
2018-10-30 - 11:30
Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı. Konuşmaların tamamlanmasının ardından, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi maddelerine geçilmesi kabul edildi. İlk iki maddenin okutulmasının ardından, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Bilgiç, yarın sıradaki kurumların bütçelerini görüşmek üzere toplantıyı kapattı.
Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmelere, Plan ve Bütçe Komisyonunda başlandı.
Siyasi parti temsilcileri bütçe teklifi, kesinhesap tasarısı ve Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini açıklayacaklar.
Görüşmelerin sonunda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, soru ve eleştirilere yanıt vermesi bekleniyor.
Bu arada karar gereğince, bakanlıkların bütçelerinin görüşmelerinde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi milletvekillerine 10'ar, üye olmayan milletvekillerine 5'er dakika süre verilecek.
Bütçenin tümü üzerinde yapılacak bugünkü görüşmelerde ise üye milletvekillerine 20 dakika süre tanınacak.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmeler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sürüyor.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, bu yıl sosyal güvenliğe Hazineden yapılacak transferin 160 milyar lirayı bulacağını söyledi.
Bu tutarın hemen hemen tümüyle açığın kapatılması için kullanıldığını ve bu rakamın gittikçe arttığına işaret eden Kuşoğlu, "Önümüzdeki yıllarda bu açık daha çok artacak. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bu konuya ilgili reform yapılmalı. Bu konu hiç dikkate alınmıyor." dedi.
Orta Vadeli Program'ın (OVP) temel perspektifiyle ilgili sorunların olduğunu öne süren Kuşoğlu, ekonomiye ilişkin diğer temel dökümanlarla OVP'nin ilişkisinin kurulmadığını söyledi.
OVP'nin hedeflerinin de gerçekçi olmadığını savunan Kuşoğlu, "Ekonomik krizi ciddiye almamız lazım. Palyatif tedbirler değil, yapısal reformları içine alan çözümler getirilmeli." diye konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da Türk ekonomisinin "10 yıldır patinaj yaptığını" savundu.
Türkiye'nin, 10 yıl öncesine göre daha fakirleştiğini, son 10 yılın "heba olduğunu" belirten Kalaycı, "Borç düzeyi sürekli artmaktadır. Türk ekonomisi borçlanmayla geleceğini bağlamıştır. Milletimiz borç batağına saplanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Üretmeden tüketildiğini, işsizliğin kronik bir sorun haline geldiğini ifade eden Kalaycı, "Son dönemde kur ve faizle Türkiye ekonomisi yönlendirilmek istenmiştir. Ekonominin birikmiş sorunları ve kırılgan yapısı bu süreci hızlandırmıştır." ifadelerini kullandı.
Nakit sıkışıklığının had safhada olduğunu, ekonomiye güvenin kaybolduğunu öne süren Kalaycı, "Kredi borçlarını ödeyemeyenler yükselmektedir. Ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunlardan herkes payına düşeni almıştır. Dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refahına yansıyacak önemli bir gelişme görünmemektedir." dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, geçen yılki bütçeyi "vicdansız ve adaletsiz bir bütçe" olarak nitelediğini anımsatarak, "Ancak bu bütçe çok daha vicdansız ve adaletsiz bir bütçe." görüşünü savundu.
Bütçede, insan, işçi, emekçi, öğrenci, emekli, ağaç, doğanın bulunmadığını; yandaş sermaye ve güvenlikçi politikaların olduğunu ileri süren Paylan, "Hepimiz yoksullaştık. Huzurumuzu ve refahımızı kaybettik." diye konuştu.
Paylan, güvenlik ve özgürlük dengesinin beraberce sağlanması gerektiğini söyledi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, hükümetin bütçe teklifinin dayandığı temel makroekonomik göstergelerin gerçekçilikten oldukça uzak olduğunu savundu.
Bunun en net göstergesinin yüzde 2,3 olan 2019 yılı büyüme tahmini olduğunu belirten Yılmaz, "Göstergelerin neredeyse tamamı 2018 yılının ikinci yarısında ekonominin daralacağına işaret etmektedir." dedi.
Yılın ikinci yarısında Türkiye'nin dış finansman imkanlarının hem azaldığını hem de maliyetlerinin arttığını anlatan Yılmaz, "AK Parti hükümetlerinin yıllardır uyguladıkları yanlış politikalar neticesinde ancak cari açık vererek büyüyebilen ve dolayısıyla dış finansmana bağımlı hale gelmiş, şirketler kesimi de büyük bir borç yükü altına girmiş olan Türkiye Ekonomisinin 2019 yılında büyüyebilmesinin önünde çok büyük engeller vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Kredi mekanizmasının hem arz hem talep yönlü sorunlar nedeniyle durma noktasına geldiğini; döviz kuru ve faizlerdeki hızlı yükselişler ve bunlara bağlı olarak artan belirsizlikler nedeniyle tüketici güveninde ve dolayısıyla özel kesim harcama eğiliminde ciddi bir düşüş yaşandığını dile getiren Yılmaz, "Faizlerdeki artış ve ekonomik belirsizlikler borçluluk sorunu olmayan özel sektör firmalarının yatırım iştahında da büyük bir azalmaya sebep olmuştur." diye konuştu.
