2005-04-05 - 14:42
Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, işçi ücretlerinin azaldığını, esnafın protesto altında olduğunu, çiftçinin ''İki yakasının bir araya gelmediğini'' söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yüzde 9.9'luk büyüme rakamlarının hayretle karşılandığını, kuşku yarattığını bildirerek, ''Türkiye'de 9.9 büyüme olduğu yılda da mutlak işsizlik sayısı artmaya devam etti. Bununla işsiz sayımızı azaltamayacaksak kaçla azaltacağız?'' diye sordu.
Baykal, partisinin grup toplantısına gelirken görevden alınan Etimesgut İlçe Başkanı Muzaffer Turşucu, bu karara ilişkin olarak görüşmek istedi. Baykal'dan ''Yetkili arkadaşlarla görüşün'' yanıtı alan Turşucu, daha sonra diğer arkadaşlarıyla birlikte toplantıya katıldı.
CHP Etimesgut Örgütü'nden Sulhay Akyüz isimli partili bir kadın, salonda ''Etimesgut İlçe Başkanı'nın görevden alınmasının nedenini öğrenmeye geldik. Partimize ihanet etmedik. Niye görevden alındığımız açıklansın'' diye bağırdı.
Salonda ayağa kalkarak tepkilerini dile getiren partilileri, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, İzmir Milletvekili Enver Öktem ve Denizli Milletvekili Haşim Oral ile CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz yatıştırmaya çalıştı.
Tepkiler nedeniyle konuşmasına başlayamayan Baykal, kürsüde beklerken Grup Başkanvekili Ali Topuz'dan salonda yaşananlar hakkında bilgi aldı. Bu sırada, özürlü bir vatandaş da kürsüye çıkarak Baykal'a faiz borçlarından kaynaklanan sorunlarını anlattı.
Baykal, salonda kargaşanın sona ermesinden sonra konuşmasına başlarken, vatandaşlardan tepkilerini grup çalışmalarını engellemeyecek şekilde dile getirmelerini istedi. Grup toplantısının ülkenin sorunlarını yansıtmak için bir araç olduğunu kaydeden Baykal, ''Herkesin sorunu önemlidir. Hepsine ilgi göstermek bizim görevimiz, ilgilenmekten kıvanç duyarız. Ama, bunun toplantımızı engellememesine özen göstermek herkesin görevidir'' uyarısında bulundu.
BÜYÜME RAKAMLARI
Baykal, konuşmasında yüzde 9.9'luk ekonomik büyüme rakamlarını değerlendirdi. Bu rakamların toplumun çeşitli kesimleri tarafından büyük bir hayretle karşılandığını ve ciddi tartışma yaşandığını kaydeden Baykal, şunları söyledi:
''Böyle bir büyüme var mı yok mu, bize yansıyan bir şey yok, bu nereden kaynaklandı, tartışmaları yapılıyor. Buna yardımcı olmak için ben bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Gerçekten bu büyüme ile bağdaştırılması çok güç temel çelişkiler var. Bu çelişkiler var olduğu sürece bu büyümeyi makul, doğru, gerçekçi bir gelişme olarak anlamak zordur. Nedir bunlar? Türkiye'de bir garabet yaşanıyor, işsizlik artıyor. Büyüyen bir ekonomide işsizliğin artması şaşırtıcı bir tablodur. Büyüme yapısından mı niteliğinden mi istihdam yaratmıyor, acaba neden? soruları herkesin zihninde şekilleniyor. Türkiye'de 9.9 büyüme olduğu yılda da mutlak işsizlik sayısı artmaya devam etti. Bununla işsiz sayımızı azaltamayacaksak kaçla azaltacağız. Bu, ciddi kuşku yaratıyor.''
Büyümenin temel göstergelerinden biri olan enerji tüketiminin de artmadığını ifade eden Baykal, bu durumun da açıklanmasının kolay olmadığını söyledi.
''İSTATİSTİK YÖNTEMİ DEĞİŞTİ''
Baykal, konuşmasında Türkiye'de büyümeyi ölçmeye yönelik istatistik yönteminin yıl içinde değiştirildiğine de dikkati çekti. 2004 yılının ilk üç ayında büyüme rakamının 1.5, ikinci üç aylık dönemde 1.3, üçüncü dönemde 1 puan artırıldığını belirten Baykal, bunun rakamlarla ilgili tereddüt yarattığını kaydetti. Baykal, yaşamın gerçeklerini herkesin bildiğini ifade ettiği konuşmasında, ekonominin büyüdüğü söylenirken protestolu senet ve ödenemeyen çeklerin de hızla arttığını söyledi.
