
2016-08-12 - 17:45
Proje bazlı teşvik uygulaması, şehit yakınına ÖTV'siz araç, ticari araçların yenilenmesinde vergi teşviki, Hakkari ve Şırnak'ın ilçeye dönüştürülerek, Yüksekova ve Cizre illerinin kurulması ile vakıf üniversitelerine ilişkin düzenlemeleri de içeren Torba tasarı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, torba kanun tasarısında belediye başkanlarının görevden alınmasıyla ilgili maddeye ilişkin, "Belediyelerin teröre bulaşması asla kabul edilemez. Ama buna karar verecek olan idari makamlar değildir, hukuktur yargıdır." dedi.
AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine devam ediliyor.
İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Tekinarslan, belediye başkanı, başkanvekili veya meclis üyesinin, terör ve terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması, tutuklanması, kamu hizmetinden yasaklanması, başkanlık sıfatı ve meclis üyeliğinin sona ermesi halinde, belediye başkanı, başkanvekili ve meclis üyesi görevlendirilmesini öngören 51. maddesine ilişkin bilgi verdi. Tekinarslan, bakan veya vali tarafından yapılacak görevlendirmelerde belediye başkanı ve meclis üyesi seçilme yeterliliğine sahip olma şartının da ayrıca aranacağını söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, terörle mücadele konusunda CHP'nin düşüncesinin açık ve net olduğunu belirterek, "Terörle mücadele edilmelidir ama bu işin hukuk içinde yapılması gerektiğinin sürekli şekilde altını çiziyoruz. Bu bölgede 1984'ten bu yana devam eden bir çatışma, terör olayı var. Neredeyse o günden bu güne bu bölge olağanüstü düzenlemelerle yani Türkiye'nin diğer bölgelerinde geçerli olan yasaların dışında yönetiliyor. Ayrı bir hukuk var bölgede." diye konuştu.
Belediyelerde seçilmiş meclis üyelerinin olduğunu ve o üyelerin birisini seçeceğine işaret eden Bekaroğlu, "Belediye başkanıyla ilgili mahkemeler karar vermiş ve suç işlediğine dair kesin bir hüküm varsa nasıl hareket edileceği bellidir. Niçin belediye meclis üyelerine güvenmiyoruz. Belediye meclis üyelerini de muhtemelen suç işleyecek şekilde mi kabul ediyoruz? Bunun sınırı nerede?" sorusunu yöneltti.
Bekaroğlu, maddenin tasarıdan çıkarılmasını istedi.
HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan da düzenleme ile seçimle kazanılamayan belediyelere doğrudan el atıldığını, atanmış kişilerle bu belediyelerin ele geçirilmeye çalışıldığını ileri sürdü.
Düzenleme ile halkın iradesinin görmezden gelindiğini savunan Akdoğan, seçilmiş belediye başkanları ve belediye meclislerinin yerini atanan kişilerin almasının önünün açıldığını söyledi.
Belediyelere el konulmasına neden gereksinim duyulduğunu soran Akdoğan, "Siz muhalif düşünen, sizin gibi düşünmeyen belediye başkanlarını valiliğin insafına bırakıyorsunuz. Hukuk hepimiz için lazımdır. Getirilen düzenleme hepimizin kaybedeceği bir düzenlemedir." dedi.
Düzenlemede hırsızlık, yolsuzluk gibi gerekçelerin yer almamasına dikkati çeken Akdoğan, bunun kabul edilemez olduğunu ve çifte standart anlamına geldiğinin altını çizdi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, belediyelere ilişkin düzenlemenin İçişleri Bakanlığının yetki alanında olduğunu hatırlatarak, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın komisyon toplantısına katılmamasını eleştirdi.
Aydoğan, yerel yönetimlere yönelik bir saldırının kampanya şeklinde sürdürüldüğünü savunarak, "Medyaya çıkan her iktidar yetkilisi, Cumhuriyet tarihinin en temel sorununu belediye başkanları nezdinde, halklarımıza anlatmaya çalışıyorlar. Bir kere bundan vazgeçmek gerekiyor. İnsanları algı operasyonları, doğru olmayan bilgilerle inandırmaya çalışmanın bir anlamı yok. Bunu ne kadar yapsanız da sorun halen diri, canlıdır." ifadesini kullandı.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz da Türkiye'nin son günlerde yaşadıklarına işaret etti. Durmaz, "Yaşadıklarımızdan hareketle, ortak akıldan yana, ülkeye zarar veren tüm unsurlara karşı gelme anlayışını yakalamaya çalıştık. Bunu sürdürmeyi de canı gönülden arzu ediyoruz. Bu noktada, bu yasanın yeniden gözden geçirilmesinden ve seçilmiş insanlara biraz daha saygı içeren bir şekilde düzenlenmesinden, bunun için de geri çekilmesinden yanayız." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini, bu süreçte yapılan yasal düzenlemelerin ülke barışına katkı yapacak düzenlemeler olması gerektiğini vurguladı.
