
2011-01-28 - 11:48
TBMM Adalet Komisyonunda, Yargıtay ile
Danıştayda daire sayısını artıran ve Adli Tıp Kurumunda döner sermaye ödemelerini
düzenleyen ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı''nın tümü
üzerindeki görüşmeler sürüyor.
Yargıtay ve Danıştayda daire sayısını artıran ve Adli Tıp Kurumunda döner
sermaye ödemelerini düzenleyen " Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı"nın görüşülmesine TBMM Adalet Komisyonunda başlandı.
Komisyon, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplandı.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, komisyon salonuna girişte yaptığı
açıklamada, tasarının daha uygun bir salonda görüşebilmesi ve görsel basının
da toplantıyı izleyebilmesi için Adalet Komisyonu Başkanı'na başvuruda bulunduğunu
ancak olumlu yanıt alamadığını söyledi.
Ünlütepe, " Diğer milletvekillerinin bu tasarılara katkısı engellenmek istenmektedir.
Zor koşullarda bir yasal düzenlemeyi yapmaya çalışacağız." dedi.
Komisyon toplantısı, milletvekillerinin, Adalet Komisyonu toplantı salonunun
görüşmeler için küçük olduğu ve sıkışıklık yaşandığı itirazıyla başladı.
Tartışmaların ardından toplantı, KİT Komisyonu toplantı salonuna alındı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargıda iş
yükünün süratle artmasına karşın hakim, savcı sayısında yeterli artış
sağlanamadığını belirterek, ''Hakim ve savcı sayısı 2002'ye göre yüzde 25-26
arttı. Yüksek yargıçlarımız, yılda ortalama 4 bin 28 dosyayla çalışmak
durumundayken, Fransa'da 320, Almanya'da 48 dosya'' dedi.
Yargıtay ve Danıştayın daire ve üye sayısını artıran ''Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı''nın, TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmeleri,
''yer tartışmasıyla'' başladı.
Basının yoğun ilgisi ve komisyon üyesi olmayan milletvekilleri ile bazı
kuruluşların temsilcilerinin de katılımıyla toplantı salonu yetersiz kaldı.
Muhalefet milletvekilleri, daha geniş komisyon salonlarının bulunduğunu
ifade ederek, toplantının bu salonlardan birine alınmasını istedi.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, ''Cezaevi gibi 1 yatakta 3 kişi
yatıyor'', CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, ''Komisyon üyelerinin
oturacağı yer yok'' diye tepki gösterdi. Tartışmaların uzaması üzerine, Komisyon
Başkanı Ahmet İyimaya, toplantıyı KİT Salonuna aldı.
Daha sonra, tasarının görüşmelerine burada başlandı.
Tasarının tümü üzerinde söz alan Adalet Bakanı Ergin, tasarının
getirdikleri hakkında bilgi verdi.
Ergin, tasarıyla, Danıştayın 13 olan daire sayısının 15'e çıkarıldığını,
61 yeni üye eklendiğini, her dairede yeteri kadar üye bulunması, dairelerin
heyetler halinde çalışabilmesine yasal altyapı hazırlandığını anlattı.
Bakan Ergin, Yargıtayın daire sayısının 32'den 38'e çıkartılması, 137
yeni üye eklenmesi öngörülen tasarıda Adli Tıp ile ilgili de 2 maddenin
bulunduğunu belirtti. Ergin, Adli Tıp Kurumu Başkan Yardımcısı sayısının 2'den
5'e yükseltildiğini, kurumda çalışmanın cazip hale getirilmesi, uzman ihtiyacının
karşılanabilmesi için özlük haklarında iyileştirme yapıldığını kaydetti.
Hakim, savcı, müfettişlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin bir düzenlemenin
de yer aldığına işaret eden Ergin, tasarıyla, heyet halinde çalışan ticaret
mahkemelerinin, tek hakimle çalışmasına da imkan sağlandığını kaydetti.
Yargının öteden beri süregelen ciddi sorunlarının bulunduğunu dile
getiren Ergin, bunlar içinde en önemlilerinin, vatandaşların adaletle buluşma
sürecinde yaşadığı meşakkat ve yargılama sürelerinin uzunluğu olduğunu söyledi.
