2006-02-21 - 14:20
BAŞBAKAN ERDOĞAN; ''BİZİM UFUK ÇİZGİMİZ, MİLLETİMİZİN YÜKSEK MENFAATLERİDİR''
AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ortadoğu politikası ve Hamas heyetinin Türkiye ziyareti ile Genel Kurul gündeminde olan prim borçlarının yeniden yapılandırılması ve kredi kartları yasa tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hamas heyetinin Türkiye ziyaretini değerlendirirken, ''Gerek doğrudan tarafları, gerek bütün uluslararası camiayı, Filistin'de demokratik seçimlerin ortaya çıkardığı tabloyu doğru okumaya, sorumluluk bilinciyle hareket ederek, bu tabloyu barış için bir fırsata dönüştürmeye davet ediyorum'' dedi.

AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan Filistin heyetinin Türkiye ziyareti konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Bugüne kadar hiçbir çabalarının karşılıksız kalmadığını söyleyen Erdoğan, bundan sonra da çabalarının karşılıksız kalmayacağını ifade etti. ''Doğru bir zamanlama ile doğru mesajları verdiklerini'' bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''İnsani, tarihi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğini yerine getirdik. Bundan sonra da bu sorumluluklarımızın gereğini yapmaya devam edeceğiz. Aynı mesajları, bundan sonra da açık kanallar başta olmak üzere, her fırsatı değerlendirerek vermeyi sürdüreceğiz. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki şiddet ve gerilimin bedeli, barış adımları için ödenen bedelden daha az değildir.
Bizim çabalarımız, sadece bölgeye uzun bir aradan sonra barışın geri dönmesi için değil, aynı zamanda Türkiye'nin kendi güvenliği için gerekli. Filistin-İsrail ihtilafının, kalıcı, kapsamlı ve adil bir barışla çözüme kavuşması, sadece iki tarafın değil, aynı zamanda bütün insanlığın hayrına olacaktır. Bu vesileyle gerek doğrudan tarafları, gerek bütün uluslararası camiayı, Filistin'de demokratik seçimlerin ortaya çıkardığı tabloyu doğru okumaya, sorumluluk bilinciyle hareket ederek bu tabloyu barış için bir fırsata dönüştürmeye davet ediyorum.
Şu veya bu şekilde henüz seçimlerden çıkılan Filistin'de bazı mesajlar beğenilmemiş olabilir; kabullenilmemiş olabilir. Şunu bilmemiz gerekiyor ki artık bir demokratik süreç orada devam ediyor ve yeni bir değişim Filistin halkı tarafından gerekli görmüştür. Sandık neticesi ortaya yeni yapı getirmektedir.''

''EKONOMİK YÖNTEMLE TERBİYE''

Erdoğan, ''Filistin'de yeni yapıyı ekonomik yöntemle terbiye etme yolunun seçilmesi durumunda, bunun adının demokrasi olmayacağını'' söyledi. ''Bu, güdümlü demokrasi olur, bu Filistin halkına saygısızlık olur'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizim, bundan sonraki süreci iyi değerlendirip, iyi okumamız gerekiyor. Dolayısıyla zaman zaman siyasetin içinde maalesef tribünlere verilen mesajlar olur. Halka farklı mesajlar verilmiş olur. Ama zaman bir çok şeyi demokrasi içinde halleder. Bunda da sabırlı olmak gerekir. Nitekim Türkiye, ziyarette; gerek Genel Başkanvekilim, gerek Başbakan vekilim, yaptıkları görüşmelerde tüm insanlığın beklentisi olan mesajları, gelen Filistin heyetine vermişlerdir.
Belki de Türkiye'nin dışında başka ülkelerin veremeyeceği mesajları vermişlerdir. Mesajlar, samimiyetle verilmiştir. Bu mesajların içinde şiddetin terk edilmesi vardır, yol haritasının kabulü vardır, İsrail ile masaya oturulması vardır; bir dayanışma ruhunun Ortadoğu'ya egemen kılınması, barışın esas alınması vardır. Bütün bunlar konuşulurken aynı zamanda demokratik sürecin barışa endeksli olması vardı. Bütün başlıklar altında ortaya konulan
telkinler, bölgede neyi amaçladığımızın, neyi beklediğimizin de açık ifadesidir. Kaldı ki Türkiye, İsrail ve Filistin ile bugüne kadar olan görüşmelerini; ama siyasi, ama askeri, ama ticari, ama kültürel, bundan sonra da yürütecektir. Yürütmeye devam edecektir. Türkiye'de bazı iç politikada oynayanlar, 'efendim, işte biz de bunu istiyoruz ama...' Aması ne? Zaten Türkiye ne çektiyse bu amadan çekti. Biz iş yapmanın, netice almanın gayreti içindeyiz. Ondan sonra atı alan Üsküdar'ı geçiyor.''

