2005-11-29 - 13:00
BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''ENFLASYONUN DÜŞÜRÜLMESİ TARİHİ BAŞARI''
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, enflasyonun düşürülmesinin tarihi bir başarı olduğunu belirterek, ''Bazıları diyor ki 'borcu borçla döndürüyorlar'.Doğrudur; borcu borçla döndürüyoruz. Ama bizden öncekiler, parayı yüzde 70 faizle satın alıyordu. Biz ise yüzde 14 faizle satın alıyoruz. Aramızdaki fark bu'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 3 yılda, her alanda olduğu gibi ekonomik alanda elde ettiği başarıları da yavaş yavaş kalıcı hale getirmeye başladığını söyledi.

Hükümetin 3 yılını tamamladığı bu günlerde, önlerindeki tablonun bir istikrar tablosu olduğunu, artık Türkiye'nin güvenle, istikrarla geleceğe emin adımlarla yürüdüğüne hep birlikte şahit olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle dedi:

''Bugün önümüzdeki tablo Türkiye'nin istikrarı yakaladığını,çok daha ileri hedefleri yakalamak üzere enerjiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu ülke, bundan 3 yıl önce nasıl bir kriz ortamında yaşadığını, nasıl bir karanlığa doğru sürüklendiğini de o noktadan bugünlere nasıl geldiğini de asla unutmamalı.

Neden unutmamalıyız; bir daha aynı ortama sürüklenmemek için ibretalmak zorundayız ki gelecekte aynı durumları yaşamayalım. Son üç yılda
adım adım ilerlediğimiz yol, Türkiye'nin mutlu, müreffeh, özellikle de Türk insanın bu adil gelir paylaşımından nasibini aldığı bir Türkiye olacaktır.

Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görmek ve geçmişi unutmamak için bir kez daha bazı bilgileri gündeme getirmek istiyorum; gözden geçirmenin zaruretine inanıyorum. Çünkü, hafızai beşer nisyan ile maluldür. Bunu, muhakkak ortaya koymak durumundayız ki neredeydik, nerelere geldik, neler yapmamız gerekiyor, bunu hep birlikte tespit edelim ve bu yolda da gayretlerimizi, hedefi yakalamak ve üzerine çıkmak üzere devam ettirelim.''

Erdoğan, hükümetleri döneminde enflasyonun düşürülmesinin tarihi bir başarı olduğunu ifade ederek, görevi devraldıklarında enflasyon oranının yüzde 34 olduğunu hatırlattı.

Bu yıl enflasyon hedefinin yüzde 8 olduğunu ifade eden Erdoğan, geçen ay itibariyle bu rakamın yüzde 7.52'ye gerilediğini söyledi.
Bunun çok ciddi bir oran olduğunu belirten Erdoğan, ''Bu gidişle şimdiden Mastricht kriterlerini yakalayacağımız görünüyor'' dedi.

-''BORCU BORÇLA...''-

Erdoğan, Türkiye'nin son üç yılda büyümede ortalama yüzde 8 oranını yakaladığını belirterek, şöyle devam etti:
''Bu, çok ciddi bir istikrarın ifadesidir. Rakamsal olarak ortaya konulan bir gerçektir. Türkiye, iç borçlanmada yüzde 70 faiz ödüyordu biz göreve geldiğimizde... Ama şu anda yüzde 14'ün altına bile düşüyor. Aradaki fark, yüzde 56. Bunun bir puanı, 1.5-2 katrilyona tekabül ediyor. Eğer bu düşüş sağlanmasaydı, bunun bize maliyeti, yaklaşık 90 katrilyon lira civarında olacaktı. Fakat bu düşüş bize, o kadar parayı kazandırmıştır.

