2012-11-13 - 10:15
TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU...
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Adalet Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi görüşüldü. Görüşmelerin ardından komisyonda, Adalet Bakanlığı, Türkiye Adalet Akademisi, HSYK, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay'ın 2013 bütçeleri ve kesin hesapları kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Adalet Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesinin görüşülmesine başlandı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, bütçe üzerinde sunum yapmasından önce salonda bulanan AK Parti'li ve CHP'li milletvekilleri arasında kısa süreli sözlü atışma yaşandı.

CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, partisinin tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın fotoğraf baskısının yer aldığı gömlekle komisyona geldi.

AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, Aslanoğlu'na tepki göstererek, ''Bunun yeri burası değil'' dedi.

Aslanoğlu da ''Adalet arıyoruz, gel sen de beraber arayalım. Burada aramayacağım da nerede arayacağım. Mahkemelerde olmayınca burada aranıyor'' diye karşılık verdi.

Toplantıda Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, ilk olarak talebi üzerine Aslanoğlu'na söz verdi.

Aslanoğlu, ''Halk iradesini arıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz. Görmek için buradayız, bağımsız, adalet ön yargısız adalet arıyoruz. Adalet hepimize lazım Sayın bakan, yarın size de lazım olacak'' diye konuştu.

Bu arada, CHP milletvekillerinin oturduğu bölümün arkasındaki duvara, ''Millet iradesi, halk iradesi nerede, arıyoruz bulamıyoruz'', ''Suçum nedir bilmiyorum. Suçum varsa cezamı verin. 3 yıldır sorgusuz, sualsiz yatıyorum'', ''Amansız hastalığa yakalandım suçumu bilemedim'' yazılı pankart asıldı.

Pankartların kaldırılmasının ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin sunumuna başladı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerindeki açlık grevlerinin derhal sonlandırılması için tekrar çağrıda bulundu ve ''Sürece katkıda bulanacak iyi niyetli herkesle görüşmeye açık olduğumuzu belirterek, tüm kamuoyunun bu konuyu siyasi mülahazalara alet etmeden, aynı duyarlılıkla ve soğukkanlılık içinde karşılaması için çağrıda bulunuyorum'' dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Adalet Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesine ilişkin sunum yapan Ergin, son 10 yılda adalet teşkilatında düzenli hizmet genişlemesi yaşandığını, hakim, savcı ve personel sayısında önemli artışlar sağlandığını bildirdi.

Makul sürede yargılama, daha nitelikli yargılama gibi adaletin kalitesine ilişkin meselelerin ancak makul sınırlar içerisindeki iş yükü ile mümkün olacağını ifade eden Ergin, yüzlerce dosya ile duruşmaya çıkan bir hakimin ya da bir yıl boyunca binlerce dosyayı sonuçlandırmaya çalışan bir savcının her bir işe, işin niteliğine uygun vakit ayırmasını beklemenin insafsızlık olacağını kaydetti.

Yargının iş yükünün azaltılması için yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Ergin, ilk derece mahkemelerinin yanı sıra Yargıtay ve Danıştay için alınan önlemler sayesinde işlerin önemli oranda hızlandığının görüldüğünü vurguladı.

Hakim ve savcı sayısının artırılmasına paralel olarak ülke genelinde mahkeme sayısını da artırmaya büyük önem verdiklerini dile getiren Ergin, bu kapsamda 2002 yılından bu yana mahkeme sayısında yüzde 30'luk artış sağlandığını bildirdi.

Ceza infaz sisteminin güçlendirilmesi çalışmalarını da anlatan Ergin, bugün için ceza infaz kurumlarının başlıca sorunun kapasite olduğunu dile getirdi. Bakan Ergin, insan haklarına dayalı bir anlayış ile kapasite sorunu da dahil tüm sorunların çözümü için yoğun çalışmalar yaptıklarını anlattı.

Ceza infaz sistemine ilişkin öngörülen ve uzun süredir üzerinde çalıştıkları bir değişikliğin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulduğunu hatırlatan Ergin, bu değişiklikle cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler için aile görüşmesi uygulaması getirileceğini ifade etti.

Bu tarz bir uygulamanın bir çok ülkede yürütüldüğünü söyleyen Ergin, şunları söyledi:

''Hükümlü ve tutukluların infaz ve ıslah rejimi kapsamında bu uygulamadan faydalanmasına ilişkin sınırlamalar ile uygulamanın çerçevesi halen hazırlığını sürdürdüğümüz mevzuat değişikliği ile belirlenecektir. Bu mevzuat değişikliğinden sonra gerekli fiziki dönüşüm sağlanarak önlemler alınacak ve uygulamaya geçilecektir.''

