
2013-06-25 - 18:47
Kalkınma Bakanlığı'nca hazırlanan 10. Kalkınma Planına ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelere devam edildi.
Kalkınma Bakanlığı'nca hazırlanan 10. Kalkınma Planına ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelere devam edildi.
Görüşmelerin ikinci gününde söz alan komisyon üyesi milletvekillerinden CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, kalkınma planının, kamu kesimi için emredici, özel kesim için ise orta ve uzun vadede yön gösterici, ekonomik, sosyal ve hukuki eksende makro yol haritası olduğunu belirtti.
Planlarda amacın, sosyo-ekonomik yapının planda öngörülen süre sonunda amaçlanan düzeye ulaşmasını sağlamak olduğunu ifade eden Ayaydın, Onuncu Kalkınma Planının geniş kapsamlı, katılımcı ve demokratik bir anlayışla hazırlandığını söyledi.
Ayaydın, ?Planın hazırlanma sürecinin incelenmesinden kalkınma planının, iş dünyası, siyaset dünyası, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, akademik çevreler, kamu kuruluşları, özel sektör ve medya kuruluşları temsilcileri ile mahalli idarelerin içinde bulunduğu farklı kesim ve kişilerle yapılan toplantılar sonucunda oluştuğunu anlıyoruz. Bu açıdan planın hazırlık sürecine ilişkin söz konusu zihniyeti ve bu zihniyet sahiplerini takdir ettiğimi belirtmek istiyorum. Zira katılımcı ve uzlaşmacı çalışma yöntemleri hele de böylesine önemli belgeler açısından son derece büyük önem arz etmektedir? diye konuştu.
Hazırlanış usulü açısından doğru ve sağlıklı bir profil çizen 10. Kalkınma Planının içerdiği esaslar için ise maalesef aynı şeyler söylenemeyeceğini anlatan Ayaydın, ?Plan bu haliyle fazla iyimser, gerçeklerden biraz kopuk, geçmiş performansları pek dikkate almayan, mevcut sorunları görmezden gelen ve müstakbel risk unsurlarını göz ardı eden bir belge olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalkınma planının esaslarının belirlenmesinde biraz siyasi mülahazalar ağır basmıştır. Oysa bu planlar siyasal iktidarların ötesinde oluşması gereken teknik belgeler olup, Hükümet programlarını hatırlatır şekilde hazırlanması en başta bu planların hazırlanma gayesini ortadan kaldıracaktır. Zira bu planlar maksimum derecede objektif ve gerçekçi olmak durumundadır ki amacına hizmet etsin? dedi.
Planda belirlenen hedefler ve bu hedeflere ulaşma yolları gerçekçi olarak belirlenmediğini ifade eden Ayaydın, 10. Kalkınma Planına göre 2014-2018 arası 5 yıllık dönem sonunda yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 5,5 olarak, milli gelir 1,3 trilyon dolar ve kişi başı milli gelir de 16 bin dolar olarak öngörüldüğünü anımsattı.
?Amerikan Merkez Bankası parasal genişlemeye son vereceğini açıkladı geçenlerde ki piyasaların beklediği buydu, korkulan oldu. Bu ne demektir? Artık paranın bolluğu azalacak, ucuz finansman dönemi kapanacak, dış sermayeye ihtiyaç duyan ülkeler için kaynak bulmak zorlaşacak? diyen Ayaydın, Türkiye?nin, önümüzdeki dönemde finansmanı nasıl ve hangi koşullarda bulacağı, finansman maliyetinin artıp artmayacağını ve sıcak para azalınca cari açığın nasıl finanse edileceğini sordu.
Ayaydın, 10. Kalkınma Planının öngörüleri ve hedeflerini hayat geçebilir görmediğini dile getirdi.
AK Parti Muğla Milletvekili Ali Boğa da 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı görüşmelerinde plana teknik olarak yaklaşıldığını belirterek, bu komisyonda olmanın kendilerine gurur verdiğini söyledi.
Büyümenin üretimle yapılması gerektiğini ifade eden Boğa, enerji açığının önemli bir sıkıntı olduğunu, yerli kaynakları harekete geçilerek enerji açığının azaltılması gerektiğini anlattı.
Yunanistan?dan ders alınması gerektiğini belirten Boğa?ya CHP ve MHP?li komisyon üyeleri, bu görüşe katıldıklarını söylediler.
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt da Türkiye?de yüzbinlerce gencin öğretmen olma hakkını elde ettiğini, öğretmen ihtiyacı olmasına karşın bunların atanmamasının insan gücü konusunda bazı konuların net ortaya konmamasından kaynaklandığını bildirdi.
Kurt, sağlık alanında yapılan çalışmalar nedeniyle gelecek dönemde insanların sağlığa ulaşma konusunda sıkıntı yaşanacağını ileri sürdü.
Polisin gösterilerde orantısız güç kullanmasının nedeninin ciddi eğitim alınmamasından kaynaklandığını ifade eden Kurt, Gezi parkı eylemlerinde polisin sınıfta kaldığını, Türkiye?de çağdaş ülkeye yakışmayan görüntülerin yaşandığını, bunu sorgulayacak makamların da bu işi insan hakları temelinde dikkate almadan keyfi biçimde hareket ederek uygulama içine girdiğini anlattı.
