2006-11-23 - 15:00
Avrupa Birliği Genel Sekreteri Oğuz Demiralp, limanlar konusunun Gümrük Birliğinin (GB) değil, Kıbrıs sorunun parçası olduğunu belirterek, ''Burada
sorun, Türkiye'ye mal ihraç eden Rum tüccarların, nakliye masraflarının yüksekliğinden kaynaklanan ticari bir sorundur. Sırf 'Rum tüccarların nakliye masrafları artıyor' diye dramatik hava yaratmanın, mantıkla ve insan haklarıyla uyuşan bir yanı yoktur'' dedi.
Avrupa Birliği Genel Sekreteri Oğuz Demiralp, limanlar konusunun
Gümrük Birliğinin (GB) değil, Kıbrıs sorunun parçası olduğunu belirterek, ''Burada
sorun, Türkiye'ye mal ihraç eden Rum tüccarların, nakliye masraflarının yüksekliğinden
kaynaklanan ticari bir sorundur. Sırf 'Rum tüccarların nakliye masrafları artıyor' diye
dramatik hava yaratmanın, mantıkla ve insan haklarıyla uyuşan bir yanı yoktur'' dedi.
Demiralp, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyelerine ''Türkiye-AB İlişkileri,
Müzakere Süreci ve Siyasi Kriterler'' konusunda sunum yaptı.
Milletvekillerine, Avrupa Birliği İlerleme Raporu hakkında bilgi veren
Demiralp, bu raporda Türkiye'nin siyasi reform konusunda ilerleme kaydettiğinin
belirtildiğini söyledi.
Raporda, ekonomik konularda ayrıntılı tespitler bulunduğunu, müktesebat
konusundaki 34 fasılda ilerleme olduğunu; balıkçılıkla ilgili fasılda ise
ilerleme kaydedilmediğinin vurgulandığını anlatan Demiralp, tarama sürecine
ilişkin teknik bilgiler sundu.
Katılım sürecini 5 hatlı bir tren gibi düşünmek gerektiğini ifade eden
Demiralp, bunların müktesebata uyum, sivil toplum diyaloğu, mali işbirliği,
Gümrük Birliği ve siyasi reformlar olduğunu bildirdi.
Demiralp, Türkiye'nin 50 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini
imzalayan ilk 12 ülkeden biri olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Avrupa normlarını ortaya koyan 121 ülkeden biri Türkiye'dir. Bunu, hiç
unutmamak gerekir; siyasi reform yaparken, aslında 50 yılı aşkın bir süre önce
kendimizin ortaya koyduğu normlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bu, bizim
kendimizi aşma konusudur. Avrupa Birliğine hoş görünme gayreti olarak
değerlendirilmemeli. Tarama sürecinde tüm raporlar ortaya çıktıktan sonra meydana
çıkacak yol haritası, milli bir yol haritası olacaktır. İç siyasetten
etkilenmeden, Türkiye'nin tüm partileri ve kurumlarıyla bu yol haritasına sahip
çıkması ve kabul etmesi gerekir.''
LİMANLAR KONUSU
Büyükelçi Demiralp, AB'nin, limanlar konusunu Gümrük Birliğinin bir parçası
olarak gördüğünü belirterek, ''Limanlar konusu, Gümrük Birliğinin değil, Kıbrıs
sorununun bir parçasıdır'' dedi.
Bu sorunun, 1970'li yılların sonunda Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Türk
limanlarını trafiğe kapatma eğilimiyle ortaya çıktığını ifade eden Demiralp,
şunları söyledi:
''Türk tarafı da buna, 1980'li yılların sonunda bazı tedbirler alarak
karşılık vermiştir. Kıbrıs Türk limanlarına uğrayan kaptanlar, Rum limanlarında
tutuklandı, gemilerine el konuldu. Limanlar konusu, Kıbrıs sorununun bir
parçasıdır. Bizim açımızdan Gümrük Birliği ile hiç ilgisi yoktur. AB bu ilişkiyi
nasıl kuruyor? AB, 'Siz, Rum gemilerine limanları açmamakla, Kıbrıslı Rumların
mallarını taşırken, ekonomik taşıma vasıtası seçme hakkını ihlal ediyorsunuz'
diyor. Açıkçası, AB'nin teknik tanımı açısından bakıldığında, burada sorun,
Türkiye'ye mal ihraç eden Rum tüccarların, nakliye masraflarının yüksekliğinden
kaynaklanan ticari bir sorundur. Bu da çıkarılan gürültünün ne kadar boş olduğunu
gösteriyor.
Türkiye, siyasi reform sürecinde ilerleme göstermiştir. Müktesebata uyum
sürecinde ilerleme göstermiştir. Tarama sürecini başarıyla tamamlamıştır.
Türkiye, bütün bu performansını gösterirken, sırf 'Rum tüccarların nakliye
masrafları artıyor' diye dramatik hava yaratmanın, mantıkla ve insan haklarıyla
uyuşan bir yanı yoktur.''
Avrupa Komisyonunda Türkiye konusunda 400 kişinin çalıştığını ifade eden Demiralp
fasıllarla ilgili şu ana kadar 15 raporun bitirildiğini; bunlardan 4'ünün resmi olarak
Türkiye'ye gönderildiğini söyledi.