"Ekonomik krizi bankacılık sistemini rehabilite etmeden yöneteceğinizi sanıyorsunuz ve yanılıyorsunuz." ifadesini kullanan Yılmaz, batık kredilerle ilgili topluma açık ve net bilgi verilmesini istedi.
AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, 2017 yılında yüzde 7,4?le güçlü bir büyüme performansı elde eden Türk ekonomisinin, 2018 yılının ilk yarısında da yüzde 6,2 büyüme kaydettiğini anımsattı.
2018 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulması ve ABD Merkez Bankasının faiz artırmasıyla uluslararası sermaye akımlarının yavaşladığını belirten Öztürk, "Bu süreçte dış finansman ihtiyacımızın yanında Türkiye ekonomisine ve Türk lirasına yönelik spekülatif saldırılar neticesinde ülke risk primimiz yükselmiş ve Türk lirası değer kaybetmiştir." dedi.
Yeni Ekonomi Programı kapsamında hazırlanan 2019-2021 Dönemi Orta Vadeli Programı?nda 2018 yılı sonu itibarıyla bütçe açığının 72 milyar 137 milyon Türk lirası, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 1,9 olarak gerçekleşmesi tahmin edildiğini anımsatan Öztürk, şunları söyledi:
"Faiz dışı fazlanın 4 milyar 263 milyon Türk lirası, gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise binde 1 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 2019-2021 döneminde ekonomi politikasının temel amacının kısa vadede fiyat istikrarının ve finansal istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomide dengelenmenin ve bütçe disiplininin sağlanması, orta vadede sürdürülebilir büyüme ve adaletli paylaşıma yönelik ekonomik değişimin gerçekleştirilmesi olarak belirlenmiştir.
Bu dönemde maliye politikasının temel hedefi merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki mal ve hizmet, sermaye, cari transfer ve faiz giderlerinin azaltılması ve gelirlerin arttırılması olduğu görülmektedir. Yine, 2019-2021 döneminde sıkı para ve maliye politikalarının eş güdüm içerisinde yürütülmesi hedeflendiğini görmekteyiz."
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, bütçenin "istihdam yaratacak, lüks harcamaları önleyecek, cari açığı dengeleyecek, hakkaniyetli gelir dağılımını yaratacak, üretime dayalı büyümeyi hayata geçirecek bir bütçe olmadığını" öne sürdü.
Bütçenin, ekonomik krizle mücadeleye ilişkin argümanları da barındırmadığını savunan Bekaroğlu, "Bütçe, sadece yatırım rakamlarını kısıyor ve bu şekilde krizle mücadeleyi amaçlıyor." dedi.
İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Türkiye'nin işsizlikte son on yılın en kötüsünü yaşadığını söyledi.
Son on yılda hazineden yapılan alt yatırımların toplamının "bir Atatürk Barajı etmediğini" belirten Tatlıoğlu, "Ortak akıl eksik. Bu Meclis güçlü bir mali planlama ve bütçeleme yapabilecek bir Meclis. Böyle bir süreç arzu edilirse biz hiçbir şey bekmeden desteğe hazırız." diye konuştu.
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, ekonomik tablonun "vahim ve korkunç" olduğunu öne sürdü.
"İster adı konsun ister konmasın, bu yaşadığımız bir krizdir. Bu kriz, cumhuriyet tarihin en ağır krizlerinden biridir" ifadesini kullanan Şener, "Teftiş kurulları ve denetim mekanizmaları işlevsiz hale getirildi. Parlamento denetimi, Sayıştay denetimi kalmamış, çünkü herkes yandaş olsun isteniyor." değerlendirmesini yaptı.
"Bu gizlilik niye?" sorusunu yönelten Şener, "Şeffaflık diye bir şey yok. Kim eleştirse ya işinden oluyor ya hapse atılıyor. Kimseye konuşma ve eleştiri hakkı verilmiyor. Siyasi rakipler tasfiye edilmeye çalışılıyor. Muhalefet ile uğraşmaktan vazgeçin. Eğer bu ekonomik krizden çıkmak istiyorsanız, içerdeki fikir suçlularının hepsini serbest bırakın. Böyle mantık ve devlet idaresi olmaz." dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, İstanbul Havalimanı açılışına davet edilmediklerini belirterek, "Bu o kadar göze batan bir şeydi ki bunu nasıl kabullenebiliyorsunuz? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ben ve benim gibi insanları niye davet edemiyor? Buradaki problem nedir? Biz illegal bir şey yapıyorsak ortada yasalar var. Dolayısıyla yanlış yapıyorsunuz ve toplumu bölüyorsunuz." diye konuştu.