Ergin, yargının sorunlarına parça parça, palyatif çözümler yerine,
bütüncül açıdan bakan bir perspektif geliştirildiğini ifade ederek, yargının
sorunlarıyla beraber masaya yatırılıp, güçlü, zayıf yönlerinin, yapılması
gerekenlerin detaylı çalışmayla tespit edildiğini anlattı.
2009'da Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin kamuoyu ve AB müzakereleri
çerçevesinde AB Komisyonu'ndaki muhataplarıyla paylaşıldığını anımsatan Ergin,
Adalet Bakanlığı 2010-2014 Strateji Planı'nın da hazırlandığını kaydetti.
Ergin, yargının sorunlarının tespiti ve çözümü için eylem planı ortaya
konulduğunu, kısa, orta ve uzun vadeli olarak yapılacakların, satır satır
belirlendiğini, kamuoyu ve yargı camiasıyla paylaşıldığını söyledi.
Anayasa değişikliğiyle başlayan süreç ve daha sonra devam eden
çalışmaların, kısa, orta ve uzun vadeli öngörülen sorunları çözme perspektifinin
birer parçası olduğunu kaydeden Ergin, ''Palyatif, günlük ihtiyaçlara dönük bir
çalışma değil, bir bütünün tamamlanması için atılan adımlardan oluşmaktadır''
dedi.
Ergin, yargının temel sorunlarını, ''fiziki ve altyapı sorunları'',
''mevzuata dayalı sorunlar'' ve ''insan kaynaklarına dönük sorunlar'' şeklinde 3
başlık altında topladı.
2002'den bugüne kadar fiziki sorunları önemli oranda çözdüklerini
belirten Ergin, ''Türk yargısının, özellikle ilk derece mahkemelerinin, il,
ilçelerdeki çalışma ortamları, fiziki mekanları toplamda 569 bin metrekareyken,
bugün 2,5 milyon metrekareye ulaştı. Fiziki mekan anlamında önemli rahatlama
sağlandı. UYAP ile hakim ve savcılar, çok büyük kolaylıklarla buluştu. Bu
çalışmalarımız durmaksızın devam ediyor. Önemli ölçüde Anadolu, Ankara'da yüksek
yargıda, fiziki altyapı sorunlarını çözmede ciddi çalışmalarımız devam ediyor.
Danıştay hizmet binasının, bu yılın sonunda faaliyete geçeceğine inanıyorum.
Danıştayımızın orta ve uzun vadede mekan sorununu ciddi oranda çözecek'' diye
konuştu.
Ergin, mevzuattan kaynaklı sorunlara değinirken, 2002-2011 yılları
arasında hukuk sisteminde temel, önemli yasaların yenilendiğine işaret etti.
Ergin, mevzuata dönük altyapıda önemli mesafeler alındığını, bu sorunun minimize
edildiğini kaydetti.
İnsan kaynakları konusunda, arzu edilen sonucun elde edilemediğini
belirten Ergin, şöyle devam etti:
''Bu ay içinde yapılan alımlarla beraber, 2002'ye göre, zabıt katibi,
infaz koruma memuru, yazı işleri müdürü, icra memuru gibi adli hizmetlerin
verilmesinde çalışan idari personel açısından yüzde 75 artış sağlanacaktır. Türk
yargısında, ilk derece mahkemelerde, yüksek mahkemelerde iş yükünün süratle
artmasına karşın hakim, savcı sayısında yeterli artış sağlanamamıştır. 2002
rakamları ile 2011 rakamları arasında, hakim, savcı sayısındaki artış yüzde 25-26
civarında kaldı. Türkiye'de bir yargıcın bakmak zorunda olduğu dosya sayısı ile
Batı'daki, gelişmiş ülkelerdeki hakim, savcılar arasında olağanüstü farklar
vardır. Yüksek yargıçlarımız, yılda ortalama 4 bin 28 dosyayla çalışmak
durumundayken, Fransa'da 320, Almanya'da 48 dosya. Aradaki sayı, uçurum denilecek
farktadır.