Teröre karışan belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin maddenin dikkatle ele alınması gerektiğini kaydeden Erdoğdu, "Bizim bu memlekette ihtiyaç duyduğumuz şey bir büyük barış, bir büyük kardeşliktir. Bunu demokratik kültürle, birbirimizi severek, sevmesek bile birbirimize alışarak yapmalıyız. Bu getirdiğiniz madde, Türkiye'nin önünü açacak bir madde değildir. Kardeş kavgasını kaşımak isteyen insanlar var. Biz bu insanlara fırsat veriyoruz. Belediyelerin teröre bulaşması asla kabul edilemez. Ama buna karar verecek olan idari makamlar değildir; hukuktur, yargıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, tasarıda, belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin maddenin görüşmeleri sırasında, HDP milletvekillerinin eleştirileri üzerine söz aldı.
Bakan Kılıç, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun "Hükümeti temsilen orada bakan oturuyor dili yok." sözünün en hafif tabiriyle nezaketten uzak olduğunu belirterek, "Biz burada hepimiz seçilmiş milletvekilleri olarak bulunuyoruz. Ben şu anda Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bir üyesiyim. Benim dilim de konuşacak sözüm de var." diye konuştu.
Görüşülmekte olan torba kanun tasarısının içerisinde yer alan maddelerin neden getirildiği noktasının da unutulmaması gerektiğine işaret eden Kılıç, şöyle devam etti:
"Eğer sistematik bir şekilde sizin ülkenizin, güvenlik güçlerine, kamu personeline karşı, başka kamu görevi yapması gereken kurullar, yine seçilmiş kurullardır, bunların içinde belediye de var, bunlar gerekli görevlerini yapmayıp bir de üstüne güvenlik güçlerimize ve halkımıza karşı şiddet içeren eylemler içerisinde bulunanlara kendi uhdelerinde bulunan araç, gereç ve binaları kullandırırlarsa bunu hiçbir devlet kabul etmez.
Fransa örneği dile getirildi. Avrupa Futbol Şampiyonası, Fransa'da olağanüstü hal altında yapıldı. Biz de gittik oraya. Evet sokaklarda ağır silahlı askerler geziyordu. Daha şurada iki hafta öncesinde bir spor kulübümüzün Monaco'da yapacağı maça Türkiye'den gidecek olan taraftarları Monaco'nun içerisine almama kararı aldılar. Bu insan hakları, özgürlüklere aykırı değil mi? Neden aldılar bu kararı biliyor musunuz? Olağanüstü hal ilan edilmiş olduğundan dolayı Fransız hükümetinin, Monaco'ya yeterince emniyet gücü veremeyeceğini dile getirdiğinden dolayı ve bunu da mektupla bildirdiler. Aynı takımın Türkiye'deki yapacağı maçta hem de FETÖ'cü teröristlerin gerçekleştirmiş olduğu darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra tüm güvenlik güçlerinin ortaya koymuş olduğu çabayla, en güvenli şekilde gelen misafirlerimiz Türkiye'de ağırlandı ve burada maç güvenli bir şekilde yapıldı, geri gittiler. Hiç de bir sıkıntı yaşanmadı. Türkiye, bu gücü ortaya koyabilecek olan bir ülkedir."
Kılıç, HDP milletvekillerinin konuşmalarında sürekli "bölge halkı" dediklerini ve sürekli belli bir bölgeden bahsettiklerini anımsatarak, "Seçildiğimiz andan itibaren hepimiz Türkiye milletvekiliyiz. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki her bir vatandaşın milletvekilisiniz. Bu anayasada yazıyor. Dolayısıyla herkesin hakkını korumak hepimizin görevidir. Eğer orada, hangi etnik kökenden olursa olsun bir vatandaşımızın mağduriyeti söz konusuysa, o zaman güvenlik güçlerimizin de devletimizin otoritesini ve gücünü aynı zamanda yansıtacak olan otoritenin de ortaya koyacağı kararlar vardır. Bu doğaldır." ifadelerini kullandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması, Cizre ve Yüksekova'nın il yapılmasıyla ilgili maddelerinin görüşmeleri sırasında söz aldı.
Hakkari'nin il statüsünden çıkarılıp yerine havaalanının da bulunduğu Yüksekova ilçesinin il yapılmasının tasarıda yer aldığını belirten Soylu, şunları söyledi:
"Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesi aynı zamanda da ülkemizin coğrafi yapısı, sosyal, kültürel ve ekonomik durumundaki değişikliklerin izlenmesi ve mülki teşkilatımızın zaman içinde değişen bu şartlara bağlı hale gelmesi gerekçesiyle böyle bir değerlendirme ortaya konuldu. Burada ekonomik, kültürel ve sosyal yönden hızlı gelişme gösteren ülkemizde kamu hizmetlerinin daha verimli şekilde yürütülmesi genel gerekçenin temel esaslarından biridir. Hakkari'nin, özellikle bölgenin coğrafi konumu, sosyal ve ekonomik yapısı, nüfus, ulaşım, haberleşme ve diğer hususlar göz önünde bulundurularak Hakkari ve Şırnak illerinin kaldırılması ve ilçeye dönüştürülmesi, Yüksekova ve Cizre adıyla da iki il kurulması amacıyla bu düzenleme hazırlanmıştır. Gerek Hakkari, gerekse Şırnak, daha çok kendi merkezlerini, ana unsur olarak Cizre ve Yüksekova'da daha yoğunluklu hale getirmişlerdir."
