TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Yılmaz, toplantının başında usul tartışması açılması isteyen milletvekillerine söz verdi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, komisyon olarak TVF ile ilgili denetim değil, siyasi bir yorum yaptıklarını ancak karşılarında siyasi olarak soru yöneltebilecekleri yöneticilerin olmadığını, icra kurullarının yöneticilerinin olduğunu söyledi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, denetim raporu üzerinden siyasi yorumlar yaptıklarını ifade ederek "Denetim raporlarını Meclis'in iradesiyle ibra etmeliyiz. Cumhurbaşkanı'nın gelmesini arzu ederdik ama en azından Arda Beyi'n dışındaki diğer 5 yönetim kurulu üyesinin de burada olması gerekirdi. Yılda bir gün hesap veriyorsunuz. Bu, TBMM'ye büyük bir saygısızlıktır. Oturumu erteleyelim ve yönetim kurulu üyelerinin de olduğu bir oturumda bunu görüşelim." diye konuştu.
Komisyon Başkanı Yılmaz, kanun gereği bir denetim yaptıklarını vurgulayarak "Hazırlanan komisyon raporu ek görüşler de eklenmek suretiyle TBMM Başkanlığına, oradan da Cumhurbaşkanlığına gönderilmekte. Sadece tutanaklara geçmiyor, rapor haline getirilerek Cumhurbaşkanlığına sunuluyor. Bu, değersiz değil; son derece değerli bir denetim. Denetimin nasıl yapılacağı dair önerilere de açığız." ifadelerini kullandı.
Komisyon üyelerine sunum yapan TVF Yönetimi AŞ Genel Müdürü Salim Arda Ermut, TVF'nin yurt içindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, Türkiye'deki şirketlerden bölgesel ve küresel liderler çıkmasına destek olmak, finansal piyasaların iyileşmesine ve derinleşmesine katkıda bulunmak, fon bünyesindeki varlıkların değerini üst seviyeye çıkarmak ve gelecek nesillere ekonomisi güçlü bir ülke bırakmak adına çalışmalarını yürüttüğünü söyledi.
Portföyün 7 farklı sektörden 29 şirket, şans oyunları ve at yarışı olmak üzere 2 lisans ve 46 gayrimenkulden oluştuğunu; şirketlerin birçoğunu "ulusal şampiyonlar" diye nitelendirdikleri, kendi alanında sektör lideri olan ve Türkiye'ye katma değer sağlayan stratejik şirketler olduğunu ifade eden Ermut, TVF'nin; Türkiye'nin stratejik yatırım kolu, ülkenin sermaye çözüm ortağı, finansal güç merkezi ve yabancı yatırımların potansiyel ortağı olduğunu vurguladı.
TVF'nin karar alma sürecinden uygulama aşamasına kadar bütün faaliyetlerinin, kuruluş kanunu gereği çoklu bir denetim sürecinden geçtiğini; bunların, bağımsız denetim süreci, Devlet Denetleme Kurulu denetimi ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu süreci olduğunu kaydeden Ermut, Fon'un portföyüne devredilen tüm şirketlerin, daha önce tabi oldukları denetim usullerini aynen muhafaza ettiğinin altını çizdi.
2020 ve 2021 finansal tablolara ilişkin bilgi veren Ermut, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2021 yılı sonu itibarıyla aktif toplamının geçen yıla göre yaklaşık olarak 1 trilyon lira artışla 3,2 trilyon liraya çıktığını görmekteyiz. Bu rakamlar, aktif toplamımızda yüzde 45'lik bir artışa tekabül ediyor. 2021 finansal tablolarında varlıkların yaklaşık yüzde 44'ü kısa vadeli, yüzde 56'sı ise uzun vadeli olmak üzere bir önceki yıla göre dönen varlıkların dağılımında yüzde 4'lük bir artış söz konusudur. Konsolide öz kaynaklar ise yine geçen yıla göre 109 milyar lira tutarında bir artışla 396 milyar liraya ulaşmıştır. Buradaki artış da yüzde 38'e tekabül ediyor. Pandemi etkilerinin 2021 yılının son çeyreğinde azalmasıyla birlikte tüm sektörlerde iyileşmeler görülmüş ve bunun sonucunda 2021 yılı finansal tablolarında konsolide hasılat, yüzde 79 artarak 306 milyar liradan 549 milyar liraya yükselmiştir."
