nihai aracı olarak kullanılmak istenmektedir. Bu
sürecin kaçınılmaz sonucu, toplumun bölünmesi ve ayrışmaya dönüşmesidir.
Karartma, bilgi kirliliği ve takiye konularında yakın tarihin en büyük
demogoglarından olan Sayın Başbakan, Goebbels propagandası ve Machiavelli
yöntemleriyle Türkiye'yi hem ekonomik, hem siyaseten hem de kültürel olarak
müstemleke bir ülke haline getirme misyonunu büyük ölçüde başarmıştır. Böyle bir
tablo içerisinde bu tasarıları teknik ve hukuki olarak ele almanın pek de pratik
bir anlamı olmayacaktır.''
CHP'li Kart, bu tasarılar ile tüm yargı mekanizması ve kazanımlarının,
yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesine
boğdurulmak istendiğini savundu. Siyasi iktidarın kendisine tabi kılmak istediği
Anayasa Mahkemesi yoluyla 2011 seçimleri sonrası planladığı yeni Anayasa
düzenlemesiyle hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçladığını iddia
etti.
''Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar, faşizmi
hedefleyen iktidarlar için alt edilmesi gereken, üzerlerinden atlanması gereken
kurumlardır. Devleti ele geçirdikten sonra bu kurumlar, faşizmin pençesini
oluşturan faşist yargı kurumlarına kaçınılmaz olarak döneceklerdir'' diyen Kart,
bu tasarılara karşı sivil toplumu harekete geçirmek noktasında tarihi bir görev
üstlendiklerini söyledi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarıyla Anayasa Mahkemesine,
özellikle parasal konularda çok fazla yetkiler verildiğini öne sürdü. Başkanın
yetkilerinin de artırıldığını belirten Mengü, Anayasa'da olmayan yetkilerin
Mahkeme Başkanı'na verildiğini iddia etti.
Parlamenter sistemlerde yürütmenin yasamaya egemen olduğunu ifade eden
Mengü, ''Böyle durumlarda tek fren yargıdır. Ama şimdi bütün fren sistemi
çökertilmeye başlanıyor. Bir senato işlevi de üstlenmiş bir Anayasa Mahkemesi ve
başkanı var. Muhteşem bir Anayasa Mahkemesi Başkanı var. İstediği herşeyi
yapabiliyor'' dedi.
Şahin Mengü, tasarının alt komisyonda düzelmeyeceğini ifade ederek,
''Komisyon, Başbakan'ın tabiriyle ucube, bunun geri çekilerek ciddi hukukçular
tarafından yazılması gerekiyor. Bu sistemin gidişi, parlamentonun tartışılmaya
başlanması noktasına kadar gider, bunu telaffuz dahi etmek istemiyorum'' diye
konuştu.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da 6 ay sonra seçim olacağını
belirterek, ''İktidarın işsizliği ve kayıtdışılığı azaltmak için çabalaması
gerekirken, yargıyı tarumar edebilecek 3 tasarıyı getirmiştir'' dedi.
Tasarıda rejimin genetiğini bozabilecek konular olduğunu iddia eden Bal,
toplumsal uzlaşma gerekirken bunun yapılmadığını ve sadece AK Parti'nin
dayatmasıyla karşı karşıya bırakıldığını savundu. Faruk Bal, tasarıyla Anayasa
Mahkemesine ''süper bir başkan'' yaratıldığını ifade ederek, ''Mahkeme,
siyasallaştırılma eğilimine ciddi şekilde açık kapı bırakılır halde bir tehlike
ile karşı karşıyadır'' dedi.
Bal, şunları kaydetti:
''Yasaları denetlemekle görevli bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, iktidar
partisinin fikir savunuculuğu, ideoloğu gibi, Anayasa'nın ilk 3 maddesinin de
değiştirilebileceğini içeren açıklamalarda bulununca o koltuktan kalkması
gerekir. Çünkü, karar vereceği konularda ihsas-ı rey de bulunamaz.
Denetimsiz bir güç diktaya dönüşür. AK Parti, yandaş bir basın ve sermaye
yaratmıştır, devleti partizanlarla doldurmuştur. Bu 3 gücün korunması için
muhafazaya ihtiyaç vardır. İşte yapılmak istenen de yandaş basını, zengini
koruyacak bir hukuk düzenidir.''
Tasarıyla, Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru yapılacak olmasının
tehlikesine dikkati çeken Bal, yüksek mahkemenin ilgili dairesinin bu
başvurulardan sonra 4-5 bin davaya bakması gerekeceğini, bunun da davaların
uzamasına ve Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde tazminat ödemesine
neden olacağını savundu. Bal, tasarının alt komisyona gönderilmesini istedi.
CHP Mersin Milletvekili Gök ise şubat ayının operasyon ayı olduğunu öne
sürerek, şöyle konuştu:
''Bu operasyon, 2001 seçimleri sonrası hazırlanacak yeni Anayasanın
denetlenip denetlenmemesi sorusuna dayanmaktadır. Bütün kavga Anayasa'nın 4.
maddesinde düğümlenecektir. İlk 3 maddesi üzerinden yapılan denetimlerin nasıl
engelleneceği de tartışma konusu olacaktır. Özerkliktir, üniter yapıdır,
federatif yapıdır, bunlardır konular. Anayasa Mahkemesinin değiştirilmek
istenmesinin bütün dayanağı budur. Bu, bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır.