Söz konusu yerleşim yerlerinin nüfuslarına işaret eden Bakan Soylu, bu düzenlemenin uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde olduğunu kaydetti.
Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il olarak önemli görevler ifa ettiğini vurgulayarak, "Ama şimdi bölgenin daha iyi gelişebilmesi için çok önemli bir değişiklik olduğunu düşünüyorum." dedi. Bakan Soylu, Hakkarili ve Şırnaklı vatandaşların bu düzenlemeyi anlayışla karşılayacakları düşüncesini de dile getirdi.
Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından söz alan CHP, HDP ve MHP milletvekilleri Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılmasını eleştirdi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, düzenlemenin zamanlamasına işaret ederek, "Bu tamamen iyi niyetli bir düzenleme dahi olsa bulunduğumuz konjonktür içinde böyle bir düzenlemenin yapılması ister istemez orada yaşayan vatandaşlarımızın vicdanını kanatacaktır." ifadesini kullandı.
Ülkenin büyük sıkıntılar yaşadığı bir dönemde, iki ilin ilçeye dönüştürülmesinin yanlış olduğunu savunan Çam, yeni iki il yapılmasına itirazları bulunmadığını ancak Hakkari ve Şırnak'ın tenzili rütbe anlamına gelebilecek bir düzenlemeyle il statüsünden çıkarılmasının sorunlara yol açabileceğini belirtti. Çam, "Yüksekova ve Cizre'nin il yapılmasına 'evet' ama Hakkari ve Şırnak'ın ilçe yapılmasına hepimizin 'hayır' demesi gerekiyor. Hepimizin tarihsel görevleri vardır. Bu kararın bir kez daha gözden geçirilmesini istiyorum." diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel de tarihi bir oturum gerçekleştirildiğini, iki ilin ilçeye dönüştürülmesinin, etkileri gelecek nesiller üzerinde de hissedilecek bir karar olduğunu öne sürü.
HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan böyle kapsamlı bir değişikliğin kent halkına sorulmadan yapılmasının doğru olmadığını savundu. Aydoğan, bir kentin il yapılması için sadece havaalanı bulunmasının gerekçe gösterilemeyeceğini de kaydetti.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da iki kentin ilçeye dönüştürülmesi için ortaya konulan gerekçelerin tatmin edici olmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hakkari ve Şırnak neden ilçeye dönüştürülüyor bir türlü anlayamadık. Hakkari ve Şırnak açıkça cezalandırılıyor. Devlete küstürülüyor. Devlete güveni, bağlılığı örselenecek. Hakkari'ye, Hakkariliye, Şırnak'a Şırnaklıya yazık etmeyin. Herkesin planı, programı var. Birden bire olan bu statü değişikliği ile neler yaşanabileceğini hepimiz tahmin ediyoruz. MHP olarak bu yanlış yapılmasın diyoruz. Gelin dört siyasi parti ortak önerge verelim, Hakkari ve Şırnak'ın ilçeye dönüştürülmesine ilişkin düzenlemeyi tasarıdan çıkaralım."
CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ise Türkiye'nin birlik, beraberlik ve uyumunu ortaya koyması gereken bu günlerde iki ilin statüsünün ilçeye dönüştürülmesinin hatalı bir yaklaşım olduğunu ileri sürdü.
Hakkari ve Şırnak'ın ilçeye dönüştürülmesinin etki analizinin çok iyi yapılması ve kararın bu doğrultuda yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Tamaylıgil, "81 olan plakamız 83'e çıksın ama kimsenin kalbini kırmayalım. Kimsenin zaman içinde oluşmuş birikimini, bir yasa maddesiyle hiçe saymayalım." diye konuştu.
HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, 7 bin yıllık tarihi bir şehirden bahsettiklerini ifade ederek, Yüksekova'nın şehir olmayı hak ettiğini ama Hakkari'nin ilçe olmayı hak etmediğini söyledi. "Yarın siz bunun kararını verirseniz 60 bine yakın insan yollara düşecek." diyen Akdoğan, konunun halka sorulmasını istedi.
Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Servet Taş da yapılacak değişikliğin Hakkari üzerinde yaratacağı etkilere ilişkin komisyona bilgi verdi.
