
2014-02-11 - 16:05
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve soruşturma usullerinde değişiklik de öngören kanun teklifinin görüşülmesine, TBMM Adalet Komisyonu'nda başlandı.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve soruşturma usullerinde değişiklik de öngören kanun teklifinin görüşülmesine, TBMM Adalet Komisyonu'nda başlandı.
Kamuoyunda "Yeni Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri, geniş katılım nedeniyle Adalet Komisyonu'nun toplantı salonu yetersiz kaldığı için KİT Komisyonu Toplantı Salonu'na alındı.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün teklifinin de aynı nitelikte olduğu gerekçesiyle AK Parti'nin teklifiyle birleştirildi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, teklifin Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, bilişim suçları konusunda değişiklikler içerdiğini, kendisinin de bu konularda çok sayıda teklifi bulunduğunu söyledi. Kendi tekliflerinin neden birleştirilmediğini soran Kaplan, "Biz burada göstermelik milletvekilliği mi yapıyoruz? Kimin keyfiyeti bu? Niye bizi isyan ettirirler? Derhal kanunlar dairesine bilgi verin ve bu kanunla bağlantılı bütün teklifler buraya getirilsin. Biz bu teklifleri arşive atılsın, süs bitkisi olmasın diye veriyoruz" dedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ise komisyon toplantısının, demokratikleşme paketinin ele alındığı Anayasa Komisyonu toplantısının saatiyle çakıştırılmasını eleştirdi.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, alt komisyon kurularak birleştirilenlerle birlikte teklifin daha sağlıklı ele alınmasını istedi.
MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan ise iktidarın kendisinden görmediği grubu tasfiye etmek için hukuku kullandığını savundu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a, "Bakan olarak size güvenmek istiyorum ama şahıs olarak güvenmemem gerekiyor" diyen Adan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında Bursa'daki bir mitingde yaptığı konuşmadan dolayı Meclis'e fezleke gönderildiğini, haklarında yolsuzluk iddiası bulunan bakanlar hakkındaki fezlekelerin bakanlıktan başsavcılıklara geri gönderildiğini söyledi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili "kumpas", "sahte delil", "ayarlanmış yargıçlar" gibi ifadeler kullandığını anımsatarak, cezaevinde yatanların yeniden yargılanma konusunda beklentiye girdiğini anlattı. Teklifte ne kumpaslarla ne ayarlanmış yargıçlarla ne sahte delille ilgili düzenleme olduğunu dile getiren Yılmaz, amacın bir an önce hükümetin yolsuzluklarını ve rüşvet iddialarını ortaya çıkaran özel yetkili savcı ve hakimleri dağıtmak olduğunu öne sürdü.
Komisyonda, usule ilişkin tartışmalar sürüyor.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmelerinde, demokratikleşme tartışması yaşandı.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, AK Parti ve CHP'nin tekliflerinin toplantı gündeminde yer almasına tepki göstererek, "Hiç yerine konuluyoruz. Her şey oyçokluğu değil. Oyçokluğuyla katırları doğurtamazsınız. İktidar mensuplarının ayrıcalığı ne? Biz teklif vermeyelim hiç. Komisyonun bizi bu kadar aşağılamaya hakkı var mı?" diye konuştu. Komisyonun tekliflerini gündemine almamasını protesto ettiğini belirten Kaplan, toplantıdan ayrılmak istedi.
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya'nın ısrarı üzerine yerine oturan Kaplan, bir süre sonra toplantıdan ayrıldı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da vatandaşın değil, hükümetin ihtiyacı olan düzenlemelerin ele alındığını öne sürerek, "Öğrenci gibi geliyorum burada çalışıyorum. Benim tekliflerimi de birleştirmeyecekseniz ben tekliflerimin hepsini yırtıyorum" dedi ve toplantıdan ayrıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise teklifte demokratikleşme adına bir şey getirilmediğini savunarak, "Yeter artık. Ne demokratikleşmez bir ülkeymişiz. Beşinci paket geldi, 'şu soruşturmanın önünü nasıl kapatırız' anlayışıyla getirmişsiniz" diye konuştu.
Komisyon Başkanı İyimaya, tutumunda ve kararlarında azami özen gösterdiği konusunda şüphe duyulmamasını istedi. Hükümetten gelen tasarı ve tekliflerin uzun zamanda hazırlandığı için komisyondan süratle geçirilmesi yönünde iradenin ortaya çıktığını anlatan İyimaya, "Kurumsal çözüm şudur; gündeme alınan konularda alt komisyon zorunlu olmalı. Alt komisyon zorunluluğunu ortadan kaldıracak tek şey, tüm partilerin konsensüsü olmalı" dedi.
