
2013-11-12 - 10:46
TBMM Plan ve Bütçe Komsiyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçesi görüşüldü.
TBMM Plan ve Bütçe Komsiyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçesinin görüşülmesine başlandı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlığının bütçesini sunmaya başladı.
Bakan Avcı, salona girdikten sonra milletvekilleri ile tokalaşırken, CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'a "atanamayan öğretmenlerin selamı var" diyerek, bir buket çiçek verdi.
Bakanlık ile birlikte, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin de bütçeleri görüşülecek.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sisteminin 2013-2014 eğitim öğretim yılı ve sonrasında olumlu sonuçlarını daha fazla vermeye başlayacağını belirtti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığının 2014 Yılı Bütçesi üzerinde sunum yapan Bakan Avcı, ''Toplumların gelişmesinde ve ülkelerin kalkınmasında inkar edilemez bir öneme ve işleve sahip olan eğitim olgusu, geride bıraktığımız son 11 yılda görev yapan Hükümetlerimizin ele aldığı en önemli ve en öncelikli konu başlıklarından biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir'' dedi.
Gerek eğitime erişim olanaklarının artırılması gerekse eğitimin niteliğinin yükseltilmesi açısından önemli gelişmelerin kaydedildiğini belirten Avcı, ''Hükümetimizin eğitime verdiği önemi göstermek üzere, 2014 yılında da genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırması, bu doğrultudaki hedeflerimize ulaşma azim ve imkanımızı artırmaktadır'' dedi.
Eğitimin hemen her alanında önemli atılımlar yapmak, neler yapılacağını tasarlamak için çok yoğun bir çaba sarf ettiklerini belirten Avcı, şöyle konuştu:
''Şüphesiz ki bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerin ve reform niteliğini haiz uygulamaların en önemlisi 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçiştir. Eğitim alanında yapılan en büyük reformlardan biri olan 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemi ile yeni bir paradigma kabul edilmiştir. Bu sistemle; ortalama eğitim süresini yükseltmek, dünyadaki çağdaşları ile rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş nesiller yetiştirmek, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini sağlamak, eğitim sistemini demokratik ve esnek bir yapıya kavuşturmak amaçlanmıştır.''
12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçilen 2012 yılından itibaren eğitimin bütün bileşenlerini etkileyecek köklü düzenlemeler gerçekleştirildiğini belirten Avcı, ''Bu denli köklü bir değişim süreci, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin ve bakanlık çalışanlarımızın fedakarlıkları ve üstün gayretleri sayesinde gerçekleştirilerek verimli bir eğitim öğretim dönemi geçirilmiştir'' diye konuştu.
Avcı, sistemin 2013-2014 eğitim öğretim yılı ve sonrasında olumlu sonuçlarını daha fazla vermeye başlayacağını söyledi.
Yine 2013?2014 eğitim öğretim yılında uygulanmak üzere, ortaokul ve liselere ait haftalık ders çizelgelerinde ve seçmeli derslere ait öğretim programlarında çeşitli düzenlemeler yapıldığını anlatan Avcı, ''Öğrencilerimizin bilişim teknolojilerini kullanarak tasarım ve üretim yapabilme becerilerini geliştirmek amacıyla, 5 ve 6. sınıflarda Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi zorunlu dersler arasına alınmıştır. Yabancı dil öğretimini geliştirmek ve öğrencilerimizin günlük iletişim ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde en az bir yabancı dil öğrenmelerini sağlamak amacıyla, ilköğretim kurumlarında İngilizce, Fransızca ve Almanca öğretim programları yenilenmiştir. Benzer şekilde, ilköğretim kurumlarında fen bilimleri ve ortaokullarda matematik dersi öğretim programları da yenilenmiştir'' diye konuştu.
Bu programların 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulamaya konulduğunu belirten Avcı, ''Bütün bu derslerin program içerikleri, yalnızca öğrencilerin ortaöğretime geçiş ve uyumlarını kolaylaştıracak şekilde sadeleştirilmemiş, aynı zamanda günlük hayatla ders içerikleri arasındaki ilişki de güçlendirilmiştir'' dedi.
2013 yılında okullarımızda sayıları hızla artırılan zenginleştirilmiş kütüphanelerin kullanımı, bazı derslerin öğretim programlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalar planlandığını belirten Avcı, ''Bu çalışmalar 2013-2014 eğitim öğretim yılında tamamlanacak olup, çalışmalar sonunda elde edilen veriler ülkemizde eğitimin kalitesinin artırılması ve dolayısıyla çocuklarımızın daha iyi eğitim alması amacıyla kullanılacaktır'' şeklinde konuştu,
Bakan Avcı, zenginleştirilmiş kütüphane sayısının 192?ye çıktığını kaydetti.
Bakan Avcı, eğitimin, gerek bireyler ve toplumlar arası ilişkilerde gerekse uluslar ve ülkeler arası ilişkilerde fark yaratan olguların başında geldiğini vurguladı.