Halen bazı cezaevlerinde devam eden açlık grevleriyle ilgili düşüncelerini de paylaşan Ergin, şöyle devam etti:

''Açlık grevleri esasında ceza infaz uygulamalarına yönelik eleştirilerden kaynaklanmayıp, daha çok bazı siyasi ve sosyal taleplerin ifadesi görüntüsü arz etmektedir.

Bizim bu olaya yaklaşımımız insani noktada bulunmaktadır. Olayın başlangıcından bu yana şahsım ve bakanlığım tarafından, grevlere son verilmesi için çalışmalar sürdürülmüştür. Ayrıca sürekli olarak hükümlüler, uzman hekim ve psikologların gözetimi altında tutularak kendilerine gerek fiziksel gerekse psikolojik destek sağlanmış, açlık grevine girenlerin kilo ve tansiyon ölçümü yapılarak sağlık durumları sürekli gözetim altında tutulmuştur. Bu grevlerin derhal sonlandırılması için huzurlarınızda tekrar çağrıda bulunmak istiyorum. Sürece katkıda bulanacak iyi niyetli herkesle görüşmeye açık olduğumuzu belirterek, tüm kamuoyunun bu konuyu siyasi mülahazalara alet etmeden, aynı duyarlılıkla ve soğukkanlılık içinde karşılaması için çağrıda bulunuyorum. Ayrıca bu süreçte tahriklere karşı herkes duyarlı olmalıdır.''

Adalet Bakanı Ergin, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke olduğunu hatırlatarak, bu tablonun değiştirilmesi kararlılığında olduklarını söyledi.

Bu bağlamda yapılan çalışmaları anlatan Ergin, insan hakları standartlarının güçlendirilmesi için öngörülen bazı değişikliklerin halen hazırlıkları sürdürülen 4. Yargı Paketi'nde yer alacağını açıkladı. Ergin, ''Tasarı ile insan haklarına saygının, bu konuda ortaya çıkan aksaklıkları kendi iç hukukumuzda çözüme bağlama ilkesinin gereğinin yerine getirilebilmesi ve ülkemizin AİHM önündeki davalar açısından görünümünün daha iyi bir noktaya taşınabilmesi hedeflenmektedir'' dedi.

Bakan Ergin, sunumunun sonunda, uğradıkları silahlı saldırılar sonucu hayatların kaybeden Ovacık Cumhuriyet Savcısı Murat Uzun ve Doğubayazıt Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılıç'a bir kez Allah'tan rahmet diledi.

Komisyonda söz alan muhalefet milletvekilleri yargı sistemine yönelik eleştirilerde bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Türkiye'de en çok sorgulanan ve aranan hususun adalet olduğunu ifade ederek, ''Adalet Bakanımız'ın elindeki Kılıç ile terazi, adalet tanrıçasının elindeki kılıç ve teraziye pek benzemiyor. Sayın Bakan'ın elindeki kılıç insanların kafasını koparan bir kılıç, diğer elindeki terazi de AKP'nin kişiye özel adalet dağıtan tek taraflı bir terazi intibasını uyandırıyor'' diye konuştu.

Adalet Bakanlığı'nın 8 milyar liralık bütçesinin genel bütçenin yüzde 2'sinden daha az olduğunu anlatan Ayaydın, AB ülkelerinde her 100 bin kişiye 20 hakim, 10 savcı düşerken, Türkiye'de 10 hakim ve 5 savcı düştüğünü söyledi.

Tutukluluğu cezaya dönüştüren kararların toplum vicdanında karşılık bulmadığını savunan Ayaydın, ''Tutuklu 8 milletvekili halkın teveccühünü, halkın oylarını almasına rağmen bir türlü yasama faaliyetlerine katılma izni alamamaktadır'' dedi.

Ayaydın, hakim ve Cumhuriyet savcılarının maaşlarının 2006 yılından bu yana yüzde 20 gerilediğini belirterek, CHP'nin zam için destek vermeye hazır olduğunu kaydetti.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bali 5. Demokrasi Konferansı'nda ''Dünyada adalet yok. Dünyanın kaderi 5 ülkenin iki dudağının arasında'' dediğini anımsatarak, ''Türkiye'de adalet var mı- Türkiye'nin kaderi de bir kişinin iki dudağı arasında'' dedi.

Ergenekon Davası'nda terör örgütünün yöneticilerinden Şemdin Sakık'ın gizli tanık olduğunun ortaya çıktığını da hatırlatan Günal, adaletten söz edilemeyeceğini ileri sürdü.