İyimaya, bugün ele alınan teklife benzer nitelikte 17 teklif bulunduğuna dikkati çekerek, "Hangi imkan içinde müzakere sürdüreceğim?" diye sordu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Doğan Kubat, yeni Demokratikleşme Paketiyle ilgili olarak, "Teklifin, öteden beri devam eden demokratikleşme adımlarını güçlendirici halka olmasını diliyorum" dedi.
Teklifin ilk imza sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Doğan Kubat, teklif hakkında bilgi verdi. Teklifin 22 maddeden oluştuğunu ve 9 kanunda değişiklik içerdiğini anlatan Kubat, "Teklifin, öteden beri devam eden demokratikleşme adımlarını güçlendirici halka olmasını diliyorum" diye konuştu.
Kubat, insan haklarını temel alan yargılama usulünün benimsenmesinin, adil ve çağdaş hukuk normlarının ihdası suretiyle mahkemelerin yapılandırılmasının, buna uymayan düzenlemelerin hukuk sisteminden çıkarılmasının gereklilik olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi teklifin yargıyı yürütmenin emrine soktuğunu ve hukuk devletini katlettiğini öne sürdü.
Teklifin özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını öngördüğünü anlatan Hamzaçebi, "Hükümet, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle kendi bakanlarının özel yetkili mahkemelerde yargılanma tehlikesini gördüğü için bunu düzenliyor. Keşke demokratik saikten hareket edilseydi" dedi.
Malvarlığına tedbir koymada MASAK ve BDDK'dan rapor istenecek olmasının, kara para soruşturmalarını yok edecek nitelikte olduğunu savunan Hamzaçebi, yargı yetkisinin idareye verildiğini ifade etti.
Usul tartışmalarının tamamlanmasıyla verilen aranın ardından teklifin geneli üzerindeki görüşmelere geçildi.
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerindeki görüşmeler TBMM Adalet Komisyonu'nda devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, teklifle hukuk kurallarının alt üst edildiğini savundu.
Hükümetin 17 Aralık operasyonundan sonra Cumhuriyet savcıları ve emniyet mensuplarını görevden aldığını anımsatan Bal, "İdari tedbirlerle yolsuzluk operasyonlarının önlenemediği ortaya çıktı, kanuni tedbire ihtiyaç duyuldu" diye konuştu.
Teklifle, ağır ceza mahkemelerinin malvarlığına tedbir kararı koyabilmesi için MASAK, BDDK ve SPK'dan malvarlığının suçtan elde edildiğine dair rapor alması şartı getirildiğini anlatan Bal, "Hukukçulardan saç baş yolan yok. Bu teklif kanunla delil karartma, kanunla yolsuzluğu aklama demektir" dedi.
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay da adalet kavramının zedelenmemesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'de adalete güvenin çok düşük olduğunu belirten Günay, "İşimize gelmediğinde adliyeyi yerin dibine batırmak, başkalarının işine yarar" ifadesini kullandı.
Yolsuzluk iddialarını kapatmak yerine sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Günay, "Türkiye'nin 2002'de başladığı yürüyüşün devam etmesini çok isterim. Buradan akılla çıkılır, panikle çıkılmaz, öfkeyle çıkılmaz. Kolumuzu değil, sakalımızı keselim. Yargıya bunu yaparsanız kolunuzu kesmiş olursunuz" diye konuştu.
Günay, bütün dinlerde en önde gelen kavramın adalet olduğunu kaydederek, "İbadetle ilgili kusurunuz affedilebilir, adaletle ilgili kusurunuz affedilmez. Bu çatı altında yaptığımız iş, parti çıkarına uygun ya da aykırı olabilir. Adalete aykırıysa hiçbir cihanda açıklanmaz" dedi.
