2006-11-13 - 21:30
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin, TBMM Başkanlığının 2007 yılı bütçesine yönelik soru ve eleştirilerini yanıtlayan TBMM Başkanı Arınç, kadroloşma konusundaki iddialara yönelik olarak ehliyet ve liyakate önem verdiğini belirterek eleman ihtiyacı olduğunda da öncelikle Meclis içinden seçtiğini kaydetti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Mecliste kadrolaşma yapmadığını ifade
ederek ''Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz, karpuz
kabuğunu aklıma düşürürsünüz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' dedi.
Kendisinden önceki dönemlerde göreve gelen herkesle çalıştığını ve onlarla
iftihar ettiğini söylerken duygulanan Arınç, ağlamamak için kendini tutarak,
''Benim onlara CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var'' dedi.
Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin, TBMM
Başkanlığının 2007 yılı bütçesine yönelik soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Eski Başbakan Bülent Ecevit'in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren
Arınç, Ecevit'in, çok saygılı ve kibar bir insan olduğunu, çok kızdığı bir kişiye
dahi ağzından kötü bir söz çıkmadığını söyledi.
Arınç, bunu çok önemsediğini dile getirerek, ''Başta kendim olmak üzere,
bütün arkadaşlarımızın, 4 yıldan bu yana tutanaklara geçmiş sözlerine bir kez
daha dikkat etmelerini rica ediyorum'' diye konuştu.
''Baki kalan bu kubbede hoş bir seda'' sözüne işaret eden Arınç, bu hoş
sedayı bırakanların, arkasından da iz bırakacağını kaydetti.
Arınç, sümüklü böceğin bile gezdiği yerde iz bıraktığını, insanın da
hayatında iz bırakması gerektiğini dile getirerek, ''Doğumu ile ölümü arasında 1
santimetre iz bırakmayanlara acıyorum'' dedi.
''Sayın'' demekle işin bitmediğini belirten Arınç, ''Biz de o kadar çok sık
kullanıyoruz ki adeta tüketeceğiz. Sayın hırsız, sayın yolsuzluk yapan, sayın
p..., sayın ş.... Bu yanlış. Sayın dedikten sonra saygısızlık yapmak, politikada
bir erdem değil. İnsan olmakla da hiçbir alakası yok'' dedi.
''SARIBAŞ BU İKİ YOLLA GELMEDİ''
Arınç, ANAVATAN Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş'ın bugün bütçe
görüşmelerinde kendisine yönelik eleştirilerine işaret ederek, Sarıbaş'ın
konuştuğunu, sonra kaçıp gittiğini söyledi.
Meclise, siyasetten iki yolla gelindiğini belirten Arınç, partinin çeşitli
kademelerinde çalışarak ya da bürokrasiden gelindiğini ifade etti. Arınç, bu iki
yolun, herkesin alkışladığı yollar olduğunu, ancak bunun dışında da yollar
bulunduğunu ifade ederek, ''Sayın Sarıbaş, bu iki yolla gelmemiştir'' dedi.
Arınç, her şeyi hazmedemediğini, hazmetme kapasitesinin Sarıbaş'ın
kapasitesi kadar geniş olmadığını dile getirerek, inancına, bilgisine,
kişiliğine, makamına yönelik saygısızlıkları affetmediğini, hazmedemediğini
belirtti.
Yurtdışı gezilerine ANAVATAN'dan temsilci alınmadığına yönelik eleştiriye
yanıt veren Arınç, Meclisin dış ilişkilerini düzenleyen kanuna göre hareket
ettiğini belirtti. Arınç, siyasi partilerin Meclisteki sandalye dağılımına göre
yurt dışına milletvekili götürdüklerini dile getirdi.
''HER ATTIĞIM İMZADA ALLAH'TAN KORKUYORUM''
TBMM Başkanı Arınç, ''danışmanlarının siyasetle uğraştığı, kendisinin
kadrolaştığı'' yönündeki eleştiriler üzerine, ''Partim içinde bunu yapmamakla
suçlanan biri olarak şunu söyleyeyim; ehliyet ve liyakate önem veriyorum, eleman
ihtiyacı olduğunda da öncelikle Meclis içinden seçiyorum'' diye konuştu.
