
2005-11-18 - 10:00
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, şeker pancarındaki kota konusunun abartıldığını belirterek, görevi devraldıktan sonra kotaları daraltmadıklarını, aksine 200 bin ton artırdıklarını söyledi.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Milli Prodüktivite Merkezi, KOSGEP, Türk Akreditasyon Kurumu, TSE ve Türk Patent Enstitüsü'nün 2006 yılı bütçeleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi.
Milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Bakan Coşkun, Rekabet Kurumu'na atanan kişilerle ilgili suçlamaların doğru olmadığını belirterek, ''önyargıyla suç aranmasının kuruma gölge düşüreceğini'' söyledi. İki atamayla ilgili ''tarikat üyesi olma'' gibi bir husus aranmadığını anlatan Coşkun, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun 2002 yılına ait iddialarıyla ilgili teftiş kurulu başkanlığını görevlendirdiğini ve tavsiyelerin tamamının yerine getirildiğini kaydetti.
Nişasta bazlı şekerin meşrubat sanayinde kullanıldığını, sağlığa zararlı olmadığını ifade eden Coşkun, alınan tedbirlerle yüzde 80 oranında ithal mısırla çalışan fabrikaların bugün yüzde yüz yerli ürüne döndüklerini, 1 milyon 830 bin mısır ithal eden Türkiye'nin bu yıl 4 milyon ton üretim yaparak ithalatın sıfırlandığını bildirdi.
''ÖNCE GÜZELLEŞTİRİP SONRA ÖZELLEŞTİRDİK''
''Pancardaki kota meselesi, öyle abartıldığı gibi değil'' diyen Coşkun, görevi devraldıkları tarihten itibaren daraltmadıklarını, hatta 200 bin ton artırdıklarını kaydetti.
Bakan Coşkun, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
''Kotalarda biz geldiğimizde daha önce alınan karar gereği yüzde 15-20'lik kısıtlama olmuştu. Biz bu seviyeyi hep koruduk, yeni bir indirim yapmadık. Oysa IMF ve Dünya Bankası anlaşmalarında her yıl bunun düşürülerek yaklaşık yüzde 50'lere indirilmesi, yedi fabrikanın kapatılması kararlaştırılmıştı, 13 fabrikanın kapanması göze alınmıştı. Biz hiçbir fabrikayı kapatmadık. Önce güzelleştirip, sonra özelleştirmeye başladık. Üç fabrikayı özelleştirip sattık, şu anda üç fabrika daha yakında ihaleye çıkacak. Arkadan beşe tamamlayacağız bunu. Böylece imkan oldukça bunları özelleştiriyoruz.
Şeker fabrikalarından sorumlu bakan olarak çalıştırdığım kişinin toplu sözleşmesini benim yapma imkanım yok. Diyeceksiniz ki 'hükümetsiniz değiştirin'. Türkiye'de alışkanlıklar var. Kamu sendikaları, toptan bu toplu sözleşmeleri yapıyor.''
2002 yılında seçime gidilirken pancara büyük zam yapıldığını, iktidara geldikten sonra yüksek rakamla devraldıklarını anlatan Coşkun, Fransa ve Almanya'daki fiyatın Türkiye'den daha düşük olduğunu vurguladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Coşkun, iki yıldan beri şekere zam yapılmadığı gibi yüzde 8 indirim yaptıklarını ifade etti.
''HER ŞEY SERBEST, 'EKİN' DEDİLER''
''Nişasta bazlı şeker bir gerçek. Biz bugün kotayı yüzde 5'e indirelim, kaçak iki katına çıkar'' diyen Coşkun, toplam şekerin yüzde 15'i kadar kota uygulandığı halde kaçak girişi olduğuna işaret ederek, 100-140 bin ton civarındaki bu miktarın, 2.3 milyon ton şeker tüketilen bir ülkede, zorlayıcı bir unsur olmadığını kaydetti.