Çıkan yasaların adil olduğuna toplumun inanması gerektiğini anlatan Günay, şöyle devam etti:
"Ergenekon örgütünün varlığına inanıyorum. Sezgilerim, vicdanım öyle diyor. 18 Nisan 2009'da Ergenekon soruşturmasını, 'toplumun vicdanını yaralıyor' diye eleştirdim. Adalet Bakanı ertesi gün, 'Adalet tıkır tıkır işliyor' diye cevap verdi. Adaletin tıkır tıkır işlemediğinin ne zaman farkına vardınız? 17 Aralık sabah 6'da. Yasanın zamanlamasının, genel amacının adalet duygusunu fevkalade zedelediğine inanıyorum. Türkiye'de hukuk sistemi işlemez hale gelecek. Bir mahkeme, ağırlaştırılmış müebbete oyçokluğuyla karar verebiliyor mu? Evet. Tedbir kararını niye oybirliğiyle veriyor? Bunu yazan adam hukuk fakültesinin birinci sınıfından ikinci sınıfına geçemez. Bunu yazan adam hukukçu olamaz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası bir kanala verdiği mülakatta rüşvetin tanımını yaptığını ve "o paralar devletin kesesinden alınmadı" dediğini ifade eden Günay, "Başbakanın söylemi, suçun tevil yollu ikrarıdır. Danışmanlar, ülkenin başbakanına yazık ediyorlar. Çok dostlukla söylemeye çalışıyorum" diye konuştu.
"Ben bu siyasi hareketin bu tartışmalarla yüz yüze gelmesini istemezdim" diyen Günay, yolsuzluk iddialarını yargıdan kurtaracak önlemler almak yerine failleri yargı önüne çıkarmanın doğru olacağını söyledi. Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
Komisyon toplantısına davetli olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer, sorunların uygulamadan kaynaklandığını söyledi.
Uygulamaların doğru yapılması halinde yasa değişikliğine gerek olmadan ne tutuklama ne de malvarlığına tedbir koymada sorun yaşanacağını ifade eden Sözüer, telefon dinlemelerin ise dünyada örneği az görülecek şekilde kötüye kullanıldığını belirtti. Sözüer, "Kolluk bir grubu 'suç örgütü' diye tanımladığında, örgütlü suçlar için istisnai olarak öngörülen düzenlemeler otomatik olarak uygulanmaya başlandı. Sayısı bilinmeyecek şekilde süresiz dinlemeler yapıldı" diye konuştu.
Sözüer, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının yerinde olacağını ve çok ciddi adil yargılanma ihlalleri olduğunu vurgulayarak, "Bir soruşturmada gizlilik ihlal edilmiş ve dava açılmadan kişiler damgalanmışsa, bir komisyon kurularak yeniden yargılamaya karar verilmesi önerilebilir" değerlendirmesinde bulundu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Sözüer'in konuşması üzerine söz alarak, "Söylediklerinizin hepsini yaşadım" dedi.
Yasaların insanların hak ve özgürlüklerini koruyacak nitelikte olduğunu, ancak uygulamada insanlık dışı şeyler yaşadıklarını anlatan Haberal, şunları söyledi:
"Silivri'de yargılama yapılmadı, işkence yapıldı. Silivri'de demir kapıların arkası işkence yeridir. Demir kapıların arkasında bulunanların kaçında somut olguya dayalı tutuklama kararı verilmiştir? İki şeyden dönüş yok. Biri insan hayatı, biri zaman. Zaman geçti, döndüremezsin. 13 Nisan 2009'dan beri soruyorum, suçum ne? TBMM'den çıkacak kararlar insanların geleceğini garanti altına almalı. Adalet Allah'ın emridir."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında ses kayıtları dinlettiğini ve canlı yayında verildiğini belirterek, bunun suç olduğunu söyledi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve soruşturma usulünde değişiklikler öngören Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Komisyon toplantısına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı ve bazı değerlendirmelerde bulundu.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısında değişiklik içeren kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinin durmasının Brüksel ve yurt dışından gelen tepkilerle ilgili olduğunun belirtildiğini ifade eden Bozdağ, "Bu külliyen yalandır. Kesinlikle oradan gelen tepkilerle alakası yoktur. Nedenleri bizde mahfuzdur ama bilinmesini isterim ki kendi değerlendirmelerimiz çerçevesinde bazı maddelerinin tekliften çıkarılarak, bazı maddelerinin Genel Kurul'da değiştirilerek yasalaştırılması konusunda irade ortaya kondu" diye konuştu.
Teklifteki kamuoyunca eleştirilen bazı maddelerin çıkarılacağını, bazı maddelerin değiştirileceğini açıkladıklarını anlatan Bozdağ, bununla ilgili adımları atacaklarını kaydetti.
Bozdağ, Türkiye'nin güçlü ve bağımsız bir devlet olduğunu, kendi kararlarını kendisinin aldığını ve uyguladığını vurguladı.