Ermut, TVF'nin, Türkiye'nin en büyük telekom altyapı sağlayıcısı ve sektörün en büyük şirketlerinden biri olan Türk Telekomünikasyon AŞ'nin en büyük hissedarı haline geldiğini, hisse satın alma işlemi sonrasında TVF olarak şirketteki mevcut hisselerle birlikte toplam yüzde 61,68 pay sahipliğine ulaştıklarını söyledi.
Satın alma işleminin titizlikle yürütülen bir sürecin sonunda gerçekleştiğini ifade eden Ermut, şunları kaydetti:
"Uluslararası danışmanlık şirketleri tarafından genel kabul gören değerleme yöntemleri kullanılarak yapılan değerleme çalışmaları ve bankaların hisselerini elinde tutan Levent Yönetim Yapılandırma AŞ yönetimi ile gerçekleştirilen müzakereler sonrasında, işleme konu yüzde 55 oranındaki hisseler için satın alma bedeli 1,65 milyar dolar olarak belirlendi. Satın alımı yapmadan önce çok farklı senaryolar çalıştık. Tüm ihtimalleri göz önüne alarak, değişik senaryolara bakarak çok titiz bir çalışma gerçekleştirdik. En kötü senaryoda bile uzmanların belirlediği fiyat aralığının altında bir bedelle anlaşma sağladık ve Türk Telekom'daki hisselerin satın alma işlemini tamamladık. Şirketin cari piyasa değeri de şu anda 4,75 milyar dolar seviyesinde. Yüzde 55'e tekabül eden değer ise 2,60 milyar dolar seviyesinde. Bu da aradan geçen yaklaşık 9 aylık süreçte 1 milyar dolara yakın değer artışı anlamına geliyor."
İşlem öncesi Türk Telekom'un ortaklık yapısına bakıldığında zaten şirketin üçte birinin kamu mülkiyetinde olduğunu dile getiren Ermut, "Burada aslında bir kamu malından bahsediyoruz ve kamu malının korunması adına kamu sorumluluğuyla hareket etmek gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yönetim kurulumuzun bu konuda vizyon ve iradesini ortaya koyması bu önemli adımın atılmasını mümkün kıldı." dedi.
Ermut, İstanbul Finans Merkezi'nin hizmete açılmasına da artık çok az bir zaman kaldığını belirtti.
Türkiye'ye çok önemli katkılar sunacağına inandıkları İstanbul Finans Merkezi'nin, ilk 10 uluslararası finans merkezi arasında yer almasını hedeflediklerini dile getiren Ermut, merkezin, 1,4 milyon metrekare ofis alanları, 100 bin metrekare alışveriş merkezi, 2 bin 100 kişilik konferans ve gösteri merkezi, 1600 metrekarelik akademi ve araştırma merkezi, 30 bin metrekarelik 5 yıldızlı oteli, 26 bin araç kapasiteli otoparkı ve akıllı şehir modeli ile iş dünyasının tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlandığını anlattı.
Ermut, "Biz İstanbul Finans Merkezi'ni bir gayrimenkul projesi olarak görmüyoruz. İstanbul Finans Merkezi ile dünyanın önde gelen finans kurumlarını ve şirketlerini bünyesinde bir araya getirerek çok boyutlu bir finansal hizmetler ekosistemi oluşturmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetimi AŞ Genel Müdürü Salim Arda Ermut, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TVF Yönetim Anonim Şirketi ile TVF'nin 2021 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'nin görüşmelerinde, milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Ermut, TVF'nin kredi notunun, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings tarafından "B" ve not görünümünün "negatif" olarak teyit edildiğini, Türkiye'nin kredi notu ile aynı olduğunu söyledi.
İstanbul Finans Merkezi'nin neden geciktiği yönündeki soruya Ermut, merkezin fikri temellerinin 2009 yılında atıldığını, inşaatına 2014 yılında başlandığını, duraklamanın ardından 2019 itibarıyla da inşaat çalışmalarının yeniden başlayarak önemli bir kısmının tamamlandığını belirtti. Hukuki altyapıyla ilgili konularda kanunun geçmesini beklediklerini ifade eden Ermut, finansal kiralamayla ilgili faaliyetleri ertelediklerini aktardı.
