2005-06-02 - 15:26
Komisyon, Türkçe'ye giren kelimelerin ve bunların yaygın kullanımıyla oluşan tabela kirliliğinden kaynaklanan ve genel olarak dilde yozlaşma iddialarını içeren ve Selçuk Üniversitesi Türkçe Topluluğu Grubu tarafından verilen 11 bin imzalı dilekçeyi görüştü.
Türkçe'deki yozlaşma, TBMM Dilekçe Komisyonu'nda tartışıldı.
Komisyon, Türkçe'ye giren kelimelerin ve bunların yaygın kullanımıyla oluşan tabela kirliliğinden kaynaklanan ve genel olarak dilde yozlaşma iddialarını içeren ve Selçuk Üniversitesi Türkçe Topluluğu Grubu tarafından verilen 11 bin imzalı dilekçeyi görüştü. Toplantıya, Türk Dil Kurumu (TDK), Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), YÖK, RTÜK, üniversite ve Dil Derneği temsilcileri ile dil konusunda çalışmalarda bulunan kişiler katıldı.
Türkçe'nin korunması konusunda yasa taslağı hazırlayan eski Devlet Bakanı Işılay Saygın, bakanlığı sırasında hazırladığı taslağın dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan tarafından olumlu karşılanmasına rağmen kapatılan RP'nin Genel Başkan Yardımcısı Fehim Adak tarafından engellendiği için yasalaşamadığını anlattı. ''Fransa kadar olamamanın sıkıntısı içindeyim'' diyen Saygın, Türkçe'nin her geçen gün bozulduğunu vurgulayarak, özellikle radyo ve televizyonlarda yapılan dil yanlışlarının topluma yansıdığını söyledi. Saygın, ''Lafa gelince milliyetçiyiz ama bir milleti millet yapan en önemli unsur dildir. Türkçe'ye özen göstermiyoruz. Mutlaka bir yasal düzenleme yapılmalı'' dedi.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ile Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün de Türkçe'nin korunması konusunda TBMM Başkanlığı'na verdikleri yasa teklifleri konusunda bili verdi. Milletvekilleri, dilin korunmasında yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu görüşünü ifade etti.
AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun ise tabela kirliliğine işaret ederek, Türkçe'nin korunmasının sadece tabelaya indirgenmesinin yanlış olacağını savundu. ''Tabela düşmanlığı bizi 12 Eylül'e götürür'' diyen Uzun, çıkarılacak bir yasayla yabancı sözcüklerle yazılan işyeri tabelaların değiştirilmesi zorunluluğunun hatalı sonuçlar doğurabileceğini kaydetti. Uzun, ''Bu işi sokağa düşürürsek önünü alamayız. Rusya'ya gittiğimde Türkçe yazılı tabelalar gördüm ve çok sevindim. Ülkemizi itibarlı kılarsak bunlar sorun olmaz'' dedi.
''DİLE İDEOLOJİK BAKILIYOR''
Yaşayan Türkçe'nin önemine işaret eden Uzun, geçmişte dil konusunda kavgalar yaşandığını hatırlattı. Uzun, ''Ecevit, mitinglerde 'olanak' dediğinde hoşumuza gitmiyordu'' dedi.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, dile ideolojik bakıldığını vurgulayarak, bundan ülkenin zarar gördüğünü belirtti. ''Dili kendi mecrasına bırakmak gerektiğini'' savunan Göksu, dile yerleşen yabancı kelimelerle mücadele edilmesini doğru olmadığını söyledi.
AK Parti Kütahya Milletvekili Alaattin Güven, ''ideolojik elbiselerin çıkarılmaması'' halinde dil kavgasının devam edeceğini kaydederek, ''Neyi kimden koruyacağız. Bu iş yasak getirmekle olur mu?'' dedi.