Bekir Bozdağ, isim vermeden, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü CHP TBMM Grup Toplantısı'nda bazı ses kayıtlarını dinlettiğini ve bunun canlı yayınlandığını anımsatarak, "Bu bir suç" dedi. Olayın Türk Ceza Kanunu'na göre özel hayatın gizliliğini ihlal, delilleri hukuka aykırı ele geçirme suçu kapsamında olduğunu ifade eden Bozdağ, "Suç olan fiilin sorumsuzluk kapsamında dahi olsa canlı yayında işlenmesi, TBMM'de kötü bir yolun açılmasıdır. Umarım bunun arkası gelmez" diye konuştu.
Herkesin soruşturmanın gizliliğinin ihlalinden, masumiyete saygı gösterilmemesinden, yargılama süreçlerinin linç kampanyasına dönüştürülmesinden şikayet ettiğine dikkati çeken Bozdağ, "Gizlilik kaydı olan ve soruşturma aşamasında olan evrakların ifşası suçtur. Parlamento çatısı altında bunun dile getirilmesi siyasete, Meclis'e, milletin temsil edildiği yüce makama yakışmadı, hoş da olmadı. Böyle giderse, yarın başka kişiler başka kişilerle ilgili kasetleri getirirse, ses kayıtlarını dinletirse parlamento saygınlığını yitirir" dedi.
Bozdağ, herkesin bu konuda temel ilkelere, hukuka, yasalara ve genel ahlaka uymasını isteyerek, "Gerçekten çok üzgünüm. Böylesi bir kötü yolu açmamak ve işletmemek lazım" diye konuştu.
Teklifteki yürütmenin durdurulması kararına ilişkin değişiklik hakkında da bilgi veren Bozdağ, düzenlemenin idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilememesine ilişkin yasa hükmünü değiştirdiğini, yürütmenin durdurulması kararından sonra idareden savunma alınmasını ve daha sonra kararın gözden geçirilmesini öngördüğünü söyledi.
Telefon dinleme ve malvarlığına tedbir koymaya ilişkin düzenlemeler hakkındaki eleştirileri de yanıtlayan Bozdağ, oybirliğiyle karar vermenin öngörülmesinin ihtiyaçtan kaynaklandığını belirtti.
Bozdağ, bu konularda tedbir alma gerekliliğinin ortada olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Herkes telefonla konuşmaktan, internette iş ve işlem yapmaktan çekinir hale geldi. Vatandaşın güvenliğini sağlayacak, haberleşme hürriyetini teminat altına alacak, kişi hürriyetini güvenliğe alacak başka adımlar atabilir miyiz diye kafa yormada fayda var. Benim hakkımda ağırlaştırılmış müebbet verecekse aleni yargılama yapıyor, mahkemede kendimi müdafaa ediyorum, temyize gidiyorum. Lehime sonuç çıkarsa istifade ediyorum. Koruma tedbirleri, soruşturmanın gizliliği çerçevesinde olduğu için koruma tedbirinden haberdar olunmuyor. İtirazı yok, ayrı denetim mekanizması yok. Kuvvetli şüphe varsa, başka delil elde edilemiyorsa mahkeme beni dinliyor. Mahkeme dinlesin ama kuvvetli şüpheyi doğuran somut delil ortaya koysun. Kararın ağır ceza tarafından verilmesi, heyet halinde değerlendirilmesi kişi hürriyeti bakımından daha güvenceli sistemdir.
El koymayla ilgili olarak da ticaret adamıyım, bir sürü işim var, yatırım yapıyorum, kredilerim var. Kişisel olarak alacaklarıma, malvarlığıma el konulduğunda bankalar kredileri kesiyor. Daha önce aldığım kredilerle ilgili geri çağırma yoluna gidiyor. Taahhütte bulunduğum firmalar taahhüdünü iptal ediyor. Türkiye'nin en güçlü sermayedarı olsam dahi bir kararla bütün ekonomim yok oluyor. Hem yerli hem uluslararası sermayenin ihtiyaç duyduğu usul güvenliği bakımından çok ciddi durum var. Bu konuya daha fazla hassasiyet gösterilmesinde büyük fayda var. Bunun kurala bağlanması gerekliliği açıktır."
Türkiye'nin el Kaide ve el Nusra gibi terör örgütlerine destek veren ülke olduğuna yönelik eleştiriler getirildiğini de anımsatan Bozdağ, devletin ve hükümetin terörle etkin mücadele ettiğinin altını çizdi. Bozdağ, "Türkiye, bugüne kadar hiçbir terör örgütüne destek vermemiş, mücadele etmiştir. Bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir. Türkiye'yi teröre destek veren ülkeler konumuna sokmak isteyen art niyetli çabaları biliyoruz" diye konuştu.
Bozdağ'ın konuşmasının ardından teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilirken, alt komisyona gönderilmesine ilişkin muhalefet milletvekillerini talepleri reddedildi.