Bu nedenle, günümüzde daha iyi bir eğitime yönelik talep ve beklentilerin her geçen gün büyük bir hızla arttığını belirten Avcı, ''Yakın bir gelecekte, süresi kısa, çeşitliliği fazla ve sürekli değişim gösterebilen eğitim talepleriyle daha sık karşılaşacağız. Bu nedenle eğitim bilimcilerimize; bilgi üretmek, öğrenme ve öğretme süreçlerinde yeni yaklaşımlar geliştirmek ve donanımlı bireyler-nesiller yetiştirmek hususunda çok önemli vazifeler düşmektedir'' diye konuştu.
Bu yıl Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi üzerinden 66 ayını dolduran ve kayıtları zorunlu olan çocukların, ikametgahlarına en uygun ilkokullara yerleştirilmelerinin yapıldığını kaydeden Avcı, ayrıca 60 ile 66 ay yaş grubundaki çocuğunu birinci sınıfa göndermek isteyen velilerin yazılı istekte bulunmaları üzerine de bu çocukların okullara kesin kayıtlarının yapıldığını ifade etti.
Bakan Avcı, ''Yeni eğitim sistemiyle tek tip insan yetiştirme anlayışından ve endoktrinasyon çabalarından vazgeçilmiş; insanın doğuştan getirdiği ya da iradi tercihleriyle oluşturduğu kişisel farklılıklara saygı duyan, onları güvence altına alan çoğulcu bir yaklaşım geliştirilmiştir'' dedi.
Bu yaklaşım uyarınca, eğitim öğretim hizmetlerinde hedeflerinin, kız-erkek ayırımı yapmaksızın herkesin sağlıklı bir eğitim almasını sağlamak olduğunu anlatan Avcı, ulusal ve küresel düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi, değer ve becerileri öğrencilere kazandırarak onları hayata hazırlamayı da hedeflediklerini söyledi.
Kamuoyunda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) olarak bilinen elemeye dayalı ortaöğretime geçiş sınavını 2013 yılı itibarıyla kaldırdıklarını anımsatan
Avcı, şunları kaydetti:
''Bugüne kadar uygulanan biçimleriyle bakıldığında, sınav odaklı olarak şekillenen ortaöğretime geçiş modelleri, arzu edilen öğrenci profilinin oluşmasını engelleyen etkenlerden biri olarak temayüz etmiştir. Oysa eğitimde başarı, yalnızca sınava dayalı bir performans olarak algılanmamalıdır. Getirilen yeni uygulamayla birlikte ortaöğretime geçiş, öğrenci ve okul odaklı bir hale dönüştürülmüştür. Gerçek başarı, temel derslerin yanı sıra, yabancı dil, spor ve sanat dallarında da kendisini geliştirmiş, uluslararası platformlarda kendi akranlarıyla rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş ve evrensel değerlerle birlikte medeniyet değerlerimizi de özümseyebilmiş bir öğrenci profilinin oluşturulmasıyla yakalanabilir.''
Bu düşünceyle Bakanlığın, uzun vadede merkezi sınavların olmadığı ve çocukların bireysel yetenek ve eğilimlerine göre eğitim alabildiği bir yapıyı hayata geçirmek için önemli bir adım attığını, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir yerleştirme sürecini başlattığını vurgulayan Avcı, şöyle devam etti:
''Sürecin uzun vadeli hedefi, her çocuğu kendi özgünlüğü ve özelliği içinde kabul etmek, kendi yetenek ve eğilimlerine göre orta ve yükseköğretime yönlendirebilmektir. Bu amaçla, orta vadede test sınavları yerine açık uçlu sınavların yapıldığı ve FATİH Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerin daha etkin kullanıldığı bir yerleştirme sürecini aktif hale getirmek için planlamalarımızı yapıyoruz.''
Öngördükleri en temel hususun, içinde bulunulan eğitim öğretim yılında çocukların ilave bir sınava girmemesi ve eğitim öğretim süreci içinde zaten yeter sayıda mevcut olan sınav sonuçlarının yerleştirmeye esas alınması olduğuna işaret eden Avcı, yeni sistemin işleyişinin oldukça basit olduğunu söyledi.
Sisteme ilişkin bilgileri anlatan Avcı, değerlendirmeye ilişkin hesaplamanın da oldukça basit olduğunu ifade etti. Çocuğun okul notlarının akademik ortalamasının hesap edileceğini, 6, 7 ve 8. sınıf yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30'u ile 8. sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanının yüzde 70'inin toplamının yerleştirmeye esas puanı oluşturacağını bildirdi.
''Yeni dönemde değişen en önemli hususlardan biri de, anne baba olarak hepimizin yaşadığı 'ya bir şey olur da çocuğum sınava giremezse' endişesini ortadan kaldıracak telafi sınavının hayata geçirilmesidir'' diyen Avcı, normal zamanda sınava giremeyen ve mazereti olan bütün çocuklarımız makul bir süre içinde telafi sınavlarına gireceklerini belirtti.
Bunun sınav stresini azaltacağını ifade eden Avcı, sınav gerilimi açısından alınan bir diğer önlemin de ''dört yanlış bir doğruyu götürür'' uygulamasının kaldırılması olduğunu kaydetti.