Bazıları diyor ki 'borcu borçla döndürüyorlar'. Doğrudur; borcu borçla döndürüyoruz. Ama bizden öncekiler, parayı yüzde 70 faizle satın alıyordu. Biz ise yüzde 14 faizle satın alıyoruz. Aramızdaki fark bu. Aslolan nedir ekonomik başarıda; bunu yakalayabilmek, ucuza mal edebilmek. Finans yönetimi zaten budur, parayı yönetmek zaten budur. Bizim hükümetimiz bunu başarmıştır. Bu süreç hala devam ediyor.Çünkü, biz asıl yakalamamız gerekeni henüz yakalamış değiliz.''

-''AVRUPALI DOSTLAR...''-

Başbakan Erdoğan, reel faizlerin yüzde 7'ye doğru gerilediğini bildirerek, ''Bunu, Avrupalı dostlarımızla konuştuğumuzda şok oluyorlar. 'Bu başarıyı nasıl yakaladınız? Gerçekten de bunu hayretle ve takdirle takip ediyoruz' diyorlar. Bu durumdan memnun olmayanlar var. Bu başarıyı hazmedemeyenler var. Biz bunun da farkındayız. Varsınolsunlar. Biz, millete hizmet yolunda, oralara kulak asmadan, gece gündüz demeden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Onun için de durmadan dolaşıyoruz. Dolaşmaya da devam edeceğiz'' diye konuştu.

Türkiye'de ekonomiyle birlikte demokraside de gelişme yaşandığını kaydeden Erdoğan, bunların birbirlerini adeta tetiklediklerini söyledi. Son üç yılda demokrasideki açılımlar yapılmasaydı, ekonomide bu başarıyı yakalamalarının mümkün olmayacağını ifade eden Erdoğan, 2006 ve 2007 yıllarında, ekonomideki başarılı trendin öngörüleri doğrultusunda devam edeceğini belirtti. Erdoğan, sürdürülebilir büyüme ortamının kalıcı hale getirileceğini bildirerek, bundan kimsenin şüpheye kapılmamasını istedi.

Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin borç stokunun milli gelire oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu; bunu, 2004 sonu itibariyle yüzde 63.4'e indirdiklerini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, ücret gelirleri ile diğer gelirler için ayrı ayrı uygulanan tarifeyi teke indireceklerini kaydetti. Erdoğan, ''Tarifedeki dilim sayısı 5'ten 4'e inecek. Yeni tarifede en düşük oran yüzde 15, ikinci dilim yüzde 20, üçüncü dilim yüzde 27, en yüksek oran ise yüzde 35 olacak. Bu, daha önce yüzde 40'tı'' dedi.

Beyanname ile beyan edilen gelirler üzerinden yüzde 40'a kadar yükselen dilimlerin, ücret dilimlerine paralel şekilde yüzde 15'ten başlayıp yüzde 35'te sona eren bir yapıya dönüştürülmüş olacağını belirten Erdoğan, yeni uygulamayla hem ücret dilimlerinin tarife yapısının dünya uygulamalarına uygun haline geleceğini, hem de beyanname veren mükellefler için vergi oranındaki tüm dilimlere 5 puanlık bir indirim sağlanmış olacağını söyledi.

Erdoğan, gelir vergisi için uygulanan en yüksek oranının yüzde 35'e, kurumlar vergisinin de yüzde 20'ye çekilmesiyle, Türk yatırımcı için yüzde 44 olan vergi yükünün yüzde 34'e, kürsel sermaye için ise yüzde 37 olan yükün yüzde 28'e indirilmiş olacağını kaydetti.

Bu düzenlemenin, Türkiye'deki yatırım ortamını iyileştirmeye dönükbir adım olduğuna işaret eden Erdoğan, vergi oranlarındaki bu indirimin, küresel sermaye yatırımlarını çekebilmek adına Türkiye'nin komşusu olan, AB üyesi olmuş veya olacak ülkelerle rekabet edebilme gücünü büyük ölçüde artıracağını vurguladı. Erdoğan, Bu durumun Türkiye'yi yatırımlar için cazibe merkezi haline getirerek ülkeye dönük doğrudan küresel sermaye yatırımlarını hızlandıracağını, ayrıca komşu ülkelerde yatırım yapma arzusu içinde olan yerli yatırımcının, bunu kendi ülkesinde yapmaya teşvik edeceğini belirtti.