Ticaretin ve ekonominin nabzının attığı yerlerdeki insanların büyümeyi hissedip hissetmediğini soruşturduklarını bildiren Baykal, ''Tek kelimeyle buralarda yaşayan esnafımızın durumu tam bir kan ağlamadır'' dedi.
'SAADET ZİNCİRİ''
Baykal, Türkiye'nin borçlarının azalmayıp arttığını, dış ticaretin kaygı verici boyutlarda olduğunu, cari açığın büyüdüğünü ifade ederek, kur politikasının bu tablonun altında yatan ana neden olduğunu söyledi. Kur politikasının ithalatı teşvik ettiğini, mali kanamaya yol açtığını savunan Baykal, bunun sonuçta GSMH'nin dolar cinsinden çok daha yüksek görünmesine neden olduğunu ifade etti. Borçlanma ve portföy yatırımı yoluyla 1 milyon 370 bin liradan dolar bulunabildiğine dikkati çeken Baykal, sadece faiz için Türkiye'ye 38 milyar dolar para geldiğini bildirdi. ''Bu bir saadet zinciridir, bu zincir bir yerde kırılır'' diyen Baykal, bu tablonun Türkiye'yi ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacağını söyledi. Kırılgan bir yapının ortaya çıktığının ciddi işaretleri bulunduğunu savunan Baykal, ''Bütün bunlar bir yerde saadet zinciri içinde Türkiye'ye para gönderenleri caydıracak noktaya gelir ve ortalık allak bullak olur'' diye konuştu.
Baykal, ''Türkiye'nin köşeye doğru sıkışmaya başladığını'' savundu; bütün bunların gelecek dönem için kaygı verici olduğunu söyledi. Baykal, Türkiye'nin, 250 milyar dolarlık borcu ile Arjantin'i IMF ile ilişkisinde bir dönüm noktasına getiren 194 milyar dolarlık borcun çok üzerinde bir tablo ile karşı karşıya olduğunu da ifade etti.
Ekonomik büyümenin gelir artışı ile ilgili bir talep sonucu ortaya çıkmadığını kaydeden CHP Genel Başkanı Baykal, bunun kredi kartı kullanımından kaynaklandığını bildirdi. Baykal, işçi ücretlerinin azaldığını, esnafın protesto altında olduğunu, çiftçinin ''İki yakasının bir araya gelmediğini'' söyledi.
İSTİFA EDEN MİLLETVEKİLLERİ
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun CHP'den ayrılan iki milletvekilinin AK Parti'ye geçmeleriyle ilgili olarak gündeme getirdiği iddiaları değerlendirirken, ''Siyasi transfer için birilerinin hakları ihlal edilmiş ve birilerine ihale verilmiştir. Bunun inkar edilecek bir tarafı yoktur'' dedi.
İstifaların ertesi günü ''Bu bir kirli transfer'' açıklaması yaptığını anımsatan Baykal, ''O zaman kimse duymadı. Bu olayın o dönemdeki Bakanlar Kurulu'nun bir üyesi tarafından, şimdi dahi olsa dile getirilmesinin elbette bir önemi vardır. Bunun temiz bir transfer olduğunu düşünüyorsa Sayın Başbakan çıkıp anlatmalıdır. Kirli bir transfer olduğunu bilen o günkü Bakanlar Kurulu'nun bir üyesi varsa o çıkıp söylemelidir. Susarak olmaz'' diye konuştu.
''İHALEYİ KİM VERMİŞ?''
Baykal, yolsuzluğu kim yaparsa yapsın üzerine gidilmesi gerektiğini belirterek, ''Birisi ihale almış... Kim vermiş ihaleyi, ne için vermiş, hangi pazarlıkla vermiş? Bunlar önemli değil mi?'' diye sordu.
Deniz Baykal, ''Siyasi transfer sağlamak için birilerinin hakları ihlal edilmiş ve birilerine ihale verilmiştir. İhaleyle sonuç alınmaya çalışılmıştır. Bunun inkar edilecek bir tarafı yoktur. Olay ortada'' dedi.
ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINA ELEŞTİRİ
Türkiye'nin özelleştirme yapmak üzere büyük masraflar yaptığını, en büyük KİT'i oluşturduğunu kaydeden Baykal, bunun sonucunda elde edilen nemanın ''Devede kulak'' olduğunu savundu.
Baykal, en başarılı, en verimli, rekabet kabiliyeti en yüksek kuruluşların gözü kapalı bir şekilde elden çıkartılmak üzere olduğunu ifade ederek, bu kuruluşların satışı ile Türkiye'nin pazardaki payından da vazgeçeceğini bildirdi.
TEKEL'in Alkollü İçkiler Genel Müdürü'nü emekli olduktan sonra alkollü içkiler bölümünü devralan özel şirketin başına geçtiğini anlatan Baykal, asgari üç yıl geçmeden böyle bir görevlendirme yapılmaması gerektiğini kaydetti.
TOKİ ile ilgili bazı iddiaları incelemeye aldıklarını da ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Hazine'nin bir uygulaması var. Kamu kuruluşları ellerindeki parayı Merkez Bankası'na yatırırlar, yoksa Ziraat Bankası'na ya da Vakıflar Bankası'na ya da bakanın izniyle bir başka bankaya yatırırlar. Türkiye'de TOKİ diye bir kuruluş var. Burada toplanmış olan çok önemli bir kaynak var. Bu kaynakların Merkez Bankası'na, Ziraat Bankası'na yatırılması gerekirken özel bir finans kurumuna yatırılıyor, bankaya da değil. Maliye Bakanı'nın bir açıklama yapmasını bekliyorum. Bu doğru mu değil mi? Kendisi TOKİ'nin parasını bir özel finans kurumuna yatırılması için izin vermiş midir vermemiş midir? Bu hangi kuruluştur? Sayın Maliye Bakanı siyasete girmeden önce hangi özel finans kuruluşunda görev yapmıştır.''
BÜROKRATLARLA İLGİLİ İDDİALAR
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti iktidarının göreve getirdiği bürokratlar hakkında ortaya atılan ciddi iddialar ve verilen mahkumiyet kararları bulunduğunu belirterek, ''Bunların yolsuzlukla mücadele etmesi mümkün mü? Bunlar için de Yüce Divan gelecektir'' dedi.
Baykal, gerek SHÇEK'de, gerekse Milli Eğitim Bakanlığı'nda büyük çapta yolsuzluk olayları yaşandığını ileri sürerek, ''Tüm bunlar karşısında sayın Başbakanın kılı bile kıpırdamıyor'' dedi.
SHÇEK'in 1 trilyon liraya yakın parasının kuruma alınmayarak Jokey Kulübü'ne devredildiğini ifade eden Baykal, bu kararın altında ''hangi bakanın oğlunun imzasının bulunduğunu'' sordu.
Yolsuzluğun, bu iktidar tarafından yarar beklenen sistematik bir rant aracı haline getirildiğini iddia eden Baykal, şunları söyledi:
''Bu anlayışa girmiş olanlar yolsuzlukla mücadele edemezler, onun kurbanı olurlar. Enerji Bakanlığı'ndaki yolsuzluklarla ilgili ortaya konulan dosyalar ne oldu? İki gün manşet, üçüncü gün unutuldu. Bu dosyalarda suçlanan insanlar, parti ve devlet yönetmeye devam ediyorlar.
Akaryakıt yolsuzluğu ile isimleri gündeme gelen ve telefon dinlemede dolaylı olarak dinlendiği için sanık sıfatından çıkarılan Gümrük Müsteşar Yardımcısı ile Gümrük Genel Müdürlüğü'ne vekaleten getirilen kişi de bu nedenle yargıdan kurtuluyor. Bu bürokratlar, yolsuzlukla mücadele eden AK Parti iktidarına hayırlı olsun. Böyle bir kadronun sorumluluğunu üstlenerek taşıyanların Türkiye'de yolsuzlukla mücadele etmesi mümkün mü?
Manzara bu, Yüce Divan kurumu işlemeye başladı. Bunlar için de Yüce Divan gelecektir. Yolsuzlukları bir süre siyasetle örtbas edebilirsiniz ama bir süre sonra o yetim hakkı sizi ensenizden yakalar. Şimdi anlıyor musunuz dokunulmazlıklar niye kaldırılmıyor?''