Uzun vadede temel hedeflerinin, çocukları yeteneklerine göre ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecini hayata geçirmek olduğunu anlatan Avcı,
''Bütün çocuklarımızın bir enstrüman çalabilmesini, bir sanat dalı ile ciddi biçimde ilgilenmesini, bir spor dalı ile ilgili altyapısını oluşturmasını ve sosyal bir birey olarak yetişmesini sağlamak istiyoruz. Bu niteliklerine göre de bir üst öğretim kurumuna yerleştirilmesini arzu ediyoruz. Temel mantığımız ise, kuşkusuz her çocuk özeldir'' diye konuştu.
Geçen yıl itibarıyla serbest kıyafet uygulamasını başlattıklarını hatırlatan Avcı, serbest kıyafet uygulamasının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini, ancak serbest kıyafet seçenekleri arasında formanın da yer alacağını vurguladı.
Bakan Avcı, artık resmi ve özel, bütün okullarda öğrenci kıyafetinin velilerin yüzde 50'sinden fazlasının tercihiyle belirleneceğini belirtti.
Bakanlıkça yapılan derslik ve pansiyon çalışmalarına ilişkin de bilgi veren, 2003 yılından 23 Eylül 2013 tarihine kadar 39 bin 575'i hayırseverler tarafından olmak üzere toplam 205 bin 36 dersliğin yapımı tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine sunulduğunu açıkladı.
2002-2003 yılından bugüne kadar 956 ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binasının açıldığını, 110 bin 605 yeni yatak kapasitesi sağlandığına işaret eden Avcı, böylece koğuş sisteminden oda sistemine geçişin hızlandırıldığını kaydetti.
Bakan Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile MEB koordinasyonunda Türkiye çapında Şartlı Eğitim Yardımı Programı uygulandığını hatırlatarak, ''2003 yılından 2013 yılı Şubat ayına kadar ilk ve ortaöğretimdeki 15 milyon 176 bin 425 çocuğumuzun annelerine 2 milyar 536 milyon TL ödeme yapılmıştır'' dedi.
İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen aylık yurt içi burs ücretinin 2002 yılında öğrenci başına 12,63 TL iken, 2013 yılında 135,6 TL'ye yükseltildiğini vurgulayan Avcı, böylece 2002 yılına göre yüzde 973,4'lu?k artış sağlandığını kaydetti.
Bakan Avcı, yatılı öğrenciler için öğrenci başına günlük ödenen yemek ve yatak bedellerinin 2002 yılında 1,42 TL iken, 2013 yılında 7,54 TL'ye çıkarıldığını, 2002 yılına göre yüzde 431'lik artış sağlandığını söyledi.
Taşımalı ilköğretim uygulamasına ilişkin de bilgi veren Avcı, ''Taşınan öğrenci sayısı 1997-1998 eğitim öğretim yılında 281 bin 833 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 812 bin 260'a yükselmiştir'' ifadesini kullandı.
Avcı, taşımalı ilköğretim faaliyetlerinin devamlılığının sağlanması amacıyla 2014 yılı bütçesinde 800 milyon TL ödenek öngörüldüğünü vurguladı.
Taşımalı ortaöğretim uygulaması için ise 2014 yılı bütçesine 680 milyon TL kaynak tahsisi yapıldığını söyleyen Avcı, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim uygulaması kapsamında öğrencilere öğle yemeği verildiğini kaydetti.
Kız çocuk brüt okullaşma oranının erkek çocuk brüt okullaşma oranına olan göreceli büyüklüğünü gösteren cinsiyet oranlarının, ilköğretimde 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 85,63 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 91,10'a çıktığını, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise yüzde 101,76'ya ulaştığı bilgisini veren Avcı, kız çocukların okullaşma oranının erkek çocukların oranını geçtiğini ifade etti.
Bu sırada konuşan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, bunu bakanlık kadrosunda göremediklerini söyledi. Bakan Avcı'da ''Buradan baktığımda da manzara çok farklı değil. Yok birbirimizden farkımız'' dedi.
Ortaöğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranlarının 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 74 iken, 2002-2003'de yüzde 72,32'ye düştüğünü ve 2012-2013 döneminde ise yüzde 94,15'e ulaştığını söyleyen Avcı, ''Ortaöğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 2002-2003'te 25,84 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 5,83'e düşürülmüştür'' diye konuştu.
Bakan Avcı, yükseköğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranlarının ise 1997- 1998 eğitim öğretim yılında yüzde 69,58 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 74,33'e çıktığını, 2012-2013 döneminde ise yüzde 88,05'e ulaştığını kaydetti.
Eğitimin ülkenin en öncelikli konusu olduğunu vurgulayan Avcı, ''Her yıl olduğu gibi Bakanlığımız bütçesi Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörülmüştür'' dedi.
Bakanlığın 2002 yılında Konsolide Bütçeden aldığı payın yüzde 7,60 iken, 2013 yılı bütçesinde yüzde 11,76; 2014 yılı bütçesinde ise yüzde 12,81 olarak öngörüldüğünü belirten Avcı, ''Yine Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan 2002 yılında aldığımız pay yüzde 2,13 iken, 2013 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise bu oranın yüzde 3,24 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir'' diye konuştu.