Yüksek mahkemelerdeki iş yükü, hem yüksek yargıda çalışanları mutazarrır
hale getirmiştir hem de adalet bekleyen toplumun, vatandaşların bu ihtiyaçlarını
karşılamaktan çok uzağa düşmüştür, mevcut kapasite.''
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtayın,
''İstinaflar faaliyete girecekse, daire ve üye sayı artırımına gerek yoktur''
yaklaşımını, ''çok aşırı iyimser'' bulduğunu ifade ederek, ''Ne sadece istinaf
mahkemelerinin 2010 yılının adli yılı başında devreye alınması ne de Yargıtay,
Danıştayın güçlendirilmesi bu sorunları çözebilecektir. Bunların, eş zamanlı,
devreye alınmasıyla bu yükün altından kalkılabilir'' dedi.
Ergin, TBMM Adalet Komisyonunda, ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun
Tasarısı''nın sunumunda, ''Gün geçmiyor ki toplum, kamuoyunun yakından takip
ettiği, ciddi bir davanın zaman aşımına uğradığı haberiyle sarsılmasın. Kemal
Türkler davası, 102. maddeden dolayı yaşanan tahliye sürecinde toplumun
karşılaştığı durum, hepimizin üzüldüğü tablo...'' diye konuştu.
Öteden beri iş yükünü azaltabilmek için adli ve idari yargıda istinafın
çözüm olduğu, Yargıtay ve Danıştayın, birer temyiz mahkemesi yerine, içtihat
mahkemesi olması gerektiği yönünde tespitler yapıltığını anlatan Ergin, bu
tespitleri ''doğru'' diye değerlendirdi. Ergin, ''Ancak, bunların yapılabilmesi
için atılması gereken adımlarda, maalesef bir ittifak sağlanamadı. Adli yargıda
istinafa ilişkin düzenlemeler 2004-2005 yıllarında yapıldı'' hatırlatmasında
bulundu.
Ergin, adli yargıda istinaf yasa tasarısının parlamentoya geldiğinde,
bugünküne benzer tepkilerin, o zaman da yaşandığını anımsatarak, ''Türkiye
eyaletlere bölünecek, bu düzenlemeyle yargı bağımsızlığını kaybedecek, yargıda
siyasallaşma oluşacak...'' yönündeki açıklamaların, komisyon salonları ve Genel
Kurul Salonunda duyulduğunu belirtti.
Bakan Ergin, o gün istinafın Yargıtayı etkisizleştirme operasyonu
olduğunu, istinafla ülkenin bölüneceğini ifade edenlerin, bugün de yüksek
yargının sorunlarına çözüm önerilerine benzer eleştiriler yaptığını söyledi.
Aradan geçen 5-6 yılın ardından ise ''Bu istinafları niye devreye almadınız?''
diye eleştiriler yöneltildiğini ifade eden Ergin, şöyle devam etti:
''Kim tarafından? 'Bu istinaflar Türkiye'yi bölecek' diye muhalefet
edenler tarafından. Bu çelişkiyi yaşadık, yaşıyoruz. Bugün yaptığımız tespitler
umut ediyorum, 5-6 yıl sonra bizi tekrar mahcup etmesin.
Adli yargıda istinafın devreye girmesine ilişkin yasa 2004'te çıktı,
2005'te yürürlüğe girdi, uygulaması 2007'ye bırakıldı. 2007'de adli yargıda
istinafın faaliyete geçmesi için Adalet Bakanlığı, HSYK'ya teklif götürdü. HSYK,
'Mevcut hakim ve savcı sayısı ile istinaf mahkemelerini bu şekilde devreye
alamayız, alırsak ilk derece mahkemeler sıkıntıya girer. Fiziki altyapı
hazırlayın, hakim, savcı sayısını artırın. 9 bölgede şimdi kurulma kararı
alıyorum' dedi. Doğru tespitti. Yargıtay Başkanlarımız Osman Arslan, Hasan
Gerçeker, 2010 yılının ikinci yarısından önce bu mahkemelerin devreye girmesinin
sorun yaratacağını, girmemesi gerektiğini ifade ettiler. Danıştay ise idari
yargıda istinafa gerek olmadığını savunuyor.