Sadece ekonomik değil "toplumsal ve siyasi sorun yaşandığını" öne süren Katırcıoğlu, "Bu sorun, Türkiye'yi kapsayan ortak bir kimlik üretemiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Türkiye'nin neresinden bakarsanız bakın Türkiye'nin bir barışa ihtiyacı var." görüşünü savundu.
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, dar ve sabit gelirlilerin geçim şartlarının giderek ağırlaştığını, gelen dış kaynağa paralel olarak "üretken yatırım kapasitesinde artış yaşanmadığını" belirtti. Aksu, bu ortamda kaynakların rasyonel kullanılması gerektiğini kaydetti.
Aksu, ekonomideki yapısal sorunların çözümü için kararlı davranılması gerektiğini dile getirdi.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, kıdem tazminatı fonu kurulmasının gündemde olduğunu anlatarak, "İşçinin emekçinin alın terinden oluşan işsizlik fonunu bankaları kurtarmak için kullandınız. Kıdem tazminatı fonu kimleri kurtarmak için kullanılacak?" diye sordu.
Emecan, bütçenin "faiz lobileri için hazırlandığını" öne sürdü.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 yılı bütçesinin tarihi bir bütçe olduğunu belirterek, "Yeni sistemin ilk bütçesi olmasının yanında, 2018 yılında yaşananları ortaya koyduğu gerçeklikler hasebiyle çok farklı adımların öngörülerek, hesap edilerek hazırlandığı bir bütçedir" dedi.
Albayrak, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2017 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmelerde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin 16 yıllık iktidarlığı dönemde çok büyük bir değişim ve dönüşümü ortaya koyduğunu vurguladı.
Başarı kriterinin "halkın teveccühü" olduğuna dikkati çeken Albayrak, AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu performansa 16 yıldır kesintisiz bir şekilde artan teveccüh olduğunu belirtti.
Albayrak, 2019 yılı bütçesinin tarihi bir bütçe olduğunu ifade ederek, "Yeni sistemin ilk bütçesi olmasının yanında, 2018 yılında yaşananları ortaya koyduğu gerçeklikler hasebiyle çok farklı adımların öngörülerek, hesap edilerek hazırlandığı bir bütçedir" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti iktidarlarının 15 Temmuz 2016 yılına kadar birinci önceliğini ekonomik refahının gelişmesine ayırdığını, o tarihte yaşanan sürecin Türkiye'yi çok farklı bir noktaya taşıdığını belirten Albayrak, "Sonrasında AK Parti'nin birinci önceliği ekonomiden güvenlik politikalarına geçti. İki yıl boyunca OHAL başta olmak üzere, Türkiye 40 yıl boyunca bugünler için hazırlanmış iki büyük terör örgütü ile çok sıkı bir mücadele sürecini başlattı." ifadelerini kullandı.
Mevzu bahis güvenlik olduğu için bu konuya odaklandıklarını dile getiren Albayrak, "Silah, tank, top, tüfek... Türkiye kolay bir dönemden geçmedi. Sivil vatandaşlara, Kilis'e, Hatay'a kadar bomba yağacak, yüzlerce insanımız şehit olacak, 15 yaşındaki kızımız evinde gece vakti uyurken ölecek, vatandaşınız yolda yürürken sınır ötesinde atılan füzelerle ölecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti seyredecek veya 'bütçe disiplini' mi, 'güvenlik' mi politikaları noktasında bir ayrıma gidecek, tabii ki böyle bir şey olmadı. Gerek Fırat Kalkanı gerek Zeytin Dalı operasyonları başta olmak üzere sınır güvenliği ve ötesindeki yaşanan terörle ilgili sürece en güçlü şekilde ekonomik olarak da karşılık verildi. Nitekim bu sürecin nihayete ermesiyle birlikte yeni dönem yeni süreç bize hem fırsat hem de tehdidi ortaya koydu." diye konuştu.
Albayrak, Türkiye'nin, cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar bölgesinde siyaset ve güvenlik anlamında etkin olduğunu dile getirerek, "Bunun neticesi Suriye politikası, Irak politikası, terörle mücadele politikası. Birilerinin, ne imiş? Yol yapacaklarmış, Akdeniz'e açılacaklarmış, devlet kuracaklarmış, Türkiye'yi bölgeceklermiş, parçalayacaklarmış... Şükürler olsun bu ülkede çok güçlü bir siyaset diliyle yerli ve milli duruş ortaya koyan bir siyasi duruşu olan parti ve partiler var. Bunun neticesinde güçlü reflekslerle halkın desteğiyle şükürler olsun bu süreci de atlatan bir dönemden geçtik. Bu beraberinde farklı meydan okumaları da ortaya koyuyor. " ifadelerini kullandı.