Bakan Avcı, şöyle konuştu:
''Tüm kamu yatırımı ödenekleri bir önceki yıla göre ortalama yüzde 11 artarken, bakanlığımız 2014 yılı yatırım ödeneğinde bir önceki yıla göre yüzde 31 oranında artış sağlanmıştır. Bu artışın sağlanmasına büyük destek veren Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kalkınma Bakanımız ve Maliye Bakanımız başta olmak üzere ve bütün hükümet üyelerine ve komisyon üyelerine çok teşekkür ediyorum.''
TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçesinin görüşülmesi sırasında milletvekilleri arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı.
Bütçede, Milli Bakanı Bakanı Nabi Avcı'nın sunumunun ardından bakanlık bürokratları kendilerini tanıtırken, BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, bürokraside kadın kotasının artırılması gerektiğini söyledi.
Bunun üzerine CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba "Başbakan yasakladı sayın Zozani" dedi.
Daha sonra söz alan Zozani, bakanlığın bütçesinin büyük bir kısmının personel gideri olduğuna dikkati çekerek, bunun iftihar edilecek bir bütçe olmadığını kaydetti. Zozani, Türkiye'de eğitim kalitesinde bir düşüş olduğunu iddia etti.
Zozani, andın kaldırılmasına değinerek, "bu zulmün son bulmasının iyi olduğunu" söyledi. Bu sözler üzerine CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu ile Zozani aralarında küçük bir tartışma yaşandı. Aslanoğlu, Zozani'den kendi adına konuşmasını isteyerek, "Biz zülme uğramadık. Kendi adına konuş, benim adıma konuşmaya hakkın yok. Biz andımızdan zulüm görmedik. Benim hakkıma tecavüz etme" dedi. Zozani de "Ant zulmünün son bulması çok iyi oldu. Ben inanmadan okudum. Bu zulümden kurtuldum. Kendi adıma konuşuyorum. Andımızın kaldırılması memnuniyet verici. Zulüm son buldu" diye karşılık verdi.
Mevlüt Aslanoğlu ayrıca atanamayan öğretmenlerle ilgili, "O kontenjanı koyma o zaman. Ekmek bulamayan insana niye üniversite açıyorsun. Ekmek bulacaksın ekmek" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter ise 4+4+4 sistemi geldikten sonra "sorunlar bitti" demekle sorunların çözülmeyeceğini belirterek, "Pembe tablo çizip 'eğitim sorunları halloldu' demek eğitimin sorunlarını çözümlemeyi engeller. Sayın Bakan'ın daha fazla bütçe talep etmesi gerekir, bizim de destek olmamız gerekir. Eğitim hiç iyi bir yere gitmiyor, onarılması gereken acil yaralar var" diye konuştu.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de atanamayan öğretmenlerin Türkiye'de sosyal bir sorun haline geldiğini söyledi. Yeniçeri, Yavuz Sultan Selim'in Sünnilerin, Hacı Bektaş Veli'nin Alevilerin, Selahattin Eyyubi'nin ise Kürtler'in değeri haline getirildiğini iddia ederek, bunun yanlış olduğunu vurguladı.
Yeniçeri, akademik personelin ücretlerinin artırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
CHP Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu da konuşması sırasında eğitimin sorunlarına değinerek, "AK Parti'nin şu 3 düsturdan kurtulması gerek. Kuş görünce vurmak, ağaç görünce kesmek, kadın görünce tedirgin olmaktan vazgeçin" şeklinde konuştu. Bunun üzerine AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, "Siz öyle görmeye devam edin. Dikilenleri görmüyorsunuz" dedi. Canalioğlu, "Ağaç değil, çiçek dikiyorsunuz. Orman nedir, bir açın bir bakın" karşılığını verdi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise öğrenci evi tartışmalarına değinerek, bunun üniversite kapılarında başörtüsünü yasaklayan zihniyetten farklı olmadığını savundu.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay ise andın kaldırılmasının tarihe kara bir leke olarak geçeceğini söyledi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, üniversitede bölümlerin bölgelerin ihtiyaçlarına öncelik verilerek açılması gerektiğini söyledi. Günal, konuyla ilgili Doğu Anadolu Bölgesi'nden örnek vermesi üzerine AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile arasında tartışma yaşandı. Günal'ın "Seninle ilgili ne var orada. Önce dinle, terbiyesizlik yapma. Anlatıyorum şu anda sadece sen anlamıyorsun. Teknik bir şey anlatıyorum. Yaptığın terbiyesizlik. YÖK Başkanı'na teknik bir şey anlatıyorum, siyasi değil. Siyasete başlarsam..." şeklindeki sözlerine, Çelebi "İlk önce sen kendin anla. Yaşına başına bak, ayıp. Senin konuştuğun kelime terbiyesizlik. Tehdit mi ediyorsun?" karşılığını verdi.
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, andın kaldırılmış olmasının demokratikleşme olarak sunulmasını doğru bulmadığını ifade etti. Öğrenci evleri tartışmasına da değinen Kurt, üniversite öğrencisi sayısı kadar yurt ve yatak kapasitesi bulunmadığına işaret etti. Kurt, bu nedenle her öğrencinin kendine göre bir formülle geçinmeye ve barınmaya çalıştığını söyledi. Kurt, "Türkiye'nin 2013 yılında hak etmediği bir tartışmayı, bir polemiği yaşıyoruz" dedi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlığının bütçesini sunmaya başladı.