''BUNUN KARARINI BİZ VERİRİZ''

Erdoğan, Hamas heyetinin Türkiye'ye gelişi ve temaslarını eleştirenlere yönelik, ''Siyasetin içinde olan, gerek ana muhalefet gerekse diğerlerine sorarak, 'ne zaman yapalım bunu?', bunu onlarla mı kararlaştıracağız? Veyahut da 'ne zaman gelecekler' bunun kalkıp onlara tarihini mı bildireceğiz? Müsaade etsinler de ne zaman, kimlerle, nasıl yapacağımızı biz karar verelim'' dedi.
Basının, bu görüşmelerle ilgili tavrını da eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Yarın atılacak başlıkları da anlıyorum. Bazı medya gruplarının, bizim adımıza bu görüşmeleri örgütleyen, planlayanın bizim müşavirlerimiz olduğuna yönelik attıkları başlıklar, gösterdikleri hedefler de çok çirkindir, ahlaki değildir. Bir defa bunun kararını biz veririz. Ayrıca, efendim Dışişleri'nin bundan haberi yokmuş. Özellikle CHP, bunu her zaman yapıyor. Çünkü onların da herhalde kendilerine göre haber kaynakları var. 'Dışişleri'nin haberi yokmuş'. Bunların hepsi hilafı hakikattir, doğru değildir. Dürüst davranmıyorlar. Gerek Dışişleri Bakanımız, gerekse parti mensuplarının yaptıkları görüşmelerden önce, bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanlığı yetkilileri gelen heyetle görüşmeler yapmıştır. Hiçbir şey gizli kapaklı değildir, her şey açıktır. Bunlar kendi alışkanlıklarını bizde görmek istiyorlar. Bu noktada biz çok rahatız. Çünkü, adımlarımızı samimiyetle atıyoruz. Bundan sonra da samimiyetle atmaya devam edeceğiz.''

PRİM BORÇLARININ YAPILANDIRILMASI VE KREDİ KARTLARI YASA TASARISI...

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, borçların yeniden yapılandırılması konusunda nihai adımlar attıklarını belirterek, bundan sonra bu konuda düzenleme yapmayı düşünmediklerini söyledi.

Recep Tayyip Erdoğan, kredi kartlarıyla ilgili sorunların 1992 yılından bu yana gündemde olduğunu ancak bir türlü adım atılamadığını kaydetti. Bu alanda bir düzenleme olmamasının toplumda çeşitli sıkıntılar oluşmasına ve üzücü hadiselerin yaşanmasına zemin hazırladığına dikkati çeken Erdoğan, ilgili tüm kesimlerin mutabakatı alınarak bir tasarı hazırlandığını anlattı.

Erdoğan, Bu hafta TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek olan tasarının, kredi kartları konusunda sıkıntıları büyük ölçüde gidereceğine, serbest piyasa koşulları içinde açığı kapatacağına olan inancını dile getirdi.

SSK ve BAĞKUR borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda da kamuoyunda büyük bir beklenti olduğunu vurgulayan Erdoğan, görüşmelerine daha önce başlanan düzenlemeye bu hafta devam edileceğini söyledi.

2000 ve 2001 yıllarındaki krizlerde primlerini ödeyemez duruma düşen iş sahiplerinin sıkıntılarının belli ölçüde giderilmiş olacağını anlatan Erdoğan, birikmiş prim borçlarının bu sayede ödenebilir bir yapıya kavuşacağını kaydetti. Erdoğan, ''Birikmiş alacaklar tahsil edilecek, yeni borçların oluşması engellenecek ve en önemlisi de birim alacaklarının tahsilinde kurumlarımızın daha etkin görev yapabilmeleri sağlanacak'' dedi.

''BAZI ALIŞKANLIKLARIN GİDERİLMESİ...''

Daha önce de benzer düzenlemelere gidildiğini, çiftçi borçları ve vergi borçlarının yeniden yapılandırıldığını anlatan Erdoğan, bunlardan çok başarılı sonuçlar aldıklarına işaret etti.

Ekonomik krizlerle sıkıntıya düşen bir kesimi devletle yeniden barışmasını sağladıklarını belirten Erdoğan, primlerin yapılandırılmasıyla da sıkıntıya düşen vatandaşların bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek borçlarını ödeyeceklerine olan inancını ifade etti.