AK Parti Sinop Milletvekili Cahit Can, dili korumak konusunda radikal önlemler alınabileceğini belirterek, ''Tepki olarak yabancı isim taşıyan işyerlerinden alışveriş yapmayalım, yabancı adlı radyoları dinlemeyelim'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek, Türkçe konusunda TDK'nın devredışı bırakıldığını, özellikle AB'ye üyelik sürecinde dille ilgili sorunların artacağını, buna karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. Gülçiçek, yabancı dilden Türkçe'ye giren sözcük ve terimlerin önemli bir sorun oluşturduğunu belirterek, ''Bu etki sadece batı dillerinden değil, Arapça'dan da geliyor'' dedi.
TDK, MEB VE YÖK
TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın, Türk insanının Türkçe'nin gücünü bilmediğini, bu nedenle yabancı dilden sözcük kullanımının yaygınlaştığını belirterek, yabancı dil öğretimi ile yabancı dille eğitim ve öğretimin birbirine karıştırıldığını söyledi. TDK'nın bir bilim kurulu olduğunu ve Türkçe üzerinde kendisine yasayla verilen görevleri yerine getirmek için çalıştığını belirten Akalın, ancak kurumun bir yaptırım gücü olmadığını söyledi. Akalın, TDK'ya yaptırım yetkisi tanınması gerektiğini savundu.
YÖK temsilcisi Prof.Dr. Sedat Işık, MEB ve YÖK'ün dil konusunda daha etkin kılınması gerektiğini belirterek, ayrıca belediyelerin de bu konuda yetkilendirilebileceğini söyledi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hamza Zülfikar, MEB ile YÖK arasındaki ilişkilerin sıcak olmadığını ifade ederek, bu iki kurumun Türkçe konusunda birlikte çalışması gerektiğini savundu. Bir komisyon kurularak Türkçe'nin sorunlarının ve ne yapılması gerektiğinin kitaplaştırılmasını öneren Zülfikar, öğretmenlerin de dil konusunda büyük yanlışlar yaptığını söyledi.
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Türkiye'de bayrağa yapılan saygısızlığa karşı herkesin tepki göstermesine karşılık yıllarca parça parça koparılan dil konusunda kimsenin tepki göstermediğini söyledi. Türkçe sözdizimi ve cümle kurulmasının bozulduğuna işaret eden Özel, ''Tabela kirliliğini yerel yönetimlere yetki vererek belki 1 yılda çözeriz. Ama dil yapısındaki bozulmayı hiçbir şekilde gideremeyiz. Komisyon kurup konuyla ilgili kitap çıkaracak zamanımız yok. Çünkü Bıçak kemiğe dayandı. Bir kurul oluşturup önlemleri hızla uygulamalıyız'' görüşünü kaydetti.
RTÜK Temsilcisi Tülin Yavuzhan, radyo ve televizyonlarda yapılan dil yanlışları konusunda bilgi verdi. Reyting uğruna yerel ağızlarla yapılan yayınların toplumda dil yanlışlarını yaygınlaştırdığını anlatan Yavuzhan, dil yanlışları konusunda yayın kuruluşlarına uyarı ve program durdurma cezaları verildiğini bildirdi.
TDK İLE CHP ARASINDA TARTIŞMA
Komisyon görüşmelerinde TDK'nın Atatürk'ün İş Bankası hisselerinden payına düşen geliri alamaması tartışma konusu oldu.
TDK Başkanı Akalın, Atatürk'ün TDK ve TTK'na miras olarak bıraktığı İş Bankası'ndaki hisseleri konusunda CHP'nin 1966 yılından beri sorun çıkardığını belirtti.
CHP'li Gülçiçek'in ''yolsuzluk nedeniyle gelirlerin verilmesi askıya alındı'' demesi üzerine Akalın, ''Evet böyle bir yolsuzluk oldu. Yapan kişi, kurumun saymanıydı, yargılandı, ceza aldı ve cezaevinde de öldü. İlahi adalet tecelli etti. Ama TDK'nın bu şekilde cezalandırılması doğru değil'' dedi.