2014 belediye seçimlerinde eldeki imkanlarla katılımcı yönetim anlayışının oturtulması gerektiğini belirten Kurt, bunları yapma konusunda planın ciddi adım atmayacağını söyledi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu da sporun insan ve toplum sağlığını ilgilendiren yönü bulunduğunu, aynı zamanda gösteri sanatı olduğunu, bunun devam etmesi için spordaki örgütlenmelerin belediyeler bazında olması gerektiğini savundu.
BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani da planın pembe dizileri anımsattığını ifade ederek, eğitim sisteminde yapılan değişikliğin ihtiyacı karşılamadığını, bu nedenle reel verilerin masaya yatırılıp analizinin yapılması gerektiğini söyledi.
Bölgeler arası gelişmişlik farkının diğer önemli konu olduğunu belirten Zozani, GAP projesinin ne kadarının hizmete girdiğini sordu.
Zozani, ülke sorunlarının hızla aşılıp Ortadoğu?daki yeniden yapılandırmaya güçlü ortak olunması gerektiğini belirtti.
Zozani, Gezi eylemlerinde CHP?nin de kafasına gaz bombasının değmesiyle, insanların anti demokratik muamelelere maruz kaldıklarını anladıklarını, 2006 yılında Diyarbakır?daki sokak eylemlerinde 14 kişinin ölümünün ardından bu konunun gündeme getirilmesi yerine CHP?nin televizyonda daha fazla türkü çalınmasını istediğini söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Arslanoğlu da 2 yıldır hukuk, adalet, insan hakları konularında hak aradıklarını belirterek, ?Siz iyilikten anlamıyorsunuz. Biz bu konularda hak aradıysak bu hakkımızı teslim etmek zorundasınız. Mağdurlar konusunda her zaman destek olduk, bunu aradık bu hakkımızı yemeyiz, biz kimseye hakkımızı yedirmeyiz? diye konuştu.
Zozani ise iyiliklerini kendilerine saklamaları gerektiğini, iyilik beklemediklerini kaydetti.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da planının hazırlık aşamasından siyasilerin haberinin olmadığını, neden kapalı yapıldığını sordu. 2023 vizyonu olarak daha önce de karar alındığını ancak bu kararların sonrasında değişiklik yapıldığını anlatan Kaplan, planın neoliberal anlayışla kaleme alındığını, sosyal politikalar konusunda yeni bir projenin yer almadığını savundu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da tarım sektörünün karlı olduğunun belirtildiği planda, tarım ürünlerinin nasıl karlı hale geldiğini sordu.
Seçim bölgesinden şikayetler aldığını dile getiren Kalaycı, tarımda verimliliğin cezalandırıldığını, ilçelere göre verim oranının belirlendiğini, yüksek verimde üretim yapan çiftçinin bunun karşılığını alamadığını, bu konuya el atılması gerektiğini savundu.
Çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarının arttığını ifade eden Kalaycı, AK Parti hükümetinin çiftçileri borç batağına soktuğunu ileri sürdü. Kalaycı, KOP Eylem Planının bir an önce hayata geçirilmesini istedi.
AK Parti Antalya Milletvekili Sadık Badak da bölgesel kalkınma noktasında Kalkınma Ajanslarının desteklendiğini ve başarılı çalışmaların yapıldığını ifade ederek, Kalkınma Ajanslarının 2 milyar lira olan kaynaklarını ve zamanı verimli kullanılması bakımından ajans yöneticilerinin stratejik planlama ve yönetim açısından güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da planının kırsal alana çözüm getirmediğini savundu.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal da dönüşüm programları içinde eğitimin yerinin olmadığını iddia ederek, eğitim ve turizm konularında dönüşüm programı hazırlanmasını istedi.
İşsizliğin çözümü için kalifiye eleman yetiştirmenin önemli olduğuna dikkati çeken Günal, eğitimle ilgili somut işlerin yapılması gerektiğini belirtti.
Ortalama büyüme hedefi olan 5,5?in yüksek olmadığını, bunun yükseltilmesi gerektiğini bildiren Günal, ödemeler dengesinin önemli sorunlardan biri olduğunu belirtti. Günay, yol gösterici plan olması isteniyorsa bazı şeylerin daha somut söylenmesi gerektiğini kaydetti.
CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı da Türkiye?nin büyüme oranlarının son dönemlerde düştüğünü belirterek, ?Türkiye ekonomisi potansiyeli kadar büyüdü? dedi.
Kalkınma planı inşa ediliyorsa meselelerin doğru analiz edilmesi gerektiğini dile getiren Sarı, cari işlem açığı veren ara malı ithalatı modeline devam edildiği sürece borç stoklarının büyümeye devam edeceğini söyledi.
Türkiye ekonomisinin temel problemli alanlarına nasıl bir çözüm önerildiğini soran Sarı, dünyanın yeni bir kavşakta olduğunu, bunun görülmesi ve algılanması gerektiğini, yeni ekonomik modelin bu kavşağa uygun şekilde dizayn edilmesi gerektiğini kaydetti.
Planın 2018?e kadar giden bu planın radikal Türkiye ekonomisinin dönüşümlerini önüne koyan bir plan olması gerektiğini ifade eden Sarı, mevcut modeli benimseyen, sorunlara ufak tefek düzenlemeler yapan daha mahcup bir anlayış olduğunu, bu anlayışın Türkiye?yi bir yere götürmeyeceğini savundu.