Çeşitli kurumların, Şeker Kurumu ile ilgili propaganda sonucunda üreticiye, ''her şey serbest, ekin'' dediğine dikkati çeken Coşkun, şöyle konuştu:
''Bizim köylümüz de alışmış olduğu için aldığı kotanın üstünde ekti. Şimdi 'bunları alalım' deniyor. Ben de bunda hassas davranıyorum, keşke alabilsek. Peki pancarı aldık, benim ödeme zorluğum da yok. Hazine'ye borcum yok, alacağım var. 7-10 kilo pancardan bir kilo şeker elde ediliyor. Bu şekeri ne yapacağım? Stok yapacağım. Ben geldiğimde stokta yaklaşık bir milyon ton şeker vardı. Bugün normal oranda stok var. Hem mısır hem pancarı düşünmemiz lazım. Üç yıldan beri pancar kotalarında indirim yapmadık, hatta 200 bin ton artırdık. Tahrikleri yapan Kayseri...Amasya da onlara uydu. Savcılıklara suç duyurusunda bulunduk. Eğer biz bu işleri şimdi dengelemezsek, giderek şeker fabrikaları kapanır. Biz şeker fabrikalarını kapatmak istemiyoruz. Buralarda 28 bin kişi çalışıyor, 550 bin aile de pancardan geçiniyor.''
''ŞEKER İHRACATINI DÜŞÜNMÜYORUZ''
Şeker ihracatını şeker kamışı ihracatı karşısında çok şanslı görmediklerini belirten Bakan Coşkun, ''İhraç edeceğimiz de çok büyük rakamlarda değil. Ama 600-700 ton gibi sübvansiyon gerekiyor. Hazine böyle bir şeyi kabul etmiyor. Şeker ihracatını düşünmüyoruz'' dedi.
Şeker kotasının, müstahsilin son 3 yıldaki ortalamasına göre belirlendiğini anlatan Coşkun, sözleşmeli ekim yaptırıldığını kaydetti. Coşkun, tarlasında taahhüdün altında ürün alan kişilerin aradaki farkı bir başkasından kapattığını, bunları kendilerinin de duyduğunu, peşlerine düşmelerine rağmen yakalayamadıklarını söyledi.
Coşkun, ''Ekim yapılmadan önce kaç liradan alacağımızı, alternatif ürüne vereceğimiz desteği de söylüyoruz. Köylüye diyoruz ki 'sen hesabını yap, kararını ver, artık siyasetçinin elini öperek buralara gelme' diyoruz. Önce tepki geldi ama şimdi teşekkür ediyorlar'' dedi.
''CARGİLL İÇİN BİR ŞEY YAPILMADI''
Ali Coşkun, Cargill'in nişasta bazlı şekerde en fazla üretimi yapan şirket olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Meşrubat sanayine hizmet ettiği için dikkat çekiyor. Uluslararası, yabancı sermaye olduğu için büyük bir isim. Cargill fabrikasını kapatıp gitse, Türkiye bu yarayı kolay kolay kapatamaz. Cola içmeyebilirsiniz ama kurulmuş tesisler ve ülke ekonomisi bakımından şahsi görüşlerimiz değil, devlet politikası önemlidir. Yabancı sermayeye kapısını açmış bir Türkiye...Haklı davalarına destek verdik, haklı olan konularını yine dinleriz. Cargill için yapılan bir şey yok. Sayın Başbakan'ın, Cargill ile ilişkili olan bir başka şirketle ortaklığı var. Hepsini müfettişlerimize incelettik. Ülker hakkındaki iddialar hakkında da müfettişler çalışmaktadır. Sayın Başbakan, bunlar nezdinde şahsıma herhangi bir zorlama veya ricada bulunmamıştır. 'Adaletle hareket edelim, ülkede sanayii ürkütmeyelim' demiştir.''
BÜYÜK MAĞAZALARLA İLGİLİ DÜZENLEME
Coşkun, büyük mağazalar ve hipermarketlerle ilgili yasal düzenlemenin gelecek hafta Başbakanlığa sevk edileceğini bildirdi.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Osman Seyfi'nin, Nevşehir Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Arif Parmaksız ile arasındaki çekişmeyi, TSE'nin konusu olarak gündeme getirdiğini belirten Coşkun, hakkında hiçbir mahkeme kararı olmadığını vurguladı.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından bütçeler, kabul edildi.
Milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Bakan Coşkun, Rekabet Kurumu'na atanan kişilerle ilgili suçlamaların doğru olmadığını belirterek, ''önyargıyla suç aranmasının kuruma gölge düşüreceğini'' söyledi. İki atamayla ilgili ''tarikat üyesi olma'' gibi bir husus aranmadığını anlatan Coşkun, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun 2002 yılına ait iddialarıyla ilgili teftiş kurulu başkanlığını görevlendirdiğini ve tavsiyelerin tamamının yerine getirildiğini kaydetti.
Nişasta bazlı şekerin meşrubat sanayinde kullanıldığını, sağlığa zararlı olmadığını ifade eden Coşkun, alınan tedbirlerle yüzde 80 oranında ithal mısırla çalışan fabrikaların bugün yüzde yüz yerli ürüne döndüklerini, 1 milyon 830 bin mısır ithal eden Türkiye'nin bu yıl 4 milyon ton üretim yaparak ithalatın sıfırlandığını bildirdi.
''ÖNCE GÜZELLEŞTİRİP SONRA ÖZELLEŞTİRDİK''
''Pancardaki kota meselesi, öyle abartıldığı gibi değil'' diyen Coşkun, görevi devraldıkları tarihten itibaren daraltmadıklarını, hatta 200 bin ton artırdıklarını kaydetti.
Bakan Coşkun, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
''Kotalarda biz geldiğimizde daha önce alınan karar gereği yüzde 15-20'lik kısıtlama olmuştu. Biz bu seviyeyi hep koruduk, yeni bir indirim yapmadık. Oysa IMF ve Dünya Bankası anlaşmalarında her yıl bunun düşürülerek yaklaşık yüzde 50'lere indirilmesi, yedi fabrikanın kapatılması kararlaştırılmıştı, 13 fabrikanın kapanması göze alınmıştı. Biz hiçbir fabrikayı kapatmadık. Önce güzelleştirip, sonra özelleştirmeye başladık. Üç fabrikayı özelleştirip sattık, şu anda üç fabrika daha yakında ihaleye çıkacak. Arkadan beşe tamamlayacağız bunu. Böylece imkan oldukça bunları özelleştiriyoruz.
Şeker fabrikalarından sorumlu bakan olarak çalıştırdığım kişinin toplu sözleşmesini benim yapma imkanım yok. Diyeceksiniz ki 'hükümetsiniz değiştirin'. Türkiye'de alışkanlıklar var. Kamu sendikaları, toptan bu toplu sözleşmeleri yapıyor.''
2002 yılında seçime gidilirken pancara büyük zam yapıldığını, iktidara geldikten sonra yüksek rakamla devraldıklarını anlatan Coşkun, Fransa ve Almanya'daki fiyatın Türkiye'den daha düşük olduğunu vurguladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Coşkun, iki yıldan beri şekere zam yapılmadığı gibi yüzde 8 indirim yaptıklarını ifade etti.
''HER ŞEY SERBEST, 'EKİN' DEDİLER''
''Nişasta bazlı şeker bir gerçek. Biz bugün kotayı yüzde 5'e indirelim, kaçak iki katına çıkar'' diyen Coşkun, toplam şekerin yüzde 15'i kadar kota uygulandığı halde kaçak girişi olduğuna işaret ederek, 100-140 bin ton civarındaki bu miktarın, 2.3 milyon ton şeker tüketilen bir ülkede, zorlayıcı bir unsur olmadığını kaydetti.