24 Haziran 2018'de yeni bir dönemin başladığını ve Türkiye'nin yeniden birinci önceliğinin ekonomi olduğunu dile getiren Albayrak, şöyle konuştu:
"Bölgede ve küresel süreçlerde yaşanan ekonomik konulara çok daha güçlü bir finansal mimari ile yaklaşmamız gerektiğini gördük. 'Dostlarımız, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız, müttefiklerimiz, sevelim sevilelim' değil... Bu cümleyi Avrupa ve Amerika'daki toplantılarda da kullandım. Patriot krizinde bunu yaşadık. Sınır ötesinden ülkeme füze yağacak savunma sistemi isteyeceğim, yok. 'Parasını vereyim sat' yok. Alternatif yok. Bu saldırma değil savunma füzesi, hani empati. Bu bize neyi öğretti? Demek ki bizim enerjide, ekonomide, güvenlikte her senaryoya hazırlıklı olmamız lazım."
Albayrak, ağustos ayında yaşanan dalgalanmalara ilişkin de söz konusu sürecin sıkı bir ekip uyumuyla atılan adımlar sayesinde ortaya konulan tedbirlerle püskürtüldüğünü, yapılan finansal spekülasyonun duvara tosladığını belirtti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 bütçesinin çok daha dikkatli, tasarrufu önceleyen, ekonomiye yönelik iç ve dış saldırıya önlem alan bir yapıda olduğuna işaret ederek, "Yeni ekonomik dönemdeki önceliklerimizden birisi çok güçlü bir finansal mimari inşa etmektir." dedi.
Albayrak, 2019 Yılı Bütçesi Kanun Teklifi ve 2017 Bütçesi Kesinhesap Kanun Tasarısı ve Sayıştay tezkerelerinin geneli üzerinde görüşmelerin gerçekleştirildiği TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bir ülkenin bilançosunun 4 temel sac ayağına dayandığını ifade eden Albayrak, bunların kamu, hane halkı, bankacılık sektörü ve reel sektör borçları olduğunu söyledi.
Türkiye'nin kamu borcunun AK Parti iktidarları döneminde yüzde 28 gibi çok düşük bir düzeye indiğini aktaran Albayrak, bu oranın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yüzde 49, dünya ortalamasının yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu belirtti.
İkinci unsur olan hane halkı borç düzeyi açısından bakıldığında Türkiye'nin bu konudaki oranının yüzde 16 düzeyinde seyrettiğinin altını çizen Albayrak, gelişmekte olan ülkeler için aynı oranın yüzde 36, dünya geneli için yüzde 60 olarak hesaplandığına dikkati çekti.
Türkiye'deki bankaların borç düzeyinin yüzde 26 olduğunu anlatan Albayrak, söz konusu oranın gelişmekte olan ülkeler için yüzde 32-33, dünya ortalamasının yüzde 60 düzeyinde olduğunu dile getirdi.
Albayrak, ülke bilançosunun son unsuru olan reel sektörün ortalamasının Türkiye için yüzde 65, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 94 seviyesinde olduğunu kaydetti.
Söz konusu unsurların tamamına bakıldığında, Türkiye'nin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 137 olduğunu belirten Albayrak, "Gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 211, dünya ortalaması yüzde 318'dir. Dolayısıyla bu noktadan baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin bilanço noktasındaki duruşu çok ama çok sağlamdır." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Türkiye'nin faiz, kur ve enflasyon atağına rağmen ağustos ve eylül aylarında yaşanan süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de avantajıyla çok hızlı bir şekilde geride bıraktığının altını çizdi.
Bütçenin çok daha dikkatli, tasarrufu önceleyen, ekonomiye yönelik iç ve dış saldırıya önlem alan bir yapıda olduğuna işaret eden Albayrak, "Yeni ekonomik dönemdeki önceliklerimizden birisi çok güçlü bir finansal mimari inşa etmektir." dedi.
Türkiye'nin çok önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Albayrak, "Her yaşadığı meydan okuma, her yaşadığı operasyon Türkiye'yi daha da güçlü bir şekilde resimden çıkaracak bir tablo ortaya koyuyor. Yaşadığımız son birkaç aylık operasyonel süreç, Türkiye için o kadar büyük bir kazanım ortaya koymuştur ki 2019-2021 dönemi için bu bütçe merkezli, değişim ve dönüşüm dinamiklerini ortaya koyan altyapı merkezli bir resim ortaya koymuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, gelecek dönemde daha sıkı bir bütçe ve harcama politikası ortaya koyacaklarının altını çizerek, "İnşallah 2018, yüzde 2'nin altındaki bütçe açığı hedefini tutturacağımız, yine piyasalara güven veren ve güçlü bir duruş sergilediğimiz bir yıl olacak." diye konuştu.