Bakan Avcı, salona girdikten sonra milletvekilleri ile tokalaşırken, CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'a "atanamayan öğretmenlerin selamı var" diyerek, bir buket çiçek verdi.
Bakanlık ile birlikte, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin de bütçeleri görüşülecek.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sisteminin 2013-2014 eğitim öğretim yılı ve sonrasında olumlu sonuçlarını daha fazla vermeye başlayacağını belirtti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığının 2014 Yılı Bütçesi üzerinde sunum yapan Bakan Avcı, ''Toplumların gelişmesinde ve ülkelerin kalkınmasında inkar edilemez bir öneme ve işleve sahip olan eğitim olgusu, geride bıraktığımız son 11 yılda görev yapan Hükümetlerimizin ele aldığı en önemli ve en öncelikli konu başlıklarından biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir'' dedi.
Gerek eğitime erişim olanaklarının artırılması gerekse eğitimin niteliğinin yükseltilmesi açısından önemli gelişmelerin kaydedildiğini belirten Avcı, ''Hükümetimizin eğitime verdiği önemi göstermek üzere, 2014 yılında da genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırması, bu doğrultudaki hedeflerimize ulaşma azim ve imkanımızı artırmaktadır'' dedi.
Eğitimin hemen her alanında önemli atılımlar yapmak, neler yapılacağını tasarlamak için çok yoğun bir çaba sarf ettiklerini belirten Avcı, şöyle konuştu:
''Şüphesiz ki bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz yeniliklerin ve reform niteliğini haiz uygulamaların en önemlisi 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçiştir. Eğitim alanında yapılan en büyük reformlardan biri olan 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemi ile yeni bir paradigma kabul edilmiştir. Bu sistemle; ortalama eğitim süresini yükseltmek, dünyadaki çağdaşları ile rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş nesiller yetiştirmek, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini sağlamak, eğitim sistemini demokratik ve esnek bir yapıya kavuşturmak amaçlanmıştır.''
12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçilen 2012 yılından itibaren eğitimin bütün bileşenlerini etkileyecek köklü düzenlemeler gerçekleştirildiğini belirten Avcı, ''Bu denli köklü bir değişim süreci, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin ve bakanlık çalışanlarımızın fedakarlıkları ve üstün gayretleri sayesinde gerçekleştirilerek verimli bir eğitim öğretim dönemi geçirilmiştir'' diye konuştu.
Avcı, sistemin 2013-2014 eğitim öğretim yılı ve sonrasında olumlu sonuçlarını daha fazla vermeye başlayacağını söyledi.
Yine 2013?2014 eğitim öğretim yılında uygulanmak üzere, ortaokul ve liselere ait haftalık ders çizelgelerinde ve seçmeli derslere ait öğretim programlarında çeşitli düzenlemeler yapıldığını anlatan Avcı, ''Öğrencilerimizin bilişim teknolojilerini kullanarak tasarım ve üretim yapabilme becerilerini geliştirmek amacıyla, 5 ve 6. sınıflarda Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi zorunlu dersler arasına alınmıştır. Yabancı dil öğretimini geliştirmek ve öğrencilerimizin günlük iletişim ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde en az bir yabancı dil öğrenmelerini sağlamak amacıyla, ilköğretim kurumlarında İngilizce, Fransızca ve Almanca öğretim programları yenilenmiştir. Benzer şekilde, ilköğretim kurumlarında fen bilimleri ve ortaokullarda matematik dersi öğretim programları da yenilenmiştir'' diye konuştu.
Bu programların 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulamaya konulduğunu belirten Avcı, ''Bütün bu derslerin program içerikleri, yalnızca öğrencilerin ortaöğretime geçiş ve uyumlarını kolaylaştıracak şekilde sadeleştirilmemiş, aynı zamanda günlük hayatla ders içerikleri arasındaki ilişki de güçlendirilmiştir'' dedi.
2013 yılında okullarımızda sayıları hızla artırılan zenginleştirilmiş kütüphanelerin kullanımı, bazı derslerin öğretim programlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalar planlandığını belirten Avcı, ''Bu çalışmalar 2013-2014 eğitim öğretim yılında tamamlanacak olup, çalışmalar sonunda elde edilen veriler ülkemizde eğitimin kalitesinin artırılması ve dolayısıyla çocuklarımızın daha iyi eğitim alması amacıyla kullanılacaktır'' şeklinde konuştu,
Bakan Avcı, zenginleştirilmiş kütüphane sayısının 192?ye çıktığını kaydetti.
Bakan Avcı, eğitimin, gerek bireyler ve toplumlar arası ilişkilerde gerekse uluslar ve ülkeler arası ilişkilerde fark yaratan olguların başında geldiğini vurguladı.
Bu nedenle, günümüzde daha iyi bir eğitime yönelik talep ve beklentilerin her geçen gün büyük bir hızla arttığını belirten Avcı, ''Yakın bir gelecekte, süresi kısa, çeşitliliği fazla ve sürekli değişim gösterebilen eğitim talepleriyle daha sık karşılaşacağız. Bu nedenle eğitim bilimcilerimize; bilgi üretmek, öğrenme ve öğretme süreçlerinde yeni yaklaşımlar geliştirmek ve donanımlı bireyler-nesiller yetiştirmek hususunda çok önemli vazifeler düşmektedir'' diye konuştu.