Çeşitli kurumların, Şeker Kurumu ile ilgili propaganda sonucunda üreticiye, ''her şey serbest, ekin'' dediğine dikkati çeken Coşkun, şöyle konuştu:
''Bizim köylümüz de alışmış olduğu için aldığı kotanın üstünde ekti. Şimdi 'bunları alalım' deniyor. Ben de bunda hassas davranıyorum, keşke alabilsek. Peki pancarı aldık, benim ödeme zorluğum da yok. Hazine'ye borcum yok, alacağım var. 7-10 kilo pancardan bir kilo şeker elde ediliyor. Bu şekeri ne yapacağım? Stok yapacağım. Ben geldiğimde stokta yaklaşık bir milyon ton şeker vardı. Bugün normal oranda stok var. Hem mısır hem pancarı düşünmemiz lazım. Üç yıldan beri pancar kotalarında indirim yapmadık, hatta 200 bin ton artırdık. Tahrikleri yapan Kayseri...Amasya da onlara uydu. Savcılıklara suç duyurusunda bulunduk. Eğer biz bu işleri şimdi dengelemezsek, giderek şeker fabrikaları kapanır. Biz şeker fabrikalarını kapatmak istemiyoruz. Buralarda 28 bin kişi çalışıyor, 550 bin aile de pancardan geçiniyor.''
''ŞEKER İHRACATINI DÜŞÜNMÜYORUZ''
Şeker ihracatını şeker kamışı ihracatı karşısında çok şanslı görmediklerini belirten Bakan Coşkun, ''İhraç edeceğimiz de çok büyük rakamlarda değil. Ama 600-700 ton gibi sübvansiyon gerekiyor. Hazine böyle bir şeyi kabul etmiyor. Şeker ihracatını düşünmüyoruz'' dedi.
Şeker kotasının, müstahsilin son 3 yıldaki ortalamasına göre belirlendiğini anlatan Coşkun, sözleşmeli ekim yaptırıldığını kaydetti. Coşkun, tarlasında taahhüdün altında ürün alan kişilerin aradaki farkı bir başkasından kapattığını, bunları kendilerinin de duyduğunu, peşlerine düşmelerine rağmen yakalayamadıklarını söyledi.
Coşkun, ''Ekim yapılmadan önce kaç liradan alacağımızı, alternatif ürüne vereceğimiz desteği de söylüyoruz. Köylüye diyoruz ki 'sen hesabını yap, kararını ver, artık siyasetçinin elini öperek buralara gelme' diyoruz. Önce tepki geldi ama şimdi teşekkür ediyorlar'' dedi.
''CARGİLL İÇİN BİR ŞEY YAPILMADI''
Ali Coşkun, Cargill'in nişasta bazlı şekerde en fazla üretimi yapan şirket olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Meşrubat sanayine hizmet ettiği için dikkat çekiyor. Uluslararası, yabancı sermaye olduğu için büyük bir isim. Cargill fabrikasını kapatıp gitse, Türkiye bu yarayı kolay kolay kapatamaz. Cola içmeyebilirsiniz ama kurulmuş tesisler ve ülke ekonomisi bakımından şahsi görüşlerimiz değil, devlet politikası önemlidir. Yabancı sermayeye kapısını açmış bir Türkiye...Haklı davalarına destek verdik, haklı olan konularını yine dinleriz. Cargill için yapılan bir şey yok. Sayın Başbakan'ın, Cargill ile ilişkili olan bir başka şirketle ortaklığı var. Hepsini müfettişlerimize incelettik. Ülker hakkındaki iddialar hakkında da müfettişler çalışmaktadır. Sayın Başbakan, bunlar nezdinde şahsıma herhangi bir zorlama veya ricada bulunmamıştır. 'Adaletle hareket edelim, ülkede sanayii ürkütmeyelim' demiştir.''
BÜYÜK MAĞAZALARLA İLGİLİ DÜZENLEME
Coşkun, büyük mağazalar ve hipermarketlerle ilgili yasal düzenlemenin gelecek hafta Başbakanlığa sevk edileceğini bildirdi.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Osman Seyfi'nin, Nevşehir Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Arif Parmaksız ile arasındaki çekişmeyi, TSE'nin konusu olarak gündeme getirdiğini belirten Coşkun, hakkında hiçbir mahkeme kararı olmadığını vurguladı.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından bütçeler, kabul edildi.