-''KAYIT DIŞI BAHANESİ DE ORTADAN KALKMIŞ OLACAK''-

Kurumlar vergisindeki istisnanın kaldırılmasının, mükelleflerin sadece vergi avantajından yararlanabilmek için yatırım yapmaları yerine, gelecekteki getirisini dikkate alarak daha farklı alanlara yönelmesini sağlayacağına dikkati çeken Erdoğan, yeni yatırımların hem işsizlik, hem de gelir dağılımındaki farklılığı gidermede önemli rol oynayacağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, düzenlemeyle mükelleflerin, vergi yüksekliğini gerekçe göstererek kayıt dışına yönelmesini engelleyeceğini
belirterek, şöyle konuştu:

''Böylece bu bahane de ortadan kalkmış olacaktır. Yapılan iyileştirmelere rağmen kayıt dışı çalışmaya devam edenler de -hiç kusura bakmasınlar- onlar da en ağır şekilde cezalandırılacaklar. Bunun aynı zamanda psikolojik etkisi de olacaktır. Boş beyanname veren veya vergi ödemeyenleri, vergi öder hale getirecektir. Ama karşı taraftan da aynı iyi niyeti görmek istiyoruz.

Bu ülke 73 milyonluktur.Burada kimse için bir ayrımcılık içinde olamayız. Hepimiz sorumluluğumuzu bileceğiz. Vatandaş olmaktan kaynaklanan bir sorumluluk bilinci olmalı. Her alanda, her sahada bunu yakalamak zorundayız. Buna kavuşursak, Türkiye inanıyorum ki şu anda geldiği noktanın çok daha üzerine süratle ulaşacaktır.''

Bir ay sonra Türk Lirası'ndan 6 sıfırın tamamen atılacağını hatırlatan Erdoğan, İthalat ve ihracatta ciddi bir sıçrama yakaladıklarını dış ticaret hacminde bu yılki hedefin 190 milyar dolar olduğunu söyledi.

Turizmde ayrı bir patlama yaşandığını belirten Erdoğan, bu yıl sonu itibariyle Türkiye'ye gelen turist sayısının 20 milyona ulaşacağını bildirdi. Erdoğan, batıda sadece bir şehrin bu rakamı yakaladığını ifade ederek, 4 mevsim turisti çekebilecek yapısı, inanç ve kültür turizmindeki altyapısı, yaylaları, termalleri ile güçlü olan Türkiye'nin, bu turist sayısının yeterli göremeyeceğini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, yapılacak yatırımlarla Türkiye'nin turizm konusundaki gelişmesini artırarak devam ettireceğini söyledi.

Geçen hafta gittiği İspanya'nın sadece Mallorca kentine 20 milyon turist geldiğini ifade eden Erdoğan, bazı ülkelerin turizmde müşterek yatırım yapmak istediklerini söyledi. Erdoğan, yapılacak yatırımlarla İstanbul, Antalya, İzmir ve Muğla'nın da bu rakamı yakalayacağını belirtti.

-VERGİ SİSTEMİNİN BASİTLEŞTİRİLMES
Başbakan Erdoğan, vergi sisteminin yapılandırılması için bazı çalışmalar yaptıklarını hatırlattı. Bu konuda son 3 yılda önemli mesafeler aldıklarını, vergi sisteminin basitleştirilmesi için atılması gereken adımlar olduğunu dile getiren Erdoğan, bu konuda yapılanları anlattı.

Erdoğan, ekonomide güvensizlik kaynağı olarak varlığını sürdüren, yurtdışına para çıkışına yol açan, kaynakların ekonomiye değil de yastık altına girmesine neden olan ve kamuoyunda ''nereden buldun'' olarak bilinen uygulamayı yürürlükten kaldırdıklarını söyledi.

