2008-08-07 - 12:00
KILIÇDAROĞLU: "HEDEFLER TÜRBAN KARARINA DİRENÇ GÖSTEREN REKTÖRLERDİ"
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, rektör atamalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
- TBMM Haber Sitesi - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, rektör atamalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Sözlerine: "Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı makamına oturmasının Türkiye'de önemli bir kırılma sürecini başlatacağını, bunun Cumhuriyetle hesaplaşma anlamına geleceğini dile getirmiştik" ifadeleriyle başlayan Kılıçdaroğlu, bazı çevreler tarafından Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçildikten sonra tarafsızlığını koruyacağının ve devlet kurumları arasında uyum sağlayacağının, Anayasaya sadakatle bağlı kalacağının ifade edildiğini hatırlattı.

"Bugün geldiğimiz noktada Sayın Gül'ün bırakınız tarafsızlığını korumak, bir parti yetkilisi gibi gece yarıları Başbakanla farklı mekanlarda, kamuoyundan gizli olarak görüşmekte sakınca dahi görmemiştir. Bu da Sayın Gül'ün hala eski partisinin bir neferi gibi çalıştığını açıkça ortaya koymaktadır" diyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Gül'ün AK Parti'yi memnun edecek ilk icraatının YÖK Başkanı'nı atamak olduğunu ileri sürdü. YÖK Başkanı'nın üniversitelerde türbanı serbest bırakan genelgesini hatırlatan Kılıçdaroğlu: "Anayasa Mahkemesinin son kararı Sayın Cumhurbaşkanını ve YÖK Başakının konumlarını bir kez daha tartışmalı hale getirmiştir. Cumhuriyeti ve devrimlerini içlerine sindiremeyenler bulundukları koltuklardan ayrılmak zorundadırlar" dedi.

"ÜNİVERSİTELERİ AKP'NİN ARKA BAHÇESİ HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR"

AK Parti'nin iktidara geldiğinde önce merkezi yönetimde kadrolaştığını, ardından bağımsız kurumları ele geçirerek Cumhurbaşkanlığı seçiminin de ardından üniversiteleri arka bahçeleri haline getirmek istediklerini savunan Kılıçdaroğlu; "Daha düne kadar üniversitelere en ağır eleştirileri yöneltenler, son atamalar karşısında suskunluklarını korumuş ve memnuniyetlerini göstermişlerdir. Rektör atamaları ile türban olayının rövanşı alınmak istenmiş, bir öç psikolojisi ile hareket edilmiş ve o dönemin etkin rektörlerinin tasfiyesi amaçlanmıştır" dedi.

Rektör atamalarında temel koşul olarak AK Parti'ye bağlılığın arandığını savunan Kılıçdaroğlu, bazı üniversitelerde en yüksek oyu alan adayların YÖK Başkanı tarafından Cumhurbaşkanlığına bildirilmemesini de "YÖK Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın günahını hafifletti" ifadeleriyle değerlendirdi.

Dicle Üniversitesi Rektörünün AK Parti'den, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörünün ise Refah Partisi'nden aday olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, üniversitedeki öğretim görevlilerinin %15'inin oyunu alan ve buna rağmen ataması yapılan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü'nün AK Parti Akhisar İlçe Teşkilatı yöneticisi olmasının rektör seçilmesinde etkisi olup olmadığını sordu.

"EN ÖNEMLİ HEDEFLER TÜRBAN KARARINA DİRENÇ GÖSTEREN REKTÖRLERDİ"

Kılıçdaroğlu, röktör seçimleri için startın çok önce verildiğini savunarak; "En önemli hedefler türban kararına direnç gösteren rektörlerdi. İnönü ve Akdeniz Üniversitesi bu anlamda önemli hedeflerdendi. Akdeniz Üniversitesinin Atatürkçü, çağdaş rektörü, 1. olmasına rağmen YÖK tarafından 3. sıraya getirildi. Demokrat Cumhurbaşkanımız da Sayın Akaydın'dan türbanın rövanşını aldı" dedi.

İnönü Üniversitesi'nde yapılan atamaya da dikkati çeken Kılıçdaroğlu, siyasi iktidara danışmanlık yapan ve İnönü Üniversitesi'nde görev yapmamış olan bir kişinin rektör olarak atanmasını da sert bir dille eleştirdi.

"732 mi büyük, 384'mü büyük?" diye soran Kılıçdaroğlu, Gazi Üniversitesi'nde yarı yarıya bir fark elde eden Kadri Yamaç'ın YÖK tarafından Cumhurbaşkanı'na bildirilmemesine de tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu: "Bu nasıl bir özerk üniversite mantığıdır ki, Sayın Cumhurbaşkanının atamalarından sonra üniversitelerde toplu istifalar yaşanmış, protestolar yapılmıştır. Bunlara kulaklarını tıkayan Sayın Cumhurbaşkanı, görevini yapmanın huzuru içinde tatile çıkmıştır, ancak zamanı gelince bunların hesabı sorulacaktır" dedi.

GAZETECİLERİN SORULARI

Kılıçdaroğlu, toplantının sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Sezer döneminde yapılan atamaları CHP'nin niçin eleştirmediğini sorması üzerine Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Eleştirmemiş değiliz, o zaman da eleştirilerimizi dile getirdi. Cumhuriyetin temel değerlerini korumak bizim görevimizdir. AKP yandaşı medyanın haksız eleştirilerine katkı yapmamak için, Cumhuriyeti korumak adına doğru davranışlardır. Bu gün bir yüksek mahkeme bir karar veriyor, AKP'yi laikliğe karşı eylemlerin odağı haline getiriyorsa, içlerinden Sayın Cumhurbaşkanı da varsa ve on küsur hakim tarafından onaylanıyorsa artık Sayın Cumhurbaşkanı'nın durumu tartışmalı hale gelmiştir.

Türkiye'nin ötekileştirildiğini savunan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti; "Dinci dinsiz ayrımını bu ülkede kim yaptı? Müslüman Cumhurbaşkanı propagandalarını kim yaptı? Daha önceki Cumhurbaşkanları Müslüman değil miydi?"