Taş, Hakkari ve çevresinde yaşayan insanların geleceğiyle ilgili endişelerini dile getirmek üzere Meclis'e geldiklerini ifade ederek, "Bölgede çok ciddi acılar yaşadık. Şiddet, kan, ölümler gördük fakat kent kültürümüzü ve değerlerimizi koruduk. Hakkari aşiretler, beylikler, medreseler geleneğinden gelen çok ciddi bir kenttir." diye konuştu.
Hakkari'nin idari yapısının Yüksekova'ya taşınması halinde 80 bin olan il nüfusundan sadece kamu görevlilerinin, aileleri ile birlikte gideceğini, bunun 25 bin insanın zorunlu göçü anlamına geldiğini kaydeden Taş, Hakkari'de kamuyla çalışan kurumların iflasının da çok kısa bir zamanda gerçekleşeceğini söyledi.
Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması, Cizre ve Yüksekova'nın il yapılmasıyla ilgili maddelerinin görüşmeleri sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Soylu, şehirlerin isimlerinin, tabelalarının, merkezlerinin değişmesinin o şehirlerin medeniyet anlamlarının, tarihi birikimlerinin değişmesi anlamına gelmediğini belirterek, Türkiye'nin birçok yerinde ciddi medeniyet merkezleri bulunduğunu, bu medeniyet merkezlerinin her birinin vilayet olmadığını veya vilayet olmadığı zaman da önemini kaybetmediğini, oradaki insanların da "biz niye böyle bir tabloyla karşılaştık" diye küsmediğini söyledi.
Demokrat Parti dönemindeki Kırşehir örneğine çok vurgu yapıldığını ifade eden Soylu, bunun siyasi hayatımızda çok nadir örneklerden bir tanesi olduğuna işaret etti. Soylu, Hakkari ve Şırnak halkının herhangi bir şekilde cezalandırılması veya denildiği gibi onların Kuzey Irak'a gönderilmesi için yapılan bir süreç olmadığını dile getirerek, "Biz doğru yaptığımıza inanıyoruz. Önerimizi Bakanlar Kurulu olarak öyle getirdik. Neticede elinizde silah, tank, F-16 da olsa yanlış yapanlara halkın nasıl cevap verdiğini hep beraber gördük." diye konuştu.
Şırnak'ın il yapıldığı günden itibaren "acaba Cizre mi yapılsaydı?" değerlendirmesinin toplumun bugün değil çok uzun zamandan beri gündeminde olduğuna dikkati çeken Soylu, şöyle devam etti:
"Dönem dönem biz bu tip kararlar aldık, Hükümet olarak ve çok eleştirildik. Mesala, Türkiye'de 2 binin altındaki beldelerin kapatılması konusunda çok ciddi eleştiriler ortaya konuldu. 'Siz bu beldeleri küstürüyorsunuz, kırıyorsunuz, onların tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak bu insanları yok hükmünde görüyorsunuz' gibi daha üst derecede eleştiriler, değerlendirmeler, karşı duruşlar söz konusu oldu.
Siz de çoğunlukta olabilirsiniz ve böyle bir öneri getirebilirsiniz ama bu darbe demek değildir. Bu terminoloji, darbe terminolojisi incitici bir terminolojidir. Bunu darbe olarak ortaya koymak, değerlendirmek, demokratik süreç içerisinde çok anlamlı bulunmaz."
Bakan Soylu, Hakkari'de toplamda 6 bin 500 memur olduğunu, bunun önemli bir rakamının muhakkak yine orada kalacağını, yaptıkları değerlendirmelerin yüzde 20-25'inin merkeze kayabileceği yönünde olduğunu, her yerde olduğu gibi nasıl ilçe merkezleri ayakta duruyor ve bir ihtiyacı karşılıyorsa oralarda da karşılayacağını söyledi.
Çok uzun müzakereler ve değerlendirmeler sonucunda bu kararın Bakanlar Kurulu tasarısı olarak komisyona getirildiğini aktaran Soylu, "Buraların doğal merkez, ekonomik merkez olmaları çok önemli rol oynamıştır." dedi. Soylu, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı, bugün Güneydoğu'ya yapılacak yeni yatırımların konuşuluyor olacağının altını çizdi.
Bakan Soylu, HDP milletvekillerinin Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılmasıyla ilgili iktidara yönelik kullandıkları "Bu illerde milletvekili çıkaramadığınız için mi böyle yapıyorsunuz" değerlendirmesini doğru bulmadığını belirtti. Soylu, "Biz sizin için milletvekili çıkaramadığınız yerlerde böyle bir şey düşünmezsek, sizin de bizim için böyle düşünmenizi doğru bulmayız." ifadesini kullandı.
Soylu, söz konusu bölgelerin geriye gideceği eleştirilerine de katılmadığını dile getirerek, "Bu bölgeler önümüzdeki günlerde çok önemli yatırımlarla karşılaşacaklar. Bunları siz de bölgenin milletvekilleri olarak yaşayacak ve göreceksiniz." diye konuştu.