Şu anda kiralamaya henüz başlamadıklarını ancak talep topladıklarını anlatan Ermut, şöyle devam etti:
"Talepler bizim açımızdan iyi. İşin ticari tarafı olan AVM ve bir de ofislerle ilgili olmak üzere iki tarafı var. Ticari tarafta çok yoğun bir talep var. Bölgenin de gözde bir bölge olması dolayısıyla talep sorunu yaşayacağımızı düşünmedik. Öngöremediğimiz bölgesel ya da küresel bir kriz olmazsa inşallah bir problem beklemiyoruz. Fiziki olarak takvimimize yaklaşmış durumdayız. İstanbul Finans Merkezi'ne kendi yönetim şirketimizi taşıdık. Birkaç kurum da taşınmaya hazır. Ziraat Bankası hazır, Merkez Bankası çok yaklaştı. Artık inşaat ve güvenlik anlamında bir sorun kalmadığına emin olup, bazı testleri hızlıca yapıp operasyona geçme noktasına yaklaştık. İnşallah bu senenin ilk yarısında operasyonu başlatmış olmayı umuyoruz. Tedbirli konuşuyorum; şubat ayıyla ilgili bir planımız var, ona yetişmeye çalışıyoruz. Elimizden geleni yapacağız yetişmek için."
Ermut, TVF bünyesindeki ÇAYKUR'un zarar etmesiyle ilgili soruya da, "Bu sene itibarıyla nette zararda gözükse de Türk Şeker ve ÇAYKUR, operasyonel olarak kara geçmiş oldular. Finansman maliyetleri ve bazı konulardaki sorunlar da çözülünce onların da önümüzdeki senelerde kara geçtiğini görmüş olacağız. Biz elimizden geldiği kadar diğer şirketlerimiz üzerinden de destek konusunda elimizden geleni yapıyoruz." yanıtını verdi.
İstihdam politikaları konusunda yapılan çalışmaları anlatan Ermut, pandemi döneminde dünyadaki bütün hava yolu şirketleri işçi çıkarırken Türk Hava Yollarının bir kuruş devlet desteği almadan ve bir kişiyi bile işten çıkarmadan süreci atlattığını vurguladı. Pandemi döneminden sonra personele iki kez ciddi zam yapıldığını aktaran Ermut, "En azından pandemi döneminde çalışanların fedakarlığını tanzim etme adına iki büyük adım atıldı. Çünkü o dönem çalışanların fedakarlığıyla mümkün oldu tüm bunlar. Dünyada bunu yapabilen tek hava yolu oldu. Zaten o zamanki başarısıyla şu anda pandemi sonrası dünyanın en iyi performansını gösteren milli hava yollarından birisi THY." ifadelerini kullandı.
Ermut, "Gabar'daki petrol ve Karadeniz'deki doğal gaz TPAO ve BOTAŞ'ın finansallarına yansıyacak mı?" sorusuna da "Direkt olarak TPAO'ya petrol ve doğal gaz üretim geliri olarak kayda girecek. BOTAŞ için de taşıma geliri katkısı olması öngörülüyor. Bununla beraber BOTAŞ'ın dışarıya ödediği gaz bedeli kadar ayrıca finansal yükünün de azalmış olması bekleniyor." bilgisini paylaştı.
TVF Yönetimi AŞ Genel Müdürü Ermut, "ABD'deki Halkbank davası Varlık Fonunu ne kadar etkiler?" sorusu üzerine de şunları kaydetti:
"ABD Yargıtay Mahkemesi nezdinde gerçekleştirilen temyiz başvurusu 3 Ekim 2022'de yüksek mahkeme tarafından kabul edilmişti. Sonraki süreçte yüksek mahkeme temyizi esastan görüşmeye başlayacak. Yargıtay süreci bitinceye kadar Bölge Mahkemesindeki yasal sürece dair verilen durdurma kararı devam edecek. Söz konusu süreci biz TVF olarak yakinen takip ediyoruz. Varlık Fonuna devir öncesi başlayan bir dava olduğu için TVF'ye olumsuz etkisinin sınırlı ya da hiç olmayacağını bekliyoruz."