''Ben kadrolaşma yapmadım'' diyen Arınç, bütün kadroları ''istisnai kadro''
olan bir kurumun başında olduğunu, her şeyin bir tek imza atmakla bittiğini
söyledi. Arınç, her attığı imzada Allah'tan korktuğunu ve yaptığı işin doğru ya
da yanlış olup olmadığına baktığını söyledi.
"ÇOK YANLIŞ VE KEPAZE BİR DÜŞÜNCE"
TBMM'deki yönetici kadrolarında çalışanlar hakkında bilgi veren Arınç,
''Burada ismi geçenler hangi başkan döneminde buraya geldiyse, 'o başkanın
partisindendir' diye damgalanır. MHP'li, ANAP'lı, CHP'li başkan döneminde
geldiyse, otomatikman o partilidir'' dedi.
Bunu, ''çok yanlış ve kepaze düşünce'' olarak nitelendiren Arınç, ''Ama bu
var. Eski başkanların döneminde gelmiş, görev yapmış herkesle çalışıyorum ve
kendileriyle iftihar ediyorum'' dedi.
Bu sözleri söylerken duygulanan ve konuşmakta zorluk çeken Arınç, ''Benim
onlara CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var. Onların içinde CHP grubunda
çalışmış olanlar var, en üst noktalara getirdim. Böyle bir insanım. Genel
başkanlarla özel görüştüğümüzde teşekkür üstüne teşekkür ederler de ne garipse
arkadakileri başka şey konuşur'' diye konuştu.
HADEMELİKTEN ŞEFLİĞE
TBMM Başkanı Arınç, Oğuz Bilgehan isimli çalışanı örnek göstererek;
amirlerinin, çok başarılı memur olduğunu söylemesi üzerine Bilgehan'ı müdür
yardımcısı yapmaya karar verdiğini ve CV'sini istediğini anlattı. Arınç, burada,
Bilgehan'ın 1980'de Cumhuriyet Senatosunda hademe olarak göreve başladığını
gördüğünü söylerken yine duygulandı. Arınç, Bilgehan'ın, hademelikten memurluğa,
ardından şefliğe yükseldiğini belirterek, ''Hademe olarak bu mecliste göreve
başlamış bir insanın elini öperim'' dedi.
Başka konulara yönelik eleştirileri sineye çekebileceğini belirten Arınç,
''Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz, karpuz kabuğunu
aklıma düşürmüş olursunuz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' diye konuştu.
''YAZININ YAZILMASINI SUÇ GÖRMÜYORUM''
Atatürk'e hakaretten hüküm giyen bir danışmanı bulunmadığını belirten Arınç,
danışmanın, 13 yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hakaret ifade
eden bir kitaptaki yazısından dolayı verilen 10 aylık hapis cezasının paraya
çevrildiğini anlattı. Arınç, memuriyete engeli olmadığı için, bu kişiyi başkan
müşaviri yapmakta ''beis görmediğini'' söyledi.
Arınç, bir Genel Sekreter Yardımcısının da görevi kötüye kullanmaktan paraya
çevrilen tecilli cezası bulunduğunu ifade etti.
CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''araştırma merkezi birim amiri olarak
çalışan bir personelin, makalesinde Said Nursi'den bir bölüm aldığına'' yönelik
sözlerine de değinen Arınç, şöyle devam etti:
''Böyle bir yazı var. Böyle bir yazının yazılmasını ben suç olarak
görmüyorum. Çünkü özgürlüklere inanıyorum. Fikir ve düşünce özgürlüğünü ömrüm
boyunca savundum, bundan sonra da savunacağım. Bu arkadaşımız Boğaziçi
Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu, Bilkent
Üniversitesi'nden yüksek lisans ve doktora sahibidir, 5 kitabı vardır. Yazdığı
kitap, söylediği sözler hakkında hiçbir dava açılmamıştır.''