Komisyon Başkanı ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç de bir kentin il statüsünden çıkarılmasının yaratacağı sosyal ve ekonomik sonuçların herkesin malumu olduğunu kaydetti. Bilgiç, "Biz de bize gelen bu konudaki talepleri tasarının sahiplerine ilettik. Bu süreç zannediyorum Genel Kurul aşamasında bir kez daha gözden geçirilecektir. Bu hükümetin vereceği bir karar." değerlendirmesini yaptı.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine devam ediliyor.
İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Tekinarslan, belediye başkanı, başkanvekili veya meclis üyesinin, terör ve terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması, tutuklanması, kamu hizmetinden yasaklanması, başkanlık sıfatı ve meclis üyeliğinin sona ermesi halinde, belediye başkanı, başkanvekili ve meclis üyesi görevlendirilmesini öngören 51. maddesine ilişkin bilgi verdi. Tekinarslan, bakan veya vali tarafından yapılacak görevlendirmelerde belediye başkanı ve meclis üyesi seçilme yeterliliğine sahip olma şartının da ayrıca aranacağını söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, terörle mücadele konusunda CHP'nin düşüncesinin açık ve net olduğunu belirterek, "Terörle mücadele edilmelidir ama bu işin hukuk içinde yapılması gerektiğinin sürekli şekilde altını çiziyoruz. Bu bölgede 1984'ten bu yana devam eden bir çatışma, terör olayı var. Neredeyse o günden bu güne bu bölge olağanüstü düzenlemelerle yani Türkiye'nin diğer bölgelerinde geçerli olan yasaların dışında yönetiliyor. Ayrı bir hukuk var bölgede." diye konuştu.
Belediyelerde seçilmiş meclis üyelerinin olduğunu ve o üyelerin birisini seçeceğine işaret eden Bekaroğlu, "Belediye başkanıyla ilgili mahkemeler karar vermiş ve suç işlediğine dair kesin bir hüküm varsa nasıl hareket edileceği bellidir. Niçin belediye meclis üyelerine güvenmiyoruz. Belediye meclis üyelerini de muhtemelen suç işleyecek şekilde mi kabul ediyoruz? Bunun sınırı nerede?" sorusunu yöneltti.
Bekaroğlu, maddenin tasarıdan çıkarılmasını istedi.
HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan da düzenleme ile seçimle kazanılamayan belediyelere doğrudan el atıldığını, atanmış kişilerle bu belediyelerin ele geçirilmeye çalışıldığını ileri sürdü.
Düzenleme ile halkın iradesinin görmezden gelindiğini savunan Akdoğan, seçilmiş belediye başkanları ve belediye meclislerinin yerini atanan kişilerin almasının önünün açıldığını söyledi.
Belediyelere el konulmasına neden gereksinim duyulduğunu soran Akdoğan, "Siz muhalif düşünen, sizin gibi düşünmeyen belediye başkanlarını valiliğin insafına bırakıyorsunuz. Hukuk hepimiz için lazımdır. Getirilen düzenleme hepimizin kaybedeceği bir düzenlemedir." dedi.
Düzenlemede hırsızlık, yolsuzluk gibi gerekçelerin yer almamasına dikkati çeken Akdoğan, bunun kabul edilemez olduğunu ve çifte standart anlamına geldiğinin altını çizdi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, belediyelere ilişkin düzenlemenin İçişleri Bakanlığının yetki alanında olduğunu hatırlatarak, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın komisyon toplantısına katılmamasını eleştirdi.
Aydoğan, yerel yönetimlere yönelik bir saldırının kampanya şeklinde sürdürüldüğünü savunarak, "Medyaya çıkan her iktidar yetkilisi, Cumhuriyet tarihinin en temel sorununu belediye başkanları nezdinde, halklarımıza anlatmaya çalışıyorlar. Bir kere bundan vazgeçmek gerekiyor. İnsanları algı operasyonları, doğru olmayan bilgilerle inandırmaya çalışmanın bir anlamı yok. Bunu ne kadar yapsanız da sorun halen diri, canlıdır." ifadesini kullandı.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz da Türkiye'nin son günlerde yaşadıklarına işaret etti. Durmaz, "Yaşadıklarımızdan hareketle, ortak akıldan yana, ülkeye zarar veren tüm unsurlara karşı gelme anlayışını yakalamaya çalıştık. Bunu sürdürmeyi de canı gönülden arzu ediyoruz. Bu noktada, bu yasanın yeniden gözden geçirilmesinden ve seçilmiş insanlara biraz daha saygı içeren bir şekilde düzenlenmesinden, bunun için de geri çekilmesinden yanayız." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini, bu süreçte yapılan yasal düzenlemelerin ülke barışına katkı yapacak düzenlemeler olması gerektiğini vurguladı.