Akalın, tüm başvurularına rağmen CHP'nin konuyla ilgili kendilerine bilgi vermediğini söyledi. Tartışma, Komisyon Başkanı Yahya Akman'ın uyarısı üzerine kesildi.
Komisyon, Türkçe'ye giren kelimelerin ve bunların yaygın kullanımıyla oluşan tabela kirliliğinden kaynaklanan ve genel olarak dilde yozlaşma iddialarını içeren ve Selçuk Üniversitesi Türkçe Topluluğu Grubu tarafından verilen 11 bin imzalı dilekçeyi görüştü. Toplantıya, Türk Dil Kurumu (TDK), Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), YÖK, RTÜK, üniversite ve Dil Derneği temsilcileri ile dil konusunda çalışmalarda bulunan kişiler katıldı.
Türkçe'nin korunması konusunda yasa taslağı hazırlayan eski Devlet Bakanı Işılay Saygın, bakanlığı sırasında hazırladığı taslağın dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan tarafından olumlu karşılanmasına rağmen kapatılan RP'nin Genel Başkan Yardımcısı Fehim Adak tarafından engellendiği için yasalaşamadığını anlattı. ''Fransa kadar olamamanın sıkıntısı içindeyim'' diyen Saygın, Türkçe'nin her geçen gün bozulduğunu vurgulayarak, özellikle radyo ve televizyonlarda yapılan dil yanlışlarının topluma yansıdığını söyledi. Saygın, ''Lafa gelince milliyetçiyiz ama bir milleti millet yapan en önemli unsur dildir. Türkçe'ye özen göstermiyoruz. Mutlaka bir yasal düzenleme yapılmalı'' dedi.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ile Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün de Türkçe'nin korunması konusunda TBMM Başkanlığı'na verdikleri yasa teklifleri konusunda bili verdi. Milletvekilleri, dilin korunmasında yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu görüşünü ifade etti.
AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun ise tabela kirliliğine işaret ederek, Türkçe'nin korunmasının sadece tabelaya indirgenmesinin yanlış olacağını savundu. ''Tabela düşmanlığı bizi 12 Eylül'e götürür'' diyen Uzun, çıkarılacak bir yasayla yabancı sözcüklerle yazılan işyeri tabelaların değiştirilmesi zorunluluğunun hatalı sonuçlar doğurabileceğini kaydetti. Uzun, ''Bu işi sokağa düşürürsek önünü alamayız. Rusya'ya gittiğimde Türkçe yazılı tabelalar gördüm ve çok sevindim. Ülkemizi itibarlı kılarsak bunlar sorun olmaz'' dedi.
''DİLE İDEOLOJİK BAKILIYOR''
Yaşayan Türkçe'nin önemine işaret eden Uzun, geçmişte dil konusunda kavgalar yaşandığını hatırlattı. Uzun, ''Ecevit, mitinglerde 'olanak' dediğinde hoşumuza gitmiyordu'' dedi.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, dile ideolojik bakıldığını vurgulayarak, bundan ülkenin zarar gördüğünü belirtti. ''Dili kendi mecrasına bırakmak gerektiğini'' savunan Göksu, dile yerleşen yabancı kelimelerle mücadele edilmesini doğru olmadığını söyledi.
AK Parti Kütahya Milletvekili Alaattin Güven, ''ideolojik elbiselerin çıkarılmaması'' halinde dil kavgasının devam edeceğini kaydederek, ''Neyi kimden koruyacağız. Bu iş yasak getirmekle olur mu?'' dedi.
AK Parti Sinop Milletvekili Cahit Can, dili korumak konusunda radikal önlemler alınabileceğini belirterek, ''Tepki olarak yabancı isim taşıyan işyerlerinden alışveriş yapmayalım, yabancı adlı radyoları dinlemeyelim'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek, Türkçe konusunda TDK'nın devredışı bırakıldığını, özellikle AB'ye üyelik sürecinde dille ilgili sorunların artacağını, buna karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. Gülçiçek, yabancı dilden Türkçe'ye giren sözcük ve terimlerin önemli bir sorun oluşturduğunu belirterek, ''Bu etki sadece batı dillerinden değil, Arapça'dan da geliyor'' dedi.
