2007-03-29 - 15:11
TÜRKÇEDEKİ BOZULMA VE YABANCILAŞMA...
Türkçedeki Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçenin Korunması ve Etkin Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, eski TDK Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'u dinledi.
Prof. Dr. Ercilasun, Atatürk döneminde Türkçede bir sadeleşmeye gidildiğini,
ancak daha sonra Atatürk'ün bundan vazgeçtiğini söyledi. Atatürk'ün, Ulus
gazetesinde imzasız olarak yazdığı yazılarda, farklı dillerden geçen bazı
kelimelerin aslında Türkçe olduğunu kanıtlamaya çalıştığını belirten Prof. Dr.
Ercilasun, ''Ancak Atatürk, ömrü boyu, terimlerin Türkçeleştirilmesinden
vazgeçmemiştir'' dedi.
CHP'nin, 1940'lı yıllarda 1924 Anayasasını öz Türkçe haliyle yayımladığını
bildiren Prof. Dr. Ercilasun, Demokrat Parti'nin, iktidara gelince Anayasayı
yeniden eski haliyle yazdığını söyledi. Bu tarihten sonra TDK'nın iktidara karşı
tavır aldığını ve ''Milli Eğitim Bakanının, TDK'nın fiili başkanı olması''
uygulamasına son verdiğini anlattı.
1960-1980 arasında ''öz Türkçeciler'' ile ''yaşayan Türkçeciler'' arasında
oldukça sert bir tartışma dönemi geçirildiğini kaydeden Prof. Dr. Ercilasun,
''Bugün Türkçede 'öz Türkçecilik' diye bir sorun yok'' dedi.

-GENÇLERİN TÜRKÇESİ-

Prof. Dr. Ercilasun, Türkçedeki asıl sorunun, yabancı kelimelerin girmesi
değil, ''gençliğin sınırlı, kısıtlı söz varlığı'' olduğunu söyledi. Üniversite
gençliğinin, sınırlı bir söz varlığıyla anlaşmaya çalıştığını ve sokak dili
kullandığını belirten Prof. Dr. Ercilasun, ''Liseyi bitirmiş bir gencin, konuşma
ve yazma sorunu olmamalı. Demek ki eğitim sistemimiz bunu veremiyor. Asıl suçlu,
eğitim sistemimizdir'' diye konuştu.

-''SEÇME, AYIKLAMA''-

İlköğretimden ortaöğretime geçilirken mutlaka bir ayıklama, seçme yapılması
gerektiğini savunan Prof. Dr. Ercilasun, ilköğretimi bitiren öğrencilerin tümünün
liseye gidememesi gerektiğini, böylece liselerde daha kaliteli bir eğitim
verileceğini söyledi.
Prof. Dr. Ercilasun, liselerdeki kitaplarda yaklaşık 150 şair ve yazara yer
verilmesini de eleştirerek, ders kitaplarında en fazla 50 şair ve yazara yer
verilmesini istedi. Ercilasun, böylece yazarın eserlerine kitaplarda daha geniş
yer verilebileceğini ve gençlere okuma alışkanlığı kazandırılacağını söyledi.
Prof. Dr. Ercilasun, ''Kitapları çağdaş ülkeler nasıl hazırlıyorsa biz de öyle
hazırlayalım. Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya nasıl yapmışsa biz de aynısını
yapalım'' dedi.

-TÜRKÇEYE İTİBAR-

Yabancı dille eğitimin, tamamen Türkiye gündeminden çıkması gerektiğini
savunan Prof. Dr. Ercilasun, ''Bu konuda da çağdaş ülkelerin yaptığını yapalım.
Fransa, Almanya ve Japonya gibi ülkelerde yabancı dille eğitim yapılıyor mu
acaba? Bence yabancı dille eğitim yapmak, çağdışı bir uygulama'' diye konuştu.
Prof. Dr. Ercilasun, yabancı dille eğitimin, Türkçedeki yozlaşmanın en önemli
nedeni olduğunu savunarak, ''Toplumda Türkçemiz, İngilizceden daha itibarlı hale
getirilmelidir'' dedi.
Prof. Dr. Ercilasun, memur alım sınavlarında Türkçeyi doğru kullanma şartı
aranmasını ve ÖSS'de Türkçe için ek puan verilmesini de istedi.

-RTGD BAŞKANI MACİT-

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı Kenan Macit de Komisyona bilgi
verdi. Macit, teknolojik ve bilimsel alanda gelişmeyi veya atılımı yapan ülkenin
kullandığı dilin, diğer diller üzerinde hakimiyet kurduğunu söyledi.
Derneklerinin, Türkçeye sonradan ''öz Türkçe'' olarak yerleştirilmeye
çalışılan kelimeleri benimsemediğini bildiren Macit, bu sözcüklerin, günlük
hayatta da kullanılmadığını söyledi.
Hızla gelişen dünyada diller arasında bir transferden kaçmanın mümkün
olmadığına dikkati çeken Kenan Macit, ''Dilimizin geçişlere kapalı durmasını,
sade yapısını yıllar boyu korumasını beklemek, hayalcilikten öte bir şey
değildir'' diye konuştu.
Macit, radyo ve televizyonların, Türkçenin kullanımı konusunda güzel örnek
oluşturmadıklarını belirterek, ''Özel radyo ve televizyonların yayına geçmesiyle
beraber hızla bozulan ekran ve mikrofon dili, giderek halk arasında da kabul
görmüş ve kullanılmaya başlanmıştır'' dedi.
Bilerek yapılan çarpıtmaların dışında ayrıca yanlış kullanımlarla Türkçenin
anlaşılmaz bir mecraya sürüklendiğini kaydeden Macit, TDK'ye bağlı veya tamamen
bağımsız bir enstitü kurulmasını önerdi. TRT ve RTÜK ile işbirliği içinde
çalışacak bu enstitünün, kanuni yaptırım gücü olması gerektiğini de söyledi.