Deniz Baykal, parti Genel Saymanı Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın bürosunun, geçen hafta mali polis tarafından ''basıldığını'' ve evraklarının incelemeye alındığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu olay üzerine konuyu tüm ayrıntılarıyla inceledik. Çünkü bizim bu konulardaki hassasiyetimiz ve yaklaşımımız ortadadır. Arkadaşımız, haber yayınlanır yayınlanmaz beni arayarak, 'Eğer en ufak bir yanlışlık varsa bırakın görevimi, milletvekilliğinden istifa etmeye hazırım' dedi.
Baktık ki olay baştan aşağı bir şantaj meselesi ve hedef şaşırtmak için ortaya konulan yapay bir çaba, baştan aşağı dökülüyor. Soruşturma da gizli ya... Ne hikmetse bütün kamera ve fotoğraf makineleri orada. Bizi bu yolla yıldırmaya çalışabilirler, ama şimdi ben soruyorum; bu arkadaşımızı ihbar eden kişi baskından önce Ankara'ya gelip bir ya da iki bakan ile buluştu ve görüştü mü? Bu sorunun yanıtlanmasını istiyorum.
Bu olaylar, AKP'nin yolsuzluklar karşısındaki paniğini gösteriyor. Açık söylüyorum, bizim ne dün ne bugün ne de yarın veremeyecek hesabımız yoktur ve olamaz. Bizi tehdit ederek kendi yolsuzluklarını örtbas edeceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Hepsinin maskesini indireceğiz.''
Baykal, 17 Nisan'da KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacağını, Rauf Denktaş'ın bu seçimlerde aday olmayacağını belirterek, ''Bir tarih dönemi kapanıyor. Kendisine karşı derin bir takdir ve şükran duygusu içindeyiz'' dedi. Baykal, 7 Nisan Perşembe günü arkadaşları ile Kıbrıs'a giderek Denktaş'ı ziyaret edeceklerini ifade etti ve ''Kendisine hak ettiği sevgi, saygı ve şükranlarımızı sunacağız'' diye konuştu.
Öte yandan, CHP grup toplantısının kapalı bölümünde, İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, Türk Ceza Yasası'nda, ''özel konuta izinsiz girenlere karşı işlenen fiiller ile meşru savunma hallerinde ceza verilmemesini'' öngören yasa teklifi görüşüldü.
Arıtman, teklifle ilgili gerekçelerini dile getirirken, söz alan milletvekilleri ise yasaya karşı çıktılar.
Daha sonra yapılan oylamada, kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'na indirilmesi oy birliğiyle reddedildi.
Baykal, partisinin grup toplantısına gelirken görevden alınan Etimesgut İlçe Başkanı Muzaffer Turşucu, bu karara ilişkin olarak görüşmek istedi. Baykal'dan ''Yetkili arkadaşlarla görüşün'' yanıtı alan Turşucu, daha sonra diğer arkadaşlarıyla birlikte toplantıya katıldı.
CHP Etimesgut Örgütü'nden Sulhay Akyüz isimli partili bir kadın, salonda ''Etimesgut İlçe Başkanı'nın görevden alınmasının nedenini öğrenmeye geldik. Partimize ihanet etmedik. Niye görevden alındığımız açıklansın'' diye bağırdı.
Salonda ayağa kalkarak tepkilerini dile getiren partilileri, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, İzmir Milletvekili Enver Öktem ve Denizli Milletvekili Haşim Oral ile CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz yatıştırmaya çalıştı.
Tepkiler nedeniyle konuşmasına başlayamayan Baykal, kürsüde beklerken Grup Başkanvekili Ali Topuz'dan salonda yaşananlar hakkında bilgi aldı. Bu sırada, özürlü bir vatandaş da kürsüye çıkarak Baykal'a faiz borçlarından kaynaklanan sorunlarını anlattı.
Baykal, salonda kargaşanın sona ermesinden sonra konuşmasına başlarken, vatandaşlardan tepkilerini grup çalışmalarını engellemeyecek şekilde dile getirmelerini istedi. Grup toplantısının ülkenin sorunlarını yansıtmak için bir araç olduğunu kaydeden Baykal, ''Herkesin sorunu önemlidir. Hepsine ilgi göstermek bizim görevimiz, ilgilenmekten kıvanç duyarız. Ama, bunun toplantımızı engellememesine özen göstermek herkesin görevidir'' uyarısında bulundu.