TDK, MEB VE YÖK
TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın, Türk insanının Türkçe'nin gücünü bilmediğini, bu nedenle yabancı dilden sözcük kullanımının yaygınlaştığını belirterek, yabancı dil öğretimi ile yabancı dille eğitim ve öğretimin birbirine karıştırıldığını söyledi. TDK'nın bir bilim kurulu olduğunu ve Türkçe üzerinde kendisine yasayla verilen görevleri yerine getirmek için çalıştığını belirten Akalın, ancak kurumun bir yaptırım gücü olmadığını söyledi. Akalın, TDK'ya yaptırım yetkisi tanınması gerektiğini savundu.
YÖK temsilcisi Prof.Dr. Sedat Işık, MEB ve YÖK'ün dil konusunda daha etkin kılınması gerektiğini belirterek, ayrıca belediyelerin de bu konuda yetkilendirilebileceğini söyledi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hamza Zülfikar, MEB ile YÖK arasındaki ilişkilerin sıcak olmadığını ifade ederek, bu iki kurumun Türkçe konusunda birlikte çalışması gerektiğini savundu. Bir komisyon kurularak Türkçe'nin sorunlarının ve ne yapılması gerektiğinin kitaplaştırılmasını öneren Zülfikar, öğretmenlerin de dil konusunda büyük yanlışlar yaptığını söyledi.
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Türkiye'de bayrağa yapılan saygısızlığa karşı herkesin tepki göstermesine karşılık yıllarca parça parça koparılan dil konusunda kimsenin tepki göstermediğini söyledi. Türkçe sözdizimi ve cümle kurulmasının bozulduğuna işaret eden Özel, ''Tabela kirliliğini yerel yönetimlere yetki vererek belki 1 yılda çözeriz. Ama dil yapısındaki bozulmayı hiçbir şekilde gideremeyiz. Komisyon kurup konuyla ilgili kitap çıkaracak zamanımız yok. Çünkü Bıçak kemiğe dayandı. Bir kurul oluşturup önlemleri hızla uygulamalıyız'' görüşünü kaydetti.
RTÜK Temsilcisi Tülin Yavuzhan, radyo ve televizyonlarda yapılan dil yanlışları konusunda bilgi verdi. Reyting uğruna yerel ağızlarla yapılan yayınların toplumda dil yanlışlarını yaygınlaştırdığını anlatan Yavuzhan, dil yanlışları konusunda yayın kuruluşlarına uyarı ve program durdurma cezaları verildiğini bildirdi.
TDK İLE CHP ARASINDA TARTIŞMA
Komisyon görüşmelerinde TDK'nın Atatürk'ün İş Bankası hisselerinden payına düşen geliri alamaması tartışma konusu oldu.
TDK Başkanı Akalın, Atatürk'ün TDK ve TTK'na miras olarak bıraktığı İş Bankası'ndaki hisseleri konusunda CHP'nin 1966 yılından beri sorun çıkardığını belirtti.
CHP'li Gülçiçek'in ''yolsuzluk nedeniyle gelirlerin verilmesi askıya alındı'' demesi üzerine Akalın, ''Evet böyle bir yolsuzluk oldu. Yapan kişi, kurumun saymanıydı, yargılandı, ceza aldı ve cezaevinde de öldü. İlahi adalet tecelli etti. Ama TDK'nın bu şekilde cezalandırılması doğru değil'' dedi.
Akalın, tüm başvurularına rağmen CHP'nin konuyla ilgili kendilerine bilgi vermediğini söyledi. Tartışma, Komisyon Başkanı Yahya Akman'ın uyarısı üzerine kesildi.
