2005-05-03 - 13:00
AK PARTİ GRUBU'NDA KONUŞAN ERDOĞAN:" KÜÇÜK SULARDA KULAÇ ATAMAYIZ''
Erdoğan "Biz, çıtayı en yüksekte tutarak, ülkemize sonuna kadar güvenerek ertelenmiş meselelerimizi tarih ve medeniyet perspektifinden çözme kararlılığındayız''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bazılarının ezberi, alışkanlıkları küçük meselelere odaklı olabilir ama artık, dizkapağımıza bile gelmeyen bu küçük sularda biz kulaç atamayız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, dış politika konusunda bilgi verirken İsrail ve Filistin'i kapsayan Ortadoğu ziyaretin, başkaları istediği için değil, tarihi, milli, insani ve bölgesel mecburiyetlerin gereği olarak yapıldığını herkesin bilmesini gerektiğini söyledi.

Çeşitli zeminlerde, çeşitli mahfillerde resmin bütününü göremeyenlerin, ''körün fili tarifi gibi, tuttukları yeri esas alarak daha ziyade komploya dayanan değerlendirmelerde'' bulunduğunu ifade eden Erdoğan, ''Oysa resmin bütünü bize daha fazlasını anlatmaktadır. Türkiye, tarihinin ve coğrafyasının gereklerine uygun bir dış politika güzergahında emin adımlarla ilerlemektedir'' dedi.

Türkiye'nin bir yandan Avrupa Birliği üyeliği sürecinde geldiği nokta, diğer yandan küreselleşme esasında yeniden yapılanan dünya sistemi içindeki konumu ile uluslararası politikada itibarlı bir aktör olma vasfını her geçen gün daha da pekiştirdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu ziyaret, yeni planlanmış bir gezi olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

''Bunlar çok çirkin, ayıp yaklaşımlar. Zira, hükümetin, bu ürettiği sinerjiyi hazmedemeyen tipler, şunu bilsinler ki bu sinerji salt hükümetin sinerjisi değildir, bu sinerji Türk Milleti'nin sinerjisidir. Bu medeniyetin bize yüklediği bir görev ile yapılmaktadır, bu medeniyetten aldığımız o ilham ve heyecanla yapılmaktadır. Bu günlerde, özellikle ülkemizdeki bir araya gelişler ve ülkemizin çevre ülkelere, bu derece süratle intikal edişlerinin altında yatan gerçek budur. Bunu kalkıp ilgisiz alakasız yerlere çekmek gerçekten çok çirkindir. Bu süreç, yılbaşında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün İsrail ve Filistin'e göndermekle başlamıştır. Bunu çok çok hafife alan, adeta bunu 'randevu planlamaları için atılmış adım' diye göstermek isteyenler, bilsinler ki bu ülkede marjinal kalmaya mahkumlardır. Bu zihniyetler, bu ülkede prim yapmayacaktır. Bu millet gerçekleri çok yakından takip etmektedir, görmektedir.''

DIŞ POLİTİKA PERSPEKTİFİ
Bu dış politika perspektifinin birinci halkasında komşu ülkelerin yer aldığını, Irak hariç bütün komşu ülkelere ziyaretler gerçekleştirildiğini anımsatan Erdoğan, Irak halkına destek vermeyi, komşu ülkeleri ortak bir platformda, ortak bir tavırda buluşturmayı, Irak temelinde bölge istikrarını sağlamayı ve uluslararası planda ortak bir ses oluşturmayı amaçlayan bu inisiyatifin, BM tarafından da tanındığına işaret etti.

CHP'YE YANIT
Hafta içinde, CHP'nin bir mesubunun, TBMM kürsüsünden ''çok çirkin bir değerlendirmede bulunduğunu'' bildiren Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu çirkin değerlendirmenin hukuki zemin şüphesiz ki tahkim edilecektir. Ama şunu unutmayalım ki hiç bir zaman hukuka, edebe adaba uymayan ifadeleri bu ülkenin iktidar partisi için kullanmaya hiç kimsenin gücü, aklı, dili yetemez. 'Ülkemizi satmak' gibi bir ithamın altında iktidar partisi olarak kalmamız mümkün değil. onun için CHP'nin bunu gözden geçirmesi gerekir, bunu değerlendirmesi gerekir. Bu edebe, adaba sığmayan ve bu ülkenin evladı ise önce AK Parti'den özür dilemek zorundadır."

GERİLİM POLİTİKALARINDAN NEMALANMAK
Recep Tayyip Erdoğan, gerilim politikalarından nemalanmak isteyen bir anlayışın temsilcisi olmadıklarını belirterek, ''Dar, sığ, sathi çerçeveleri içinde suni gündemler oluşturup, kendilerini yara kaşımaya adayanların, bu ülkeye verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Milletimiz, bu yara kaşıyıcılara itibar etmemektedir'' dedi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye'nin en büyük ihtiyacının özgüven olduğunu hem vurgulamaya çalıştıklarını hem de bu özgüvenin pratiğini dünyaya gösterdiklerini belirtti. Özgüvenin en büyük semeresinin dış politikada, dünya ile temaslarda alındığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin, gücünü topladıkça, kudretini muhataplarına hissettirdikçe, dış ve iç siyaset ayrımının da kendiliğinden bir bütünlüğe kavuştuğunu vurguladı.