BÜYÜME RAKAMLARI
Baykal, konuşmasında yüzde 9.9'luk ekonomik büyüme rakamlarını değerlendirdi. Bu rakamların toplumun çeşitli kesimleri tarafından büyük bir hayretle karşılandığını ve ciddi tartışma yaşandığını kaydeden Baykal, şunları söyledi:
''Böyle bir büyüme var mı yok mu, bize yansıyan bir şey yok, bu nereden kaynaklandı, tartışmaları yapılıyor. Buna yardımcı olmak için ben bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Gerçekten bu büyüme ile bağdaştırılması çok güç temel çelişkiler var. Bu çelişkiler var olduğu sürece bu büyümeyi makul, doğru, gerçekçi bir gelişme olarak anlamak zordur. Nedir bunlar? Türkiye'de bir garabet yaşanıyor, işsizlik artıyor. Büyüyen bir ekonomide işsizliğin artması şaşırtıcı bir tablodur. Büyüme yapısından mı niteliğinden mi istihdam yaratmıyor, acaba neden? soruları herkesin zihninde şekilleniyor. Türkiye'de 9.9 büyüme olduğu yılda da mutlak işsizlik sayısı artmaya devam etti. Bununla işsiz sayımızı azaltamayacaksak kaçla azaltacağız. Bu, ciddi kuşku yaratıyor.''
Büyümenin temel göstergelerinden biri olan enerji tüketiminin de artmadığını ifade eden Baykal, bu durumun da açıklanmasının kolay olmadığını söyledi.
''İSTATİSTİK YÖNTEMİ DEĞİŞTİ''
Baykal, konuşmasında Türkiye'de büyümeyi ölçmeye yönelik istatistik yönteminin yıl içinde değiştirildiğine de dikkati çekti. 2004 yılının ilk üç ayında büyüme rakamının 1.5, ikinci üç aylık dönemde 1.3, üçüncü dönemde 1 puan artırıldığını belirten Baykal, bunun rakamlarla ilgili tereddüt yarattığını kaydetti. Baykal, yaşamın gerçeklerini herkesin bildiğini ifade ettiği konuşmasında, ekonominin büyüdüğü söylenirken protestolu senet ve ödenemeyen çeklerin de hızla arttığını söyledi.
Ticaretin ve ekonominin nabzının attığı yerlerdeki insanların büyümeyi hissedip hissetmediğini soruşturduklarını bildiren Baykal, ''Tek kelimeyle buralarda yaşayan esnafımızın durumu tam bir kan ağlamadır'' dedi.
'SAADET ZİNCİRİ''
Baykal, Türkiye'nin borçlarının azalmayıp arttığını, dış ticaretin kaygı verici boyutlarda olduğunu, cari açığın büyüdüğünü ifade ederek, kur politikasının bu tablonun altında yatan ana neden olduğunu söyledi. Kur politikasının ithalatı teşvik ettiğini, mali kanamaya yol açtığını savunan Baykal, bunun sonuçta GSMH'nin dolar cinsinden çok daha yüksek görünmesine neden olduğunu ifade etti. Borçlanma ve portföy yatırımı yoluyla 1 milyon 370 bin liradan dolar bulunabildiğine dikkati çeken Baykal, sadece faiz için Türkiye'ye 38 milyar dolar para geldiğini bildirdi. ''Bu bir saadet zinciridir, bu zincir bir yerde kırılır'' diyen Baykal, bu tablonun Türkiye'yi ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakacağını söyledi. Kırılgan bir yapının ortaya çıktığının ciddi işaretleri bulunduğunu savunan Baykal, ''Bütün bunlar bir yerde saadet zinciri içinde Türkiye'ye para gönderenleri caydıracak noktaya gelir ve ortalık allak bullak olur'' diye konuştu.
Baykal, ''Türkiye'nin köşeye doğru sıkışmaya başladığını'' savundu; bütün bunların gelecek dönem için kaygı verici olduğunu söyledi. Baykal, Türkiye'nin, 250 milyar dolarlık borcu ile Arjantin'i IMF ile ilişkisinde bir dönüm noktasına getiren 194 milyar dolarlık borcun çok üzerinde bir tablo ile karşı karşıya olduğunu da ifade etti.
Ekonomik büyümenin gelir artışı ile ilgili bir talep sonucu ortaya çıkmadığını kaydeden CHP Genel Başkanı Baykal, bunun kredi kartı kullanımından kaynaklandığını bildirdi. Baykal, işçi ücretlerinin azaldığını, esnafın protesto altında olduğunu, çiftçinin ''İki yakasının bir araya gelmediğini'' söyledi.
