
2011-11-04 - 15:46
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2012 yılı bütçeleri kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2012 yılı bütçelerinin görüşülmesine geçildi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2012 yılı bütçelerini sundu.
Jandarma Genel Komutanlığında 212 bin, Emniyet Genel Müdürlüğünde 240 bin, Sahil Güvenlik Komutanlığında 5 bin 500 personelin görev yaptığı belirten Şahin, aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin olarak Aile İçi Şiddet İle Mücadele Şube Müdürlüğü kurulduğunu söyledi.
Şahin, bakanlık olarak, suçla mücadelede önceliklerinin, suç işlenmesini önleyecek mekanizmaları geliştirmek olduğunu vurguladı.
İktidara geldiklerinde emniyet teşkilatında yüzde 21 olan yüksekokul ve üniversite mezunu polis oranını, yüzde 86'ya çıkardıklarını kaydeden Şahin, 24 bin 665 uzman jandarmanın görev yaptığını bildirdi. Şahin, Gelişmiş ülkelerde güvenlik güçleri hangi fiziki şartlara sahiplerse, Türkiye'de de aynı imkanları sağlama konusunda azimli ve kararlı olduklarını belirtti.
Bakan Şahin, MOBESE sisteminin 80 il merkezinde kullanıldığını, Kocaeli'nde de kurulması için ihale aşamasına gelindiğini söyledi.
İnsan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması, modern bilimsel metot ve tekniklere uygun olarak delilden sanığa ulaşılarak, suçların hızlı bir şekilde aydınlatılmasının önemine işaret eden Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait 11, Jandarma Genel Komutanlığına ait 4 kriminal laboratuvarının bulunduğunu bildirdi.
İdris Naim Şahin, ''Her türlü organize suç örgütlerinin ortaya çıkarılması ve bunlarla kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine inandık. Mafya ve çete diye bilinen suç örgütleri ile mücadele kapsamında; 2010'da 112 operasyonda, 2 bin 252 şüpheli adli mercilere sevk edilmiş, 2011 yılının ilk 9 ayında ise 79 operasyonda bin 689 şüpheli şahıs hakkında yasal işlem yapılmıştır'' dedi.
2011 yılının ilk 9 ayında, uyuşturucu suçlarıyla mücadele kapsamında yapılan 12 bin 187 operasyonla 26 bin 112 şüpheli yakalandığını belirten Şahin, BM 2011 dünya uyuşturucu raporunda, Türkiye ve İran'ın, eroin yakalamalarında 2006 yılından itibaren ilk 2 sırayı aldığının belirtildiğini kaydetti. Şahin, uyuşturucu ile yapılan mücadele sonucunda, Türkiye'nin transit ülke konumundan çıkarıldığını söyledi.
Şahin, güvenlik birimlerinin; kaçakçılık suçlarıyla mücadele, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, yasadışı göç, bilişim suçları ile mücadele konularındaki çalışmalarının etkin bir şekilde devam edeceğini ifade etti.
AB İstatistik Kurumu verilerine göre, 100 bin kişiye düşen suç miktarı Türkiye'de bin 339 iken, bu oranın İsveç'te 14 bin 442, İngiltere'de 8 bin 123, Almanya'da 7 bin 630 ve Fransa'da 5 bin 603 olduğunu bildiren Şahin, ''Ülkemiz, suçların nüfusa oranı yönüyle birçok dünya ülkesinden daha güvenli bir yerdir'' diye konuştu.
İçişleri Bakanı Şahin, AK Parti iktidarı olarak milli birlik ve beraberliği, bölünmez bütünlüğü, devletin bekasını ve üniter yapının korunmasını en büyük öncelik olarak gördüklerini söyledi. Şahin, şöyle konuştu:
''Biz, hiç bir şiddet ve terör odağının nüfuz edemeyeceği en büyük gücün, milletimizin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu iyi biliyoruz. Bütün meselemiz vatandaşlarımız arasında hiç bir ayrım gözetmeksizin ülkemizin bütün insanlarını kucaklamaktır. Güven ve istikrarın olmadığı hiç bir yerde gelişme olmaz, terör ve şiddetin var olduğu yerde de kalkınma olmaz, huzur ve refah olmaz.