Bu yıl Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi üzerinden 66 ayını dolduran ve kayıtları zorunlu olan çocukların, ikametgahlarına en uygun ilkokullara yerleştirilmelerinin yapıldığını kaydeden Avcı, ayrıca 60 ile 66 ay yaş grubundaki çocuğunu birinci sınıfa göndermek isteyen velilerin yazılı istekte bulunmaları üzerine de bu çocukların okullara kesin kayıtlarının yapıldığını ifade etti.
Bakan Avcı, ''Yeni eğitim sistemiyle tek tip insan yetiştirme anlayışından ve endoktrinasyon çabalarından vazgeçilmiş; insanın doğuştan getirdiği ya da iradi tercihleriyle oluşturduğu kişisel farklılıklara saygı duyan, onları güvence altına alan çoğulcu bir yaklaşım geliştirilmiştir'' dedi.
Bu yaklaşım uyarınca, eğitim öğretim hizmetlerinde hedeflerinin, kız-erkek ayırımı yapmaksızın herkesin sağlıklı bir eğitim almasını sağlamak olduğunu anlatan Avcı, ulusal ve küresel düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi, değer ve becerileri öğrencilere kazandırarak onları hayata hazırlamayı da hedeflediklerini söyledi.
Kamuoyunda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) olarak bilinen elemeye dayalı ortaöğretime geçiş sınavını 2013 yılı itibarıyla kaldırdıklarını anımsatan
Avcı, şunları kaydetti:
''Bugüne kadar uygulanan biçimleriyle bakıldığında, sınav odaklı olarak şekillenen ortaöğretime geçiş modelleri, arzu edilen öğrenci profilinin oluşmasını engelleyen etkenlerden biri olarak temayüz etmiştir. Oysa eğitimde başarı, yalnızca sınava dayalı bir performans olarak algılanmamalıdır. Getirilen yeni uygulamayla birlikte ortaöğretime geçiş, öğrenci ve okul odaklı bir hale dönüştürülmüştür. Gerçek başarı, temel derslerin yanı sıra, yabancı dil, spor ve sanat dallarında da kendisini geliştirmiş, uluslararası platformlarda kendi akranlarıyla rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş ve evrensel değerlerle birlikte medeniyet değerlerimizi de özümseyebilmiş bir öğrenci profilinin oluşturulmasıyla yakalanabilir.''
Bu düşünceyle Bakanlığın, uzun vadede merkezi sınavların olmadığı ve çocukların bireysel yetenek ve eğilimlerine göre eğitim alabildiği bir yapıyı hayata geçirmek için önemli bir adım attığını, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir yerleştirme sürecini başlattığını vurgulayan Avcı, şöyle devam etti:
''Sürecin uzun vadeli hedefi, her çocuğu kendi özgünlüğü ve özelliği içinde kabul etmek, kendi yetenek ve eğilimlerine göre orta ve yükseköğretime yönlendirebilmektir. Bu amaçla, orta vadede test sınavları yerine açık uçlu sınavların yapıldığı ve FATİH Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerin daha etkin kullanıldığı bir yerleştirme sürecini aktif hale getirmek için planlamalarımızı yapıyoruz.''
Öngördükleri en temel hususun, içinde bulunulan eğitim öğretim yılında çocukların ilave bir sınava girmemesi ve eğitim öğretim süreci içinde zaten yeter sayıda mevcut olan sınav sonuçlarının yerleştirmeye esas alınması olduğuna işaret eden Avcı, yeni sistemin işleyişinin oldukça basit olduğunu söyledi.
Sisteme ilişkin bilgileri anlatan Avcı, değerlendirmeye ilişkin hesaplamanın da oldukça basit olduğunu ifade etti. Çocuğun okul notlarının akademik ortalamasının hesap edileceğini, 6, 7 ve 8. sınıf yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30'u ile 8. sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanının yüzde 70'inin toplamının yerleştirmeye esas puanı oluşturacağını bildirdi.
''Yeni dönemde değişen en önemli hususlardan biri de, anne baba olarak hepimizin yaşadığı 'ya bir şey olur da çocuğum sınava giremezse' endişesini ortadan kaldıracak telafi sınavının hayata geçirilmesidir'' diyen Avcı, normal zamanda sınava giremeyen ve mazereti olan bütün çocuklarımız makul bir süre içinde telafi sınavlarına gireceklerini belirtti.
Bunun sınav stresini azaltacağını ifade eden Avcı, sınav gerilimi açısından alınan bir diğer önlemin de ''dört yanlış bir doğruyu götürür'' uygulamasının kaldırılması olduğunu kaydetti.