Fasılların açılmamasının müzakerelerin durması anlamına gelmediğini ifade
eden Demiralp, fasıl açılmasa bile müzakerelerin devam ettiğini kaydetti.
Demiralp, Türkiye ile AB arasında mali işbirliğine de değinerek, AB hibeleri
konusunda yeni dönemde, yeni bir yapılanmaya gidileceğini bildirdi.
AB bütçesinde bütün hibeler için 12 milyar Avro'luk bir kaynak ayrıldığını,
bu kaynaktan Türkiye dışındaki Hırvatistan ve bazı balkan ülkelerinin
faydalanacağını vurgulayan Demiralp, bu kaynaktan proje bazında yararlanılacağını
söyledi. Demiralp, ''Proje bazında bir sıkıntı olmazsa, bunun yüzde 60'ının
Türkiye'ye ayrılacağı hesaplanmaktadır'' dedi.
Demiralp, Türkiye'de hibelerden yararlanmak için ayrı bir yapı oluşturulması
gerektiğini, bu yapıda Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda Hazine
Müsteşarlığı, DPT ve Merkezi Finans İhale Kurumunun rol alacağını söyledi.
SORULAR
Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Demiralp, terör konusunda AB'de
birliktelik olmadığını, bunun sağlandığı tek konunun ticaret olduğunu söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in ''Fin önerisi'' konusundaki sorusu
üzerine Demiralp, konuyu basından takip ettiğini, ancak Dışişleri Bakanlığı
yetkililerinin bu ülkeye gittiklerini; onlarla görüştükten sonra daha detaylı
bilgi edineceklerini bildirdi.
Demiralp, ''Kıbrıs konusunda Finlandiya önerisinde yazılı bir şey yok.
Yazılı bir şey olmaması da diplomatik açıdan iyi. Biz Fin önerisini değil, bu
konudaki çabaları olumlu görüyoruz. Ancak Kıbrıs politikalarımızda bir sapma
olmayacak'' diye konuştu.
PROF. DR. YAYLA'NIN SÖZLERİ
CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, Atatürk için ''O adam'' diyen
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla'nın, hangi projeleri için
Avrupa Konseyinden yardım aldığını sorması üzerine Demiralp, Yayla'nın projesinin
''ifade özgürlüğü'' ve ''dinler arası ilişkiler'' başlığını taşıdığını söyledi.
Demiralp, ''Ancak bu projeye destek, 'Yardımları İdare Sistemi' kurulmadan,
doğrudan Avrupa Komisyonu tarafından verilmiştir'' diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın Hükümetin dış politikadaki
tutumunu eleştirmesi üzerine Demiralp, alttan alınarak müzakerelerin
yapılamayacağını, AB ile ilişkilerde tutumun siyasi irade tarafından
belirleneceğini söyledi.
Gümrük Birliğinin (GB) değil, Kıbrıs sorunun parçası olduğunu belirterek, ''Burada
sorun, Türkiye'ye mal ihraç eden Rum tüccarların, nakliye masraflarının yüksekliğinden
kaynaklanan ticari bir sorundur. Sırf 'Rum tüccarların nakliye masrafları artıyor' diye
dramatik hava yaratmanın, mantıkla ve insan haklarıyla uyuşan bir yanı yoktur'' dedi.
Demiralp, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyelerine ''Türkiye-AB İlişkileri,
Müzakere Süreci ve Siyasi Kriterler'' konusunda sunum yaptı.
Milletvekillerine, Avrupa Birliği İlerleme Raporu hakkında bilgi veren
Demiralp, bu raporda Türkiye'nin siyasi reform konusunda ilerleme kaydettiğinin
belirtildiğini söyledi.
Raporda, ekonomik konularda ayrıntılı tespitler bulunduğunu, müktesebat
konusundaki 34 fasılda ilerleme olduğunu; balıkçılıkla ilgili fasılda ise
ilerleme kaydedilmediğinin vurgulandığını anlatan Demiralp, tarama sürecine
ilişkin teknik bilgiler sundu.
Katılım sürecini 5 hatlı bir tren gibi düşünmek gerektiğini ifade eden
Demiralp, bunların müktesebata uyum, sivil toplum diyaloğu, mali işbirliği,
Gümrük Birliği ve siyasi reformlar olduğunu bildirdi.
Demiralp, Türkiye'nin 50 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini
imzalayan ilk 12 ülkeden biri olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Avrupa normlarını ortaya koyan 121 ülkeden biri Türkiye'dir. Bunu, hiç
unutmamak gerekir; siyasi reform yaparken, aslında 50 yılı aşkın bir süre önce
kendimizin ortaya koyduğu normlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bu, bizim
kendimizi aşma konusudur. Avrupa Birliğine hoş görünme gayreti olarak
değerlendirilmemeli. Tarama sürecinde tüm raporlar ortaya çıktıktan sonra meydana
çıkacak yol haritası, milli bir yol haritası olacaktır. İç siyasetten
etkilenmeden, Türkiye'nin tüm partileri ve kurumlarıyla bu yol haritasına sahip
çıkması ve kabul etmesi gerekir.''