İSTİFA EDEN MİLLETVEKİLLERİ
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun CHP'den ayrılan iki milletvekilinin AK Parti'ye geçmeleriyle ilgili olarak gündeme getirdiği iddiaları değerlendirirken, ''Siyasi transfer için birilerinin hakları ihlal edilmiş ve birilerine ihale verilmiştir. Bunun inkar edilecek bir tarafı yoktur'' dedi.
İstifaların ertesi günü ''Bu bir kirli transfer'' açıklaması yaptığını anımsatan Baykal, ''O zaman kimse duymadı. Bu olayın o dönemdeki Bakanlar Kurulu'nun bir üyesi tarafından, şimdi dahi olsa dile getirilmesinin elbette bir önemi vardır. Bunun temiz bir transfer olduğunu düşünüyorsa Sayın Başbakan çıkıp anlatmalıdır. Kirli bir transfer olduğunu bilen o günkü Bakanlar Kurulu'nun bir üyesi varsa o çıkıp söylemelidir. Susarak olmaz'' diye konuştu.
''İHALEYİ KİM VERMİŞ?''
Baykal, yolsuzluğu kim yaparsa yapsın üzerine gidilmesi gerektiğini belirterek, ''Birisi ihale almış... Kim vermiş ihaleyi, ne için vermiş, hangi pazarlıkla vermiş? Bunlar önemli değil mi?'' diye sordu.
Deniz Baykal, ''Siyasi transfer sağlamak için birilerinin hakları ihlal edilmiş ve birilerine ihale verilmiştir. İhaleyle sonuç alınmaya çalışılmıştır. Bunun inkar edilecek bir tarafı yoktur. Olay ortada'' dedi.
ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINA ELEŞTİRİ
Türkiye'nin özelleştirme yapmak üzere büyük masraflar yaptığını, en büyük KİT'i oluşturduğunu kaydeden Baykal, bunun sonucunda elde edilen nemanın ''Devede kulak'' olduğunu savundu.
Baykal, en başarılı, en verimli, rekabet kabiliyeti en yüksek kuruluşların gözü kapalı bir şekilde elden çıkartılmak üzere olduğunu ifade ederek, bu kuruluşların satışı ile Türkiye'nin pazardaki payından da vazgeçeceğini bildirdi.
TEKEL'in Alkollü İçkiler Genel Müdürü'nü emekli olduktan sonra alkollü içkiler bölümünü devralan özel şirketin başına geçtiğini anlatan Baykal, asgari üç yıl geçmeden böyle bir görevlendirme yapılmaması gerektiğini kaydetti.
TOKİ ile ilgili bazı iddiaları incelemeye aldıklarını da ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Hazine'nin bir uygulaması var. Kamu kuruluşları ellerindeki parayı Merkez Bankası'na yatırırlar, yoksa Ziraat Bankası'na ya da Vakıflar Bankası'na ya da bakanın izniyle bir başka bankaya yatırırlar. Türkiye'de TOKİ diye bir kuruluş var. Burada toplanmış olan çok önemli bir kaynak var. Bu kaynakların Merkez Bankası'na, Ziraat Bankası'na yatırılması gerekirken özel bir finans kurumuna yatırılıyor, bankaya da değil. Maliye Bakanı'nın bir açıklama yapmasını bekliyorum. Bu doğru mu değil mi? Kendisi TOKİ'nin parasını bir özel finans kurumuna yatırılması için izin vermiş midir vermemiş midir? Bu hangi kuruluştur? Sayın Maliye Bakanı siyasete girmeden önce hangi özel finans kuruluşunda görev yapmıştır.''
BÜROKRATLARLA İLGİLİ İDDİALAR
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti iktidarının göreve getirdiği bürokratlar hakkında ortaya atılan ciddi iddialar ve verilen mahkumiyet kararları bulunduğunu belirterek, ''Bunların yolsuzlukla mücadele etmesi mümkün mü? Bunlar için de Yüce Divan gelecektir'' dedi.
Baykal, gerek SHÇEK'de, gerekse Milli Eğitim Bakanlığı'nda büyük çapta yolsuzluk olayları yaşandığını ileri sürerek, ''Tüm bunlar karşısında sayın Başbakanın kılı bile kıpırdamıyor'' dedi.