Teröre karışan belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin maddenin dikkatle ele alınması gerektiğini kaydeden Erdoğdu, "Bizim bu memlekette ihtiyaç duyduğumuz şey bir büyük barış, bir büyük kardeşliktir. Bunu demokratik kültürle, birbirimizi severek, sevmesek bile birbirimize alışarak yapmalıyız. Bu getirdiğiniz madde, Türkiye'nin önünü açacak bir madde değildir. Kardeş kavgasını kaşımak isteyen insanlar var. Biz bu insanlara fırsat veriyoruz. Belediyelerin teröre bulaşması asla kabul edilemez. Ama buna karar verecek olan idari makamlar değildir; hukuktur, yargıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, tasarıda, belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin maddenin görüşmeleri sırasında, HDP milletvekillerinin eleştirileri üzerine söz aldı.
Bakan Kılıç, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun "Hükümeti temsilen orada bakan oturuyor dili yok." sözünün en hafif tabiriyle nezaketten uzak olduğunu belirterek, "Biz burada hepimiz seçilmiş milletvekilleri olarak bulunuyoruz. Ben şu anda Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bir üyesiyim. Benim dilim de konuşacak sözüm de var." diye konuştu.
Görüşülmekte olan torba kanun tasarısının içerisinde yer alan maddelerin neden getirildiği noktasının da unutulmaması gerektiğine işaret eden Kılıç, şöyle devam etti:
"Eğer sistematik bir şekilde sizin ülkenizin, güvenlik güçlerine, kamu personeline karşı, başka kamu görevi yapması gereken kurullar, yine seçilmiş kurullardır, bunların içinde belediye de var, bunlar gerekli görevlerini yapmayıp bir de üstüne güvenlik güçlerimize ve halkımıza karşı şiddet içeren eylemler içerisinde bulunanlara kendi uhdelerinde bulunan araç, gereç ve binaları kullandırırlarsa bunu hiçbir devlet kabul etmez.
Fransa örneği dile getirildi. Avrupa Futbol Şampiyonası, Fransa'da olağanüstü hal altında yapıldı. Biz de gittik oraya. Evet sokaklarda ağır silahlı askerler geziyordu. Daha şurada iki hafta öncesinde bir spor kulübümüzün Monaco'da yapacağı maça Türkiye'den gidecek olan taraftarları Monaco'nun içerisine almama kararı aldılar. Bu insan hakları, özgürlüklere aykırı değil mi? Neden aldılar bu kararı biliyor musunuz? Olağanüstü hal ilan edilmiş olduğundan dolayı Fransız hükümetinin, Monaco'ya yeterince emniyet gücü veremeyeceğini dile getirdiğinden dolayı ve bunu da mektupla bildirdiler. Aynı takımın Türkiye'deki yapacağı maçta hem de FETÖ'cü teröristlerin gerçekleştirmiş olduğu darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra tüm güvenlik güçlerinin ortaya koymuş olduğu çabayla, en güvenli şekilde gelen misafirlerimiz Türkiye'de ağırlandı ve burada maç güvenli bir şekilde yapıldı, geri gittiler. Hiç de bir sıkıntı yaşanmadı. Türkiye, bu gücü ortaya koyabilecek olan bir ülkedir."
Kılıç, HDP milletvekillerinin konuşmalarında sürekli "bölge halkı" dediklerini ve sürekli belli bir bölgeden bahsettiklerini anımsatarak, "Seçildiğimiz andan itibaren hepimiz Türkiye milletvekiliyiz. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki her bir vatandaşın milletvekilisiniz. Bu anayasada yazıyor. Dolayısıyla herkesin hakkını korumak hepimizin görevidir. Eğer orada, hangi etnik kökenden olursa olsun bir vatandaşımızın mağduriyeti söz konusuysa, o zaman güvenlik güçlerimizin de devletimizin otoritesini ve gücünü aynı zamanda yansıtacak olan otoritenin de ortaya koyacağı kararlar vardır. Bu doğaldır." ifadelerini kullandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması, Cizre ve Yüksekova'nın il yapılmasıyla ilgili maddelerinin görüşmeleri sırasında söz aldı.
Hakkari'nin il statüsünden çıkarılıp yerine havaalanının da bulunduğu Yüksekova ilçesinin il yapılmasının tasarıda yer aldığını belirten Soylu, şunları söyledi:
"Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesi aynı zamanda da ülkemizin coğrafi yapısı, sosyal, kültürel ve ekonomik durumundaki değişikliklerin izlenmesi ve mülki teşkilatımızın zaman içinde değişen bu şartlara bağlı hale gelmesi gerekçesiyle böyle bir değerlendirme ortaya konuldu. Burada ekonomik, kültürel ve sosyal yönden hızlı gelişme gösteren ülkemizde kamu hizmetlerinin daha verimli şekilde yürütülmesi genel gerekçenin temel esaslarından biridir. Hakkari'nin, özellikle bölgenin coğrafi konumu, sosyal ve ekonomik yapısı, nüfus, ulaşım, haberleşme ve diğer hususlar göz önünde bulundurularak Hakkari ve Şırnak illerinin kaldırılması ve ilçeye dönüştürülmesi, Yüksekova ve Cizre adıyla da iki il kurulması amacıyla bu düzenleme hazırlanmıştır. Gerek Hakkari, gerekse Şırnak, daha çok kendi merkezlerini, ana unsur olarak Cizre ve Yüksekova'da daha yoğunluklu hale getirmişlerdir."
