2005-05-09 - 18:30
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ PANELİ...
İngiltere Büyükelçisi Westmacott: ''Yapmanız gerekenleri zamanında yapmalısınız. Bizim dönem başkanlığımızda tarafsız olmamız gerekiyor. Bu nedenle fazla yüklenmemek gerekli'' AB Uyum Komisyonu Başkanı Yakış: ''Bu kadar çaba sonunda bir ülke dahi hayır dese AB'ye giremeyeceğiz ama önemli değil. Yaptığımız reformlar yanımıza kar kalacaktır''
Türk Parlamenterler Birliği ve Ankara Üniversitesi AB Çalışmaları Merkezi tarafından, 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla düzenlenen, Türkiye- Avrupa Birliği İlişkilerinin Geleceği'' konulu panel TBMM'de yapıldı.

İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, panelde yaptığı konuşmada, İngiltere'nin yakın bir tarihte AB Dönem Başkanlığını alacağını ve Türkiye'nin de bu konuda iyimser beklentiler içinde bulunduğunu belirterek, ''Yapmanız gerekenleri zamanında yapmalısınız. Bizim başkanlığımız döneminde tarafsız olmamız ya da daha az taraflı olmamız gerekiyor. O nedenle fazla yüklenmemek gerekli'' dedi.

AB Uyum Komisyonu Başkanı Yakış ise, ''Bu kadar çaba sonunda bir ülke dahi hayır dese AB'ye giremeyeceğiz ama önemli değil. Yaptığımız reformlar yanımıza kar kalacaktır'' diye konuştu.

BÜYÜKELÇİ WESTMACOTT
AB konusunda Türkiye'yi destekleyen bir ülkenin büyükelçisi olarak bu panelde bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyleyerek sözlerine başlayan İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott İngiltere'de yapılan seçimlerde alınan seçim sonucuyla hükümetin Türkiye'nin AB'ye girişini desteklemeye devam edeceğini de ortaya konduğunu belirtti. Türkiye'nin AB öncesinde gerek Kopenhag Kriterleri gerekse Kıbrıs konusunda görevini yerine getirdiğini, ancak AB'nin, KKTC'nin izolasyondan kurtulması için hiçbir girişimde bulunmadığına işaret ederek, bu durumdan duyduğu üzüntüyü dile getiren Westmacott, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Henüz yapılacaklar bitmedi. Bazı dostlarımızın çok yakın bir tarihte dönem başkanlığının bize geçeceğini hatırlatarak, bazı beklentilerini dile getirmesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak dönem başkanlığı tarafsızlık gerektirir. Yapmanız gerekenleri zamanında yapmalısınız. Bizim başkanlığımızda daha az tarafsız olmamız gerekiyor. Bu nedenle bize fazla yüklenmemelisiniz. Biz elimizden geleni elbette yapacağız.

Kopenhag Kriterleri'nin hala izlendiğini bilmelisiniz. Şartların yerine getirilip getirilmediğine bakılacaktır. TCK konusunda yapmanız gereken değişiklikleri de bir an önce yapmalısınız. Anayasal zorlukları, Lozan Anlaşması'nı biliyoruz ama bunları sağlayın. Önünüzde önemli paketler var. İşkence, Taksim Meydanı'nda kadınların dövülmesi, Orhan Pamuk ile ilgili bir kaymakamın aldığı kararlar... Bunlar Türkiye açısından olumsuz sinyaller ve bazı çevrelerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz. Ancak, biz ve herkes biliyor ki burada yapılması gereken yetkililerin bunlara gerekli yanıtları verip, önlemlerin alınmasıdır.''

''ANKARA KRİTERİ HALİNE GELDİ''
Bazı çevrelerin AB ile ilgili kuşkularını artık açık açık dile getirdiğini ve bir garantisi olmadığı halde bu kadar çabanın anlamsız olduğunu ifade etmeye başladığını kaydeden Büyükelçi, ''Şunu bilmeleri gerekiyor, Kopenhag Kriterleri aslında Ankara kriterleri haline geldi. Bu yapılanların Türkiye için yapıldığının artık bilinmesi lazım" dedi.

Türkiye'de AB'ye girişe yüzde 72 oranında bir destek verildiğini, İngiltere'de bile bu rakama ulaşılmadığına dikkati çeken Büyükelçi sözlerini, '' AB'yi de her fırsatta suçlamamak gerekir. Çok haklı olduğunuz durumlar ortaya çıkabilir, ama orada 25 ülkenin yönetimi var. Orada sizi destekleyenler olduğunu da unutmayın. Türkiye'nin AB'ye üye olmasının herkese yarar getireceğinin kanıtlarını ortaya her fırsatta koymak gerekir.'' diye tamamladı.

YAKIŞ'IN SÖZLERİ
Panelde Büyükelçi Westmacott'tan önce konuşan AB Uyum Komisyonu Başkanı ve AK Parti Düzce Milletvekili Yaşar Yakış, Türkiye'nin 3 Ekim'den önce yapması gerekenlerin büyük bölümünü yaptığını söyledi.

1963 Ankara Anlaşması'nın yeni üyelere teşmilinin, Kıbrıs Rum Kesimi tarafından, Rum Kesiminin tanınması olarak lanse edildiğini ifade eden Yakış, Türkiye'nin bu konuda yürüttüğü doğru politika ile Rumların bu isteğinin yerine getirilmediğini ve bu konuda AB ile mutabakat sağlandığını belirtti. Bu dönemde çıkarılması gereken yasaların büyük bölümünün TBMM'den geçtiğini, bir kısmının ise komisyonlarda beklediğini hatırlatan Yakış, Meclis tatile girmeden bunların çıkarılacağını belirtti. Yasalarda uygulamalar konusunda akşamdan sabaha bir şeyler beklemenin doğru olmadığını ve bu konudaki tüm olumsuzlukların hükümete veya devlete mal edilemeyeceğini belirten Yakış, sözlerini şöyle tamamladı:

''3 Ekim müzakereleri öncesinde Rum yönetiminin buna hayır diyeceğini söyleyenler var. Ben buna ihtimal vermiyorum. Çünkü bu süreçte Rumların elinde bizi 74 kez veto etme şansı var. Daha müzakerelerin başında bunu niye kullansınlar. Böyle bir ihtimal yok gibi.