''EVE DÖNENLERDEN BİRİYİM...''
Arınç, Kılıçdaroğlu'na, ''Mecliste çalışan biri hakkında Dev-Genç isimli
örgüte üye olmak, eylem ve faaliyetlerde bulunmak suçlarından dava açılmışsa,
örgüt adına izinsiz gösteri düzenlemek, anayasal düzeni yıkmak amacıyla kurulan
silahlı çeteden birisi olsa, Meclis'te çalışmasını uygun görür müsünüz? Terör
örgütüne üye olan, molotofkokteyli atan birisi çalışsa buna ne dersiniz?'' diye
sordu.
CHP'li Ali Kemal Kumkumoğlu'nun, Arınç'a ''Eve Dönüş filmini izlediniz mi?''
diye sorması üzerine Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gittiğini,
kendisinin de ilgisini çektiğini ve ilk fırsatta gideceğini söyledi. Arınç, ''eve
dönenlerden birisinin de kendisi olduğunu'' ifade etti.
''OKUYAN, YAZAN İNSANI SEVERİM''
Mecliste görev yapan milletvekili ve danışmanlarıyla ilgili güvenlik
soruşturması geldiğinde, bazılarının atamasını iptal ettiğini anlatan Arınç,
şunları kaydetti:
''Bir kişi, 1980 öncesinde büyük bir örgütün içinde eylemleri nedeniyle 9
yıl 8 ay mahkum olmuş, sonra çıkan aflar sonucu çıkmış, bir kurumda çalışmaya
başlamış. O kurumda çalışırken, bir milletvekili danışman olarak istemiş. Benim
önüme, bu kişinin Meclisle ilişkisinin kesilmesi için yazı geldi. Başka kurumda
çalışırken 'eyvallah' deyip, Meclise geldiğinde mi yasaklayacaksınız? Hukuk
müşavirine talimat verdim, daha önce iptal ettiklerimizin de Mecliste
çalışacaklarını söyledim. Özgürlüklerden yanayım. Bir insan ömrü boyunca suç
işlemez.
Benimle birlikte şu anda çalışanlar, memuriyete mani hiçbir suçu ve kaydı
olmayanlardır. 'Böyle yazı yazmış, şöyle fikrini söylemiş...' Ben onların elini
öperim, saygı duyarım. Ben düşünen, okuyan, yazan insanı severim ve
diğerlerini...''
"LAİKLİK 1937'DEN BERİ VAR, OLMASI GEREKİR"
''Cumhurbaşkanımız buyurmuşlar ki 'Laik olmak, adam olmaktır'... Bunun
kaynağı Atatürk ise ve söylemişse bir diyeceğimiz olamaz'' diyen Arınç, önceden
''Solcu olmak adam olmaktır'' sözünün de kullanıldığını ifade etti. Arınç, buna
başka şeylerin de eklenebileceğini belirterek, adam olmanın birden fazla yolları
olduğunu kaydetti.
Arınç, laiklikle 1937'de tanışıldığını, 1921 ve 1924 anayasalarında
olmadığını anımsatarak, ''1937'den beri var, var olması gerekir. Laikliğin,
değiştirilemez bir ilke olarak kalması gerekir. Ama lafın başını sonunu bilmeden,
bunu bir slogan haline getirip söylerseniz, kapsamı veya uygulamaları konusunda
söyleyecek başka şeyler bulamazsanız, bunlar çok fazla anlam ifade etmeyebilir''
diye konuştu.
''AŞİL'İN TOPUĞU BURADA''
TBMM'deki ''4C'' statüsündeki personele ilişkin soruları yanıtlayan Arınç,
bu personele taban olarak 800, tavan olarak 1000 YTL ödediklerini söyledi.
Bu ücretin, özelleştirme mağdurlarının aldığından daha fazla olduğunu
belirten Arınç, ''Statülerini bilerek buraya geldiklerine göre, kendilerine bir
haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. Bu arkadaşlarımızın kadroya geçmesini
isterseniz, bizim gönlümüz de ister'' dedi.