''ONLARDAN DİNLEMEK HEYECAN VERİCİYDİ''
IMF, Dünya Bankası dahil olmak üzere toplam cirosu 900 milyar Avro'yu bulan, dünyanın en büyük uluslararası şirketlerine İstanbul'da, Türkiye'nin potansiyel ve imkanlarını anlatabilme imkanı bulduklarını ifade eden Erdoğan, geçen hafta yapılan bu toplantıda, Türkiye'nin yıldızının ne kadar parladığını muhataplarından dinlemenin heyecan verici olduğunu söyledi.

''Türkiye'nin küresel bir güç olacağı iddiamızla kastettiğimiz şey, işte budur'' diyen Erdoğan, İstanbul'un, Asya Kalkınma Bankası'nın 38. Genel Kurulu'na ev sahipliği yaptığını, 41'i bakan düzeyinde 63 ülkenin yönetici ve temsilcilerinin geleceğin dünyasıyla birlikte Türkiye'yi, Türkiye'de konuştuklarını kaydetti. Bu toplantıdaküresel ekonomiyi etkileyecek kararlar alındığını, Asya ile Avrupa'nın geleceğinin, yoksulluğun azaltılması ve bölgesel işbirliği imkanlarının konuşulduğunu belirten Erdoğan, Asya Pasifik bölgesinde gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma projelerinin tartışıldığını anlattı.

1 MAYIS KUTLAMALARI
Erdoğan, 1 Mayıs kutlamalarının bütün ülkede demokratik bir zeminde yapıldığını belirterek, ''Birkaç ufak tefek hadisenin dışında herhangi bir şey de olmadı. Gayet olumlu bir mesajdır. Peki ne kaybettik? Şunu söylüyoruz; unutmayın, biz, Kutlu Doğumu da 1 Mayıs'ı da 23 Nisan'ı da Nevruz'u da aynı ruh haliyle, birlik içinde kutlamaya muktedir, yüce gönüllü bir milletiz'' dedi.

BİLDİKLERİNİ OKUMAYA DEVAM EDECEKLER
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ilerlemesinden, kalkınmasından ve büyümesinden adeta rahatsız olanların yine bildiklerini okumaya devam edeceklerini belirterek, ''Biz her vesileyle Türkiye'nin ağır ekonomik sarsıntılardan çıkarak geldiği bu güzel noktayı tek tek izah etmemize rağmen onlar bozuk plak gibi dediklerini tekrar ediyorlar'' dedi.

''Türkiye'nin ekonomik atılımının bugün artık gözle görülür sonuçlar üretmeye başladığı'' olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Türkiye'nin kalkınma yolunda attığı fedakarca adımları görmezden gelmeyi alışkanlık haline getiren kulaklar duysun diye IMF Başkanı Rodrigo de Rato'nun medyaya da yansıyan sözlerini bu kürsüde tekrarlamak istiyorum: (Türk hükümeti, kendi programını uygulamaya devam ediyor, IMF de bunu destekliyor. Bu durum oldukça önemli ekonomik sonuçları beraberinde getirmiştir. Belki de son yüzyıldaki en önemli başarılar elde edilmiştir)."

ESNAF
Erdoğan, zaman zaman karşılarına, ''esnaf kepenk indiriyor'' diye çıkanlar olduğunu ifade eden ve Türkiye'nin kuşandığı bu tazelenme heyecanın, milletin ortak iradesinin eseri olduğunu kaydeden Erdoğan, bu sebeple milletin kalkınma hevesinin, medeniyet aşkının, o çatlak seslere, boş polemiklere, gündem kapkaççılarına kurban etmeyeceklerini söyledi.

ENFLASYON
Uzun yıllardır enflasyon oranıyla hep ilk 10 ülke arasında yer alan Türkiye'nin, IMF verilerine göre geçen yıl 30'unculuğa kadar gerilediğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''2002 yılında yüzde 44.8 enflasyonla dünya dördüncüsü olan ülkemiz, 2003 yılında yüzde 25.3 enflasyonla sekizinci, nihayet 2004 yılında yüzde 10.9 enflasyonla 30'uncu sırada yerini almıştır. Bakınız sadece iki buçuk yıllık bir sürecin getirdiği bir başarıdan söz ediyoruz. İstikrarımızı koruyup, bizim kalkınma dikkatimizi dağıtacak niyetlere karşı milletçe uyanık olmayı başarabilirsek, Türkiye çok kısa bir zaman sonra adı 'enflasyon' ile anılabilen bir ülke olmaktan tümüyle uzaklaşacaktır."