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, görüşmelere saat 13.30'da devam edilmek üzere toplantıyı sonlandırdı.
Kamuoyunda "Yeni Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri, geniş katılım nedeniyle Adalet Komisyonu'nun toplantı salonu yetersiz kaldığı için KİT Komisyonu Toplantı Salonu'na alındı.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün teklifinin de aynı nitelikte olduğu gerekçesiyle AK Parti'nin teklifiyle birleştirildi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, teklifin Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, bilişim suçları konusunda değişiklikler içerdiğini, kendisinin de bu konularda çok sayıda teklifi bulunduğunu söyledi. Kendi tekliflerinin neden birleştirilmediğini soran Kaplan, "Biz burada göstermelik milletvekilliği mi yapıyoruz? Kimin keyfiyeti bu? Niye bizi isyan ettirirler? Derhal kanunlar dairesine bilgi verin ve bu kanunla bağlantılı bütün teklifler buraya getirilsin. Biz bu teklifleri arşive atılsın, süs bitkisi olmasın diye veriyoruz" dedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ise komisyon toplantısının, demokratikleşme paketinin ele alındığı Anayasa Komisyonu toplantısının saatiyle çakıştırılmasını eleştirdi.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, alt komisyon kurularak birleştirilenlerle birlikte teklifin daha sağlıklı ele alınmasını istedi.
MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan ise iktidarın kendisinden görmediği grubu tasfiye etmek için hukuku kullandığını savundu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a, "Bakan olarak size güvenmek istiyorum ama şahıs olarak güvenmemem gerekiyor" diyen Adan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında Bursa'daki bir mitingde yaptığı konuşmadan dolayı Meclis'e fezleke gönderildiğini, haklarında yolsuzluk iddiası bulunan bakanlar hakkındaki fezlekelerin bakanlıktan başsavcılıklara geri gönderildiğini söyledi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili "kumpas", "sahte delil", "ayarlanmış yargıçlar" gibi ifadeler kullandığını anımsatarak, cezaevinde yatanların yeniden yargılanma konusunda beklentiye girdiğini anlattı. Teklifte ne kumpaslarla ne ayarlanmış yargıçlarla ne sahte delille ilgili düzenleme olduğunu dile getiren Yılmaz, amacın bir an önce hükümetin yolsuzluklarını ve rüşvet iddialarını ortaya çıkaran özel yetkili savcı ve hakimleri dağıtmak olduğunu öne sürdü.
Komisyonda, usule ilişkin tartışmalar sürüyor.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmelerinde, demokratikleşme tartışması yaşandı.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, AK Parti ve CHP'nin tekliflerinin toplantı gündeminde yer almasına tepki göstererek, "Hiç yerine konuluyoruz. Her şey oyçokluğu değil. Oyçokluğuyla katırları doğurtamazsınız. İktidar mensuplarının ayrıcalığı ne? Biz teklif vermeyelim hiç. Komisyonun bizi bu kadar aşağılamaya hakkı var mı?" diye konuştu. Komisyonun tekliflerini gündemine almamasını protesto ettiğini belirten Kaplan, toplantıdan ayrılmak istedi.
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya'nın ısrarı üzerine yerine oturan Kaplan, bir süre sonra toplantıdan ayrıldı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da vatandaşın değil, hükümetin ihtiyacı olan düzenlemelerin ele alındığını öne sürerek, "Öğrenci gibi geliyorum burada çalışıyorum. Benim tekliflerimi de birleştirmeyecekseniz ben tekliflerimin hepsini yırtıyorum" dedi ve toplantıdan ayrıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise teklifte demokratikleşme adına bir şey getirilmediğini savunarak, "Yeter artık. Ne demokratikleşmez bir ülkeymişiz. Beşinci paket geldi, 'şu soruşturmanın önünü nasıl kapatırız' anlayışıyla getirmişsiniz" diye konuştu.
Komisyon Başkanı İyimaya, tutumunda ve kararlarında azami özen gösterdiği konusunda şüphe duyulmamasını istedi. Hükümetten gelen tasarı ve tekliflerin uzun zamanda hazırlandığı için komisyondan süratle geçirilmesi yönünde iradenin ortaya çıktığını anlatan İyimaya, "Kurumsal çözüm şudur; gündeme alınan konularda alt komisyon zorunlu olmalı. Alt komisyon zorunluluğunu ortadan kaldıracak tek şey, tüm partilerin konsensüsü olmalı" dedi.