Teşkilat kanunlarını, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na uyum için
değiştirdiklerini ifade eden Arınç, burada, 170 kadronun iptalini istediğini
bildirdi.
Komisyon Başkanı Sait Açba'nın, Arınç'tan konuşmasını tamamlamasını istemesi
üzerine Arınç ''Bu sorulara cevap vereyim, çünkü Aşil'in topuğu burada'' dedi.
Arınç, bu kadronun iptalini isteyerek iyi mi kötü mü bir yerde tarihe
geçeceğini bilmediğini, ancak doğru yaptığını belirtti.
Göreve geldiği 2002'den bu yana boş bulunan kadrolar hakkında bilgi veren
Arınç, 19 Kasım 2002'de Meclisteki kadrolu personel sayısının 2 bin 165 olduğunu,
20 Ekim 2006 itibariyle bu sayının 1992'ye indiğini bildirdi.
''EŞİ BAŞKA, KENDİ BAŞKA ARAÇLA GELİYOR''
Personel servislerinin yeniden hizmete girip girmeyeceğinin sorulması
üzerine Arınç, Meclis bahçesine giren personel araç sayısının 1200'den aşağı
olmadığını ifade etti. Arınç, ''Hatta bazı personelimiz, eşi başka, kendi başka
araçla geliyor. Bu da varlık nedeni, kutluyorum. 24 yıllık avukatlık yaptım, 20
yılını otobüslerde, dolmuşlarda, trende geçirdim. Tekrar bu servisleri
koymayacağım. Bu meclisin kara deliklerini kapatmakla sorumluyum. Telefon, ısı
merkezi kara delikti, kapattım'' diye konuştu.
''ÖZÜR DİLEMEK, ERDEM''
Arınç, TBMM'nin, 26 Ekimde CHP'li katip üye olmadığı için Başkanlık Divanı
oluşmadığını, bir gazete haberine dayanarak söylediğini kaydetti. Arınç, ''Yanlış
yaptığımda bunu kabul ediyorum. Bundan dolayı başka zamanlarda da söz ve
davranışlarımdan dolayı CHP'li arkadaşlarımı üzmüş, kurum olarak rencide
etmişsem, özür dilemek kadar büyük erdem olmadığına inanıyorum'' dedi.
Arınç, spor kompleksinin, ''Spor Toto teşkilatınca onarıldığı ve
yenilendiğine'' yönelik levhanın, Meclisin manevi şahsiyetine uygun olmadığını
belirterek, bunun en kısa zamanda kaldırılacağını söyledi.
''KAHROLSUN O DOKUNULMAZLIK''
Silahsızlanma kampanyası başlattığını anımsatan Arınç, bir milletvekilinin 4
misafirinin, silahlı olduğu için Meclise alınmadığını anlattı. Arınç, kendisine
gelen tutanağa göre, milletvekilinin, Dikmen Kapısına giderek, ''Verin silahı
bana. Benden alın'' dediğini söyledi.
''Pes'' diyen Arınç, bu milletvekili ve grubuna yazı yazacağını ifade etti.
Arınç, şöyle devam etti:
''Kahroluyorum. Kendi yaptığınız kurallara, kendi işlerinize, bir insanın bu
kadar ters tavır takınması... Dokunulmazlık böyle şeylerde de varsa, kahrolsun o
dokunulmazlık.
Milletvekilimize polis, ancak böyle durabiliyor; 'Sayın milletvekilim,
yönetmelik böyle. Bu yönetmelik, Güvenlik Koordinasyon Kurulu kararıyla
hazırlandı, bunu ben uygulamak zorundayım'. 'Kes ..., ver tabancaları bana...'
Günde 5-8 bin insan geliyor, bugüne kadar bizi üzecek, utandıracak bir olay
olmadı. Ya olursa.''
