2012-05-30 - 15:20
TBMM ADALET KOMİSYONU...
Adalet Bakanı Sadullah Ergin:"Her gün asayiş ve terör olaylarıyla mücadele ederken, kolluğun ve soruşturma makamlarının ellerindeki enstrümanlarını almaya başlarsak yarın bunlar sorgulanmaya başlanabilir''
TBMM Adalet Komisyonu, Komisyon Başkanvekili, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü'nün başkanlığında toplanarak ''3. yargı paketi'' olarak adlandırılan 108 maddelik tasarıyı 71. maddeden itibaren görüşmeye devam etti.

Bugünkü toplantıda, tasarının, ''avukatın, dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasının, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmesi durumunda kısıtlanabileceğine'' ilişkin maddesi tartışma konusu oldu. CHP, bu düzenlemeye itiraz ederek, tasarıdan çıkarılmasını istedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, tutuklu milletvekilleri konusunu alt komisyonda gündeme getirdiklerini, ancak kendilerine bu konunun üst komisyonda ele alınacağının söylendiğini belirtti.

''Ama bu konu burada ele alınmıyor. Siz kendiniz dışındakilerle alay mı ediyorsunuz-'' diyen Öztürk, iktidarın muhalefetten bu konuda teklif istemesi üzerine, hazırladıkları teklifi sunduklarını söyledi. Öztürk, ''Sayın Başbakan 'bu işin formülü yok' dedi. Öyleyse bize niye 'formül verin' dediniz- Başbakan sezaryende formülü buluyor, 'bakana talimat verdim' diyor peki bu konuda neden talimat vermiyor-'' diye konuştu.

CHP'li Öztürk, avukatın, dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasının, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmesi durumunda kısıtlanabileceğine ilişkin maddeye karşı çıkarak, bu düzenlemeyle savunma avukatlarına kısıtlama getirildiğini iddia etti.

Bugünkü toplantıya başkanlık eden AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, alt komisyonda önergeleri görüştüklerini, kabul edilenlerin işlendiğini kabul edilmeyenlerin ise işlenmediğini söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, ''Alt komisyonda bu konuları gündeme getirdik, 'üst komisyonda görüşülür' dediniz, fakat görüşmüyoruz. Biz kendimizi burada konu mankeni gibi görüyoruz'' dedi.

Bunun üzerine Köylü, ''konu mankeni'' benzetmesini kabul edemeyeceğini belirterek, ''Alt komisyonda kabul edilen önergeler burada var. Siz de önerge verebilirsiniz'' diye konuştu.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, muhalefetin, bu maddeye ilişkin eleştirilerine yanıt verdi.

Ergin, ''Belki bu fıkra kaldırılsa savunma açısından daha iyi olabilir ancak her gün asayiş ve terör olaylarıyla mücadele ederken, kolluğun ve soruşturma makamlarının ellerindeki enstrümanlarını almaya başlarsak yarın bunlar sorgulanmaya başlanabilir. Özgürlükçülük adına dile getirilen düşüncelere saygı duyuyorum, onlara bir itirazımız olamaz. Türkiye hem demokratikleşme sürecinde mesafe alırken hem de terörle mücadele ederken bunun dengesini iyi korumak zorundadır. Belgelerin en fazla 3 ay süreyle incelenebileceğine ilişkin düzenleme, mevcut düzenlemeden çok daha iyidir. Şu anda yapılan soruşturmalarda limit olmaksızın bir sene, iki sene üç sene sınırlama uygulanabiliyor. Bu, bir iyileştirmedir'' açıklamasında bulundu.

Düzenleme yapılırken uygulayıcıların görüşlerinin alındığını belirten Ergin, ''Pınarhisar'da infilak eden aracın hesabını kimden soracaksınız- Biz bir yandan demokratik standartları yükseltmeye çalışırken, bir yandan da her gün insanlarımızı, sivil vatandaşlarımızı, güvenlik güçlerimizi kaybediyoruz, acımasız bir terörle mücadele ediyoruz. Bizi bu noktada tutan şey budur' dedi.

Ergin, Türk Ceza Yasası ve ceza usul yasası yapıldığında; terörle mücadele yasasının tamamen yürürlükten kaldırılmasının planlandığını ancak yaşanılan terör hadiselerinden sonra bunların gerçekleşmediğini belirtti.