Erdoğan, bazı alışkanlıkların süratle giderilmesini halktan beklediğini belirterek, şöyle konuştu:
''Doğrusu bazı alışkanlıklar var ki 'nasıl olsa bir yasa çıkar, biz bu işten rahatlıkla kurtuluruz, bu işi rahatlıkla atlatırız...' Böyle bir mantık var. Böyle bir şeyi düşünmüyoruz. Bakın bir kolaylık getiriyoruz ama bu attığımız adımlar artık nihai adımlardır. Bundan sonra bu tür adımların üzerinde duramayız. Bunlar geçmişin bize emanet ettiği, adeta geldiğimizde kucağımızda bulduğumuz sorunlardır. Bu sorunları gidermenin gayreti içinde olduk. Yani, raftaki o tozlanmış dosyaları kaldırmak için bu adımları atıyoruz. Yoksa dönemimizde olanları değil. Onlar için asla olumlu bir yaklaşım göstermeyiz. Şu anda rafları temizlemekle meşgulüz.''

"BUGÜNE KADAR TÜRKİYE'NİN BAŞINI ÖNE EĞDİRECEK HİÇ BİR ADIM ATMADIK..."

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ufuk çizgilerinin, milletin ali menfaatleri olduğunu belirterek, ''Bugüne kadar Türkiye'nin başını öne eğdirecek hiçbir adım atmadık, bundan sonra da atmayız, atmayacağız'' dedi.

Erdoğan, partisinin ilk grup toplantısında bir noktaya dikkat çektiğini hatırlatarak, ''Demiştik ki 'Türkiye içerde gücünü topladıkça dışarıda itibarı artacaktır.' İşte o günkü iddiamızın ispatı bugünkü Türkiye'dir'' diye konuştu. Türkiye'nin artık özgül ağırlığı ve stratejik öneminin tüm dünyada her geçen gün daha çok hissedildiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Bugün hala içerde Türkiye'ye güven sorunu yaşatanların var olduğunu görüyoruz. Belki onların özgüven krizini tam olarak çözememiş olabiliriz ama şu da artık kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçektir:
Ülkemizin gücü, itibarı, saygınlığı, ağırlı giderek artıyor. Bugünkü Türkiye, savunmacı, içe kapalı, dış politikasında tedirgin, inisiyatif almaktan çekinen, pasif bir ülke olmaktan çıkmıştır. İhracat, yabancı sermaye, turizm rekorları Türkiye'nin AK Parti ile kazandığı bu özgüvenin eseridir.
İktidara geldiğimiz günden beri Türkiye'nin dünyadaki temsilini layık olduğu düzeye taşıyabilmek için gecemizi gündüzümüze kattık Allah'a şükür bizi onurlandıracak büyük mesafeler aldık. İnsanımızın hayat standardı yükseldikçe, demokrasi yerleştikçe, istikrar ülkemizde oturdukça, ekonomi büyüdükçe şunu iyi bilmemiz lazım ki gücümüz de itibarımız da hissedilir şekilde artıyor.''

YÜKSELİŞ TRENDİ

Türkiye'nin yükseliş trendine, artan itibarına kuşkuyla bakanların haleti ruhiyelerine fazla zaman ayırma niyetinde olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Bizim ufuk çizgimiz, milletimizin ali menfaatleridir, yüksek menfaatleridir'' diye konuştu.

Erdoğan, dış politikalarının tam bir tutarlılık içinde olduğunu belirterek, ''Bugüne kadar Türkiye'nin başını öne eğdirecek hiçbir adım atmadık, bundan sonda atmayız, atmayacağız. AK Parti'ye zaaf isnat ederek, Türkiye'nin iradesini gölgeleme gayretinde olanlar şunu iyi bilmelidirler ki boşa kürek çekiyorlar. Fazla yorulmasınlar'' dedi.

Başbakan Erdoğan, üç yılda nasıl bir politika izlediklerine bakılmasını isteyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte hem bölgesel hem de küresel bir misyon üstlenmiş midir, üstlenmemiş midir? Önce bu soruyu kendimize soralım. Bu misyon, deklere edilmiş, açık bir vizyona, bir gelecek perspektifine dayanmaktadır. Unutmayalım ki küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Yeni bir çağın başındayız. Bu geçiş sürecinde eski cevapların önümüze çıkan yeni sorunlar karşısında yetersiz kaldığını görüyoruz. Tek tek bütün milletler olarak karşımızda iki seçenek bulunuyor. Ya değişime direnmeyi seçeceğiz, ki o zaman tarihin tekamül merdiveninde varabileceğimiz en son merhalenin mevcut durum olduğunu da kabullenmiş oluruz. En iyi ihtimalle ayakta kalsak bile içinde bulunduğumuz duruma razı oluruz. Ya da soğuk savaş döneminden kalma o ezberimiz vardı ya, bu ezberimizi bozmayı tercih edeceğiz ki ancak kendimizi yenileyerek içine sürüklenmekte olduğumuz derin açmazlardan kurtuluruz.
İçinde bulunduğumuz durum şudur: Dini ya da kültürel farklılıkların kin ve nefret ürettiği; şiddet kültürünün giderek yaygınlaştığı, medeniyetler çatışmasının sahnelenmek istendiği günlerden geçiyoruz.''

GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA PROJESİ

Kürselleşme çağının karşılarına çıkardığı yeni risk ve tehditlerin bütün dünya milletlerinin en öncelikli meselesi haline geldiğini anlatan Erdoğan, ''Hiç birimiz bu yeni duruma kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Zira herkesin güvende olmadığı bir dünyada, özellikle de küreselleşme çağının dünyasında, hiç kimse ama hiç kimse tek başına kendisini güvende hissedemez'' diye konuştu.

''Bunun en acı tecrübelerini daha yakın zamanlarda yaşadık, ne yazık ki yaşamaya devam ediyoruz'' diyen Erdoğan, bu durumun sebepleri ve sonuçları üzerinde ciddiyetle düşünülmesini istedi.

Hem milletin selameti ve hem de insanlığın ortak yararı adına, gerek bölgede gerekse dünyada barış ve istikrarın tesisine katkıda bulunulması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Demokratik değer ve adaleti yaygınlaştıralım. Çeşitlilik içinde birlikte yaşama ilkesini tüm dünyada küreselleştirelim. Geleceğimizi felaket senaryolarına teslim etmeyelim. Bizim AB perspektifimizin altında bu vizyon vardır. Irak ve Suriye meselelerine bakışımız da
bunu esas almaktadır.
Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika inisiyatifindeki rolümüz, buna dayanmaktadır. Burada bizim bir eşbaşkanlık görevimiz var. Başlattığımız Medeniyetler İttifakı Projesi'nin temelinde de bu vizyonumuz yer almaktadır. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika
Projesindeki rolümüz bize özellikle Ortadoğu bölgesinde önemli görevler yüklemektedir. Biz bu görevi bir kenara koyamayız. Eğer Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'nin hedefi demokrasi ise insan hakları ise hukukun üstünlüğü ise bu bölgede yaşayan insanların refahı, mutluluğu ise insanların yaşam standardının yükseltilmesi ise Türkiye, bu görev de tribünde kalan bir seyirci olamaz. Muhakkak burada rolünü üstlenecektir.''

PARAMETRE; "DÜŞMAN ÜRETMEK DEĞİL, DOST KAZANMAK"

Erdoğan, dış politikada temel parametrelerinin ''düşman ürütmek değil, dost kazanmak'' olduğunu belirterek, bugüne kadar başlattıkları bütün dış politika hamlelerinin bu parametre üzerine kurulduğunu söyledi.

Kan ve gözyaşıyla özdeşleşen Ortadoğu'da barış ve adalet için, sözün ve umudun bitmediğini göstermek için yeni yol haritaları ve yeni imkanlar üzerinde düşünce ürettiklerini ve öneriler getirdiklerini anlatan Erdoğan, ''barış yürek ister, irade ister, aklıselim ister'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bu coğrafyanın, huzuru ve selameti için attıkları bütün adımları hesap ederek, her barış ihtimalini bir imkana dönüştürmenin yollarını aradıklarını kaydederek, şöyle devam etti:
''Fakat bunu kavrayamayanlar olabilir. İçeride de olabilir, dışarıda da olabilir. Biz onlar kavrayamamış diye bekleyecek değiliz ve kimseden de bu noktada icazet alma derdimiz yok. Burada bizler de bir inisiyatifi kullanmanın hesabı içindeyiz. Şüphesiz ki aklıselim her zaman için önde olmalıdır. Bunun için de en geniş manada istişarelerimizi yaparız. Bu istişareler çerçevesinde de adımımızı atarız. Ama şunu bilmeliyiz ki bu adımın hedefi, sadece bir Ortadoğu barışını gerçekleştirmektir. Ortadoğu'yu bir kan gölü haline çevirme niyetinde olanlardan arındırıp, Ortadoğu'yu bir barış havzası haline getirmektir. Çünkü, bu barış havzasıyla iç içe olan biziz, diğerleri değil. Burada hala 'seyirci olalım, bunu izleyelim' diyemeyiz.

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Filistin heyetinin ziyareti de bu bağlamda değerlendirilmelidir.''