Uzun vadede temel hedeflerinin, çocukları yeteneklerine göre ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecini hayata geçirmek olduğunu anlatan Avcı,
''Bütün çocuklarımızın bir enstrüman çalabilmesini, bir sanat dalı ile ciddi biçimde ilgilenmesini, bir spor dalı ile ilgili altyapısını oluşturmasını ve sosyal bir birey olarak yetişmesini sağlamak istiyoruz. Bu niteliklerine göre de bir üst öğretim kurumuna yerleştirilmesini arzu ediyoruz. Temel mantığımız ise, kuşkusuz her çocuk özeldir'' diye konuştu.
Geçen yıl itibarıyla serbest kıyafet uygulamasını başlattıklarını hatırlatan Avcı, serbest kıyafet uygulamasının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini, ancak serbest kıyafet seçenekleri arasında formanın da yer alacağını vurguladı.
Bakan Avcı, artık resmi ve özel, bütün okullarda öğrenci kıyafetinin velilerin yüzde 50'sinden fazlasının tercihiyle belirleneceğini belirtti.
Bakanlıkça yapılan derslik ve pansiyon çalışmalarına ilişkin de bilgi veren, 2003 yılından 23 Eylül 2013 tarihine kadar 39 bin 575'i hayırseverler tarafından olmak üzere toplam 205 bin 36 dersliğin yapımı tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine sunulduğunu açıkladı.
2002-2003 yılından bugüne kadar 956 ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binasının açıldığını, 110 bin 605 yeni yatak kapasitesi sağlandığına işaret eden Avcı, böylece koğuş sisteminden oda sistemine geçişin hızlandırıldığını kaydetti.
Bakan Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile MEB koordinasyonunda Türkiye çapında Şartlı Eğitim Yardımı Programı uygulandığını hatırlatarak, ''2003 yılından 2013 yılı Şubat ayına kadar ilk ve ortaöğretimdeki 15 milyon 176 bin 425 çocuğumuzun annelerine 2 milyar 536 milyon TL ödeme yapılmıştır'' dedi.
İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen aylık yurt içi burs ücretinin 2002 yılında öğrenci başına 12,63 TL iken, 2013 yılında 135,6 TL'ye yükseltildiğini vurgulayan Avcı, böylece 2002 yılına göre yüzde 973,4'lu?k artış sağlandığını kaydetti.
Bakan Avcı, yatılı öğrenciler için öğrenci başına günlük ödenen yemek ve yatak bedellerinin 2002 yılında 1,42 TL iken, 2013 yılında 7,54 TL'ye çıkarıldığını, 2002 yılına göre yüzde 431'lik artış sağlandığını söyledi.
Taşımalı ilköğretim uygulamasına ilişkin de bilgi veren Avcı, ''Taşınan öğrenci sayısı 1997-1998 eğitim öğretim yılında 281 bin 833 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 812 bin 260'a yükselmiştir'' ifadesini kullandı.
Avcı, taşımalı ilköğretim faaliyetlerinin devamlılığının sağlanması amacıyla 2014 yılı bütçesinde 800 milyon TL ödenek öngörüldüğünü vurguladı.
Taşımalı ortaöğretim uygulaması için ise 2014 yılı bütçesine 680 milyon TL kaynak tahsisi yapıldığını söyleyen Avcı, taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim uygulaması kapsamında öğrencilere öğle yemeği verildiğini kaydetti.
Kız çocuk brüt okullaşma oranının erkek çocuk brüt okullaşma oranına olan göreceli büyüklüğünü gösteren cinsiyet oranlarının, ilköğretimde 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 85,63 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 91,10'a çıktığını, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise yüzde 101,76'ya ulaştığı bilgisini veren Avcı, kız çocukların okullaşma oranının erkek çocukların oranını geçtiğini ifade etti.
Bu sırada konuşan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, bunu bakanlık kadrosunda göremediklerini söyledi. Bakan Avcı'da ''Buradan baktığımda da manzara çok farklı değil. Yok birbirimizden farkımız'' dedi.
Ortaöğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranlarının 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 74 iken, 2002-2003'de yüzde 72,32'ye düştüğünü ve 2012-2013 döneminde ise yüzde 94,15'e ulaştığını söyleyen Avcı, ''Ortaöğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 2002-2003'te 25,84 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 5,83'e düşürülmüştür'' diye konuştu.
Bakan Avcı, yükseköğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranlarının ise 1997- 1998 eğitim öğretim yılında yüzde 69,58 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 74,33'e çıktığını, 2012-2013 döneminde ise yüzde 88,05'e ulaştığını kaydetti.
Eğitimin ülkenin en öncelikli konusu olduğunu vurgulayan Avcı, ''Her yıl olduğu gibi Bakanlığımız bütçesi Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörülmüştür'' dedi.
Bakanlığın 2002 yılında Konsolide Bütçeden aldığı payın yüzde 7,60 iken, 2013 yılı bütçesinde yüzde 11,76; 2014 yılı bütçesinde ise yüzde 12,81 olarak öngörüldüğünü belirten Avcı, ''Yine Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan 2002 yılında aldığımız pay yüzde 2,13 iken, 2013 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise bu oranın yüzde 3,24 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir'' diye konuştu.