Önümüze çıkan tablo vahim. 2010'da Yargıtaya gelen iş yükünün yüzde 48-50
arasındaki bölümü, bir sonraki yıla devretmiş. Yargıtay, 'istinaflar faaliyete
girecekse, buralarda daire ve üye sayısı artırımına gerek yoktur' diye görüş
açıkladı. Burada çok aşırı iyimser bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Madem 1 yıl
içerisinde bunlar çözülecekse bugün halen 2006'dan gelen dosyaları görüşen
dairelerimizin Yargıtayda olmaması lazım. Yargıtay Savcılığında bekleyen 700 bine
yakın dosya... Bunlar neyle izah edilecektir?''
Yargıtay 6. Ceza Dairesinde, 21 bin 689 dosyanın karara bağlandığını, 69
bin 292 dosyanın bir sonraki yıla devrettiğini ifade eden Ergin, yılda yaklaşık
22 bin dosyanın karara bağlanmasının baz alınması halinde 69 bin 292 dosyanın
asgari 3,5 yılda kara bağlanabileceğini söyledi.
Ergin, ''2010 sonu itibariyle Yargıtay Başsavcılığında, 6. Ceza Dairesine
gönderilmek üzere bekleyen dosya sayısı 143 bin 207. Bu dosyalar, mevcut dosya
sayısına eklendiğinde 6. Ceza Dairesinin dosya sayısı 212 bin 499 olacak. Bu
sayıda dosyanın karara bağlanması süresini, yılda 22 bin dosya üzerinden hesap
ettiğinizde 9,6 yıl'' dedi.
Ergin, 1 yılda sorunların çözüleceği düşüncesini, öngörüsünü, ''aşırı
iyiniyetli'' diye değerlendirdi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesine 88 bin 221 dosya geldiğini, 29 bin 2 dosyanın
karara bağlandığını, 59 bin 219 dosyanın 2011 yılına devrettiğini kaydetti.
Altından kalkılmaz bir yükün bulunduğunu dile getiren Ergin,''Bugün
geldiğimiz noktada ne sadece istinaf mahkemelerinin 2010 yılının adli yılı
başında devreye alınması bu sorunları çözebilecektir ne de Yargıtay, Danıştayın
güçlendirilmesi çözebilecektir. Eş zamanlı, bunların birlikte devreye alınmasıyla
beraber bu yükün altından kalkılabilir'' diye konuştu.
''İstinaflar devreye girsin, yüksek yargı biraz daha gayret eder, biz
bunları zaman içinde eritiriz, zaten aşağıdan az dosya gelecek'' görüşünün
savunulabileceğini belirten Ergin, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu arada zaman aşımına gidecek dosyaları, eğer 'giden gider, kalan
sağlar bizimdir' gibi karşılayabileceksek bu anlamda bu görüş savunulabilir.
2009'da 15 bin, 2010'da 18 bin 800 civarında dosya, ceza yargılamasında her yıl
yüzde 25-30 arasında zaman aşımına uğrayan dosya var. 4-5 yılda 150-200 bin
dosya... 'Bunları gözden çıkaralım, bu vatandaşlar mağdur olursa olsun'
diyebiliyorsak, itirazım yok.
Bu süreçle ilgili getirilen bir eleştiri var: 2006'da Yargıtay Yasa
Tasarısı sevk edildi. Burada, Yargıtayın daire sayısının azaltılması, üye
sayısının 150'ye çekilmesi öngörülüyordu, ne değişti de şimdi artırılıyor?
Parlamentoya gönderilen tasarı, Yargıtay Başkanlığınca hazırlanmıştı ve
bakanlığımıza sunulmuştu, bakanlık sadece geçiş süreciyle ilgili bazı
düzenlemeler yapmıştı. İstinaf yasası yürürlüğe girdikten 3 yıl sonra üye ve
daire sayısının azaltılması, bu azalmanın tabii yöntemle, emekli olanlar yerine
yeni üye getirilmemesiyle olması öngörülüyordu. Ortalama üye sayısının, istinaf
devreye girdikten 6-7 yıl sonra azaltılması hedefleniyordu. Yargıtayın
öngörüsüydü. İstinaflar 2006-2007'de devreye alınsaydı, yanlış öngörü değildi. O
gün 600 bin dosyayla çalışan Yargıtay, bugün savcılıkla beraber 1 milyon 900 bin
dosyayla karşı karşıya.