İyimaya, bugün ele alınan teklife benzer nitelikte 17 teklif bulunduğuna dikkati çekerek, "Hangi imkan içinde müzakere sürdüreceğim?" diye sordu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Doğan Kubat, yeni Demokratikleşme Paketiyle ilgili olarak, "Teklifin, öteden beri devam eden demokratikleşme adımlarını güçlendirici halka olmasını diliyorum" dedi.
Teklifin ilk imza sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Doğan Kubat, teklif hakkında bilgi verdi. Teklifin 22 maddeden oluştuğunu ve 9 kanunda değişiklik içerdiğini anlatan Kubat, "Teklifin, öteden beri devam eden demokratikleşme adımlarını güçlendirici halka olmasını diliyorum" diye konuştu.
Kubat, insan haklarını temel alan yargılama usulünün benimsenmesinin, adil ve çağdaş hukuk normlarının ihdası suretiyle mahkemelerin yapılandırılmasının, buna uymayan düzenlemelerin hukuk sisteminden çıkarılmasının gereklilik olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi teklifin yargıyı yürütmenin emrine soktuğunu ve hukuk devletini katlettiğini öne sürdü.
Teklifin özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını öngördüğünü anlatan Hamzaçebi, "Hükümet, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle kendi bakanlarının özel yetkili mahkemelerde yargılanma tehlikesini gördüğü için bunu düzenliyor. Keşke demokratik saikten hareket edilseydi" dedi.
Malvarlığına tedbir koymada MASAK ve BDDK'dan rapor istenecek olmasının, kara para soruşturmalarını yok edecek nitelikte olduğunu savunan Hamzaçebi, yargı yetkisinin idareye verildiğini ifade etti.
Usul tartışmalarının tamamlanmasıyla verilen aranın ardından teklifin geneli üzerindeki görüşmelere geçildi.
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerindeki görüşmeler TBMM Adalet Komisyonu'nda devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, teklifle hukuk kurallarının alt üst edildiğini savundu.
Hükümetin 17 Aralık operasyonundan sonra Cumhuriyet savcıları ve emniyet mensuplarını görevden aldığını anımsatan Bal, "İdari tedbirlerle yolsuzluk operasyonlarının önlenemediği ortaya çıktı, kanuni tedbire ihtiyaç duyuldu" diye konuştu.
Teklifle, ağır ceza mahkemelerinin malvarlığına tedbir kararı koyabilmesi için MASAK, BDDK ve SPK'dan malvarlığının suçtan elde edildiğine dair rapor alması şartı getirildiğini anlatan Bal, "Hukukçulardan saç baş yolan yok. Bu teklif kanunla delil karartma, kanunla yolsuzluğu aklama demektir" dedi.
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay da adalet kavramının zedelenmemesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'de adalete güvenin çok düşük olduğunu belirten Günay, "İşimize gelmediğinde adliyeyi yerin dibine batırmak, başkalarının işine yarar" ifadesini kullandı.
Yolsuzluk iddialarını kapatmak yerine sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Günay, "Türkiye'nin 2002'de başladığı yürüyüşün devam etmesini çok isterim. Buradan akılla çıkılır, panikle çıkılmaz, öfkeyle çıkılmaz. Kolumuzu değil, sakalımızı keselim. Yargıya bunu yaparsanız kolunuzu kesmiş olursunuz" diye konuştu.
Günay, bütün dinlerde en önde gelen kavramın adalet olduğunu kaydederek, "İbadetle ilgili kusurunuz affedilebilir, adaletle ilgili kusurunuz affedilmez. Bu çatı altında yaptığımız iş, parti çıkarına uygun ya da aykırı olabilir. Adalete aykırıysa hiçbir cihanda açıklanmaz" dedi.
Çıkan yasaların adil olduğuna toplumun inanması gerektiğini anlatan Günay, şöyle devam etti:
"Ergenekon örgütünün varlığına inanıyorum. Sezgilerim, vicdanım öyle diyor. 18 Nisan 2009'da Ergenekon soruşturmasını, 'toplumun vicdanını yaralıyor' diye eleştirdim. Adalet Bakanı ertesi gün, 'Adalet tıkır tıkır işliyor' diye cevap verdi. Adaletin tıkır tıkır işlemediğinin ne zaman farkına vardınız? 17 Aralık sabah 6'da. Yasanın zamanlamasının, genel amacının adalet duygusunu fevkalade zedelediğine inanıyorum. Türkiye'de hukuk sistemi işlemez hale gelecek. Bir mahkeme, ağırlaştırılmış müebbete oyçokluğuyla karar verebiliyor mu? Evet. Tedbir kararını niye oybirliğiyle veriyor? Bunu yazan adam hukuk fakültesinin birinci sınıfından ikinci sınıfına geçemez. Bunu yazan adam hukukçu olamaz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası bir kanala verdiği mülakatta rüşvetin tanımını yaptığını ve "o paralar devletin kesesinden alınmadı" dediğini ifade eden Günay, "Başbakanın söylemi, suçun tevil yollu ikrarıdır. Danışmanlar, ülkenin başbakanına yazık ediyorlar. Çok dostlukla söylemeye çalışıyorum" diye konuştu.