Arınç, Sivas'ta 50 kişinin silah ve patlayıcı maddeyle yakalandığını, bu
kişilerden birinin üzerinde ziyaretçi kimlik kartı çıktığını belirterek, bu
konuyu takip edeceğini bildirdi. Arınç, ''Bizim ödümüz kopuyor. 300 tabur, 400
polis, bunlar güvenliğimizle ilgili'' dedi.
ederek ''Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz, karpuz
kabuğunu aklıma düşürürsünüz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' dedi.
Kendisinden önceki dönemlerde göreve gelen herkesle çalıştığını ve onlarla
iftihar ettiğini söylerken duygulanan Arınç, ağlamamak için kendini tutarak,
''Benim onlara CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var'' dedi.
Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin, TBMM
Başkanlığının 2007 yılı bütçesine yönelik soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Eski Başbakan Bülent Ecevit'in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren
Arınç, Ecevit'in, çok saygılı ve kibar bir insan olduğunu, çok kızdığı bir kişiye
dahi ağzından kötü bir söz çıkmadığını söyledi.
Arınç, bunu çok önemsediğini dile getirerek, ''Başta kendim olmak üzere,
bütün arkadaşlarımızın, 4 yıldan bu yana tutanaklara geçmiş sözlerine bir kez
daha dikkat etmelerini rica ediyorum'' diye konuştu.
''Baki kalan bu kubbede hoş bir seda'' sözüne işaret eden Arınç, bu hoş
sedayı bırakanların, arkasından da iz bırakacağını kaydetti.
Arınç, sümüklü böceğin bile gezdiği yerde iz bıraktığını, insanın da
hayatında iz bırakması gerektiğini dile getirerek, ''Doğumu ile ölümü arasında 1
santimetre iz bırakmayanlara acıyorum'' dedi.
''Sayın'' demekle işin bitmediğini belirten Arınç, ''Biz de o kadar çok sık
kullanıyoruz ki adeta tüketeceğiz. Sayın hırsız, sayın yolsuzluk yapan, sayın
p..., sayın ş.... Bu yanlış. Sayın dedikten sonra saygısızlık yapmak, politikada
bir erdem değil. İnsan olmakla da hiçbir alakası yok'' dedi.
''SARIBAŞ BU İKİ YOLLA GELMEDİ''
Arınç, ANAVATAN Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş'ın bugün bütçe
görüşmelerinde kendisine yönelik eleştirilerine işaret ederek, Sarıbaş'ın
konuştuğunu, sonra kaçıp gittiğini söyledi.
Meclise, siyasetten iki yolla gelindiğini belirten Arınç, partinin çeşitli
kademelerinde çalışarak ya da bürokrasiden gelindiğini ifade etti. Arınç, bu iki
yolun, herkesin alkışladığı yollar olduğunu, ancak bunun dışında da yollar
bulunduğunu ifade ederek, ''Sayın Sarıbaş, bu iki yolla gelmemiştir'' dedi.
Arınç, her şeyi hazmedemediğini, hazmetme kapasitesinin Sarıbaş'ın
kapasitesi kadar geniş olmadığını dile getirerek, inancına, bilgisine,
kişiliğine, makamına yönelik saygısızlıkları affetmediğini, hazmedemediğini
belirtti.
Yurtdışı gezilerine ANAVATAN'dan temsilci alınmadığına yönelik eleştiriye
yanıt veren Arınç, Meclisin dış ilişkilerini düzenleyen kanuna göre hareket
ettiğini belirtti. Arınç, siyasi partilerin Meclisteki sandalye dağılımına göre
yurt dışına milletvekili götürdüklerini dile getirdi.
''HER ATTIĞIM İMZADA ALLAH'TAN KORKUYORUM''
TBMM Başkanı Arınç, ''danışmanlarının siyasetle uğraştığı, kendisinin
kadrolaştığı'' yönündeki eleştiriler üzerine, ''Partim içinde bunu yapmamakla
suçlanan biri olarak şunu söyleyeyim; ehliyet ve liyakate önem veriyorum, eleman
ihtiyacı olduğunda da öncelikle Meclis içinden seçiyorum'' diye konuştu.