LİMANLAR KONUSU
Büyükelçi Demiralp, AB'nin, limanlar konusunu Gümrük Birliğinin bir parçası
olarak gördüğünü belirterek, ''Limanlar konusu, Gümrük Birliğinin değil, Kıbrıs
sorununun bir parçasıdır'' dedi.
Bu sorunun, 1970'li yılların sonunda Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Türk
limanlarını trafiğe kapatma eğilimiyle ortaya çıktığını ifade eden Demiralp,
şunları söyledi:
''Türk tarafı da buna, 1980'li yılların sonunda bazı tedbirler alarak
karşılık vermiştir. Kıbrıs Türk limanlarına uğrayan kaptanlar, Rum limanlarında
tutuklandı, gemilerine el konuldu. Limanlar konusu, Kıbrıs sorununun bir
parçasıdır. Bizim açımızdan Gümrük Birliği ile hiç ilgisi yoktur. AB bu ilişkiyi
nasıl kuruyor? AB, 'Siz, Rum gemilerine limanları açmamakla, Kıbrıslı Rumların
mallarını taşırken, ekonomik taşıma vasıtası seçme hakkını ihlal ediyorsunuz'
diyor. Açıkçası, AB'nin teknik tanımı açısından bakıldığında, burada sorun,
Türkiye'ye mal ihraç eden Rum tüccarların, nakliye masraflarının yüksekliğinden
kaynaklanan ticari bir sorundur. Bu da çıkarılan gürültünün ne kadar boş olduğunu
gösteriyor.
Türkiye, siyasi reform sürecinde ilerleme göstermiştir. Müktesebata uyum
sürecinde ilerleme göstermiştir. Tarama sürecini başarıyla tamamlamıştır.
Türkiye, bütün bu performansını gösterirken, sırf 'Rum tüccarların nakliye
masrafları artıyor' diye dramatik hava yaratmanın, mantıkla ve insan haklarıyla
uyuşan bir yanı yoktur.''
Avrupa Komisyonunda Türkiye konusunda 400 kişinin çalıştığını ifade eden Demiralp
fasıllarla ilgili şu ana kadar 15 raporun bitirildiğini; bunlardan 4'ünün resmi olarak
Türkiye'ye gönderildiğini söyledi.
Fasılların açılmamasının müzakerelerin durması anlamına gelmediğini ifade
eden Demiralp, fasıl açılmasa bile müzakerelerin devam ettiğini kaydetti.
Demiralp, Türkiye ile AB arasında mali işbirliğine de değinerek, AB hibeleri
konusunda yeni dönemde, yeni bir yapılanmaya gidileceğini bildirdi.
AB bütçesinde bütün hibeler için 12 milyar Avro'luk bir kaynak ayrıldığını,
bu kaynaktan Türkiye dışındaki Hırvatistan ve bazı balkan ülkelerinin
faydalanacağını vurgulayan Demiralp, bu kaynaktan proje bazında yararlanılacağını
söyledi. Demiralp, ''Proje bazında bir sıkıntı olmazsa, bunun yüzde 60'ının
Türkiye'ye ayrılacağı hesaplanmaktadır'' dedi.
Demiralp, Türkiye'de hibelerden yararlanmak için ayrı bir yapı oluşturulması
gerektiğini, bu yapıda Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda Hazine
Müsteşarlığı, DPT ve Merkezi Finans İhale Kurumunun rol alacağını söyledi.
SORULAR
Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Demiralp, terör konusunda AB'de
birliktelik olmadığını, bunun sağlandığı tek konunun ticaret olduğunu söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in ''Fin önerisi'' konusundaki sorusu
üzerine Demiralp, konuyu basından takip ettiğini, ancak Dışişleri Bakanlığı
yetkililerinin bu ülkeye gittiklerini; onlarla görüştükten sonra daha detaylı
bilgi edineceklerini bildirdi.
Demiralp, ''Kıbrıs konusunda Finlandiya önerisinde yazılı bir şey yok.
Yazılı bir şey olmaması da diplomatik açıdan iyi. Biz Fin önerisini değil, bu
konudaki çabaları olumlu görüyoruz. Ancak Kıbrıs politikalarımızda bir sapma
olmayacak'' diye konuştu.
PROF. DR. YAYLA'NIN SÖZLERİ
CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, Atatürk için ''O adam'' diyen
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla'nın, hangi projeleri için
Avrupa Konseyinden yardım aldığını sorması üzerine Demiralp, Yayla'nın projesinin
''ifade özgürlüğü'' ve ''dinler arası ilişkiler'' başlığını taşıdığını söyledi.
Demiralp, ''Ancak bu projeye destek, 'Yardımları İdare Sistemi' kurulmadan,
doğrudan Avrupa Komisyonu tarafından verilmiştir'' diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın Hükümetin dış politikadaki
tutumunu eleştirmesi üzerine Demiralp, alttan alınarak müzakerelerin
yapılamayacağını, AB ile ilişkilerde tutumun siyasi irade tarafından
belirleneceğini söyledi.
