2012-11-12 - 23:59
2013 YILI BÜTÇESİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU'NDA...
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile RTÜK'ün 2013 yılı bütçeleri görüşüldü. Görüşmelerin ardından komisyonda, kurumların bütçeleri kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile RTÜK'ün 2013 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.

Komisyonda, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile RTÜK'ün 2013 yılı bütçelerinin sunumu yaptı.

Arınç, reyting ölçümleri ile ilgili hazırlanan yeni yönetmelikle araştırma yapacak kuruluşlar için bildirim yükümlülüğü getirildiğini, ISO 20252 belgesine sahip olma şartı ile Üst Kurul denetiminin öngörüldüğünü kaydetti.

Arınç, örneklemin Türkiye genelini kapsaması şartı getirildiğini, ölçümlerin tüm Türkiye'yi kapsaması ve örneklemin Türkiye genelini temsil etmesi için 20 bin olan nüfus barajının tamamen ortadan kaldırıldığını anımsattı.

Uydu, kablo ve karasal ortamdan alınan yaklaşık 110 televizyon ve 80 radyo yayınının 7 gün 24 saat boyunca kesintisiz olarak Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından izlenip analiz edildiğini ifade eden Arınç, bunlara ilaveten 173 yerel televizyon yayınının da Ankara'ya aktarılarak izlenip, kaydedildiğini söyledi.

Sistemin kavram tanıma modülünün geliştirilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini, bu modülün tamamen devreye girmesiyle sistemin şiddet unsuru içeren bir yayını kendiliğinden seçip ayırt edebileceğini bildiren Arınç, Üst Kurulun yayınlara önceden müdahale etmediğini, programların yayınlandıktan sonra denetlenebildiğini hatırlattı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ocak-Eylül 2012 döneminde 892 müeyyide kararı almıştır. Bu müeyyide kararlarının 724'ü, yani yüzde 81'i sadece reklam ihlalleri hakkındadır. Reklamlarla ilgili Üst Kurul müeyyidelerinin büyük bir bölümü, gıda takviyesi niteliğinde olduğu halde, ilaç gibi iyileştirici etkileri olduğu iddiasıyla televizyonlarda tanıtımı yapılan ürünler hakkındadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ve Üst Kurulun ortak çalışmaları sonucunda tedavi edici oldukları iddiasıyla tanıtılan ve izleyicileri yanıltıcı nitelikteki ürün ve markalar tespit edilerek, hem tanıtımları durdurulmuş hem de bu marka ve ürünler kamuoyuna ilan edilmiştir. Buna rağmen devam eden tanıtımlarla ilgili ise gerekli yasal önlemler alınmaktadır.

RTÜK İletişim Merkezine 2012 yılının 9 aylık döneminde ise 55 bin 884 bildirim ulaşmıştır. 2010 yılında ulaşan bildirimlerin yüzde 52'si, 2011 yılında yüzde 29'u ve 2012 yılının 9 aylık döneminde yüzde 34'ü dizi filmlerle ilgilidir. İzleyicilerin yayınlarla ilgili şikayetlerinde en fazla belirttikleri sebep, yayınların genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırılığıdır.

Vatandaşlardan gelen bildirimlerde çoğunlukla bu yayınlara neden izin verildiği şikayet edilmekte ve eleştirilen programların yayından kaldırılması talep edilmektedir.''

Arınç, bugüne kadar 2,5 milyon öğrencinin medya okuryazarlığı dersi aldığını, dersin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü bildirdi.

Türkiye'nin, en ücra köşelerine kadar vakıf taşınmaz kültür varlıklarıyla dolu olduğunu, Anadolu'nun, dünyanın hiçbir yeri ile kıyaslanamayacak kadar çok sayıda tarihi zenginlik barındırdığını kaydeden Arınç, ''Hedefimiz, ülkemizde tespit, tescil ve projesi yapılmamış hiçbir eserin kalmaması ve metruk vaziyette bir tek vakıf eserinin bırakılmamasıdır'' dedi.

Bu amaç doğrultusunda 2003-2012 yılları arasında 3 bin 750 eserin proje ve onarımı tamamlandığını, 2013 yılında da eski eserlerin proje ve onarımlarının yapılmasına devam edileceğini belirten Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yürütülen restorasyon çalışmalarının süratle devam ettiğini ifade etti.

Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğünce vakfiyelerde yer alan hayır şartlarının yerine getirilmesi amacıyla her ay, 15 kalemden oluşan kuru gıda paketleri 81 il merkezinde 20 bin 215 ihtiyaç sahibi ailenin adresine teslim edildiğini, İstanbul Eyüp İmaretinden 2 bin kişiye her gün bir öğün sıcak yemek hizmeti verildiğini bildirdi.

2013 yılı için tahsis edilen muhtaç kontenjanının 5 bin, 2012-2013 öğretim yılı burs kontenjanının da 15 bin öğrenci olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:

''Vakıflar Genel Müdürlüğü, ülke kalkınmasında büyük payı olan vakıfların, sosyal hizmetlerinin devam etmesi için daha çok gelir sağlamak suretiyle yönettiği 42 bin mazbut vakfın akarlarını en verimli şekilde değerlendirmekte, ülkemiz ekonomisine bu kanalla katkıda bulunmakta, çağdaş yatırımlar yapmakta, binlerce vatandaşımıza iş ve aş olanağı yaratmakta, elde ettiği gelirleri de Genel Müdürlük faaliyetlerine harcamaktadır.

Genel Müdürlüğe ait 425 adet taşınmaz kat karşılığı yöntemiyle değerlendirilmiş olup, daire, dükkan, büro, villa, apart daire ve özel okul olmak üzere toplam 3 bin 787 bağımsız bölüm Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne kalmıştır.

Genel Müdürlüğe ait aralarında Formula 1 arazisinin de bulunduğu 160 adet taşınmaz yapım karşılığı uzun süreli kiralama modeline göre turizm kültür, eğitim, sağlık, sosyal, ticari tesis olarak değerlendirilmiştir.

Genel Müdürlüğe ait vakıf eski eserlerinden 158 adedine Vakıf Kültür Varlıklarının Restorasyon veya Onarım Karşılığı Uzun Süreli Kiralama Modeline göre yine turistik tesis, eğitim tesisi, sosyal tesis, kültürel ve ticari tesis olarak işlev kazandırılmıştır.

2003-2012 yıllarında gerçekleştirilen yatırım çalışmaları sonucunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce toplam 2 milyar 600 milyon TL yatırım yapılarak, 70 bin kişiye istihdam sağlanmıştır.''

Arınç, 2012 yılının ilk 10 aylık diliminde toplam 205 milyon 812 bin 380 TL kira geliri elde edildiğini bildirdi.

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün, Türkiye'nin dünyaya daha iyi tanıtılması, ülke dışında yaşanan bütün gelişmelerin karar vericilere zamanında ve doğru şekilde yansıtılması, yerli ve yabancı basın mensuplarının ülke içerisindeki gelişmeleri daha etkin bir şekilde takip edebilmesi bakımından önemli fonksiyonlar üstlendiğini belirten Arınç, 21 dilde haber taramasının yapıldığını, 92 ülkenin bin 700'e yakın gazetesinin ilk baskılarının yer aldığı internet sitesinin, 3 yerli 25 yabancı haber ajansının, 3 yabancı radyonun, 40 yabancı televizyon kanalının ve 350 internet haber portalının her gün takip edildiğini kaydetti.

Böylece haber kaynaklarının çeşitlenerek arttığını ve dünya üzerinde daha geniş bir coğrafyadan sürekli haberdar olma imkanı elde edildiğini dile getiren Arınç, ''Sistemde günde 4 bin 500-5 bin civarında haber toplanmakta ve işlenmektedir. Son yıllarda haber girişinde meydana gelen artışla haber veri tabanı yaklaşık 16 milyona ulaşmıştır'' dedi.

2011 yılında Genel Müdürlüğe gelen haber/yorum/program sayısının 1 milyon 798 bin 555 olduğunu, bu haber havuzundan yapılan değerlendirme sonucunda ilgili kurumlara ve kuruluşlara 2011 yılında 38 bin 712, 2012 yılının ilk 9 ayında da 30 bin 508 haber iletildiğini ve performans hedefine büyük ölçüde ulaşıldığını bildiren Arınç, ''Enformasyon hizmetleri kapsamında Türkiye'nin haklı davalarının anlatılması ve dünya medyasıyla ilişkiler kurarak ülkemizin bölgesinde ve dünyada medya üssü olması için çalışmalarını sürdürmektedir'' diye konuştu.

