2007-12-27 - 15:20
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında sunum yaptı.Yılmaz milletvekillerinin sorularını da yanıtladı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz: "Elektrik ve doğalgaza yapılacak zamların 2008 enflasyonuna etkisinin yüzde 0.5 puan olacağı tahmin ediliyor''
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında sunum yaptı. Yılmaz'ın, milletvekillerinin sorularını da yanıtladığı sunum, yaklaşık 3 saat sürdü.
Yılmaz, önümüzdeki dönemde elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılacak artışların 2008 enflasyonuna etkisinin, yaklaşık yüzde 0.5 puan olacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Sunumunda, ''sürdürülebilir ve yüksek büyümenin nasıl sağlanacağını'' anlatırken, enerji piyasasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, enerji piyasasının özelleştirilmesi, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve arz güvenliğinin sağlanmasının, sürdürülebilir ve yüksek büyüme hızına ulaşmak için büyük önem taşıdığını belirtti.
Diğer ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye'de sanayide kullanılan elektriğe daha yüksek, konutlarda da daha düşük fiyat uygulandığını ifade eden Yılmaz, elektrikte maliyetin tümüyle otomatik fiyatlamaya geçilmesi halinde, hem arz güvenliği hem de fiyat istikrarı üzerindeki
risklerin azaltılmış olacağını kaydetti. Yılmaz, ''Önümüzdeki dönemde elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılması gündemde olan artışların 2008 yılı enflasyonuna etkisinin yaklaşık yüzde 0.5 puan olacağı tahmin edilmektedir'' dedi.
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye ekonomisinin 23 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü söyledi. Yılmaz, 2002 yılından itibaren büyümeye en büyük katkıyı sanayi sektörünün sağladığını, özel sektörün 2001 yılından beri büyümenin lokomotifi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin 2002-2007 yılları arasında dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğunu; 76 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke arasında büyüme hızı sıralamasında 7. sırada yer aldığına işaret eden Yılmaz, son 5 yılda enflasyonla mücadelede önemli mesafe alındığını, ancak fiyat istikrarının henüz sağlanamadığını belirtti.
''Fiyat istikrarından ödün verilerek sağlanan büyüme kalıcı olamaz'' diyen Yılmaz, ekonomik refahın ancak sürdürülebilir büyüme sağlanırsa artacağını söyledi. Yılmaz, 1980'li yıllarda yüksek enflasyonla birlikte yakalanan büyüme hızının sürekli olamadığını, bir süre sonra yerini daha yüksek enflasyona ve ekonomik durgunluğa bıraktığını ifade ederek, 2002-2007 yılları arasında yüksek büyüme oranlarına ulaşılırken enflasyonun da düştüğünü belirtti.
Yılmaz, ''Mali disiplinin, faiz dışı fazladan ibaret olmadığını'' ifade ederek, ''Önümüzdeki dönemde özel sektör odaklı bir büyümenin sürdürülebilirliği için kamu gelirlerinin ve kamu harcamalarının kalitesinin artırılması gerekmektedir. Bu doğrultuda kamu kesiminin verimliliği artırılmalı, uygulanan vergi politikalarının özel sektör üzerindeki etkileri göz önünde tutulmalıdır. Yerel yönetimlerin harcamalarının takibi şeffaf bir yapıya kavuşmalıdır'' diye konuştu.
Yapısal reformların sürdürülebilir ve yüksek büyüme açısından önemine işaret eden Yılmaz, etkin işleyen ve finansal yönden sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin kurulmasının büyük önem taşıdığını söyledi.
Yılmaz, yapısal reformların, rekabeti ve verimliliği artırıcı mikro reformlar ile desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Dünya Bankasının ''İş Yapma Kolaylığı'' araştırması verilerine göre Türkiye'nin 175 ülke arasında 57. sırada bulunduğunu anlatan Yılmaz, araştırmaya göre Türkiye ekonomisinde en problemli alanların, ''İşe alma, işten çıkarma, çalışma kolaylığı, ruhsat işlemleri, iş kapatma, krediye erişim ve yatırımcının korunması'' olarak sıralandığını bildirdi.