Sarı, insan odaklı ekonomik anlayışından bahseden planda, bu çerçevenin doğru olduğunu dünyadaki genel eğitimin de bu yönde olduğunu dile getirdi.
Yeni bir sanayi politikasını ve yeni dış ticaret stratejisinin düşünülmesi gerektiğini bildiren Sarı, Türkiye?nin büyümenin ve üretimin artmasını sağlayan yeni bir para ve maliye politikasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Dalgalı kur politikasının fetiş hale getirilmemesi gerektiğini, kur politikasına ilişkin düzenleme yapılması gerektiğini bildiren Sarı, sıcak para girişinde, Şili modelini önererek, 90?larda Şili?ye gelen kaynakların yüzde 96?sı kısa vadeli yüzde 4?ü uzun vadeliyken 10 yıl sonucunda bu durumun tersine döndüğün anlattı.
Komisyon üyesi olmamasına karşın toplantıya katılarak söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da büyüme hızlarının yetersiz olduğunu belirterek, IMF?nin dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında Türkiye?nin bu yıl 17. sırada olduğunu, 2018 hedeflerinde de aynı yerde kalacağını, bu kadar plan yapılmasına rağmen sıralamada bir değişiklik olmamasının üzücü olduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın grup konuşmasında toplumun bir kesimini dışladığını ifade eden Öztrak, toplumun bir kesiminin dışlanması probleminin, bu planın hedeflerini gerçekleştirmeyi güçleştireceğini bildirdi.
Planda gelir dağılımının düzeltileceğinin altının çizildiğini belirten Öztrak, Türkiye?de gelir dağılımı sorununun çözülmesi gerektiğini dile getirdi.
?Üreteceğiz, büyüyeceğiz, zenginleşecek ve hakça bölüşeceğiz? hedefine dönük bir takım şeylerin konduğunu ancak bu hedefe götürecek tedbirleri açıkça ifade edilmediğini anlatan Öztrak, ?Türkiye?deki gelir dağımı sorunu göründen daha kötü durumda. Türkiye?deki dolar milyarderi sayısı 2012 yılında Japonya?dakinin iki katı. Buna karşın Japonya?nın toplam gelirinin bizimkinin 7,5 katı. Bu durum gelir dağılımı rakamlarına varlık fiyatlarındaki artışın dahil edilmemesinden kaynaklandı? diye konuştu.
Öztrak, Türkiye?nin sıcak paraya teslimiyeti nedeniyle rekabette sıkıntı yaşandığını ve sanayileşmenin hızlanmasına dönük bölümde buna ilişkin tedbirlere yeterince yer verilmediğinin altını çizdi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, eleştirilerin iyi bir kalkınma planı yaptıklarını gösterdiğini bildirdi.
Bakan Yılmaz, Kalkınma Bakanlığı'nca hazırlanan 10. Kalkınma Planına ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerin ikinci gününde milletvekillerinin eleştirilerine yanıt verdi.
Eleştirilerin iyi bir plan yaptıklarını gösterdiğini, bazı üyelerin planı fazla iddialı bulduklarını, bazılarının da gerçekçi olmadığını söylediklerini ifade eden Yılmaz, "Bu, bence iddialı, gerçekçi ve dengeli bir plan yaptığımızı gösteriyor. Katılımcı bir şekilde yapmamız, teknik anlamla katılımcılığı birleştirmiş olmamız planımızı iyi bir plan yaptı diye düşünüyorum. Küresel kriz sonrası yeniden şekillenen bir dünya ortamında bu planı yapıyoruz. Genel trendleri bu plana koyduk ama yüzde 100 olarak dünyanın nereye gideceğini kimse bilemez. Genel eğilimleri olabildiğinde iyi analiz etmeye çalıştık? diye konuştu.
Küresel kriz sonrasında yeniden şekillenen dünyada Türkiye?nin pozisyon alması bakımından önemli bir dönemde olunduğunu dile getiren Yılmaz, henüz global krizin etkilerinin tam olarak atlatılmadığını, önümüzdeki dönemde birkaç yıl sonra daha net bir şekilde dünyada yeniden şekillenen bir ortamın görüleceğini, bu ortamda Türkiye?nin reformlarına devam etmesinin önemli olduğunu söyledi.Yılmaz, ?Son 10 yılda kriz yaşamadan reform yapan bir ülke olduk. Bunu devam ettirmemiz lazım. İstikrar ve reformu aynı anda gerçekleştirmek durumundayız? dedi.
Orta gelir tuzağına düşmemek için reformların önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, kurumların yenilenmesinin ve bilgi temelli katma değerin artırılmasının önem olduğunu vurguladı.
Neolibarel politika izlendiği yönündeki eleştirilere de değinen Yılmaz, hiçbir zaman bu tür politika izlemediklerini, her şeyi piyasanın halledeceği gibi bir yaklaşımlarının olmadığını anlattı.
9. Kalkınma Planı?nda sapmaların bulunduğunu ifade eden Yılmaz, büyüme hızı konusunda sapmanın söz konusu olduğunu, burada küresel krizin etkisini analizlerde ortaya koyduklarını ifade etti.