Cezaevlerindeki terör örgütü mensuplarının ana dilde savunma talebiyle açlık grevi yaptığını ve bu konuda çalışma yürütüldüğünü ifade eden Günal, ''Bu nasıl adalet? Biz de mi açlık grevi yapalım?'' diye konuştu. Günal, bir ülkede adalete güvenin zedelenmesi halinde isyan ve düzensizliğin başgöstereceğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın son dönemde idam tartışmalarını açtığını dile getiren Günal, ''Biz idamı, terör ve savaş hali hariç kaldırdık. Siz onları da kaldırdınız. Milletle alay mı ediyorsunuz'' dedi.

AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Günal'ın sözlerine ''Öcalan'ı niye idam etmediniz. İdamı siz kaldırdınız'' diye karşılık verdi.

Günal ise idam cezasının tamamen 2004 yılında kaldırıldığını ifade ederek, ''İp o zaman boynunda duruyordu. Getir idam cezasını imzalamayan şerefsizdir'' dedi.

CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan da Ak Parti'nin adil yargılama sisteminde tutuklu sayısında patlama olduğunu söyledi.

AK Parti'nin yargı ve adaleti zapt ettiğini öne süren Tarhan, ''Adalet artık Türkiye'de sadece kadın ismi oldu'' diye konuştu.

Terörle mücadele edenlerin, gazetecilerin, öğrencilerin cezaevine atıldığını ve yıllardır tutuklu yargılandığını ifade eden Tarhan, iktidar yanlılarının ise korunduğunu iddia etti.

Tarhan, Şanlıurfa Cezaevi'nde yangın çıktığında Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Silivri Cezaevi'ne gezi düzenlediğini belirterek, ''Cezaevinde insanlar yanarken siz Silivri'de yemek tattınız, sandalye teftiş ettiniz'' dedi.

CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen de çıkarılan yargı paketlerine rağmen Türkiye'de hukuk, demokrasi ve insan hakları sorunlarının devam ettiğini, paketlerin sorunların kaynağına eğilmediğini, palyatif tedbirler içerdiğini savundu.

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan da Bakan Ergin'in sunumunda uzun tutukluluk süreleri ve tartışmalı yargı kararlarına değinmediğini vurguladı.

Aldan, Ergin'e, ''MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın gözaltına alınması ve tutuklanması girişimi sonrasında, Başbakan size 'HSYK'ya git, üyelerin hepsi istifa etsin' dedi mi? HSYK üyeleri de size istifa etmeyeceklerini söylediler mi-'' sorusunu yöneltti.

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ise yargı mensuplarının olumsuz çalışma koşulları ve iş yüküne değindi.

AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ise adaletin bir devlet için olmazsa olmaz şart olduğunu vurgulayarak, AK Parti döneminde hukukun üstünlüğü ilkesinin esas alındığını söyledi.

AK Parti'nin yargıya siyasal eksenli yaklaşmadığını dile getiren Çelebi, son 10 yılda çok sayıda yargı reformuna imza atıldığını, HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapılarının değiştirildiğini, yargının hızlı işlemesi için Yargıtay ve Danıştay'a yeni üyeler atandığını belirtti.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bakanlıkta idam cezasının geri getirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma yapılmadığını bildirdi.

Ergin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Adalet Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi üzerinde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini cevaplandırdı.

İdam cezasıyla ilgili son dönemdeki tartışmalara ilişkin eleştirilere yanıt veren Ergin, 1982 Anayasası'nda bulunan idam cezasıyla ilgili düzenlemeye, 2001'de bir sınırlama getirildiğini hatırlattı.

Bakan Ergin, şunları kaydetti:

''Çok yakın savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez düzenlemesi Anayasa'ya giriyor. Bundan sonra 3 Ağustos 2002'de bir yasama faaliyeti var. Bu bir tekliftir. Doğrudur, MHP muhalefet şerhi yazmıştır. Bunu da teslim edelim. Değişiklik yapılırken koalisyon hükümeti içindedir ama MHP. Baktığınız zaman Anayasa değiştirilmiştir. Anayasa değişikliğinde terör suçluluları idam cezası kapsamındadır ama yasa yapılırken terör suçluları idam istinasından çıkarılmıştır. Bunu da teslim edelim. Parlamento'dan bu geçerken koalisyon hükümeti vardı. Buna destek veren vermeyen milletvekilleri olmuş olabilir. Bunun üzerinden bugün ne olur siyaset yapmayalım. Biz de yapmayalım, siz de yapmayın.''