Bunu böyle getirdiğinizde, halka direnme hakkı doğar, mahalle mahalle, sokak
sokak direnme hakkı doğar. Bu kadar basit. İster Soros, ister AKP deyin, siz
Türkiye'yi kaosa sürüklüyorsunuz. Mertçe söyleyin, olayın özü budur. Recep Tayyip
Erdoğan'ın devlet başkanı olmasından sonra bütün yargıyı kendine bağlayarak,
Hitlervari rejim arayışıdır.''
Gök'ün bu sözleri tartışmaya neden oldu. AK Parti'li milletvekilleri
Gök'e tepki gösterdi.
AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, ''Senin yiğitliğin Silivri'ye
kadar, yüzsüzlük yapma'' diye bağırırken, Gök de ''yüzsüz olan sizsiniz'' diye
tepki gösterdi.
AK Parti Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt da tepkisini ''Bunlara
söz vere vere her gün slogan attırıyorsunuz. Böyle terbiyesizlik olmaz, burası
yasama organı'' diye dile getirince, İsa Gök, ''Terbiyesizlik deme'' karşılığını
verdi.
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen de ''Haddini aşma, bu
konuşmadan sonra seni listede unutmazlar'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek, Türk yargısının giderek medyatik olduğunu belirterek, ''Medyatik yargı,
yargının kendisine zarar verir'' dedi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının görüşmeleri sırasında CHP'li
milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çiçek, yapılan eleştirilerin tümünün
Anayasa değişikliği ve ardından referandum sürecinde dile getirildiğini
söyledi.
Tartışmaların tümünü millete götürdüklerini belirten Çiçek, ''11 Eylül
akşamına kadar tamam, 12 Eylül'de bu iddiaların doğru olmadığına vatandaş karar
verdi. Hem millet adına yasama görevi yapacağız hem de milletin kabul ettiği
metni, düşünceyi, ilkeyi 'Türkiye faşizme gidiyor, Türkiye diktatörlüğe gidiyor'
diye bizim üzerimizden o Anayasa değişikliğine evet diyenleri de suçlamış
olacağız. Bu doğru bir şey değil. Millet bunu kabul ettikten sonra herkesin,
milletten hiza, mesafe alması lazım. Eğer orada hiza, mesafe almıyor da başka
türlü şeyleri söylüyorsa, halen demokrasiyi yeteri kadar özümseyememişiz
demektir'' diye konuştu.
Tasarının eksiklikleri olabileceğini, bunu kabul ettiklerini anlatan
Çiçek, ''Demokrasilerde Anayasa Mahkemesinin önemli olduğunu söylüyoruz. Yoksa
mevcut Anayasa Mahkemesinin yanlışları, eksiklikleri, doğruları olmuştur. Anayasa
Mahkemesinde görev yapanların varsa yanlışları, bunları savunmak bizim görevimiz
değildir. Düzgün bir Anayasa Mahkemesi işleyişi getirelim'' dedi.
Çiçek, Türk yargısının bir zaafı olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
''O da son zamanlarda giderek medyatik olmasıdır. Çok uzun zamandan
beri... Medyatik yargı, yargının kendisine zarar verir. Elbette birey olarak
herkesin konuşma hakkı vardır ama belli görevi yapanların nerede nasıl
konuşacağını iyi tayin etmeleri lazım. Aksi takdirde hem kendilerini, hem temsil
ettikleri kurumları, en başta da yargıyı tartışmaya açar. Biz buna baştan beri
itiraz ettik.
'Yargı olarak biz filancanın önünü kesemedik, filanca bize yardımcı
olmadı' diye açıklamalar yapılmıştır. Yargının görevi falancanın siyasi hayatının
önünü tıkamak değil. İktidar olmasını, siyasete girmesini engellemek değildir,
hakkı, hukuku teslim etmektir. Soyut kuralı somut olaya uygulamaktır. Bunun
dışında başka görevi yoktur. Yerindelik faaliyeti, yerindelik denetimi içerisinde
bulunamaz, yerindelik anlamına gelen kararları veremez. Yaparsa ne olur, işte
geldiğimiz bu tartışma çıkar. Artık herkesin yaptıklarına, yapacaklarına,
söyleyeceklerine dikkat etmesi lazım.''
AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, CHP'li İsa Gök'ün ''Şubat
ayı operasyon ayıdır'' sözlerine tepki göstererek, ''Eğer bir operasyon olacaksa,
yargının bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü sağlama operasyonudur'' dedi.
CHP'lilerin ''yandaş medya ve yandaş basın'' sözlerine işaret eden
Türkmenoğlu, ''Yargı kimin tarafındaydı, kimin tarafına çekilmek isteniyor?
Yandaş basının kim olduğu, iki hafta önce CHP liderinin Basın Konseyi eski
Başkanı oktay Ekşi'ye rozet takarken ortaya çıktı. Siyasi partiler seçimle
işbaşına gelir ama halkı isyana teşvik edici şekilde konuşmak doğru değil. O
zaman hukukun üstünlüğüne inananlar da mı sokağa dökülsün'' diye konuştu.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu, CHP ve MHP'li
milletvekillerinin tasarıyı eleştirirken kullandıkları ifadelerde ''umut
yakaladığını'' belirterek, kendilerinin ''tasarıyla faşizme, diktaya zemin
hazırlandığı'' görüşünü savunduklarını söyledi. Durdu, tasarının alt komisyona
sevk edilerek üzerinde çalışılmasını isteyen Durdu, ''Getirilecek tasarı faşizme,
diktaya yol vermesin'' dedi.
AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin de, düzenlemenin yasal ve meşru
olduğunu belirterek, ''12 Eylül'den önce birileri daha eşitti, şimdi herkes
eşit'' dedi.
''Bazı CHP'li milletvekilleri ile Danıştay ve Yargıtay üyelerinin yakın
mesaide olduğunu'', bunun internette yer aldığını söyleyen Durdu'ya, CHP'li Gök
tepki gösterdi. Gök, Mersin'e Muğla'dan balık çiftlikleri getirilmek istendiğini,
kendisinin Mersin Baro Başkanı iken bu konuda 8 dava açtığını, dosyanın davaya
geldiğini ancak karara çıkmadığını anlattı.
Balık çiftliklerini engellediklerini, ildeki 12 milletvekili de dahil
olmak üzere herkesin yanlarında olduğunu belirten Gök, ''Danıştay'da ortam
dinlemesi yapıyorsunuz. Bunu internete düşürmüşler. İyi ki verdiniz, bütün Mersin
ayaklandı, arıyor, 'İsa Bey yanınızdayız' diyorlar. İyi ki dinlemişsiniz''
dedi.
İnsan Haklarını inceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Mersin
Milletvekili Zafer Üskül, dava konusu ne olursa olsun bir milletvekili ile
Danıştay üyesinin görüşmesini anlayamadığını belirterek, 'ister adı çevre
duyarlılığı, ister cüzdan duyarlılığı isterse ideolojik duyarlılık olsun..
Doğrusu yargının kendi işini kendisi yapmasıdır'' dedi.
Tartışmaya katılan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Üskül'e
''Dinleyenler de ahlaksızlık yapmış demiyorsunuz'' derken, Komisyon Başkanı
Burhan Kuzu, yasadışı dinlemenin en büyük ahlaksızlık olduğunu belirterek, ''Bana
yapıldığında 'oh oluyor, Burhan Kuzu'yu yakaladık' diye Genel Kurulda
arkadaşlarınız günlerce konuştu. İsa Bey'e yapılan da yanlıştır'' karşılığını
verdi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarının ''çok kötü' olduğunu ve
üzerinde çalışılarak düzeltilemeyeceğini belirterek geri çekilmesini istedi.
Temel yasaları değiştirmenin yargının belleğini yok edeceğini savunan Mengü, adli
kolluk olmadan Türkiye'de yargılamanın hızlanmasının söz konusu olmayacağını
söyledi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adli Tıp ile bu kadar oynamazsak
yargılama uzamaz. Hizbullah Davasının 5-10 yılı Adli Tıpta geçiyorsa bunu
sorgulamamız lazım. Adli Tıp niye bu kadar işlemez hale geldi, raporları neden
inandırıcılığını kaybetti, bu sorgulanmalı. Hazırlık soruşturmasının bağımsız
merciler tarafından yapılmasını istemiyor iktidar'' dedi.
Hesap vermek durumunda olanların hesap sorduğunu savunan Kart, ''Sizler
hesap vereceksiniz, siyasi iktidarsınız. Sistemin çelişkilerini kullanacaksın,
istismar edeceksin, sisteme muhalefet eder görünüyorsunuz. Bu oyunu bırakın
artık. Halkın protesto hakkı demokrasinin özüdür. İnsanlar hakaret etmeden,
karalama yapmadan, ıslıklama yoluyla da başka yol ve yöntemlerle de düşüncelerini
tepkilerini dile getirirler. Fikir ve protesto hakkına tahammül edememek,
demokrasiden nasibini almamaktır'' diye konuştu.
Toplantının sonunda Çiçek ile CHP'li milletvekilleri arasında tartışma
yaşandı. Adli kolluk konusunda Avrupa'da tek tip bir uygulamanın olmadığını
belirten Çiçek, 'Orada iki tip adli kolluk var; biri müstakil adli kolluk. Bunu
söylüyorsunuz da orada savcıların Adalet Bakanlığına bağlı olduğunu
söylemiyorsunuz. Eğer müstakil bir adli kolluk olacaksa, bu işin başında savcılar
vardır ve savcılar hakimlerden ayrıdır. Var mısınız savcıların tümüyle Adalet
Bakanlığına bağlı olmasına? '' dedi.
CHP'li Kart'ın ''Zaten yaptınız onu'' sözlerine tepki gösteren Çiçek,
''öyle bir suçluyorsunuz ki... Bu suçlamaları yaptınız. Millet sokağa çıksın
dediniz. Bayram demedi, seyran demedi 12 Eylül'de vatandaş sokağa çıktı,
kuyruğuna girdi oy kullandı'' diye konuştu.
