2008-07-16 - 12:00
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan, tahliyesinin ardından hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'ın, tutukluk sürecinde yaşananların incelenmesi ve ölümünde sorumluluğu bulunanların belirlenmesi için TBMM Başkanlığına sundukları Meclis Araştırma önergesiyle ilgili TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, kendisinin ve diğer grup başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkı Suha Okay'ın imzasıyla TBMM
Başkanlığına sunulan araştırma önergesiyle ilgili TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
Çok ağır bir insan hakkı ihlaliyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Anadol, insan hakları ihlallerine karşı çıkanların, ''darbecilere sahip
çıkmakla'' suçlandığını söyledi.
Anadol, tersine McCartizm anlayışının, topluma egemen kılınmak istendiğini ifade ederek, ''Eğer darbelere karşı çıkmak, bir yarış
konusu olacaksa, bu yarışta 12 Martta, 12 Eylülde somut şekilde mücadele eden insanlarla ne Recep Tayyip Erdoğan ne de hempaları (omuzdaşları) yarışamaz, yarışta başarı sağlayamazlar'' dedi.
''İçeride ve dışarıda demokrasi havarisi kesilenlerin, ağır insan hakları ihlalleri yaşanırken, başlarını çevirmelerinin ibret verici'' olduğunu belirten Anadol, Okkır olayına, Cem Özdemir, Olli Rehn ve Lagendijk'in ne dediğini merak ettiğini söyledi.
Anadol, ''ortada iddianame yok, bu ithamı kaldıramam'' diyerek, cezaevinde intihar eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter
Yardımcısı Enver Arpalı ile Kuddusi Okkır'ı özdeşleştirdiğini dile getirdi.
Okkır'ın dramının 21. yüzyılda Türkiye demokrasisinin içinde bulunduğu dram olduğunu savunan Anadol, bunu, ''yüzkarası'' bir durum olarak
nitelendirdi.
-''3 AY HAPİSTE YATIP, 3 YIL ANLATMAK''-
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, darbe ve muhtıra gibi demokrasi dışı girişimlerin araştırılması için Meclis Araştırması
Komisyonu kurulmasına ilişkin önerge verdiğinin anımsatılması üzerine Anadol, ''Kaç yıl geçmiş... Darbeye karşı çıkanların akıllarına yeni mi
geliyor? O zaman mücadele etmek lazımdı'' dedi.
Anadol, Ergenekon soruşturması açıldı diye, tekrar darbelere dönüş yapmayı ciddi bulmadığını dile getirerek, ''CHP Genel Başkanı, Zincirbozan'a atılmış, Merkez Komutanlığında yatmış bir kişidir. Ben, 4 CHP'liyle Barış Davasından yattım. Bunları uzun uzun sıralamaya gerek yok. Erdoğan gibi, bir şiir okuyup, 3 ay hapiste yatıp, onu 3 yıl anlatmak, ayıptır anlayışında bir insanım, bunları mecbur kaldığım için söylüyorum'' diye konuştu.
İddianamenin yayınlanmasını beklediklerini kaydeden Anadol, iddianameye ilişkin ''sızdırmaların nasıl olduğuna ilişkin araştırma önergesi
hazırlığında olduklarını'' bildirdi.
-''KORKU DUVARI''-
CHP Grup Başkanvekillerince TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, hangi suçla suçlandığını bile bilmeyen bir
kişinin, tutukluluk sürecinin, infaz edilen bir cezaya dönüşmesinin, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali olduğu belirtildi.
Okkır'ın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan süreçte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yaşam hakkı, özgürlük ve güven hakkı ve adil yargılanma
hakkının da içinde bulunduğu maddelerinin ihlal edildiği belirtilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının, siyasi iktidar yandaşı yayın organlarına servis yapılmasından dolayı, Okkır yargılanmadan
toplum karşısında suçlu konumuna taşınmış, savunma hakkını kullanamadan yaşamını yitirmiştir.
Aynı soruşturmada tutuklu bulunan Ayşe Asuman Özdemir'in de benzer insan hakları ihlallerine maruz kaldığına ilişkin ailesi ve İstanbul Barosu
tarafından yapılan uyanlara kayıtsız kalınması, Ergenekon soruşturması kapsamında nasıl bir korku duvarı örüldüğünü ortaya koymaktadır.