''Ben kadrolaşma yapmadım'' diyen Arınç, bütün kadroları ''istisnai kadro''
olan bir kurumun başında olduğunu, her şeyin bir tek imza atmakla bittiğini
söyledi. Arınç, her attığı imzada Allah'tan korktuğunu ve yaptığı işin doğru ya
da yanlış olup olmadığına baktığını söyledi.
"ÇOK YANLIŞ VE KEPAZE BİR DÜŞÜNCE"
TBMM'deki yönetici kadrolarında çalışanlar hakkında bilgi veren Arınç,
''Burada ismi geçenler hangi başkan döneminde buraya geldiyse, 'o başkanın
partisindendir' diye damgalanır. MHP'li, ANAP'lı, CHP'li başkan döneminde
geldiyse, otomatikman o partilidir'' dedi.
Bunu, ''çok yanlış ve kepaze düşünce'' olarak nitelendiren Arınç, ''Ama bu
var. Eski başkanların döneminde gelmiş, görev yapmış herkesle çalışıyorum ve
kendileriyle iftihar ediyorum'' dedi.
Bu sözleri söylerken duygulanan ve konuşmakta zorluk çeken Arınç, ''Benim
onlara CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var. Onların içinde CHP grubunda
çalışmış olanlar var, en üst noktalara getirdim. Böyle bir insanım. Genel
başkanlarla özel görüştüğümüzde teşekkür üstüne teşekkür ederler de ne garipse
arkadakileri başka şey konuşur'' diye konuştu.
HADEMELİKTEN ŞEFLİĞE
TBMM Başkanı Arınç, Oğuz Bilgehan isimli çalışanı örnek göstererek;
amirlerinin, çok başarılı memur olduğunu söylemesi üzerine Bilgehan'ı müdür
yardımcısı yapmaya karar verdiğini ve CV'sini istediğini anlattı. Arınç, burada,
Bilgehan'ın 1980'de Cumhuriyet Senatosunda hademe olarak göreve başladığını
gördüğünü söylerken yine duygulandı. Arınç, Bilgehan'ın, hademelikten memurluğa,
ardından şefliğe yükseldiğini belirterek, ''Hademe olarak bu mecliste göreve
başlamış bir insanın elini öperim'' dedi.
Başka konulara yönelik eleştirileri sineye çekebileceğini belirten Arınç,
''Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz, karpuz kabuğunu
aklıma düşürmüş olursunuz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' diye konuştu.
''YAZININ YAZILMASINI SUÇ GÖRMÜYORUM''
Atatürk'e hakaretten hüküm giyen bir danışmanı bulunmadığını belirten Arınç,
danışmanın, 13 yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hakaret ifade
eden bir kitaptaki yazısından dolayı verilen 10 aylık hapis cezasının paraya
çevrildiğini anlattı. Arınç, memuriyete engeli olmadığı için, bu kişiyi başkan
müşaviri yapmakta ''beis görmediğini'' söyledi.
Arınç, bir Genel Sekreter Yardımcısının da görevi kötüye kullanmaktan paraya
çevrilen tecilli cezası bulunduğunu ifade etti.
CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''araştırma merkezi birim amiri olarak
çalışan bir personelin, makalesinde Said Nursi'den bir bölüm aldığına'' yönelik
sözlerine de değinen Arınç, şöyle devam etti:
''Böyle bir yazı var. Böyle bir yazının yazılmasını ben suç olarak
görmüyorum. Çünkü özgürlüklere inanıyorum. Fikir ve düşünce özgürlüğünü ömrüm
boyunca savundum, bundan sonra da savunacağım. Bu arkadaşımız Boğaziçi
Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu, Bilkent
Üniversitesi'nden yüksek lisans ve doktora sahibidir, 5 kitabı vardır. Yazdığı
kitap, söylediği sözler hakkında hiçbir dava açılmamıştır.''
''EVE DÖNENLERDEN BİRİYİM...''