Terörün beslendiği ortam ve koşullar kaldırılmadan terörle mücadelede kesin sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı bilindiğinden devletin kararlı politikaları ve güvenlik güçlerimizin özverili çalışmaları doğrultusunda terörle mücadeleye büyük bir kararlılıkla devam edilmektedir. Meydana gelen üzüntü verici terör eylemleri karşısında dahi özgürlükleri daraltmak ya da demokrasiye aykırı düzenlemeler yapmak gibi bir düşüncemiz olmadı. Çünkü, demokratik hakların kısıtlanmasının terörün çözümüne katkı sağlamayacağı inancını taşımaktayız. Güvenlik için özgürlükten, özgürlük için de güvenlikten taviz verilemez.
Vatandaşlarla terörist ayırımının yapılması, vatandaşlarımızın gündelik yaşamlarının ve sivil toplumun önündeki engellerin kaldırılması, bölücü terör örgütünün siyasal ve toplumsal zeminlerini ortadan kaldıracak en önemli adımlardır.'' Şahin, terörden zarar gören vatandaşlara 2 milyar 573 milyon TL ödeme yapıldığını söyledi.
19 bin 50 kilometrelik duble yol ağının 12 bin 949 kilometresinin AK Parti iktidarında yapıldığını belirten Şahin, araç sayısında meydana gelen artışlara rağmen 2011 yılının ilk 8 ayında 2007 yılına göre, ölümlü kaza sayısında yüzde 23, kayıp sayısında yüzde 25 azalma meydana geldiğini söyledi.
Şahin, yeni tip pasaportların yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2010'dan bugüne kadar, 3 milyon 655 bin 130 pasaportun tanzim edildiğini ifade etti.
2002'de yerel yönetimlere 4,7 milyar TL kaynak aktarılırken, 2010'da 20,5 milyar TL aktarıldığını belirten Şahin, KÖYDES projesi kapsamında, 2005-2011 döneminde sağlanan 7,3 milyar TL ile 40 bine yakın yerleşim birimine içme suyu getirildiğini anlattı.
İdris Naim Şahin, Kimlik Paylaşım Sistemi kapsamında 3 bin 462 kurum ve kuruluşun hizmet yürüttüğünü söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi Pilot Uygulamasının Bolu ilinde yürütüldüğünü belirten Şahin, ''Pilot uygulamada Bolu'da 220 bin kimlik kartı dağıtılmıştır. Bu çalışma, yaklaşık 3 yılda bütün ülkede tamamlanır hale getirilecektir'' dedi.
Bakan Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin önceki yıla göre yüzde 14 artarak 12 milyar 119 milyon TL'ye, Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinin yüzde 7 artışla 913 milyon TL'ye, Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesinin ise yüzde 18 artışla 375 milyon TL'ye yükseldiğini bildirdi.
Bütçe üzerinde söz alan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, konuşmasına Bediüzzaman Said Nursi'nin, ''Mecaz ilmin elinden cehlin eline düşse, hakikate inkılap eder, hurufata kapı açar'' sözüyle başladı.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e seslenen Önder, ''Sizi bu cümleyle uyarmak istedim. Şaka yapmasını bilmiyorsunuz. Yıllardır evine şaka yaparak ekmek götüren biri olarak bunu söylüyorum. Deprem çadırıyla saray metaforu, katırla ilgili söyledikleriniz ve espri çabalarınız meseleyi başka yerlere götürüyor'' diye konuştu.
''Başta bu mecaz duygusundan vazgeçmenizi diliyorum'' diyen Önder, şöyle devam etti:
''Bu anlayış sıkıntılı yerlere götürüyor. Güvenlik konsepti anlayışını sorgulamak istiyorum. Nüfusu bu kadar genç olan bir ülkede güvenlik konsepti dövmek mi olmalıdır? Zehirli kimyasallarla müdahale etmek mi olmalıdır? Bu, doğru analiz yapamama, doğru önderlik yapamama, yönlendirememe meselesidir. Tam tersine gençlere alan açarsınız, deşarj olurlar, dileklerini dile getirirler. Alıştınız gerçi herkese 'bölücü' yaftası yapıştırmaya. Bunda bir tek o yoksul, halk çocuklarının, polislerin günahı yok. Polis bunu kişiselleştiriyor. Polise karşısındaki onun şahsi düşmanı olduğu gibi bir konsept veriliyor. Öbür türlü bu kadar öfkeyle bakamaz. Karşındaki başka devletin geleneksel söylemine uymayabilir.''