Ulusal ve ulusal üstü normlara aykırı, insan hakları ihlalleri içeren, kamu vicdanını yaralayan bu dramatik olayın, Meclisimizce ele alınması
son derece önem taşımaktadır.''
Başkanlığına sunulan araştırma önergesiyle ilgili TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
Çok ağır bir insan hakkı ihlaliyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Anadol, insan hakları ihlallerine karşı çıkanların, ''darbecilere sahip
çıkmakla'' suçlandığını söyledi.
Anadol, tersine McCartizm anlayışının, topluma egemen kılınmak istendiğini ifade ederek, ''Eğer darbelere karşı çıkmak, bir yarış
konusu olacaksa, bu yarışta 12 Martta, 12 Eylülde somut şekilde mücadele eden insanlarla ne Recep Tayyip Erdoğan ne de hempaları (omuzdaşları) yarışamaz, yarışta başarı sağlayamazlar'' dedi.
''İçeride ve dışarıda demokrasi havarisi kesilenlerin, ağır insan hakları ihlalleri yaşanırken, başlarını çevirmelerinin ibret verici'' olduğunu belirten Anadol, Okkır olayına, Cem Özdemir, Olli Rehn ve Lagendijk'in ne dediğini merak ettiğini söyledi.
Anadol, ''ortada iddianame yok, bu ithamı kaldıramam'' diyerek, cezaevinde intihar eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter
Yardımcısı Enver Arpalı ile Kuddusi Okkır'ı özdeşleştirdiğini dile getirdi.
Okkır'ın dramının 21. yüzyılda Türkiye demokrasisinin içinde bulunduğu dram olduğunu savunan Anadol, bunu, ''yüzkarası'' bir durum olarak
nitelendirdi.
-''3 AY HAPİSTE YATIP, 3 YIL ANLATMAK''-
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, darbe ve muhtıra gibi demokrasi dışı girişimlerin araştırılması için Meclis Araştırması
Komisyonu kurulmasına ilişkin önerge verdiğinin anımsatılması üzerine Anadol, ''Kaç yıl geçmiş... Darbeye karşı çıkanların akıllarına yeni mi
geliyor? O zaman mücadele etmek lazımdı'' dedi.
Anadol, Ergenekon soruşturması açıldı diye, tekrar darbelere dönüş yapmayı ciddi bulmadığını dile getirerek, ''CHP Genel Başkanı, Zincirbozan'a atılmış, Merkez Komutanlığında yatmış bir kişidir. Ben, 4 CHP'liyle Barış Davasından yattım. Bunları uzun uzun sıralamaya gerek yok. Erdoğan gibi, bir şiir okuyup, 3 ay hapiste yatıp, onu 3 yıl anlatmak, ayıptır anlayışında bir insanım, bunları mecbur kaldığım için söylüyorum'' diye konuştu.
İddianamenin yayınlanmasını beklediklerini kaydeden Anadol, iddianameye ilişkin ''sızdırmaların nasıl olduğuna ilişkin araştırma önergesi
hazırlığında olduklarını'' bildirdi.
-''KORKU DUVARI''-
CHP Grup Başkanvekillerince TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, hangi suçla suçlandığını bile bilmeyen bir
kişinin, tutukluluk sürecinin, infaz edilen bir cezaya dönüşmesinin, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali olduğu belirtildi.
Okkır'ın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan süreçte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yaşam hakkı, özgürlük ve güven hakkı ve adil yargılanma
hakkının da içinde bulunduğu maddelerinin ihlal edildiği belirtilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının, siyasi iktidar yandaşı yayın organlarına servis yapılmasından dolayı, Okkır yargılanmadan
toplum karşısında suçlu konumuna taşınmış, savunma hakkını kullanamadan yaşamını yitirmiştir.
Aynı soruşturmada tutuklu bulunan Ayşe Asuman Özdemir'in de benzer insan hakları ihlallerine maruz kaldığına ilişkin ailesi ve İstanbul Barosu
tarafından yapılan uyanlara kayıtsız kalınması, Ergenekon soruşturması kapsamında nasıl bir korku duvarı örüldüğünü ortaya koymaktadır.
Ulusal ve ulusal üstü normlara aykırı, insan hakları ihlalleri içeren, kamu vicdanını yaralayan bu dramatik olayın, Meclisimizce ele alınması
son derece önem taşımaktadır.''