Türkiye'de faaliyet gösteren mevcut yerleşik yabancı basın mensubu 2000'li yıllarda 30-40 kişi iken, 2011 yılında bu sayının 323'ü bulduğunu, kendi imkanları ile gelen ve ağırlanan basın mensubu sayısının ise 2012 yılının ilk 9 ayında bin 290'a ulaştığını kaydeden Arınç, Genel Müdürlüğün, yerel basının güçlendirilmesi amacıyla yurdun değişik bölgelerinde haber, fotoğraf, sayfa düzeni, röportaj teknikleri gibi mesleki konuların yanı sıra medya alanındaki mevzuat, yerel medyanın sorunları ve çözüm önerileri gibi konularında görüşüldüğü toplantılar düzenlediğini aktardı.

Arınç, Genel Müdürlüğün, Türkiye'yi tanıtıcı ve kamuoyu oluşturucu çeşitli dillerde güncel yayınlar ve bültenler çıkardığını, internet üzerinden haber yayını yaptığını belirtti.

Arınç, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi'nin çalışmalarıyla da ilgili bilgiler verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Vakıfbank'ın önce devletleştirilip sonra özelleştirileceğini ileri sürdü.

Vakıfbank'ın özel statülü bir banka olduğunu belirten Ayaydın, sermayesinde bir lira bile hazine payı bulunmadığını, bu nedenle Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait hisselerinin satışının hukuka uygun olmayacağını söyledi. Ayaydın, ''Hisse devriyle yapılmak istenen, Vakıfbank'taki hisseleri önce Hazine'ye satılarak devletleştirilmek, sonra özelleştirme yoluyla başkalarına satılacak. Vakıfbank önce devletleştirilip sonra özelleştirilecek. Allah bilir kime satılacağı da bellidir. Bu işlem yanlıştır, vicdana ve hukuka uygun değildir'' dedi.

Ayaydın, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün görevlerinin gereklerini yerine getiremediğini ifade ederek, basının durumunun parlak olmadığını, Türkiye'nin tutuklu gazeteci sayısında zirveyi kimseye bırakmadığını iddia etti. Hükümeti eleştiremeyen, iktidarın istemediğini yayınlayamayan bir basının yaratılmak istendiğini savunan Ayaydın, evrensel meslek ilkeleri ve namusuyla gazetecilik yapmak isteyenlerin işinin her geçen gün zorlaştığını, iktidar karşıtı gazetecilerin işlerini kaybettiğini söyledi.

Anadolu Ajansı'nda 280 kişinin işten çıkarıldığını, 110 kişinin işe alındığını belirten Ayaydın, ''Madem işe adam alacaktın niye 280 kişiyi işten attın-'' dedi.

Ayaydın, TRT yayınlarında partizanca davranıldığını, muhalefetin yok sayıldığını ifade etti.

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Osmanlı'dan kalan Türkiye dışındaki taşınmazlarla ilgili ciddi sorunlar olduğunu belirterek, bunların bir bölümünün da Kıbrıs'ta bulunduğunu anlattı. Ada topraklarının üçte ikisinin Türk vakıflarına ait olduğunu ifade eden Akçay, ''Türkiye'nin elinde önemli bir koz bulunuyor. Rumları yüksek rakamlara tazminata mahkum edebilir'' diye konuştu.

Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun sahip olduğu bütçeye rağmen faaliyetlerinin az olduğunu ileri süren Akçay, 2015 yılında 100. yıl dönümü nedeniyle 1915 olayları konusunda var gücüyle çalışanlara karşı hükümetin ne yaptığını sordu. Akçay, konunun siyasallaştığını savunarak, ''Türkiye Cumhuriyeti sürekli olarak savunmada bırakılıyor. Oysa tarihi gerçekler ortadadır'' ifadesini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, medyanın en önemli meselesinin ''özgürlük'' olduğunu ancak konuyla ilgili tartışmalar gündeme geldiğinde, birbirine 180 derece zıt görüşler ifade edildiğini belirtti. Başbakan, Bülent Arınç ve Beşir Atalay dahil iktidar kanadının basının özgür olduğunu söylediğini anlatan Ekşi, ''Tanık olduklarım, okuduklarım ve karşılaştığım olaylar bu görüşü teyit eder nitelikte değil. Bir anlayış birliğinde buluşalım istiyorum. Ya benim ya da Başbakan ve AKP mensuplarının ifade ettikleri yanlıştır. Türk medyası, tüm tarihi boyunca karşı karşıya bulunduğu en zor, en özgürlükten mahrum dönemini yaşıyor'' görüşünü savundu.