-''PARA POLİTİKASINDAKİ KARARLI DURUŞ''-
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, nominal ve reel faizlerin önemli ölçüde düştüğüne dikkati çekerek, 2002 yılı başından bu yana nominal faizlerin yüzde 70'lerden yüzde 16'lara, reel faizlerin de yüzde 20-30 aralığından yüzde 10'un altına kadar gerilediği ve Aralık 2007 itibariyle yüzde 9.89 olarak gerçekleştiğini bildirdi.
Yılmaz, ''Para politikasında göstermekte olduğumuz kararlı duruş, talep kontrolü ve beklenti yönetimi yoluyla, orta ve uzun vadeli reel faizlerin düşmesine katkıda bulunmaktadır'' diye konuştu.
-ENFLASYONLA MÜCADELE-
Merkez Bankasının son 7 yıldır enflasyonla kararlılıkla mücadele ettiğini, bu mücadelede Merkez Bankasının bağımsızlığının dönüm noktası olduğunu ifade eden Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsızlığının fiyat istikrarının sağlanabilmesi için hayati öneme sahip olduğunu bildirdi.
Yılmaz, 2002-2005 yılları arasında örtük, 2006 yılı itibariyle açık bir biçimde uygulanan enflasyon hedeflemesi rejimi ile enflasyonla mücadelede tarihi kazanımlar elde edildiğini kaydetti.
Yılın son çeyreğinde kuraklık ve enerji fiyatlarındaki artışlar gibi arz yönlü şoklar ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda gerçekleşen ayarlamaların enflasyondaki düşüş eğilimin duraksamasına neden olduğunu belirten Yılmaz, gıda fiyatlarının da 2007 yılında enflasyondaki düşüş sürecini yavaşlatan temel unsurlardan biri olduğunu söyledi.
Yılmaz, tüketici kredileri kullanımında artışın devam emekle birlikte özel tüketim harcamalarında önemli bir ivmelenmeye işaret etmediğini bildirdi.
Enflasyonda temel risk unsurlarını açıklarken, faiz dışı bütçe dengesindeki sapmanın kısmen giderilmesine yönelik çabaların çoğunlukla dolaylı vergi artışlarına yönelmesinin, enflasyonun tahmin edilebilirliği açısından bir risk oluşturduğunu söyleyen Yılmaz, Para Politikası Kurulunun (PPK) kararlarını sadece enflasyon hedeflerini gerçekleştirmeye, enflasyonu hedefle uyumlu patikanın içinde kalıcı bir şekilde tutmaya yönelik olarak aldığını ifade etti.
Yılmaz, dalgalı kur rejimi hakkında bilgi verirken de ''(Yüksek faiz, düşük kur) şeklinde bir politika uygulaması yoktur. Uygulanan politika, düşük enflasyon için gereken faiz politikasıdır'' dedi.
Dünya genelinde 2006-2007 yıllarında gözlenen olumlu talep koşullarının, 2008 yılında bir miktar zayıflasa da devam edeceğinin ön görüldüğünü ifade eden Durmuş Yılmaz, cari açığın, orta ve uzun vadeli bir bakış açısıyla, arz yönlü makro ve mikro politikalarla kontrol edilmesi gerektiğini kaydetti.
Sıcak paranın cari açığın finansman yapısı içindeki payının azalmakta olduğunu belirten Yılmaz, uzun vadeli kredi girişinin 2007 yılı Ekim ayı itibariyle yıllık birikimli olarak net 35 milyar ABD doları olduğunu bildirdi.
-SORULARI YANITLADI-
Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Durmuş, Merkez Bankasının İstanbul'a taşınması ve atamalara ilişkin soruya, ''Daha önce söylediklerimin arkasındayım'' karşılığını verdi.
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin ''Faiz indirimi konusunda kafanız karışık'' herhalde değerlendirmesi üzerine de Yılmaz, ''Hayır, çok net. Faiz indirimini, elimizdeki verilere bakarak yapıyoruz. Herhangi bir telkin ve baskı altında değiliz. Hükümetten, faiz indirimi konusunda baskı yok. Sorumluluk bize ait'' diye konuştu.