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmelere, Plan ve Bütçe Komisyonunda başlandı.
Siyasi parti temsilcileri bütçe teklifi, kesinhesap tasarısı ve Sayıştay raporları üzerinde görüşlerini açıklayacaklar.
Görüşmelerin sonunda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, soru ve eleştirilere yanıt vermesi bekleniyor.
Bu arada karar gereğince, bakanlıkların bütçelerinin görüşmelerinde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi milletvekillerine 10'ar, üye olmayan milletvekillerine 5'er dakika süre verilecek.
Bütçenin tümü üzerinde yapılacak bugünkü görüşmelerde ise üye milletvekillerine 20 dakika süre tanınacak.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmeler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sürüyor.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, bu yıl sosyal güvenliğe Hazineden yapılacak transferin 160 milyar lirayı bulacağını söyledi.
Bu tutarın hemen hemen tümüyle açığın kapatılması için kullanıldığını ve bu rakamın gittikçe arttığına işaret eden Kuşoğlu, "Önümüzdeki yıllarda bu açık daha çok artacak. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bu konuya ilgili reform yapılmalı. Bu konu hiç dikkate alınmıyor." dedi.
Orta Vadeli Program'ın (OVP) temel perspektifiyle ilgili sorunların olduğunu öne süren Kuşoğlu, ekonomiye ilişkin diğer temel dökümanlarla OVP'nin ilişkisinin kurulmadığını söyledi.
OVP'nin hedeflerinin de gerçekçi olmadığını savunan Kuşoğlu, "Ekonomik krizi ciddiye almamız lazım. Palyatif tedbirler değil, yapısal reformları içine alan çözümler getirilmeli." diye konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da Türk ekonomisinin "10 yıldır patinaj yaptığını" savundu.
Türkiye'nin, 10 yıl öncesine göre daha fakirleştiğini, son 10 yılın "heba olduğunu" belirten Kalaycı, "Borç düzeyi sürekli artmaktadır. Türk ekonomisi borçlanmayla geleceğini bağlamıştır. Milletimiz borç batağına saplanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Üretmeden tüketildiğini, işsizliğin kronik bir sorun haline geldiğini ifade eden Kalaycı, "Son dönemde kur ve faizle Türkiye ekonomisi yönlendirilmek istenmiştir. Ekonominin birikmiş sorunları ve kırılgan yapısı bu süreci hızlandırmıştır." ifadelerini kullandı.
Nakit sıkışıklığının had safhada olduğunu, ekonomiye güvenin kaybolduğunu öne süren Kalaycı, "Kredi borçlarını ödeyemeyenler yükselmektedir. Ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunlardan herkes payına düşeni almıştır. Dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refahına yansıyacak önemli bir gelişme görünmemektedir." dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, geçen yılki bütçeyi "vicdansız ve adaletsiz bir bütçe" olarak nitelediğini anımsatarak, "Ancak bu bütçe çok daha vicdansız ve adaletsiz bir bütçe." görüşünü savundu.
Bütçede, insan, işçi, emekçi, öğrenci, emekli, ağaç, doğanın bulunmadığını; yandaş sermaye ve güvenlikçi politikaların olduğunu ileri süren Paylan, "Hepimiz yoksullaştık. Huzurumuzu ve refahımızı kaybettik." diye konuştu.
Paylan, güvenlik ve özgürlük dengesinin beraberce sağlanması gerektiğini söyledi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, hükümetin bütçe teklifinin dayandığı temel makroekonomik göstergelerin gerçekçilikten oldukça uzak olduğunu savundu.
Bunun en net göstergesinin yüzde 2,3 olan 2019 yılı büyüme tahmini olduğunu belirten Yılmaz, "Göstergelerin neredeyse tamamı 2018 yılının ikinci yarısında ekonominin daralacağına işaret etmektedir." dedi.
Yılın ikinci yarısında Türkiye'nin dış finansman imkanlarının hem azaldığını hem de maliyetlerinin arttığını anlatan Yılmaz, "AK Parti hükümetlerinin yıllardır uyguladıkları yanlış politikalar neticesinde ancak cari açık vererek büyüyebilen ve dolayısıyla dış finansmana bağımlı hale gelmiş, şirketler kesimi de büyük bir borç yükü altına girmiş olan Türkiye Ekonomisinin 2019 yılında büyüyebilmesinin önünde çok büyük engeller vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Kredi mekanizmasının hem arz hem talep yönlü sorunlar nedeniyle durma noktasına geldiğini; döviz kuru ve faizlerdeki hızlı yükselişler ve bunlara bağlı olarak artan belirsizlikler nedeniyle tüketici güveninde ve dolayısıyla özel kesim harcama eğiliminde ciddi bir düşüş yaşandığını dile getiren Yılmaz, "Faizlerdeki artış ve ekonomik belirsizlikler borçluluk sorunu olmayan özel sektör firmalarının yatırım iştahında da büyük bir azalmaya sebep olmuştur." diye konuştu.