Tartışmaların ardından tasarı alt komisyona sevk edildi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek, kadro ihdası öngören bir kanun tasarısı TBMM gündemine geldiğinde,
''yandaşlar doldurulacak'' diye suçlamalar yapıldığını belirterek, ''Fazla adam
alarak iktidarlar varlıklarını sürdürebiliyor olsaydı geçmişte birçok partinin
iktidardan gitmemesi gerekirdi'' dedi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın
maddelerinin görüşülmesine başlandı.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, tasarının ''şişkin ve obez'' bir kanun
haline dönüşmemesini ve daha kaliteli bir hale getirilmesini istedi.
Seçimler öncesinde vatandaşa kömür ve gıda dağıtılmasını eleştiren Bal,
''Emniyet Müdürü makamında olup da referandumda 'evet-hayır' için bilboardlara
çıkan vatandaşları, kömür dağıtım kamyonunun şoför mahallinde oturan valiler
gördük'' dedi.
Bal'ın sözlerine tepki gösteren Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, ''Nereden
çıktı şimdi kömür? Konuyu sulandırmayın'' dedi.
Kuzu'dan muhalefet partisi milletvekillerinin eleştirilerine tahammül
göstermesini isteyen Bal, ''Ne konuşacağımı size mi soracağım? Burada bizi
kızdırmaya tansiyonumuzu yükseltmeye hakkınız yok'' diyerek tepki gösterdi.
Bazı AK Parti'li milletvekillerinin, yardımların her iktidar döneminde
yapıldığını belirtmeleri üzerine Bal, ''Evet, her dönemde yapılıyordu ama bu
dönemde olduğu gibi oya tahvil edilmiyordu'' dedi.
Tartışma üzerine söz alan Çiçek ise yardımlaşma fonlarının
faaliyetlerinin iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesinin doğru olmayacağının,
uygulamacıların faaliyetlerinin kategorize edilebileceğini söyledi. Çiçek, şöyle
devam etti:
''Yani, bu insanlarla ilgili bir konudur. Fonlar, iyi insanların elinde
iyi işler, yanlış insanların elinde de yanlış işler. Bu fon her iktidar döneminde
yardım yaptı. Bu tip eleştiriler vatandaşı incitir. Bir taraftan, 'aziz, necip,
büyük millet...' Sonra da vatandaşı 50 kilogramlık kömür uğruna oyunu satan adam
durumuna indirgiyoruz. Eğer seçim, bu kömür dağıtımlarıyla kazanılsaydı geçmiş
hükümetler iktidardan düşmezdi. Kendi insanınıza hakaret ediyorsunuz. İnsanımızı
doğruyu, yanlışı ayıramayan konumuna düşürmeyin. Benim milletim böyle bir millet
değil.''
''Kadro ihdası öngören bir tasarı geldiği zaman, 'yandaşlar doldurulacak'
şeklinde bir suçlama yapılıyor'' diyen Çiçek, şunları söyledi:
''Dün bu kanun konuşulurken, bize 'bu kadar önemli görevleri bu 100
kişiyle nasıl yapacaksınız?' diye soruldu. Yandaş doldurma yoluyla kimse
iktidarda kalamıyor. Bunu gördük. Fazla adam alarak iktidarlar varlıklarını
sürdürebiliyor olsaydı, geçmişte birçok partinin iktidardan gitmemesi gerekirdi.
Çok getirdiğimiz zaman kadrolaşma oluyor, az getirdiğimiz zaman da 'bu kadar
yoğun iş nasıl yürüyecek' diye soruluyor. Ben dedim ki, 'yetmez diyorsanız, sizce
böyle bir görev kaç kişiyle yapılacaksa artıralım' Neyi yaparsak bir 'kadrolaşma'
lafıdır gidiyor. Başka ülkeden insan gelmiyor ki... Bizde kendi dönemimizde başka
iktidarlarda kendi dönemlerinde bu ülkenin insanlarını aldık ama bunlar otomatik
olarak 'parti üyesidir, şu partiye oy verecek' diye bir kural da yok. Böyle bir
suçlama insanları zan altında bırakıyor.''
Komisyonda, tasarının 5 maddesi görüşülerek, kabul edildi. Kanun tasarısı
üzerindeki görüşmeler sürüyor.
yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısı, alt komisyona sevk edildi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan
Komisyon, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Tasarısı'nı ele aldı.
CHP'li milletvekillerinin karşı çıktığı tasarının görüşmelerinde,
tartışmalar yaşandı. Tasarı, verilen bir önergenin kabul edilmesiyle alt
komisyona sevk edildi.
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Anayasa
Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıya tepki göstererek, ''Bu,
bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır. Bunu böyle getirdiğinizde, halka
mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar'' dedi. AK Parti'li
milletvekilleri, Gök'ün bu sözlerine tepki gösterdi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin yeniden
yapılandırılmasına ilişkin tasarıyı komisyona sunan Cemil Çiçek, demokratik
siyasi hayat bakımından önemli bir tasarıyı görüşeceklerini söyledi.
Hukuk devletinin önemli teminatlarından birisinin de yargı ve Anayasa
yargısı olduğunu belirten Çiçek, ''Gerek Anayasa'nın belirlediği kuralların ve
ilkelerin yasama tasarruflarıyla ihlal edilmemesi gerekse Anayasa'nın temel hak
ve özgürlükler bölümünde zikredilen temel hak ve özgürlüklerin teminat altına
alınabilmesi, ihlal söz konusu ise bununla ilgili gerekli kararların
verilebilmesi bakımından Anayasa Mahkemesine ihtiyaç olduğu dünyada kabul
edilmektedir'' dedi.
Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesinin, Anayasa değişikliği sonrasında
görevlerini yapabilmesi bakımından bu tasarının çıkmasının gerekli olduğunu ifade
ederek, ''Komisyonumuz bu görevini yerine getirecektir. Eksiği varsa
tamamlayacağız, yanlışı varsa düzelteceğiz. Parlamento tatile girmeden yasayı
çıkarabilirsek faydalı olacaktır diye düşünüyorum'' diye konuştu.
Tasarının alt komisyonda ele alınmasının uygun olacağını belirten Çiçek,
tasarının, Adalet Bakanlığında hazırlandığını ve bunu yaparken de ilgili
kurumlardan destek alabileceğini söyledi.
Tasarı üzerinde görüşlerini açıklayan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart,
tasarının, ''demokrasi ve hukukun katline nihai darbeyi vurmak üzere getirilen
bir tasarı'' olduğunu öne sürdü.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, rejimi faşist bir yapıya dönüştüren sürecin
nihai aşaması ile karşı karşıya olduğunu iddia eden Kart, şöyle konuştu:
''Bu tasarı ile Danıştay ve Yargıtay tasarıları, yargı engelini bertaraf
etmenin, rejimi dönüştürmenin nihai aracı olarak kullanılmak istenmektedir. Bu
sürecin kaçınılmaz sonucu, toplumun bölünmesi ve ayrışmaya dönüşmesidir.
Karartma, bilgi kirliliği ve takiye konularında yakın tarihin en büyük
demogoglarından olan Sayın Başbakan, Goebbels propagandası ve Machiavelli
yöntemleriyle Türkiye'yi hem ekonomik, hem siyaseten hem de kültürel olarak
müstemleke bir ülke haline getirme misyonunu büyük ölçüde başarmıştır. Böyle bir
tablo içerisinde bu tasarıları teknik ve hukuki olarak ele almanın pek de pratik
bir anlamı olmayacaktır.''
CHP'li Kart, bu tasarılar ile tüm yargı mekanizması ve kazanımlarının,
yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesine
boğdurulmak istendiğini savundu. Siyasi iktidarın kendisine tabi kılmak istediği
Anayasa Mahkemesi yoluyla 2011 seçimleri sonrası planladığı yeni Anayasa
düzenlemesiyle hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçladığını iddia
etti.
''Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar, faşizmi
hedefleyen iktidarlar için alt edilmesi gereken, üzerlerinden atlanması gereken
kurumlardır. Devleti ele geçirdikten sonra bu kurumlar, faşizmin pençesini
oluşturan faşist yargı kurumlarına kaçınılmaz olarak döneceklerdir'' diyen Kart,
bu tasarılara karşı sivil toplumu harekete geçirmek noktasında tarihi bir görev
üstlendiklerini söyledi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarıyla Anayasa Mahkemesine,
özellikle parasal konularda çok fazla yetkiler verildiğini öne sürdü. Başkanın
yetkilerinin de artırıldığını belirten Mengü, Anayasa'da olmayan yetkilerin
Mahkeme Başkanı'na verildiğini iddia etti.
Parlamenter sistemlerde yürütmenin yasamaya egemen olduğunu ifade eden
Mengü, ''Böyle durumlarda tek fren yargıdır. Ama şimdi bütün fren sistemi
çökertilmeye başlanıyor. Bir senato işlevi de üstlenmiş bir Anayasa Mahkemesi ve
başkanı var. Muhteşem bir Anayasa Mahkemesi Başkanı var. İstediği herşeyi
yapabiliyor'' dedi.
Şahin Mengü, tasarının alt komisyonda düzelmeyeceğini ifade ederek,
''Komisyon, Başbakan'ın tabiriyle ucube, bunun geri çekilerek ciddi hukukçular
tarafından yazılması gerekiyor. Bu sistemin gidişi, parlamentonun tartışılmaya
başlanması noktasına kadar gider, bunu telaffuz dahi etmek istemiyorum'' diye
konuştu.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da 6 ay sonra seçim olacağını
belirterek, ''İktidarın işsizliği ve kayıtdışılığı azaltmak için çabalaması
gerekirken, yargıyı tarumar edebilecek 3 tasarıyı getirmiştir'' dedi.
Tasarıda rejimin genetiğini bozabilecek konular olduğunu iddia eden Bal,
toplumsal uzlaşma gerekirken bunun yapılmadığını ve sadece AK Parti'nin
dayatmasıyla karşı karşıya bırakıldığını savundu. Faruk Bal, tasarıyla Anayasa
Mahkemesine ''süper bir başkan'' yaratıldığını ifade ederek, ''Mahkeme,
siyasallaştırılma eğilimine ciddi şekilde açık kapı bırakılır halde bir tehlike
ile karşı karşıyadır'' dedi.
Bal, şunları kaydetti:
''Yasaları denetlemekle görevli bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, iktidar
partisinin fikir savunuculuğu, ideoloğu gibi, Anayasa'nın ilk 3 maddesinin de
değiştirilebileceğini içeren açıklamalarda bulununca o koltuktan kalkması
gerekir. Çünkü, karar vereceği konularda ihsas-ı rey de bulunamaz.
