
2011-03-24 - 14:38
TBMM Adalet Komisyonunda, Türk Ceza Kanunu'nda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sunuşunda, teknik
bilgi verdi, değerlendirmelerde bulundu.
Özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti, soruşturmanın gizliliği ve
adil yargılamayı etkileme suçlarında yaptırımların yeterli olmadığı, basın
özgürlüğünü etkileyecek derecede ağır olduğu, gereksiz yere soruşturma yapıldığı
ve dava açıldığı yönünde tartışmalar yaşandığını belirten Arınç, AB ilerleme
raporu ile Avrupa Parlamentosunun konuya ilişkin değerlendirmelerini anımsattı.
Özel hayatın gizliliği ve özel hayata karşı suçlarla telefon dinlemeleri
konusundaki suçlarda artış olduğu, bunun öngörülen suçlarda cezaların yeterli
olmamasından kaynaklandığı yönünde kamuoyunda kanaat ortaya çıktığını belirten
Arınç, suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde verilecek cezanın
artırılmasını öngören hükmün basın özgürlüğünü ihlal ettiğinin belirtildiğini
söyledi.
Değişiklikle hapis cezalarının artırılması ve böylelikle caydırıcılığın
sağlanmasının amaçlandığını belirten Arınç, bazı maddelerde öngörülen adli para
cezasının, ''seçenek ceza olarak'' kaldırıldığını anlattı.
Suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde cezaların artırılacağına
ilişkin hükümlerin kaldırıldığını ifade eden Arınç, hukuka uygun dinlemelerin
hukuka aykırı olarak ifşa edilmesinin suç olarak düzenlendiğini dile getirdi.
Yargı görevini etkileme konusunda da düzenleme yapıldığını belirten
Arınç, suçun unsurlarının daha somut hale getirildiğini anlattı.
Arınç, soruşturmanın gizliliğiyle ilgili düzenleme konusunda bilgi
verirken de özellikle basın mensupları açısından suçun unsurlarının belirgin
olmaması sebebiyle çok sayıda soruşturma açıldığı yolunda eleştiriler bulunduğunu
anımsattı. Bunun basın ve ifade hürriyetini olumsuz yönde etkilediğinin
düşünüldüğünü belirten Arınç, soruşturmanın içeriğinin açıklanmasıyla kişilerin
özel hayatına ilişkin bilgilerin korunamadığının da ifade edildiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, değişikle suçun unsurlarının açıkça
belirlendiğini, soruşturmanın gizliliği kavramının kapsamının daraltıldığını,
hapis cezasına alternatif olarak adli para cezasının verilebilmesinin
öngörüldüğünü dile getirdi. Arınç, ''Bunun sonucunda suç, ön ödeme kapsamında
kalacak ve ön ödeme ihtarına uyulması durumunda kamu davası açılmayacaktır''
dedi.
Tasarıya ilişkin hazırlık çalışmalarına bir yıl önce başlandığını
belirten Arınç, Adalet Bakanlığının öncülüğünde Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü ve basın meslek kuruluşları ile temas kurulduğunu, taleplerin mümkün
olduğu kadar tasarıya aksettirilmeye çalışıldığını ifade etti.
Çalışmanın biraz da geç olarak ancak bugünlerde gündeme gelebildiğini
belirten Arınç, bir-iki gazetede köşe yazarlarının bazı konuları eleştirdiklerini
ifade etti. Bir köşe yazarının, tasarının bu haliyle çıkması durumunda daha çok
zarar görüleceğini, bir başka köşe yazarının ise daha somut sebeplerle tasarıdaki
maddelerden birine karşı çıktığını söyleyen Arınç, ''Bunların hepsine saygı
duyuyoruz. Bazı meslek kuruluşları da eleştirilerde bulunmaktadır. Eleştirilere
açığız'' dedi.
Arınç, şöyle konuştu:
''Dinlemelerle özel hayata karşı ahlak dışı birtakım suçlar
işlenmektedir. Bunlar hepimizi mağdur etmektedir. Dolayısıyla ister telefon
dinlemesi, ister ortam dinlemesi, isterse bunların ifşası, insan olarak hepimizin
zarar gördüğü ve şikayet ettiği konulardır. Bu konulardaki ceza yaptırımlarını
daha da artırmak ve caydırıcı noktaya getirmek istiyoruz. Komisyon, gündemine
hakimdir. Komisyon ne derse o olacaktır. Değerli komisyon üyelerinin
görüşlerinden yararlanmaya hazırız.''
TBMM Adalet Komisyonunda, Türk Ceza Kanunu'nda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor.
Tasarı üzerine söz alan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan
Erinç, tasarıya, ceza infaz kurumlarının kapısında sıraya girmiş yüzlerce
gazeteci ve yazarı dikkate alınca ''evet'', gazetecilik mesleğinin,
gazetecilerin, özel yaşamın gizliliği ve masumiyet karinesi kavramlarının
geleceğini dikkate alınca da ''hayır'' demek zorunluluğunu hissettiğini ifade
etti.
Tasarıyla yapılan değişiklikle masumiyet karinesinin korunmasını
zorlaştıracak bir girişimin oluşturulacağını belirten Erinç, ''Tasarının
yasalaşması halinde özel hayatın gizliliği ilkesini yok saymak, artık hukuka
uygun hale dönüşecek'' dedi.
Erinç ayrıca, sadece görülmekte olan davaları kapsayan tasarıya,
kesinleşmiş ya da hükmün açıklanması geri bırakılmış davaları da kapsam içine
alan geçici madde konulmasını önerdi.
Orhan Erinç, komisyonda, hem hukukun genel ilkelerini koruyacak hem de
gazetecileri hapis tehdidinden kurtaracak bir sonuca varılacağına inandığını
sözlerine ekledi.
Basın Konseyi Yüksek Kurulu Üyesi Turgut Kazan, tasarının gerekçesinde
haberleşme özgürlüğü ve mahremiyet karinesinin güzel bir şekilde anlatıldığını,
ancak bazı maddelerle getirilmek istenen düzenlemelerle ilgili aynı ifadeyi
kullanamayacağını söyledi.
Kazan, tasarıda, özel hayata ilişkin görüntülerin ifşa edilmesinin
ardından haber konusu yapılmasının suç olmaktan çıkarıldığını, bunun, insanları
''korumasız, çırılçıplak'' bırakacağını belirtti.
Turgut Kazan, öncelikle özel hayata ilişkin konuşma ve görüntülerin
basına servis edilmesinin önüne geçilmesi, bunun için de bu suçu işleyen
kovuşturma ve soruşturma görevlileri için ayrıca ceza hükümleri getirilmesi
gerektiğini ifade etti.
CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli de seçim kararı alınmasına rağmen
Meclisin çalışmalarını sürdürmesinin, seçimlerin adil, eşit ve demokratik
yapılması ilkesine aykırı olduğunu söyledi. İçli ayrıca, tasarının alt komisyona
sevk edilmesini önerdi.
Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, seçim kararı alındıktan sonra Meclisin
çalışmalarını zaruret durumunda sürdürmesi gerekliliğinin ideal bir ilke
olduğunu, ancak Genel Kurul'un çalıştığı zamanlarda bir komisyonun çalışmasının
doğal karşılanması gerektiğini söyledi.(14.38)