Bakan Avcı, şöyle konuştu:
''Tüm kamu yatırımı ödenekleri bir önceki yıla göre ortalama yüzde 11 artarken, bakanlığımız 2014 yılı yatırım ödeneğinde bir önceki yıla göre yüzde 31 oranında artış sağlanmıştır. Bu artışın sağlanmasına büyük destek veren Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kalkınma Bakanımız ve Maliye Bakanımız başta olmak üzere ve bütün hükümet üyelerine ve komisyon üyelerine çok teşekkür ediyorum.''
TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçesinin görüşülmesi sırasında milletvekilleri arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı.
Bütçede, Milli Bakanı Bakanı Nabi Avcı'nın sunumunun ardından bakanlık bürokratları kendilerini tanıtırken, BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, bürokraside kadın kotasının artırılması gerektiğini söyledi.
Bunun üzerine CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba "Başbakan yasakladı sayın Zozani" dedi.
Daha sonra söz alan Zozani, bakanlığın bütçesinin büyük bir kısmının personel gideri olduğuna dikkati çekerek, bunun iftihar edilecek bir bütçe olmadığını kaydetti. Zozani, Türkiye'de eğitim kalitesinde bir düşüş olduğunu iddia etti.
Zozani, andın kaldırılmasına değinerek, "bu zulmün son bulmasının iyi olduğunu" söyledi. Bu sözler üzerine CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu ile Zozani aralarında küçük bir tartışma yaşandı. Aslanoğlu, Zozani'den kendi adına konuşmasını isteyerek, "Biz zülme uğramadık. Kendi adına konuş, benim adıma konuşmaya hakkın yok. Biz andımızdan zulüm görmedik. Benim hakkıma tecavüz etme" dedi. Zozani de "Ant zulmünün son bulması çok iyi oldu. Ben inanmadan okudum. Bu zulümden kurtuldum. Kendi adıma konuşuyorum. Andımızın kaldırılması memnuniyet verici. Zulüm son buldu" diye karşılık verdi.
Mevlüt Aslanoğlu ayrıca atanamayan öğretmenlerle ilgili, "O kontenjanı koyma o zaman. Ekmek bulamayan insana niye üniversite açıyorsun. Ekmek bulacaksın ekmek" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter ise 4+4+4 sistemi geldikten sonra "sorunlar bitti" demekle sorunların çözülmeyeceğini belirterek, "Pembe tablo çizip 'eğitim sorunları halloldu' demek eğitimin sorunlarını çözümlemeyi engeller. Sayın Bakan'ın daha fazla bütçe talep etmesi gerekir, bizim de destek olmamız gerekir. Eğitim hiç iyi bir yere gitmiyor, onarılması gereken acil yaralar var" diye konuştu.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de atanamayan öğretmenlerin Türkiye'de sosyal bir sorun haline geldiğini söyledi. Yeniçeri, Yavuz Sultan Selim'in Sünnilerin, Hacı Bektaş Veli'nin Alevilerin, Selahattin Eyyubi'nin ise Kürtler'in değeri haline getirildiğini iddia ederek, bunun yanlış olduğunu vurguladı.
Yeniçeri, akademik personelin ücretlerinin artırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
CHP Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu da konuşması sırasında eğitimin sorunlarına değinerek, "AK Parti'nin şu 3 düsturdan kurtulması gerek. Kuş görünce vurmak, ağaç görünce kesmek, kadın görünce tedirgin olmaktan vazgeçin" şeklinde konuştu. Bunun üzerine AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, "Siz öyle görmeye devam edin. Dikilenleri görmüyorsunuz" dedi. Canalioğlu, "Ağaç değil, çiçek dikiyorsunuz. Orman nedir, bir açın bir bakın" karşılığını verdi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise öğrenci evi tartışmalarına değinerek, bunun üniversite kapılarında başörtüsünü yasaklayan zihniyetten farklı olmadığını savundu.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay ise andın kaldırılmasının tarihe kara bir leke olarak geçeceğini söyledi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, üniversitede bölümlerin bölgelerin ihtiyaçlarına öncelik verilerek açılması gerektiğini söyledi. Günal, konuyla ilgili Doğu Anadolu Bölgesi'nden örnek vermesi üzerine AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile arasında tartışma yaşandı. Günal'ın "Seninle ilgili ne var orada. Önce dinle, terbiyesizlik yapma. Anlatıyorum şu anda sadece sen anlamıyorsun. Teknik bir şey anlatıyorum. Yaptığın terbiyesizlik. YÖK Başkanı'na teknik bir şey anlatıyorum, siyasi değil. Siyasete başlarsam..." şeklindeki sözlerine, Çelebi "İlk önce sen kendin anla. Yaşına başına bak, ayıp. Senin konuştuğun kelime terbiyesizlik. Tehdit mi ediyorsun?" karşılığını verdi.
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, andın kaldırılmış olmasının demokratikleşme olarak sunulmasını doğru bulmadığını ifade etti. Öğrenci evleri tartışmasına da değinen Kurt, üniversite öğrencisi sayısı kadar yurt ve yatak kapasitesi bulunmadığına işaret etti. Kurt, bu nedenle her öğrencinin kendine göre bir formülle geçinmeye ve barınmaya çalıştığını söyledi. Kurt, "Türkiye'nin 2013 yılında hak etmediği bir tartışmayı, bir polemiği yaşıyoruz" dedi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***