Vergi barışı kanunu ile bir uzlaşma ortamı sağladıklarını, sayıları 10 binleri bulan ihtilaflı dosyaları azalttıklarını belirten Erdoğan, ''Bizimle o zaman dalga geçtiler. '800 milyarı aşamazlar' dediler. Peki ne oldu. Vergi barışı ile 4.7 katrilyon liralık ilave bir kaynak kazandık'' dedi.

-ÇAĞDAŞ, ETKİN VERGİ SİSTEMİ-

Vergi barışında yapısal dönüşümle ilgili köklü bir çalışma da yaptıklarını ifade eden Erdoğan, özellikle vergi mevzuatının vatandaşlar tarafından anlaşılmasını ve basit şekilde olmasını esas aldıklarını kaydetti. Vergi uygulamalarının ekonominin önünü tıkamamasına da dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, hükümet olarak çağdaş ve etkin bir vergi sistemi oluşturulması konusundaki adımları atmaya devam ettiklerini bildirdi.

Erdoğan, vergi kaybına neden olacağı gerekçesiyle, daha önceki hükümetlerin cesaret edemediği, enflasyon muhasebesine geçme kararı aldıklarını anımsattı. 49 il için yatırım ve istihdam teşvikleri getirdiklerini dile getiren Erdoğan, yurtdışında yatırım yapan vatandaşların, bu yatırımlarından elde ettikleri kazançlarını Türkiye'ye getirmeleri durumunda vergiden istisna tutulmasını sağlayan bir düzenleme yaptıklarını kaydetti.

Teknoloji geliştirme bölgeleri ile araştırma geliştirme harcamalarına vergi avantajları getirdiklerini söyleyen Erdoğan, geçen 3 yıl içinde vergi oranlarında da önemli indirimler yaptıklarını bildirdi.

-''BU NOKTADA DURMAYACAĞIZ''-

Başbakan Erdoğan, bu çerçevede, kurumlar vergisini yüzde 33'ten yüzde 30'a ve ilk aşamada kurum kazançları üzerindeki vergi yükünü yüzde 65'lerden yüzde 44'e indirdiklerini kaydetti. Temel gıda maddesinde KDV'yi yüzde 18'den yüzde 1'e, sağlıkta, eğitimde KDV'yi yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiklerini anımsatan Erdoğan, ''Bu noktada durmayacağız. Güçlendikçe diğer alanlarda da indirimler yapacağız'' dedi.
Erdoğan, vergi kanunlarının yeni bir bakış açısıyla yeniden yazılmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini ifade etti.

-''MÜTEŞEBBİSLERE MÜJDE...''-

Bu işe kurumlar vergisi kanunu ile başladıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''2004 yılı için beyanname veren mükelleflerin yaklaşık yüzde 60'ıkazanç beyan ederken, yüzde 40'ı zarar beyan etmiştir. Verginin çok büyük bir kısmı, çok az sayıda mükellef tarafından ödenmektedir. 2004'te beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi 8.9 katrilyon liradır. Bunun da yüzde 58'i, sadece 100 mükellef tarafından beyan edilmiştir. Bu 100 mükellefin 19'u kamu iktisadi kuruluşudur. Bu kuruluşların beyanları üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi, yaklaşık 2.8 katrilyon liradır. Yani sadece 19 kamu iktisadi kuruluşu, toplam verginin yüzde 31'ini beyan etmektedir. Beyanname veren mükelleflerin binde 5'i, toplam kurumlar vergisinin yüzde 82'sini oluşturan 7.4 katrilyon lira beyan etmişlerdir. Buna karşılık beyanname verenlerin yüzde 46'sına denk gelen yaklaşık 210 bin mükellef vergiye tabi matrah beyan etmemişlerdir.

Bu durum, kurumlar vergisinde mükelleflerin büyük ölçüde kayıtlı olduklarını, ancak bunların ekonomik aktivitelerinin biraz da vergi oranının yüksek olmasının etkisiyle büyük ölçüde kayıt dışı olarak gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Kendileri ile yaptığımız görüşmelerde bunları söylüyorlar. Kurumlar vergisi matrahında yapılan indirim, ödenmesi gereken vergi tutarında büyük ölçüde aşılmaya neden oluyor.