Türkiye?nin 2007 seçimleri öncesinde cumhurbaşkanlığı seçimi, parti kapatma davaları gibi iç siyasetle ilgili problemlerin 2007-2008 döneminde ekonomide belirsizliği arttırdığını, reform yapma kapasitesini zayıflattığını kaydeden Yılmaz, bunun ekonomi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini, siyasi istikrarın, belirsizliğin olmamasının ekonomi için önem taşıdığını bildirdi.
Yılmaz Türkiye?de 1924-2012 döneminde ortalama büyümenin yüzde 4,6, 1950-2012 arasında yüzde 4,8 olduğunu, 1960-2012 yıllarında yüzde 4,4, 1970-2012 arasında yüzde 4,2, 1980-2012 döneminde yüzde 4,1, 1990-2012 arasında yüzde 4,1 gerçekleştiğini, 1950?den itibaren ortalama büyümelerin gerilediğini belirterek, şöyle konuştu:
"2000-2012 döneminde büyüme, 2001 ve küresel krize rağmen yüzde 4,3. İlk defa bu dönemde 1950?den sonraki geriye doğru giden ortalama büyümeleri tersine çevirmişiz. Bu, önemli bir başarı. Önümüzdeki dönemde de yüzde 5,5 öngörüyoruz. Küresel krizin etkilerinin bir süre devam edeceğini düşündüğünüzde AB?nin epey bir zaman sorunlu devam edeceğini düşündüğünüz de 5,5 rakamını küçümsememek gerekir. İkinci 5 yıllık dilimde daha iyi olacak. Bu önümüzdeki 5 yılın ortalaması. Son yıla geldiğimizde bu yüzde 5,9 olacak."
Yılmaz, küresel krizin etkilerinin azaldığı, Avrupa?da daha farklı bir ortam oluştuğu, Türkiye?nin bu politikalarının sonuçlarını daha iyi alınacağı düşünüldüğünde daha yüksek büyüme hızının olacağını vurguladı.
Cari açığa meselesine eski tarihi kalıplarla değil, yeni dünyanın şartlarında bakmak gerektiğini dile getiren Yılmaz, "Küreselleşme dediğimiz ortamda sermayenin eskisi kadar vatanı yok. Sermaye nerede daha uygun ortam bulursa oraya yöneliyor. Daha güvenlikli alan bulursa oraya yöneliyor. Eski iç dış ayrımı da eskisi kadar geçerliliğini korumuyor. Türkiye istikrarını koruyarak, uygun ortam oluşturarak, dünyanın sermayesini, kendi kalkınması için değerlendirmek durumunda. Bunun kalitesi önemli" diye konuştu.
Yılmaz, cari açığa bakıldığında, 2018 yılında büyüme yükseldiği halde yüzde 5,2?ye kadar düşmesinin beklendiğini belirterek, aynı zamanda rezerv artışını da yüzde 1,9 civarında sağlamayı öngördüklerini, cari açık ve rezerv artışı toplandığı zaman yüzde 7,1?lik finansman ihtiyacının söz konusu olduğunu, bunun yüzde 1,8?lik kısmını doğrudan yatırımlarla karşılamayı öngördüklerini anlattı.
Kadın istihdamında iş gücüne katılım oranının 2006?da yüzde 23,6?lara kadar gerileme olduğunu, 2012?de 29,5?e yükseldiğini dile getiren Yılmaz, son yıllardaki 4 milyonluk istihdamın yarısını kadınların oluşturduğunu bildirdi. Kadın istihdamına yönelik ciddi teşviklerin verildiğini belirten Yılmaz, bu konunun özünün eğitim sistemi olduğunu, üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 70?lere kadar çıktığını söyledi. 2018?de kadın istihdamında hedefin yüzde 34,9 olduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu, hiç küçümsenecek bir rakam değil. 2023 hedeflerini 2018?e çektik" dedi.
Esnek çalıma biçiminin geliştirilmemesi halinde gençlerin ve kadınların istihdamın arzu edilen seviyeye getirilemeyeceğine dikkati çeken Yılmaz, esnekliğin AB standartlarında yapılacağını söyledi. Esnek olmayan yapı kurulduğunda, istihdam azalırken, kayıt dışılığın da teşvik edileceğini belirten Yılmaz, esnek bir sistemin hem insanları kayıt içine getirdiğini, çalışma hayatıyla iş hayatını bütünleştirdiğini söyledi.
Kadının hem eğitim sisteminde hem de çalışma hayatında son 10 yılda aktif hale geldiğini ifade eden Yılmaz, gelecek dönemde kadınların hem iş hem de çalışma hayatını daha iyi yürütebilecekleri düzenlemeler konusunda çalışma yapıldığını aktardı.
Asayiş konusuna da değinmek istediğini belirten Yılmaz, polisin son dönemde yaşanan hadiselerde, demokratik ülkelerde olduğu gibi davrandığını, ama ferdi yanlışları varsa bunun inceleneceğini söyledi.
Polisin, son derece sabırlı ve gecesini gündüzüne katarak mesai harcadığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Polisin eğitim düzeyine baktığınızda 10 yıl önce lise ve lise altı eğitimi payı yüzde 81,7. Bugün bu 11,8 e geriledi. Polisin büyük bir kısmı, yüzde 88,2?si ön lisans, lisans ve yüksek lisans mezunu. Eğitim düzeyi ve donanımı artmış durumda, daha iyi de gidecek inşallah. Bunun vatandaş memnuniyetine yansıdığını görüyoruz. Asayiş hizmetlerinden memnuniyet nedir diye baktığımızda yüzde 79.4?e çıktığını görüyoruz. 2003?te bu 57,9?muş."