TBMM Adalet Komisyonu'nda, Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 11 maddesi daha kabul edildi.

Komisyonda kabul edilen maddelere göre, terör soruşturmasında görev alan kamu görevlilerinin soruşturma veya çağrı kağıtları, yakınlarının zarar görmemesi amacıyla ev adresi yerine iş adresine tebliğ edilecek.

Avukatın dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek ise bu yetki kısıtlanabilecek. Ancak, şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları için en çok 3 ay süreyle kısıtlama kararı verilebilecek.

Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının, bir muhakeme şartı olarak günlük süreli yayınlar yönünden 4 ay, diğer basılmış eserler yönünden 6 ay içinde açılması zorunlu olacak. Hükümetin sunduğu tasarıda bu süre, süreli yayınlar için 6 ay, basılmış eserler için ise 1 yıl olarak öngörülüyordu.

Toplama ve yasaklama kararı verilen yayınlar ve kitaplar hakkındaki yasaklama kararının kaldırılmasına ilişkin kapsam süresi genişletildi. Buna göre, 31 Aralık 2011 tarihine kadar mahkemelerce basılı yayınlarla ilgili olarak verilen toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararları, kanunun yayımı tarihinden itibaren 6 ay içinde, mahkemeden bu yasaklılığın devamı niteliğinde bir karar alınmamışsa kendiliğinden hükümsüz hale gelecek. Bu tür kararlarla ilgili bilgi ve deliller, 2 ay içinde başsavcılığa iletilecek. Hükümetin sunduğu tasarıda bu tarih, 1 Haziran 2005 olarak öngörülüyordu.

Tasarıyla, haberleşmenin gizliliğini ihlal edenlere verilen hapis cezaları, caydırıcılığı sağlamak amacıyla artırılıyor.

Kişiler arasında haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişiye uygulanacak hapis cezasının alt sınırı 6 aydan bir yıla, üst sınırı da 2 yıldan 3 yıla çıkarılacak. Bu gizlilik ihlali, haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse verilecek ceza, 1-3 yıl yerine, bir kat artırılarak uygulanacak.

Haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimseye, 1-3 yerine 2-5 yıl hapis cezası verilecek.

Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, 6 ay-2 yıl hapis cezası yerine 1-3 yıl hapis cezasına çarptırılacak.

Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi örgüt üyesi olarak cezalandırılacak, ancak örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza 3'te 1'ine kadar indirilebilecek.

Görülmekte olan bir davada veya devam eden soruşturmada, hukuka aykırı karar vermesi veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması için yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs eden kişi, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.

Tasarıyla, CMK'da yer alan, hakimlerin tutuklama yerine adli kontrol uygulayabileceğine yönelik düzenlemedeki süre sınırı kaldırıyor.

Yürütülen soruşturmada, CMK'nın 100. maddesinde belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilecek.

''Konutunu ve belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek ile belirlenen yer veya bölgelere gitmemek'' şartları da şüphelinin tabi tutulacağı yükümlülükler arasında yer alacak.

Basın yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların infazının ertelenmesinin toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülmesi bakımından büyük önem taşıdığı ifade edilen tasarıda yer alan geçici düzenlemeye göre, 31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen, adli para cezası ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı kamu davası açılması ile kovuşturmanın veya kesinleşmiş olan mahkumiyet hükümlerinin infazı ertelenecek.

Kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin erteleme kararının verildiği tarihten itibaren 3 yıl içinde yeni bir suç işlememesi halinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilecek. Cezasının infazı ertelenen kişi, 3 yıl içinde yeni bir suç işlemezse mahkumiyet bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak.

Adalet Bakanı Ergin, tasarının, yasaklanan yayınlar ve kitapların yasaklılık kararlarının kaldırılmasına ilişkin maddesi üzerinde konuştu.

Türkiye'nin sosyal çalkantılarla dolu tarihinin olduğunu, 10 yılda bir darbe ve muhtıralarla karşı karşıya kaldığını belirten Ergin, ''Parlamentosu kapatılmış, olağanüstü yönetimler iş başına gelmiş ve bu dönemlerde olağanüstü haller uygulanmış. Bu süre içerisinde kitap, basılı evrak ve süreli yayınlara yasak, toplatma kararı çıkartılmış'' dedi.