Söz konusu yerleşim yerlerinin nüfuslarına işaret eden Bakan Soylu, bu düzenlemenin uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde olduğunu kaydetti.
Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il olarak önemli görevler ifa ettiğini vurgulayarak, "Ama şimdi bölgenin daha iyi gelişebilmesi için çok önemli bir değişiklik olduğunu düşünüyorum." dedi. Bakan Soylu, Hakkarili ve Şırnaklı vatandaşların bu düzenlemeyi anlayışla karşılayacakları düşüncesini de dile getirdi.
Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından söz alan CHP, HDP ve MHP milletvekilleri Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılmasını eleştirdi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, düzenlemenin zamanlamasına işaret ederek, "Bu tamamen iyi niyetli bir düzenleme dahi olsa bulunduğumuz konjonktür içinde böyle bir düzenlemenin yapılması ister istemez orada yaşayan vatandaşlarımızın vicdanını kanatacaktır." ifadesini kullandı.
Ülkenin büyük sıkıntılar yaşadığı bir dönemde, iki ilin ilçeye dönüştürülmesinin yanlış olduğunu savunan Çam, yeni iki il yapılmasına itirazları bulunmadığını ancak Hakkari ve Şırnak'ın tenzili rütbe anlamına gelebilecek bir düzenlemeyle il statüsünden çıkarılmasının sorunlara yol açabileceğini belirtti. Çam, "Yüksekova ve Cizre'nin il yapılmasına 'evet' ama Hakkari ve Şırnak'ın ilçe yapılmasına hepimizin 'hayır' demesi gerekiyor. Hepimizin tarihsel görevleri vardır. Bu kararın bir kez daha gözden geçirilmesini istiyorum." diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel de tarihi bir oturum gerçekleştirildiğini, iki ilin ilçeye dönüştürülmesinin, etkileri gelecek nesiller üzerinde de hissedilecek bir karar olduğunu öne sürü.
HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan böyle kapsamlı bir değişikliğin kent halkına sorulmadan yapılmasının doğru olmadığını savundu. Aydoğan, bir kentin il yapılması için sadece havaalanı bulunmasının gerekçe gösterilemeyeceğini de kaydetti.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da iki kentin ilçeye dönüştürülmesi için ortaya konulan gerekçelerin tatmin edici olmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hakkari ve Şırnak neden ilçeye dönüştürülüyor bir türlü anlayamadık. Hakkari ve Şırnak açıkça cezalandırılıyor. Devlete küstürülüyor. Devlete güveni, bağlılığı örselenecek. Hakkari'ye, Hakkariliye, Şırnak'a Şırnaklıya yazık etmeyin. Herkesin planı, programı var. Birden bire olan bu statü değişikliği ile neler yaşanabileceğini hepimiz tahmin ediyoruz. MHP olarak bu yanlış yapılmasın diyoruz. Gelin dört siyasi parti ortak önerge verelim, Hakkari ve Şırnak'ın ilçeye dönüştürülmesine ilişkin düzenlemeyi tasarıdan çıkaralım."
CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ise Türkiye'nin birlik, beraberlik ve uyumunu ortaya koyması gereken bu günlerde iki ilin statüsünün ilçeye dönüştürülmesinin hatalı bir yaklaşım olduğunu ileri sürdü.
Hakkari ve Şırnak'ın ilçeye dönüştürülmesinin etki analizinin çok iyi yapılması ve kararın bu doğrultuda yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Tamaylıgil, "81 olan plakamız 83'e çıksın ama kimsenin kalbini kırmayalım. Kimsenin zaman içinde oluşmuş birikimini, bir yasa maddesiyle hiçe saymayalım." diye konuştu.
HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, 7 bin yıllık tarihi bir şehirden bahsettiklerini ifade ederek, Yüksekova'nın şehir olmayı hak ettiğini ama Hakkari'nin ilçe olmayı hak etmediğini söyledi. "Yarın siz bunun kararını verirseniz 60 bine yakın insan yollara düşecek." diyen Akdoğan, konunun halka sorulmasını istedi.
Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Servet Taş da yapılacak değişikliğin Hakkari üzerinde yaratacağı etkilere ilişkin komisyona bilgi verdi.
Taş, Hakkari ve çevresinde yaşayan insanların geleceğiyle ilgili endişelerini dile getirmek üzere Meclis'e geldiklerini ifade ederek, "Bölgede çok ciddi acılar yaşadık. Şiddet, kan, ölümler gördük fakat kent kültürümüzü ve değerlerimizi koruduk. Hakkari aşiretler, beylikler, medreseler geleneğinden gelen çok ciddi bir kenttir." diye konuştu.