Yılmaz, elektrik zamlarına ilişkin soruyu yanıtlarken de ''Zamanında ve yeterli zam yapılmasını isterdik'' dedi.
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında sunum yaptı. Yılmaz'ın, milletvekillerinin sorularını da yanıtladığı sunum, yaklaşık 3 saat sürdü.
Yılmaz, önümüzdeki dönemde elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılacak artışların 2008 enflasyonuna etkisinin, yaklaşık yüzde 0.5 puan olacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Sunumunda, ''sürdürülebilir ve yüksek büyümenin nasıl sağlanacağını'' anlatırken, enerji piyasasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, enerji piyasasının özelleştirilmesi, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve arz güvenliğinin sağlanmasının, sürdürülebilir ve yüksek büyüme hızına ulaşmak için büyük önem taşıdığını belirtti.
Diğer ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye'de sanayide kullanılan elektriğe daha yüksek, konutlarda da daha düşük fiyat uygulandığını ifade eden Yılmaz, elektrikte maliyetin tümüyle otomatik fiyatlamaya geçilmesi halinde, hem arz güvenliği hem de fiyat istikrarı üzerindeki
risklerin azaltılmış olacağını kaydetti. Yılmaz, ''Önümüzdeki dönemde elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılması gündemde olan artışların 2008 yılı enflasyonuna etkisinin yaklaşık yüzde 0.5 puan olacağı tahmin edilmektedir'' dedi.
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye ekonomisinin 23 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü söyledi. Yılmaz, 2002 yılından itibaren büyümeye en büyük katkıyı sanayi sektörünün sağladığını, özel sektörün 2001 yılından beri büyümenin lokomotifi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin 2002-2007 yılları arasında dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğunu; 76 gelişmiş ve gelişmekte olan ülke arasında büyüme hızı sıralamasında 7. sırada yer aldığına işaret eden Yılmaz, son 5 yılda enflasyonla mücadelede önemli mesafe alındığını, ancak fiyat istikrarının henüz sağlanamadığını belirtti.
''Fiyat istikrarından ödün verilerek sağlanan büyüme kalıcı olamaz'' diyen Yılmaz, ekonomik refahın ancak sürdürülebilir büyüme sağlanırsa artacağını söyledi. Yılmaz, 1980'li yıllarda yüksek enflasyonla birlikte yakalanan büyüme hızının sürekli olamadığını, bir süre sonra yerini daha yüksek enflasyona ve ekonomik durgunluğa bıraktığını ifade ederek, 2002-2007 yılları arasında yüksek büyüme oranlarına ulaşılırken enflasyonun da düştüğünü belirtti.
Yılmaz, ''Mali disiplinin, faiz dışı fazladan ibaret olmadığını'' ifade ederek, ''Önümüzdeki dönemde özel sektör odaklı bir büyümenin sürdürülebilirliği için kamu gelirlerinin ve kamu harcamalarının kalitesinin artırılması gerekmektedir. Bu doğrultuda kamu kesiminin verimliliği artırılmalı, uygulanan vergi politikalarının özel sektör üzerindeki etkileri göz önünde tutulmalıdır. Yerel yönetimlerin harcamalarının takibi şeffaf bir yapıya kavuşmalıdır'' diye konuştu.
Yapısal reformların sürdürülebilir ve yüksek büyüme açısından önemine işaret eden Yılmaz, etkin işleyen ve finansal yönden sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin kurulmasının büyük önem taşıdığını söyledi.
Yılmaz, yapısal reformların, rekabeti ve verimliliği artırıcı mikro reformlar ile desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Dünya Bankasının ''İş Yapma Kolaylığı'' araştırması verilerine göre Türkiye'nin 175 ülke arasında 57. sırada bulunduğunu anlatan Yılmaz, araştırmaya göre Türkiye ekonomisinde en problemli alanların, ''İşe alma, işten çıkarma, çalışma kolaylığı, ruhsat işlemleri, iş kapatma, krediye erişim ve yatırımcının korunması'' olarak sıralandığını bildirdi.