Denetimsiz bir güç diktaya dönüşür. AK Parti, yandaş bir basın ve sermaye
yaratmıştır, devleti partizanlarla doldurmuştur. Bu 3 gücün korunması için
muhafazaya ihtiyaç vardır. İşte yapılmak istenen de yandaş basını, zengini
koruyacak bir hukuk düzenidir.''
Tasarıyla, Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru yapılacak olmasının
tehlikesine dikkati çeken Bal, yüksek mahkemenin ilgili dairesinin bu
başvurulardan sonra 4-5 bin davaya bakması gerekeceğini, bunun da davaların
uzamasına ve Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde tazminat ödemesine
neden olacağını savundu. Bal, tasarının alt komisyona gönderilmesini istedi.
CHP Mersin Milletvekili Gök ise şubat ayının operasyon ayı olduğunu öne
sürerek, şöyle konuştu:
''Bu operasyon, 2001 seçimleri sonrası hazırlanacak yeni Anayasanın
denetlenip denetlenmemesi sorusuna dayanmaktadır. Bütün kavga Anayasa'nın 4.
maddesinde düğümlenecektir. İlk 3 maddesi üzerinden yapılan denetimlerin nasıl
engelleneceği de tartışma konusu olacaktır. Özerkliktir, üniter yapıdır,
federatif yapıdır, bunlardır konular. Anayasa Mahkemesinin değiştirilmek
istenmesinin bütün dayanağı budur. Bu, bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır.
Bunu böyle getirdiğinizde, halka direnme hakkı doğar, mahalle mahalle, sokak
sokak direnme hakkı doğar. Bu kadar basit. İster Soros, ister AKP deyin, siz
Türkiye'yi kaosa sürüklüyorsunuz. Mertçe söyleyin, olayın özü budur. Recep Tayyip
Erdoğan'ın devlet başkanı olmasından sonra bütün yargıyı kendine bağlayarak,
Hitlervari rejim arayışıdır.''
Gök'ün bu sözleri tartışmaya neden oldu. AK Parti'li milletvekilleri
Gök'e tepki gösterdi.
AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, ''Senin yiğitliğin Silivri'ye
kadar, yüzsüzlük yapma'' diye bağırırken, Gök de ''yüzsüz olan sizsiniz'' diye
tepki gösterdi.
AK Parti Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt da tepkisini ''Bunlara
söz vere vere her gün slogan attırıyorsunuz. Böyle terbiyesizlik olmaz, burası
yasama organı'' diye dile getirince, İsa Gök, ''Terbiyesizlik deme'' karşılığını
verdi.
AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen de ''Haddini aşma, bu
konuşmadan sonra seni listede unutmazlar'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek, Türk yargısının giderek medyatik olduğunu belirterek, ''Medyatik yargı,
yargının kendisine zarar verir'' dedi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının görüşmeleri sırasında CHP'li
milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çiçek, yapılan eleştirilerin tümünün
Anayasa değişikliği ve ardından referandum sürecinde dile getirildiğini
söyledi.
Tartışmaların tümünü millete götürdüklerini belirten Çiçek, ''11 Eylül
akşamına kadar tamam, 12 Eylül'de bu iddiaların doğru olmadığına vatandaş karar
verdi. Hem millet adına yasama görevi yapacağız hem de milletin kabul ettiği
metni, düşünceyi, ilkeyi 'Türkiye faşizme gidiyor, Türkiye diktatörlüğe gidiyor'
diye bizim üzerimizden o Anayasa değişikliğine evet diyenleri de suçlamış
olacağız. Bu doğru bir şey değil. Millet bunu kabul ettikten sonra herkesin,
milletten hiza, mesafe alması lazım. Eğer orada hiza, mesafe almıyor da başka
türlü şeyleri söylüyorsa, halen demokrasiyi yeteri kadar özümseyememişiz
demektir'' diye konuştu.
Tasarının eksiklikleri olabileceğini, bunu kabul ettiklerini anlatan
Çiçek, ''Demokrasilerde Anayasa Mahkemesinin önemli olduğunu söylüyoruz. Yoksa
mevcut Anayasa Mahkemesinin yanlışları, eksiklikleri, doğruları olmuştur. Anayasa
Mahkemesinde görev yapanların varsa yanlışları, bunları savunmak bizim görevimiz
değildir. Düzgün bir Anayasa Mahkemesi işleyişi getirelim'' dedi.
Çiçek, Türk yargısının bir zaafı olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
''O da son zamanlarda giderek medyatik olmasıdır. Çok uzun zamandan
beri... Medyatik yargı, yargının kendisine zarar verir. Elbette birey olarak
herkesin konuşma hakkı vardır ama belli görevi yapanların nerede nasıl
konuşacağını iyi tayin etmeleri lazım. Aksi takdirde hem kendilerini, hem temsil
ettikleri kurumları, en başta da yargıyı tartışmaya açar. Biz buna baştan beri
itiraz ettik.
'Yargı olarak biz filancanın önünü kesemedik, filanca bize yardımcı
olmadı' diye açıklamalar yapılmıştır. Yargının görevi falancanın siyasi hayatının
önünü tıkamak değil. İktidar olmasını, siyasete girmesini engellemek değildir,
hakkı, hukuku teslim etmektir. Soyut kuralı somut olaya uygulamaktır. Bunun
dışında başka görevi yoktur. Yerindelik faaliyeti, yerindelik denetimi içerisinde
bulunamaz, yerindelik anlamına gelen kararları veremez. Yaparsa ne olur, işte
geldiğimiz bu tartışma çıkar. Artık herkesin yaptıklarına, yapacaklarına,
söyleyeceklerine dikkat etmesi lazım.''
AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, CHP'li İsa Gök'ün ''Şubat
ayı operasyon ayıdır'' sözlerine tepki göstererek, ''Eğer bir operasyon olacaksa,
yargının bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü sağlama operasyonudur'' dedi.
CHP'lilerin ''yandaş medya ve yandaş basın'' sözlerine işaret eden
Türkmenoğlu, ''Yargı kimin tarafındaydı, kimin tarafına çekilmek isteniyor?
Yandaş basının kim olduğu, iki hafta önce CHP liderinin Basın Konseyi eski
Başkanı oktay Ekşi'ye rozet takarken ortaya çıktı. Siyasi partiler seçimle
işbaşına gelir ama halkı isyana teşvik edici şekilde konuşmak doğru değil. O
zaman hukukun üstünlüğüne inananlar da mı sokağa dökülsün'' diye konuştu.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu, CHP ve MHP'li
milletvekillerinin tasarıyı eleştirirken kullandıkları ifadelerde ''umut
yakaladığını'' belirterek, kendilerinin ''tasarıyla faşizme, diktaya zemin
hazırlandığı'' görüşünü savunduklarını söyledi. Durdu, tasarının alt komisyona
sevk edilerek üzerinde çalışılmasını isteyen Durdu, ''Getirilecek tasarı faşizme,
diktaya yol vermesin'' dedi.
AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin de, düzenlemenin yasal ve meşru
olduğunu belirterek, ''12 Eylül'den önce birileri daha eşitti, şimdi herkes
eşit'' dedi.
''Bazı CHP'li milletvekilleri ile Danıştay ve Yargıtay üyelerinin yakın
mesaide olduğunu'', bunun internette yer aldığını söyleyen Durdu'ya, CHP'li Gök
tepki gösterdi. Gök, Mersin'e Muğla'dan balık çiftlikleri getirilmek istendiğini,
kendisinin Mersin Baro Başkanı iken bu konuda 8 dava açtığını, dosyanın davaya
geldiğini ancak karara çıkmadığını anlattı.
Balık çiftliklerini engellediklerini, ildeki 12 milletvekili de dahil
olmak üzere herkesin yanlarında olduğunu belirten Gök, ''Danıştay'da ortam
dinlemesi yapıyorsunuz. Bunu internete düşürmüşler. İyi ki verdiniz, bütün Mersin
ayaklandı, arıyor, 'İsa Bey yanınızdayız' diyorlar. İyi ki dinlemişsiniz''
dedi.
İnsan Haklarını inceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Mersin
Milletvekili Zafer Üskül, dava konusu ne olursa olsun bir milletvekili ile
Danıştay üyesinin görüşmesini anlayamadığını belirterek, 'ister adı çevre
duyarlılığı, ister cüzdan duyarlılığı isterse ideolojik duyarlılık olsun..
Doğrusu yargının kendi işini kendisi yapmasıdır'' dedi.
Tartışmaya katılan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Üskül'e
''Dinleyenler de ahlaksızlık yapmış demiyorsunuz'' derken, Komisyon Başkanı
Burhan Kuzu, yasadışı dinlemenin en büyük ahlaksızlık olduğunu belirterek, ''Bana
yapıldığında 'oh oluyor, Burhan Kuzu'yu yakaladık' diye Genel Kurulda
arkadaşlarınız günlerce konuştu. İsa Bey'e yapılan da yanlıştır'' karşılığını
verdi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, tasarının ''çok kötü' olduğunu ve
üzerinde çalışılarak düzeltilemeyeceğini belirterek geri çekilmesini istedi.
Temel yasaları değiştirmenin yargının belleğini yok edeceğini savunan Mengü, adli
kolluk olmadan Türkiye'de yargılamanın hızlanmasının söz konusu olmayacağını
söyledi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adli Tıp ile bu kadar oynamazsak
yargılama uzamaz. Hizbullah Davasının 5-10 yılı Adli Tıpta geçiyorsa bunu
sorgulamamız lazım. Adli Tıp niye bu kadar işlemez hale geldi, raporları neden
inandırıcılığını kaybetti, bu sorgulanmalı. Hazırlık soruşturmasının bağımsız
merciler tarafından yapılmasını istemiyor iktidar'' dedi.
Hesap vermek durumunda olanların hesap sorduğunu savunan Kart, ''Sizler
hesap vereceksiniz, siyasi iktidarsınız. Sistemin çelişkilerini kullanacaksın,
istismar edeceksin, sisteme muhalefet eder görünüyorsunuz. Bu oyunu bırakın
artık. Halkın protesto hakkı demokrasinin özüdür. İnsanlar hakaret etmeden,
karalama yapmadan, ıslıklama yoluyla da başka yol ve yöntemlerle de düşüncelerini
tepkilerini dile getirirler. Fikir ve protesto hakkına tahammül edememek,
demokrasiden nasibini almamaktır'' diye konuştu.