PARLAK BİR GELECEK
Türkiye bu süreci en iyi şekilde değerlendirecektir. Parlak bir gelecek bizi bekliyor. Her iki şartta da parlaktır geleceğimiz. Bu istikrarı sürdürdüğümüz müddetçe AB'ye girsek de girmesek de iyi yoldayız ve öyle devam edeceğiz. Bu kadar çaba ve bundan sonra en az bu kadar daha göstereceğimiz çaba sonrasında birisi çıkıp hayır derse AB'ye giremeyeceğiz. Olsun, Türkiye belki AB'ye girmez ama bu konuda yaptığımız reformlar yanımıza kar olarak kalacaktır.''

Panelde, yurtdışında olduğu için katılamayan TBMM Başkanı Arınç'ın mesajı ile Başbakan Erdoğan, bazı bakan ve milletvekillerinin telgrafları okundu.
Panelin açılış konuşmasını yapan Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Hasan Korkmazcan, bu tür etkinlikleri artırarak sürdüreceklerini söyledi.

''İNGİLTERE BAŞBAKANI İLE İSPANYA BAŞBAKANI'NIN HAYAL ETTİĞİ AB ARASINDA ÖNEMLİ FARKLILIKLAR VAR''
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı'na seçilen Kemal Derviş ise, ''Coğrafyamızda söz sahibi olabilmemiz için AB'ye üye olmamız gerekir'' dedi.

AB müzakereleri sürecinde çok çalışıldığını ve belli bir mesafe alındığını belirten Derviş, Türkiye'nin önünde uzun ve büyük çaba gerektiren sürecin olduğuna değindi. ''İngiltere Başbakanı ile İspanya Başbakanı'nın hayal ettiği AB arasında önemli farklılıklar var'' diyen Derviş, AB'nin mimarisinin şu aşamada net olarak görülemediğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN SÖZ SAHİBİ OLMASI
AB'ye uyum konusunda yapılan reformlara değinen Derviş, reformların büyük bir kısmının Türkiye'nin lehine ancak bazı reformların ise aleyhine olduğunu söyledi. ''Reformlar Türkiye için. İyileştirmeler yapıldıktan sonra AB'ye girsek de olur girmesek de'' anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini belirten Derviş, şöyle devam etti:

''Ekonomik, dış politika ve savunma politikaları konularında söz sahibi olmalıyız. Coğrafyamızda söz sahibi olabilmemiz için de üye olmamız gerekir. Bazı uzlaşmalarda biz de katkıda bulunmalıyız. Üye olamaz, AB dışında kalırsak söz sahibi olamayız. Bu da 'coğrafyanın geleceğinde, Türk halkının söz sahibi olamayacağı' anlamına gelir.''

EGEMENLİĞİN PAYLAŞIMI
Egemenliğin paylaşımının çok önemli olduğunu işaret eden Derviş, egemenliğin devredilemeyeceğini ancak paylaşılabileceğini belirtti. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyduğunu anlatan Derviş, ''Uluslararası sözleşmelere uyulması egemenliğin sınırlanması anlamına gelir. AB'ye üyelik de uluslararası bir sözleşme gibidir'' dedi.

''Avrupa'nın geleceğinin milliyetçi şovenizme bırakılmaması gerektiğini'' ifade eden Derviş, ''AB'ye tam üyelik halinde Türkiye egemenliğini teslim etmiyor, egemenliğini paylaşıyor olacak. Çünkü Türkiye'de diğer AB üyesi ülkelerin egemenliği üzerinde söz sahibi olmuş olacak. Çabamız; Türkiye-AB arasında bir üyelik çabası değil, 21. Yüzyıla dönük, insanlarla ortak, barış ve kardeşliğe açık, çağdaş bir dünya için. İleriye dönük kesimle çabamızı yürütmeliyiz'' diye konuştu.

Derviş, Türkiye'nin Orta Asya ve Türki cumhuriyetleri ile ilişkilerinin daha da geliştirilmesi gerektiğini, bu tür ilişkilerin AB'ye üyeliğe engel olmadığını, aksine üyeliği destekleyebileceğini savundu.

''UZLAŞMA KÜLTÜRÜMÜZÜ GELİŞTİRMELİYİZ''
Panelde konuşan eski sanayici, İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Meral Gezgin Eriş, müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanmaması halinde AB ile Türkiye için büyük bir başarısızlık olacağını söyledi. Müzakerelerin en zor yönünün uzun süreci kapsaması olduğunu vurgulayan Eriş, ''Sürecin henüz başlarındayız. Başarılı olmak için taraflar ortaklık bilinciyle sorumluluklarının gereğini yapmalılar. Uzlaşma kültürümüzü geliştirmeliyiz. Sağlıklı uzlaşma ortamı sağlanmalıdır'' dedi.

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Tekin ise yeni Avrupa kimliğinin Türkiye'nin tam üyeliği ile oluşacağını söyledi. Avrupa'ya özgü değerlerin olduğuna değinen Tekin, ''Avrupa kimliği Türk kimliğini de içine alacak şekilde olmalıdır'' dedi.