"Ekonomik krizi bankacılık sistemini rehabilite etmeden yöneteceğinizi sanıyorsunuz ve yanılıyorsunuz." ifadesini kullanan Yılmaz, batık kredilerle ilgili topluma açık ve net bilgi verilmesini istedi.
AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, 2017 yılında yüzde 7,4?le güçlü bir büyüme performansı elde eden Türk ekonomisinin, 2018 yılının ilk yarısında da yüzde 6,2 büyüme kaydettiğini anımsattı.
2018 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulması ve ABD Merkez Bankasının faiz artırmasıyla uluslararası sermaye akımlarının yavaşladığını belirten Öztürk, "Bu süreçte dış finansman ihtiyacımızın yanında Türkiye ekonomisine ve Türk lirasına yönelik spekülatif saldırılar neticesinde ülke risk primimiz yükselmiş ve Türk lirası değer kaybetmiştir." dedi.
Yeni Ekonomi Programı kapsamında hazırlanan 2019-2021 Dönemi Orta Vadeli Programı?nda 2018 yılı sonu itibarıyla bütçe açığının 72 milyar 137 milyon Türk lirası, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 1,9 olarak gerçekleşmesi tahmin edildiğini anımsatan Öztürk, şunları söyledi:
"Faiz dışı fazlanın 4 milyar 263 milyon Türk lirası, gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise binde 1 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 2019-2021 döneminde ekonomi politikasının temel amacının kısa vadede fiyat istikrarının ve finansal istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomide dengelenmenin ve bütçe disiplininin sağlanması, orta vadede sürdürülebilir büyüme ve adaletli paylaşıma yönelik ekonomik değişimin gerçekleştirilmesi olarak belirlenmiştir.
Bu dönemde maliye politikasının temel hedefi merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki mal ve hizmet, sermaye, cari transfer ve faiz giderlerinin azaltılması ve gelirlerin arttırılması olduğu görülmektedir. Yine, 2019-2021 döneminde sıkı para ve maliye politikalarının eş güdüm içerisinde yürütülmesi hedeflendiğini görmekteyiz."
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, bütçenin "istihdam yaratacak, lüks harcamaları önleyecek, cari açığı dengeleyecek, hakkaniyetli gelir dağılımını yaratacak, üretime dayalı büyümeyi hayata geçirecek bir bütçe olmadığını" öne sürdü.
Bütçenin, ekonomik krizle mücadeleye ilişkin argümanları da barındırmadığını savunan Bekaroğlu, "Bütçe, sadece yatırım rakamlarını kısıyor ve bu şekilde krizle mücadeleyi amaçlıyor." dedi.
İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Türkiye'nin işsizlikte son on yılın en kötüsünü yaşadığını söyledi.
Son on yılda hazineden yapılan alt yatırımların toplamının "bir Atatürk Barajı etmediğini" belirten Tatlıoğlu, "Ortak akıl eksik. Bu Meclis güçlü bir mali planlama ve bütçeleme yapabilecek bir Meclis. Böyle bir süreç arzu edilirse biz hiçbir şey bekmeden desteğe hazırız." diye konuştu.
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, ekonomik tablonun "vahim ve korkunç" olduğunu öne sürdü.
"İster adı konsun ister konmasın, bu yaşadığımız bir krizdir. Bu kriz, cumhuriyet tarihin en ağır krizlerinden biridir" ifadesini kullanan Şener, "Teftiş kurulları ve denetim mekanizmaları işlevsiz hale getirildi. Parlamento denetimi, Sayıştay denetimi kalmamış, çünkü herkes yandaş olsun isteniyor." değerlendirmesini yaptı.
"Bu gizlilik niye?" sorusunu yönelten Şener, "Şeffaflık diye bir şey yok. Kim eleştirse ya işinden oluyor ya hapse atılıyor. Kimseye konuşma ve eleştiri hakkı verilmiyor. Siyasi rakipler tasfiye edilmeye çalışılıyor. Muhalefet ile uğraşmaktan vazgeçin. Eğer bu ekonomik krizden çıkmak istiyorsanız, içerdeki fikir suçlularının hepsini serbest bırakın. Böyle mantık ve devlet idaresi olmaz." dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, İstanbul Havalimanı açılışına davet edilmediklerini belirterek, "Bu o kadar göze batan bir şeydi ki bunu nasıl kabullenebiliyorsunuz? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ben ve benim gibi insanları niye davet edemiyor? Buradaki problem nedir? Biz illegal bir şey yapıyorsak ortada yasalar var. Dolayısıyla yanlış yapıyorsunuz ve toplumu bölüyorsunuz." diye konuştu.