Görüşmelerin ikinci gününde söz alan komisyon üyesi milletvekillerinden CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, kalkınma planının, kamu kesimi için emredici, özel kesim için ise orta ve uzun vadede yön gösterici, ekonomik, sosyal ve hukuki eksende makro yol haritası olduğunu belirtti.
Planlarda amacın, sosyo-ekonomik yapının planda öngörülen süre sonunda amaçlanan düzeye ulaşmasını sağlamak olduğunu ifade eden Ayaydın, Onuncu Kalkınma Planının geniş kapsamlı, katılımcı ve demokratik bir anlayışla hazırlandığını söyledi.
Ayaydın, ?Planın hazırlanma sürecinin incelenmesinden kalkınma planının, iş dünyası, siyaset dünyası, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, akademik çevreler, kamu kuruluşları, özel sektör ve medya kuruluşları temsilcileri ile mahalli idarelerin içinde bulunduğu farklı kesim ve kişilerle yapılan toplantılar sonucunda oluştuğunu anlıyoruz. Bu açıdan planın hazırlık sürecine ilişkin söz konusu zihniyeti ve bu zihniyet sahiplerini takdir ettiğimi belirtmek istiyorum. Zira katılımcı ve uzlaşmacı çalışma yöntemleri hele de böylesine önemli belgeler açısından son derece büyük önem arz etmektedir? diye konuştu.
Hazırlanış usulü açısından doğru ve sağlıklı bir profil çizen 10. Kalkınma Planının içerdiği esaslar için ise maalesef aynı şeyler söylenemeyeceğini anlatan Ayaydın, ?Plan bu haliyle fazla iyimser, gerçeklerden biraz kopuk, geçmiş performansları pek dikkate almayan, mevcut sorunları görmezden gelen ve müstakbel risk unsurlarını göz ardı eden bir belge olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalkınma planının esaslarının belirlenmesinde biraz siyasi mülahazalar ağır basmıştır. Oysa bu planlar siyasal iktidarların ötesinde oluşması gereken teknik belgeler olup, Hükümet programlarını hatırlatır şekilde hazırlanması en başta bu planların hazırlanma gayesini ortadan kaldıracaktır. Zira bu planlar maksimum derecede objektif ve gerçekçi olmak durumundadır ki amacına hizmet etsin? dedi.
Planda belirlenen hedefler ve bu hedeflere ulaşma yolları gerçekçi olarak belirlenmediğini ifade eden Ayaydın, 10. Kalkınma Planına göre 2014-2018 arası 5 yıllık dönem sonunda yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 5,5 olarak, milli gelir 1,3 trilyon dolar ve kişi başı milli gelir de 16 bin dolar olarak öngörüldüğünü anımsattı.
?Amerikan Merkez Bankası parasal genişlemeye son vereceğini açıkladı geçenlerde ki piyasaların beklediği buydu, korkulan oldu. Bu ne demektir? Artık paranın bolluğu azalacak, ucuz finansman dönemi kapanacak, dış sermayeye ihtiyaç duyan ülkeler için kaynak bulmak zorlaşacak? diyen Ayaydın, Türkiye?nin, önümüzdeki dönemde finansmanı nasıl ve hangi koşullarda bulacağı, finansman maliyetinin artıp artmayacağını ve sıcak para azalınca cari açığın nasıl finanse edileceğini sordu.
Ayaydın, 10. Kalkınma Planının öngörüleri ve hedeflerini hayat geçebilir görmediğini dile getirdi.
AK Parti Muğla Milletvekili Ali Boğa da 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı görüşmelerinde plana teknik olarak yaklaşıldığını belirterek, bu komisyonda olmanın kendilerine gurur verdiğini söyledi.
Büyümenin üretimle yapılması gerektiğini ifade eden Boğa, enerji açığının önemli bir sıkıntı olduğunu, yerli kaynakları harekete geçilerek enerji açığının azaltılması gerektiğini anlattı.
Yunanistan?dan ders alınması gerektiğini belirten Boğa?ya CHP ve MHP?li komisyon üyeleri, bu görüşe katıldıklarını söylediler.
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt da Türkiye?de yüzbinlerce gencin öğretmen olma hakkını elde ettiğini, öğretmen ihtiyacı olmasına karşın bunların atanmamasının insan gücü konusunda bazı konuların net ortaya konmamasından kaynaklandığını bildirdi.
Kurt, sağlık alanında yapılan çalışmalar nedeniyle gelecek dönemde insanların sağlığa ulaşma konusunda sıkıntı yaşanacağını ileri sürdü.
Polisin gösterilerde orantısız güç kullanmasının nedeninin ciddi eğitim alınmamasından kaynaklandığını ifade eden Kurt, Gezi parkı eylemlerinde polisin sınıfta kaldığını, Türkiye?de çağdaş ülkeye yakışmayan görüntülerin yaşandığını, bunu sorgulayacak makamların da bu işi insan hakları temelinde dikkate almadan keyfi biçimde hareket ederek uygulama içine girdiğini anlattı.