Bu sözler üzerine İçişleri Bakanı Şahin, ''Başka bir devletin dedin'' şeklinde tepkisini dile getirdi. Önder'in, ''Farzedin ki dedim, ne olacak'' sözleri üzerine Şahin, ''O zaman ben o devleti sorarım'' karşılığını verdi. Önder de ''Sor, ondan mı korkacağım, söylerim'' yanıtını verdi. Önder, Şahin'e yönelik, ''Tekfir yapıyor. Bu bir büyük bir günahtır, 'kafir' ilan ediyor, büyük günahtır '' dedi.
AK Parti Mardin Milletvekili, İçişleri Komisyonu Başkanı Muammer Güler, şiddet ve tehdit devam ettiği sürece bununla mücadele etmenin, devletin asli görevi olduğunu söyledi.
Jandarmanın kırsal alanda önemli bir deneyime sahip olduğunu belirten Güler, terörle mücadelenin kırsal alanda jandarmayla yürütülmesi gerektiğini kaydetti.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, belediyelere açılan soruşturmalarda ''çifte standart uygulandığını'' savundu.
''Vali ve kaymakamlar teşrifat işleriyle uğraşmasınlar'' diyen Günal, Antalya'da valilerin, Bakan, Başbakan ağırlamaktan işlerini yapamadıklarını öne sürdü.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, İzmir Büyükşehir Belediyesinin seçime 45 gün kala ''kuşatıldığını'' savundu.
''İstanbul Valisiyken Muammer Güler ile birlikte çok çalıştık, bize çok biber gazı attı'' diyen Çam, ''Yıllardır AKP'nin valisi olarak konuştu. Hrant Dink öldürüldü hala gerçek suçluları bulunamadı. Dink, İstanbul Valiliğine çağrılarak tehdit edildi. Bunu, burada açıklamasını isterdim. Dink'in öldürülmesinde önemli derecede müsebbibi vardır'' dedi.
Muammer Güler, bunun üzerine söz alarak, Çam'a yanıt verdi.
''Ben devletin valiliğini yaptım'' diyen Güler, bir çok hükümetle çalıştığını kaydetti. Güler, ''Hrant Dink konusundaki bilgilerinizi tazeleyin. 'Müsebbip' kelimesi adli sonuçlar doğurabilecek bir kelimedir. Dink'i öldürenin de, öldürtenlerin de Allah belasını versin. Ben, 32 saat sonra Dink'in katilini yakalayan bir valiyim'' diye konuştu.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Bakan'ın konuşmasının ''polis, asker dili'' olduğunu ileri sürdü. Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, Sakık'ın ifadesinin ''doğru bir üslup olmadığını'' dile getirdi.
''Geldiği günden beri sayın Bakan'ın bize bakış açısı budur. Bütün açıklamalarında gaf yapmıştır, toplumu incitmiştir. Bakan'ın bu açıklamalarından vazgeçmesi, kucaklayıcı, bütünleştirici olması gerekir'' diyen Sakık, ''KCK operasyonları adı altında binlerce kişi tutuklanırken, sayın Bakan 'gerekirse o kadar tutuklanacak' diyor. Siz yargıç mısınız, savcı mısınız?'' diye sordu.
Bu arada, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, sunumunu yapmadan önce milletvekilleri ile selamlaşarak ellerini sıktı. CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, elini sıkan Şahin'e, ''Benim elime kelepçe takın ama belediye başkanlarına takmayın, onları sabahın 5'inde de gözaltına almayın'' dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de Bakan Şahin'e, BDP'li belediye başkanlarının gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını kastederek, ''BDP'li başkan kalmadı'' dedi.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, ''Hükümet aklını başına devşirmelidir. Teröristle müzakereyi, pazarlığı bırakmalıdır. Terör örgütünün amaçları belli. Bunları vererek onları memnun etmek asla mümkün değil. Sadece siyasi inisiyatif ve alan hakimiyeti verirsiniz, biz de sadece dökülen ve kırılanla kalırız'' dedi.
CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, ''Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı neden İçişleri Bakanlığından alındı ve Başbakanlığa bağlandı? Kişiye göre mi bağlanıyor? Beşir Atalay, başka bir bakanlığa atansaydı oraya mı bağlanacaktı müsteşarlık? Bu, yeni bakana da haksızlıktır'' dedi.
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, bakanlığın teşkilat yapısında değişiklikler içeren ve dün yayınlanan KHK için Bakan Şahin'e teşekkür etti. Türkoğlu, ''Ancak mülki idare amirlerinin özlük haklarında iyileştirme yapılmamasını onların ayrı tutulmasını anlayamadım. AK Parti 9 yıldır her türlü olayda, afette onları görevlendiriyor, ancak şimdi onları ayrı tutuyor'' dedi.
Terör örgütünün yıllardan beri Türkiye'nin başını ağrıttığını ifade eden Türkoğlu, ''Bazılarına göre 250 milyar dolar bazılarına göre 400 milyar dolar civarında maliyeti olan, 5 bin kamu görevlisinin, 30 bin sivil vatandaşın hayatını kaybettiği bir terör'' diye konuştu.
Türkoğlu, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e, ''Hangi usullerle terörü çözeceksiniz? Projelerinizi merak ediyorum, öğrenmek istiyorum'' diye sordu.
MHP'li Türkoğlu, ''Biber gazını kullanmadan önce polis memuruna uygulayın, nasıl olduğunu görsün'' dedi.
BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, Kürt sorununun 205 yıllık bir geçmişi olduğunu ve bunun da Genelkurmay Başkanlığının kayıtlarında bulunduğunu iddia ederek, ''Adil Kurt'u idam ederek, dar ağacına çekerek bu sorun (terör) çözülecekse, darağacını buraya kurun ama çözmez'' dedi.
''Dağdakiler silah bıraksın'' denildiğini ifade eden Kurt, elindeki listeyi göstererek, ''Buna karşı çıkan yok. Bu listedekilerin hangisinde silah var? Sizin gibi düşünmek zorunda değiller. İçlerinde milletvekili, belediye başkanları var. Bunları hapse atarsanız, dağdakileri de kusura bakmayın zor getirirsiniz. Bu politikayla dağa teşvik ediyorsunuz. Bu yol Türkiye'ye kazandırmaz. Türkiye Kürt'lerle büyür, Kürt'lersiz küçülür. Duygusal bir kopuş var, gelin bunu tamir edelim'' diye konuştu.
CHP Eskişehir Milletvekilli Kazım Kurt da, ''işkenceye sıfır tolerans'' ilkesini desteklediğini belirterek, ''JİTEM, kontragerilla ve faili meçhuller ne alemde. Yeşil, hala yeşillik yapıyor mu?'' diye sordu.
CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ise, sendika eylemlerinde güvenlik güçlerinin gaz kullanmalarını eleştirerek, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah ve TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Muammer Güler'i kastederek, ''Gazcı kardeşler olarak biliniyorlar. Birisi Osmaniye'de, birisi burada. Sayın valimin suçu yoktu, valime ne talimat veriyorlarsa onu yapıyordu'' dedi.
Bunun üzerine Güler, gösterilerde kanunun verdiği yetkiyi kullandığını belirtti.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de, ''BOTAŞ'a rahmet okutturacak kadar gaz atıldı'' dedi.
Tekrar söz alan Çelebi, sendika başkanı iken eylemlerde çok gaz yediğini ifade ederek, kendisine laf atan AK Parti'li milletvekillerine, ''Gaz yiyenlere afiyet olsun. 'Bir gün de size nasip etsin' derim'' dedi.
Çelebi, AK Parti'nin ''ileri demokrasi'' dediği dönemde, sendikaların kapatıldığını iddia ederek, sendikal özgürlüğün yok edildiğini savundu.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2012 yılı bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini cevapladı.