SHÇEK'in 1 trilyon liraya yakın parasının kuruma alınmayarak Jokey Kulübü'ne devredildiğini ifade eden Baykal, bu kararın altında ''hangi bakanın oğlunun imzasının bulunduğunu'' sordu.
Yolsuzluğun, bu iktidar tarafından yarar beklenen sistematik bir rant aracı haline getirildiğini iddia eden Baykal, şunları söyledi:
''Bu anlayışa girmiş olanlar yolsuzlukla mücadele edemezler, onun kurbanı olurlar. Enerji Bakanlığı'ndaki yolsuzluklarla ilgili ortaya konulan dosyalar ne oldu? İki gün manşet, üçüncü gün unutuldu. Bu dosyalarda suçlanan insanlar, parti ve devlet yönetmeye devam ediyorlar.
Akaryakıt yolsuzluğu ile isimleri gündeme gelen ve telefon dinlemede dolaylı olarak dinlendiği için sanık sıfatından çıkarılan Gümrük Müsteşar Yardımcısı ile Gümrük Genel Müdürlüğü'ne vekaleten getirilen kişi de bu nedenle yargıdan kurtuluyor. Bu bürokratlar, yolsuzlukla mücadele eden AK Parti iktidarına hayırlı olsun. Böyle bir kadronun sorumluluğunu üstlenerek taşıyanların Türkiye'de yolsuzlukla mücadele etmesi mümkün mü?
Manzara bu, Yüce Divan kurumu işlemeye başladı. Bunlar için de Yüce Divan gelecektir. Yolsuzlukları bir süre siyasetle örtbas edebilirsiniz ama bir süre sonra o yetim hakkı sizi ensenizden yakalar. Şimdi anlıyor musunuz dokunulmazlıklar niye kaldırılmıyor?''
Deniz Baykal, parti Genel Saymanı Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın bürosunun, geçen hafta mali polis tarafından ''basıldığını'' ve evraklarının incelemeye alındığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu olay üzerine konuyu tüm ayrıntılarıyla inceledik. Çünkü bizim bu konulardaki hassasiyetimiz ve yaklaşımımız ortadadır. Arkadaşımız, haber yayınlanır yayınlanmaz beni arayarak, 'Eğer en ufak bir yanlışlık varsa bırakın görevimi, milletvekilliğinden istifa etmeye hazırım' dedi.
Baktık ki olay baştan aşağı bir şantaj meselesi ve hedef şaşırtmak için ortaya konulan yapay bir çaba, baştan aşağı dökülüyor. Soruşturma da gizli ya... Ne hikmetse bütün kamera ve fotoğraf makineleri orada. Bizi bu yolla yıldırmaya çalışabilirler, ama şimdi ben soruyorum; bu arkadaşımızı ihbar eden kişi baskından önce Ankara'ya gelip bir ya da iki bakan ile buluştu ve görüştü mü? Bu sorunun yanıtlanmasını istiyorum.
Bu olaylar, AKP'nin yolsuzluklar karşısındaki paniğini gösteriyor. Açık söylüyorum, bizim ne dün ne bugün ne de yarın veremeyecek hesabımız yoktur ve olamaz. Bizi tehdit ederek kendi yolsuzluklarını örtbas edeceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Hepsinin maskesini indireceğiz.''
Baykal, 17 Nisan'da KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacağını, Rauf Denktaş'ın bu seçimlerde aday olmayacağını belirterek, ''Bir tarih dönemi kapanıyor. Kendisine karşı derin bir takdir ve şükran duygusu içindeyiz'' dedi. Baykal, 7 Nisan Perşembe günü arkadaşları ile Kıbrıs'a giderek Denktaş'ı ziyaret edeceklerini ifade etti ve ''Kendisine hak ettiği sevgi, saygı ve şükranlarımızı sunacağız'' diye konuştu.
Öte yandan, CHP grup toplantısının kapalı bölümünde, İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, Türk Ceza Yasası'nda, ''özel konuta izinsiz girenlere karşı işlenen fiiller ile meşru savunma hallerinde ceza verilmemesini'' öngören yasa teklifi görüşüldü.
Arıtman, teklifle ilgili gerekçelerini dile getirirken, söz alan milletvekilleri ise yasaya karşı çıktılar.
Daha sonra yapılan oylamada, kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'na indirilmesi oy birliğiyle reddedildi.