2010 yılı sonunda, adli yılın başında istinafları devreye alabilecek gibi
bir çalışma içindeyiz. Bu, 2010 yılı istinaflar açısından yüksek yargıya bir
katkı sağlamayacak anlamına gelir. 2010'dan devredenler, 2010 yılı sonbaharına
kadar gelecek iş yüküyle beraber fecaat bir tablo var ortada. Ne tek başına
istinaf çözer, ne de tek başına yüksek yargının güçlendirilmesi. O gün bu teklif
Yargıtayca yapıldı, 2008'de dairelerin artırılması önerisi Yargıtay Başkanlığınca
yapıldı. Bu önlemlerin beraberce hayata girmesi halinde ancak 4-5 yıl gibi bir
süreçte yargılamalardaki sürelerin makul noktaya çekilebilmesi mümkün olacaktır.
Aksi halde 9-10 yılda bu normale binmez, çok sayıda dosyanın zaman aşımına
uğraması, çok sayıda vatandaşın mağdur olması sonuçları kaçınılmaz hale gelir."
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Bölge İstinaf
Mahkemeleri için hakim ve savcı oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, ''Bunların
Haziran ayındaki yaz kararnamesi içerisinde görevlendirmelerinin yapılmasını
düşünüyoruz'' dedi.
TBMM Adalet Komisyonunda, Yargıtay ile Danıştayda daire sayısını artıran
ve Adli Tıp Kurumunda döner sermaye ödemelerini düzenleyen ''Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı''nın görüşülmesi sırasında konuşan
Ergin, tasarı hazırlanırken ''Yargıtay ve Danıştay'ın görüşlerinin alınmadığı''
şeklinde eleştiriler olduğunu anımsattı.
Anayasa değişikliği esnasında ve öncesinde, Yargıtay ve Danıştay'ın
yapılacak değişikliklerle ilgili katkılarını alabileceklerini ifade ettiklerini
anımsatan Ergin, ''O süreç içerisinde Danıştay ve Yargıtay başkanları 'Bizim bu
konularla ilgili ortaya konulmuş görüşlerimiz vardır. Onları beyan etmişizdir. Ne
diyorsak oradan istifade edebilirsiniz' demişlerdir. Şimdi bu yaklaşım
karşısında, biz önceki beyanlarını da baz alarak, bu tasarı çalışmaları esnasında
pozisyon belirledik'' dedi.
Ergin, Bölge İstinaf Mahkemelerinin hakim savcı yetersizliğinden dolayı
devreye alınamadığını, şu anda hakim savcı temini için ticaret mahkemelerinin tek
hakime indirilmesi ve bazı değişik imkanları zorladıklarını kaydetti. Ergin,
''Hakim ve savcı oluşturmaya çalışıyoruz ki bunların Haziran ayındaki yaz
kararnamesi içerisinde görevlendirmelerinin yapılmasını düşünüyoruz.
Görevlendirildiği takdirde bunların çalışması adli yılın başında söz konusu
olabilecektir. Yani önemli ölçüde 2011 yılı da geçmiş olacaktır'' diye konuştu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Bölge İstinaf
Mahkemeleri için hakim ve savcı oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, ''Bunların
Haziran ayındaki yaz kararnamesi içerisinde görevlendirmelerinin yapılmasını
düşünüyoruz'' dedi.
TBMM Adalet Komisyonunda, Yargıtay ile Danıştayda daire sayısını artıran
ve Adli Tıp Kurumunda döner sermaye ödemelerini düzenleyen ''Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı''nın görüşülmesi sırasında konuşan
Ergin, tasarı hazırlanırken ''Yargıtay ve Danıştay'ın görüşlerinin alınmadığı''
şeklinde eleştiriler olduğunu anımsattı.