Sadece ekonomik değil "toplumsal ve siyasi sorun yaşandığını" öne süren Katırcıoğlu, "Bu sorun, Türkiye'yi kapsayan ortak bir kimlik üretemiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Türkiye'nin neresinden bakarsanız bakın Türkiye'nin bir barışa ihtiyacı var." görüşünü savundu.
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, dar ve sabit gelirlilerin geçim şartlarının giderek ağırlaştığını, gelen dış kaynağa paralel olarak "üretken yatırım kapasitesinde artış yaşanmadığını" belirtti. Aksu, bu ortamda kaynakların rasyonel kullanılması gerektiğini kaydetti.
Aksu, ekonomideki yapısal sorunların çözümü için kararlı davranılması gerektiğini dile getirdi.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, kıdem tazminatı fonu kurulmasının gündemde olduğunu anlatarak, "İşçinin emekçinin alın terinden oluşan işsizlik fonunu bankaları kurtarmak için kullandınız. Kıdem tazminatı fonu kimleri kurtarmak için kullanılacak?" diye sordu.
Emecan, bütçenin "faiz lobileri için hazırlandığını" öne sürdü.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 yılı bütçesinin tarihi bir bütçe olduğunu belirterek, "Yeni sistemin ilk bütçesi olmasının yanında, 2018 yılında yaşananları ortaya koyduğu gerçeklikler hasebiyle çok farklı adımların öngörülerek, hesap edilerek hazırlandığı bir bütçedir" dedi.
Albayrak, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2017 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmelerde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin 16 yıllık iktidarlığı dönemde çok büyük bir değişim ve dönüşümü ortaya koyduğunu vurguladı.
Başarı kriterinin "halkın teveccühü" olduğuna dikkati çeken Albayrak, AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu performansa 16 yıldır kesintisiz bir şekilde artan teveccüh olduğunu belirtti.
Albayrak, 2019 yılı bütçesinin tarihi bir bütçe olduğunu ifade ederek, "Yeni sistemin ilk bütçesi olmasının yanında, 2018 yılında yaşananları ortaya koyduğu gerçeklikler hasebiyle çok farklı adımların öngörülerek, hesap edilerek hazırlandığı bir bütçedir" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti iktidarlarının 15 Temmuz 2016 yılına kadar birinci önceliğini ekonomik refahının gelişmesine ayırdığını, o tarihte yaşanan sürecin Türkiye'yi çok farklı bir noktaya taşıdığını belirten Albayrak, "Sonrasında AK Parti'nin birinci önceliği ekonomiden güvenlik politikalarına geçti. İki yıl boyunca OHAL başta olmak üzere, Türkiye 40 yıl boyunca bugünler için hazırlanmış iki büyük terör örgütü ile çok sıkı bir mücadele sürecini başlattı." ifadelerini kullandı.
Mevzu bahis güvenlik olduğu için bu konuya odaklandıklarını dile getiren Albayrak, "Silah, tank, top, tüfek... Türkiye kolay bir dönemden geçmedi. Sivil vatandaşlara, Kilis'e, Hatay'a kadar bomba yağacak, yüzlerce insanımız şehit olacak, 15 yaşındaki kızımız evinde gece vakti uyurken ölecek, vatandaşınız yolda yürürken sınır ötesinde atılan füzelerle ölecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti seyredecek veya 'bütçe disiplini' mi, 'güvenlik' mi politikaları noktasında bir ayrıma gidecek, tabii ki böyle bir şey olmadı. Gerek Fırat Kalkanı gerek Zeytin Dalı operasyonları başta olmak üzere sınır güvenliği ve ötesindeki yaşanan terörle ilgili sürece en güçlü şekilde ekonomik olarak da karşılık verildi. Nitekim bu sürecin nihayete ermesiyle birlikte yeni dönem yeni süreç bize hem fırsat hem de tehdidi ortaya koydu." diye konuştu.
Albayrak, Türkiye'nin, cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar bölgesinde siyaset ve güvenlik anlamında etkin olduğunu dile getirerek, "Bunun neticesi Suriye politikası, Irak politikası, terörle mücadele politikası. Birilerinin, ne imiş? Yol yapacaklarmış, Akdeniz'e açılacaklarmış, devlet kuracaklarmış, Türkiye'yi bölgeceklermiş, parçalayacaklarmış... Şükürler olsun bu ülkede çok güçlü bir siyaset diliyle yerli ve milli duruş ortaya koyan bir siyasi duruşu olan parti ve partiler var. Bunun neticesinde güçlü reflekslerle halkın desteğiyle şükürler olsun bu süreci de atlatan bir dönemden geçtik. Bu beraberinde farklı meydan okumaları da ortaya koyuyor. " ifadelerini kullandı.