İç güvenliğin en önemli unsuru olan terörle mücadele konusunda dile getirilen her bir görüşün değeri, karşılığı olduğunu ifade eden Şahin, herkesin kendine göre, gördüğünü samimiyetle ortaya koymaya çalıştığını söyledi. Şahin, ''Biz Hükümetiz. Bizim herkes gibi isterse görür, isterse görmez gibi bir durumumuz yok. Bizim görme, yönetme ve tedbir alma sorumluluğumuz var'' diye konuştu.
Şahin, Hükümeti kurdukları 18 Kasım 2002'den itibaren iç güvenlik ve terör konularında ortaya koydukları görüşler, uygulamalar ve hedefler olduğunu kaydetti. Şahin, şöyle konuştu:
''Terör hadisesinin bir dönem azalmış, bir dönem de çoğalmış olmasından meseleye girersek doğru bir sonuçtan meseleye girmemiş oluruz. O zaman biz terörü değil, terör bizi yönetmiş olur. Terör, kendi akışı istikametinde iktidarı ve muhalefetiyle bizi birbirimize düşürmüş olur. Azalması ve çoğalması da terörün kendi içinde bir stratejisidir. Az olduğu dönemde terör tehlikesinin yok olduğunu kabul etmek büyük bir yanlışlıktır. Terör bu ülkede hiç bir zaman durmamıştır. Belki durur gibi yapmıştır. O durur gibi yaptığı dönemleri doğru okumak gerekir.
Hükümet programlarında, teröre yönelik hükümetlerin kararlılığı, hedefi ve öngördüğü tedbirler ortaya konmuştur. Hükümet programlarında, terörle mücadelede hangi gün, hangi alanda hangi ekiplerle mücadele edileceği yazılmaz. Terörle mücadelede istihbarat ve operasyon birimleri için hangi mücadele araçlarının, silahların alınacağı, verileceği yazılmaz. Terörle mücadelede kararlılık ortaya konur ve bu da konmuştur.''
Bakan Şahin, 11 Ekim 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında, ''Terörle mücadeldee önemli rol oynayacak Terörün Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı TBMM'ye sunulacaktır'' denildiğini ifade ederek, bu kararla terörle mücadelede, 2012 yılı tedbirlerinden birinin vurgulandığını bildirdi.
Terörle mücadelede dokümanlardan daha önemli olanın uygulama, tavır, mücadele ve operasyonlar olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti:
''Şu anda Eruh kırsalında bir sıcak teması yaşıyor bu ülke. Terör örgütünün kandırılmış veya inandırılmış, zorla alana sürülmüş militanlarıyla güvenlik güçleri çatışma halinde. Buna birileri bir şey der, bir arkadaşımız farklı bir değerlendirme yapar. 'Ne işi var orada askerin, polisin' der. Başka bir arkadaşımız da 'niye geç kalındı, nasıl geldi bu terörist Eruh'un kırsalına' der. Bunun ikisi de kendine göre bir değerlendirmedir.
Bu ülkenin terör gibi bir derdi, terör örgütü gibi de bir belası vardır. Terör örgütü günümüzde silahlı yapının dışında büyüyen bir yapıya dönüşmüştür. Siyasi yapısı, ekonomik ayağı vardır. Dini, gençlik ve eğitim ayağı gibi ayaklarını oluşturmaya çalışmaktadır.
Terör örgütünün 1990'lı yıllardaki yapısı, bugün farklı bir yapı olarak karşımıza çıkmıştır. Terör örgütü artık, dağda silahlı, şehirde bombalı olmanın ötesinde, artık siyaseten kendine zeminler edinmeye, yapılar oluşturmaya çalışmakta ve şehir ile kırsal arasında iletişim ağı zinciri oluşturmaya çalışmaktadır. Daha da ötesi artık illegal yapısıyla bir bütün halinde, kürt halkının kimlik arayışı, özgürleştirilmesi gibi olmayanın üzerinden bir şeyleri yapmaya çalışmaktadır. Devletin bu yapı karşısında sessiz ve ilgisiz kalmasını düşünmek mümkün değil. Düşünmeyi düşünmek dahi mümkün değildir.''
(15:46)