Ergin, bununla ilgili çalışma yaptıklarını ancak bu yayınların ve kitapların kaydının tutulduğu bir merci bulamadıklarını ifade ederek, ''Hangi kitap ne zaman yasaklanmış- Karar ne zaman verilmiş- Bunları sağlıklı bir şekilde tespit etme imkanı olmadığı için bu düzenlemeyi getirdik. Geçmişe sünger çekerek, temiz bir sayfa açmak için bu düzenlemeyi getirdik'' dedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, tutuklu milletvekillerinin durumunu gündeme getirdi.

''Bu sorun aynı zamanda sizin de sorununuz, çünkü iktidarda siz varsınız, biz olsaydık bizim sorunumuz olurdu'' diyen Öztürk, sorunu muhalefetin sorunu düzeyine indirgeyerek bu olaya yaklaşmanın doğru olmadığını kaydetti.

''Muhalefet bu kişileri milletvekili yaparak hata yapmıştır'' denildiğini ifade Öztürk, şöyle konuştu:

''2002'de Sayın Başbakan AK Parti'yi kurduğunda, milletvekili adayı olmasını engelleyen mahkumiyet kararı vardı. O karar nedeniyle, yüzde 34 oy almış partinin genel başkanı milletvekili olamadı. O dönem CHP, ''canım bu AKP'nin sorunudur, Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olamayacağını biliyordu ama aday oldu' demedi. CHP tabanında bu konuyla ilgili Sayın Deniz Baykal'a yönelik çok eleştiri yapılmasına rağmen Baykal doğru yapmıştır.''

-''Uzun yargılamalar sorunların birincisi''-


Ergin, tutuklu milletvekilleri sorununun Türkiye açısından övünülecek bir manzara olmadığını söyledi.

Türkiye'de seçilmiş bir milletvekilinin tutuklanmadığını, adaylıkları sürecinde bazı uyarıların yapıldığını ifade eden Ergin, ''Türkiye'de yargı mekanizmasına ilişkin belli başlı sorunlarımız var. Uzun yargılamalar Türkiye'de yargının en önemli sorunlarının birincisidir, diğer sorunlar bundan sonra geliyor. Bu sorunları çözme noktasında kapsamlı bir çözüm önerisi getirildi, bu öneri çerçevesinde Türkiye adım adım mesafe alıyor'' dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) 1959'dan bugüne kadar 2 bin 434 dosyada Türkiye aleyhine ihlal kararı verildiğini kaydeden Ergin, 15 bin dosyanın ise beklediğini bildirdi. Ergin, AİHM'e ilişkin düzenlemenin ilk Bakanlar Kurulu toplantısında takdim edileceğini belirtti.

Bakan Ergin, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı hakkında da bilgi verdi.

28 Mayıs itibariyle cezaevlerinde, 35 bin 595 kişinin tutuklu olduğunu belirten Ergin, bu sayının genel mevcudun yüzde 28.7'sini oluşturduğunu söyledi.

Sadullah Ergin, 35 bin 595 kişinin de ne zamandan beri cezaevinde olduğu hakkında bilgi verdi. Buna göre sayılar ve oranları şöyle:

''0-1 yıl 27 bin 4 kişi. Mevcudun yüzde 75,86'sı. 1-2 yıl 5 bin 53 kişi, yüzde 14,19. 2-3 yıl 2 bin 188 kişi, yüzde 6,14. 3-4 yıl yüzde 2,5. 4-5 yıl binde 87. 5-6 yıl binde 24. 6-7 yıl 25 kişi, onbinde 7. 7-8 yıl 9 kişi, onbinde 2.''
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, komisyon üyelerine Hatay künefesi ikram etti.

''Başkentte Hatay Günleri'' için AKM'de bulunan künefe ustaları, malzemeleriyle birlikte Meclis'e geldi. Ustalar, 2 tepsi künefeyi kurdukları tezgahta ısıttı ve şerbetini döktü, meclis garsonları da künefeyi sıcak bir şekilde milletvekillerine ve salonda bulunanlara servis etti.

Komisyonda, bugün, 108 madde olan tasarının 11 maddesi daha kabul edildi