2014 belediye seçimlerinde eldeki imkanlarla katılımcı yönetim anlayışının oturtulması gerektiğini belirten Kurt, bunları yapma konusunda planın ciddi adım atmayacağını söyledi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu da sporun insan ve toplum sağlığını ilgilendiren yönü bulunduğunu, aynı zamanda gösteri sanatı olduğunu, bunun devam etmesi için spordaki örgütlenmelerin belediyeler bazında olması gerektiğini savundu.
BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani da planın pembe dizileri anımsattığını ifade ederek, eğitim sisteminde yapılan değişikliğin ihtiyacı karşılamadığını, bu nedenle reel verilerin masaya yatırılıp analizinin yapılması gerektiğini söyledi.
Bölgeler arası gelişmişlik farkının diğer önemli konu olduğunu belirten Zozani, GAP projesinin ne kadarının hizmete girdiğini sordu.
Zozani, ülke sorunlarının hızla aşılıp Ortadoğu?daki yeniden yapılandırmaya güçlü ortak olunması gerektiğini belirtti.
Zozani, Gezi eylemlerinde CHP?nin de kafasına gaz bombasının değmesiyle, insanların anti demokratik muamelelere maruz kaldıklarını anladıklarını, 2006 yılında Diyarbakır?daki sokak eylemlerinde 14 kişinin ölümünün ardından bu konunun gündeme getirilmesi yerine CHP?nin televizyonda daha fazla türkü çalınmasını istediğini söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Arslanoğlu da 2 yıldır hukuk, adalet, insan hakları konularında hak aradıklarını belirterek, ?Siz iyilikten anlamıyorsunuz. Biz bu konularda hak aradıysak bu hakkımızı teslim etmek zorundasınız. Mağdurlar konusunda her zaman destek olduk, bunu aradık bu hakkımızı yemeyiz, biz kimseye hakkımızı yedirmeyiz? diye konuştu.
Zozani ise iyiliklerini kendilerine saklamaları gerektiğini, iyilik beklemediklerini kaydetti.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da planının hazırlık aşamasından siyasilerin haberinin olmadığını, neden kapalı yapıldığını sordu. 2023 vizyonu olarak daha önce de karar alındığını ancak bu kararların sonrasında değişiklik yapıldığını anlatan Kaplan, planın neoliberal anlayışla kaleme alındığını, sosyal politikalar konusunda yeni bir projenin yer almadığını savundu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da tarım sektörünün karlı olduğunun belirtildiği planda, tarım ürünlerinin nasıl karlı hale geldiğini sordu.
Seçim bölgesinden şikayetler aldığını dile getiren Kalaycı, tarımda verimliliğin cezalandırıldığını, ilçelere göre verim oranının belirlendiğini, yüksek verimde üretim yapan çiftçinin bunun karşılığını alamadığını, bu konuya el atılması gerektiğini savundu.
Çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarının arttığını ifade eden Kalaycı, AK Parti hükümetinin çiftçileri borç batağına soktuğunu ileri sürdü. Kalaycı, KOP Eylem Planının bir an önce hayata geçirilmesini istedi.
AK Parti Antalya Milletvekili Sadık Badak da bölgesel kalkınma noktasında Kalkınma Ajanslarının desteklendiğini ve başarılı çalışmaların yapıldığını ifade ederek, Kalkınma Ajanslarının 2 milyar lira olan kaynaklarını ve zamanı verimli kullanılması bakımından ajans yöneticilerinin stratejik planlama ve yönetim açısından güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da planının kırsal alana çözüm getirmediğini savundu.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal da dönüşüm programları içinde eğitimin yerinin olmadığını iddia ederek, eğitim ve turizm konularında dönüşüm programı hazırlanmasını istedi.
İşsizliğin çözümü için kalifiye eleman yetiştirmenin önemli olduğuna dikkati çeken Günal, eğitimle ilgili somut işlerin yapılması gerektiğini belirtti.
Ortalama büyüme hedefi olan 5,5?in yüksek olmadığını, bunun yükseltilmesi gerektiğini bildiren Günal, ödemeler dengesinin önemli sorunlardan biri olduğunu belirtti. Günay, yol gösterici plan olması isteniyorsa bazı şeylerin daha somut söylenmesi gerektiğini kaydetti.
CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı da Türkiye?nin büyüme oranlarının son dönemlerde düştüğünü belirterek, ?Türkiye ekonomisi potansiyeli kadar büyüdü? dedi.
Kalkınma planı inşa ediliyorsa meselelerin doğru analiz edilmesi gerektiğini dile getiren Sarı, cari işlem açığı veren ara malı ithalatı modeline devam edildiği sürece borç stoklarının büyümeye devam edeceğini söyledi.
Türkiye ekonomisinin temel problemli alanlarına nasıl bir çözüm önerildiğini soran Sarı, dünyanın yeni bir kavşakta olduğunu, bunun görülmesi ve algılanması gerektiğini, yeni ekonomik modelin bu kavşağa uygun şekilde dizayn edilmesi gerektiğini kaydetti.
Planın 2018?e kadar giden bu planın radikal Türkiye ekonomisinin dönüşümlerini önüne koyan bir plan olması gerektiğini ifade eden Sarı, mevcut modeli benimseyen, sorunlara ufak tefek düzenlemeler yapan daha mahcup bir anlayış olduğunu, bu anlayışın Türkiye?yi bir yere götürmeyeceğini savundu.
Sarı, insan odaklı ekonomik anlayışından bahseden planda, bu çerçevenin doğru olduğunu dünyadaki genel eğitimin de bu yönde olduğunu dile getirdi.