Arınç, Kılıçdaroğlu'na, ''Mecliste çalışan biri hakkında Dev-Genç isimli
örgüte üye olmak, eylem ve faaliyetlerde bulunmak suçlarından dava açılmışsa,
örgüt adına izinsiz gösteri düzenlemek, anayasal düzeni yıkmak amacıyla kurulan
silahlı çeteden birisi olsa, Meclis'te çalışmasını uygun görür müsünüz? Terör
örgütüne üye olan, molotofkokteyli atan birisi çalışsa buna ne dersiniz?'' diye
sordu.
CHP'li Ali Kemal Kumkumoğlu'nun, Arınç'a ''Eve Dönüş filmini izlediniz mi?''
diye sorması üzerine Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gittiğini,
kendisinin de ilgisini çektiğini ve ilk fırsatta gideceğini söyledi. Arınç, ''eve
dönenlerden birisinin de kendisi olduğunu'' ifade etti.
''OKUYAN, YAZAN İNSANI SEVERİM''
Mecliste görev yapan milletvekili ve danışmanlarıyla ilgili güvenlik
soruşturması geldiğinde, bazılarının atamasını iptal ettiğini anlatan Arınç,
şunları kaydetti:
''Bir kişi, 1980 öncesinde büyük bir örgütün içinde eylemleri nedeniyle 9
yıl 8 ay mahkum olmuş, sonra çıkan aflar sonucu çıkmış, bir kurumda çalışmaya
başlamış. O kurumda çalışırken, bir milletvekili danışman olarak istemiş. Benim
önüme, bu kişinin Meclisle ilişkisinin kesilmesi için yazı geldi. Başka kurumda
çalışırken 'eyvallah' deyip, Meclise geldiğinde mi yasaklayacaksınız? Hukuk
müşavirine talimat verdim, daha önce iptal ettiklerimizin de Mecliste
çalışacaklarını söyledim. Özgürlüklerden yanayım. Bir insan ömrü boyunca suç
işlemez.
Benimle birlikte şu anda çalışanlar, memuriyete mani hiçbir suçu ve kaydı
olmayanlardır. 'Böyle yazı yazmış, şöyle fikrini söylemiş...' Ben onların elini
öperim, saygı duyarım. Ben düşünen, okuyan, yazan insanı severim ve
diğerlerini...''
"LAİKLİK 1937'DEN BERİ VAR, OLMASI GEREKİR"
''Cumhurbaşkanımız buyurmuşlar ki 'Laik olmak, adam olmaktır'... Bunun
kaynağı Atatürk ise ve söylemişse bir diyeceğimiz olamaz'' diyen Arınç, önceden
''Solcu olmak adam olmaktır'' sözünün de kullanıldığını ifade etti. Arınç, buna
başka şeylerin de eklenebileceğini belirterek, adam olmanın birden fazla yolları
olduğunu kaydetti.
Arınç, laiklikle 1937'de tanışıldığını, 1921 ve 1924 anayasalarında
olmadığını anımsatarak, ''1937'den beri var, var olması gerekir. Laikliğin,
değiştirilemez bir ilke olarak kalması gerekir. Ama lafın başını sonunu bilmeden,
bunu bir slogan haline getirip söylerseniz, kapsamı veya uygulamaları konusunda
söyleyecek başka şeyler bulamazsanız, bunlar çok fazla anlam ifade etmeyebilir''
diye konuştu.
''AŞİL'İN TOPUĞU BURADA''
TBMM'deki ''4C'' statüsündeki personele ilişkin soruları yanıtlayan Arınç,
bu personele taban olarak 800, tavan olarak 1000 YTL ödediklerini söyledi.
Bu ücretin, özelleştirme mağdurlarının aldığından daha fazla olduğunu
belirten Arınç, ''Statülerini bilerek buraya geldiklerine göre, kendilerine bir
haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. Bu arkadaşlarımızın kadroya geçmesini
isterseniz, bizim gönlümüz de ister'' dedi.
Teşkilat kanunlarını, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na uyum için
değiştirdiklerini ifade eden Arınç, burada, 170 kadronun iptalini istediğini
bildirdi.