24 Haziran 2018'de yeni bir dönemin başladığını ve Türkiye'nin yeniden birinci önceliğinin ekonomi olduğunu dile getiren Albayrak, şöyle konuştu:
"Bölgede ve küresel süreçlerde yaşanan ekonomik konulara çok daha güçlü bir finansal mimari ile yaklaşmamız gerektiğini gördük. 'Dostlarımız, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız, müttefiklerimiz, sevelim sevilelim' değil... Bu cümleyi Avrupa ve Amerika'daki toplantılarda da kullandım. Patriot krizinde bunu yaşadık. Sınır ötesinden ülkeme füze yağacak savunma sistemi isteyeceğim, yok. 'Parasını vereyim sat' yok. Alternatif yok. Bu saldırma değil savunma füzesi, hani empati. Bu bize neyi öğretti? Demek ki bizim enerjide, ekonomide, güvenlikte her senaryoya hazırlıklı olmamız lazım."
Albayrak, ağustos ayında yaşanan dalgalanmalara ilişkin de söz konusu sürecin sıkı bir ekip uyumuyla atılan adımlar sayesinde ortaya konulan tedbirlerle püskürtüldüğünü, yapılan finansal spekülasyonun duvara tosladığını belirtti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 bütçesinin çok daha dikkatli, tasarrufu önceleyen, ekonomiye yönelik iç ve dış saldırıya önlem alan bir yapıda olduğuna işaret ederek, "Yeni ekonomik dönemdeki önceliklerimizden birisi çok güçlü bir finansal mimari inşa etmektir." dedi.
Albayrak, 2019 Yılı Bütçesi Kanun Teklifi ve 2017 Bütçesi Kesinhesap Kanun Tasarısı ve Sayıştay tezkerelerinin geneli üzerinde görüşmelerin gerçekleştirildiği TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bir ülkenin bilançosunun 4 temel sac ayağına dayandığını ifade eden Albayrak, bunların kamu, hane halkı, bankacılık sektörü ve reel sektör borçları olduğunu söyledi.
Türkiye'nin kamu borcunun AK Parti iktidarları döneminde yüzde 28 gibi çok düşük bir düzeye indiğini aktaran Albayrak, bu oranın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yüzde 49, dünya ortalamasının yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu belirtti.
İkinci unsur olan hane halkı borç düzeyi açısından bakıldığında Türkiye'nin bu konudaki oranının yüzde 16 düzeyinde seyrettiğinin altını çizen Albayrak, gelişmekte olan ülkeler için aynı oranın yüzde 36, dünya geneli için yüzde 60 olarak hesaplandığına dikkati çekti.
Türkiye'deki bankaların borç düzeyinin yüzde 26 olduğunu anlatan Albayrak, söz konusu oranın gelişmekte olan ülkeler için yüzde 32-33, dünya ortalamasının yüzde 60 düzeyinde olduğunu dile getirdi.
Albayrak, ülke bilançosunun son unsuru olan reel sektörün ortalamasının Türkiye için yüzde 65, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 94 seviyesinde olduğunu kaydetti.
Söz konusu unsurların tamamına bakıldığında, Türkiye'nin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 137 olduğunu belirten Albayrak, "Gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 211, dünya ortalaması yüzde 318'dir. Dolayısıyla bu noktadan baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin bilanço noktasındaki duruşu çok ama çok sağlamdır." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Türkiye'nin faiz, kur ve enflasyon atağına rağmen ağustos ve eylül aylarında yaşanan süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de avantajıyla çok hızlı bir şekilde geride bıraktığının altını çizdi.
Bütçenin çok daha dikkatli, tasarrufu önceleyen, ekonomiye yönelik iç ve dış saldırıya önlem alan bir yapıda olduğuna işaret eden Albayrak, "Yeni ekonomik dönemdeki önceliklerimizden birisi çok güçlü bir finansal mimari inşa etmektir." dedi.
Türkiye'nin çok önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Albayrak, "Her yaşadığı meydan okuma, her yaşadığı operasyon Türkiye'yi daha da güçlü bir şekilde resimden çıkaracak bir tablo ortaya koyuyor. Yaşadığımız son birkaç aylık operasyonel süreç, Türkiye için o kadar büyük bir kazanım ortaya koymuştur ki 2019-2021 dönemi için bu bütçe merkezli, değişim ve dönüşüm dinamiklerini ortaya koyan altyapı merkezli bir resim ortaya koymuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, gelecek dönemde daha sıkı bir bütçe ve harcama politikası ortaya koyacaklarının altını çizerek, "İnşallah 2018, yüzde 2'nin altındaki bütçe açığı hedefini tutturacağımız, yine piyasalara güven veren ve güçlü bir duruş sergilediğimiz bir yıl olacak." diye konuştu.
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****