Yeni bir sanayi politikasını ve yeni dış ticaret stratejisinin düşünülmesi gerektiğini bildiren Sarı, Türkiye?nin büyümenin ve üretimin artmasını sağlayan yeni bir para ve maliye politikasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Dalgalı kur politikasının fetiş hale getirilmemesi gerektiğini, kur politikasına ilişkin düzenleme yapılması gerektiğini bildiren Sarı, sıcak para girişinde, Şili modelini önererek, 90?larda Şili?ye gelen kaynakların yüzde 96?sı kısa vadeli yüzde 4?ü uzun vadeliyken 10 yıl sonucunda bu durumun tersine döndüğün anlattı.
Komisyon üyesi olmamasına karşın toplantıya katılarak söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da büyüme hızlarının yetersiz olduğunu belirterek, IMF?nin dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında Türkiye?nin bu yıl 17. sırada olduğunu, 2018 hedeflerinde de aynı yerde kalacağını, bu kadar plan yapılmasına rağmen sıralamada bir değişiklik olmamasının üzücü olduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın grup konuşmasında toplumun bir kesimini dışladığını ifade eden Öztrak, toplumun bir kesiminin dışlanması probleminin, bu planın hedeflerini gerçekleştirmeyi güçleştireceğini bildirdi.
Planda gelir dağılımının düzeltileceğinin altının çizildiğini belirten Öztrak, Türkiye?de gelir dağılımı sorununun çözülmesi gerektiğini dile getirdi.
?Üreteceğiz, büyüyeceğiz, zenginleşecek ve hakça bölüşeceğiz? hedefine dönük bir takım şeylerin konduğunu ancak bu hedefe götürecek tedbirleri açıkça ifade edilmediğini anlatan Öztrak, ?Türkiye?deki gelir dağımı sorunu göründen daha kötü durumda. Türkiye?deki dolar milyarderi sayısı 2012 yılında Japonya?dakinin iki katı. Buna karşın Japonya?nın toplam gelirinin bizimkinin 7,5 katı. Bu durum gelir dağılımı rakamlarına varlık fiyatlarındaki artışın dahil edilmemesinden kaynaklandı? diye konuştu.
Öztrak, Türkiye?nin sıcak paraya teslimiyeti nedeniyle rekabette sıkıntı yaşandığını ve sanayileşmenin hızlanmasına dönük bölümde buna ilişkin tedbirlere yeterince yer verilmediğinin altını çizdi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, eleştirilerin iyi bir kalkınma planı yaptıklarını gösterdiğini bildirdi.
Bakan Yılmaz, Kalkınma Bakanlığı'nca hazırlanan 10. Kalkınma Planına ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerin ikinci gününde milletvekillerinin eleştirilerine yanıt verdi.
Eleştirilerin iyi bir plan yaptıklarını gösterdiğini, bazı üyelerin planı fazla iddialı bulduklarını, bazılarının da gerçekçi olmadığını söylediklerini ifade eden Yılmaz, "Bu, bence iddialı, gerçekçi ve dengeli bir plan yaptığımızı gösteriyor. Katılımcı bir şekilde yapmamız, teknik anlamla katılımcılığı birleştirmiş olmamız planımızı iyi bir plan yaptı diye düşünüyorum. Küresel kriz sonrası yeniden şekillenen bir dünya ortamında bu planı yapıyoruz. Genel trendleri bu plana koyduk ama yüzde 100 olarak dünyanın nereye gideceğini kimse bilemez. Genel eğilimleri olabildiğinde iyi analiz etmeye çalıştık? diye konuştu.
Küresel kriz sonrasında yeniden şekillenen dünyada Türkiye?nin pozisyon alması bakımından önemli bir dönemde olunduğunu dile getiren Yılmaz, henüz global krizin etkilerinin tam olarak atlatılmadığını, önümüzdeki dönemde birkaç yıl sonra daha net bir şekilde dünyada yeniden şekillenen bir ortamın görüleceğini, bu ortamda Türkiye?nin reformlarına devam etmesinin önemli olduğunu söyledi.Yılmaz, ?Son 10 yılda kriz yaşamadan reform yapan bir ülke olduk. Bunu devam ettirmemiz lazım. İstikrar ve reformu aynı anda gerçekleştirmek durumundayız? dedi.
Orta gelir tuzağına düşmemek için reformların önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, kurumların yenilenmesinin ve bilgi temelli katma değerin artırılmasının önem olduğunu vurguladı.
Neolibarel politika izlendiği yönündeki eleştirilere de değinen Yılmaz, hiçbir zaman bu tür politika izlemediklerini, her şeyi piyasanın halledeceği gibi bir yaklaşımlarının olmadığını anlattı.
9. Kalkınma Planı?nda sapmaların bulunduğunu ifade eden Yılmaz, büyüme hızı konusunda sapmanın söz konusu olduğunu, burada küresel krizin etkisini analizlerde ortaya koyduklarını ifade etti.
Türkiye?nin 2007 seçimleri öncesinde cumhurbaşkanlığı seçimi, parti kapatma davaları gibi iç siyasetle ilgili problemlerin 2007-2008 döneminde ekonomide belirsizliği arttırdığını, reform yapma kapasitesini zayıflattığını kaydeden Yılmaz, bunun ekonomi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini, siyasi istikrarın, belirsizliğin olmamasının ekonomi için önem taşıdığını bildirdi.