"Ben bu siyasi hareketin bu tartışmalarla yüz yüze gelmesini istemezdim" diyen Günay, yolsuzluk iddialarını yargıdan kurtaracak önlemler almak yerine failleri yargı önüne çıkarmanın doğru olacağını söyledi. Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
Komisyon toplantısına davetli olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer, sorunların uygulamadan kaynaklandığını söyledi.
Uygulamaların doğru yapılması halinde yasa değişikliğine gerek olmadan ne tutuklama ne de malvarlığına tedbir koymada sorun yaşanacağını ifade eden Sözüer, telefon dinlemelerin ise dünyada örneği az görülecek şekilde kötüye kullanıldığını belirtti. Sözüer, "Kolluk bir grubu 'suç örgütü' diye tanımladığında, örgütlü suçlar için istisnai olarak öngörülen düzenlemeler otomatik olarak uygulanmaya başlandı. Sayısı bilinmeyecek şekilde süresiz dinlemeler yapıldı" diye konuştu.
Sözüer, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının yerinde olacağını ve çok ciddi adil yargılanma ihlalleri olduğunu vurgulayarak, "Bir soruşturmada gizlilik ihlal edilmiş ve dava açılmadan kişiler damgalanmışsa, bir komisyon kurularak yeniden yargılamaya karar verilmesi önerilebilir" değerlendirmesinde bulundu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Sözüer'in konuşması üzerine söz alarak, "Söylediklerinizin hepsini yaşadım" dedi.
Yasaların insanların hak ve özgürlüklerini koruyacak nitelikte olduğunu, ancak uygulamada insanlık dışı şeyler yaşadıklarını anlatan Haberal, şunları söyledi:
"Silivri'de yargılama yapılmadı, işkence yapıldı. Silivri'de demir kapıların arkası işkence yeridir. Demir kapıların arkasında bulunanların kaçında somut olguya dayalı tutuklama kararı verilmiştir? İki şeyden dönüş yok. Biri insan hayatı, biri zaman. Zaman geçti, döndüremezsin. 13 Nisan 2009'dan beri soruyorum, suçum ne? TBMM'den çıkacak kararlar insanların geleceğini garanti altına almalı. Adalet Allah'ın emridir."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında ses kayıtları dinlettiğini ve canlı yayında verildiğini belirterek, bunun suç olduğunu söyledi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve soruşturma usulünde değişiklikler öngören Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Komisyon toplantısına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı ve bazı değerlendirmelerde bulundu.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısında değişiklik içeren kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinin durmasının Brüksel ve yurt dışından gelen tepkilerle ilgili olduğunun belirtildiğini ifade eden Bozdağ, "Bu külliyen yalandır. Kesinlikle oradan gelen tepkilerle alakası yoktur. Nedenleri bizde mahfuzdur ama bilinmesini isterim ki kendi değerlendirmelerimiz çerçevesinde bazı maddelerinin tekliften çıkarılarak, bazı maddelerinin Genel Kurul'da değiştirilerek yasalaştırılması konusunda irade ortaya kondu" diye konuştu.
Teklifteki kamuoyunca eleştirilen bazı maddelerin çıkarılacağını, bazı maddelerin değiştirileceğini açıkladıklarını anlatan Bozdağ, bununla ilgili adımları atacaklarını kaydetti.
Bozdağ, Türkiye'nin güçlü ve bağımsız bir devlet olduğunu, kendi kararlarını kendisinin aldığını ve uyguladığını vurguladı.
Bekir Bozdağ, isim vermeden, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü CHP TBMM Grup Toplantısı'nda bazı ses kayıtlarını dinlettiğini ve bunun canlı yayınlandığını anımsatarak, "Bu bir suç" dedi. Olayın Türk Ceza Kanunu'na göre özel hayatın gizliliğini ihlal, delilleri hukuka aykırı ele geçirme suçu kapsamında olduğunu ifade eden Bozdağ, "Suç olan fiilin sorumsuzluk kapsamında dahi olsa canlı yayında işlenmesi, TBMM'de kötü bir yolun açılmasıdır. Umarım bunun arkası gelmez" diye konuştu.