-''PARA POLİTİKASINDAKİ KARARLI DURUŞ''-
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, nominal ve reel faizlerin önemli ölçüde düştüğüne dikkati çekerek, 2002 yılı başından bu yana nominal faizlerin yüzde 70'lerden yüzde 16'lara, reel faizlerin de yüzde 20-30 aralığından yüzde 10'un altına kadar gerilediği ve Aralık 2007 itibariyle yüzde 9.89 olarak gerçekleştiğini bildirdi.
Yılmaz, ''Para politikasında göstermekte olduğumuz kararlı duruş, talep kontrolü ve beklenti yönetimi yoluyla, orta ve uzun vadeli reel faizlerin düşmesine katkıda bulunmaktadır'' diye konuştu.
-ENFLASYONLA MÜCADELE-
Merkez Bankasının son 7 yıldır enflasyonla kararlılıkla mücadele ettiğini, bu mücadelede Merkez Bankasının bağımsızlığının dönüm noktası olduğunu ifade eden Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsızlığının fiyat istikrarının sağlanabilmesi için hayati öneme sahip olduğunu bildirdi.
Yılmaz, 2002-2005 yılları arasında örtük, 2006 yılı itibariyle açık bir biçimde uygulanan enflasyon hedeflemesi rejimi ile enflasyonla mücadelede tarihi kazanımlar elde edildiğini kaydetti.
Yılın son çeyreğinde kuraklık ve enerji fiyatlarındaki artışlar gibi arz yönlü şoklar ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda gerçekleşen ayarlamaların enflasyondaki düşüş eğilimin duraksamasına neden olduğunu belirten Yılmaz, gıda fiyatlarının da 2007 yılında enflasyondaki düşüş sürecini yavaşlatan temel unsurlardan biri olduğunu söyledi.
Yılmaz, tüketici kredileri kullanımında artışın devam emekle birlikte özel tüketim harcamalarında önemli bir ivmelenmeye işaret etmediğini bildirdi.
Enflasyonda temel risk unsurlarını açıklarken, faiz dışı bütçe dengesindeki sapmanın kısmen giderilmesine yönelik çabaların çoğunlukla dolaylı vergi artışlarına yönelmesinin, enflasyonun tahmin edilebilirliği açısından bir risk oluşturduğunu söyleyen Yılmaz, Para Politikası Kurulunun (PPK) kararlarını sadece enflasyon hedeflerini gerçekleştirmeye, enflasyonu hedefle uyumlu patikanın içinde kalıcı bir şekilde tutmaya yönelik olarak aldığını ifade etti.
Yılmaz, dalgalı kur rejimi hakkında bilgi verirken de ''(Yüksek faiz, düşük kur) şeklinde bir politika uygulaması yoktur. Uygulanan politika, düşük enflasyon için gereken faiz politikasıdır'' dedi.
Dünya genelinde 2006-2007 yıllarında gözlenen olumlu talep koşullarının, 2008 yılında bir miktar zayıflasa da devam edeceğinin ön görüldüğünü ifade eden Durmuş Yılmaz, cari açığın, orta ve uzun vadeli bir bakış açısıyla, arz yönlü makro ve mikro politikalarla kontrol edilmesi gerektiğini kaydetti.
Sıcak paranın cari açığın finansman yapısı içindeki payının azalmakta olduğunu belirten Yılmaz, uzun vadeli kredi girişinin 2007 yılı Ekim ayı itibariyle yıllık birikimli olarak net 35 milyar ABD doları olduğunu bildirdi.
-SORULARI YANITLADI-
Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Durmuş, Merkez Bankasının İstanbul'a taşınması ve atamalara ilişkin soruya, ''Daha önce söylediklerimin arkasındayım'' karşılığını verdi.
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin ''Faiz indirimi konusunda kafanız karışık'' herhalde değerlendirmesi üzerine de Yılmaz, ''Hayır, çok net. Faiz indirimini, elimizdeki verilere bakarak yapıyoruz. Herhangi bir telkin ve baskı altında değiliz. Hükümetten, faiz indirimi konusunda baskı yok. Sorumluluk bize ait'' diye konuştu.
Yılmaz, elektrik zamlarına ilişkin soruyu yanıtlarken de ''Zamanında ve yeterli zam yapılmasını isterdik'' dedi.