Yılmaz Türkiye?de 1924-2012 döneminde ortalama büyümenin yüzde 4,6, 1950-2012 arasında yüzde 4,8 olduğunu, 1960-2012 yıllarında yüzde 4,4, 1970-2012 arasında yüzde 4,2, 1980-2012 döneminde yüzde 4,1, 1990-2012 arasında yüzde 4,1 gerçekleştiğini, 1950?den itibaren ortalama büyümelerin gerilediğini belirterek, şöyle konuştu:
"2000-2012 döneminde büyüme, 2001 ve küresel krize rağmen yüzde 4,3. İlk defa bu dönemde 1950?den sonraki geriye doğru giden ortalama büyümeleri tersine çevirmişiz. Bu, önemli bir başarı. Önümüzdeki dönemde de yüzde 5,5 öngörüyoruz. Küresel krizin etkilerinin bir süre devam edeceğini düşündüğünüzde AB?nin epey bir zaman sorunlu devam edeceğini düşündüğünüz de 5,5 rakamını küçümsememek gerekir. İkinci 5 yıllık dilimde daha iyi olacak. Bu önümüzdeki 5 yılın ortalaması. Son yıla geldiğimizde bu yüzde 5,9 olacak."
Yılmaz, küresel krizin etkilerinin azaldığı, Avrupa?da daha farklı bir ortam oluştuğu, Türkiye?nin bu politikalarının sonuçlarını daha iyi alınacağı düşünüldüğünde daha yüksek büyüme hızının olacağını vurguladı.
Cari açığa meselesine eski tarihi kalıplarla değil, yeni dünyanın şartlarında bakmak gerektiğini dile getiren Yılmaz, "Küreselleşme dediğimiz ortamda sermayenin eskisi kadar vatanı yok. Sermaye nerede daha uygun ortam bulursa oraya yöneliyor. Daha güvenlikli alan bulursa oraya yöneliyor. Eski iç dış ayrımı da eskisi kadar geçerliliğini korumuyor. Türkiye istikrarını koruyarak, uygun ortam oluşturarak, dünyanın sermayesini, kendi kalkınması için değerlendirmek durumunda. Bunun kalitesi önemli" diye konuştu.
Yılmaz, cari açığa bakıldığında, 2018 yılında büyüme yükseldiği halde yüzde 5,2?ye kadar düşmesinin beklendiğini belirterek, aynı zamanda rezerv artışını da yüzde 1,9 civarında sağlamayı öngördüklerini, cari açık ve rezerv artışı toplandığı zaman yüzde 7,1?lik finansman ihtiyacının söz konusu olduğunu, bunun yüzde 1,8?lik kısmını doğrudan yatırımlarla karşılamayı öngördüklerini anlattı.
Kadın istihdamında iş gücüne katılım oranının 2006?da yüzde 23,6?lara kadar gerileme olduğunu, 2012?de 29,5?e yükseldiğini dile getiren Yılmaz, son yıllardaki 4 milyonluk istihdamın yarısını kadınların oluşturduğunu bildirdi. Kadın istihdamına yönelik ciddi teşviklerin verildiğini belirten Yılmaz, bu konunun özünün eğitim sistemi olduğunu, üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 70?lere kadar çıktığını söyledi. 2018?de kadın istihdamında hedefin yüzde 34,9 olduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu, hiç küçümsenecek bir rakam değil. 2023 hedeflerini 2018?e çektik" dedi.
Esnek çalıma biçiminin geliştirilmemesi halinde gençlerin ve kadınların istihdamın arzu edilen seviyeye getirilemeyeceğine dikkati çeken Yılmaz, esnekliğin AB standartlarında yapılacağını söyledi. Esnek olmayan yapı kurulduğunda, istihdam azalırken, kayıt dışılığın da teşvik edileceğini belirten Yılmaz, esnek bir sistemin hem insanları kayıt içine getirdiğini, çalışma hayatıyla iş hayatını bütünleştirdiğini söyledi.
Kadının hem eğitim sisteminde hem de çalışma hayatında son 10 yılda aktif hale geldiğini ifade eden Yılmaz, gelecek dönemde kadınların hem iş hem de çalışma hayatını daha iyi yürütebilecekleri düzenlemeler konusunda çalışma yapıldığını aktardı.
Asayiş konusuna da değinmek istediğini belirten Yılmaz, polisin son dönemde yaşanan hadiselerde, demokratik ülkelerde olduğu gibi davrandığını, ama ferdi yanlışları varsa bunun inceleneceğini söyledi.
Polisin, son derece sabırlı ve gecesini gündüzüne katarak mesai harcadığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Polisin eğitim düzeyine baktığınızda 10 yıl önce lise ve lise altı eğitimi payı yüzde 81,7. Bugün bu 11,8 e geriledi. Polisin büyük bir kısmı, yüzde 88,2?si ön lisans, lisans ve yüksek lisans mezunu. Eğitim düzeyi ve donanımı artmış durumda, daha iyi de gidecek inşallah. Bunun vatandaş memnuniyetine yansıdığını görüyoruz. Asayiş hizmetlerinden memnuniyet nedir diye baktığımızda yüzde 79.4?e çıktığını görüyoruz. 2003?te bu 57,9?muş."