Herkesin soruşturmanın gizliliğinin ihlalinden, masumiyete saygı gösterilmemesinden, yargılama süreçlerinin linç kampanyasına dönüştürülmesinden şikayet ettiğine dikkati çeken Bozdağ, "Gizlilik kaydı olan ve soruşturma aşamasında olan evrakların ifşası suçtur. Parlamento çatısı altında bunun dile getirilmesi siyasete, Meclis'e, milletin temsil edildiği yüce makama yakışmadı, hoş da olmadı. Böyle giderse, yarın başka kişiler başka kişilerle ilgili kasetleri getirirse, ses kayıtlarını dinletirse parlamento saygınlığını yitirir" dedi.
Bozdağ, herkesin bu konuda temel ilkelere, hukuka, yasalara ve genel ahlaka uymasını isteyerek, "Gerçekten çok üzgünüm. Böylesi bir kötü yolu açmamak ve işletmemek lazım" diye konuştu.
Teklifteki yürütmenin durdurulması kararına ilişkin değişiklik hakkında da bilgi veren Bozdağ, düzenlemenin idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilememesine ilişkin yasa hükmünü değiştirdiğini, yürütmenin durdurulması kararından sonra idareden savunma alınmasını ve daha sonra kararın gözden geçirilmesini öngördüğünü söyledi.
Telefon dinleme ve malvarlığına tedbir koymaya ilişkin düzenlemeler hakkındaki eleştirileri de yanıtlayan Bozdağ, oybirliğiyle karar vermenin öngörülmesinin ihtiyaçtan kaynaklandığını belirtti.
Bozdağ, bu konularda tedbir alma gerekliliğinin ortada olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Herkes telefonla konuşmaktan, internette iş ve işlem yapmaktan çekinir hale geldi. Vatandaşın güvenliğini sağlayacak, haberleşme hürriyetini teminat altına alacak, kişi hürriyetini güvenliğe alacak başka adımlar atabilir miyiz diye kafa yormada fayda var. Benim hakkımda ağırlaştırılmış müebbet verecekse aleni yargılama yapıyor, mahkemede kendimi müdafaa ediyorum, temyize gidiyorum. Lehime sonuç çıkarsa istifade ediyorum. Koruma tedbirleri, soruşturmanın gizliliği çerçevesinde olduğu için koruma tedbirinden haberdar olunmuyor. İtirazı yok, ayrı denetim mekanizması yok. Kuvvetli şüphe varsa, başka delil elde edilemiyorsa mahkeme beni dinliyor. Mahkeme dinlesin ama kuvvetli şüpheyi doğuran somut delil ortaya koysun. Kararın ağır ceza tarafından verilmesi, heyet halinde değerlendirilmesi kişi hürriyeti bakımından daha güvenceli sistemdir.
El koymayla ilgili olarak da ticaret adamıyım, bir sürü işim var, yatırım yapıyorum, kredilerim var. Kişisel olarak alacaklarıma, malvarlığıma el konulduğunda bankalar kredileri kesiyor. Daha önce aldığım kredilerle ilgili geri çağırma yoluna gidiyor. Taahhütte bulunduğum firmalar taahhüdünü iptal ediyor. Türkiye'nin en güçlü sermayedarı olsam dahi bir kararla bütün ekonomim yok oluyor. Hem yerli hem uluslararası sermayenin ihtiyaç duyduğu usul güvenliği bakımından çok ciddi durum var. Bu konuya daha fazla hassasiyet gösterilmesinde büyük fayda var. Bunun kurala bağlanması gerekliliği açıktır."
Türkiye'nin el Kaide ve el Nusra gibi terör örgütlerine destek veren ülke olduğuna yönelik eleştiriler getirildiğini de anımsatan Bozdağ, devletin ve hükümetin terörle etkin mücadele ettiğinin altını çizdi. Bozdağ, "Türkiye, bugüne kadar hiçbir terör örgütüne destek vermemiş, mücadele etmiştir. Bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir. Türkiye'yi teröre destek veren ülkeler konumuna sokmak isteyen art niyetli çabaları biliyoruz" diye konuştu.
Bozdağ'ın konuşmasının ardından teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilirken, alt komisyona gönderilmesine ilişkin muhalefet milletvekillerini talepleri reddedildi.
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, görüşmelere saat 13.30'da devam edilmek üzere toplantıyı sonlandırdı.