Tutuklu gazetecilerin terör örgütüyle bağlantılı olduğunun ifade edildiğini belirten Ekşi, ''Hiç kendimizi aldatmayalım. Bana Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın gibi isimlerin herhangi bir şekilde terörle bağlantısını ispat edecek babayiğit varsa sözlerimi geri almaya hazırım'' dedi.

Gazetecilerin sadece özgürlüğünden mahrum olmadığını, yıpranma hakkının da kaldırıldığını kaydeden Ekşi, AK Parti iktidarı da dahil olmak üzere bütün iktidarların yerel medya sorunlarına el atmadığını söyledi.

AK Parti Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal, 2003 yılından beri vakıfların gelirlerinin artırıldığını, hayır işlerinin çeşitlendirildiğini, taşınmazlara fonksiyonlar yüklenerek genel bütçeye yük olmadan çalışmalarını sürdürmesinin yolunun açıldığını belirterek, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu alanda önemli akademik arşive sahip olduğunu ifade etti.

CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun öncelikli bir kurum olduğunu, ancak aktif hizmet göremediğini öne sürdü.

Öner'in, ''10 Kasım 2012'de Başbakan'ın dahi katılmadığı bir program yaşandı. Atatürk karşısındaki duruşunu 'sap gibi durma' olarak ifade ediyor. Bu kendi ifadesi... Bali'deki programını uzatarak törenlere katılmadı'' sözlerine Komisyon Başkanı Lütfü Elvan, itiraz etti. Öner'in ''Sözlerimin muhatabı siz değilsiniz. Bunun cevabı size ait değildir'' demesine Elvan, Komisyon'un İçtüzüğe uygun çalışmasını sağlamanın görevi olduğunu belirterek, şahsiyete yönelik kaba ve yaralayıcı sözlerin İçtüzüğe aykırı olduğunu söyledi. Sözlerini sürdüren Öner, ''Yapılan anayasal, yasal suç değil. Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışacak etik davranış sayılamaz'' ifadesini kullandı.

Türkiye'nin 1915 olayları konusunda haksızlığa uğratıldığını belirten Öner, ''Bu alanda en yetkin araştırmacı şu an tutukludur. Mehmet Perinçek Rus arşivlerini araştırarak Türk tezine büyük katkı sağlamıştır. Ülkemiz adına Mehmet Perinçek'in tutuklu kalmasını üzüntüyle karşılıyorum'' diye konuştu.

AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Anadolu Ajansı'nın, yurtiçi teşkilatlanmasını yeniden yapılandırırken, yurtdışında da saygın bir dünya ajansı olma adına önemli adımlar attığını söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda sınıfta kaldığını savundu.

17 şehidin cenaze törenine giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TRT yayınında adının anılmamasını eleştiren Çam, TRT'nin AKP Hükümeti'nin propaganda aracına dönüştüğünü öne sürdü.

''TRT'ye artık 'Tayyip radyo televizyonu' desek yeridir'' diyen Çam, TRT'nin siyasi partilere eşit mesafede durma görevini yerine getirmediğini savundu.

TRT Genel Müdürün İbrahim Şahin'in TRT dışında ''10 görevi daha bulunduğunu'' öne süren Çam, ''Genel Müdür nasıl oluyor da bu görevlerin hepsini aynı anda yürütebiliyor-'' sorusunu yöneltti.

Çam, Anadolu Ajansı'nın yansız ve tarafsız haber verdiğini söylemenin mümkün olmadığını iddia ederek, ''Yaptığı haberlerle tamamen iktidarın sözcüsü haline gelmiştir'' diye konuştu.

Anadolu Ajansı'nda sendikal baskı uygulandığını savunan Çam, AA'nın özerk ve bağımsız olma ilkesini ihlal ettiğini öne sürdü.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Türk Dil Kurumu'na ayrılan bütçeyi eleştirdi.

TBMM TV ile protokolün iptal edilmesinden muzdarip olduklarını ifade eden Günal, ''TRT'nin biraz daha kanunda belirtilen ilkelere uygun olarak adil şekilde hizmet etmesini sağlamamız lazım'' dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, TRT'nin ehil olmayan kişiler tarafından yönetildiğini öne sürdü.

Kurum dışından gelen yöneticilerin yıllarını yayıncılığa vermiş personele savaş açtığını savunan Çelebi, bu yöneticilerin çalışma barışını bozduğunu iddia etti.

AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Anadolu Ajansı'nın yurtiçi teşkilatlanmasını yeniden yapılandırırken, yurtdışında da saygın bir dünya ajansı olma adına önemli adımlar attığını söyledi.

Ajansın, habercilik anlayışındaki yeniliklerin yanında, kurumsal, teknik ve idari yapılanma ve reformlarla da Türkiye'nin ajans haberciliğindeki yüzü olarak tüm dünyada dikkatleri üzerine çekmeyi başardığını belirten Çelebi, Anadolu Ajansı'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde; 8 yıl içinde haberci sayısını bin 500'e çıkartarak, 11 dilde yayın yapmayı, 80 ülkede ofis açmayı, günlük 2 bin 500 fotoğraf, 400 görüntü, 4 bin haber yayınlamayı ve en son teknolojiye sahip dünyada en etkin ajanslardan biri olmayı hedeflediğini dile getirdi.

Kendi ölçeğinde tarih yazan Anadolu Ajansı'nın tüm bu çalışmalarını personel artırımına gitmeden gerçekleştirmiş olmasının takdire şayan bir başka husus olduğunu ifade eden Çelebi, bir günde üretilen haber sayısının 636'dan 942'ye, fotoğrafın 508'den 613'e, görüntü sayısının 104'ten 145'e çıktığını, içerik üretiminde yüzde 36'lık bir artış olduğunu kaydetti.

Önceki dönemlere oranla haberci başına nitelikli içerik üretiminin de yüzde 76 arttığını ifade eden Çelebi, yeni yönetim döneminde dünyanın en pahalı data üretimlerinden biri olarak kabul edilen haberin birim maliyetinin yüzde 23 azaldığını söyledi. Çelebi, ajansın abone gelirlerinin yaklaşık yüzde 40 arttığını bildirdi.

CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, CHP tüzel kişiliğinin İş Bankası'ndan kör kuruşun kasasına girmediğini, böyle olmasına rağmen bu konunun istismar edildiğini ifade etti.

Çetin, Türkiye'nin, basın özgürlüğü açısından en karanlık dönemini yaşadığını öne sürdü.

CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, 'AKP, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nda Atatürk'ün vasiyetini ihlal etmiştir. Atatürk resmi dairelerden, okullardan siliniyor. Bu zihin dünyasının yansımasıdır. Atatürk'ü Türk milletinin zihninden silme çabasıdır. AKP bütünüyle bu çabanın içindedir'' dedi.

CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Gümüş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ''Basında yeni soluklara ihtiyaç var'' dediğini belirterek, ''Mucize olmayacaksa güzel fikirler ve güçlü soluklar kendi iklimlerinde çıkar, bu iklim demokrasi iklimidir. Sizin döneminizdeki iklim, güzel düşünceler ve güçlü soluklar için uygun olmayan kış mevsimidir. Her yerde korku iklimi hakim. Bu dönemde güçlü soluklar değil, çıksa çıksa güçlü fırtınalar çıkar'' ifadesini kullandı.

Arınç gibi tecrübeli bir siyasetçinin de zaman zaman ''gaf yaptığını'', seçimlerin öne alınmasına ilişkin anayasa değişikliği oylamasına ilişkin sözlerine işaret eden Gümüş, ''Sizin gibi deneyimli insan bile baklayı ağzından kaçırıyor. Size göre milletvekilleri liderin dizinin dibinde oturmalı'' dedi.

AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, demokrasi ile özgürlüğü birlikte düşünmek gerektiğini ifade ederek, basın ve basın emekçilerinin özgür olması gerektiğini vurguladı. Yavilioğlu, 28 Şubat sürecine işaret ederek, o dönemde Basın Konseyi'nin basına yönelik baskıları izlediğini söyledi. Yavilioğlu, ''Eğer özgürlük isteniyorsa sadece kendiniz için değil, o dönem bizim için de istemeliydiniz. o gün her alan müdahaleye açık hale getirildi. Müdahale edilenlerden biri de benim'' dedi

CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Yavilioğlu'na, ''Geçmişte birileri size bir şey yaptı diye şimdi katmerli yapmak zorunda değilsiniz'' diye konuştu.

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, tutuklu gazeteciler konusunun dış ülkelerde en çok sorulan konu olduğunu belirterek, ''Bu bizim utancımız. Ülkemin dış dünyada eleştirilmesinden mutlu olmam. Dünyada bizim başımızı eğecek bir durumdayız'' yorumunda bulundu.

**** HABERİN DEVAMINI " İLGİLİ DÖKÜMANLAR " BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****