Bu çalışmaların, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği'nin aradığı bir takım kriterleri karşılamak üzere yapıldığını söyleyen Ergin, şöyle devam etti:

''3 Ağustos 2002'de yapılan yasal düzenlemeden sonra artık idamın uygulaması kalmamıştır. Yasal olarak uygulama imkanı kalmayan, pratiği kalmayan bu yapının 2004 yılında Anayasa'daki değişikliği yapılmıştır. Bu değişikliği de AK Parti yapmıştır. Onu da ben söylüyorum. Değişikliği yaparken pratik olarak, kanunen, yasal olarak idam cezasının infazı mümkün değildi. Bu, 2002'de yapılan değişiklike olmuştu. 2004'te de Anayasa bu kanuna uygun hale getirildi.''

Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı'nda idam cezasının getirilmesine dönük bir çalışma yapılıp yapılmadığı yönünde sorular sorulduğunu hatırlatarak, ''Şu anda bizim bakanlığımızda bu yönde yapılan bir çalışma yoktur. Evet kamuoyunda tartışılıyor, Sayın Başbakanımız ifade etti ama şu anda bakanlığımızda yapılan böyle bir çalışma söz konusu değildir'' diye konuştu.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargılanma dilini değiştiren bir düzenlemeye izin vermeyeceklerini belirterek, Meclis'e sunulan tasarının Türkçe bilmekle beraber, başka bir dilde kendini daha iyi savunabileceğinin ifade eden kişilere o dilde savunma yapma imkanı tanıdığını söyledi.

''Bolu Cezaevi'nde açlık grevi yapanlara vitamin, tuz ve şeker gibi desteklerin verilmediği'' iddialarına ilişkin Ergin, konuyu haber aldıklarında incelediklerini söyledi.

Uygulamanın yanlış olduğunun cezaevi yönetimine söylendiğini ve uygulamanın değiştirildiğini anlatan Ergin, şu anda ülke genelindeki cezaevlerinde herhangi bir sorun olmadığını ifade etti.

Bu konudaki şikayetleri titizlikle incelediklerinin altını çizen Ergin, ''Olur da durumdan vazife çıkaran yöneticiler, müdürler, infaz koruma memurları olur; onun takibini yapmak bizim görevimiz. Yeter ki haberimiz olsun. Böyle bir bilgiye ulaşan olursa bizimle paylaşsın'' diye konuştu.

Belediyelerle ilgili soruşturmalarda ayrımcılık yapıldığı eleştirileri üzerine de Ergin, soruşturmaların yüzde 40.3'ünün AK Parti, yüzde 29'unun CHP, yüzde 15'inin MHP ve yüzde 6.4'ünün BDP'li belediyeler hakkında olduğunu belirtti.

Bu sırada CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu ayağa kalkarak, ''Hangi AKP'li belediye başkanı sabahın 5'inde kelepçelenip götürüldü-'' dedi.

Bakan Ergin, yanlış uygulama varsa bununla mücadele edeceklerini söyledi.

Cezaevlerinde hasta, hükümlü ve tutukluların yaşadığı dramlara ilişkin tespitler yapıldığını anımsatan Ergin, yerinde inceleme yapan ve rapor hazırlayan muhalefet milletvekillerine teşekkür etti.

Cezaevlerinde bulunan hasta, hükümlü ve tutuklularla ilgili olarak, dün gece itibariyle Meclis Başkanlığı'na tasarı gönderdiklerini anlatan Ergin, bu kişilerin cezalarının infazına ara verilmesine ilişkin kriterlerde değişikliğe gittiklerini belirtti. Sadullah Ergin, ''Başkasının yardımına muhtaçsa bu kişinin cezasının infazına ara verilerek, hastanede ya da evinde tedavisi yapılacak. Sağlık durumu düzelirse infazına devam edilecek'' dedi.

R tipi cezaevlerinde bu tür hastalar için hastane standardında bölüm oluşturduklarını anlatan Ergin, hizmet alımıyla doktor ve hasta bakıcı istihdam ettiklerini kaydetti.

TBMM'ye sunulan tasarıda, ana dilde savunma hakkıyla ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'nda değişiklik öngörüldüğünü de belirten Ergin, ''Yargılanma dilini değiştiren bir düzenlemeye müsaade etmeyiz. Böyle bir talebimiz de yok. Yargılama dili Türkçe'dir. Türkçe bilmeyenlerle ilgili zaten tercüman düzenlemesi var. Ama Türkçe bilmekle beraber, başka bir dilde kendini daha iyi savunabileceği ifadesi varsa kişinin, o dilde savunma yapmasına ilişkindir'' diye konuştu.

Ergin, başka dilde savunmanın bütün diller için geçerli olduğunu, Fransa'da doğup büyüyen Türk anne babanın bir çocuğunun da Fransızca'yı daha iyi biliyorsa o dilde savunma yapabileceği örneğini verdi.

**** HABERİN DEVAMINI " İLGİLİ DÖÜKÜMANLAR " BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****