Komisyon Başkanı Sait Açba'nın, Arınç'tan konuşmasını tamamlamasını istemesi
üzerine Arınç ''Bu sorulara cevap vereyim, çünkü Aşil'in topuğu burada'' dedi.
Arınç, bu kadronun iptalini isteyerek iyi mi kötü mü bir yerde tarihe
geçeceğini bilmediğini, ancak doğru yaptığını belirtti.
Göreve geldiği 2002'den bu yana boş bulunan kadrolar hakkında bilgi veren
Arınç, 19 Kasım 2002'de Meclisteki kadrolu personel sayısının 2 bin 165 olduğunu,
20 Ekim 2006 itibariyle bu sayının 1992'ye indiğini bildirdi.
''EŞİ BAŞKA, KENDİ BAŞKA ARAÇLA GELİYOR''
Personel servislerinin yeniden hizmete girip girmeyeceğinin sorulması
üzerine Arınç, Meclis bahçesine giren personel araç sayısının 1200'den aşağı
olmadığını ifade etti. Arınç, ''Hatta bazı personelimiz, eşi başka, kendi başka
araçla geliyor. Bu da varlık nedeni, kutluyorum. 24 yıllık avukatlık yaptım, 20
yılını otobüslerde, dolmuşlarda, trende geçirdim. Tekrar bu servisleri
koymayacağım. Bu meclisin kara deliklerini kapatmakla sorumluyum. Telefon, ısı
merkezi kara delikti, kapattım'' diye konuştu.
''ÖZÜR DİLEMEK, ERDEM''
Arınç, TBMM'nin, 26 Ekimde CHP'li katip üye olmadığı için Başkanlık Divanı
oluşmadığını, bir gazete haberine dayanarak söylediğini kaydetti. Arınç, ''Yanlış
yaptığımda bunu kabul ediyorum. Bundan dolayı başka zamanlarda da söz ve
davranışlarımdan dolayı CHP'li arkadaşlarımı üzmüş, kurum olarak rencide
etmişsem, özür dilemek kadar büyük erdem olmadığına inanıyorum'' dedi.
Arınç, spor kompleksinin, ''Spor Toto teşkilatınca onarıldığı ve
yenilendiğine'' yönelik levhanın, Meclisin manevi şahsiyetine uygun olmadığını
belirterek, bunun en kısa zamanda kaldırılacağını söyledi.
''KAHROLSUN O DOKUNULMAZLIK''
Silahsızlanma kampanyası başlattığını anımsatan Arınç, bir milletvekilinin 4
misafirinin, silahlı olduğu için Meclise alınmadığını anlattı. Arınç, kendisine
gelen tutanağa göre, milletvekilinin, Dikmen Kapısına giderek, ''Verin silahı
bana. Benden alın'' dediğini söyledi.
''Pes'' diyen Arınç, bu milletvekili ve grubuna yazı yazacağını ifade etti.
Arınç, şöyle devam etti:
''Kahroluyorum. Kendi yaptığınız kurallara, kendi işlerinize, bir insanın bu
kadar ters tavır takınması... Dokunulmazlık böyle şeylerde de varsa, kahrolsun o
dokunulmazlık.
Milletvekilimize polis, ancak böyle durabiliyor; 'Sayın milletvekilim,
yönetmelik böyle. Bu yönetmelik, Güvenlik Koordinasyon Kurulu kararıyla
hazırlandı, bunu ben uygulamak zorundayım'. 'Kes ..., ver tabancaları bana...'
Günde 5-8 bin insan geliyor, bugüne kadar bizi üzecek, utandıracak bir olay
olmadı. Ya olursa.''
Arınç, Sivas'ta 50 kişinin silah ve patlayıcı maddeyle yakalandığını, bu
kişilerden birinin üzerinde ziyaretçi kimlik kartı çıktığını belirterek, bu
konuyu takip edeceğini bildirdi. Arınç, ''Bizim ödümüz kopuyor. 300 tabur, 400
polis, bunlar güvenliğimizle ilgili'' dedi.