Anayasa değişikliği esnasında ve öncesinde, Yargıtay ve Danıştay'ın
yapılacak değişikliklerle ilgili katkılarını alabileceklerini ifade ettiklerini
anımsatan Ergin, ''O süreç içerisinde Danıştay ve Yargıtay başkanları 'Bizim bu
konularla ilgili ortaya konulmuş görüşlerimiz vardır. Onları beyan etmişizdir. Ne
diyorsak oradan istifade edebilirsiniz' demişlerdir. Şimdi bu yaklaşım
karşısında, biz önceki beyanlarını da baz alarak, bu tasarı çalışmaları esnasında
pozisyon belirledik'' dedi.
Ergin, Bölge İstinaf Mahkemelerinin hakim savcı yetersizliğinden dolayı
devreye alınamadığını, şu anda hakim savcı temini için ticaret mahkemelerinin tek
hakime indirilmesi ve bazı değişik imkanları zorladıklarını kaydetti. Ergin,
''Hakim ve savcı oluşturmaya çalışıyoruz ki bunların Haziran ayındaki yaz
kararnamesi içerisinde görevlendirmelerinin yapılmasını düşünüyoruz.
Görevlendirildiği takdirde bunların çalışması adli yılın başında söz konusu
olabilecektir. Yani önemli ölçüde 2011 yılı da geçmiş olacaktır'' diye konuştu.
TBMM Adalet Komisyonunda, Yargıtay ile
Danıştayda daire sayısını artıran ve Adli Tıp Kurumunda döner sermaye ödemelerini
düzenleyen ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı''nın tümü
üzerindeki görüşmeler sürüyor.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, öncelikle tasarının
Anayasa Komisyonuna gönderilerek Anayasaya aykırılık yönünden incelenmesi
gerektiğini savundu. Tasarı hazırlanırken Danıştay, Yargıtay ve diğer ilgili
kesimlerin görüşlerinin alınmadığını öne süren Ünlütepe, ''Bu tasarı bu haliyle
kamuoyunu ne kadarını temsil ediyordur?'' diye sordu.
Ünlütepe, Yargıtay ve Danıştay ile ilgili kanun hazırlanırken ilk
başvuracak yerin Danıştay ve Yargıtay olduğunu belirterek, ''İhtisas ve bilgiyi
terk eden bir kurum yıkılır'' diye konuştu. Ünlütepe, ''İktidarın bir stratejisi
var; önce olumsuzluğu yaratacaksınız ondan sonra o olumsuzluk üzerine,
olumsuzluğa neden olan kurumun üzerine saldıracaksınız. Hastalığı yaratan da
sizsiniz hastalığı çözmeye çalışan da sizsiniz. Hastalığı yaratmayın'' dedi.
''Silivri'de kurulan mahkeme tipine uygun daireler kurulmaya
çalışılıyor'' diyen Ünlütepe, tasarının alt komisyona gönderilmesini istedi.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı Mustafa Kılıçoğlu, tasarıyla ilgili tüm
Yargıtay daire başkanları ve Yargıtay Genel Kurulu düşüncesini ifade eden bir
rapor sunmak istediklerini, ancak kısa sürede bunu yapmanın mümkün olmadığını
söyledi.
''Dosyaların yeterince incelenmeden karar verildiğine'' yönelik bazı
ifadelerin olduğunu belirten Kılıçoğlu, ''Bu ifade bizi incitmektedir. Dosyaları
ayrıntısıyla inceliyoruz'' dedi. Kılıçoğlu, her zaman katkıya hazır olduklarını
ifade etti.
Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz ise 2008 yılında daire kurulması
talepleri yerine getirilseydi belki bugünkü iş yükünün olmayacağını kaydetti.
Çilesiz, ''yasa bozmasından'' gelen dosyalardan kaynaklanan suni şişkinlikte sona
gelindiğini kaydetti.
Yargıtay üyesi Adnan Deynekli de önemli bir kanun değişikliğinin ''torba
kanun'' içerisine konulmasının uygun olmadığını söyledi. Kanunun genel bir
düzenleme içermediği ''belli bazı konuları amaçladığı gibi bir izlenim
edindiklerini'' ifade eden Deynekli, tasarının görüşülmesinin ertelenmesi veya
bir alt komisyona sevk edilmesi halinde katkı sağlayabileceklerini kaydetti.
NOT: HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DÖKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.
(17.32)