Ülkemizin kalkınmasını ilerlemesini gaye edinmiş müteşebbislerimize bir müjde veriyorum. Müteşebbislerin çevre ülkeler ile rekabet şartlarını iyileştirmek ve doğrudan yabancı sermaye, küresel sermaye yatırımlarını teşvik amacıyla yatırım indirimi istisnası uygulamasını kaldırıyoruz. Halen yüzde 30 olarak uygulanmakta olan kurumlar vergisi oranını yüzde 20 seviyesine çekiyoruz.''

Erdoğan, bazı siyasilerin Türkiye'deki gelişmelerden haberdar olmadığını ve ''Hükümet, topladığı vergiyle faizi ödeyemiyor'' dediğini belirterek,
''O geçmişte kaldı. Bizim böyle bir sorunumuz yok. Biz, şu anda topladığımız verginin yüzde 41'ini faiz ödemelerine ayırıyoruz. Bu ülkede ne oluyor, nereye gidiyor, farkında değiller'' diye konuştu.

Ekonomik programın ciddiyetle uygulamasıyla bugünlere gelindiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bir de tabii hortumlar kesilince olay çok açık net ortaya çıktı.Bu iktidar döneminde bir banka fona devredildi mi? Bu iktidar döneminde acaba zarar eden banka var mı? Ziraat Bankası çok ciddi bir karda, Halk Bankası karda, Vakıfbank karda. Peki be kardeşim geçmişte biz gelmeden önce Ziraat Bankası neydi? Zarar ediyordu, kılıfını da hazırlıyorlardı. Ne, görev zararı...

O günlerden bugünlere geldik. Halk Bankası, Vakıfbank aynı durumdaydı. Bu bankalar, maalesef hortumcuların en önemli kredi kaynağı durumundaydı. Şimdi bunlar yok, şimdi Ziraat Bankası çiftçime kredi vermekle uğraşıyor. Yüzde 50'lere veren faizlerle vermiyor, yüzde 8-14 aralığında faiz oranıyla veriyor. Bunu da görmek istemeyenler var. Bunu çiftçinin, köylünün gözünden kaçırmak isteyenler var. 'Herkes kredi alamıyor.' Kusura bakmayın, bazı kriterleri yerine getiren gidip alacak.''

-''DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, TERÖRÜN GEREKÇESİ OLAMAZ''-

Erdoğan, grup toplantısında İspanya'daki temasları hakkında bilgi verdi. Toplantılarda Türkiye'nin tezlerini gündeme getirerek dünya barışı için işbirliği ve güç birliğinin önemine işaret ettiğini aktaran Erdoğan, ''Bugüne kadar sürekli olarak ülkemizin jeostratejik ve jeopolitik önemine dem vurduk. Ama bu iddianın içerisinde ne var, hiç konuşmadık'' dedi.

Hiçbir din ve kültürün şiddet ve teröre gerekçe olamayacağını ifade ettiğini anlatan Erdoğan, medeniyetler ittifakının büyük destek aldığını, Euromed Zirvesi'nin daha aktif ve fonksiyonel olması için sekreterya çalıştırılmasını teklif ettiklerini yineledi. Projenin, Balkan ülkelerine de genişletilmesini de önerdiklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

'Teröre karşı mücadelede ortak bir irade ortaya konulmasının zaruriyetini vurguladık. Dedik ki düşünce ve ifade özgürlüğü gerekçesiyle terör odaklarına ve propagandistlerine hoşgörülü davranmak, bu yolda yapılacak en büyük yanlıştır. Terör, dehşet
duygusu uyandırmak amacıyla acımasızlığını en ileri boyutlarda sergilemek durumundadır. Terör asla hoşgörülü davranmaz, masum ayırımı
yapmaz, hedefi doğrudan insan hayatıdır. Yine ısrarla vurguladık; bölücülük, terör propagandistleri vardır ve bunlar propagandistleri
vasıtasıyla ifade özgürlüğü, suçsuz yere katledilen insanların, beşiğine kurşuna dizilen bebeklerin, günahsız öldürülen yaşlı insanların hayatından daha değerli, kutsal ve üstün olamaz.

Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü; genç ihtiyar, kadın erkek demeden halkı katlederek dehşet duygusundan rant elde etmeye çalışan
terör örgütlerinin sığınağı haline getirilemez. Terör içindeki propaganda odaklarının ifade özgürlüğünü savunanlar, kurşuna dizilen insanların yaşama hürriyetine sırt çevirdiklerini unutmamalıdırlar. Çünkü terörün, bölücülüğün gerçek yüzünü gördük. Acımasızca kurşuna dizilen, hunharca öldürülen masum insanların acısını bütün yakıcılığıyla yüreğimizde hissettik, hala hissediyoruz. Teröre en küçük bir müsamaha, unutulmamalıdır ki çok sayıda masum insanların hayatına mal olacak vahim bir hatadır.''

Erdoğan, İspanya Başbakanı Zapatero ile Almanya Başbakanı Merkel'in beraberinde işadamlarıyla 2006 yılında Türkiye'ye geleceğini söyledi.

-''HAZMEDEMEYEN TİPLER...''

Yakında çıkacağı Avustralya ve Yeni Zelanda gezileri için Türkiye'nin bu ülkelerle olan ticari ilişkilerin yetersizliği gerekçe gösterilerek ''Başbakan'ın Yeni Zelanda'da Avustralya'da ne işi var'' dendiğini anlatan Erdoğan, ''Olayı sadece ticari ya da ekonomik alışverişlerin artmasıyla değerlendirilemez. Bu, çok basit bir yaklaşımdır. Biz asırlarca önce ta Hint yarımadasına buralardan gemiler yollamışız. Bunların birçok nedenleri var'' dedi.

Türkiye'nin uluslararası diplomaside kendini güçlendirmek zorunda olduğunu belirten Erdoğan, kendini tanıtmak, fikir alışverişinde bulunmak için bu adımların atılması gerekliliğine işaret etti.

Avustralya ve Yeni Zelanda başbakanlarının Çanakkale'deki kutlamalara geldiğini, kendisinin de iadei ziyaretinin söz konusu olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bunu hazmedemeyen tipler, bu ülkenin kabuğunu kırmasını hazmedemeyen tiplerdir. Ama bugün Türkiye bu kabuğu kırmıştır ve dünyada ne var ne yok bunları görecek ve adımları atmaya devam edecektir. Olay sadece ekonomik, ticari ilişki değildir. Bunun siyasi,askeri, kültürel boyutu vardır. Bunların yanında, bugün Avustralya'da 200 bine yakın vatandaşımız var. Bundan haberi yok. O vatandaşlarımızla da gidip görüşeceğiz.

Başbakan olmadan önce oraya gittiğimde, Türk vatandaşları 'bir üstdüzey yetkili bugüne kadar gelmedi' diye şikayette bulunuyordu.
Ama bakıyorsunuz bir Yunanistan gitmiş, yüzyıllarca önce...Şu anda Yunanistan'ın Avustralya Parlamentosu'nda çok ciddi temsili var. Biz de oradaki vatandaşlarımıza gerekli desteği verdiğimiz zaman siyasetterol alacaklardır.
Bunu anlamayacak, bunu düşünemeyecek kadar sığ bir yapının içinde bulunuyorlar. Biz seyahatlerimizi bunun için yapıyoruz.Biz turistik gezi yapmıyoruz. Türkiye'nin gücünü, itibarını artırmak için bu adımları atıyoruz. Onun için biz medeniyetler ittifakı, NATO, AGİT, OECD içinde varız. Bundan sonra da bu süreci devam ettireceğiz. Çünkü jeostratejik ve jeopolitik ülke olmanın gereğini yapmak zorundayız.''