Hakkari'nin idari yapısının Yüksekova'ya taşınması halinde 80 bin olan il nüfusundan sadece kamu görevlilerinin, aileleri ile birlikte gideceğini, bunun 25 bin insanın zorunlu göçü anlamına geldiğini kaydeden Taş, Hakkari'de kamuyla çalışan kurumların iflasının da çok kısa bir zamanda gerçekleşeceğini söyledi.
Soylu, Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması, Cizre ve Yüksekova'nın il yapılmasıyla ilgili maddelerinin görüşmeleri sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Soylu, şehirlerin isimlerinin, tabelalarının, merkezlerinin değişmesinin o şehirlerin medeniyet anlamlarının, tarihi birikimlerinin değişmesi anlamına gelmediğini belirterek, Türkiye'nin birçok yerinde ciddi medeniyet merkezleri bulunduğunu, bu medeniyet merkezlerinin her birinin vilayet olmadığını veya vilayet olmadığı zaman da önemini kaybetmediğini, oradaki insanların da "biz niye böyle bir tabloyla karşılaştık" diye küsmediğini söyledi.
Demokrat Parti dönemindeki Kırşehir örneğine çok vurgu yapıldığını ifade eden Soylu, bunun siyasi hayatımızda çok nadir örneklerden bir tanesi olduğuna işaret etti. Soylu, Hakkari ve Şırnak halkının herhangi bir şekilde cezalandırılması veya denildiği gibi onların Kuzey Irak'a gönderilmesi için yapılan bir süreç olmadığını dile getirerek, "Biz doğru yaptığımıza inanıyoruz. Önerimizi Bakanlar Kurulu olarak öyle getirdik. Neticede elinizde silah, tank, F-16 da olsa yanlış yapanlara halkın nasıl cevap verdiğini hep beraber gördük." diye konuştu.
Şırnak'ın il yapıldığı günden itibaren "acaba Cizre mi yapılsaydı?" değerlendirmesinin toplumun bugün değil çok uzun zamandan beri gündeminde olduğuna dikkati çeken Soylu, şöyle devam etti:
"Dönem dönem biz bu tip kararlar aldık, Hükümet olarak ve çok eleştirildik. Mesala, Türkiye'de 2 binin altındaki beldelerin kapatılması konusunda çok ciddi eleştiriler ortaya konuldu. 'Siz bu beldeleri küstürüyorsunuz, kırıyorsunuz, onların tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak bu insanları yok hükmünde görüyorsunuz' gibi daha üst derecede eleştiriler, değerlendirmeler, karşı duruşlar söz konusu oldu.
Siz de çoğunlukta olabilirsiniz ve böyle bir öneri getirebilirsiniz ama bu darbe demek değildir. Bu terminoloji, darbe terminolojisi incitici bir terminolojidir. Bunu darbe olarak ortaya koymak, değerlendirmek, demokratik süreç içerisinde çok anlamlı bulunmaz."
Bakan Soylu, Hakkari'de toplamda 6 bin 500 memur olduğunu, bunun önemli bir rakamının muhakkak yine orada kalacağını, yaptıkları değerlendirmelerin yüzde 20-25'inin merkeze kayabileceği yönünde olduğunu, her yerde olduğu gibi nasıl ilçe merkezleri ayakta duruyor ve bir ihtiyacı karşılıyorsa oralarda da karşılayacağını söyledi.
Çok uzun müzakereler ve değerlendirmeler sonucunda bu kararın Bakanlar Kurulu tasarısı olarak komisyona getirildiğini aktaran Soylu, "Buraların doğal merkez, ekonomik merkez olmaları çok önemli rol oynamıştır." dedi. Soylu, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı, bugün Güneydoğu'ya yapılacak yeni yatırımların konuşuluyor olacağının altını çizdi.
Bakan Soylu, HDP milletvekillerinin Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılmasıyla ilgili iktidara yönelik kullandıkları "Bu illerde milletvekili çıkaramadığınız için mi böyle yapıyorsunuz" değerlendirmesini doğru bulmadığını belirtti. Soylu, "Biz sizin için milletvekili çıkaramadığınız yerlerde böyle bir şey düşünmezsek, sizin de bizim için böyle düşünmenizi doğru bulmayız." ifadesini kullandı.
Soylu, söz konusu bölgelerin geriye gideceği eleştirilerine de katılmadığını dile getirerek, "Bu bölgeler önümüzdeki günlerde çok önemli yatırımlarla karşılaşacaklar. Bunları siz de bölgenin milletvekilleri olarak yaşayacak ve göreceksiniz." diye konuştu.
Komisyon Başkanı ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç de bir kentin il statüsünden çıkarılmasının yaratacağı sosyal ve ekonomik sonuçların herkesin malumu olduğunu kaydetti. Bilgiç, "Biz de bize gelen bu konudaki talepleri tasarının sahiplerine ilettik. Bu süreç zannediyorum Genel Kurul aşamasında bir kez daha gözden geçirilecektir. Bu hükümetin vereceği bir karar." değerlendirmesini yaptı.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***