Toplantının sonunda Çiçek ile CHP'li milletvekilleri arasında tartışma
yaşandı. Adli kolluk konusunda Avrupa'da tek tip bir uygulamanın olmadığını
belirten Çiçek, 'Orada iki tip adli kolluk var; biri müstakil adli kolluk. Bunu
söylüyorsunuz da orada savcıların Adalet Bakanlığına bağlı olduğunu
söylemiyorsunuz. Eğer müstakil bir adli kolluk olacaksa, bu işin başında savcılar
vardır ve savcılar hakimlerden ayrıdır. Var mısınız savcıların tümüyle Adalet
Bakanlığına bağlı olmasına? '' dedi.
CHP'li Kart'ın ''Zaten yaptınız onu'' sözlerine tepki gösteren Çiçek,
''öyle bir suçluyorsunuz ki... Bu suçlamaları yaptınız. Millet sokağa çıksın
dediniz. Bayram demedi, seyran demedi 12 Eylül'de vatandaş sokağa çıktı,
kuyruğuna girdi oy kullandı'' diye konuştu.
Tartışmaların ardından tasarı alt komisyona sevk edildi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek, kadro ihdası öngören bir kanun tasarısı TBMM gündemine geldiğinde,
''yandaşlar doldurulacak'' diye suçlamalar yapıldığını belirterek, ''Fazla adam
alarak iktidarlar varlıklarını sürdürebiliyor olsaydı geçmişte birçok partinin
iktidardan gitmemesi gerekirdi'' dedi.
TBMM Anayasa Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın
maddelerinin görüşülmesine başlandı.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, tasarının ''şişkin ve obez'' bir kanun
haline dönüşmemesini ve daha kaliteli bir hale getirilmesini istedi.
Seçimler öncesinde vatandaşa kömür ve gıda dağıtılmasını eleştiren Bal,
''Emniyet Müdürü makamında olup da referandumda 'evet-hayır' için bilboardlara
çıkan vatandaşları, kömür dağıtım kamyonunun şoför mahallinde oturan valiler
gördük'' dedi.
Bal'ın sözlerine tepki gösteren Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, ''Nereden
çıktı şimdi kömür? Konuyu sulandırmayın'' dedi.
Kuzu'dan muhalefet partisi milletvekillerinin eleştirilerine tahammül
göstermesini isteyen Bal, ''Ne konuşacağımı size mi soracağım? Burada bizi
kızdırmaya tansiyonumuzu yükseltmeye hakkınız yok'' diyerek tepki gösterdi.
Bazı AK Parti'li milletvekillerinin, yardımların her iktidar döneminde
yapıldığını belirtmeleri üzerine Bal, ''Evet, her dönemde yapılıyordu ama bu
dönemde olduğu gibi oya tahvil edilmiyordu'' dedi.
Tartışma üzerine söz alan Çiçek ise yardımlaşma fonlarının
faaliyetlerinin iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesinin doğru olmayacağının,
uygulamacıların faaliyetlerinin kategorize edilebileceğini söyledi. Çiçek, şöyle
devam etti:
''Yani, bu insanlarla ilgili bir konudur. Fonlar, iyi insanların elinde
iyi işler, yanlış insanların elinde de yanlış işler. Bu fon her iktidar döneminde
yardım yaptı. Bu tip eleştiriler vatandaşı incitir. Bir taraftan, 'aziz, necip,
büyük millet...' Sonra da vatandaşı 50 kilogramlık kömür uğruna oyunu satan adam
durumuna indirgiyoruz. Eğer seçim, bu kömür dağıtımlarıyla kazanılsaydı geçmiş
hükümetler iktidardan düşmezdi. Kendi insanınıza hakaret ediyorsunuz. İnsanımızı
doğruyu, yanlışı ayıramayan konumuna düşürmeyin. Benim milletim böyle bir millet
değil.''
''Kadro ihdası öngören bir tasarı geldiği zaman, 'yandaşlar doldurulacak'
şeklinde bir suçlama yapılıyor'' diyen Çiçek, şunları söyledi:
''Dün bu kanun konuşulurken, bize 'bu kadar önemli görevleri bu 100
kişiyle nasıl yapacaksınız?' diye soruldu. Yandaş doldurma yoluyla kimse
iktidarda kalamıyor. Bunu gördük. Fazla adam alarak iktidarlar varlıklarını
sürdürebiliyor olsaydı, geçmişte birçok partinin iktidardan gitmemesi gerekirdi.
Çok getirdiğimiz zaman kadrolaşma oluyor, az getirdiğimiz zaman da 'bu kadar
yoğun iş nasıl yürüyecek' diye soruluyor. Ben dedim ki, 'yetmez diyorsanız, sizce
böyle bir görev kaç kişiyle yapılacaksa artıralım' Neyi yaparsak bir 'kadrolaşma'
lafıdır gidiyor. Başka ülkeden insan gelmiyor ki... Bizde kendi dönemimizde başka
iktidarlarda kendi dönemlerinde bu ülkenin insanlarını aldık ama bunlar otomatik
olarak 'parti üyesidir, şu partiye oy verecek' diye bir kural da yok. Böyle bir
suçlama insanları zan altında bırakıyor.''
Komisyonda, tasarının 5 maddesi görüşülerek, kabul edildi. Kanun tasarısı
üzerindeki görüşmeler sürüyor.
